Kavuşmak İçin Şart

Eski 08-01-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kavuşmak İçin Şart




Takvimler 22 Temmuz 622 tarihini gösteriyordu Bundan, kameri yılla tam 1429 yıl evvel, insanlık tarihine damgasını silinmez bir biçimde vuracak bir olay gerçekleşti: Hicret



İnsanlığın 'merhamet pınarı' Efendimiz, susuz yürekler ve aç ruhların önüne kendisine indirilen gök sofrasını cömertçe sundu Bir güneş gibi doğmuştu o; yalnız kuzuların değil sırtlanların da, yalnız güllerin değil dikenlerin de, yalnız bülbüllerin değil akbabaların da, yalnız masum bebelerin değil azgın haramilerin de üzerine doğan bir güneş gibi

Tek derdi vardı: Bu gök safrasına bir fazla insanı oturtmak Bir fazla aç ruhu doyurup, sahici ve kalıcı özgürlüğün ve güvenliğin adresini göstermek Mutluluk ırmağının Mutlak'tan doğduğunu öğretmek Gerisinin hoş olsa da boş olduğunu, laf u güzaf olduğunu göstermek…
Su ile serabı ayıracak akletme yeteneğine sahip olanlar Merhamet Pınarı'nın başına koştular Kana kana içtiler Onunla gönderilen gök sofrasının başına oturdular Ruhlarını doyurdular Gözlerine fer, ellerine güç, dizlerine derman geldi Çünkü yüreklerine ferman geldi İlahi ferman sayesinde imanın sınırsız imkan olduğunu keşfettiler Önce kendi zindanlarını yıktılar Vahyin inşa ettiği bir tasavvur, akıl ve şahsiyetle hayatlarını yeniden inşaya koyuldular
Su ile serabı ayıracak yetiden yoksun olanlar, bir serap uğruna Merhamet Pınarı'na cephe aldılar Bunun anlamı yalanın hatırına gerçeğe nişan almak, "yok" için "var"ı feda etmek, karanlığı savunmak adına güneşi mahkum etmek demekti İnsanların bu suya erişmesini engellediler Ulaşanların içmesine mani oldular İçenleri tahkir ettiler, tehdit etiler, taciz ettiler O da olmadı işkence ettiler O da olmadı canlarına kastettiler Giden kurtuldu, gitmeyeni katlettiler
Merhamet Pınarı'nı acımasızca taşladılar Suyunu kirletmeye yeltendiler Beceremeyince bu pınarın suyunu kesmenin tek yolunun onu ortadan kaldırmak olduğuna karar verdiler
Her kararın üstünde bir karar vardı O karar geldi ve "Büyük İslam Medeniyeti"nin doğum süreci başladı Hicret, işte bu sürecin adıdır



Hicret, imkanların tükendiği yerden imkanların üretileceği yere taşınmaktır
Hicret, "Bittim ya Rab!" diye dua edene, "Yettim kulum!" diye gelen icabettir
Hicret, elde etmek için feda etmek, sahip olmak için kurban etmek, bulmak için yitirmek, almak için vermek, kalkmak için (yola) düşmek, girmek için çıkmak, kalmak için gitmek, kavuşmak için terk etmektir
Hicret düşmanla sınanmak, dostu sınamaktır
Hicret düşmanla, hem de gücünün son noktasına kadar sınanmaktır 'Devrim Dağı'nın yani Sevr'in tepesine, en tepesine, 'bittim noktası'na çıkmaktır Tepede gelecek yardım, eteğinde de gelir diyerek süklüm püklüm oturmamaktır "İlahi yardımın ne zaman?" diye göğün kapılarını sarsmak, açılması için de Ğayûr'u gayrete getirecek bir çaba ve gayret sergilemektir O yardımın en tepeye çıkmadan gelmeyeceğinin Allah'ın sünneti olduğunu bilmektir
Sevr'in tepesine çıktıktan, yani 'bittim noktası'na vardıktan sonra, artık telaş etmemektir "Lâ havle ve la kuvvete illa billah"ın sırrına ermektir Telaş eden olursa, "Üçüncüsü Allah olan iki kişiye kim ne yapabilir ki?" diyerek, dünyaya meydan okumaktır

Hicret sadece düşmanla sınanmak değil, dostu sınamaktır da Gözü dönmüş yeminli katillerin saldıracağı yatağa kimin yatacağını sınamaktır "Bin canımı vermeye hazırım, yeter ki onun ayağına tek diken batmasın" diyenlerin sadakatini sınamaktır "Canım, anam, babam sana feda olsun ya Rasulallah!" sözlerini sınamaktır
Hicret, hepsi de ilahi bir kredi olan akıl, fikir, zeka, tedbir, himmet ve insani gayretin yok sayıldığı içi boş bir tevekkül değildir İnce bir hesap, detaylı bir plan, üzerinde iyi çalışılmış bir projedir

Hicret korku ile umut, havf ile reca arasında harekettir Hicretin Mekke'si korkudur, Medine'si umut Umudu olmayanın eli kolu dökülür, oturduğu yerde kalakalır Umudun olduğu yerde hicret, hicretin olduğu yerde umut var demektir
Hicret, medeniyettir Bedeviyetten medeniyete yürüyüştür Medine medeniyetin ana rahmidir Tohumun kabuğunu çatlatıp filiz vermesidir Bire bin verecek bir başağa durmasıdır
Hicret bitimsiz ibadettir Bir kaçış ve sığınıştır; küfürden imana, şirkten tevhide, Şeytan'dan Rahman'a, günahtan sevaba, benlikten ruha, şehvetten muhabbete, bilinçaltından bilinçüstüne
Hicret ilahi sıfatlar arasında bir 'seyr-i sülûk'tür; gazaptan rahmete, kahırdan lûtfa, Celâl'den Cemâl'e ve nihayet Allah'tan Allah'a…

Büyük hicretin üzerinden 1429 yıl geçti Büyük medeniyetimiz, yeni Medine'ler kurma potansiyeline hâlâ sahip Büyük ailemizin son kayıp çocuğunu bulup yuvasına döndürünceye kadar hicret sürecektir
Sözün özü: Hayat hicrettir, mümin müebbet muhacir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.