Düşünce Ve Şuur İçin Zaman Ve Mekan Sınırı Yoktur |
07-17-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Düşünce Ve Şuur İçin Zaman Ve Mekan Sınırı YokturDüşünce ve Şuur İçin Zaman ve Mekan Sınırı Yoktur Özetle şifacı kendi enerji bedenleriyle hastanın enerji bedenlerini şarj eder Bu sırada kendi alanından enerji aktarabilir Prana denilen hayat enerjisini nakledebilir Ruhsal rehberlerin aktardığı ruhi enerjiyi aktarabilir Yakınındaki veya uzağındaki hastaya şifa verebilir Saf bir niyetle şifa yapmaya başlayan her insana görünmeyen alemdeki rehber varlıklar yardım amacıyla gelebilir Şifa yapmaya başlamadan önce rehber varlıklardan yardım ve korunma talep edildiğinde şifaya niyetlenen kişiden yayılan düşünce dalgaları rehber varlıklar tarafından algılanır Düşünce ve şuur için zaman ve mekan sınırlaması yoktur Her düşünce tüm evrene dağılan bir titreşimdir ve o titreşimle rezonansa girebilecek varlık grupları vardır Kuantum fizikçilerine göre de şuur için zaman ve mekan sınırlaması yoktur Düşünce ve istek yoğunlaşması ile bir insan zaman ve mekan ötesine geçip çeşitli enerjileri aktarabilir Bu aktarımın olabilmesi için daha önce de söylediğimiz gibi ruhsal şifacının en azından bir veya birkaç şakrasının daha aktif veya uyanmış olması gerekir Bildiğiniz gibi şakralar zaman ve mekan ötesi enerjilerin giriş kapıları olarak iş görür Hiroshi Motoyama, Şakra Teorileri adlı kitabının 277 sayfasında bu duruma çok güzel bir örnek vaka anlatır “Kalp şakramın uyanmasından sonra hem psişik enerji yayma, hem de psişik şifa yeteneklerimin farkına varıp bunları kontrol etmeyi öğrendim Solar pleksus şakramın uyanmasından sonraki durumun tersine, kalp şakramın uyanmasından sonra kendi ruhsal enerjim ve astral bedenim, başka birinin bedenine girmeye ve onun bedeninde iyileştirici etkiler sağlamaya muktedir hale geldi Ayrıca varlığımı, tedavi etmek istediğim insanları da içine dahil edecek şekilde genişletebiliyordum Diğer insanlar da benim genişlemiş olan varlığıma girebiliyor ve benim içinde yaşayabiliyorlardı Kalp şakrasının uyanmış olduğunu düşündüğüm annem de sık sık psişik şifa yöntemini uygulardı Örneğin bir keresinde, doğuştan kör bir kıza bağırarak enerji göndermişti Kızın gözlerinden birdenbire kan ve irin geldi, derken gözleri açıldığında ışığı algılayabilir hale geldi; yaklaşık bir hafta sonra da nesneleri görmeye başladı Başka bir sefer de annem, on yıldan uzun bir süredir yatalak olan felçli, yaşlı bir çiftçi için dua etti Duadan sonra ona ayağı kalkmasını emretti ve hasta hemen ayağa kalktı” Vaka 1938’in Mart ayında bir anne ve Cayce’nin şaklaban olduğunu iddia eden hasta kızı okuma için gelir Edgar Cayce ipnotik transa geçer Transta kızın akciğerlerinde sorun olduğunu söyler ve şöyle devam eder Hastalığa yabancı bir nesnenin, tozun veya benzer bir şeylerin içeri çekilmesi neden olmuştur Daha sonra da omurgada bir örselenme ile oluşan basınç akciğerlerdeki sorunu körüklemiştir Ana, kızın ağzı açık kalır Çünkü kız 15 yıl önce ağaçtan düşmüştür ve sırtından tam da Cayce’nin belirttiği bölgeden yaralanmıştır Diğer neden ise kızın çocukluğunu geçirdiği banliyöde benzin buharı solumuş olmasıdır Kızın iyileşmesi için önerilen şudur: Beş litre civarında içi kireçleştirilmiş bir meşe fıçısı hazırlayın Yarısını elma likörü ile doldurun Ağzını iyice tıkayın ve onu buharlaşmanın yapılacağı yere koyun Günde 3–4 kez elma likörü buharını teneffüs edin Çiğ süt, et, yumurta yemeyin (kıza litrelerce çiğ süt içirilmiş) Fıçıyı bulup hazırlamak ve buğulara başlamak 3 haftayı aşar 3 ay sonra genç kız yeni bir okuma için gelir Göğüsteki ve yüzündeki şişlik kaybolmuş, yanakları renklenmiştir Genç kız tamamen iyileşir, evlenir ve bir daha da enfeksiyon tekrarlamaz |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|