Necran Hristiyanları

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Necran Hristiyanları




Necran ve Necranlılar

Necran; Mekke ile Yemen arasında Yemen´in Mekke tarafına düşen yerlerinden olup, Mekke´ye yedi merhalelik, konaklıktır Yetmiş üç karyeden mürekkeptir

Bedrüddin Aynîye göre; hızlı bir vasıtayla bir ucundan diğer ucuna ancak bir günde varılabilir büyüklükte, genişliktediHicaz beldelerinin en güzeli ve en hoşudur

Rivayete göre; ilk gelip burayı imar eden kişi Necran b Zeydan, b Sebe1, b Yeşcüb, b Ya´rüb, b Kahtan olduğu için, buraya ondan dolayı Necran ismi verilmiştir

Necran´ın ilk sakinleri; Benî Haris b Ka´b, b Amr, b Ule, b Celd, b Malik, b Üded, b Zeyd, b Yeşcüb, b Arib, b Zeyd, b Kehlan, b Yezid, b Abdülmedanlardandı

Necranlılar yurtlarındaki uzun bir hurma ağacına taparlar ve onu takdis ederlerken, Feymeyun adın*da ve Hz İsa´nın dininde, duası makbul, ibadete düşkün, iyi halli birzâtın:

"Siz sapıklık içindesiniz! Taptığınız şu hurma ağacı, insana ne yarar, ne de zarar verebilir!

Ben ibadet ettiğim İlahıma-ki O Allah Birdir ve şeriksizdir-dua etsem, onu yok ediverin1" demiş ve dua edince de, çıkan bir kasırganın ağacı kökünden söküp atması üzerine, Necran halkı Hıristiyanlığı kabul etin işierdir

Peygamberimiz Aleyhisselamın Necranlılara, Necran Uskufuna Yazı Yazışı

Peygamberimiz Aleyhisselam, NecranlılaraNecran uskufuna bir yazı yazdırdı Yazdırdığı yazı*da şöyle buyurdu:

"Bismillah!

Allah´ın Resûlü Muhammed´den Necran uskufuna,

İbrahim´in İsmail´in, İshak´ın ve Yâkub´un İlahı olan Allah´ın ismiyle başlarım

İmdi: Ben sizi, kullara tapmaktan Allah´a ibadet etmeye, ben sizi kulların dostluğundan Allah´ın dostluğuna davet ediyorum

Bu davetimi kabul etmeye yanaşmazsanız, cizye (vergi) verirsiniz

Bundan da kaçınırsanız, size harb açacağımı bildiririm, vesselam !"

Peygamberimiz Aleyhisselamın yazısı gelip uskuf onu okuyunca, son derecede korktu

Necranlılardan Hemdanlı Şurahbil b Vedaa´yı yanına çağırdı

Birmüşkil iş çıktığı zaman, ne Eyhem Seyyid´den, ne de Akfb´den önce hiç kimse çağrılmazdı

Şurahbil b Vedaa gelince, uskuf, Peygamberimiz Aleyhisselamın yazısını ona verip okuttu ve ona:

"Ey Ebu Meryem! Bu husustaki görüşün nedir?" diye sordu

Şurahbil:

"Allah´ın İbrahim´e, İsmail´in zürriyeti içinden bir peygamber çıkaracağını vaad buyurduğunu biliyor-sundur!

Eğer bu zât geleceği vaad edilen peygamber olursa, sen ona iman edecek misin?

Benim peygamberlik hakkında bir görüşüm yoktur!

Eğer sorduğun dünya işlerinden bir iş olsaydı, o husustaki görüşümü sana açıklar ve görüşümü sana benimsetmeye çalışırdım" dedi

Uskuf, Şurahbil´e:

"Sen bir köşeye çekil, otur!" dedi

Şurahbil, bir köşeye çekilip oturdu

Uskuf, Himyerlerin Zî Asbah ailesinden Necranlı Abdullah b Şurahbil adındaki bir adamı yanına çağırttı

Peygamberimiz Aleyhisselamın yazısını ona da okutup kendisinin bu husustaki görüşünü sordu

Abdullah b Şurahbil, uskufa, Şurahbil´in söylediği gibi söyledi

Uskuf, ona da:

"Sen bir köşeye çekil, otur!" dedi

Abdullah b Şurahbil de bir köşeye çekilip oturdu

Uskuf, Necranlılardan Benî Hımyasların Benî Haris b Ka´b ailesinden Cebbar b Feyz´i de çağırttı

Peygamberimiz Aleyhisselamın yazısını okutup ona bu husustaki görüşünü sordu

Cebbar b Feyz de, Şurahbil´in ve Abdullah´ın söylediklerine benzer biçimde konuştu

Uskuf, Cebbar b Feyz´e de bir köşeye çekilmesini emretti

O da bir köşeye çekilip oturdu

Görüşler böylece bir noktada birleştiği zaman, uskuf çan çalınmasını emretti

Kiliselerde ateşler yakı İdi, çullar, sergiler kaldırıldı

Gündüzleri korkuya düştükleri zaman da böyle yaparlardı Gece korktukları zaman da çan çalınır, kiliselerde ateşler yakılırdı

Çan çalınıp çullar kaldırılınca, vadinin aşağısındaki yukansındaki halk toplandı

Vadinin uzunluğu hızlı giden bir süvarinin gidişiyle bir günlüktü

Vadinin içinde, yetmişüç köy ve yüzyimni bin savaş eri bulunuyordu

Uskuf, onlara Peygamberimiz Aleyhisselamın yazısını okudu ve bu husustaki görüşlerini sordu

Onlardan görüş sahibi olanların görüşleri, Şurahbil b Vedaa, Abdullah b Şurahbil ve Cebbar b Feyz´in de içlerinde bulunacağı bir heyetin gönderilip Peygamberimiz Aleyhisselamın haberini kendiler*ine getirmesi üzerinde toplandı

Necran Hıristiyan temsilcilerinin Peygamberimiz Aleyhisselama gelişi, Hicretin 10 yılında idi

Kendileri altmış kişi idiler

Gelenlerden dördü, Necranlıların eşrafındandı

Bunların içinde de üçü, kendilerinin işlerini çekip çevirenleri, yönetenleri idi

Reisleri; Akîb dedikleri Abdülmesih olup, Necranlıların valisi, söz ve görüş sahibi ve danışmanı olan bu kişinin görüşüne göre hareket edilirdi

İkincisi; Seyyid dedikleri Eyhem olup, Necranlıların seyahat ve toplama işlerinin yöneticisi idi

BenîBekr bVâillenden Ebu Harise b Alkame ise Necranlıların uskufu, en büyük din bilgini, imamı, kitaplık (İbn Sa´d´a göre: medreseler) bakanı idiNecranlılar içinde çok şerefli ve itibarlı idi

Hıristiyan Rum kralları, ona, Araplardan olduğu halde, Hıristiyanlığa bağlılığı dolayısıyla mal verir*ler, ikramda bulunurlardı

Krallar, Hıristiyanlık hakkındaki derin bilgi ve içtihadını işitip onun için kiliseler yaptırırlar, kendisini ikramlara boğarlardı

Altmış Necran temsilcisinden bazılarının isimleri şöyledir:

1 Akîb Abdülmesih,
2 Seyyid Eyhem
3 Ebu Harise b Alkame (Benî Bekr b Vâillerin kardeşidir)
4 Evs,
5 Haris,
6 Zeyd,
7 Kays,
8 Yezid
9 Nübeyh,
10 Huveylid,
11 Amr,
12 Halid,
13 Abdullah,
14 Yuhannis,
15 Ebu Alkame Bişr b Muaviye

Ebu Hârise ile Kardeşinin Medine´ye Gelirken Yolda Peygamberimiz Aleyhisselam Hakkındaki Konuşmaları

Ebu Harise, dişi bir katıra binmiş, kardeşi Küz veya Kürz de yanında olduğu halde Peygamberimiz Aleyhisselama gelirken, katırının ayakları dolaşarak yere kapanmıştı

Kürz:

"Yüzünün üzerine düşsün, helak olsun!" diyerek Peygamberimiz Aleyhisselama ilenince, Ebu Harise ona:

"Hayır, sen düş, sen helak ol!" dedi

Kürz:

"Ey kardeşim! Sen bana bunu niçin söyledin?!" diye sordu

Ebu Harise:

"Vallahi, o, bizim bekleyip durduğumuz peygamberdir!" dedi

Kürz:

"Peki, sen bunu biliyorsun da, ona tâbi olmaktan seni alıkoyan nedir?" diye sordu

Ebu Harise:

"Eğer dediğini yapacak olursam, şu kavim bize yaptı klan hizmeti, itibar ve ikramı yapmazlar! Bizden yüz çevirirler, aksini yaparlar! Gördüğün herşeyi elimizden çekip geri alırlar!" dedi

Ebu Hârise´nin bu sözü, kardeşi Kürz b Alkame´ye çok tesir etti

Kendisi bundan sonra Müslüman oldu

Allah ondan razı olsun!

Peygamberimiz Aleyhisselamın, Necran Reislerinin Yanındaki Kitapta İsim ve Sıfatlarının Yazılı Oluşu

Necran reislerinin yanlarında, tevarüs edegeldikleri bazı kitaplar bulunuyordu

Her reis ölünce, reisliği başka bir reis alır ve bu kitaplara sahip olurdu

Bu kitaplar mühür mumuyla mumlanmış olarak korunurdu

Peygamberimiz Aleyhisselamın zamanındaki reis, oğluna, bu kitaplarda Peygamberimiz Aleyhisselamın vasıflarının yazılı bulunduğunu habervermiş ve:

"O, ismi bu kitaplarda yazılı peygamberdir!" demişti

Reis öldüğü zaman oğlunun ilk işi hemen mührü kırıp kitapları açmak olmuş ve Peygamberimiz Aleyhisselamın onlarda anıldığını görünce de, hemen Müslüman olmuş, Müslümanlığını İslâm amel-leriyle güzelleştirmiş ve hatta hac farizasını da yerine getirmiştir

Allah ondan razı olsun!

Necran Heyeti Medine´de

Necran heyeti Medine´ye gelince sefer elbiselerini üzerlerinden çıkardılar, Yemen bürüdü diye anılan ipekli elbiselerini, cübbelerini giyinip ipek ridalarını örtündükten, altından yüzüklerini takındıktan sonra, elbiselerinin eteklerini yerde sürüyerek ikindi namazı vaktinde Mescide girdil*er

Peygamberimiz Aleyhisselama selam verdiler

Peygamberimiz Aleyhisselam onların selamlarına karşılık vermedi Uzun müddet kendileriyle konuşmadı

Temsilciler, kendilerine mahsus namazın vakti gelince, [33] Peygamberimiz Aleyhisselamın mescidinde namazlarını kılmaküzere ayağa kalktılar

Müslümanlardan bazıları onlara engel olmak istediler

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Bırakınız onları kendi hallerine!" buyurdu

Necranlılar doğuya doğru yönelerek namaz kıldılar

Bundan sonra, Necran temsilci heyeti, eskiden tanıdıkları Hz Osman´la Abdurrahman b Avf´a git*tiler

Onları, Muhacirlerle Ensardan bazılarının bulundukları bir mecliste buldular ve:

"Ey Osman! Ey Abdurrahman! Peygamberiniz bize yazı yazdı

Biz de, onun davetine icabet ederek geldik, yanına gidip kendisine selam verdik Fakat o selamımıza karşılık vermedi

Gündüzün, uzun müddet kendisiyle konuşmaktan men ve mahrum edildik

Sizin bu husustaki görüşünüz nedir? Geri dönüp gitmemizi uygun görür müsünüz?" dediler

Hz Ali de oradaki cemaatin içinde idi

Hz Osman´la Abdurrahman b Avf, Hz Ali´ye:

"Ey Ebu´l-Hasen! Bu cemaat hakkında sen ne görüştesin?" diye sordular

Hz Ali, Hz Osman´la Abdurrahman b Avf´a:

"Ben bunların üzerlerine giydikleri şu etekleri sırmalı elbiselerini bırakıp sefer elbiselerini giydikten sonra Resûlullah Aleyhisselamın yanına dönmelerini uygun görürüm" dedi

Hz Osman, onlara:

"Bu, sizin şu elbiseniz yüzündendir!" dedi

O gün Necran temsilcileri konak yerlerine döndüler Ertesi günü, üzerlerinde ruhban elbiseleri olduğu halde geldiler

Peygamberimiz Aleyhisselama selam verdiler

Peygamberimiz Aleyhisselam da onların selamlarına karşılık verdi

Sonra da:

"Beni hak din ve kitabla peygamber gönderen Allah´a yemin ederim ki; bana ilk gelişlerinde İblis (Şeytan) onların yanlarında bulunuyordu!" buyurdu

Peygamberimiz Aleyhisselam, kendisiyle konuşan Necran Hıristiyan bilginlerinden ikisini; Seyyid (Eyhem)´le Akîb´i İslâmiyete davet etti

Onlara:

"Müslüman olunuz!" buyurdu

Onlar:

"Biz eskiden beri Müslümanız!" dediler

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Siz yalan söylüyorsunuz!İsterseniz, Müslüman olmanıza engel olan şeyleri size haber vereyim!" buyurdu

Onlar:

"Haydi getir, bildir bakalım onları!" dediler

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Sizin Allah´a oğul isnad etmeniz, haça tapmanız, domuz eti yemeniz, içki içmeniz sizi İslâmiyetten men etmiş ve ediyor!" buyurdu

Necranlı Hıristiyan bilginleri sözü uzatıyorlar, çoğaltıyorlar ve İsa Aleyhisselam hakkındaki inançlarını savunmaya çalışıyorlardı:

"O, Allahtır!" diyorlar ve şöyle söylüyorlardı:

"Çünkü o ölüyü diriltirdi, hastaları iyileştirirdi, gaybdan haber verirdi, çamurdan yaptığı kuş heykeli*ni üfleyip canlandırırdı

O, Allah´ın oğludur Çünkü, onun bilinen bir babası olmamıştır

O beşikte konuşmuştur! Bunu kendisinden önce hiç kimse yapamamıştır!

O, üçün üçüncüsüdür! Çünkü Allah, ´Yaptık!, ´Emrettik!´, ´Yarattık!´, ´Hükmettik!´ diyor

Eğer Allah Bir olsaydı, Yaptım!´, ´Hükmettim!´, Yarattım!´ derdi

O halde, Allah üçtür Allah, İsa ve Meryem´den ibarettir!" diyorlardı

Ebu Harise:

"Ya Muhammedi İsa hakkında sen ne dersin?" diye sordu

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"O, Allah´ın kulu ve resûlüdür!" buyurdu

E bu Harise:

"Ey Ebu´l-Kâsım! Yüce Allah, senin dediğin gibi demiyor, şöyle şöyle diyor!" dedi

Temsilcilerin en üstünü olan kişi de:

"Sen ona ne için ´kuldur´ diyerek hakaret ediyorsun?!" dedi

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Evet! O, Allah´ın kuludur! Meryem´e ilkâ ettiği kelimesidir!" buyurdu

Necran temsilcileri kızdılar

"Biz senin dediğini kabul etmeyiz! O, Allahtır! Öyle değilse, haydi söyle, onun babası kimdir?!" dediler

Peygamberimiz Aleyhisselam, onlara:

"Siz, sıfatları babasının sıfatlarına benzemeyen bir oğul olamayacağını biliyorsunuz değil mi?" diye sordu

"Evet!" dediler

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Sizler, Rabbimizin hiç ölmeyen, diri, İsa´nın ise fani olduğunu biliyorsunuz değil mi?" diye sordu

Hıristiyan temsilcileri:

"Evet!" dediler

Peygamberimiz Aleyhisselam, onlara:

"Sizler, Rabbimizin kendi Zâtıyla kâim olduğunu ve herşeyi koruduğunu, rızıklandırdığını biliyor*sunuz değil mi?" diye sordu

Hıristiyan temsilcileri:

"Evet!" dediler

Peygamberimiz Aleyhisselam, onlara:

"İsa bunlardan herhangi birşeye malik bulunuyor mudur?" diye sordu

Hıristiyan temsilcileri:

"Hayır!" dediler

Peygamberimiz Aleyhisselam, onlara:

"Hiç şüphe yok ki, İsa´ya ana rahminde dilediği gibi suret veren Rabbimiz Allahtır

Yemeyen, içmeyen Rabbimiz Allahtır!

Sizler İsa´ya annesi (Meryem)´in herhangi bir kadının hamile kaldığı gibi hamile kaldığını, sonra onu herhangi bir kadının çocuğunu doğurduğu gibi doğurduğunu, sonra onun bir çocuğun emzirilmesi gibi emzirilip beslendiğini, sonra yiyip içtiğini, işediğini biliyorsunuz değil mi?" diye sordu

Hıristiyan temsilciler

"Evet!" dediler

Bunun üzerine, Peygamberimiz Aleyhisselam, onlara:

"Hal böyle olduğuna göre, iddia ettiğiniz gibi İsa nasıl Allah veya Allah´ın oğlu olabilir?!" buyurunca, Necran Hıristiyan temsilcileri susakaldılar

Yüce Allah, onların sözleri ve üzerinde ihtilafa düştükleri herşeyleri hakkında indirdiği âyetlerde şöyle buyurdu:

"Elif Lâm Mim Allah o Allahtır ki, Kendisinden başka hiçbir ilah yoktur Diridir, Zâtıyla kâimdir

O, Kitabı hak ve önündekileri de tasdik edici olarak indirdi

Daha önce de insanlara doğru yolu göstermek üzere Tevrat ile İncil´i indirmişti

Bir de, hak ile bâtılı ayırt eden Furkan (Kurbân)´! indirdi

Allah´ın âyetlerini tanımayanlar (var ya)! Onlar için pek çetin bir azap var!

Allah, kudretiyle herşeye üstün gelen intikam sahibidir!

Şüphe yok ki, ne yerde, ne de gökte hiçbir şey Allah´a gizli kalmaz!

Dölyataklarında sizi ve herkesi dilediği gibi tasvir eden, O´dur!

O´ndan başka hiçbir ilah yoktur!

O, kudretiyle herşeye üstün gelen ve her yaptığını yerli yerince yapandır!

(Ey Resûlüm!) Sana Kitabı indiren O´dur!

Ondan bir kısım âyetler muhkemdir ki, bunlar Kitabın anası, temelidir

Diğer bir kısmı da müteşâbihlerdir

Amma kalblerinde eğrilik bulunanlar, sırf Müslümanları saptırmak ve kendi keyiflerine göre tevilini aramak için onun müteşâbih olanlarının ardına düşerler

Halbuki, onun te´vilini ancak Allah bilir!

İlimde yüksek payeye erenler ise: ´Biz ona inandık, hepsi Rabbimizdendir!´ derler

Bunları, temiz ve salim akıllılardan başkası düşünemez!

(Onlar derler ki

Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola erdirdikten sonra, kalblerimizi haktan saptırma!

Bize Kendi katından bir rahmet ver!

Şüphesiz ki, bağışı en çok olan Sensin Sen!

Ey Rabbimiz! Muhakkak ki, Sen (vukuunda) hiçbir şüphe olmayan bir günde insanları toplayacak olansın!

Şüphesiz ki, Allah verdiği sözden caymaz!

O küfredenler (var ya)! Onların ne malları, ne evlatları Allah yanında onları hiçbir şeyden asla kur*taramaz!

İşte onlar, (evet!) onlar; ateş (Cehennem)´in yakacağıdır!

Onların gidişi, tıpkı Firavun hanedanının ve onlardan önce gelenlerin gidişi gibidir!

Onlar, Bizim âyetlerimizi yalanladılar da, Allah da kendilerini günahları yüzünden yakalayı verdi!

Allah, cezası pek çetin olandır!

(Ey Resûlüm!) O küfredenlere de ki:

´Yakında mağlup olacaksınız ve toptan Cehenneme sürükleneceksiniz!´

O, ne kötü yataktır!

Karşılaşan iki cemiyet hakkında sizin için muhakkak bir ibret vardı

Onlardan bir cemiyet Allah yolunda dövüşüyordu, diğeri ise kâfirdi

Onlar, öbürlerini (Müslümanları) dış gözleriyle kendilerinin iki katı olarak görüyorlardı

Allah kimi dilerse onu yardımıyla destekler

Şüphe yok ki, bunda, kalb gözleri açık olanlar için kesin bir ibret vardır!

Kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma ve güzel atlara, (deve, sığır, davar gibi) hayvanlara, ekinlere karşı aşırı sevgi insanlar için bezenmiş, süslenmiştir

Bunlar dünya hayatının geçici birer faydası dır

Allah´a gelince, nihayet dönüp varılacak yerin bütün güzelliği O´nun katındadır

(Ey Resûlüm!) De ki: Size bunlardan daha hayırlısını haber vereyim mi?

Takvaya (Allah´ın buyruklarını yerine getirmek, yasakladıklarından sakınmak mutluluğuna) erenler için, Rableri katında, altlarından ırmaklar akan cennetler-ki, orada temelli kalıcıdırlar-herşeyden temi*zlenmiş zevceler, Allah´tan da bir rıza, hoşnutluk vardır

Allah kullarını hakkıyla görendir

O takvaya erenler ki, onlar: ´Ey Rabbimiz! Biz iman ettik, artık bizim günahlarımızı yarlığa ve bizi o ateşin (Cehennemin) azabından koru!" diyenlerdir

Sabreden (karşılaştıkları güçlüklere göğüs gererek katlananlardır

İmanlarında gerçek olanlardır

Allah´a itaatle boyun eğenlerdir

İnfak edenlerdir

Seherlerde Allah´tan yarlıganmak dileyenlerdir!

Allah, şu hakikat; Kendisinden başka hiçbir ilah olmadığını, adaleti ayakta tutarak delilleriyle, âyet-leriyle açıkladı Melekler bunu ikrar etti Gerçek ilim sahipleri (peygamberler ve bilginler) de böylece inandı ki, O´ndan (Allah´tan) başka hiçbir ilah yoktur

O, izzetiyle herşeye üstün gelen Azîz´dir, hikmetiyle her yaptığını yerli yerince yapan Hakîm´dir

Hak ve gerçek din, Allah katında İslâm´dır

Kendilerine Kitab verilenler, başka suretle değil, ancak kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki ihtirastan dolayı anlaşmazlığa düştüler

Kim Allah´ın âyetlerini inkâr ederse, şüphe yok ki, Allah hesabı pek çabuk görendir

(Ey Resûlüm!) Seninle mücadele eder, tartışırlarsa şöyle de:

´Ben, bana tâbi olanlarla birlikte, kendimi Allah´a teslim etmişimdir!´

Kendilerine kitab verilenlerle ümmîlere (Arap müşriklerine) de: ´Siz de İslâm´ı (Allah´a teslim olmayı) kabul ettiniz mi?´ de!

Eğer onlar İslâm´a girerlerse, muhakkak doğru yolu bulmuşlardır

Yüz çevirirlerse, artık sana düşen (vazife) ancak tebliğdir!

Allah, kullarını lâyıkıyla görendir!

Allah´ın âyetlerini inkârla kâfir olanlar, haksız yere peygamberleri öldürenler ve insanların içinde

adaleti emredenlerin canına kıyanlar var ya! Onları pek acıklı bir azapla müjdele!

Onlar öyle kimselerdir ki, bütün yaptıkları dünyada da, ahirette de boşa gitmiştir!

Onların (azabına mani olacak) hiçbir yardımcıları da yoktur!

Kitabdan kendilerine bir nasip verilmiş olanları görmedin mi ki, Allah´ın Kitabına (aralarında hakem olmak için) çağrılıyor da, sonra onlardan bir zümre o Kitaba arkasını çeviriyor!

Onlar böyle (gerçeklerden) yüz çevirmeyi âdet edinmiş kimselerdir!

Bunun sebebi şudur: Onlar, ´Sayılı günlerden başka bize asla ateş dokunmayacak!´ dediler

Onların uydurdukları bu şey, dinleri hususunda da kendilerini aldatmıştır

Onları (vukuunda) hiçbir şüphe olmayan bir günde topladığımız ve herkesirvhaksızlık edilmeyerek-kazandıklarının karşılığı eksiksiz olarak kendilerine ödendiği zaman halleri nice olur!

(Ey Resûlüm!) De ki:

´Ey mülkün sahibi olan Allah! Sen mülkü kime dilersen ona verirsin!

Sen mülkü kimden dilersen ondan alırsın!

Sen kimi dilersen onun kadrini yükseltirsin!

Sen kimi dilersen onu alçaltırsın!

Hayır yalnız Senin elindedir!

Hiç kuşkusuz Sen herşeye hakkıyla kadirsin!

Sen geceyi gündüzün içinde koyarsın, gündüzü de gecenin içine sokarsın!

Sen ölüden diri çıkarırsın! Diriden de ölü çıkarırsın!

Sen kimi dilersen ona sayısız rızık verirsin!´

Mü´minler, mü´minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin!

Kim bunu yaparsa, artk ona Allah´tan hiçbir şey (hiçbir yardım) yoktur!

Meğerki onlardan gelebilecek bir tehlikeden dolayı sakınmış olasınız!

Allah size asıl Kendisinden korkmanızı emrediyor!

Nihayet gidiş de ancak Allah´adır!

De ki: Göğüslerinizin içinde olanı gizleseniz de, onu açıklasanız da, onu Allah bilir!

Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsini O bilir!

Allah herşeye hakkıyla gücü yetendir!

Anınız o günü ki, herkes (dünyada) ne hayır işlediyse karşısında onu hazırlanmış bulacak ve ne kötülük yaptıysa onunla kendisi arasında uzak bir mesafe olmasını arzu edecektir

Allah size asıl Kendisinden korkmanızı emreder Allah kullarını pek çok esirgeyendir!

(Ey Resûlüm!) De ki: Eğer Allah´ı seviyorsanız, hemen bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı örtsün!

Çünkü, Allah çokyarlıgayıcı, çok esirgeyicidir!

De ki: Allah´a ve Peygambere itaat ediniz

Eğer yüz çevirirlerse, şüphe yok ki, Allah da o kâfirleri sevmez

Muhakkak ki, Allah, Âdem´i, Nuh´u, İbrahim hanedanını, İmran ailesini (hepsi de birbirinden gelme tek birzürriyet olarak) âlemlerin üzerine mümtaz kıldı

Allah hakkıyla işitici ve kemâliyle bilicidir

Hani, İmran´ın zevcesi:

´Rabbim! Kamımdakini azadlı (Beyt-i Makdis´e hizmet edecek) bir kul olmak üzere Sana adadım

Benden olan bu adağı kabul et!

Hiç kuşkusuz niyazımı hakkıyla işiten, niyetimi kemâliyle bilen Sensin Sen!´ demişti

Fakat kız çocuğu doğurunca, Allah onun ne doğurduğunu daha iyi biliciyken:

´Rabbim! Hakikat, ben onu kız olarak doğurdum! Erkek kız gibi değildir!

Gerçekten onun adını da Meryem koydum

Onu da, onun zürriyetini de, o taşlanmış (kovulmuş) Seylan´dan Sana sığınır, ısmarlarım!´ dedi

Bunun üzerine Rabbi, onu iyi bir rıza ile kabul etti

Onu güzel bir nebat gibi büyüttü

Zekeriya´yı, ona bakmaya memur etti

Zekeriya, ne zaman kızın bulunduğu mihraba girdiyse, onun yanında biryiyecek buldu

´Meryem! Bu sana nereden geliyor?´ der, o da:

´Bu, Allah tarafındandır! Hiç kuşkusuz Allah kimi dilerse ona sayısız rızık verir!´ derdi

Orada, Zekeriya Rabbine dua etti:

´Rabbim! Bana Senin tarafından çok temiz bir zürriyet ihsan et!

Muhakkak ki, Sen duayı hakkıyla işitensin!´

O mihrabda durup namaz kılarken, hemen melekler ona şöyle nida etti:

´Gerçekten, Allah sana Kendisinden gelen bir Kelimeyi (Hz İsa´yı) doğrulayıcı, efendi, nefsine hâkim ve sâlihlerden bir peygamber olmak üzere Yahya´yı müjdeler!

Zekeriya:

´Rabbim! Kendime gerçekten ihtiyarlık çatmışken, zevcem de bir kısır iken benim nasıl bir oğlum olabilir?´ dedi

´Öyledir! Fakat, Allah dilerse yapar!´ buyurdu

Zekeriya:

´Rabbim! Bana bu hususta nişan, alâmet ver!´ dedi

Allah ona:

´Senin nişanın, alâmetin, sade bir işaretten başka, insanlara üç gün söz söylem emendir!

Bununla beraber, Rabbini çok an ve akşam-sabah teşbih et!´ buyurdu

Hani melekler

´Ey Meryem! Şüphe yok ki, Allah sana seçkin bir özellik verdi, seni tertemiz büyüttü, seni âlemin kadınları üzerine mümtaz kıldı

Ey Meryem! Rükû ile Rabbin divanına dur! Secdeye kapan! Allah´a rükû edenlerle birlikte rükû et!´ demişti

(Ey Resûlüm!) Bunlar, sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir

Meryem´i onlardan hangisi himayesine alacak diye kalemlerini atarlarken, sen yanlarında değildin

O hususta çekişirierken de yine yanlarında değildin!

Melekler

´Ey Meryem! Allah, Kendisinden bir Kelimeyi sana müjdeliyor Adı İsa, lakabı Mesih, sıfatı Meryemoğlu´dur Onun dünyada da, ahirette de şanı yücedir! O Allah´a çok yakın kullardandır da! Beşiğinde de, yetişkinlik halinde de insanlara söz söyleyecektir O, salihlerdendir´ dediği zaman da (sen yanlarında değildin)!

Meryem:

´Ey Rabbim! Bana bir beşer dokunmamışken, benim nasıl bir çocuğum olabilir?!´ dedi

Allah:

´Öyledir! Fakat, Allah dilerse yaratır!

Bir işe hükmedince ona ancak ´Ol´ der, o da oluverir

Allah ona yazmayı, hikmeti, Tevrat´ı, İncil´i öğretecek, onu İsrail oğullarına peygamber olarak gön*derecektir

O da onlara:

´Hakikat, ben size Rabbinizden bir âyet (mucize) getirdim:

Gerçekten ben size çamurdan kuş biçimi gibi birşey yapar, ona üfürürüm de, o Allah´ın izniyle der*hal canlı bir kuş olur!

Yine Allah´ın izniyle anadan doğma körü ve abrası iyi eder, ölüleri diriltirim!

Evlerinizde ne yiyor, ne biriktiriyorsanız size haber veririm!

Elbette bunlarda sizin için-eğer iman ediciler iseniz-kesin bir ibret vardır!

Önümdeki Tevrafı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri yararınıza helâl kılmak için geldim

Size Rabbinizden (peygamberliğimi isbaflayıcı) âyet (mucize) getirdim!

Artık Allahtan korkunuz, bana da itaat ediniz!

Şüphe yok ki, Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir; öyle ise O´na kulluk ediniz!

İşte doğru yol budur!´ diyecektir [dedi]

Vaktâ ki İsa onlardan ısrarla taşan küfrü hissetti de:

´Allah´a doğru giden yolda bana yardım edecekler kimdir?´ dedi

Havariler

´Biziz Allah´ın yardımcıları! Allah´a inandık! Sen de ey İsa, şahit ol ki, biz Müslümanlarız!

Ey Rabbimiz! Senin indirdiğin Kitaba inandık O peygambere de tâbi olduk!

Artık bizi birliğini ve peygamberlerini tanıyan şahitlerle beraber yaz!´ dediler

Yahudiler gizli hileye saptılar

Allah da, onların o hilekârlıklarına mukabele etti

Allah, bütün hilekâriarı hakkıyla bilendir

O zaman Allah:

´Ey İsa! Şüphe yok ki seni öldürecek olan onlar değil, Benim!

Seni Kendime yükseltip kaldıracak, seni küfredenlerin içinden tertemiz kurtarıp çıkaracak ve sana tâbi olanları Kıyamet gününe kadar küfreden (Yahudi)lerin üstünde tutacak da Benim!

İşte o zaman aranızda, hakkında ihtilaf etmekte olduğunuz şeylerin hükmünü Ben vereceğim!

Fakat o küfredenlere gelince; Ben onlan dünyada da, ahirette de en çetin azap ile azaplandıra-cağım!

Onların hiçbir yardımcıları da yoktur!

İman edip iyi işler yapanlara gelince; Allah onların mükâfatlarını tastamam verecektir Allah zâlim*leri sevmez!

(Bu hükümler, bu vak´alar var ya!) Biz bunları sana âyetlerimizden, hikmet dolu Kur´ân´dan okuy*oruz

Muhakkak ki, İsa´nın hali de, Allah katında Âdem´in hali gibidir

Allah, onu (Âdem´i) topraktan yarattı! Sonra ona ´OL´ buyurdu, o da oluverdi

Bu hak ve hakikat Rabbinden gelen bir gerçektir Bunda şüphecilerden olma!

Artık sana bu ilim geldikten sonra, kim onun hakkında seninle çekişirse, de ki:

´Geliniz! Oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi davet edip toplanalım

Sonra da, hepimiz birarada olarak dua ve niyaz edelim de, Allah´ın lanetini yalancıların üstüne okuyalım!´

İşte İsa hakkında sana anlatılan bu haber, elbette en doğru bir haberin beyanıdır

Allah´tan başka hiçbir ilah yoktur!

Allah, hiç şüphesiz, kudretiyle herşeye üstün gelen bir Azîz, hikmetiyle her yaptığını yerli yerince yapan bir Hakîm´dir!

Eğer haktan, imandan yine yüz çevirirlerse, muhakkak ki Allah o fesatçıları hakkıyla bilendir

De ki:

´Ey Kitaplılar! Hepiniz, bizimle sizin aranızda müsavi ve adil bir kelimeye geliniz de, Allah´tan başkasına tapmayalım!

O´na hiçbir şeyi eş, ortak tutmayalım!

Allah´ı bırakıp da kimimiz kimimizi rabler edinmeyelim, tanımayalım!

Buna rağmen, eğer yine yüz çevirirlerse, o zaman:

´Şahit olunuz ki, biz Müslümanlanz!´ deyiniz"


Necran Hıristiyan Temsilcilerinin Mübâheleye (Lânetleşmeye) Davet Edilişi


Necran Hıristiyan temsilcileri, insaf ve adalet yolunun tutmadıkları ve iddialarında direndikleri takdirde aradaki anlaşmazlığı kaldırmak üzere Allah tarafından mübâheleye, yani yalancı ve haksız olanın lanete uğraması için Allah´a yalvarışa davet emri gelip, Peygamberimiz Aleyhisselam bu husustaki âyetleri onlara okuyarak:

"Eğer benim size söylediklerime inanmıyorsanız, geliniz sizinle mübâheleye (lânetleşmeye) gir*işeyim" buyurunca [60] münakaşayı, tartışmayı kestiler ve:

"Ey Ebu´l-Kâsım! Sen hele bizi kendi halimize bırak da, işimizi kendi aramızda bir düşünelim!

Sonra, sana gelir, bizi davet ettiğin şeyi yapmak isteriz" dediler

Peygamberimiz Aleyhisselamın yanından ayrıldılar

Temsilciler, görüş sahibi olan Akîb Abdülmesih´le bir köşeye çekildiler ve:

"Ey Abdülmesih! Senin bu husustaki görüşün nedir?" diye sordular

Abdülmesih:

"Vallahi ey Hıristiyan topluluğu! Muhammed´in, sahibiniz İsa hakkında kesip atıcı haberleri getiren gönderilmiş bir peygamber olduğunu siz de anlamış bulunuyorsunuz!

Yine de siz bilirsiniz ki; bir peygamberle lânetleşip de büyükleri sağ kalmış, küçükleri yetişmiş hiçbir kavim yoktur!

Eğer bunu yapmaya kalkışırsanız, kökünüzü kazıtmak için yapmış olursunuz!

Şayet siz onun davetini dininize olan sevginizden ve sahibinizin size söylediği sözden dolayı kendi dininizde kalmak üzere kabul etmiyorsanız, bu zât ile muahede ve anlaşma yapınız, sonra da yurt*larınıza dönünüz!" dedi

Peygamberimiz Aleyhisselam, ertesi günü sabaha çıkınca, Necran Hıristiyanlar! temsilcilerine haber gönderdi

Sabahleyin Akfb Abdülmesih ile Seyyid oğullarıyla birlikte geldilerÜzerlerinde inciler ve zinet eşyaları bulunuyordu

En büyük bilginleri olan Ebu Hârise´nin yanına vardılar

Ebu Harise, Peygamberimiz Aleyhisselam için:

"Bakınız, onun yanında bakalım kimler gelecek?" dedi

Sabahleyin Peygamberimiz Aleyhisselam da, Hz Hasanla Hz Hüseyin´in ellerinden tutmuş, Hz Fâtıma arkada, Hz Ali onun arkasında, Peygamberimiz Aleyhisselamın bazı zevceleri de yanında bulunduğu halde geldi

Ebu Harise:

"Onun yanındakiler kimlerdir?" diye sordu

"Şu, amcasının oğludur!

Şu kızıdır!

Şunlar da kızının oğullarıdır!" dediler

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Ey Allah´ım! Bunlar benim ev halkımdır!" dedi

Diz çöktü

Peygamberimiz Aleyhisselam diz çökünce, Ebu Harise:

"Vallahi, peygamberlerin lânetleşmeler için diz çöktükleri gibi diz çöktü!" dedi

Seyyid, ona:

"Ey Ebu Harise! Lânetleşmek için yaklaş!" dedi

Ebu Harise:

"Ben bu zâtın lânetleşmeye hararetli olduğunu görüyorum Dâvasında sâdık ve haklı olmasından korkuyorum!

Eğer dâvasında sâdık ve haklı ise, bir yıla varmadan, dünyada yemek yiyecek Hıristiyan kalmaz!

Ben öyle yüzler görüyorum ki; kendileri için bir dağın yerinden ayrılmasını Allahtan isteseler, Allah o dağı yerinden ayırır!

Sakın onunla lânetleşmeye kalkışmayınız, helak olursunuz! Yeryüzünde sağ Hıristiyan kalmaz!" dedi

Akîb ile Seyyid, Peygamberimiz Aleyhisselamla lânetleşmek istedikleri zaman, biri öbürüne:

"Yapma!Tek dağa tırman da, onunla lânetleşme!

Eğer o gerçekten peygamberse, öyle bir lanet eder ki, ne biz kurtuluruz, ne de bizden sonra gele*cek oğul ve torunlarımız kurtulur!" dedi

O da:

"Peki! Sen ne yapmamızı uygun görürsün?" diye sordu

"Lânetleşmeyerekona haraç vermemizi uygun görürüm!" dedi

Şurahbil de:

"Vallahi, bu zât güçlü bir hükümdar olsaydı, teklifini reddettiğimiz zaman gözlerine mızrak saplanan ilk Araplar biz olurduk!

Onun ve ashabının önünden helak edilmedikçe geçirilmez, bırakılmazdık!

Biz onların eman ve himayesine istihkak bakımından en aşağısıyız!

Eğer bu zât gönderilmiş bir peygamberse, kendisi bizimle lânetleşince, bizden yeryüzünde hiçbir şey, hiçbir kimse kalmaz, helak olur!" dedi

İki arkadaşı, ona:

"Ey Ebu Meryem! Sen ne görüştesin?" diye sordular

Şurahbil:

"Ben onu bu işte hakem kılmayı uygun görürüm

Çünkü, ben bu zâtın hiçbir zaman haksız bir hüküm vermeyeceğini sanıyorum" dedi

Arkadaşları Şurahbil´e:

"Öyleyse, bu işi onunla sen konuş, hallet!" dediler

Necran Hıristiyan Temsilcilerinin Peygamberimiz Aleyhisselamla Anlaşma Yapmaya Razı Olmaları

Şurahbil, Peygamberimiz Aleyhisselamla buluşunca:

"Ben seninle lânetleşmekten daha hayırlı birşey düşünüyorum" dedi

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Nedir o?" diye sordu

Şurahbil:

"Sen bugün geceye kadar, geceden de sabaha kadar hükmünü, kararını ver!

Bu müddet içinde hakkımızda ne hüküm verirsen, o bizce makbul ve muteberdir!" dedi

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Gerindekilerden, seni kınamaya, yermeye kalkışacak kimseler bulunabilir mi?" diye sordu

Şurahbil:

"Sor şu iki arkadaşıma!" dedi

Arkadaşları:

"Başından sonuna kadar bütün vadi halkı, Şurahbil´in görüşünden başkasını istemez!Ey Ebu´l-Kâsım! Biz seninle lânetleşmemeyi ve dinini sana bırakarak kendi dinimiz üzere dönüp gitmemizi uygun görüyoruz Hakkımızda istediğin şeyi hükmet, sana verelim, seninle barış yapalım!" dediler

Ebu Harise de:

"Ey Ebu´l-Kâsım! Biz seninle lânetleşmeyeceğiz, fakat sana cizye vereceğiz!" dedi

Bunun üzerine, Peygamberimiz Aleyhisselam onlarla lânetleşmeyerek geri döndü ve:

"Varlığım Kudret Elinde bulunan Allah´a yemin ederim ki; Necran halkı üzerine azap yaklaşmış bulunuyordu! Eğer benimle lânetleşmeye girişseydiler, maymun ve domuzlara çevrilecekler, vadi onların üzerine ateş kesilecek, Yüce Allah Necran´ın ve halkının ağaç üzerindeki kuşlara varıncaya kadar kök*lerini kazıyacak, bir yıla varmadan Hıristiyanlar helak edileceklerdi!" buyurdu

Ertesi gün olunca, Peygamberimiz Aleyhisselam Necran Hıristiyanlar! için yazdırdığı yazıyı getir*di

Yazıda şöyle buyurmaktaydı:

"Bismillâhirrahmânirrahîm

Bu, Allah´ın Resûlü Muhammed´in Necran halkı için yazısıdır

Necranlıların beyaz, kırmızı, sarı, her çeşit nakifleriyle meyve ve mahsulleri ve köleleri hakkında Resûlullahın hükmü:

Bunların hepsi kendilerine bırakılacak!

Buna karşı, onlar her yıl Safer ayında bin adet elbise,

Her Recep ayında bin adet elbise olmak üzere iki bin adet elbise ve her elbiseyle birlikte birer ukiyye gümüş de ödeyeceklerdir

Her elbise bir ukiyye, yani kırk dirhem değerinde olacaktır

Elbiselerin haraç vergisine nazaran fazlalığı ve ukiyye kıymetinden eksikliği hesaplanacaktır

Onların haraç olarak ödemeleri gereken binek hayvanları veya aflar veya zırh gömlekler veya diğer mallar kendilerinden hesapla alınacaktır

Elçilerimin yirmi gün veya daha az veya otuz gün veya daha az müddetle konuklanmaları ve ağırianmalarıyla Necranlılar mükelleftirler

Elçilerim, bir aydan fazla bulunamaz ve bekletilemezler

Yemen´de bir savaş, bir yaramazlık başgösterdiği zaman, Necranlılar emanet olarak otuz adet zırh gömlek, otuz adet at ve otuz adet deve vermekle mükelleftirler

Elçilerime emanet olarak verilen at, devevesairmallar-bunlardan telef olunanları da tazmin edilmek sûretiyle-Necranlılara iade edilinceye kadar elçilerimin kefaleti altındadır

Necran ve Necran´a bağlı yerierdekilerin mallan, canları, yurtları, dinleri, hazır bulunanları, bulun*mayanları, kiliseleri, ruhbanlıkları, piskoposlukları, az veya çok ellerinin altındaki herşeyleri Allah´ın himayesinde ve Allah´ın Resûlü Muhammed Peygamberin himayesindedir

Piskopos piskoposluğundan, papaz papazlığından, kilise bakıcısı bakıcılığından, kâhin kâhinliğinden
değiştirilmeyecek, bulundukları hal ve durumları, haklarından herhangi bir hak da değiştiril m ey e çektir

Artık ribâ (faiz) alma-verme yoktur!

Necranlılara zulüm ve kötülük yapı İm ayacaktır!

Cahiliye devrinden kalma kan davası da güdülmeyecektir!

Onların ne mahsullerinden uşr alınacak, ne asker gelip yurtlarını çiğneyecek, ne de kendileri savaş için toplanacaktır!

Necran´da kim bir hak talebinde bulunacak olursa, aralarında insaf ve adalet üzere davranacak*lar ne zulüm yapacaklar, ne de zulme uğrayacaklardır

Necranlılar ribâ (faiz) yememekle mükelleftirier Gelecekte ribâ yiyen kişi, himayemden uzak kalır Onlardan hiç kimse başkasının yaptığı bir haksızlık ve kötülükten sorumlu tutulmayacaktır

Necranlılar, bu sahifede yazılı olan vecibeleri yüksünmeyip gereğini yerine getirdikleri, hayırhâhlık gösterdikleri ve iyi davrandıkları takdirde, Allah´ın emri gelinceye kadar Allah´ın ve Peygamberin temel*li himayesi altında bulunacaklardır

Ebu Süfyan b Harb, Gaylan b Amr, Benî Nasrlardan Malik bAvf, Akra´ b Hâbisü´l-Hanzalî, Muğîre b Şube, Benî Beliyylerin kardeşi Müstevrid b Amr ve Ebu Bekir´in azadlısı Âmir şahit oldu

Bu yazıyı Abdullah b Ebu Bekir onlar için yazdı "

Ebu Ubeyde b Cerrah´ın Necran´a Gönderilişi

Necran Hıristiyan temsilcilerinden Akîb ile Seyyid, Peygamberimiz Aleyhisselaımın yanına geldil*er[121] ve:

"Biz, istediğin vergiyi sana vereceğizFakat güvenilir bir adamı bizimle gönderdiGüvenilir olmayanı göndermeli

Bizimle öyle bir adam gönder ki, mallarımız üzerinde anlaşmazlığa düştüğümüz zaman aramızda hüküm verip sorunlarımızı halletsin!

Çünkü, siz, bizim katımızda makbulsünüz!" dediler

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Ben sizinle öyle bir adam göndereceğim ki, o emniyetlinin em niyetli sidir, hakkıyla güvenilirdir!

Siz zeval vaktine doğru benim yanıma geliniz! Güçlü bir emniyetliyi yanınızda göndereceğim!" buyurdu

Hz Ömer der ki:

"Ben hiçbir zaman emînliğive ona sahip olmayı o günkü kadar özlememişimdir!

Öğle sıcağında öğle namazına gittim

Resûlullah Aleyhisselam, bize öğle namazını kıldırıp selam verdikten sonra, sağına soluna baktı

Beni görsün diye, kendimi uzatmaya çalıştım!

Ebu Ubeyde b Cerrah´ı görünceye kadar, cemaate göz gezdirmekten geri durmadın

Onu görünce:

´Kalk ey Ebu Ubeyde b Cerrah!1 buyurdu

Ebu Ubeyde ayağa kalkınca, onu Necran Hıristiyanlar! temsilcilerine göstererek:

´İşte bu, bu ümmetin emmidir, güvenilir kişisidir

Her ümmetin biremîni, güvenilir kişisi vardır İslâm ümmetinin emîni, güvenilir kişisi de Ebu Ubeyde b Cerrahtır dedi

Ebu Ubeyde b Cerrah´a da:

´Onlarla birlikte git! Anlaşamadıkları hususlarda aralarında hak ve adaletle hükmet!´ buyurdu"



Necran Temsilcilerinin Medine´den Ayrılışı ve Bişr´in Medine´ye Dönüp Müslüman Oluşu


Necran Hıristiyan temsilcileri, Peygamberimiz Aleyhisselamın yazdırdığı yazı da yanlarında olduğu halde, Necran´a dönmek üzere Medine´den ayrıldılar Necran Hıristiyan piskoposunun anne bir kardeşi ve amcasının oğlu olan Ebu Alkame Bişr b Muaviye, piskoposun yanında bulunuyordu

Necran temsilcileri Peygamberimiz Aleyhisselamın yazdırdığı yazıyı piskoposa teslim edince, piskopos yazıyı okumaya başlamıştı

Ebu Alkame Bişr de, onun yanısıra devesinin üzerinde gidiyordu

Bişr´in devesi tökezleyince, Bişr, Peygamberimiz Aleyhisselama ismini zikretmeden ilendi Piskopos:

"Vallahi, sen gönderilmiş olan bir peygambere ilendin!" dedi

Bişr:

"Öyleyse, vallahi ben de o Resûlullaha gidip bağlanmadıkça bir yerde konaklamayacağım!" dedi ve devesinin yüzünü Medine´ye, sırtını da piskoposa çevirip devesini sürdü

Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına gelip Müslüman oldu ve Peygamberimiz Aleyhisselamın yanından ayrılmadı

Yüce Allah razı olsun!

Necran Kilisesi Başpapazının Peygamberimiz Aleyhisselamla Görüşmeye Gelişi

Necran Hıristiyan temsilcileri, Necran´a girince, Necran kilisesinin başpapazı Leys b Ebi Şemîrü´z-Zübeydî´nin yanına vardılarve ona:

"Gelmesi beklenilen peygamber, Tihâme´de gönderilmiş!" dediler ve Peygamberimiz Aleyhisselamla aralarında olan bitenleri ve Peygamberimiz Aleyhisselamın kendilerini lânetieşmeye davet ettiğini ve fakat kendilerinin buna yanaşmadıklarını, Bişr b Muaviye´nin yoldan geri dönüp Müslüman olduğunu anlattılar

Başpapaz:

"Beni tutup aşağı indiriniz! Nerdeyse kendimi şu kiliseden aşağı atacağım!" dedi

Onu tuta tuta aşağı indirdiler

Elbise, ağaç çanak ve asâ gibi bazı hediyeler alıp Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına geldi

Bir müddet Medine´de kaldı Vahiy dinledi

Yine geleceğini vaad ederek Necran´a döndü ise de, ne Medine´ye tekrar gelmek, ne de Müslüman olmak kendisine nasip olmadı

Seyyid´le Akîb´in Medine´ye Gelip Müslüman Olmaları

Necran temsilcileri Necran´a vardıktan kısa bir müddet sonra, Seyyid ile Akîb, Medine´ye, Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına döndüler

Peygamberimiz Aleyhisselam onları Ebu Eyyûb Halid b Zeyd el-Ensârî´nin evine indirdi ve orada ağırladı

Onlar Müslüman oldular

Yüce Allah onlardan razı olsun!

havnevinet

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.