![]() |
Hz. Süleyman'in Saltanati |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Hz. Süleyman'in SaltanatiHz ![]() Hz ![]() ![]() — Ey insanlar! Bize kuş mantıki, kuş dili öğretildi, dedi ![]() Süleyman aleyhisselâm Allahü Teâlâ'nın kendisine kuş mantıkî ve kuş dilini öğretmesini söylemekle peygamberliğini anlatmış oluyordu ![]() — Bize her şeyden verildi ![]() ![]() ![]() Allahü Teâlâ, Süleyman aleyhisselâma insan, cin ve kuşlardan kurulu ordular ihsan etmişti ![]() Süleyman aleyhisselâm bu muhteşem ordusuyla bir gün yola çıkmıştı ![]() — «Ey karıncalar!, yerlerinize, yuvalarınıza çekilin, yoldan savulun; Süleyman ve askerleri sizi kırmasınlar ![]() ![]() ![]() ![]() Fahruddîni Razî der ki: Bâzı kitaplarda gördüğüme göre karıncanın diğerlerine içeriye girmelerini emretmesi şunun içindir ki kavmi, Süleyman aleyhisselâmın saltanatını görürler de Allahü Teâlâ'nın kendilerine olan nimeti hakkında nankörlüğe düşerler diye korktu ![]() ![]() ![]() Bunun üzerine Süleyman aleyhisselâm o karıncanın sözünden gülercesine tebessüm etti ![]() ![]() tuhafına geldi ![]() — «Ey Rabbım! ![]() ![]() Süleyman aleyhisselâm bu duâsıyla Rabbından iki şey istedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Süleyman aleyhisselâm bu duasından sonra kuşları, uçar kuvvetleri teftiş etti ![]() ![]() — «Ben niye Hüdhüd kuşunu görmüyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı? Elbette ona şiddetli bir azap ederim veya boynunu keserim, yahut da bana her halde açık kuvvetli bir delil getirir ![]() Kadı Beyzavî'nin naklettiği şekilde rivayet olunuyor ki, Süleyman aleyhisselâm Beyti Makdis'in binasını tamamlayınca hac için hazırlanıp Harem-i Şerife gitti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() — «Allahü Teâlâ'nın taaccüp edilecek kudretinde ve has kullarına bahşettiği hususiyetlerde belki bundan daha büyük şeyler vardır, Onları tanıyanlar tasdik edip hürmet duyarlar, imân sânından olmayan inkarcılar da bıkar ederler» diye bir ihtar yapmıştır ![]() Burada kuşun bir posta veya keşif teyyaresi gibi düşünülmesi de mümkündür ![]() ![]() Derken bekledi, çok geçmeden Hüdhüd geldi ve mazeretini beyan eden açık ve kat'î bir delil ile gelerek: — «Ben senin henüz varamadığın yere vardım, dolaştım, keşiflerde bulundum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hüdhüd'ün anlattığı bu kadının ismi Belkıs binti Şerahîl veya Belkıs binti Hed'hâd ibni Şerahbil olarak bildirilmekte ve 20 sene hükümdarlık ettiği kaydedilmektedir ![]() Hüdhüd'ün ifa ettiği hizmetin zevkiyle neşeli bir şekilde «senin varmadığın yerlere vardım» diye söze başlamasında Süleyman aleyhisselâma Allahü Teâlâ tarafından bir ikaz cilvesi vardır ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat dikkate şayandır ki Süleyman aleyhisselâm Hüdhüd'ün diğer anlattıklarına hiç ehemmiyet vermiyor ancak b kadının ve kavminin Allah'ı bırakıp Güneş'e taptıklarını anlatınca, o vakit: — Bakalım, doğru musun yoksa yalancılardan mısın? dedi ![]() ![]() ![]() ![]() — Şu mektubumu götür de onlara bırak, sonra dön kendilerinden de bak neye varacaklar; |
![]() |
![]() |
![]() |
Hz. Süleyman'in Saltanati |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Hz. Süleyman'in SaltanatiBurada Hüdhüd bir posta hizmetinde kullanılmış oluyor ![]() ![]() ![]() ![]() — «Ey milletin ayanı, ileri gelenleri, dedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu heyete irad olunan bu noktada şimdiye kadar hükümet emrinde diktatörlük yapılmamış olması Övülmek ve reylerinin esas tutulmuş olduğu beyan olunmak suretiyle cemile gösterilerek meşveretin ehemmiyeti tesbit edilmiştir ki, bunun zahirî bir parlâmento idaresi emir ve kumandaya müdahale derecesine varmayan meşru bir meşveret ve fetva verme mahiyetinden ileri gitmediği için müfessirler burada yalnız istişarenin ehemmiyetinden bahsetmişlerdir ![]() Bu heyet Belkıs'a şöyle dediler: — Biz kuvvet sahipleriyiz ve şiddetli bir harp ehliyiz ![]() «Biz» diyenler şahıslarını değil, mektuba muhatap "olan topluluğun, yani Devletlerinin kuvvetini kasdederek teslim olmamak için harbetmek lâzım geleceğini düşünerek kuvvetimiz vardır, şiddetli harp edebiliriz diyorlar, / bununla beraber harbetmeyiz demiyorlar; ve emre müdahaleyi uygun görmüyorlar da harp olmaksızın bir çare bulunabildiği takdirde memnun olacaklarını andırır bir şekilde selâhiyeti teslim ve siyasî edebe riayet ile sözü şöyle bitiriyorlar: — Bununla beraber emir sana aiddir ![]() — Muhakkak ki hükümdar kısmı bir memlekete harp yoluyla girdikleri vakit onu bozar perişan ederler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu karar üzerine gönderilen elçi Süleyman aleyhisselâma vardı ![]() — Mal ile bana imdad mı ediyorsunuz? Allah'ın bana verdiği size verdiğinden daha iyi ![]() ![]() ![]() Elçiler Belkıs'e varıp Süleyman ale'yhisselâmın dediğini anlattıklarında «bilmiş olunuz ki, vallahi bu sade bir hükümdar değil, biz buna takat getiremeyiz» demiş ve tekrar bir elçi gönderip «milletin beyleriyle huzuruna geliyorum, emrini ve davet ettiğin dinini görmek arzusundayım» diyerek beraberinde büyük bir toplulukla hareket etmiş ve tahtını köşklerinin en sağlam ve muhafazalı yerine koydurup kapıları kilitleyerek ehemmiyetli şekilde emniyet altına aldırmış idi ![]() Süleyman aleyhisselâm onların hediyelerine güvendiklerini bilmişti ![]() Cinlerden şer ve kötülükte ileri gitmiş, tuttuğunu devirir, kuvvetli, becerikli, ele avuca girmez bir ifrit: — Ben o tahtı makamından kalkmadan evvel sana getiririm ![]() ![]() «Makamından kalkmadan evvel» diyor ki, Süleyman aleyhisselâm'ın makamında her gün sabahtan öğleye kadar oturduğu rivayet edilmektedir ![]() Nezdinde kitaptan bir ilim bulunan bir zat ise: — Ben o tahtı sen gözünü kırpmadan evvel getiririm, dedi ![]() ![]() — Bu Rabbımın mutad cereyan eden sünnetinden değil, fazıl ve ihsanındandır ![]() ![]() Nezdinde kitaptan bir ilim bulunan bu zatın Hızır aleyhisselâm, Süleyman aleyhisselâmın kendisi ve alimlerin ekserisine göre veziri Asaf ibni Berhıya'dır ki Sıddik olup dua edilince icabet olunan ismi âzami bilirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tahtın gelmesinden sonra Süleyman aleyhisselâm maiyyetine şu emri verdi: — O kadın için tahtını yabancılaştırın, o değilden gösterin ![]() Tahtının getirilmiş olması hayret verici bir tasarrufla mülk ve saltanatının elinden alınmış olduğuna delâlet eder ![]() ![]() Belkıs, Süleyman aleyhisselâmın huzuruna geldiği zaman: — Böyle mi senin tahtın, denildi ![]() Bu senin tahtın, denilmedi, o değilmiş gibi gösterildi ![]() Sebe' melikesi Belkıs: — Sanki o, o bununla beraber bize bundan evvel ilim verildi ![]() ![]() ![]() Hiç şaşırmadan vaziyeti olduğu gibi kavrayarak idarei kelâm etti ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Hz. Süleyman'in Saltanati |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Hz. Süleyman'in SaltanatiKendisine köşke girmesi söylendiği zaman köşkün etrafını görünce bir deniz sandı ve inciklerinden Bunun üzerine Süleyman aleyhisselâm: — O sırçalardan döşenmiş cilâlı, parlak bir meydandır ![]() ![]() O zaman Belkıs şöyle dedi: — Ey Rabbım! ![]() ![]() ![]() Müfessirlerin ekserine göre Süleyman aleyhisselâm Belkıs'ı zevceliğe kabul etmiş ve mülkünde bırakmıştır ![]() Ataları Sebe ibni Yeşcüb ibni Ya'rub ibni Kahta'nın namıyla anılan Sebe kavmi önceleri Güneşe taparlarken, melikeleri Belkıs idaresinde Hz ![]() ![]() ![]() Vaktiyle bunların iskân ettikleri yerde bir ibret vâki olmuştu ![]() — Rabbınızın rızkından yiyin de O'na şükredin ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat buna Sebe'liler itiraz ettiler ![]() ![]() ![]() Bu Arim şeddi öyle ihtişamlı idi ki, ilk olarak Sebe ibni Yeşcüti tarafından yapılmış ve ona yetmiş kadar çay akıtılmış, uzak vadilerin selleri içerisine çevrilmişti ![]() ![]() ![]() Arîm selinden sonra Sebe kavminin o iki Cennetleri, iki taraflı bağ ve bostanları buruk yemişli, acı ılgınhk, kekremsi sidirlik halinde iki harap Cennete çevrildi ![]() ![]() ![]() Allahü Teâlâ Sebe kavmine, mübarek kılıp bereketlendirdiği Şam beldeleri ile sırt sırta bitişik bir vaziyette köyler ihsan etmiş ve o beldelerde gidiş ve gelişleri muayyen ölçü üzere tertip ve tanzimde bulunmuştu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte bu nimete karşı da Sebe'liler nankörlük yaparak: — Ey Rabbımız, bizim bu seferlerimizin mesafesini uzaklaştır, dediler ![]() İsrail oğullarının hayır olan yüceyi, aşağı nesneye değişmek istedikleri gibi bunlar da o mâmûriyetten bîzarhk gösterdiler, onların aralarından kalkarak aralarına uzun mesafelerin, sahraların girmesini istediler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şüphesiz ki Sebe'lilerin bu kıssasında çok şükredecek her çok sabırlı için elbette alacak delâletler vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() Süleyman aleyhisselâmın mülkünde fitne çıkıp hükümetini kaybettiği zaman insan ve cin şeytanları pek azıtmış, dinsizlikte ileri gitmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu fitne olduktan sonra Süleyman aleyhisselâm tevbe ile Allahü Teâlâ'ya sığınıp tekrar tahtına döndü ve şöyle dua etti: — Ya Rab! ![]() ![]() ![]() Bu duâsıyla daha ziyâde Dünya mülkü değil, Âhiret mülkünü talep eden Süleyman Aleyhisselâmın bu isteğiyle Allahü Teâlâ onun emrine rüzgârı verdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Seyretti heva üzre denir tahtı Süleyman Ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde Allahü Teâlâ, fitnenin menşei olan Şeytanları da Süleyman aleyhisselâmın emrine verdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü Teâlâ bunlardan başka Süleyman aleyhisselâma ilâhî bir ihsan olan bir san'at ilmiyle erimiş bakır madenini sel gibi akıttı ki bunun Yemen'de vaki olduğu rivayet edilmiştir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Hz. Süleyman'in Saltanati |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Hz. Süleyman'in SaltanatiAllahü Teâlâ bu ihsan ve saltanatlarını kendisine bağışladıktan sonra Süleyman aleyhisselâma şöyle buyurdu: — Bunlar bizim, bahşişimiz, vergimizdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Süleyman aleyhisselâm emrine verilen bu Şeytanlar ve Cinleri Beyt'ül Makdis'in inşaasinda çaliştiriyor ve onlara bu mukaddes mabedi yaptiriyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Süleyman aleyhisselâm mülkünde fitne çikaran Şeytanlar ve Cinleri Allahü Teâlâ'nın yardimiyla mağlûp edip hepsini zapt altında emrine aldıktan sonra, onların meydana getirdiği sihir kitaplarını toplatmış ve tahtının altında bir mahzene gömmüştü ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun üzerine orayı açtılar ve hakikaten bir çok kitap çıkardılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zaten Mısır'dan beri Israil oğulları arasında sihir ve hokkabazlık meşhûl değildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu insan ve cin şeytanları sırf kendi uydurmaları olan sihri bir de eski bir medeniyetin beşiği bulunan Babil şehrinde Harut ve Marut ismindeki iki meleğe indirilenleri insanlara, o zamanki İsrail Oğullarına Babillilere ilham yoluyla Allah tarafından bir imtihan ve tecrübe olarak öğrettikleri yaratılış sırlarından bazı garip harikalar, hakikatte sihir değildi, fakat şer ve fesad ehli elinde sihir için kullanılarak küfre öğretiyorlar ve böyle yapmakla kâfir oluyorlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Artık burada melekler sihir öğretirler mi diye bir sual ve cevap ile münakaşaya mahal yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kitabullahı arkalarına atarak Süleyman aleyhisselâma karşı o şeytanların takip ettikleri şeylere uyan (ehli kitap) Yehudî kavmi, bu kafir şeytanların öğrettiği bu iki nevi sihir kitaplarından koca ile karısının arasını ayıracak şeyler öğrenmişlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() — Bunlar bütün bu kötülükler ile beraber îmân edeler de Allah'dan korkarak bu fenalıklardan sakınsalardı, elbette Allah tarafından verilecek bir sevab bütün o yaptıklarından ziyade haklarında hayır olurdu ![]() ![]() (Neml, Bakara, Sâd, Ahzâb ve Sebe Sûreleri) |
![]() |
![]() |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|