Nasuh Tövbesi |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Nasuh TövbesiBundan önce Nasuh adlı bir adam vardı Tellaklık eder, bu suretle kadınları avlardı Yüzü, kadın yüzüne benzerdi Tüyü tüsü yoktu Erkekliğini daima gizlerdi Kadınların hamamında tellaklık ederdi Kötülükte, hilede pek çevikti Yıllarca tellaklık etti, kimse onun halinden, sırrından bir koku bile almadı Çünkü sesi de kadın sesine benziyordu, yüzü de kadın yüzüne Fakat şehvette pek yüceydi, pek uyanıktı Çarşaf giyer, başını örter, peçe takardı Fakat şehvetli ve azgın bir gençti Bu suretle padişahların kızlarını bile güzelce keseler, ovar, yıkardı Tövbe etmekte, ayak diremeye çalışmaktaydı Fakat kafir nefis, tövbesini bozdurup dururdu 0 kötü işli herif bir arifin yanına gidip “Beni duada an “ diye yalvardı O hür er onun sırrını anladı ama Allah hilmi gibi o da açığa vurmadı Dudağı kilitliydi ama gönlünde sırlar vardı Dudağını yummuştu ama gönlü sırlarla doluydu Allah şarabını içen arifler, sırları bilirler ama örterler İşin sırlarını kime öğretirlerse ağzını mühürlerler, dikerlerdi Arif, tuhaf tuhaf güldü de dedi ki: A içi kötü adam, bildiğin, gönlünde tuttuğun şeyden Allah seni kurtarsın O dua, yedi göğü de geçti, kabul edildi O yoksulun işi, nihayet iyileşti, düzene girdi Çünkü şeyhin o duası, her duaya benzemez Şeyh, Allahda yok olmuştur, onun sözü Hak sözüdür Allah, kendisinden bir şey isterse kendi isteğini nasıl ret eder Ululuk ıssı Allah, onu bu lanetleme işten, bu vebalden kurtarmak için bir sebep halk etti Nasuh hamamda tası doldururken padişahın kızının bir incisi kayboldu ve bütün kadınlar, o inciyi araştırmaya koyuldular Önce herkesin eşyasını araştırmak üzere hamamın kapısını iyice kapattılar Herkesin eşyası arandı, inci bulunmadığı gibi inciyi çalan da rezil olmadı Bunun üzerine bu üstün körü işi bırakıp herkesin ağzını, kulağını vücudundaki bütün delilleri adamakıllı aramaya koyuldular O sedefi güzel inciyi altta, üstte her yanda araştırmaya başladılar Hepiniz soyunun, ihtiyar genç herkes anadan doğma soyunsun diye bağırıldı Sultanın hizmetçileri, o değerli inciyi bulmak için bir bir herkesi aramaya başladılar Nasuh korkusundan tehna bir yere çekildi Yüzü,korkusundan sapsarı olmuştu, dudakları gövermişti Ölümünü gözünün önünde görüyor, gazel yaprağı gibi tirtir titriyordu Dedi ki: Yarabbi, nice defalar tövbeler ettim; ahdlar ettim, sonra onları bozdum Ben, bana layık olanları yaptım Sonunda da işte bu kara sel, gelip çattı Arama nöbeti bana gelirse eyvah bana! Kim bilir neler çekecek, ne güçlüklere düşeceğim? Ciğerime yüzlerce kor düştü Münacatımdaki ciğer kokusuna bak Böyle bir keder, böyle bir gam, kafirde bile olmasın Rahmet eteğine sarıldım medet,medet! Keşke anam beni doğurmasaydı, yahut da beni bir aslan paralasaydı Allahm sana düşeni yap Beni, her delikten bir yılan sokmada Ne de taş gibi bir canım, ne de demir gibi bir yüreğim varmış Yoksa bu dertle çoktan erir, kan kesilirdim |
Nasuh Tövbesi |
08-02-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Nasuh TövbesiVaktim daraldı, bir an içinde feryadıma yetiş, padişahlık et Beni bu sefer de korur suçumu örtersen ne olur? Her türlü yapılmayacak işlerden tövbe ettim Bu sefer de tövbemi kabul et de tövbende durmak için yüzlerce kemer bağlanayım Bu sefer de kusur da bulunursam artık duamı ve sözümü dinleme Hem böyle söylenip titremede, hem katra katra gözyaşları dökmede, hem de cellatların, hain kişilerin ellerine düştüm diye feryat etmekteydi Hiçbir Frenk bu hale düşmesin Hiçbir mülhit bu feryada uğramasın diyor Kendine ağlayıp duruyor Azrail’i gözünün önünde görüyordu Yarabbi, yarabbi diye o kadar söylendi ki kapı ve duvar da onunla beraber yarabbi demeye başladı O yarabbi derken birden, inciyi arayanların sesi duyuldu Herkesi aradık, ey Nasuh, sen gel Bu sesi duyar duymaz, Nasuh kendisinden geçti, adeta bedeninden ruhu uçtu Harap duvar gibi çöküverdi Aklı fikri gitti, cansız bir hal aldı Bedeninden amansız bir halde aklı gidince sırrı, derhal Allah'a ulaştı Bomboş bir hale geldi, varlığı kalmadı Allah, bir doğan kuşuna benzeyen canını huzuruna çağırdı Muratsız gemisi kırılınca rahmet denizinin kıyısına düştü Akılsız fikirsiz bir hale gelince canı, Hakk’a ulaştı İşte o zaman rahmet denizi coştu Canı, beden ayıbından kurtulunca sevine, sevine aslına gitti Can, doğan kuşuna benzer, ten ona tuzaktır O, beden tuzağına ayağı bağlı, kanadı kırık bir halde düşüp kalmıştır Fakat aklı, fikri gidince ayağı açıldı Artık o doğan kuşu, Keykubad’a uçar gider Rahmet denizleri, coşunca taşlar bile abıhayatı içer Zayıf zerre değerlenir, büyür Topraktan meydana gelen şu döşeme, atlas haline gelir, değerli bir kumaş olur Yüz yıllık ölü mezarından çıkar Melun Şeytan güzelleşir, huriler bile ona haset ederler Bütün bu yeryüzü yeşerir, kuru sopa meyve verir, tazeleşir Kurt kuzuyla eş olur Ümitsizlerin damarları hoş bir hale gelir, izleri kutlu olur Canı helak eden o korkudan sonra “Kaybolan inci, işte şuracıkta” diye müjdeler geldi Ansızın ses geldi: Korku gitti, o değeri bulunmaz eşsiz inci bulundu İnci bulundu, biz de neşelere daldık Müjde verin, inci bulundu Hamam, halkın bağrışmasıyla, hüzün gitti feryadı ile, el çırpmasıyla doldu Kendinden geçen Nasuh, tekrar kendine geldi Gözü, yüzlerce aydın gün gördü Herkes ondan helallık istemekte, herkes elini öpüp durmaktaydı Senden şüphe ettik, hakkını helal et Dedikoduda bulunduk, adeta etini yedik diyorlardı Çünkü o, yakınlıkta herkesten ön olduğu için herkes daha ziyade ondan şüphe etmişti Nasuh, has tellaktı, mahremdi Hatta sultanla ruhları birdi bedenleri ayrı Sultana ondan yakın bir kadın yok İnciyi aşırdıysa o aşırmıştır Önce onu aramalı demişlerdi ama yine de hürmet ettiklerinden sona bırakmışlar; aldıysa biraz mühlet vermiş olalım da bir yere atsın bari, fikrine düşmüşlerdi Onun için ondan helallık diliyorlardı, mazeret getirip duruyorlardı |
Nasuh Tövbesi |
08-02-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Nasuh TövbesiNasuh, “Bu bana Allah'ın lütfu, ihsanı Yoksa dediğinizden beterim ben Benden helallık dilemeye hacet yok Çünkü ben, zamane halkının en suçlusuyum Bana söylediğiniz kötülükler, bendeki kötülüğün yüzde biridir Bunda şüphe eden olabilir, fakat bence apaçık bu Kim benden birazcık kötülük biliyorsa muhakkak o bildiği şey, binlerce kötü suçumdan, binlerce pis işimden biridir Suçlarımı ve kötü hareketlerimi bir ben bilirim, bir de onları örten Allahm Önce İblis bana hocalık etti ama sonradan o bile gözümde bir yelden ibaret oldu Yaptıklarımın hepsini Allah gördü de göstermedi, bu suretle de kötülükle yüzümü sarartmadı Sonra da yine Allah rahmeti, kürkümü dikti, canıma can gibi tatlı tövbeyi nasip etti Ne yaptıysam yapmadım saydı, bulunmadığım ibadetleri yapmışım farz etti Beni selvi ve süsen gibi azat etti, bahtım, devletim gibi gönlüm de açıldı Adımı temizler defterine yazdı Cehennemliktim, bana cenneti bağışladı Ah ettim, ahım bir ipe döndü, düştüğüm kuyuya sarktı O ipe sarıldım, dışarı çıktım Neşelendim, ferahladım, semirdim benzim kırmızılaştı Kuyunun dibinde zebun bir haldeydim, şimdi bütün aleme sığmıyorum Şükürler olsu sana Yarabbi Beni ansızın gamdan kurtardın Tenimin her kılında bir dil olsa da hepsiyle sana şükretmeye kalkışsam şükründen acizim Şu bahçede, şu ırmaklarım kıyısında halka “Keşke kavmim bilseydi, Allah beni ne yüzden yarlıgadı” diye nara atmaktayım dedi Ondan sonra birisi gelip Nasuh’a iltifat ederek dedi ki: Padişahımızın kızı seni çağırıyor Ey temiz kişi, padişahın kızı seni istemede, gel de başını yıka Gönlü, senden başka bir tellak istemiyor Onu ovmak kille yıkamak senin işin Nasuh yürü yürü dedi, elim işten kurtuldu benim Senin Nasuh’un hastalandı şimdi Yürü, koş acele bir başkasını bul Allah hakkı için benim elim, işe varmıyor artık Kendi kendisine de suç, hadden aştı Gönlümden o korku, o elem nasıl gider? Ben bir kere öldüm de tekrar dünyaya geldim Ben, ölüm ve yokluk acısını tattım Allah'a sağlam tövbe ettim Canım, bedenimden ayrılmadıkça bu tövbeyi bozmam O mihneti gördükten sonra ancak eşek olanın ayağı, tehlikenin bulunduğu tarafa gider diyordu Mesneviden Hikayeler ; Cilt-5 |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|