Evlilikte Cinsellik Amaç Değil Araçtır

**Prof. Dr. Sinsi** · 07-14-2012

Evlilikte Cinsellik Amaç Değil Araçtır

Yüce Yaradan insana en büyük lütfü cinselliktir

Bu ikram insan için “amaç” değil “araç”tır

Amaç, bedensel ve ruhsal tatmindir

Yani insanın iç huzura kavuşmasıdır

Yeni nesil farkına varmadan, aynı zamanda çevrenin de etkisinde kalarak aşkı alabildiğine serbest kullanmakta ve kadın erkek arasındaki bu beraberliği cinsellik olarak değerlendirmektedir

Cinse! duygular azaldığı vakit de davranışlar değişiyor

Ne sevgi, ne de insanlık kalıyor

Bunun sonucunda da bunalımlar ve mutsuzluklar baş gösteriyor

Bu konuda Mevlâna’nın sözü ne kadar anlamlıdır: “Sen şehvete aşk adını koymuşsun, ikisinin arasında ne kadar uzun yol olduğunu bir bilebilsen…”
Fransız düşünürlerden Paul Geraldy’nin tespiti de önemli: “Biz cinselliğe aşk adını verdik

Onu alladık pulladık ve tahta oturttuk

Peki gerçek aşka ne oldu?”
Bu açıklamalardan sonra anlatmak istediğimiz konuyu açık ve net olarak ortaya koyabiliriz

Günümüzde artık gerçek aşk yoktur

Aşkın adı vardır ama onu yaşayacak insanlar kalmamıştır

Eğer gerçek aşklar olsaydı, insanlar bunalımlara düşerler miydi?
Eğer gerçek aşklar olsaydı, insanlar bu kadar mutsuz olur muydu?
Eğer gerçek aşklar olsaydı, boşanmalar bu kadar fazla olur muydu?
Duygular insanları çoğu zaman yanıltırlar

Bu yüzden “eş seçiminde” duygularımızla değil, aklımızla hareket etmeliyiz

Eğer gerçek aşklar olsaydı, insanlar bu kadar çıkarcı olurlar mıydı?

Konu Araçları	Bu Konuda Ara
Yazıcı Çıktısını Göster Sayfayı E-posta ile Yolla	Bu Konuda Ara: Gelişmiş Arama
Görünüm Modları

07-14-2012	#1
Prof. Dr. Sinsi	Evlilikte Cinsellik Amaç Değil Araçtır Evlilikte Cinsellik Amaç Değil Araçtır Yüce Yaradan insana en büyük lütfü cinselliktir Bu ikram insan için “amaç” değil “araç”tır Amaç, bedensel ve ruhsal tatmindir Yani insanın iç huzura kavuşmasıdır Yeni nesil farkına varmadan, aynı zamanda çevrenin de etkisinde kalarak aşkı alabildiğine serbest kullanmakta ve kadın erkek arasındaki bu beraberliği cinsellik olarak değerlendirmektedir Cinse! duygular azaldığı vakit de davranışlar değişiyor Ne sevgi, ne de insanlık kalıyor Bunun sonucunda da bunalımlar ve mutsuzluklar baş gösteriyor Bu konuda Mevlâna’nın sözü ne kadar anlamlıdır: “Sen şehvete aşk adını koymuşsun, ikisinin arasında ne kadar uzun yol olduğunu bir bilebilsen…” Fransız düşünürlerden Paul Geraldy’nin tespiti de önemli: “Biz cinselliğe aşk adını verdik Onu alladık pulladık ve tahta oturttuk Peki gerçek aşka ne oldu?” Bu açıklamalardan sonra anlatmak istediğimiz konuyu açık ve net olarak ortaya koyabiliriz Günümüzde artık gerçek aşk yoktur Aşkın adı vardır ama onu yaşayacak insanlar kalmamıştırEğer gerçek aşklar olsaydı, insanlar bunalımlara düşerler miydi? Eğer gerçek aşklar olsaydı, insanlar bu kadar mutsuz olur muydu? Eğer gerçek aşklar olsaydı, boşanmalar bu kadar fazla olur muydu? Duygular insanları çoğu zaman yanıltırlar Bu yüzden “eş seçiminde” duygularımızla değil, aklımızla hareket etmeliyiz Eğer gerçek aşklar olsaydı, insanlar bu kadar çıkarcı olurlar mıydı?