Yüzyılların Çözemediği Dahi |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Yüzyılların Çözemediği DahiBir kaç yıl önce, Süleymaniye Cami'nin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı anlaşılmış Eğer çözüm bulunamazsa, koca cami kısa bir zaman içinde yıkılacakmış Caminin tüm taşıyıcı yükü kemerlerindeymiş Bu kemerlerin ortalarında bulunan kilit taşları zamanla aşınmış ama elde yazılı bir proje olmadığı için nasıl değiştirileceği de bilinmiyormuş Hemen Türkiye'nin en yetkin mühendis ve mimarlarından oluşan bir heyet oluşturulmuş Ortaya bir sürü fikir atılmış Her kafadan bir ses çıkmış ama sonuç alınamamış Tartışmalar sürerken caminin içinde büyük bir karmaşa sürüyormuş Ülkenin çeşitli bilim kuruluşlarından bir sürü mimar, mühendis kemerleri inceliyormuş Bu adamlardan biri ortalarda dolanırken, kazara, gizli bir bölme bulmuş Bölmede, üzerinde eski yazı olan bir not varmış Uzmanlara inceletilen kağıdın orijinal olduğu belgelenmiş Bu kağıt parçası bizzat Mimar Sinan'ın imzasını taşıyan bir mektupmuş Mektupta yazılanlar tercüme ettirilince ortaya şöyle bir üzyılların Çözemediği Dahi[/url] metin çıkmış: 'Bu notu bulduğunuza göre kemerlerden birinin kilit taşı aşındı ve nasıl değiştirileceğini bilmiyorsunuz' Koca Sinan, kademe kademe, kilit taşının nasıl değiştirileceğini anlatıyormuş Bu oyuk içinde yer alan bir şişe ve şişe içindeki notta şöyle bir şey yazıyormuş: 'Her kim bu taş eskidiğinde yenisiyle değiştirmek isterse; eski taşın yerine takılacak yeni kilit taşının iki tarafından yağlı iple taşı bir taraftan sokup öteki taraftan çeksin ve sonra ipin dışarıda kalan kısımlarını kessin' Heyet Sinan'ın söylediklerini aynen yapmış Süleymaniye Camisi böylelikle kurtarılmış Bu not halen Topkapı Sarayı'nda saklanıyor Mimar Sinan 1950-60 arası bir tarihte Japonya'dan gelen inşaat mühendisi, mimar ve jeofizikçilerden oluşan bir ekip yetkili mercilerden gerekli izinleri alarak ülkemizdeki tarihi yapıları incelemeye başlamış Ayasofyayı, Yerebatan Sarnıcını falan gezdikten sonra sıra Mimar Sinan'ın kalfalık eseri Süleymaniye Camisi'yle Sinan'ın öğrencisi Mimar Davut Ağa'nın eseri Sultanahmet Camisi'ne gelmiş Japonlar bu camiler üzerinde günlerce inceleme yapmışlar Her geçen gün şaşkınlıkları daha da artıyormuş Çünkü Japonlar daha ilk incelemede camilerin gevşek bir zemin üzerine inşa edildiğini anlamışlar Ama bunca yıl, bu camilerde bir çatlak dahi olmamasına akıl sır erdirememişler Bunun üzerine Türkiye programının gerisini tamamen iptal edip, bu iki cami üzerine yoğunlaşmışlar Araştırmalarının sonucunda herhangi bir sarsıntı sırasında bu iki caminin sabitlenmediğini, aksine yerinde oynayarak yıkılmaktan kurtulabildiği ortaya çıkmış Minareleri incelediklerinde ise şaşkınlıkları ikiye katlanmış Minarelerin çok daha gelişmiş bir raylı sistem mekanizması üzerine turtulduğunu ve her yöne yaklaşık 5 derece yatabildiğini görmüşler Daha derin araştırma yapmak için Edirne'ye, Sinan'ın ustalık eseri Selimiye Camisi'ne gitmişler Oradaki olağanüstü sistemleri görünce iyice dumur olmuşlar Selimiye'nin tüm sırlarını aylarını harcayarak çözmüşler Japonya'ya döndüklerinde ise Sinan'ın sırlarını uygulamaya sokarak şehirlerini Sinan'ın kullandığı sistemlerle kurup muazzam gökdelenler dikmişler Yani şu an gelişmiş ülkelerin gökdelen yapımında kullanılan çoğu sistem, yüzyıllar önce Sinan'ın geliştirdiği mekanizmalarmış Bir gün Selimiye Camii'ne girenler, kubbenin altında bir Japon'un ayaklarını kıbleye doğru uzatmış sırt üstü yattığını görmüşler Tabii hemen Japon'u, 'Burası kutsal bir yer Bu şekilde yatmak bizim inançlarımıza göre saygısızlıktır Lütfen oturun veya ayakta durun' diyerek uyarmışlar Ancak, Japon trans vaziyetteymiş, gözlerini kubbeden ayırmadan şöyle sayıklıyormuş: 'Bu imkansız Ben yılların mühendisiyim Bu kubbe varolamaz Hayal görüyorum Bu kubbenin orada o şekilde durması fizik ve matematik kurallarına aykırı Bu imkansız, orada hiçbir şey yok, orada hiçbir şey yok' Selimiye Camisi'nin zemini gevşek toprakmış Bu nedenle minarelerinin zamanla veya olası bir depremle yıkılacağı fark edilmiş Uluslararası bir grup bilim adamı toplanmışlar Nasıl kurtarırız bu tarihi minareleri diye kafa kafaya vermişler Sonuçta en son teknoloji olan metal kelepçelerle minarelerin temellerini sabitlemenin en iyi çözüm olduğuna karar vermişler Minarelerin temellerini açınca, koymayı düşündükleri kelepçelerin aynısıyla karşılaşmışlarMimar Sinan bilmem kaç yüzyıl önce ayni şeyi düşünmüş meğerse Mimar Sinan'ın Selimiye Camii'nin kubbesini o genişliğe oturtmak için 13 bilinmeyenli bir denklemi, matematiğin bilinen 4 ana işleminden farklı beşinci bir işlem oluşturarak çözdüğü söylenir Ayrıca minarelerin şerefelerine çıkanların yolda birbirlerini görmemeleri ise büyük bir dehanın ürünüdür Almanlar aynı sistemi meclislerinin önündeki dev kürede kullanmışlar Mimar Sinan bu sistemi 2 metre çapındakı minarelere yüzyıllar önce monte edebilecek bir dehadırAlmanların dehası ise, o çirkin metal yığınına Selimiye'den fazla turist çekebilmeleridir |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|