Prof. Dr. Sinsi
|
Mekki-Medeni
Mekki-Medeni
Peygamber (s a v ) bi'setten önce bir ömür boyu kitap ve iman nedir bilmiyordu Sonra Allah (c c ) onu, mesajının tebliği İçin seçti; ona vahiy gönderdi Önce gelip geçmiş peygamberler gibi kırk yaşında ona peygam*berlik verdi ki, fikrî yönden daha olgun, azim, ifade ve kararlılık bakımın*dan daha güçlü ve daha geniş tecrübeli, kalbi daha dayanıklı olsun
Bazı müfessirler, Peygamberin bi'setten önceki yaşını Kur'an nassla-nndan çıkarmaya koyuldular Allah Teâlân'm peygamberinin dili üzere söy*lediği; «Daha önce aranızda bir ömür boyu bulundum » [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn137] sözünden başkasını bulamayınca âyette geçen «ömür» lafzının kesinlikle kırk yaşla eşanlamlı olduğu sonucuna vardılar [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn138] Lugâtın medlulü ile tarih olgu*su arasında bu gibi nice aceleci tefsirleri biribirine karıştırdılar!
«Ömür» kelimesi yalnız başına, onların verdiği hükümden hiç bir şey ifade etmez Lugavî medlulünde belli bir sayıya açık her hangi bir İşaret 'yoktur Lâkin- cümle içerisindeki yerinden yahut tarihin akışından- bir ne*vi işaretle bir düşünce verebilir Kırk yaşının, âyette geçen «ondan önce bir ömür boyu» sözleriyle eşanlamlı olduğuna hüküm verenler haddi za*tında önce Rasulullah'ın hayat hikâyesini göz önünde bulundurmuş sonra Kur'anî ifadeyi bu vakıaya uydurmuşlardır
Âyetin tefsiri hakkında müsteşriklerin yaydıkları şüphelere gelince, bunlar ya bilen bir kişinin ya da ahmak bir cahilin mugalatalarıdır: Onlar, vahyin başlangıcında Peygamberin yaşını tesbit etmek için araştırmacının dayanabileceği bir delilin bulunmadığını ileri sürerler [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn139] Bazıları da ri*vayetlerin biribirlerini tutmamalarından dolayı biryaş belirlemenin mümkün olmadığını söylerler [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn140] Kimileri de Arabların ve Sami ırkının büyük ço*ğunluğunun, kırk sayısına sinirsel bir özellik atfettiklerinden dolayı Pey-gamber'e kırk yaşında Peygamberliğin geldiği iddiasının ortaya atıldığı hükmüne varmaktadır [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn141]
Mugalataları bilerektir Rivayetlerin biribirlerini tutmadıkları hususun*daki iddiaların bir yalandan ibaret olduğunu onlar da biliyorlar Çünkü çe*şitli rivayetlerin bulunması, kesin olarak rivayetlerin biribirlerini tutmadık*ları anlamına gelmez Rivayetlerin hepsi aynı kuvvette olup aralarında bir tercih yapma mümkün olmadığı zaman rivayetler arası çelişki söz konusu olabilir Hadis eleştirmenlerinin hassas ilmî İstılahlarında çelişki buna de*nir [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn142] Ama bir rivayet diğerine tercih edilebiliyorsa, artık rivayetler ara*sında çelişki vardır denemez Tarihçiler varsın Peygamberin yaşıyla ilgili onlarca rivayet nakletsin [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn143] Tefsir ehlinden muhakkiklerin tercih etti*ği gibi [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn144] bu rivayetlerin en meşhuru, en sahih olanıdır
Müsteşriklerin cehaletleri yahut tecâhülleri, Arab ve Sami ırkınca sır*larla dolu tılsımlı sayıyı tesbit karşısında hakiki yahut göstermelik hayret-terindedir Bu sayı bazen kırk, bazen yedi veya yetmiştir [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn145] Bilmiyor*lar ki bazı sayılarda gösterilen mübalağa - her ne kadar gerçek bir vakıa ise de- her zaman için bu sayıların gerçek karşılıklarının var oluşunu en*gellemez ve en güvenilir rivayet gerçek mefhumlarını destekliyorsa, acaba gerçek manaları mı, yoksa mecazi manaiarı mı kastedilmiş şeklinde tered*düt etmeye gerek kalmaz
O halde bu müsteşriklerin mugalatalarına ve tecahüllerine karşı çıkıp ne âyette geçen «ömür» kelimesine dayanarak ve ne de bu garip rakam hakkındaki Sâmilerin inançlarının etkisinde kalarak, aksine, meşhur vq sahih rivayetlere dayanarak Allah'ın Peygamberine kırk yaşında Peygam*berliği verdiğini söyleyeceğiz O rivayetler ki, havas ve avam arasındaki yaygınlığıyla nerdeyse tevatür derecesine ulaşmıştır
Hiç şüphesiz vahyin başlangıcında Peygamberin yaşı hakkında ileri sürülen şüphe, Mekkede İslâmî davetin başlangıcı ve ardından hem Mek-kede ve hem de ondan sonra Medinede vahyin merhaleleriyle ilgili haber*ler hususunda şüpheler saçmak için bir mukaddimedir Şayet vahyin baş*langıcı kapalı kalır ve bu husus tesbit edilemiyorsa bundan sonraki âyetle*rin İnişleri nasıl tesbit edilebilsin?
Şu anda - vahyin başlangıcı hakkında her türlü şüphe ve kapalilığ! giderip Peygamberlik gelmezden önce Rasuluilah (s a v ) in yaşını vuzuha kavuşturduktan sonra - daha önce bu kitapta anlatılanlara; vahiy vakıası*na, ferdî veya içtimaî münasebetlere binaen Kur'an'm parça parça indirilişine, Kur'an'ın toplanması, ezberlenmesi, çoğaltılması ve resmi ile ilgili haberlere, nüzul sebeplerine, âyetler arasındaki münasebetlere güvenle inandığımız gibi muhakkak imamlarımızın başlangıcı, sonucu ve aradaki merhale hakkındaki bize sunduklarını da gönül huzuruyla kabuledebitirîz Çünkü gerçekten bu âlimlerimizin gösterdiği büyük hassasiyet, Kur'an hakkındaki samimiyet ve endişeleri, tarihî gerçekleri ihmal etmedikleri gi*bi sanat uyumuyla ilgili titiz eleştirileri takdire layıktır
Kur'an ilimlerini bir değerlendirmeye tabi tutacak olursak Mekkî ve Me*denî âyetlerle sureleri bilmek için rivayetleri tahkike tabi tutma ve sağlıklı tarihe muhtaç olduğumuz hususunda bir şüphemiz olmamalıdır En azın*dan bu konu, nuzûl sebeplerinden daha çok bunlara muhtaçtır Çünkü se*bepleri bilmek, ferdî ve içtimaî münasebetlerle ilgili belli bazı cüz'i mese*leler ihtiva eder Başlangıçta sebeplere mebni olarak inmemiş bulunan di*ğer Kur'anî tafsilattan her hangi bir şeyle ilgilenmez [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn146] Ama Mekkî ve Medenî'yi bilme ilmi Kur'an'ın tamamını sûre sûre ve âyet âyet ele almayı gerektirir Kur'an'daki her sûre ya Mekkî veya Medenîdir Ayrıca Mekkî olan bir sûrede Medenî âyetler, Medenî olan bir sûrede Mekkî âyetler bulu*nabilir Kur'an'da her bir âyetin kimliği bellidir, hayatı bellidir Kendi zümre*sinden başkasına karışırsa, güvenilir âlimler onu öyle hassas ölçülerle eleştiriye tabi tutarlar ki, Mekkî mi yahut Medenî mi olduğunu hemen he*men kesinlik derecesinde tesbit ederler
O halde Mekkî ve Medenî ilmi kendisini kuşatan büyük ilgiye değer bir bilgi olup İslâm davetinin merhalelerini ve olaylarla tedrici olarak geli*şen hikmet dolu adımlarını tesbit etmek, hem Mekke, hem de Medİnede ve diğer yerlerde, yaşayanlarla ilişkilerini inceleyebilmek ve hem mü'min-lere, hem müşriklere ve hem de ehîi kitaba yapılan çeşitli hitapları zaptede-bilmek İçin gerekli bir ilimdir
Bu ilmi hakkı ile ihata etmek bu geniş çerçeveli hususları bilmekle mümkün olduğundan konulan ve şekilleri de pek çoktur O, hem zaman açı*sından bir tertip, hem mekân bakımından bir tahdit, hem konu bakımından bölümlere ayırma ve şahsî bakımdan da bir tayindir «Mekkî, hicretten sonra da olsa Mekke de nazil olandır » diyen mekânı göz önünde bulun*durmuştur «Mekkî, Mekkelilere hitap eden ve Medenî de Medinelilere hitap edendir» diyen, muhatap olan şahısları gözetmiştir «Mekkî, Mekke dışında nazil olmuş olsa bile Rasululah'ın Medine'ye, hicretinden önce nâ-zil olandır Medenî İse, Medenî nazil olandır » diyen, İslâm'ı davet mer*halelerinde zaman sırasını gözetmiştir ki, meşhur olan görüş budur Biz bu son tarifi alırken diğer tariflerde geçen zaman, mekân ve şahıslara da dikkat çekecek ve onları okuyucudan gizlemeyeceğiz [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn147] Hatta dördün*cü bir unsur olan konu unsurunu da ihmal etmeyeceğiz
İşte el-Mümtehine sûresi, mekân göz önünde bulundurulduğu zaman başından sonuna kadar [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn148] Medine'de nazil olmuştur Zamanı göz önün*de bulundurduğumuzda hicretten sonra inmiştir Şahısları söz konusu etti*ğimiz zaman Mekke ehline hitaptır Ama konusunu öğrenmek istediğimiz*de mü'minlerin kalblerini temizleyip olgunlaştıran içtimaî bir rehberliği kapsamaktadır Onun için âlimler onu, «Medine'de nazil olan ve hükmü Mekkî olanlar» arasında mütalaa etmişlerdir [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn149]
Yüce Allah'ın «Ey insanlar! Doğrusu biz sizleri bir erkekle bir dişiden yarattık Sizi milletler ve kabileler haline koyduk ki birbirinizi kolayca ta-nıyasmız » [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn150] âyeti Mekân söz konusu olduğunda Mekke'de ama za*man gözönünde bulundurulsa fetih günü hicretten sonra inmiştir Konu göz önünde bulundurulduğunda, tanışmaya davet etmekte ve insanların hepsi*nin aslının bir olduğuna dikkati çekmektedir Şahıslar gözetildiğinde ise, hem Mekke ve hem de Medine ehline hitaptır Onun için âlimler ona ne Mekkî deyip geçmişler ve ne de kesin olarak Medenî demişlerdir Aksine onu, «Mekke'de nazil olupta hükmü Medenî olanlar» arasında mütalaa et*mişlerdir
Kaldı ki Mekkî ve Medenî için yapılan zaman taksimini tercih ederken tereddüt etmiyoruz Çünkü tarihle sıkı sıkıya ilişkisi bulunan bir konuyla karşı karşıyayiz Başlangıçta, ara dönemde ve sonda Mekke veya Medine'*de nazil olanı tesbit etmeyi hedef aldığımız müddetçe mekân taksimini se-çemeyiz Biribirini takipeden bu dönemler, zaman tertibini seçmeyi gerekli kılmaktadır Şahısların tayini ve konuların tesbitine gelince bunlar ikinci plânda olan hususlar olup olaylarla gelişen zaman tertibi içerisinde müna*sip yerlerini işgal ederler
Psikolojik dururniarla içtimaî dönemleri göz önünde bulunduran ve çevrenin hayat ve canlılar üzerindeki etkisini de görmemezlikten gelme*yen bu zaman tertibini muhakkik âlimlerimiz bnimsemiş ve ona o derece önem vermişler ki, İslâm davetinin merhalelerini bilmeyen bir kimsenin, Allah'ın Kitabını tefsir ve izaha kalkışmasına karşı çıkmışlardır Ebu'l Ka*sım el-Hasen b Muhammed b Habîb en~Neysâbûrî [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn151] şöyle demekte*dir: «Kur'an ilimlerinin en yücelerinden biri, onun nüzulünü, nüzul yerini ve hem Mekke'de nemde Medine'de başlangıçta, arada ve sonda inenlerin İniş sırasını, daha sonra Mekke'de nazil olup hükmü Medenî ve Medine'de nazil olup hükmü Mekkî olanı bilme ilmidir [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn152]
Burada Ebu'l Kasım el-Neysâbûrî'nin sözlerinden bizi ilgilendiren, Kur'an'ın tamamını zaman açısından açıkça altı merhaleye taksim etmesi*dir: Üçü Mekke'de olup başlangıç, ara ve son merhalelerdir Ondan sonra da Medine için aynı taksim yapılmıştır Bazı müsteşriklerin nüzul sebeple*rini temel alarak Kur'an'ı altı veya dört merhaleye taksim etmeleri -az son*ra göreceğimiz gibi- bizatihi zararlı bir şey değildir Çünkü büyük âlimleri*miz de buna benzer taksimatta bulunmuşlardır Ama sahih rivayetler bir tarafa atılıp ham ve temelsiz görüşlere dayanarak taksimat yapılırsa, işte o zaman zarar sözkonusu olur
|