Aksaray Gelenek Ve Görenekleri | 
     
| 
	
			
			 | 
		#1 | 
| 
			
 
Prof. Dr. Sinsi
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Aksaray Gelenek Ve GörenekleriAksaray Gelenek ve Görenekleri DÜĞÜN GELENEKLERİ: Bugün Anadolunun hemen her yerinde olduğu gibi, kızı veya oğlu olan aileler, kızını evlilik çağına geldiği zaman, oğlunu de genellikle asker dönüşü evlendirirler ![]() a) Kız Arama: Oğlanın istediği veya aile arasında beğenilen bir kız tespit edilir   Kızın gönlünün olup olmadığını anlamak ve davranışlarına bakmak için bir veya iki kadın kız evine gider  Kızın gönlü var ise ve beğenildiyse dünür gönderilir![]() b) Dünür: Ailenin yakınlarından ve hatırı sayılan birkaç kişi kız istemeye giderler   Biraz sohbetten sonra, “ALLAH’ın emri ve Peygamber Efendimizin kavli” ile kız istenir  Kız evi, “Kısmetse olur” diye düşünmek ve oğlanın durumunu sormak için mühlet ister  Durum tetkik edildikten bir müddet sonra oğlan evi neticenin ne olduğunu sormak üzere tekrar gider  Oğlanın durumunu tetkik eden kız evi, münasip görmediyse veremeyeceklerini, beğenmişlerse nişan gününü tespit edip, alınacak eşyaların neler olacağını konuşurlar![]() c) Nişan: Tespit edilen güne kadar oğlan evi tarafından nişan giysileri ve yüzük alınır   Ailenin durumuna göre nişan ya evde aile arasında, yada düğün salonunda yapılır  Nişan yerinin temini kız evine aittir  Nişan salonda yapılacaksa kalabalık bir davetli topluluğu bulunur ve saygı duyulan bir büyük tarafından yüzükler takılır  Bunun üzerine gelin kıza, oğlan tarafı para ve kıymetli eşyalar hediye eder  Nişan pastası getirilerek misafirlere dağıtıldıktan ve eğlenildikten sonra davetliler dağılır![]() d) Düğün: Her iki taraf düğünden 15 gün önce hazırlıkların bitip bitmediğini birbirlerine sorarlar   Hazırlıklar bitmemişse düğün bir iki ay ertelenir  Hazırlıklar bitmiş ise, hemen resmi işlemlere başlanır  Düğün kurulmadan önce kız, oğlan evi tarafından şehre götürülerek izinnamesi çıkarılır  Düğüne davet edileceklere basma veya pazenden birer metre yolluk alınır  Buna “Gönüllük” denilir  Düğün genellikle bir hafta devam eder  Düğün haftasının başında oğlan evinin damına bayrak dikilir  Böylece düğün olacak ev belirlenmiş ve ilan edilmiş olur  İlk günden itibaren kadınlar oğlan evinde toplanarak eğlenmeye başlarlar  Salı günü komşu köyler davet edilir   Komşu köylerden gelenler, önde bayraktar olmak üzere, tutulan çalgıcılar ve köy halkı tarafından topluluk halinde karşılanır  Oğlan evi gelen misafirleri ağırlar  Akşam da kadın ve erkeklerin eğlenceleri ayrı, ayrı devam eder  Çarşamba günü çevre köylerden gelenlerle köy meydanında toplanılır  Sabahtan akşama kadar halay çekilir ve güreş yapılır  Belirli bir uzaklıktaki testiyi (Kelle) vurmak için atıcılık müsabakası yapılır   Güreşte başı alana ödül olarak bir keçi verilir  Testiyi vurana ise şeref ödülü olarak damadı koruma görevi verilir  Çünkü damat korunmaz ise kaçırılır  Geri kurtarmak için kaçıranlara para verilir  İkindiden sonra halk oğlan evinde toplanır  Sonunda bayrak oğlan evinden indirilerek, milli ve mahalli kıyafetler giyen kadınlar, önde bayrak, erkeklerle birlikte kız evine giderler  Kız evi bahşiş almak için kapıyı açmaz  Oğlan evi bahşişi vererek kapıyı açtırır  Böylece kadınlar içeriye girerler  Erkekler, bayrak ve çalgıcılarla birlikte oğlan evine dönerler  Aynı gece erkekler düğün odasında toplanarak geç saatlere kadar içki içip eğlenirler![]() h) Kına Gecesi: Kız evine gelen kadınlar, burada yemek yerler   Yemekten sonra eğlence başlar  Başka bir yerde bulunan gelin kızı getirmek için tef çalan iki kadın, hem tef çalarak hem de şu nağmeleri söyleyerek kızı getirirler![]() Kız anası, kız anası Hani bunun öz anası Çağrın gelsin kız anası Yaksın elinin kınası Kız da buna karşılık olarak şunları söyler: Bahçenizde ot mu idim, Üstünüze yük mü idim, Bir kız size çok mu idim, Oy anam oy, vay anam vay ![]() Kadınlar gelin kızı ortalarına alırlar ve buraya konan bir yastık üzerine dua okuyarak üç kez kaldırıp otururlar   Bu arada kadınlar oynarken getirilen kına, kızın sağ elinin ortasına ve ensesine yakılır  Başına al (kırmızı) ve yeşil tülbent örterler![]() Gelinin kınası yakıldıktan sonra burada bulunan kadınlarda kına yakarak,çerez dağıtırlar   Eğlence bittikten sonra gelin kızın yanında yer alan yakın arkadaşları, diğer kadınlarla birlikte şu nağmeyi söyleyerek ayrılırlar![]() Tuz çömleği, tuzsuz olmaz Büyük evler kızsız olmaz Kız eşim kız ayrılalım Sabah olsun bir olalım ![]() i) Gelin Çıkarma: Gelin kızla beraber kalan kızlar sabah erken kalkarlar ve gelin kızın çeyizini dışarı çıkarırlar   Oğlan evinden bir kadın gelin kızın gelinliğini getirir  Bahşişini aldıktan sonra teslim eder  Elbise gelin etrafında üç defa dolandırılarak giydirilir  Ayrıca başına fes te giydirilir  Yüzüne al, alın üzerine yeşil bunun üzerine de beyaz atkı örterler  Atkının üzerine de altın takarlar  Giydirme işlemi bittikten sonra, kız evde bulunan herkesle vedalaşır![]() Oğlan evinden bayrakla, halay çekerek kız evine gelin almaya gelen seğmenler, gelinin eşyasını bir arabaya yüklerler   Gelin kardeşi tarafından beline al kuşak bağlanarak, doru bir ata bindirilir  Büyüklerden biri atın başını çekerek, toplulukla beraber köy etrafında dolaştırılır  Mezarlık yakınından geçilerek gelin oğlan evine getirilir![]() Damat evin kapısında bekler   Damadın annesi, babası, yakınları ve düğüne gelen davetliler tarafından hediyeler verildikten sonra gelin attan iner  Damatla birlikte kesilen kurbanın üzerinden atlayarak eve girerler  Gelin eve girerken, damat, daha önce hazırladığı bozuk paraları cebinden çıkararak arkasına atar  Bu arada silahlar atılır, halaylar çekilir  Bir müddet sonra da düğün resmen bitmiş olur  Böylece çevre köylerden gelenler de köylerine dönerler![]()  | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Aksaray Gelenek Ve Görenekleri | 
     
| 
	
			
			 | 
		#2 | 
| 
			
 
Prof. Dr. Sinsi
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Aksaray Gelenek Ve GörenekleriBÖLGE GİYSİ VE GELENEKLERİ: a)Çocuk Kıyafetleri: Erkek çocuklarınsaçları birkaç yaşından sonra bir iki numara makine ile traş edilir   Bazen alnında kakül denilen biraz saç bırakılır  Kız çocuklarının saçları hiç kesilmez   Arkada kırk belik denilen ince belikler halinde örülür  Bu örgülerin arası birbirine bağlanarak çatı yapılır  Çatılara da mavi boncuk takılır  Üzerlerine içte, beyaz kaputtan dikilmiş uzunca bir gömlek giyerler  Gömleğin üzerine elde dikilmiş önü kırmalı, düğmeli, düz yakalı, kolları bilezikli işlik, yaz-kış giyilir  Bunun altından don üzerinden Dotdiri denilen şalvar giyilir![]() b) Kadın Kıyafetleri: Saçlar yine kırk belik denilen ince belikler halinde veya kalın iki belik halindedir   Aralarına yine boncuklarla çatı yapılır  Başta fes vardır  Fesin üzerine, birbirinin altına geçecek biçimde (Kayma) denilen penesler dikilir  Fesin etrafına klepler çekilir  Fesin etrafına çekilen bu klepin üzerine de küçük altınlar takılır  Fesin üzerine de çit denilen yazma örtülür  Giysi olarak alta kaputtan yapılmış uzunca bir gömlek giyilir  İşliğin üzerinden bağrı açık, kollu kessik giyilir  Şayet kessik giyilmezse bunun yerine üç etek giyilir  Ayrıca bele dokuma şal kuşanılır   Şalın üzerine önde, kenarı kontrast renkler ile işlemeli koyu mavi yada kırmızı renkli dizlikler takılır  Ayaklarda nakışlı el örgüsü yün çoraplar ve lastik ayakkabılar vardır![]() c) Erkek Kıyafetleri: Başlarında kasket, beyaz gömlek, bunun üzerine iki tarafı kırmalı, göğsü yarı yere kadar kapalı, yakasız işlik giyerler   Üzerinde de delme denilen yelek vardır  Altına dokuma şalvar veya kıravel giyilir  Ayaklara ise yünden örülen çorap ve kundura giyilir  Bayram günleri hariç kadın ve erkekler senenin her mevsiminde aynı elbiseleri giyerler  Yeni veya değişik elbiseler genellikle bayramlarda ve harman sonu yaptırılır![]()  | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Aksaray Gelenek Ve Görenekleri | 
     
| 
	
			
			 | 
		#3 | 
| 
			
 
Prof. Dr. Sinsi
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Aksaray Gelenek Ve GörenekleriAKSARAY KÜLTÜREVİ 1927 yılında yapımına başlanan ve 1930 yılında tamamlanan Aksaray valilik konağı, yıllarca valilik konağı olarak Aksaray Valililerimize ve Kaymakamlarımıza hizmet vermiştir    Tamamı kesme taştan yapılan bina iki katlı ve beş oda, iki salondan oluşan cumhuriyetin ilk yıllarında yapılmış ve günümüze kadar gelmiş ender eserlerden bir tanesidir    Son yıllarda yeni valilik konağının yapılmasından sonra bu tarihi bina boşaltıldı 2007 yılı başlarında Aksaray Valisi Sayın Sebati BUYURAN’ın girişimleriyle tarihi valilik binası Aksaray kültürüne kazandırıldı  Aksaray kültürünü, geleneklerini, göreneklerini, yaşam tarzlarını, sosyal hayatı yansıtan bir müze haline getirtilmiştir   Aksaray Kültürevi alışılmış müzeciliğin dışında her odası ayrı bir kültürü yansıtan heykellerle desteklenen adeta yaşanan mekânlara dönüştürülmüştür![]() Aksaray kültürevi'nde yaklaşık 31 heykel bulunmaktadır    Kültürevi'nin oluşması sırasında Aksaray’ın köy, kasaba ve ilçelerinin tamamı gezilerek sosyal hayat yerinde incelenmiş ve eşyalar şahıslardan alınarak, Valilik Konağının her odası ayrı ayrı titizlikle döşenmiştir    Aksaray kültürevi oluşumunda eşyaların tamamı vatandaşlardan hibe olarak alınmıştır![]() GELİN ODASI Aksaray’da gelin odası Anadolu’nun her yerinde olduğu gibi büyük bir titizlikle ve özenle hazırladır   Hazırlıklar haftalar öncesinden başlar düğün gününe kadar devam eder  Düğün günü gelin odası gelen davetlilere gösterilir   Aksaray Kültürevin'de kurulan gelin odasında bulunan eşyaların tamamı vatandaşlar tarafından hibe edilmiş ve yıllar önce kullanılmış eşyalardır   Gelin odasında bulunan heykeller Seyfullah ve Bengül SÜNBÜL  tarafından yapılmıştır  Gelinlik zamanın Belediye Başkanı Mehmet DALKILIÇ’ın eşi  Nefise DALKILIÇ gelinliğidir  Tamamı özel dokuma kumaştan yapılmıştır![]() Gelin odasında bulunan Gar dolabı 1903 yılında tamamı gül dalından yapılan ve çok özel bir parçadır ![]() Tamamı cevizden yapılmış olan 1905 yılına ait konsülde bu odanın değerli eşyalarından biridir    Gerek gar dolabı gerekse konsül  Emekli Tapu Müdürü Hasan GÜÇLÜER’in oğlu Erdal GÜÇLÜER' den alınmıştır  Bu odada bulunan Prinç karyola emekli öğretmen Zeynep GÜR’den alınmıştır   Çeyiz Sandığı Emekli Başkatip Fazilet BERKSOY’dan alınmıştır   Halılar Sultanhanı belediyesinden temin edilmiştir ![]() HALI DOKUM ODASI Aksaray’da Özellikle Taşpınar ve Sultanhanı kasabalarında yaşayan genç yaşlı tüm insanlar halı ve kilim dokuma işleriyle uğraşırlar   Evlerinde kullandıkları halı ve kilimlere insanlar kendileri üretmişlerdir  Dokudukları halı ve kilimlerde  boyalarını ,kök boyalar kullanarak renkler  vermişlerdir  Dokuma sanatı kendileri ve aileleri için önemli bir gelir kaynağı olmuştur Halen yörede bazı ev ve atölyelerde halı ve kilim dokumacılığı devam etmektedir![]() Halı, Anadolu'ya Selçuklu Türkleri ile gelmiştir   XIII  Yüzyılda tarihi kaynaklar, saydıkları önemli halıcılık merkezleri arasında Konya ve Aksaray'ı kaydetmektedirler  1274 yılında ölmüş olan ibn-i Said'e atfen Ebül-Fida'nın verdiği bilgiler de “![]()  Her memlekete yapılırdı ” diyerek imal merkezi olarak özellikle Ak*saray'ı belirtmektedir ihraç edilen Türkoman Halıları orada![]() Günümüz Taşpınar Halılarının değerlendirmesi*ni yapabilmek için bugünkü örneklerden giderek geçmişle bağlarını kurmak istediğimizde Eskil Ulu Camisi'nde bulunan 19  yy sonu olarak tarihlendi*rilmiş bir namazlığı en eski ve tek örnek olarak gösterebilmekte idi  Anadolu’da halıcılık köklü geçmişin ilmek ilmek dokunduğu, atılan her düğümde günümüze geleneklerin taşındığı özgün bir el sanatıdır  Çözgü denilen birbirine koşut dikey gergin ipliklerle doldurulmuş tezgah denilen araçlarda düğüm bağlamak ve bunları sıkıştırmak için aralarından atkı adı verilen ipliğin geçirilmesi ile yapılan yüzü havlı ve çeşitli motiflerle bezeli dokuma demek olan halının Türk tarihi içinde yerini alması pek erken (M Ö  V-III yy) dönemlerine dayanır  Orta Asya’da başlamış bu Türk-halı dostluğunun bugün Anadolu’da hala devam ettirildiği pek çok noktadan biri de Aksaray yöresindeki Taşpınar kasabasıdır![]() Taşpınar halılarının günümüze değin titizlikle koruduğu özelliklerden bir tanesi atkı, çözgü ve düğüm iplerinin tamamen yün olmasıdır   "Yoz" denilen Karaman cinsi kısır koyundan elde edilen yünün özel bir yeri vardır  Bu halılarda atkı ipliğinin geçirilişi dokuma kalitesini etkilenmesi bakımından ayrıca önem taşır  Alt atkı ipleri düzgün ve gergin olarak, üst atkı ise ön çözgü arkaya arka çözgü öne geçmek suretiyle çaprazlık oluşturarak ve dökümlü bir biçimde yerleştirilir  Böylece dokuma kalitesi yükseltilmiş olur  Kaliteyi belirleyen diğer bir öğe de düğüm sayılarıdır  Eski Taşpınarlarda 10x10 cm2lik alanda 40x45 düğüm vardır  Günümüzde iyi cins sayılan elde eğrilmiş iple dokunan bir halıda 10x10 cm2 de 30x35, satılmak için dokunan normal bir halı üzerindeki 10x10 cm2'lik alanda ise ancak 30x30 düğüm görülebilmektedir![]() Bugün Taşpınar halılarında kalite belirlenmesi tezgaha gerilen ip sayısına göre hesaplanmaktadır   6 m2 lik alanda ise ancak 30x30 düğüm görülebilmektedir![]() Halı dokuma odasında bulunan heykeller resim öğretmeni Seyfullah SÜNBÜL eşi Bengül SÜNBÜL ve Özgür ÇAĞLAK tarafından yapılmıştır   Bu odada bulunan  eşyalar  ise Taşpınar kasabası ve Sultanhanı kasabasından temin edilmiştir   Manken kıyafetleri Güzelyurt Kaymakamlığı ve  Belediyesince temin edilmiştir  OTURMA ODASI Oturma odaları İnsanların aileleri ile birlikte günlük hayatlarını geçirdikleri yerlerdir   Bu odaklarda aileler misafirlerini ağırlarlar  yemeklerini yer sofrasında  bu odada yerler  Oturma odası genellikle U biçiminde sedirler bulunmaktadır, bu sedirler ahşaptan yapılır üzeri halı ,kilim ve halı minderlerden, yaslanacak yerler ise halı yastıklardan oluşurlar ![]() Sedirlere genellikle büyükler oturur ailede en yaşlı kişi sedirin baş köşesine diğer üyeler yaşlarına göre sedirdeki yerlerini alırlar sedirin aşağı kısmı ise yine kilimler , halı ,halı minderle kaplıdır buralara ailenin küçükleri otururlar   Aileler Büyük baba, kaynana, gelin ve torunlar birlikte  otururlar   Büyükler küçüklerini sever küçüklerde büyüklerini sayarlar![]() Aksaray Kültürevi'nin Oturma odasındaki bulunan eşyalar dan yastıklar Sultanhanı belediyesinden , minderler Sultanhanı halı esnaflarından Fahri Solaktan , perdeler Anadolu Kız Meslek lisesi Müdürlüğünden , Halı Halk Eğitim Müdürlüğünden , Kilim ve seccadeler Sarıyahşi Kaymakamlığından Sini ve tabaklar Selma GÜÇLÜER ‘den temin edilmiştir   SALON Salonlar genellikle şehir merkezlerindeki evler ve konaklarda bulunmaktadır   Salonlarda genellikle koltuk takımı bulunur    Gelen misafirler burada ağırlanır  Salonlar evlerin ve konakların en güzel yerlerinden bir  bölümüdür  Aksaray Kültürevi'nde bulunan salonlardan bir tanesi modern tarzda dizayn edilmiştir   Burada bulunan heykeller  resim öğretmeni Seyfullah SÜNBÜL'ün eşi Bengül SÜNBÜL tarafından yapılmışlardır   Eşyalar ise Dilek TERZİOĞLU tarafından,Masa ve sandalyeler GÜRÜN ailesi tarafından bağışlanmıştır   | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Aksaray Gelenek Ve Görenekleri | 
     
| 
	
			
			 | 
		#4 | 
| 
			
 
Prof. Dr. Sinsi
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Aksaray Gelenek Ve GörenekleriYEMEKLER (YÖRE MUTFAĞI): Aksaray’da hububatın geniş bir alana yayılmış olması ile bundan mamul yiyecekler, hayvancılığın gelişmiş olması dolayısıyla da et ve süt mamulleri, ayrıca bağ ve bahçelerden elde edilen sebze ve meyvelerle de mutfak için oldukça zengin malzemeler elde edilmektedir   1- YUFKA: Yılın belirli aylarında ve yer yer her gün yapıldığı da olur   Uzun süreli yapılan ekmekler için, ölçeği testi olarak bilinen çok testili hamurlar yoğrulur  Ailenin erkekleri, hamurları üzeri temiz bir bezle örtülü olduğu halde çiğnerler  Yoğrulan hamurlar beze denilen küçük parçalara ayrılır  Bunlar düzgün ekmek tahtaları üzerinde, ince, uzun oklavalarla çok ince bir şekilde açılır ve ateş üzerinde bir sacta pişirilir  Pişirme sırasında ekmeğin yanmaması için (pişirgeç) kullanılır![]() 2- ŞEPE: Küçük ölçüde açılarak pişirilen yufkadır ![]() 3- SIKMA: Şepeden biraz büyükçe açılan ve içine tereyağı, taze çökelek veya peynir konarak meydana getirilen dürümdür   4- ÇÖREK: Hamurun mayalanarak, geniş kaplar içinde köy fırınlarında pişirilmesiyle yapılır   5- MAYALI: Yine hamurun mayalanmasıyla küçük bazılar yapılır   Bu bazılar 1-1 5 cm  kalınlığında açılarak saç üzerinde pişirilir![]() 6- ERİŞTE: Yufka hamur ince uzun bir şekilde kesilerek güneşte kurutulur   Daha sonra kavrulur ve makarna yerine kullanılır  7- KUSKUS PİLAVI: Yumurta ile un bir kap içerisinde karıştırılır   Daha sonra saçma büyüklüğünde küçük parçalar halinde kurutulur  8- DOLMA MANTI: Hamur yufka gibi açılır   Baklava dilimi biçiminde büyükçe kesilir  Hazırlanan kıymalı iç içerisine konduktan sonra katlanır  Suda haşlanarak suyu süzülür  Altına sarımsaklı yoğurt, üzerine özel yapılan zer dökülür  9- KATIKLI AŞ: Bir çeşit yaz yemeğidir   Torbada süzülmüş yoğurt, soğuk bulgur pilavı ile karıştırılarak çorba gibi içilir  10- PELTE: İnce un ve pekmez belirli bir kıvama kadar kaynatılarak pişirilir   Sonra üzerine tereyağı dökülür  11- SOĞANLAMA: Soğan doğranır, yağ, kıyma ve salça ile ya da domatesle kavrulur   12- TARHANA ÇORBASI: Ekşi yoğurt, aşlık, un kaynatıldıktan sonra belirli bir kıvam alır   Bu kıvama yuvarlak ve yassı şekil verilir ve sonrakurutulur   Artık tarhana elde edilmiş olur  Bunu pişirmek için ise bir akşam önce ılık suda bekletilerek kabartılır  Daha sonra suyla pişirilerek üzerine nane ve yağ dökülür  13- SARIĞI BURMA (KATMER): İnce un, yumurta ve yoğurt iyice yoğrulur   İnce yufkalar halinde açılır ve hamur bir sini veya büyükçe bir tepsi üzerinde katmerli bir biçimde dıştan içe doğru yerleştirilir  Üzerine yağ ilave edilerek kızartılır  Soğuduktan sonra kestirme dökülür![]() 14- HÖŞMERİM: Genellikle köylülerin yaylada oldukları zaman yapılır   Tereyağ eritilir, içerisine un atılarak ateş üzerinde, un tanecikler haline gelinceye kadar bir müddet karıştırılır ve soğumadan yenir   15- SAC BÖREĞİ: Şepe halinde açılan hamur, içerisine kıyma, yumurta peynir, sebze konarak ortadan ikiye katlanır   Sac üzerinde pişirildikten sonra yağlanarak yenir  16- BAMYA ÇORBASI: Malzemeleri: 250 gr   bamya, 200 gr  et, 1 adet soğan, 1 domates, 1 yemek kaşığı salça, 1 limon![]() Hazırlanışı: Bamya sıcak suda 15 dakika kaynatılarak, limon tuzlu su ile haşlanır   Tencere içine yağ ile bir adet soğan ve et ilave edilerek soğan kızarıncaya kadar pişirilir  Rendelenmiş domates ile bir kaşık salça ilave edilerek yemek kaynamaya bırakılır, limon ilave edilir  Hazırlanan bamya yemeğe ilave edilerek servis yapılır![]() 17- YOĞURT ÇORBASI: Hazırlanışı: Yoğurt, su ile karıştırılarak içine pirinç ilave edilir, ocakta kısık ateşte belirli bir kıvama gelinceye kadar pişirilir   Ayrıca bir kapta tereyağı kızarıncaya kadar ısıtılır   Yağ et suyu ve kırmızı biber ilave edilir sos halinde çorba üzerine dökülür  Sıcak servis yapılır  18- ARABAŞI: Malzemeleri: 1 litre su, 3 kahve fincanı un, 100 gram tereyağı ve tuz   Hazırlanışı: 1 litre su, 3 kahve fincanı un, 100 gram tereyağı ve tuz iyice karıştırılır   Sonra ocakta kaynamaya bırakılır  Kaynayan lapa yayvan bir tepsi içine 3 cm  kalınlıkta olacak şekilde düzgünce yayılır  Baklava dilimi şeklinde kesilerek soğutulur         Haşlanmış tavuk veya hindi göğsü, tereyağlı bir kahve fincanı un ile beraber kavrulur  Kaynatılmış 1 litre tavuk suyu içine yapılan sos ilave edilir  Soğutulmuş un lapası kaşıkla alınır, soslu tavuk suyuna batırılarak servis yapılır  19- KALBURABASTI: Hazırlanışı: 1 su bardağı sıvı yağ, margarin ve yoğurt, yeterince un karıştırılır, mayalanır   Yapılan hamur kulak memesi büyüklüğünde hazırlanır, rende ile tel süzgeçten geçirilir, üzerine rendelenmiş ceviz konularak kapatılır  Kapatılan kısım alta gelecek şekilde tepsiye dizilir, kısık ateşte veya fırında pişirilir  Yapılan tatlı için hazırlanan şerbet tatlının üzerine dökülerek servis yapılır  20- KAYGANA: Malzemeleri: 6 yumurta porselen kapta çırpılır   Hazırlanan un ilave edilir, tekrar çırpılır  Tavada hazırlanan yağ hafif kızarınca hazırlanan yumurta un karışımı malzeme yağ üzerine ilave edilerek kısık ateşte çevrilerek pişirilir  Servis yapılır  21- ÇİĞLEME: Malzemeleri: 500 gr   un, 2 bardak su, 250 gr  taze kaymak ve tuz![]() Hazırlanışı: Hazırlanan un ile su hamur haline getirilir   15 dakika dinlenen hamur merdane ile küçük yuvarlak şeklinde açılır  Arasında bir tatlı kaşığı kaymak ilave edilip kapatılır  Teflon tavada kısık ateşte çevrilerek pişirilir  Tekrar üzerine kaymak ilave edilerek servis yapılır  1-Patlıcan ağdası(patlıcan, tereyağı ve pekmezden yapılan enfes bir tatlı) 2-Un Helvası (un ile şeker esmerleşene kadar az yağda kavrulur, üzerine su eklenir, biraz kaynadıktan sonra sıcak sıcak ya tepsiye veya muhallebi kaplarına dökülür, Tavada eritilen tereyağı üzerine gezdirilip servis edilir  )3-Gerdan 4-Borana 5-Çılbır(yaygın bir kap içine su koyularak kaynatılır kaynayan suyun içine dağıtmadan çiğ yumurtalar kırılır yumurtaların beyazı katılaşınca ocaktan alınır  bir  başka yaygın kapta hazırlanan sarımsaklı yoğurt iyice kaba yayılır  Fazla suyu süzüldükten sonra hazırlanan yumurtalar sarımsaklı yoğurt  olan kaba suyuyla birlikte aktarılır kırmızı biberle kızarmış tereyağı  üzerine dökülerek servis edilir 
 | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Aksaray Gelenek Ve Görenekleri | 
     
| 
	
			
			 | 
		#5 | 
| 
			
 
Prof. Dr. Sinsi
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Aksaray Gelenek Ve GörenekleriAKSARAY DA ÇİNİCİLİK Çini neredeyse insanlık tarihi kadar eski olan seramik sanatının alt koludur ve tamamen ilkel (elle) yöntemlerle imal edilir  Tarihi gelişimi içerisinde çok çeşitli tekniklerle (minai,slip v b) çini imal edilmiş olup bugün en yaygın kullanılan sır altı tekniğidir![]() Kendi içerisinde transparan,mat,renkli,krakle v  b  artistik çeşitleri bulunan sır altı tekniğinin uygulanması son derece zahmetli bir o kadar da zevklidir![]() Bu tekniği kısaca astarlanmış ve birinci pişirimi yapılmış form üzerine,desenin aktarılması,kontur çizimi,boyama,sırlama,rötuşlama, ve fırınlama şeklinde açıklayabiliriz ![]() Türkler çini imalatını Çinlilerden öğrenmiş olup özellikle Uygurlardan bugüne değin oldukça başarılı ürünler vermiş çok özgün üslup ve teknikler geliştirmişlerdir ![]() İslamiyet’in kabulü ile birlikte Türk-İslam kültürü kaostan-düzene felsefesiyle çiniye yansımış özellikle Anadolu Selçuklu devrinde bu felsefeyle geometrik üslup’un en muazzam örnekleri çok başarılı şekilde uygulanmıştır ![]() Osmanlı Devleti döneminde,saray atölyeleri kurulmuş,nakkaşlar sarayın himayesinde,doğrudan saraya bağlı ve sadece sanatsal kaygı ile çalışmış,buradan bugün bütün dünyayı hayran bırakan,dünyanın en seçkin müze ve koleksiyonlarına giren Osmanlı Çini sanatını,teknik,estetik,üslup,renk ve kalite bakımından zirveye çıkarmıştır  Başkent başta olmak üzere imparatorluğun sınırları içerisinde dini ve özel mimaride çok yaygın kullanım alanı bulmuştur Geometrik üsluptan ziyade natüralist ve soyut üslupların kullanıldığı 16,yy Osmanlı çinileri dünyada eşsizdir  Osmanlı’nın gerileme devrinden,Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar savaşlar,siyasi ve ekonomik sorunlar nedeniyle saray atölyeleri destekleyemez olmuş bu da nakkaşları geçim kaygısına itmiş,dolayısıyla,kalite ve estetik açıdan gerileme başlamış,özellikle 1  Dünya Savaşı ve sonrasında bir-iki istisna atölye haricinde çini üretimi tamamen durmuştur![]() Cumhuriyet’in ilk yıllarında ülke genelinde ekonomik sorunların bertaraf edilebilmesi için yeniden atölyeler kurulmaya başlanmış dünyadaki teknolojik ve serbest ekonomik gelişmelerle çok geniş pazarlara ulaşılmış ve bu da çini imalatında ivme kazandırmıştır  İmalat ve kalite bakımından günümüz Kütahya’sı dünyanın çini başkenti olarak kendini kanıtlamış ve kabul ettirmiştir  Çin’de dahil olmak üzere,bütün dünyaya dini ve sivil mimari yapıların iç ve dış cephe kaplamalarında;vazo,tabak,sürahi,fincan,takımla  r,s  ofra takımları vb  kullanım eşyaları,tamamen sanatsal kaygı ile üretilen sanat eserleri şeklinde ihraç edilir duruma gelmiştir![]() Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Çini İşlemeciliği bölümünden mezun olan genç nakkaşlar eşliğinde Halk Eğitim merkezleri başta olmak üzere,Türkiye’nin bir çok il ve ilçe merkezinde kurslar açılmış, ülke genelinde çini imalatı yaygınlık kazanmıştır ![]() Güzelyurt çini atölyesi,eğitim ve çalışma şansı olmayan, işsiz insanlara yenilik ve istihdam amacı ile 01  01 2007 tarihinde kurulmuş, bir yıllık aralıksız çalışma sonucunda mezun olan kursiyerlerimiz kendi atölyelerini kurma seviyesine gelmiştir ve bu amaçla çalışmalarını sürdürmektedirler  Güzelyurt’ da Çinicilik kursunda ve bu kurstan yetişenlerin açtıkları özel iş yerlerinde çini imalathaneleri ve satış reyonları bulunmaktadır![]()  | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Aksaray Gelenek Ve Görenekleri | 
     
| 
	
			
			 | 
		#6 | 
| 
			
 
Prof. Dr. Sinsi
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Aksaray Gelenek Ve GörenekleriGELENEKSEL FOKLORİK BEZ BEBEK Kullanılan Malzemeler: - Yarım metre penye - Yarım metre tel - Yarım metre siyah kadife - 200 gram elyaf - 25 cm   ipek gömleklik kumaş                                         - 25 cm çiçekli şalvarlık pazen -Yemeni, sutaşı, güpür, nazar boncuğu, süslemek ve işlemek için simli ip, lastik, saçı için bir parça siyah ip, beline bir parça eski kilim desenli kumaştan şal ve dizlik, fes ve çarığı için karton ve fes ve çarığı için koyu renkli sade kumaş   Yapılış : Ten rengi penye kumaşımızla başı, beden ve ayakları bir parça kumaştan parçalamadan hepsini bir dikiyoruz aynı kumaştan bacak ölçülerinden kol dikip hepsinin içine elyafla doldurup tel geçirdikten sonra başını dikiyoruz dana sonra kollarını dikip bedene omuz hizasına dikiyoruz   Bebeğimizin iskeletini hazırladıktan sonra ipek gömleklik kumaşımızdan üzerine göre gömlek diktikten sonra üzerine çiçekli şalvarlık pazenden gayet bol bir şekilde pijama dikiyoruz, pijamanın beline ve paçalarına lastik geçirip büzüyoruz daha sonra üzerine siyah kadifeden üç etek kollu dikiyoruz, yalnız kadifeyi bebeğin üzerine göre diktikten sonra kadifeyi simli iple eski bir motifle işle daha sonra üç eteğin çevresini sutaşı dikerek süsle, eski  kilim desenli bir kumaşla beline şal ve önüne dizlik yapın, daha sonra siyah bir parça ipimizden ilimizde saç örüp bebeğimizin başına dikiyoruz, uzun saçlarımızı birer belik örüp aralarına nazar boncuğu ile çatıp ördüğümüz saçlarımızı birleştiriyoruz, bir parça kartondan fes ve çarık kesip üzerini sade koyu renkli kumaşla dikiyoruz, ayağına çarığı giydirip yapıştırıyoruz fesi başına yapıştırdıktan sonra başına etrafını güpürle diktiğimiz yemeniyi bağlayıp bebeğimizi bitiriyoruz   | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Aksaray Gelenek Ve Görenekleri | 
     
| 
	
			
			 | 
		#7 | 
| 
			
 
Prof. Dr. Sinsi
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Aksaray Gelenek Ve GörenekleriHALlCILlK Çatal Höyük'te ortaya çıkarılan duvar resimlerinde; av, ölü törenleri yanında geometrik dokuma kumaş motiflerine rastlanmıştır ![]() Doğal ihtiyaçlardan doğan dokumacılık, çok eski çağlardan beri Aksaray'da sürdürülen bir uğraştır   Aksaray Acemhöyük (Sarıkaya Sarayı’nda) de yapılan kazılarda taban üzerinde küçük parçalar halinde ele geçen beyaz renkli keten bezin bir yüzüne altın iplikle koyu ve açık mavi fayans boncuklar işlenmiştir  Bez yangının etkisiyle bir curuf görünümünü almasına karşın M Ö 1800’lü yıllarda Aksaray’daki dokumacılığı göstermesi açısından son derece  önemli bir buluntudur![]() Geleneksel Türk el sanatları içerisinde halı dokumacılığının ayrı bir yeri vardır   Orta Asya’da başlamış Türk-halı dostluğunun bugün Anadolu’da halen devam ettirildiği pek çok noktadan birisi de Aksaray yöresidir  Aksaray, Selçuklu devrinden beri ünlü bir halı merkezidir  Bu gelenek Osmanlılar devrinde de sürmüştür![]() Geleneksel Aksaray halı tarihi gelişimine ışık tutan müzemizde dört halı vardır   Bunlardan birisi 17  yüzyılda dokunmuştur  İkincisi 18  yüzyıldan kalmadır  Üçüncüsü Aksaray yöresinin "Yatak Halıları”nı andıran modeldir ve yine 18  yüzyılda dokumuştur  Aksaray geleneklerini taşıyan dördüncü halı ise 19  yüzyıl eseri olarak tarihlendirilmiştir![]() Günümüz halıları adını verdiğimiz 1950 yıllarından beri devam eden Aksaray yöresi halıları ilimize bağlı "Ova Köyleri" (Armutlu, Yenikent, Eskil, Eşmekaya, Kutlu Köyü, Sultanhanı, Yeşilova) "Bayıraltı Köyleri" (Altınkaya, Ulukışla, Yeşiltepe) "Hasandağı Köyleri" Elmacık, Koçpınar, incesu, Karataş, Gözlükuyu, Taşpınar Kasabalarında dokunmaktadır   Dokunan bu halıların hammadesi yündür  Taşpınar halılarının atkı, çözgü ve düğüm iplerinin yün olması geleneği günümüze kadar titizlikle korunmuştur  Yün ipler doğal kök boyalarla, yenilerde de kısmen sentetik boyalarla boyanmaktadır![]() Aksaray yöresi halılarında günümüze kadar gelen en eski nakış "Üç Göbekli Halı" bezemesidir   Günümüz Taşpınar halısı desenleri özgün bir karaktere sahiptir  Desenlerin büyük bir bölümünün nasıl ortaya çıktığı bilinmemektedir  Aksaray halıları "Taşpınar Halısı" ismiyle tanınmaktadır  Halılarımızda kaliteyi belirleyen bir öğe de düğüm sayılarıdır  Eski Taşpınar’larda 1OX1O cm2'lik alanda 40X45 düğüm vardır  Günümüzde elle eğrilmiş iple dokunan bir halıda 1OX1O cm2’de 30X35 düğüm görülmektedir![]() Halılarımızda ana renkler koyu kırmızı ve koyu mavi (Iacivert)'dir   Bu renkler dışında yerel deyişle kırbız (al), yavşan yeşili (kına rengi), tetir (tarçın rengi), pisi tüyü (gri mavi), erikipi (krem) ve siyah da ana renk olarak kullanılır![]() Taşpınar halıları taban, kelle, çift somya, minder, namazlık, yastık, heybe ve eğerlik örtüsü adı verilen çeşitlerde dokunmuştur   Yörede bordürlere "ayak", dikdörtgen çerçeveye "sandık", sütunceye "sallama", köşe bağlantılarına "tug", üçgen köşelerdeki dar sulara "sızı" kompozisyonun merkezine yerleştirilen madalyona "göbek" adı verilir ![]()   Bir yüzey süslemesi olan halıda Taşpınar desenleri, motif/eri ve renkleri derinlik hissi uyandırarak sonsuzluk çağrısı yapar  Bu özelliğiyle engin Türk halı sanatından kopmadığını gösterir![]() Geleneksel el sanatlarından bahsederken Aksaray'ımızda da bir zamanlar meşhur olup da şimdilerde kaybolmaya yüz tutmuş kimi sanatlardan bahsetmek yerinde olur ![]()  | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Aksaray Gelenek Ve Görenekleri | 
     
| 
	
			
			 | 
		#8 | 
| 
			
 
Prof. Dr. Sinsi
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Aksaray Gelenek Ve GörenekleriSİM SIRMA BİNDALLI (MARAŞ İŞİ) Genel Bilgi ve Gelişim Evreleri: Sim sırma tek yüzlü bir işlemedir   Desenin altı özel olarak hazırlanan karton ile kabartılıp yedi kat sırma desen üzerinden atlatılarak kenarlarda iplik ile karşılıklı tutturulur![]() Aynı işlem yan yana uygulanarak işlenir   İşleme tekniği araç ve gereçleri diğer işlemelerden farklıdır  Bu işleme Maraş ilimizde yapıldığı için Maraş işi adını almıştır   Maraş’ta halk arasında sırma işi olarak adlandırılır![]() Araştırmalara ve Maraş’ta bu işi yapan ustaların verdikleri bilgiye göre Maraş işi XVI   yy da ülkemize Arap Yarımadasından geçmiştir  O tarihten beri yerleşmiş, benimsenmiş ve geliştirilerek bünyemize uydurulmuş, milli işimiz haline getirilmiştir![]() Bugün Maraş’ta bu işlemeyi sanat haline getiren 4-5 usta vardır   Bu ustaların  yaptığı işlemeler şaheserdir  Mesleklerini oğullarına öğreterek devam ettireceklerini söylemektedirler![]() Sim sırma ilk zamanlar Çukurova beylerinin binici takım ve başlıklarına gümüş sırmalarla işlenirdi   Daha sonraları Maraş, Antep ve Kilis’te erkeklerin kullandıkları fesleri süslemiştir  XVIII  yy da silah kılıflarında, palaskalarda, kemer ve erkek yeleklerinde görülür  Zamanla halk tarafından öğrenilmiş ve zengin ailelerin kızlarına çeyizler hazırlanmıştır  Örneğin: yatak örtüsü, sedir örtüsü, seccade, bohça ve gelinlik![]() Folklor ekibi kıyafetlerinde kullanılarak zamanımıza kadar gelmiştir ![]() Son yıllarda, milli işimiz olarak benimsediğimiz Maraş işini daha fazla geliştirilip, yaymak üzere Milli Eğitim Bakanlığı tarafından seminerler düzenlenmektedir ![]() Maraş Kız Entitüsünde, Ankara ve İstanbul Olgunlaşma Enstütilerinde özel olarak kurulan atölyelerde çalışmalar sürdürülmektedir   Bu güzel işlemeye olan rağbet daha fazla yayılacağını göstermektedir![]() Sim sırma işinde sırası ile aşağıdaki işlemler uygulanır   Bu işlemler birbirinin tamamlayıcısı olduğu için sırasını değiştirmemek yerinde olur![]() l- Sim sırma işinde desen kağıdı hazırlama, 2- Sim sırma işinde graf kağıdı (çimento torbası kağıdı) hazırlama 3- Sim sırma işinde deseni teyelleme, 4- Sim sırma işinde deseni oyma, 5- Sim sırma işinde deseni kumaşa yapıştırma, 6- Sim sırma işinde kumaşı işlemeye hazırlama, 7- Sim sırma işinde hazırlanan kumaşın tezgaha sıkıştırılması, 8- Sim veya sırma ile Maraş işi yapma, 9- Sim sırma işini gri mukavvadan temizleme, 10- Kabartma kartonu hazırlama, 11- Sim sırmada pesent iğnesini yapma, 12- Sim sırmada verev pesent iğnesini yapma, 13- Sim sırmada hasır iğnesini yapma, 11-12-13 numaralı işlemler desene uygun olarak düz iğnesi ile beraber veya başlı başına işlenir ![]() Sim sırma sarı ve gümüş rengi sırma, sim ile işlendiği gibi motiflerin tamamı veya bir kısmı koton ve ipliklerle de işlenir   İşlenen motif zenginleştirmek için gerektiğinde boncuk, pul, straz çeşitli taş ve toplar kullanılır ![]() Uygulandığı Yerler: Gelin elbiseleri, hırka, sabahlık, tuvalet, fantezi elbiseler, dekoratif eşyalar, kemer iğne, yüzük, gözlük ve tarak şaseleri, ayakkabı, terliktir ![]() Kullanılan Kumaşlar: Sire saten, kadife, organza, şifon, çeşitli ipekli kumaşlardır   İnce kumaşlar üzerine işlenirken, altı organza  veya astarlık kumaşlarla duble edilir![]() Kullanılan İplikler: Altın ve gümüş sırma, sim, ipek, keten ve pamuk ipliklerdir ![]() Sırmaları desen kenarlarında tutturmak üzere çamaşır ipeği kullanılır   Çamaşır ipeği, işlenecek kumaşın renginde olmalıdır  Çamaşır ipeği iki kat yapılarak mumlanır  Temiz bir bezle fazla mumları silinerek kullanılır  Kullanılan araç ve gereçler: Çiriş, Möhlüke (keski) biley taşı, makas, küçük tezgah, büyük tezgah, askı, makaralık (çağ), çıkrık, sırma, bal mumu ![]() Desen İçin Faydalanılan Kaynaklar: Çeşitli model ve mecmualar, yapılmış örnekler, geometrik şekiller, beyaz işi desenleri ![]() SİM SIRMA YAPILIRKEN DİKKAT EDİLECEK TEKNİK ESASLAR 1-İpliğin tek veya çift olarak mumlanması, 2-Desenin sert bir kurşun kalemle çizilmesi, 3-Sırmayı tutturmada çamaşır ipeği kullanılması, 4-Tutturma ipliğinin işleme esnasında dibinden tutulup çekilmesi ![]() 5-Desen keski ile oyulurken oyma işlemine desenin ortasından başlaması (kaymaması için) keserken rahatlıkla görülebilmesi için desenin kendinize doğru bakması ![]() 6-Möhlükenin tahta kısmının sağ avuçla iyice kavranması, sağ elin işaret parmağının keskinin ucu ile birlikte kartona değdirilmesi ![]() 7-Möhlükenin ucunun kağıda batırılıp çıkarılarak ve itilerek kesme işleminin yapılması, 8-Keskinin ucu kaymıyorsa ucuna sabun sürülmesi, 9-Kartonları keski ile keserken altına iki kat gri mukavva veya tahta konulması ![]() 10-Keskinin ara ara biley taşı ile bileylenmesi ![]() 11-Bizle iğnenin karşılaştırılması ![]() 12-Bizle iğnenin sağ el ile birlikte tutulması ![]() 13-Deseni beyaz kartona yapıştıran çirişin sulu olması, 14-Sarı kartonun altına sürülen çirişin koyu olması, 15-Sırmanın dolaşmaması için büyük makaralardan küçük makaralara çıkrık ile sarılması, 16-İşleme yapılırken sırmaların yan yana gelmesi ve yerine oturması ![]()  | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Aksaray Gelenek Ve Görenekleri | 
     
| 
	
			
			 | 
		#9 | 
| 
			
 
Prof. Dr. Sinsi
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Aksaray Gelenek Ve GörenekleriTEL KIRMA (BARTIN) İŞİ Tel Kırma Hakkında Genel Bilgi ve Gelişim Evreleri: Tel Kırma değişik ve güzel bir işleme çeşididir   Kumaş kasnağa gerilerek çalışılır İşleme yapılırken tel makas kullanılmadan kıvrılarak koparıldığı için bu ismi almıştır  XVIII y y dan bu yana yapılmaktadır![]() Bu işlemenin diğer adı da Bartın işidir   Bartın Zonguldak ilinin en büyük ilçesidir  Bu işleme ilk defa Bartın’da yapılmış, gelişmiş ve yayılmıştır  Bu nedenle işlemeye ilçenin adı verilmiştir  Tel-kırma işine Bartın’da (Tel işi) denilmektedir  Tel-kırma işinden başka telle işlenen “tel takma” işi vardır  İşleme teknikleri yönünden birbirlerinden farklıdırlar  Tel-kırma işinde her puandan sonra tel elle kırılarak koparılır  Tel takma  da tel sarılarak işlenir  Tel-kırma işi ilk zamanlar  çarşaf, kırlent, yastık örtüsü, bohça ve çeşitli örtüler üzerine işlenmekteydi  Desen için dantellerde örnek alınırdı  Örn: Sarhoş sokağı, kaymak tabağı, lale ve bal yaprağı gibi  Bartın’da evliliğe aday her genç kız bu işlemleri yapmakla zorunlu hissederdi   Günümüzde bu şekli değişmiş olup daha kolay işlemeler yapma yoluna gidilmiştir  Tel-kırma işlemesinde kullanılan teller madensel telden yapılır  Görünüşü ve genişliği gelin teline benzer tırnakların arasında hafif sağa sola bükmeyle kırılır  Tel-kırma işi özel bir iğne ile işlenir  İğnesi yassı ve kısadır, baş kısmı geniş olup uca doğru incelir  2,5-3 cm boyunda ve tül deliklerin içerisinden geçebilecek genişliktedir  İğnenin geniş tarafında ve enine doğru iki uzun delik vardır tel bunların içerisinden geçer  İğne altın, gümüş veya pirinç gibi madenlerden yapılır  UYGULANDIĞI YERLER: Şal, kemer, gece çantası, baş örtüsü , yatak örtüsü, fantezi giyimler ve dekoratif süslemelerdir   (Abajur, pano, paravan, kutular vb ) KULLANILAN KUMAŞLAR VE ÖZELLİKLERİ: a)İpliği sayılabilen seyrek dokunmuş ve sert olmayan kumaşlar tercih edilir   Örneğin: Tülbent, mermerşahin, şifon, havayan, jarjet, grepdemur![]() b)Keten, ipek ve naylon tüllerdir ![]() Keten tül, sağlamlık ve işlemeye uygunluğu yönünden tercih edilir ![]() DESEN İÇİN FAYDALANILAN KAYNAKLAR: Kanava desenleri, goblen, dantel ve hesap işi desenleridir ![]() TEL KIRMA YAPILIRKEN DİKKAT EDİLECEK TEKNİK ESASLAR 1-Kumaşın en ve boy ipliklerinin aynı olması ![]() 2-Tül deliklerinin muntazam olması ![]() 3-Tül deliklerinin fazla sık olmaması ![]() 4-Tel kırma iğnesinin iki yanının keskin olmaması ![]() 5-Kumaşın kasnak bezi kullanılarak gerilmesi ![]() 6-Telin iğneye tekniğine uygun geçirilmesi ![]() 7-Telin kıvrıntı yapmaması için iğneye kısa geçirilmesi ![]() 8-Telin kıvrıldığı zaman tırnakla değil parmaklar arasında düzeltilmesi ![]() 9-İşleme esnasında her kıvrılan telin kumaşa tırnakla yerleştirilmesi ![]() 10-İşleme esnasında telin avuç içerisinde değil, daima dışında ve düz olarak tutulması ![]() Biten işlemenin üzerine kararmaması için kızgın ütü basılmaması ![]()  | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Cevap : Aksaray Gelenek Ve Görenekleri | 
     
| 
	
			
			 | 
		#10 | 
| 
			
 
Mustafa TEKE
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Cevap : Aksaray Gelenek Ve GörenekleriYemekler kısmına ilave yapabilirseniz ![]() Babaannem yapardı (Aksaray'a özgü bazı yemekler) 1-Patlıcan ağdası(patlıcan, tereyağı ve pekmezden yapılan enfes bir tatlı) 2-Un Helvası (un ile şeker esmerleşene kadar az yağda kavrulur, üzerine su eklenir, biraz kaynadıktan sonra sıcak sıcak ya tepsiye veya muhallebi kaplarına dökülür, Tavada eritilen tereyağı üzerine gezdirilip servis edilir  )3-Gerdan 4-Borana 5-Çılbır(yaygın bir kap içine su koyularak kaynatılır kaynayan suyun içine dağıtmadan çiğ yumurtalar kırılır yumurtaların beyazı katılaşınca ocaktan alınır  bir başka yaygın kapta hazırlanan sarımsaklı yoğurt iyice kaba yayılır Fazla suyu süzüldükten sonra hazırlanan yumurtalar sarımsaklı yoğurt olan kaba suyuyla birlikte aktarılır kırmızı biberle kızarmış tereyağı üzerine dökülerek servis edilir![]() NOT:gerdan ve borana nın tarifini annemden alayım  
 | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
| 
		 |