Aile-Evlilik Terapisi Nedir

Eski 07-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Aile-Evlilik Terapisi Nedir





Son yıllarda evlilik terapisine başvuran çiftlerin sayısı sürekli artmaktadır Terapiye başvurular ilişkinin kopma noktasına geldiği çiftler veya ilişkinin artık anlam ifade etmediği hatta zorladığı kadınlar tarafından yapılmaktadır ``Evliliğimizde sorun var``, ``İlişkimizde problem var``diye başvuranların yanında, asıl sorunu örterek depresyon, psikosomatik şikayetler ve fobik reaksiyonlarla terapiste başvuranlarda sıklıkla rastlanmaktadır Bazı çiftlerin terapiste başvurma amaçları ilişkilerini, evliliklerini kurtarmaktır Terapi ortamı İletişimi açık ve net hale sokan, üçüncü bir kişinin (terapist) yardımıyla karşılıklı anlaşılabilir konuşmayı öğreten, kişinin olaylara tek yön olan bakış açısını zenginleştiren, kendinin farkındalığını sağlayan bir ortamdır Bu ortamdan yeteri derecede faydalanabilmek yinede çiftlerin kendilerine bağlıdır Terapinin amacı iletişimi sağlıklı hale getirmektir Bir ilişkinin sağlıklı şekilde devam etmesi, çiftlerin uzlaşmazlıklarını çözebilme yeteneğine ve isteğine bağlıdır Çiftler arasında ilişkinin sorun haline geldiği durumlarda şu cümleler sıklıkla kullanılmaya başlamıştır artık



"Beni sen hiç anlamıyorsun "
"Ben kendimi sana anlatamıyorum
"Sen önceden böyle değildin, çok değiştin "
"Sen hep böylesin "
"Hiç değişmeyeceksin"
"Artık senin bu kadar duyarsız olmana dayanamıyorum"



Çiftlerde ortaya çıkan sorunlar, aslında problem diye görülmeye başladığı zamandan daha önce den de vardır Fakat yaşam döngüsünün çeşitli devrelerinde(evlilik, çocukların doğumu, çocukların okulu, eşlerin iş-meslek rolleri, geleceği yapılandırma)çiftler belirli amaçlar üzerine odaklaşırlar

Böylece ilişkinin yürümesini engelleyen "şeyleri" göremez ya da görsede farketmemeye, farketsede bir süre sonra bunun değişeceğine kendini inandurmaya çalışır Fakat bu yaşam döngüsü içinde ani ve büyük değişimler, zorlanmalar, kayıplar ve bu döngünün oturtulmasıyla, kişiler o ana kadar belkide hiç yapmadıkları, yada bazen düşündüğü hatta bazen deneyime geçirdiği "kendinin farkındalığı" üzerine yoğunlaşmaya başlar Ben neyim? ne oluyor? ne istiyorum gibi kendine yönelik sorular sormaya başlar Farkına varmaktan kaçındığı "şeyler" üzerine gidip onları araştırmaya, çözümlemeye çalışır İlişkinin bileşenleri olan üçlü kominikasyon-güç-duygu o anda gerçek sorunlar olarak görülmeye başlanır İlişkide o ana kadar çıkıpta başedilen sorunlar bir anda üstesinden gelinemez bir hal almaya başlar Çatışmalar, aşağılamalar, tehditler ve "sen" çatışması ortaya çıkar İlişkinin tanımını yapacak olursak özel belirli bir bağlamda kişiler arasında oluşan duygu ve düşünce, davranışlarda şekillenen bir mesaj iletimi, daha da ötesi arzu, istek ve ihtiyaçların cevap bulmasına yönelik bir alış-veriştir İlişkinin olması için iki kişinin olması ne kadar olmazsa olmaz bir kuralsa, ilişkide hangi kontekstin geçerli olduğı konusuda o kadar önemlidir İlişkinin şekillendirilmesi belirli bir durum, ortam dahilinde olmalıdır Eşlerden birinin sevgisini ifade etme şekli diğerinde sevgi değilde öfke, kızgınlık şeklinde algılanabilir İlişkide önemli olan bir noktada "burada ve şimdi" dir Kişiler arası ilişkilerde, kişilerin çevrelerindeki üçüncü ve dördüncü kişiler (anne, kayınvalide, baba, arkadaş) tarafından ilişkiye yandan müdahale yapılacağı gibi, bir profesyonel (terapist) tarafından da terapötik müdahaleler yapılabilir Gerçek yaşamda ilişkilerde belirlemeler, tanımlamalar ve yorumlar olduğu müddetçe, müdahaleler her zaman bir şekilde vardır Fakat bir problem yaşandığında:kişilerin "eylem kapıları yapılanmış" olması veya "sonu gelmeyen oyunlar"söz konusu olduğunda, sistemin dışından bir kişinin müdahalesine gereksinim vardır Çünkü sistemin devam etmesi için, sistemin kurallarının değişmesi gerekmektedir Sistemi değiştirmek, o sistem içindeyken olası değildir Ancak dışardan birisi(terapist)sisteme ihtiyacı olanı verebilir "Kuralların değişmesi" "Yeniden çerçeveleme" çift-aile terapisinde en temel müdahale tekniklerinden biridir Böylece danışanın olaylara ait olan şemasını değiştirerek(farklı bakış açısı sunarak)daha fazla seçenek sahibi olmasını ve duygularının daha az ayağına dolaşmasını sağlamaktır Örnek1:

Kadın"Eşim benim bu durumuma karşı o kadar duyarsız ki" Terapist "Belkide eşiniz bu şekilde kendini acıdan koruyor olabilir " Erkek "Aslında eşimin bu sorunu karşısında kendimi çaresiz hissediyorum, çok üzülüyorum, ne yapacağımı bilemiyorum Örnek2:

Erkek:"Eşim sürekli zırzır ağlar, onun tartışma anında ağlaması beni daha da kırıyor, bağırıp, çağırıp kapıyı vurup gidiyorum Terapist:"Eşiniz dile getiremediği duygularını, acısını ancak ağlayarak ifade etmeye çalışıyor İlişkinin iyisi-kötüsü yoktur, gerçeği vardır İlişkide rahatsızlığın olması, rahatsızlık veren olgunun ortadan kalkmasıyla düzelmiyor Çünkü asıl olan ilişkidir Yardım isteği ile başvuran çiftlerden biri "ben boşanmak istemiyorum veya ben boşanmak istiyorum" isteğiyle geldiğinde, ilk müdahalemiz boşanmak için ilişkinin düzelmesinin gerektiği çünkü burada sorunun, ilişkinin aslı olduğunu söylemektir Sorunlu ilişkilerde boşanmak ağızdan kolayca çıkan basit bir çözüm olarak gelse de gerçeğe yakınlaştıkça, uzaklaşılan ve alınması zor bir karar haline gelmektedir Çiftlerde, terapide kullanılan ilk önerilerden biri ilişkinin bir süre askıya alınmasıdır(askı modeli) 15 gün süre ile asla yüz yüze görüşme yapılmaması, telefonla konuşulmaması, ayrı yerlerde yaşama ve bu sürede varlıklarından bile haberdar olunmaması önerildiğinde, buna "boşanmak en iyi çözüm "diye yaklaşan çiftlerde dahi ilk tepki reddetme olabilmektedir Çift terapisine başvuranların çoğunluğunu kadınların oluşturduğu ve bir kısım eşlerin terapiye sıcak bakmadıkları göz ardı edilmeyecek bir gerçektir Terapiye her iki tarafında katılması sonuç almayı kolaylaştırdığı gibi terapi süresini de kısaltır Fakat çok önemli olan bir gerçek de, ilişkide mağdur olan bireyin (çoğunluğu kadın) tek başına yapacağı terapi yolculuğunda hem ilişki adına hem de kendi adına çok yol katedebileceğidir

Son yıllarda evlilik terapisine başvuran çiftlerin sayısı sürekli artmaktadır Terapiye başvurular ilişkinin kopma noktasına geldiği çiftler veya ilişkinin artık anlam ifade etmediği hatta zorladığı kadınlar tarafından yapılmaktadır ``Evliliğimizde sorun var``, ``İlişkimizde problem var``diye başvuranların yanında, asıl sorunu örterek depresyon, psikosomatik şikayetler ve fobik reaksiyonlarla terapiste başvuranlarda sıklıkla rastlanmaktadır Bazı çiftlerin terapiste başvurma amaçları ilişkilerini, evliliklerini kurtarmaktır



Terapi ortamı İletişimi açık ve net hale sokan, üçüncü bir kişinin (terapist) yardımıyla karşılıklı anlaşılabilir konuşmayı öğreten, kişinin olaylara tek yön olan bakış açısını zenginleştiren, kendinin farkındalığını sağlayan bir ortamdır Bu ortamdan yeteri derecede faydalanabilmek yinede çiftlerin kendilerine bağlıdır



Terapinin amacı iletişimi sağlıklı hale getirmektir Bir ilişkinin sağlıklı şekilde devam etmesi, çiftlerin uzlaşmazlıklarını çözebilme yeteneğine ve isteğine bağlıdır Çiftler arasında ilişkinin sorun haline geldiği durumlarda şu cümleler sıklıkla kullanılmaya başlamıştır artık



"Beni sen hiç anlamıyorsun "
"Ben kendimi sana anlatamıyorum
"Sen önceden böyle değildin, çok değiştin "
"Sen hep böylesin "
"Hiç değişmeyeceksin"
"Artık senin bu kadar duyarsız olmana dayanamıyorum"






Çiftlerde ortaya çıkan sorunlar, aslında problem diye görülmeye başladığı zamandan daha önce den de vardır Fakat yaşam döngüsünün çeşitli devrelerinde(evlilik, çocukların doğumu, çocukların okulu, eşlerin iş-meslek rolleri, geleceği yapılandırma)çiftler belirli amaçlar üzerine odaklaşırlar

Böylece ilişkinin yürümesini engelleyen "şeyleri" göremez ya da görsede farketmemeye, farketsede bir süre sonra bunun değişeceğine kendini inandurmaya çalışır Fakat bu yaşam döngüsü içinde ani ve büyük değişimler, zorlanmalar, kayıplar ve bu döngünün oturtulmasıyla, kişiler o ana kadar belkide hiç yapmadıkları, yada bazen düşündüğü hatta bazen deneyime geçirdiği "kendinin farkındalığı" üzerine yoğunlaşmaya başlar Ben neyim? ne oluyor? ne istiyorum gibi kendine yönelik sorular sormaya başlar Farkına varmaktan kaçındığı "şeyler" üzerine gidip onları araştırmaya, çözümlemeye çalışır İlişkinin bileşenleri olan üçlü kominikasyon-güç-duygu o anda gerçek sorunlar olarak görülmeye başlanır İlişkide o ana kadar çıkıpta başedilen sorunlar bir anda üstesinden gelinemez bir hal almaya başlar



Çatışmalar, aşağılamalar, tehditler ve "sen" çatışması ortaya çıkar İlişkinin tanımını yapacak olursak özel belirli bir bağlamda kişiler arasında oluşan duygu ve düşünce, davranışlarda şekillenen bir mesaj iletimi, daha da ötesi arzu, istek ve ihtiyaçların cevap bulmasına yönelik bir alış-veriştir İlişkinin olması için iki kişinin olması ne kadar olmazsa olmaz bir kuralsa, ilişkide hangi kontekstin geçerli olduğı konusuda o kadar önemlidir İlişkinin şekillendirilmesi belirli bir durum, ortam dahilinde olmalıdır Eşlerden birinin sevgisini ifade etme şekli diğerinde sevgi değilde öfke, kızgınlık şeklinde algılanabilir İlişkide önemli olan bir noktada "burada ve şimdi" dir



Kişiler arası ilişkilerde, kişilerin çevrelerindeki üçüncü ve dördüncü kişiler (anne, kayınvalide, baba, arkadaş) tarafından ilişkiye yandan müdahale yapılacağı gibi, bir profesyonel (terapist) tarafından da terapötik müdahaleler yapılabilir Gerçek yaşamda ilişkilerde belirlemeler, tanımlamalar ve yorumlar olduğu müddetçe, müdahaleler her zaman bir şekilde vardır Fakat bir problem yaşandığında:kişilerin "eylem kapıları yapılanmış" olması veya "sonu gelmeyen oyunlar"söz konusu olduğunda, sistemin dışından bir kişinin müdahalesine gereksinim vardır Çünkü sistemin devam etmesi için, sistemin kurallarının değişmesi gerekmektedir Sistemi değiştirmek, o sistem içindeyken olası değildir Ancak dışardan birisi(terapist)sisteme ihtiyacı olanı verebilir



"Kuralların değişmesi" "Yeniden çerçeveleme" çift-aile terapisinde en temel müdahale tekniklerinden biridir Böylece danışanın olaylara ait olan şemasını değiştirerek(farklı bakış açısı sunarak)daha fazla seçenek sahibi olmasını ve duygularının daha az ayağına dolaşmasını sağlamaktır



Örnek1:

Kadın"Eşim benim bu durumuma karşı o kadar duyarsız ki" Terapist "Belkide eşiniz bu şekilde kendini acıdan koruyor olabilir "



Erkek "Aslında eşimin bu sorunu karşısında kendimi çaresiz hissediyorum, çok üzülüyorum, ne yapacağımı bilemiyorum



Örnek2:

Erkek:"Eşim sürekli zırzır ağlar, onun tartışma anında ağlaması beni daha da kırıyor, bağırıp, çağırıp kapıyı vurup gidiyorum



Terapist:"Eşiniz dile getiremediği duygularını, acısını ancak ağlayarak ifade etmeye çalışıyor İlişkinin iyisi-kötüsü yoktur, gerçeği vardır İlişkide rahatsızlığın olması, rahatsızlık veren olgunun ortadan kalkmasıyla düzelmiyor Çünkü asıl olan ilişkidir Yardım isteği ile başvuran çiftlerden biri "ben boşanmak istemiyorum veya ben boşanmak istiyorum" isteğiyle geldiğinde, ilk müdahalemiz boşanmak için ilişkinin düzelmesinin gerektiği çünkü burada sorunun, ilişkinin aslı olduğunu söylemektir Sorunlu ilişkilerde boşanmak ağızdan kolayca çıkan basit bir çözüm olarak gelse de gerçeğe yakınlaştıkça, uzaklaşılan ve alınması zor bir karar haline gelmektedir Çiftlerde, terapide kullanılan ilk önerilerden biri ilişkinin bir süre askıya alınmasıdır(askı modeli) 15 gün süre ile asla yüz yüze görüşme yapılmaması, telefonla konuşulmaması, ayrı yerlerde yaşama ve bu sürede varlıklarından bile haberdar olunmaması önerildiğinde, buna "boşanmak en iyi çözüm "diye yaklaşan çiftlerde dahi ilk tepki reddetme olabilmektedir Çift terapisine başvuranların çoğunluğunu kadınların oluşturduğu ve bir kısım eşlerin terapiye sıcak bakmadıkları göz ardı edilmeyecek bir gerçektir Terapiye her iki tarafında katılması sonuç almayı kolaylaştırdığı gibi terapi süresini de kısaltır Fakat çok önemli olan bir gerçek de, ilişkide mağdur olan bireyin (çoğunluğu kadın) tek başına yapacağı terapi yolculuğunda hem ilişki adına hem de kendi adına çok yol katedebileceğidir

Son yıllarda evlilik terapisine başvuran çiftlerin sayısı sürekli artmaktadır Terapiye başvurular ilişkinin kopma noktasına geldiği çiftler veya ilişkinin artık anlam ifade etmediği hatta zorladığı kadınlar tarafından yapılmaktadır ``Evliliğimizde sorun var``, ``İlişkimizde problem var``diye başvuranların yanında, asıl sorunu örterek depresyon, psikosomatik şikayetler ve fobik reaksiyonlarla terapiste başvuranlarda sıklıkla rastlanmaktadır Bazı çiftlerin terapiste başvurma amaçları ilişkilerini, evliliklerini kurtarmaktır

Terapi ortamı İletişimi açık ve net hale sokan, üçüncü bir kişinin (terapist) yardımıyla karşılıklı anlaşılabilir konuşmayı öğreten, kişinin olaylara tek yön olan bakış açısını zenginleştiren, kendinin farkındalığını sağlayan bir ortamdır Bu ortamdan yeteri derecede faydalanabilmek yinede çiftlerin kendilerine bağlıdır

Terapinin amacı iletişimi sağlıklı hale getirmektir Bir ilişkinin sağlıklı şekilde devam etmesi, çiftlerin uzlaşmazlıklarını çözebilme yeteneğine ve isteğine bağlıdır Çiftler arasında ilişkinin sorun haline geldiği durumlarda şu cümleler sıklıkla kullanılmaya başlamıştır artık

"Beni sen hiç anlamıyorsun "
"Ben kendimi sana anlatamıyorum
"Sen önceden böyle değildin, çok değiştin "
"Sen hep böylesin "
"Hiç değişmeyeceksin"
"Artık senin bu kadar duyarsız olmana dayanamıyorum"



Çiftlerde ortaya çıkan sorunlar, aslında problem diye görülmeye başladığı zamandan daha önce den de vardır Fakat yaşam döngüsünün çeşitli devrelerinde(evlilik, çocukların doğumu, çocukların okulu, eşlerin iş-meslek rolleri, geleceği yapılandırma)çiftler belirli amaçlar üzerine odaklaşırlar
Böylece ilişkinin yürümesini engelleyen "şeyleri" göremez ya da görsede farketmemeye, farketsede bir süre sonra bunun değişeceğine kendini inandurmaya çalışır Fakat bu yaşam döngüsü içinde ani ve büyük değişimler, zorlanmalar, kayıplar ve bu döngünün oturtulmasıyla, kişiler o ana kadar belkide hiç yapmadıkları, yada bazen düşündüğü hatta bazen deneyime geçirdiği "kendinin farkındalığı" üzerine yoğunlaşmaya başlar Ben neyim? ne oluyor? ne istiyorum gibi kendine yönelik sorular sormaya başlar Farkına varmaktan kaçındığı "şeyler" üzerine gidip onları araştırmaya, çözümlemeye çalışır İlişkinin bileşenleri olan üçlü kominikasyon-güç-duygu o anda gerçek sorunlar olarak görülmeye başlanır İlişkide o ana kadar çıkıpta başedilen sorunlar bir anda üstesinden gelinemez bir hal almaya başlar

Çatışmalar, aşağılamalar, tehditler ve "sen" çatışması ortaya çıkar İlişkinin tanımını yapacak olursak özel belirli bir bağlamda kişiler arasında oluşan duygu ve düşünce, davranışlarda şekillenen bir mesaj iletimi, daha da ötesi arzu, istek ve ihtiyaçların cevap bulmasına yönelik bir alış-veriştir İlişkinin olması için iki kişinin olması ne kadar olmazsa olmaz bir kuralsa, ilişkide hangi kontekstin geçerli olduğı konusuda o kadar önemlidir İlişkinin şekillendirilmesi belirli bir durum, ortam dahilinde olmalıdır Eşlerden birinin sevgisini ifade etme şekli diğerinde sevgi değilde öfke, kızgınlık şeklinde algılanabilir İlişkide önemli olan bir noktada "burada ve şimdi" dir

Kişiler arası ilişkilerde, kişilerin çevrelerindeki üçüncü ve dördüncü kişiler (anne, kayınvalide, baba, arkadaş) tarafından ilişkiye yandan müdahale yapılacağı gibi, bir profesyonel (terapist) tarafından da terapötik müdahaleler yapılabilir Gerçek yaşamda ilişkilerde belirlemeler, tanımlamalar ve yorumlar olduğu müddetçe, müdahaleler her zaman bir şekilde vardır Fakat bir problem yaşandığında:kişilerin "eylem kapıları yapılanmış" olması veya "sonu gelmeyen oyunlar"söz konusu olduğunda, sistemin dışından bir kişinin müdahalesine gereksinim vardır Çünkü sistemin devam etmesi için, sistemin kurallarının değişmesi gerekmektedir Sistemi değiştirmek, o sistem içindeyken olası değildir Ancak dışardan birisi(terapist)sisteme ihtiyacı olanı verebilir

"Kuralların değişmesi" "Yeniden çerçeveleme" çift-aile terapisinde en temel müdahale tekniklerinden biridir Böylece danışanın olaylara ait olan şemasını değiştirerek(farklı bakış açısı sunarak)daha fazla seçenek sahibi olmasını ve duygularının daha az ayağına dolaşmasını sağlamaktır

Örnek1:
Kadın"Eşim benim bu durumuma karşı o kadar duyarsız ki" Terapist "Belkide eşiniz bu şekilde kendini acıdan koruyor olabilir "

Erkek "Aslında eşimin bu sorunu karşısında kendimi çaresiz hissediyorum, çok üzülüyorum, ne yapacağımı bilemiyorum

Örnek2:
Erkek:"Eşim sürekli zırzır ağlar, onun tartışma anında ağlaması beni daha da kırıyor, bağırıp, çağırıp kapıyı vurup gidiyorum

Terapist:"Eşiniz dile getiremediği duygularını, acısını ancak ağlayarak ifade etmeye çalışıyor İlişkinin iyisi-kötüsü yoktur, gerçeği vardır İlişkide rahatsızlığın olması, rahatsızlık veren olgunun ortadan kalkmasıyla düzelmiyor Çünkü asıl olan ilişkidir Yardım isteği ile başvuran çiftlerden biri "ben boşanmak istemiyorum veya ben boşanmak istiyorum" isteğiyle geldiğinde, ilk müdahalemiz boşanmak için ilişkinin düzelmesinin gerektiği çünkü burada sorunun, ilişkinin aslı olduğunu söylemektir Sorunlu ilişkilerde boşanmak ağızdan kolayca çıkan basit bir çözüm olarak gelse de gerçeğe yakınlaştıkça, uzaklaşılan ve alınması zor bir karar haline gelmektedir Çiftlerde, terapide kullanılan ilk önerilerden biri ilişkinin bir süre askıya alınmasıdır(askı modeli) 15 gün süre ile asla yüz yüze görüşme yapılmaması, telefonla konuşulmaması, ayrı yerlerde yaşama ve bu sürede varlıklarından bile haberdar olunmaması önerildiğinde, buna "boşanmak en iyi çözüm "diye yaklaşan çiftlerde dahi ilk tepki reddetme olabilmektedir Çift terapisine başvuranların çoğunluğunu kadınların oluşturduğu ve bir kısım eşlerin terapiye sıcak bakmadıkları göz ardı edilmeyecek bir gerçektir Terapiye her iki tarafında katılması sonuç almayı kolaylaştırdığı gibi terapi süresini de kısaltır Fakat çok önemli olan bir gerçek de, ilişkide mağdur olan bireyin (çoğunluğu kadın) tek başına yapacağı terapi yolculuğunda hem ilişki adına hem de kendi adına çok yol katedebileceğidir
Son yıllarda evlilik terapisine başvuran çiftlerin sayısı sürekli artmaktadır Terapiye başvurular ilişkinin kopma noktasına geldiği çiftler veya ilişkinin artık anlam ifade etmediği hatta zorladığı kadınlar tarafından yapılmaktadır ``Evliliğimizde sorun var``, ``İlişkimizde problem var``diye başvuranların yanında, asıl sorunu örterek depresyon, psikosomatik şikayetler ve fobik reaksiyonlarla terapiste başvuranlarda sıklıkla rastlanmaktadır Bazı çiftlerin terapiste başvurma amaçları ilişkilerini, evliliklerini kurtarmaktır

Terapi ortamı İletişimi açık ve net hale sokan, üçüncü bir kişinin (terapist) yardımıyla karşılıklı anlaşılabilir konuşmayı öğreten, kişinin olaylara tek yön olan bakış açısını zenginleştiren, kendinin farkındalığını sağlayan bir ortamdır Bu ortamdan yeteri derecede faydalanabilmek yinede çiftlerin kendilerine bağlıdır

Terapinin amacı iletişimi sağlıklı hale getirmektir Bir ilişkinin sağlıklı şekilde devam etmesi, çiftlerin uzlaşmazlıklarını çözebilme yeteneğine ve isteğine bağlıdır Çiftler arasında ilişkinin sorun haline geldiği durumlarda şu cümleler sıklıkla kullanılmaya başlamıştır artık




"Beni sen hiç anlamıyorsun "
"Ben kendimi sana anlatamıyorum
"Sen önceden böyle değildin, çok değiştin "
"Sen hep böylesin "
"Hiç değişmeyeceksin"
"Artık senin bu kadar duyarsız olmana dayanamıyorum"



Çiftlerde ortaya çıkan sorunlar, aslında problem diye görülmeye başladığı zamandan daha önce den de vardır Fakat yaşam döngüsünün çeşitli devrelerinde(evlilik, çocukların doğumu, çocukların okulu, eşlerin iş-meslek rolleri, geleceği yapılandırma)çiftler belirli amaçlar üzerine odaklaşırlar
Böylece ilişkinin yürümesini engelleyen "şeyleri" göremez ya da görsede farketmemeye, farketsede bir süre sonra bunun değişeceğine kendini inandurmaya çalışır Fakat bu yaşam döngüsü içinde ani ve büyük değişimler, zorlanmalar, kayıplar ve bu döngünün oturtulmasıyla, kişiler o ana kadar belkide hiç yapmadıkları, yada bazen düşündüğü hatta bazen deneyime geçirdiği "kendinin farkındalığı" üzerine yoğunlaşmaya başlar Ben neyim? ne oluyor? ne istiyorum gibi kendine yönelik sorular sormaya başlar Farkına varmaktan kaçındığı "şeyler" üzerine gidip onları araştırmaya, çözümlemeye çalışır İlişkinin bileşenleri olan üçlü kominikasyon-güç-duygu o anda gerçek sorunlar olarak görülmeye başlanır İlişkide o ana kadar çıkıpta başedilen sorunlar bir anda üstesinden gelinemez bir hal almaya başlar

Çatışmalar, aşağılamalar, tehditler ve "sen" çatışması ortaya çıkar İlişkinin tanımını yapacak olursak özel belirli bir bağlamda kişiler arasında oluşan duygu ve düşünce, davranışlarda şekillenen bir mesaj iletimi, daha da ötesi arzu, istek ve ihtiyaçların cevap bulmasına yönelik bir alış-veriştir İlişkinin olması için iki kişinin olması ne kadar olmazsa olmaz bir kuralsa, ilişkide hangi kontekstin geçerli olduğı konusuda o kadar önemlidir İlişkinin şekillendirilmesi belirli bir durum, ortam dahilinde olmalıdır Eşlerden birinin sevgisini ifade etme şekli diğerinde sevgi değilde öfke, kızgınlık şeklinde algılanabilir İlişkide önemli olan bir noktada "burada ve şimdi" dir

Kişiler arası ilişkilerde, kişilerin çevrelerindeki üçüncü ve dördüncü kişiler (anne, kayınvalide, baba, arkadaş) tarafından ilişkiye yandan müdahale yapılacağı gibi, bir profesyonel (terapist) tarafından da terapötik müdahaleler yapılabilir Gerçek yaşamda ilişkilerde belirlemeler, tanımlamalar ve yorumlar olduğu müddetçe, müdahaleler her zaman bir şekilde vardır Fakat bir problem yaşandığında:kişilerin "eylem kapıları yapılanmış" olması veya "sonu gelmeyen oyunlar"söz konusu olduğunda, sistemin dışından bir kişinin müdahalesine gereksinim vardır Çünkü sistemin devam etmesi için, sistemin kurallarının değişmesi gerekmektedir Sistemi değiştirmek, o sistem içindeyken olası değildir Ancak dışardan birisi(terapist)sisteme ihtiyacı olanı verebilir

"Kuralların değişmesi" "Yeniden çerçeveleme" çift-aile terapisinde en temel müdahale tekniklerinden biridir Böylece danışanın olaylara ait olan şemasını değiştirerek(farklı bakış açısı sunarak)daha fazla seçenek sahibi olmasını ve duygularının daha az ayağına dolaşmasını sağlamaktır

Örnek1:
Kadın"Eşim benim bu durumuma karşı o kadar duyarsız ki" Terapist "Belkide eşiniz bu şekilde kendini acıdan koruyor olabilir "

Erkek "Aslında eşimin bu sorunu karşısında kendimi çaresiz hissediyorum, çok üzülüyorum, ne yapacağımı bilemiyorum

Örnek2:
Erkek:"Eşim sürekli zırzır ağlar, onun tartışma anında ağlaması beni daha da kırıyor, bağırıp, çağırıp kapıyı vurup gidiyorum

Terapist:"Eşiniz dile getiremediği duygularını, acısını ancak ağlayarak ifade etmeye çalışıyor İlişkinin iyisi-kötüsü yoktur, gerçeği vardır İlişkide rahatsızlığın olması, rahatsızlık veren olgunun ortadan kalkmasıyla düzelmiyor Çünkü asıl olan ilişkidir Yardım isteği ile başvuran çiftlerden biri "ben boşanmak istemiyorum veya ben boşanmak istiyorum" isteğiyle geldiğinde, ilk müdahalemiz boşanmak için ilişkinin düzelmesinin gerektiği çünkü burada sorunun, ilişkinin aslı olduğunu söylemektir Sorunlu ilişkilerde boşanmak ağızdan kolayca çıkan basit bir çözüm olarak gelse de gerçeğe yakınlaştıkça, uzaklaşılan ve alınması zor bir karar haline gelmektedir Çiftlerde, terapide kullanılan ilk önerilerden biri ilişkinin bir süre askıya alınmasıdır(askı modeli) 15 gün süre ile asla yüz yüze görüşme yapılmaması, telefonla konuşulmaması, ayrı yerlerde yaşama ve bu sürede varlıklarından bile haberdar olunmaması önerildiğinde, buna "boşanmak en iyi çözüm "diye yaklaşan çiftlerde dahi ilk tepki reddetme olabilmektedir Çift terapisine başvuranların çoğunluğunu kadınların oluşturduğu ve bir kısım eşlerin terapiye sıcak bakmadıkları göz ardı edilmeyecek bir gerçektir Terapiye her iki tarafında katılması sonuç almayı kolaylaştırdığı gibi terapi süresini de kısaltır Fakat çok önemli olan bir gerçek de, ilişkide mağdur olan bireyin (çoğunluğu kadın) tek başına yapacağı terapi yolculuğunda hem ilişki adına hem de kendi adına çok yol katedebileceğidir
Son yıllarda evlilik terapisine başvuran çiftlerin sayısı sürekli artmaktadır Terapiye başvurular ilişkinin kopma noktasına geldiği çiftler veya ilişkinin artık anlam ifade etmediği hatta zorladığı kadınlar tarafından yapılmaktadır ``Evliliğimizde sorun var``, ``İlişkimizde problem var``diye başvuranların yanında, asıl sorunu örterek depresyon, psikosomatik şikayetler ve fobik reaksiyonlarla terapiste başvuranlarda sıklıkla rastlanmaktadır Bazı çiftlerin terapiste başvurma amaçları ilişkilerini, evliliklerini kurtarmaktır

Terapi ortamı İletişimi açık ve net hale sokan, üçüncü bir kişinin (terapist) yardımıyla karşılıklı anlaşılabilir konuşmayı öğreten, kişinin olaylara tek yön olan bakış açısını zenginleştiren, kendinin farkındalığını sağlayan bir ortamdır Bu ortamdan yeteri derecede faydalanabilmek yinede çiftlerin kendilerine bağlıdır

Terapinin amacı iletişimi sağlıklı hale getirmektir Bir ilişkinin sağlıklı şekilde devam etmesi, çiftlerin uzlaşmazlıklarını çözebilme yeteneğine ve isteğine bağlıdır Çiftler arasında ilişkinin sorun haline geldiği durumlarda şu cümleler sıklıkla kullanılmaya başlamıştır artık




"Beni sen hiç anlamıyorsun "
"Ben kendimi sana anlatamıyorum
"Sen önceden böyle değildin, çok değiştin "
"Sen hep böylesin "
"Hiç değişmeyeceksin"
"Artık senin bu kadar duyarsız olmana dayanamıyorum"



Çiftlerde ortaya çıkan sorunlar, aslında problem diye görülmeye başladığı zamandan daha önce den de vardır Fakat yaşam döngüsünün çeşitli devrelerinde(evlilik, çocukların doğumu, çocukların okulu, eşlerin iş-meslek rolleri, geleceği yapılandırma)çiftler belirli amaçlar üzerine odaklaşırlar
Böylece ilişkinin yürümesini engelleyen "şeyleri" göremez ya da görsede farketmemeye, farketsede bir süre sonra bunun değişeceğine kendini inandurmaya çalışır Fakat bu yaşam döngüsü içinde ani ve büyük değişimler, zorlanmalar, kayıplar ve bu döngünün oturtulmasıyla, kişiler o ana kadar belkide hiç yapmadıkları, yada bazen düşündüğü hatta bazen deneyime geçirdiği "kendinin farkındalığı" üzerine yoğunlaşmaya başlar Ben neyim? ne oluyor? ne istiyorum gibi kendine yönelik sorular sormaya başlar Farkına varmaktan kaçındığı "şeyler" üzerine gidip onları araştırmaya, çözümlemeye çalışır İlişkinin bileşenleri olan üçlü kominikasyon-güç-duygu o anda gerçek sorunlar olarak görülmeye başlanır İlişkide o ana kadar çıkıpta başedilen sorunlar bir anda üstesinden gelinemez bir hal almaya başlar

Çatışmalar, aşağılamalar, tehditler ve "sen" çatışması ortaya çıkar İlişkinin tanımını yapacak olursak özel belirli bir bağlamda kişiler arasında oluşan duygu ve düşünce, davranışlarda şekillenen bir mesaj iletimi, daha da ötesi arzu, istek ve ihtiyaçların cevap bulmasına yönelik bir alış-veriştir İlişkinin olması için iki kişinin olması ne kadar olmazsa olmaz bir kuralsa, ilişkide hangi kontekstin geçerli olduğı konusuda o kadar önemlidir İlişkinin şekillendirilmesi belirli bir durum, ortam dahilinde olmalıdır Eşlerden birinin sevgisini ifade etme şekli diğerinde sevgi değilde öfke, kızgınlık şeklinde algılanabilir İlişkide önemli olan bir noktada "burada ve şimdi" dir

Kişiler arası ilişkilerde, kişilerin çevrelerindeki üçüncü ve dördüncü kişiler (anne, kayınvalide, baba, arkadaş) tarafından ilişkiye yandan müdahale yapılacağı gibi, bir profesyonel (terapist) tarafından da terapötik müdahaleler yapılabilir Gerçek yaşamda ilişkilerde belirlemeler, tanımlamalar ve yorumlar olduğu müddetçe, müdahaleler her zaman bir şekilde vardır Fakat bir problem yaşandığında:kişilerin "eylem kapıları yapılanmış" olması veya "sonu gelmeyen oyunlar"söz konusu olduğunda, sistemin dışından bir kişinin müdahalesine gereksinim vardır Çünkü sistemin devam etmesi için, sistemin kurallarının değişmesi gerekmektedir Sistemi değiştirmek, o sistem içindeyken olası değildir Ancak dışardan birisi(terapist)sisteme ihtiyacı olanı verebilir

"Kuralların değişmesi" "Yeniden çerçeveleme" çift-aile terapisinde en temel müdahale tekniklerinden biridir Böylece danışanın olaylara ait olan şemasını değiştirerek(farklı bakış açısı sunarak)daha fazla seçenek sahibi olmasını ve duygularının daha az ayağına dolaşmasını sağlamaktır

Örnek1:
Kadın"Eşim benim bu durumuma karşı o kadar duyarsız ki" Terapist "Belkide eşiniz bu şekilde kendini acıdan koruyor olabilir "

Erkek "Aslında eşimin bu sorunu karşısında kendimi çaresiz hissediyorum, çok üzülüyorum, ne yapacağımı bilemiyorum

Örnek2:
Erkek:"Eşim sürekli zırzır ağlar, onun tartışma anında ağlaması beni daha da kırıyor, bağırıp, çağırıp kapıyı vurup gidiyorum

Terapist:"Eşiniz dile getiremediği duygularını, acısını ancak ağlayarak ifade etmeye çalışıyor İlişkinin iyisi-kötüsü yoktur, gerçeği vardır İlişkide rahatsızlığın olması, rahatsızlık veren olgunun ortadan kalkmasıyla düzelmiyor Çünkü asıl olan ilişkidir Yardım isteği ile başvuran çiftlerden biri "ben boşanmak istemiyorum veya ben boşanmak istiyorum" isteğiyle geldiğinde, ilk müdahalemiz boşanmak için ilişkinin düzelmesinin gerektiği çünkü burada sorunun, ilişkinin aslı olduğunu söylemektir Sorunlu ilişkilerde boşanmak ağızdan kolayca çıkan basit bir çözüm olarak gelse de gerçeğe yakınlaştıkça, uzaklaşılan ve alınması zor bir karar haline gelmektedir Çiftlerde, terapide kullanılan ilk önerilerden biri ilişkinin bir süre askıya alınmasıdır(askı modeli) 15 gün süre ile asla yüz yüze görüşme yapılmaması, telefonla konuşulmaması, ayrı yerlerde yaşama ve bu sürede varlıklarından bile haberdar olunmaması önerildiğinde, buna "boşanmak en iyi çözüm "diye yaklaşan çiftlerde dahi ilk tepki reddetme olabilmektedir Çift terapisine başvuranların çoğunluğunu kadınların oluşturduğu ve bir kısım eşlerin terapiye sıcak bakmadıkları göz ardı edilmeyecek bir gerçektir Terapiye her iki tarafında katılması sonuç almayı kolaylaştırdığı gibi terapi süresini de kısaltır Fakat çok önemli olan bir gerçek de, ilişkide mağdur olan bireyin (çoğunluğu kadın) tek başına yapacağı terapi yolculuğunda hem ilişki adına hem de kendi adına çok yol katedebileceğidir
Son yıllarda evlilik terapisine başvuran çiftlerin sayısı sürekli artmaktadır Terapiye başvurular ilişkinin kopma noktasına geldiği çiftler veya ilişkinin artık anlam ifade etmediği hatta zorladığı kadınlar tarafından yapılmaktadır ``Evliliğimizde sorun var``, ``İlişkimizde problem var``diye başvuranların yanında, asıl sorunu örterek depresyon, psikosomatik şikayetler ve fobik reaksiyonlarla terapiste başvuranlarda sıklıkla rastlanmaktadır Bazı çiftlerin terapiste başvurma amaçları ilişkilerini, evliliklerini kurtarmaktır

Terapi ortamı İletişimi açık ve net hale sokan, üçüncü bir kişinin (terapist) yardımıyla karşılıklı anlaşılabilir konuşmayı öğreten, kişinin olaylara tek yön olan bakış açısını zenginleştiren, kendinin farkındalığını sağlayan bir ortamdır Bu ortamdan yeteri derecede faydalanabilmek yinede çiftlerin kendilerine bağlıdır

Terapinin amacı iletişimi sağlıklı hale getirmektir Bir ilişkinin sağlıklı şekilde devam etmesi, çiftlerin uzlaşmazlıklarını çözebilme yeteneğine ve isteğine bağlıdır Çiftler arasında ilişkinin sorun haline geldiği durumlarda şu cümleler sıklıkla kullanılmaya başlamıştır artık




"Beni sen hiç anlamıyorsun "
"Ben kendimi sana anlatamıyorum
"Sen önceden böyle değildin, çok değiştin "
"Sen hep böylesin "
"Hiç değişmeyeceksin"
"Artık senin bu kadar duyarsız olmana dayanamıyorum"



Çiftlerde ortaya çıkan sorunlar, aslında problem diye görülmeye başladığı zamandan daha önce den de vardır Fakat yaşam döngüsünün çeşitli devrelerinde(evlilik, çocukların doğumu, çocukların okulu, eşlerin iş-meslek rolleri, geleceği yapılandırma)çiftler belirli amaçlar üzerine odaklaşırlar
Böylece ilişkinin yürümesini engelleyen "şeyleri" göremez ya da görsede farketmemeye, farketsede bir süre sonra bunun değişeceğine kendini inandurmaya çalışır Fakat bu yaşam döngüsü içinde ani ve büyük değişimler, zorlanmalar, kayıplar ve bu döngünün oturtulmasıyla, kişiler o ana kadar belkide hiç yapmadıkları, yada bazen düşündüğü hatta bazen deneyime geçirdiği "kendinin farkındalığı" üzerine yoğunlaşmaya başlar Ben neyim? ne oluyor? ne istiyorum gibi kendine yönelik sorular sormaya başlar Farkına varmaktan kaçındığı "şeyler" üzerine gidip onları araştırmaya, çözümlemeye çalışır İlişkinin bileşenleri olan üçlü kominikasyon-güç-duygu o anda gerçek sorunlar olarak görülmeye başlanır İlişkide o ana kadar çıkıpta başedilen sorunlar bir anda üstesinden gelinemez bir hal almaya başlar

Çatışmalar, aşağılamalar, tehditler ve "sen" çatışması ortaya çıkar İlişkinin tanımını yapacak olursak özel belirli bir bağlamda kişiler arasında oluşan duygu ve düşünce, davranışlarda şekillenen bir mesaj iletimi, daha da ötesi arzu, istek ve ihtiyaçların cevap bulmasına yönelik bir alış-veriştir İlişkinin olması için iki kişinin olması ne kadar olmazsa olmaz bir kuralsa, ilişkide hangi kontekstin geçerli olduğı konusuda o kadar önemlidir İlişkinin şekillendirilmesi belirli bir durum, ortam dahilinde olmalıdır Eşlerden birinin sevgisini ifade etme şekli diğerinde sevgi değilde öfke, kızgınlık şeklinde algılanabilir İlişkide önemli olan bir noktada "burada ve şimdi" dir

Kişiler arası ilişkilerde, kişilerin çevrelerindeki üçüncü ve dördüncü kişiler (anne, kayınvalide, baba, arkadaş) tarafından ilişkiye yandan müdahale yapılacağı gibi, bir profesyonel (terapist) tarafından da terapötik müdahaleler yapılabilir Gerçek yaşamda ilişkilerde belirlemeler, tanımlamalar ve yorumlar olduğu müddetçe, müdahaleler her zaman bir şekilde vardır Fakat bir problem yaşandığında:kişilerin "eylem kapıları yapılanmış" olması veya "sonu gelmeyen oyunlar"söz konusu olduğunda, sistemin dışından bir kişinin müdahalesine gereksinim vardır Çünkü sistemin devam etmesi için, sistemin kurallarının değişmesi gerekmektedir Sistemi değiştirmek, o sistem içindeyken olası değildir Ancak dışardan birisi(terapist)sisteme ihtiyacı olanı verebilir

"Kuralların değişmesi" "Yeniden çerçeveleme" çift-aile terapisinde en temel müdahale tekniklerinden biridir Böylece danışanın olaylara ait olan şemasını değiştirerek(farklı bakış açısı sunarak)daha fazla seçenek sahibi olmasını ve duygularının daha az ayağına dolaşmasını sağlamaktır

Örnek1:
Kadın"Eşim benim bu durumuma karşı o kadar duyarsız ki" Terapist "Belkide eşiniz bu şekilde kendini acıdan koruyor olabilir "

Erkek "Aslında eşimin bu sorunu karşısında kendimi çaresiz hissediyorum, çok üzülüyorum, ne yapacağımı bilemiyorum

Örnek2:
Erkek:"Eşim sürekli zırzır ağlar, onun tartışma anında ağlaması beni daha da kırıyor, bağırıp, çağırıp kapıyı vurup gidiyorum

Terapist:"Eşiniz dile getiremediği duygularını, acısını ancak ağlayarak ifade etmeye çalışıyor İlişkinin iyisi-kötüsü yoktur, gerçeği vardır İlişkide rahatsızlığın olması, rahatsızlık veren olgunun ortadan kalkmasıyla düzelmiyor Çünkü asıl olan ilişkidir Yardım isteği ile başvuran çiftlerden biri "ben boşanmak istemiyorum veya ben boşanmak istiyorum" isteğiyle geldiğinde, ilk müdahalemiz boşanmak için ilişkinin düzelmesinin gerektiği çünkü burada sorunun, ilişkinin aslı olduğunu söylemektir Sorunlu ilişkilerde boşanmak ağızdan kolayca çıkan basit bir çözüm olarak gelse de gerçeğe yakınlaştıkça, uzaklaşılan ve alınması zor bir karar haline gelmektedir Çiftlerde, terapide kullanılan ilk önerilerden biri ilişkinin bir süre askıya alınmasıdır(askı modeli) 15 gün süre ile asla yüz yüze görüşme yapılmaması, telefonla konuşulmaması, ayrı yerlerde yaşama ve bu sürede varlıklarından bile haberdar olunmaması önerildiğinde, buna "boşanmak en iyi çözüm "diye yaklaşan çiftlerde dahi ilk tepki reddetme olabilmektedir Çift terapisine başvuranların çoğunluğunu kadınların oluşturduğu ve bir kısım eşlerin terapiye sıcak bakmadıkları göz ardı edilmeyecek bir gerçektir Terapiye her iki tarafında katılması sonuç almayı kolaylaştırdığı gibi terapi süresini de kısaltır Fakat çok önemli olan bir gerçek de, ilişkide mağdur olan bireyin (çoğunluğu kadın) tek başına yapacağı terapi yolculuğunda hem ilişki adına hem de kendi adına çok yol katedebileceğidir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.