Madrid'de 3 Mayıs 1808 |
07-26-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Madrid'de 3 Mayıs 1808Sanat Eserleri - Madrid'de 3 Mayıs 1808 Tablosu Hakkında - 19 yüzyılda Sanat Eserleri - Madrid'de 3 Mayıs 1808 Tablosu Açıklaması - Antik Tablolar - Tarihi Tablolar Madrid'de 3 Mayıs 1808 Sanatçı Francisco Goya Yıl 1814 Tür Yağlıboya Boyutlar 268 cm × 347 cm (−-106 in × −-137 in) Konum Prado Müzesi, Madrid Madrid'de 3 Mayıs 1808 (İspanyolca: El tres de mayo de 1808 en Madrid, diğer adlarıyla Los fusilamientos de la montaña del Príncipe Pío ya da Los fusilamientos del tres de mayo), İspanyol ressam Francisco Goya'nın 1814 yılında tamamladığı tablosudur Eser şu anda, Madrid'deki Prado Müzesi'nde sergilenmektedir Goya bu çalışmayı, Fransızlar'ın 1808'de Madrid'i işgali sırasında, Napolyon'un ordularına direnen İspanyollar'ın anısına çizdi Bu direniş aynı zamanda Yarımada Savaşı'nın tetikleyicisiydi İspanyol ressamın, aynı boyutlardaki eş çalışması Madrid'de 2 Mayıs 1808 (Memlükler'in Saldırısı) de tıpkı bu tablo gibi İspanya'nın geçici hükümeti tarafından, Goya'nın önerisi ile, ressama ısmarlandı Goya, Aragonca yazdığı bir mektupta bu tabloları yapma amacını şöyle açıkladı: “ … Avrupa'nın zorbalarına karşı giriştiğimiz şerefli ayaklanmanın en olağanüstü ve kahramanca hareketlerini fırça darbelerim ile ebedileştirmek[ Eserin içeriği, sunumu ve duygusal gücü, onu, savaşın korkunçluğu konusunda çığır açan ve ilk örnek olarak değerlendirilen bir imge haline getirdiYaratıldığı zamanın popüler sanatının pek çok kaynağından yararlanan 3 Mayıs 1808, gene de geleneksel kalıpların kırılışının bir simgesi oldu Hristiyan sanatının geleneklerinden ve ananevi savaş betimlemelerinden uzaklaşması, eseri alanında benzersiz kıldı ve modern alandaki ilk örneklerden biri olarak kabul edilmesini sağladıSanat tarihçisi Kenneth Clark'a göre tablo, "tarz, konu, içlem olarak kelimenin tam manası ile devrim sayılabilecek ilk büyük resim"dir 1850'lerde, daha sonraki yıllarda Prado Müzesi'nin yöneticisi olacak olan ressam José de Madrazo, tablonun Goya'nın stilini yansıtmadığını iddia etti ve iddiasının sebebinin "büyük bir usta olan Goya'nın diğer eserlerine göre bu tablonun kalitesinin çok düşük kalması" olduğunu açıkladıTablo, yıllar sonra, izlenimcilik ve romantizm popüler olduğunda dünya çapında ün kazandı1937 yılında, İspanya İç Savaşı'nda zarar görmemesi için Valencia'ya taşındı Kamyonda götürülürken oluşan zararlar daha sonra onarıldı Fakat bu onarım sırasında resmin renklerinin tonları koyulaştı 2008 yılında yeniden restore edilen eser, tekrar ilk tonlarına kavuştu[9] Madrid'de 3 Mayıs 1808 , başka pek çok esere de ilham kaynağı oldu Bu eserler arasında Édouard Manet'nin çizdiği bazı seriler ve Pablo Picasso'nun Kore'de Katliam tablosu ile başyapıtlarından biri olan Guernica yer alır Tarihî durum Goya'nın Savaşın Felaketleri serisinde (Los desastres de la guerra, 1810 - 1812) yer alan Y no hay remedio (Ve yardımcı olamaz), 3 Mayıs 1808 tablosundaki öğelerin önceden canlandırmasıdır Goya'nın Manuel Godoy, Alcudia Dükü, Barış Prensi isimli tablosu, 1801 Godoy 1808'te Napolyon'un İspanya'yı işgali sırasında ülkenin başbakanıydı 18 Şubat 1799 tarihinde Napolyon Bonapart kendini Fransa Cumhuriyeti'nin Birinci Konsül'ü ilan etti 1804'te ise imparatorluk tacını giydi Akdeniz'e erişimin kontrolü İspanya'da olduğundan, bu ülke Fransızlar için stratejik olarak çok önemliydi İspanya'nın 1788'den beri imparatoru olan IV Carlos, uluslararası arenada devlet yönetimi açısından başarısız sayılıyordu Kendi maiyetinde dahi "avlanma keyfi yüzünden ülkesini düşünmeyi bir tarafa bırakan yarım akıllı bir kral ve karısı Parmalı Maria Luisa'yı kontrol edemeyen boynuzlu bir koca" olarak görülüyordu Ülkeyi, eşi ve eşinin gözdesi olan başbakan Manuel de Godoy birlikte yönetiyorlardı Napolyon, zayıf bir krala sahip olan İspanyollar'a, güçlerini birleştirerek Portekiz'e saldırmayı ve bu ülkenin topraklarını üçe bölmeyi teklif etti Fransa ve İspanya ülkenin birer parçasını alacakken üçüncü parçayı da İspanya'nın başbakanı Manuel de Godoy'a vereceklerdi Böylece Godoy, Algarve Prensi ünvanını alacaktı "Barış Prensi" olarak tanınan Godoy bu teklifi çok beğendi ve kabul etti Başbakan, Fransız ordusunun Portekiz'e ulaşmak için İspanyol topraklarından geçmesine de izin verdi Fakat, Napolyon'un gerçek amacı hem Portekiz'i hem de İspanya'yı kontrolü altına alarak bu ülkelerin yönetimini erkek kardeşi Joseph Bonaparte'a vermekti Bu amacına ulaşmak için IV Carlos'un oğlu VII Fernando ile gizli bir ittifak içine girerek Fernando'ya babasının tahtını vadetti Napolyon'un desteği ile veliaht prens, İspanya parlementosu ve saltanatını ele geçirdi Fernando, gücü tamamen elde etmek adına sadece Godoy'u değil, ebeveynlerini bile öldürmeye niyetliydi Görünüşte İspanyol orduları ile güçlendirilmiş 23000 Fransız askeri, hiçbir zorlukla karşılaşmadan Kasım 1807'de İspanya'ya girdiİspanyollar, Fransızlar'ın niyetinin Portekiz'e saldırmak olduğunu sanıyordu Bir sonraki şubatta Fransa'nın gerçek niyetinin İspanya'yı işgal etmek olduğu belli olduğunda dahi, işgalciler çok az dirençle karşılaştılar Bu direniş de içlerinde Zaragoza'nın da bulunduğu birbirinden bağımsız yerlerde gerçekleştiNapolyon'un baş kumandanı Mareşal Joachim Murat da İspanya'nın Bourbonlar'dan daha ileri görüşlü ve yetenekli kişiler tarafından yönetilmesi gerektiğine inanıyordu Bu konudaki adayı ise Napolyon'un kardeşi Joseph Bonaparte idi[16] Bu fikrini 1 Mart 1808'de İmparator'a yazdığı mektubunda dile getirdi19 Mart 1808'de, Fernando tahttan feragat etmeye zorlandı ve ebeveynleri ile birlikte esir alındı 6 Haziran 1808'de İspanya'nın başına Joseph Bonaparte geçti İspanyol halkı, geçmişte, yabancı monarşilerin kendilerini yönetmesini kabul etmiş olsa da, Fransa'nın üzerlerindeki hakimiyetine gücendiler ve çok kızdılar 2 Mayıs 1808'de, İspanya kraliyet ailesinin son üyelerinin Fransa'ya gönderilerek orada hapsedileceği haberi yayıldığında, Madridliler ayaklandılar Bu başkaldırı ileride Dos de Mayo Ayaklanması olarak anılacaktı Mareşal Murat aynı gün askerlerine Napolyon'a da postaladığı bir bildiri okudu ve şunları söyledi: "Madrid halkı yoldan çıktı Kendilerini isyana ve cinayete verdiler Fransız kanı aktı Bu, intikam gerektirir İsyan sırasında tutuklanan herkes öldürülecektir"[ Goya, bu ayaklanmayı Mayıs'ın İkisi isimli çalışmasına konu etti Eserde, Madrid'in merkezindeki Puerta del Sol'da bir süvari sınıfı ile isyancıların şiddetli ve saatler süren karşılaşmasını betimlediDaha çok bilinen ve bu eserin çifti olan Mayıs'ın Üçü'nde ise, karşı grubun misillemesini; Fransızlar'ın, şafaktan önce, Madrid'in çevresindeki pek çok mevkide, yüzlerce İspanyol'u bir araya toplamasını ve öldürmesini anlattı 2 Mayıs 1808 gecesi Madrid'de isyancılar tutuklandı ve herhangi bir mahkemeye çıkartılmadan ertesi sabah idam edildiler Bu infazlara rağmen sivil İspanyol direnişçiler, beş yıl süren Yarımada Savaşı ile (ki bu ilk gerilla savaşı olarak değerlendirilir) Fransızlar'a karşı koymaya çalıştılar[16] Düzensiz İspanyol güçleri, Wellington'ın ilk dükü olan Arthur Wellesley komutasındaki Portekiz, İspanya ve Britanya askerlerinden oluşan orduya büyük ölçüde destek oldular Bu ordu Portekiz'e Ağustos 1808'e girdi Resmin yapıldığı dönemde kamuoyu, isyancıları kahramanlık ve yurtseverlik sembolleri olarak görüyordu Goya'nın tavrı Yo lo vi (Onu gördüm), Savaşın Felaketleri (Los desastres de la guerra), 1810–1812 Tıpkı diğer İspanyol liberalleri gibi Goya da Fransa'nın ülkesini istilası ile güç bir pozisyona düşmüştü Ressam, Fransız Devrimi'ne destek vermiş ve benzer bir gelişmenin İspanya'da da olmasını istemişti Şair Juan Meléndez Valdés ve Leandro Fernández de Moratín gibi pek çok arkadaşı, Joseph Bonaparte'ı destekleyen Afrancesadolar'dı Goya'nın 1798'de yaptığı Fransa büyük elçisi ve komutanı Ferdinand Guillemardet'nin portresi, ressamın kişisel takdirini ele veriyorduJoseph'e sadakat yemini gerektiren saray ressamı pozisyonunu korumasına rağmen -ressamın Madrid Alegorisi isimli tablosu sadakatinin bir örneğidir-, Goya'nın doğasında içgüdüsel olarak otoriteden hazzetmeme vardı[24] Kendi vatandaşlarının Fransız askerlerine boyun eğdiğine tanık oluyordu Bu yıllar boyunca gözlemlediği olaylar, Savaşın Felaketleri'ne (Los desastres de la guerra) temel ve esin kaynağı olsa da, ressam o dönemde çok az resim çizebildi ve üretebildi 1814 yılının Şubat ayında Fransızlar İspanya'dan kovuldu Goya geçici hükümete "Avrupa'nın zorbasına karşı unutulmaz ve kahramanca eylemlerde bulunan şerefli ayaklanmalarını, kendi fırça darbeleri ile ölümsüz kılmak" talebiyle gittiÖnerisi kabul edildi ve Goya Mayıs'ın Üçü üzerinde çalışmaya başladı Daha sonraları, ressamı 3 Mayıs olaylarının içine yerleştirme çabaları görülse de, aslında Goya'nın kişisel olarak ayaklanmalara ya da misillemelere şahit olup olmadığı bilinmemektedirBu konuda en bilinen öykülerden biri ressamın bahçıvanı Isidoro'nun roman yazarı Antonio de Trueba'ya anlattığı iddia edilendir Buna göre ressamla bahçıvanı bir gece saat dörtten hemen sonra Príncipe Pío tepesine gittiler Bahçıvan orada gördüklerini "Kan göllerinin ortasında vücut parçaları gördük Bazıları yüzükoyun, bazıları sırt üstüydü Kimisi dizüstü durmuş yeri öper gibiydi Kimisi de ellerini yere doğru uzatmış, merhamet ya da intikam ister gibiydi" diyerek anlattı Bu iddia doğru olabilir, çünkü bahçıvanın anlattıkları ile Trueba'nın anlatımındaki "Goya'nın yıllar sonra büyük bir gerçekçilikle resmettiği korku içinde yumruklarını ısıran adam" ve "bir kan gölü" ifadeleriyle uyuşmaktadır Resim Açıklama Madrid'de 3 Mayıs 1808 'de ayaklanmanın ertesi gününün sabah saatleri anlatıldı[30] Eser iki grup adamın üstüne yoğunlaşır İlk grup, ateş etmek için hizaya gelmiş idam mangası iken, manganın karşısında ise dağılmış bir şekilde duran esirler vardır İnfazcılar ve kurbanlar dar bir alanda nezaketsiz bir şekilde birbirlerinin yüzüne bakmaktadırlar Kenneth Clark'a göre: "Bir dahinin (Goya) fırça darbeleri, askerlerin davranışlarındaki sert tekrarlar ve tüfeklerinin çelikten hizası ile hedeflerindekilerin unufak olmuş düzensizlikleri arasındaki zıtlığı göstermektedir" İki grup arasında yerde duran fener görüntüye dramatik bir ışık sağlamaktadır En parlak aydınlatma sol tarafta birbirine sokulup sarılmış kurbanlar üzerine düşer Bu kalabalık içinde dua eden bir keşiş ya da rahip de vardır[32] Resmin tam ortasında ve sağ tarafında ise diğer kurbanlar ateş hattında durmaktadırlar Göz alıcı şekilde aydınlatılmış olan en ortadaki adam, daha önce öldürülmüş isyancıların cesetlerinden yayılan kanların üstüne diz çökmüştür ve kolları ya yalvarmak ya da meydan okumak için iki yana açılmıştır Üstündeki sarı ve beyaz renklerden oluşan kıyafet, fenerin yaydığı renkleri yineler İdam mangasının sağ tarafında gölgelerin arasında kaybolmuş, yekpare bir grup daha vardır Askerlerin süngüleri ve sorguçlu şapkalarının arkasında kalan bu insanların çoğunun yüzü belirsizdir Bu grubun en önünde, resimde betimlenmiş ana kurbanın hemen sağında kalan adam, elleriyle yüzünü kapatmış ve korkuyla askerlere dönmüştür Bu adam arkada kalan grubun repoussoir'i olmuştur Dikkati ön plandaki dramdan uzaklaştırmadan, kiliseye ait sivri uçlu kulelerin ayırt edildiği bir şehir manzarası gece karanlığında net olmayan bir şekilde görünmektedir Kilise büyük ihtimalle Fransızlar'ın kışlalarını içinde barındırmaktadır Arka planda, yamaç ile sorguçlu asker şapkalarının arasından meşaleli bir kalabalık ayırt edilir Bu kalabalık idamı izleyenler, daha fazla asker ya da daha fazla kurban olabilir Madrid'de 2 Mayıs 1808 Ana madde: Madrid'de 2 Mayıs 1808 Madrid'de 2 Mayıs 1808 , 1814'te, Madrid'de 3 Mayıs 1808'ten iki ay önce tamamlandı 3 Mayıs'taki infazlara sebep olan ayaklanmaları betimler Goya, 3 Mayıs 1808'deki infazlardan bir gün önce gerçekleşen ve Yarımada Savaşı'nın tetikleyicisi olan Dos de Mayo Ayaklanması'nı Madrid'de 2 Mayıs 1808 ya da diğer adıyla Memlükler'in Saldırısı isimli tablosunda betimledi Bu eserde, şehir meydanında karşılaşan İspanyollar ve Fransızlar'ın çatışması ve İspanyollar'ın, Napolyon'un isyanı bastırması için gönderdiği Memlükler'i öldürmesi anlatılır Mayısın İkisi ve Mayısın Üçü büyük bir serinin iki parçası olarak kabul edilir[38] Yazılan yorumlar ve ayrıntılı kanıtlar Goya'nın, Mayıs 1808 isyanının anısına, geniş tuvallerde dört tablo çizdiğini ileri sürer José Caveda 1867'de yazdığı anılarında bu dörtlüden bahsetti Ayrıca, ressam ve Goya koleksiyoncusu Cristóbal Ferriz de iki farklı eser daha olduğunu söyledi Bunlardan birincisinin konusu kraliyet sarayındaki ayaklanma iken, ikincisi topçu kışlasındaki savunmayı anlatmaktaydıO döneme ait çeşitli baskılar, bu tür bir serinin örneğini oluşturur Diğer iki eserin kaybolması, kamuoyunda popüler olan bu isyana karşı resmi memnuniyetsizliğin bir kanıtı olabilir Ressam Mayısın İkisi'nde pembe, turuncu, mavi, gri, kahverengi gibi renkleri kullanmayı tercih etti Pastel tonlar, konu edinilen vahşeti ve zalimliği anlatmak için garip kaçsa da, Mayısın İkisi etkisini Savaşın Felaketleri ya da Mayısın Üçü'nde olduğu gibi ayırt edilebilir karakterlerden almazAksine, sahnenin sahip olduğu kasıtlı belirsizlik ve İspanyol direnişçilerinin tasviri bu eserin önemli özellikleridir İki resim arasında büyük kompozisyon farkları vardır Örneğin ilk tabloda ufuk çizgisi yüksekteyken ikincisinde daha alçaktadır Ayrıca, ressamın ilk tabloda çizdiği kalabalıkta bireyler belirsizdi Sıkışık ve karışık bir düzenleme vardı Hareketin ve savaşın varlığı fark ediliyordu Öte yandan, Goya, 3 Mayıs 1808'de iki karşıt grup olduğunu açıkça gösterdi ve her bireyi ayırt edilebilecek şekilde çizdi İspanyollar ve Fransızlar arasındaki ilişki de iki tabloda birbirine zıttı 2 Mayıs'ta güçlü olan taraf İspanyollar iken 3 Mayıs'ta, diğer tabloda kurban olarak betimlenmiş Fransızlar intikam alan infazcılara dönüştüler İki eserin kompozisyonları arasında az sayıda benzerlik de vardır[40] Bu benzerliklerin en temeli ise iki resmin de sahip olduğu parabolik yapıdır Goya, 2 Mayıs 1808'de Fransızlar'a saldıran üç adamın eğik bir şekilde gruplandırılması ile 3 Mayıs 1808'deki infaz mangasının dizilişini betimlemede aynı tekniği kullandı Tasvirlerde, her iki grubu da yandan kısaltılmış perspektifleri parabolik bir çizgi gibi görünecek şekilde düzenledi Savaşın Felaketleri Ana madde: Savaşın Felaketleri Goya'nın Savaşın Felaketleri (Los desastres de la guerra) serisinden No se puede mirar (Kimse buna bakamaz), 1810–1812 Goya baskılarında resimlerine göre kendini daha serbest ifade etse de bu eserde Mayısın Üçü'ndekine çok benzer bir kompozisyon vardır Bunda, Goya'nın geleneksel tekniklere uymasının rolü büyüktür Goya, bakır üzerine asitle kazıma tekniğini kullanarak yarattığı kalıplardan oluşturduğu bir gravür serisi olan Savaşın Felaketleri'ni (Los desastres de la guerra), baskıların çoğunu 1810 - 1814 yılları arasında yapmış olmasına rağmen, 1820 yılına kadar tamamlayamadı Goya'nın bir arkadaşına verdiği ve şu anda British Museum'da sergilenen prova albümü, hem ön çizimlerin hem de baskıların sırası hakkında ipuçları veriyordu Savaşın Felaketleri serisinin en erken yapılan baskıları, hem 2 Mayıs 1808'den hem de 3 Mayıs 1808'den önce üretildi Grupta, tıpkı Goya'nın bu iki tablosunda olduğu gibi, birbirleriyle ilişkili olan ve muhtemelen ressamın Zaragoza ziyareti sırasında şahit olduğu bir olayı anlatan iki kompozisyon vardı[43] No se puede mirar (Kimse buna bakamaz), hem tema olarak hem de düzenlemesiyle 3 Mayıs 1808'i anımsatıyordu Eserin ortasında yer alan kadın kollarını iki yana açmışken, bir diğeri ellerini birleştirmiş Tanrı'ya dua ediyordu Geri kalanlar ya siper almışlar ya da yüzlerini saklıyorlardı Kimse buna bakamaz'da Mayısın Üçü'nün aksine askerler sırtlarından bile olsa görünmüyordu Sadece silahlarının süngüleri fark ediliyordu Goya'nın daha erken resimlerinden biri de Y no hay remedio (Ve bundan kaçınılamaz)'dır Bu baskı, Savaşın Felaketleri serisinin, diğerlerine göre daha sonra çizilen bir grubunun içinde yer alır Savaşın en yoğun zamanında ve resim malzemelerinin bulunamadığı dönemde Goya bu resmi ve serideki bir başka resmi çizebilmek için, daha önce yapmış olduğu bir manzara baskısının kalıbını temizleyerek yeniden kullanmıştır Ve bundan kaçınılamaz'da sorguçlu asker şapkası giyen bir idam mangasınının geri çekilişi, bu defa arkadan değil karşıdan gösterilmektedir İkonografi ve yaratıcılık Eugène Delacroix'nın Halka Yol Gösteren Özgürlük (1830) isimli tablosu Goya'nın çarpıcı bir şekilde kırdığı idealleştirilmiş ve kahramanca bir tarza sahip devrimci sanatın geç dönem örneklerinden biridir İlk başlarda eser sanat eleştirmenleri ve tarihçilerden birbirinden çok farklı tepkiler aldı Goya'dan önce ressamlar savaş betimlemelerini tarih resimlerinin görkemli tarzıyla çizmeyi tercih ediyordu Goya'nın kahramanlığı vurgulamaktan kaçındığı anlatımı o dönem için çok şaşırtıcıydı Perspektifin düz olması, kurbanlar ve infazcıların birbirlerine gerçek olamayacak kadar yakın durmaları, yapılan ilk eleştirilerde eserde teknik olarak bulunan kusurlardan bazılarıydı Bu gözlemler kesinlikle doğru olmasına rağmen, yazar Richard Schickel, Goya'nın eserin akademik sanata uygunluğu için çabalamadığını, aksine eserin izleyici üzerindeki etkisini güçlendirmek için uğraştığını savundu Mayısın Üçü geçmiş dönemde yaratılmış pek çok çalışmaya göndermeler içermesine rağmen gücünü geleneksel kompozisyon formüllerinden değil pervasızlığından alır Ressam ustalığı ile yapmacıklıktan uzak bir vahşiliğin epik tasvirini yapabilmiştir Dönemin romantik ressamları da adaletsizlik, savaş ve ölüm gibi konularla ilgilenmelerine rağmen, eserlerinde güzelliği yaratan kurallara büyük bir özen gösteriyorlardı Théodore Géricault'nun Medusa'nın Salı (1818 - 1819) isimli eseri ve Eugène Delacroix'nın Halka Yol Gösteren Özgürlük isimli tablosu bu tarzdaki romantik resimlere örnek olarak verilebilir Eser, yapısal ve tematik olarak Hıristiyan sanatındaki şehit geleneklerine bağlıdır Işık ve gölge sanatının dramatik kullanımına örnek teşkil eder ve hayatın çekiciliği ile yakın zamanda olması beklenen infazın kaçınılmazlığını yan yana sunar Bütün bunlara rağmen, Goya bu tablosunda geleneklerden uzak kalmayı da bildi Goya'nın aksine, Jusepe de Ribera gibi diğer ressamların yaptığı, vahşeti betimleyen çalışmalar çoğunlukla sanatsal bir teknik ve ahenkli bir kompozisyona sahiptiler Eserin zamanın ilerleyişini gösteriş tarzının batı sanatında bir örneği daha yoktur Ressam, suçsuz bir kurbanın ölümünü ard arda parçalar halinde ve kahramanca bir erdem olacak şekilde yansıtarak daha önce de betimlemişti Ama Mayısın Üçü hiçbir katarsis anını anlatmaya çalışmaz Bunun yerine mahkûmların öldürülüşü, cinayetin mekanik bir şekilde anlatıldığı bir dizi hareketle gösterilir Kaçınılmaz son ise resmin sol alt bölümünde yere serilmiş şekilde yatan adamın cesedidir Tabloda yüceltiye yer yoktur, adamın başı ve vücudu yeniden hayata dönmesini engelleyecek derecede biçimsizleşmiştir Kurban estetik ya da manevi zerafetten uzaktır Resmin geri kalanında izleyicinin gözü, merkezî yatay eksen üzerinde gezinir Sadece yerde yatan kurban için bakış açısı değişir ve izleyici parçalanmış vücudu görmek için daha aşağıya bakar Mayısın Üçü 'nde, resmin odak noktasındaki ellerini yukarı kaldırmış adam çoğunlukla İsa'nın çarmıha gerilişi ile karşılaştırılır[51] Benzer bir poza İsa'nın Getsemani bahçelerinde çektiği ızdırabı betimlemek için çizilen eserlerde de rastlanır Goya'nın figürünün sağ elinde stigma dikkat çeker Tuvalin merkezinde yer alan fener ise İsa'yı tutuklayan Romalı askerlerin geleneksel bir özelliğidir Goya'nın tablosundaki adam sadece çarmıha geriliyormuş gibi poz vermekle kalmaz, aynı zamanda kıyafeti papalığın rengi olan sarı ve beyaz renklerdedir Her şeye rağmen Mayısın Üçü'nde üstünlük bulmak için bir çaba yoktur ve ahiretteki kurtuluş için yaşamı feda etme fikrine rastlanmaz
Giovanni Battista Tiepolo'nun 1722 tarihi St Bartholomew isimli tablosu Eser, azizin tanrıya yalvardığı geleneksel bir şehitlik düzenindedir Goya, bu tür vahşi sahneleri içeren tablolardaki ikonografiden ilham aldı Fener, sanatta ışıklandırma için kullanılan kaynaklardan biridir Çoğunlukla Barok ressamlar tarafından kullanılsa da bu konudaki mükemmeliyete Caravaggio ulaşmıştı Geleneksel olarak, dramatik ışık kaynağı ve ışık gölge (İtalyanca:chiaroscuro) ile meydana gelenler, Tanrı'nın varlığının metaforu olarak kullanılırdı Fener ya da mum ışığı ile aydınlatma akla dini çağrışımlar getirse de 3 Mayıs 1808'deki fener hiçbir mucizeyi açıklamaz Aksine, sadece idam mangasının korkunç işini tamamlayabilmesi için ışık verir ve izleyicinin ahlaksız vahşete tanıklık edebilmesine olanak sağlar Goya, ışığın sanattaki ruhsal öncü olduğu alışıldık rolünü bu eserle yıkmıştır 3 Mayıs 1808' in kompozisyonundaki bir diğer ayrıntı da sahip olduğu parabolik yapıdır Resme eğik olarak yerleştirilen ve kısaltılmış perspektife sahip idam mangası bir yayın kirişi gibidir[56] Ayrıca, idam edilmeyi bekleyen kurbanlar ile çoktan idam edilmiş, yerde kan içinde yatan cesetler, arka plana doğru genişleyen kavsin temel çizgilerini oluşturur Resmin merkezinde kesişen iki yatay ve birbirine zıt pozisyonda kavis de vardır Bunlardan birincisi infaza siperlik eden toprak yığını iken diğeri ise askerlerin şapkaları hizasında oluşan görüş noktasıdır Goya'nın çizdiği kurbanlar, tıpkı katilleri gibi anonimdir Yalvarışlarının adresi dini resimlerde olduğu gibi Tanrı değil, önemsiz ve kişilikleri belirsiz olan idam mangasıdır Vurulmak üzere olan adam, diğer kurbanların bir parçası gibi gösterilmiş, bireyselliği ile kahramanlaştırılmamıştır Adamın hemen aşağısında kanlı ve biçimsiz bir ceset yatmaktadır; arkasında ve çevresinde kısa bir süre sonra kendisiyle aynı kaderi paylaşacak diğerleri vardır Biyografi yazarı Fred Licht'e göre, ilk kez tek başına şehit olmanın asaletinin yerini boşunalık, düzensizlik, kutsal cinayetin zulmü ve isimsizlik almıştır Son olarak, ressam teknik becerilerini kullanarak konunun vahşetini yumuşatmaya çalışmadı Metod ve konu bölünmezdi Goya'nın yöntemini geleneksel virtüözlüğün kuralları değil ürkütücü konulara olan önlenemez içgüdüsel merakı belirledi Fırça darbeleri neşe verici olarak tanımlanamazdı ve resimde renkler toprak için siyah, beyazın yansımaları ve kurbanlarının kanlarının kırmızısı ile sınırlandırılmıştı Renklerin kalitesi Goya'nın ilerki çalışmalarının habercisi gibiydi Eser, teatral eksikleri veya korkutucu gücü gibi sanatsal özellikleri ile ilgili çok az eleştiri aldı Sergilenme geçmişi IV Carlos ve Ailesi , 1800–1801 Goya, Bourbon Hanedanı'nın pek çok portresini yapmış olmasına rağmen aile, Mayısın Üçü'nü kraliyet koleksiyonuna alacak kadar önemsemedi Çalışmanın anısal değerine rağmen, ilk sergilenişine dair hiçbir detay bilinmemektedir ve varolan o dönemdeki kayıtların hiçbirinde bahsi geçmez Bu kaydetme eksikliğinin sebebi, VII Fernando'nun tercihinin neoklasik sanat olmasıve içeriği popüler isyanlar olan eserlerin Bourbonlar tarafından korunması olabilir 1814 yılında, geçici hükümet tarafından, ayaklanmanın anısına yaptırılacak olan anıt da VII Fernando tarafından engellendi Bunun sebebi de Fernando'nun gözünde, bağımsızlık savaşının kahramanları ve yöneticilerinin başarılarının, devrimci eğilimleri sebebiyle önemsiz olmasıydı Bazı kaynaklara göre eser, halka açık alanda sergilenmeye başlanmadan önce, otuz ila kırk sene arasında depolarda saklandı1819 yılında Prado Müzesi açıldıktan sonra kraliyet koleksiyonunun büyük bir kısmı müzeye aktarıldı Ancak müzenin 1834 tarihinde çıkarılan bir envanterine göre tablo hâlâ devletin ya da monarşinin malı sayılıyordu[ Théophile Gautier, 1845 yılında Prado'yu ziyaret ettiğinde Goya tarafından yapılmış bir "katliam" resmi gördüğünden bahsetti Aynı ifadeyi 1858 yılında müzeye giden bir ziyaretçi de kullandı Bu iki anlatım da 2 Mayıs olaylarını betimleyen bir çalışmayı işaret eder ve akla Madrid'de 2 Mayıs 1808'i getirir Fakat, büyük ihtimalle iki izleyicinin de gördüğü resim 3 Mayıs 1808'dir Bu karışıklığın sebebi ise İspanyolca'da Dos de Mayo'nun hem 2 Mayıs hem de 3 Mayıs günü olan olayları tanımlamak için kullanılmasıydı 1867 yılında, Goya'nın biyografi yazarı Charles Emile Yriarte, resmin kendi özel sergisine sahip olabilecek kadar önemli bir resim olduğunu öne sürdü[38] Fakat, 1872 yılına kadar, 3 Mayıs 1808, Prado Müzesi'nin kataloğunda yer alamadı 1872 yılında ise 3 Mayıs 1808 Manzarası ismiyle katalogdaki yerini aldı Hem Mayısın İkisi hem de Mayısın Üçü İspanyol İç Savaşı sırasında güvenlik sebebiyle kamyonla Valencia'ya taşınırken zarar gördü Bu transfer, iki tablonun da Madrid'den ayrı olduğu tek zamandı 2 Mayıs 1808'in sol tarafında gözle görülür renk kayıpları oldu ve bunlar düzeltilmeden bırakıldı Her iki resim de ayaklanmanın iki yüzüncü yıldönümü anısına açılacak bir sergi sebebiyle 2008 yılında onarıldılar Aynı konuyu anlatan tablolar Tomás López Enguídanos'un 2 Mays 1808 isimli eseri (1813) Farklı bölgelerde gerçekleşen ve gerilla saldırılarını da içeren Yarımada Savaşı, birçok sanatçının ilgisini çekti ve eserlerine konu oldu Bazı ressamlar, komutanlara savaş alanlarında eşlik ederken diğerleri gazeteleri takip ettiler[ Napolyon'un tüm seferlerinde profesyonel ressamlar da onunla birlikte gittiler ve imparatorun sanat bakanı Dominique-Vivant Denon'nun emirleri doğrultusunda çatışmaları resmettiler Manuel Castellano'nun Daoiz'in Ölümü isimli yağlıboya tablosu (1862) İspanyol ressam Tomás López Enguídanos da, Madrid'de gelişen 2 ve 3 Mayıs 1808 olaylarını betimleyen bir seri yaptı Ressam bu çalışmasında çatışmaları yeniden canlandırdı ve İspanyollar'ın kahramanlığını vurguladı İspanya'da yarım yüzyıl boyunca bu konu ile ilgili eserler üretilmeye devam edildi Mayıs 1808 olaylarını anlatan eserlerde kullanılan en popüler isimler topçu subaylar Daoiz, Velarde ve onların yönetiminde isyan eden İspanyol halkıdır Bu iki asker, çevresindekilerle beraber Monteleón Parkı'nda öldürülene kadar Fransızlar'la savaştılar Madrid'de Daoiz ve Velarde'nin anısına yapılan heykeller vardır Ayrıca, on dokuzuncu yüzyıl boyunca bu iki adamın kahramanlıkları ve ölümleri ile pek çok resim ve baskı yapıldı Bu eserler arasında Manuel Castellano'nun akademik çalışması Daoiz'in Ölümü de yer alır Castellano bu resmi olayların üzerinden 54 yıl geçtikten sonra, 1862 yılında çizdi Ressam, tablosunu yaparken, tanıklardan ve kayıtlardan yararlandı Goya da olayları 6 yıl sonra, 1814 yılında çizdi Fakat Goya, Enguídanos ya da Castellano'nun aksine mekanın ve karakterlerinin belirsiz olmasını tercih etti Goya'nın çağdaşı Zacarias Gonzalez Velazquez'in yaptığı Mayısın Üçü tablosunda ise çizdiği kalabalık gruptaki her birey ayırt edilebiliyordu José de Madrazo'nun Viriato'nun Ölümü isimli yağlıboya tablosu (1806), Prado Müzesi İspanya'nın Bağımsızlık Savaşı'nın sonrasında Madrid Kraliyet Akademisi'nde en popüler olan eser, Jose de Madrazo'nun Viriato'nun Ölümü isimli tablosuydu Ressam, neoklasik tarzdaki bu eseri İtalya'da yaşadığı yıllarda yaptı ve 1817 yılında ülkesine dönerken yanında getirdi Tabloda, Romalılar'a karşı İber Yarımadası'nı savunan Viriato'nun kendi yandaşları tarafından uyurken öldürülmesi anlattı Madrazo da tablosunda bağımsızlık mücadelelerini anlatmak için belirli bir liderin kahramanlığını ve önderliğini vurgulamayı seçti Oysa Goya, bu başarının sahibi olarak isimsiz İspanya halkını göstermeyi tercih etti Mayısın Üçü ve Mayısın İkisi'nin, aynı konuyu ele alan tabloların aksine, uzun yıllar boyunca sergilenmemesinin sebebinin, Goya'nın döneminin ötesinde bir fikirle ve modern bir tarzda çizmesi olduğu kabul edildi Etkilendikleri Jacques-Louis David'in 1784 yılında çizdiği Horas Kardeşlerin Yemini'nin, Goya'nın 3 Mayıs 1808'te kullandığı öğelere kaynak olduğu kabul edilir Madrid'de 3 Mayıs 1808 'e esin kaynağı olan eserler çoğunlukla popüler betimlemeler, baskılar ve el ilanlarıydı Napolyon Fransa'sı ile savaştıkları dönemde İspanyol politik resimlerinde idam mangası betimlemesi sık sık kullanıldıGoya'ya parasal olarak destek sağlayanlar, ressamdan tüm halkı derinden etkileyecek bir tablo yaratmasını istediler Miguel Gamborino'nun 1813 yılında çizdiği dini tablo Valensiya'dan Beş Keşişin Öldürülmesi'nin, Goya'nın kompozisyonuna kaynak olduğu düşünülür Öldürülmek üzere olan kurbanın diğerlerinden farklı beyaz kıyafeti, başının tepesi traşlı, dizlerinin üstüne çökmüş keşişin iki elini açarak yalvarması ve yerde yatan bir süre önce öldürülmüş ceset iki resim arasındaki benzerliklerden bazılarıdır Fakat, Gamborino'nun aksine Goya, tablosuna melekler yerleştirmemiştir Eserin kompozisyonunun geometrisi, Fransız ressam Jacques-Louis David'in Horas Kardeşlerin Yemini (1784) isimli tablosunun ironik bir yorumu olarak algılanabilir Bu açıdan bakıldığında, David'in üç Romalı Horas'ın babalarını selamlamak için uzanmış kolları, idam mangasının tüfeklerine dönüştü Öte yandan iki yana açılmış kolları ile duran Horas'ın babası da infazcılarıyla yüz yüze gelmiş kurban oldu David'in insan tasvirlerindeki ifadeler neoklasik bir gözalıcılık içindeyken Goya, David'e cevabını acımasız bir gerçekçilikle şekillendirdi Peter Paul Rubens'in Masumların Katli (1611) gibi eserleri büyük olasıkla Goya'yı etkiledi Ayrıca, Goya, Antoine-Jean Gros'a ait bir tabloya da cevap veriyor olabilirdi[74] Madrid'in Fransızlar tarafından işgal edilmesi Gros'un Madrid'in teslim olması, 4 Aralık 1808 isimli eserine de konu oldu Goya, Rubens'in 1638'den sonra yaptığı Masumların Katli ve Savaşın Dehşeti'nin değişik uyarlamaları gibi pek çok eserinden etkilenmiş olabilir Bu varsayımı, ressamın Çocuklarını Yiyen Satürn (1819 - 1823) isimli eseriyle, Rubens'in 1636 yılında çizdiği ve şu anda Prado'da sergilenen aynı isimli tablosu arasındaki benzerlik de desteklemektedir Kenneth Clark ise Madrid'de 2 Mayıs 1808'in sanatsal başarısızlığının sebebinin Goya'nın Rubens'in benzer eserlerini aklından çıkaramaması olabileceğine dikkat çekti[73] Goya, 1819 ile 1823 yılları arasında yaptığı Satürn temalı tablosundan önce, 1796 - 1797 yılları arasında aynı temada bir başka resim yaptı Bu resim ton olarak Rubens'in Satürn'ününe çok benziyordu 3 Mayıs 1808' deki diz çökmüş adamın pantalonunun griye çalan yeşil rengi ise Diego Velázquez'in 1619 yılında yaptığı ve şu anda Prado Müzesi'nde sergilenen Tapınma tablosundaki diz çökmüş adamın giysisinin rengini anımsatır Etkileri Édouard Manet'nin İmparator I Maximilian'ın İnfazı'ı (1868-1869), Avusturya doğumlu Meksika İmparatoru'nun 19 Haziran 1867'de gerçekleşen idamının, ressam tarafından yapılan beş farklı betimlemesinden biridir Manet, bu çalışmasında teknik ve tema olarak Goya'nın 3 Mayıs 1808'inden çok etkilenmiştir Manet'nin Barikat isimli tablosu, 1871 Mayısın Üçü 'nün etkisinin görüldüğü ilk çalışma Édouard Manet'nin İmparator I Maximilian'ın İnfazı'nın İdamı isimli tablosu olduManet 1867 ile 1869 yılları arasında bu konuyu farklı biçimlerde ele alan resimler yaptı Sanatçı, ne kendisinin ne de gelişmekte olan fotoğraf sanatının şahit olduğu güncel bir olayı betimlerken, Goya'nın çizdiği öncülden etkilendiRessamın, 3 Mayıs 1808'i, kendi çalışmasına başlamadan önce, 1865 yılında Prado Müzesi'nde görmüş olma ihtimali çok yüksekti Manet'nin eseri, çok hassas bir konuya değindiği için yaşadığı süre boyunca Fransa'da sergilenemediMayısın Üçü'nün 1867'de yayınlanan baskısının ise, bir tanıdığı vasıtası ile Manet'nin eline ulaştığı kesindi Sanat eleştirmeni Arthur Danto, Goya ve Manet'nin çalışmalarını şu şekilde değerlendirdi: “ Mayısın Üçü, İspanya ile Fransa arasında çıkacak olan Yarımada Savaşı'ndan önce gerçekleşen bir infazı betimler Napolyon Bonapart İspanya'yı 1808 yılında işgal etti, kraliyet ailesini esir aldı ve saltanata kardeşi Joseph'i yerleştirdi Fransızlar o günlerde İspanya'da sevilmiyorlardı Daha sonraki yıllarda benzer türde bir nefreti Meksikalılar da hissetti Fransızlar bu ülkelerde şiddetli bir isyanla karşılaştılar ve bu isyanları başarı ile durdurmayı bildiler Mayısın Üçü'nde, bir önceki gün yaşanan gerilla saldırıları sebebiyle Fransız askerlerinin İspanyol sivillerini idam etmesi anlatıldı Goya'nın çalışmasındaki korku dolu sivillerin idam mangası tarafından katledilmesi, İspanyol izleyicilerde kızgınlık ve kin yarattı Bu açıdan ressamın tablosu büyük ölçüde romantik ve derinliği olan duygusal bir çalışmadır ” Manet, 1871 yılında ise, kurşuna dizerek infaz eden bir idam mangasını Paris sokaklarında işlerini yaparken resmetti Ressamın, Barikat (Fransızca La Barricade) isimli bu suluboya tablosunu da 3 Mayıs 1808'den etkilenerek çizdiği bilinmektedir Pablo Picasso'nun Guernica isimli eseri, 1937, Reina Sofía Müzesi, Madrid Mayısın Üçü , Pablo Picasso'nun Guernica isimli tablosuna da esin kaynağı oldu Picasso, bu eserinde Nazilerin İspanyol İç Savaşı sırasında gerçekleştirdiği Guernica Bombardımanı'nı anlattı[81] 2006 yılında Prado ve Reina Sofía müzelerince ortak düzenlenen bir sergide Mayısın Üçü, Guernica ve İmparator I Maximilian'ın İnfazı aynı odada sergilendiAyrıca, aynı odada Picasso'nun 1951 yılında çizdiği, Kore Savaşı'nı anlatan Kore'de Katliam isimli tablosu da sergilendi Kore'de Katliam, Guernica'ya göre Mayısın Üçü'nü daha çok anımsatır Resimde, Mayısın Üçü'ne direkt göndermeler de vardır[83] Bu eserde suç işleyenler, Amerika Birleşik Devletleri Ordusu ya da onların Birleşmiş Milletler'deki müttefikleridir Pablo Picasso, Kore'de Katliam isimli eserini (1951), ABD'nin Kore'ye müdahalesini protesto etmek amacıyla çizdiPicasso'nun 3 Mayıs 1808'den doğrudan doğruya alıntı yaptığı eser, Goya'nın tablosuna göre daha mizahi ve abartılıydı Aldous Huxley, 1957 yılında, Goya'nın Rubens'in sahip olduğu tuvali düzenli bir kompozisyonla doldurma yeteneğinden yoksun olduğunu yazdı Buna rağmen, Huxley, 3 Mayıs 1808'i başarılı bulduğunu da açıkladı Çünkü, Goya "kendi doğal dilinde konuşmuştu ve dahası, söylemek istediklerini azami ölçüde güç ve açıklıkla ifade edebilmişti" Kenneth Clark, tablonun tarih resimlerinden farkına ve onun nadir bulunan keskinliğine şu cümleleri ile dikkat çekti: “ Goya'nın bu çalışmasında atölyesini ya da ressamın uğraşını düşünmüyoruz Sadece olayı düşünüyoruz Bu düşünce, Mayısın Üçü'nün kaliteli bir gazetecilik örneği ya da odaklanmanın derinliğinin ani bir etkiye kurban gitmesinin kaydı olduğunu mu işaret eder? Utanarak itiraf ediyorum ki böyle düşündüğüm anlar oldu Fakat artık bu muazzam esere ve Goya'nın diğer eserlerine baktığımda, yanıldığımı çok açık bir şekilde görüyorum ” André Malraux ise Madrid'de 3 Mayıs 1808 ve Goya'nın sanatı hakkında şunları söyledi: “ Bitmez tükenmez acılar akın akın, yılların derinliğinden bu korkunç figürlere doğru akar, yeraltı korosunun işkencesine eşlik eder; artık işitemeyen bu adam ülkesinin çektiği acıların ötesinden sesini ölümün sessizliğine adamak istemektedir Savaş bitmiştir ama saçmalık devam eder |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|