Evliliklere Neler Oluyor?

Eski 07-14-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Evliliklere Neler Oluyor?



Kanayan bir yara bu Herkes üstünü örtse de alttan alta kan gidiyor Korkarım, bu hengamede, bir çok yuva kan kaybından çökecek
Aile “son kale” idi, değil mi?
Evet, sosyal anlamda aile, bir toplumu ayakta tutan son kaledir Bir bina için sütun, bir doku için hücre, bir tarla için tohum ne ise, bir toplum için de aile odur Ailenin birlik ve dirliği, tıpkı suyu oluşturan hidrojen ve oksijenin birliğine benzer Eğer bu ikisini birleştikten sonra ayırmaya kalkarsanız; biri yanıcı, diğeri yakıcı iki gaz elde edersiniz Bu durumda ortada sudan eser kalmaz
Aile, dünyanın her yerinde ve tarihin her döneminde, ahlaki ve dini değerlerle doğrudan irtibatlı bir kurumdur Bu bakımdan da, bir boyutuyla kutsaldır ve kutsalla alakalıdır Çünkü, aileyi oluşturan “nikah sözleşmesi” her çağda ve zamanda kutsal ya da kutsal bilinen değerler adına yapılır Bu ağaç, tohumu sadakat, toprağı şahsiyet, suyu şefkat, güneşi muhabbet, bakıcısı fedakarlık ve ilgi olan bir ağaçtır Biri eksik olursa, kurumaya yüz tutar
Dolayısıyla halkının kahir çoğunluğu Müslüman olan bu ülkede aile, İslâmî temeller üzerinde yükselir Nitekim bu güne kadar İslam ahlak ve yaşam tarzına karşı yapılan iç ve dış saldırılara karşı en sağlam sığınak ve korunak aile olagelmiştir
Bu, o kadar böyledir ki; islami hayat tarzına karşı düşmanca tavırlar sergileyen zümre ve kurumlar dahi, harcı İslam’la karılan aile kurumunun, 150 yıldan beri “beka” krizine giren bu ülkenin varoluş mücadelesinde oynadığı rolün önemini itiraf etmek zorunda kalmışlardır
Fakat, işte o son kaleye de nazar değdi…
Dost-düşman herkesin imrendiği aile kurumu, imdat sirenleri çalıyor Son yıllarda yıkılan ailesini kurtarmak için çırpınan, “Ne olur yardımcı olun!” diyen kişilerin sayısı o kadar arttı ki, inanamazsınız
Elbette bunda birinci faktör, öteden beri uygulanan ve “mahut süreçte” ivme kazanan İslami hayat tarzına ve onun harcıyla karılan geleneksel kültüre karşı açılan savaştır Hep söyledik ve ısrarla da söyleyeceğiz: İslam’a karşı savaş açan şunu iyi bilsin ki, bu ülkede yaşayan kalabalıkları “millet” eden değerlere karşı savaş açmıştır Dolayısıyla, bu savaş sırasında açılan her gedik, sadece İslam’ın surunda açılmış bir gedik değil, aynı zamanda Türkiye gemisinin tabanında açılmış bir deliktir
Bu hakikati bir kez daha dile getirdikten sonra, konumuza dönerek soralım: Aile kurumunun son yıllarda uğradığı zafiyetin tüm vebalini “ötekine” atarak kurtulmak doğru ve adil bir yaklaşım mıdır?
Elbette değil…
Bu konuda, İslam’ı kendileri için hayat tarzı olarak benimsemiş olan insanların vebali iki kat artmaktadır Çünkü “model aile” oluşturma misyonu, inançlarının onlara yüklediği bir yükümlülüktür Onlar bu yükümlülüklerini yerine getirmekten, ne yazık ki aciz görünüyorlar
Üç-beş yaş psikolojisiyle parayı yeni keşfedip onu her şey sanan Müslüman erkeklerin ikinci eş edinme furyasının açtığı yaralar henüz kapanmamışken, şimdi ondan daha vahim bir durum olan çok çocuklu ailelerin çözülüşleriyle yüz yüzeyiz
“Ekonomik krizi” geçiyorum Ancak hemen belirtmeliyim ki; klasik Anadolu ailesinde ekonomik sıkıntı geçmişin hiçbir döneminde bu boyutta boşanma sebebi sayılmamıştır O halde, ekonomik gerekçeli geçimsizlik ve boşanma vakalarının altında yatan gerçek neden “ahlaki çözülmedir” ve krizin doğru adı olan “adam krizi” aileyi de etkilemektedir
Benim asıl üzerinde durmak istediğim nokta, ailenin çekirdeğini oluşturan eşlerin kimlik ve kişilik sorunlarıdır Çünkü bu sorunlar aileye, bir “değer kırıcı” olarak yansıyor ve ailenin huzur kalitesini düşürüyor
İşin özeti, “aile sorunu” gibi gözüken bir çok sorunun, temelde “insan sorunu”, bir başka ifadesiyle “şahsiyet sorunu” olduğu inkar edilemez bir biçimde ortaya çıkıyor Bu durumda çekirdek aileyi oluşturan eşlerin birbirlerini suçlamaları da bir şey ifade etmiyor; çünkü bu suçlamalar “şahsiyeti” görmezden gelici, daha çok “cinsiyet” merkezli “erkekçi” ya da “kadıncı” suçlamalar oluyor
Oysa ki, eğer bir evlilikte “insani ilişkide” sorun varsa, gerisini saymaya gerek yoktur Çünkü bu, aile ağacının kökünü oluşturur Kökü kurumuş bir ağacın dallarını ıslah etmeye çalışmak, abesle iştigaldir Hele kurumuş dalların cins meyve (=çocuk) yetiştirme iddiaları tamamen gülünç olacaktır
Alınacak en acil önlem, tümden kurumadan bu ağacın kökünü, ihtiyaç duyduğu su, toprak, gübre gibi unsurlarla beslemektir O zaman “insanlık” ortak gövdesi üzerinde yükselen dallar, birbirini bütünleyen eşler olmanın bilinciyle, cins meyvelere durabilirler
Örnek ve mutlu ailelerin oluşturduğu evler cennetin dünyadaki şubesi gibi gelir bana
Tersi ise cehennemin dünyadaki şubesi gibi…
Sahici toplumsal dönüşüm ve değişim hamleleri sokaktan değil “evlerden” başlar; cennetin dünyadaki şubeleri olan evlerden…
Aile mutlaka korunmalı…

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.