İşporta Tezgahı |
07-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İşporta Tezgahıİşporta Tezgahı - İşporta Tezgahı Hikayesi ( Yıllar önce ) Mobilyaları eskimiş, duvarlarının sıvası dökülmüş, tek göz odalı bir evimiz vardı Sanırım adına gecekondu deniyordu Bilmediğim bir kelimeydi Küçük olmasına küçüktü ama bana hep büyük gelirdi Ya da ben küçüktüm Tanıdığım en iyi dostum, babamdı Sokakta tanıştığım çocuklar da iyiydiler Ama hiçbiri bana babam kadar yakın değildi Sürekli çalışmak için dışarı çıkardı Bazı geceler eve hiç uğramaz, rüzgarın uğultusu pencere pervazına değdikçe ürperir, uyuyamazdım Korkudan yorganın altında sabah olmasını bekler, sonunda yorgunluktan uyuyakalırdım Babam her zaman yorgun görünürdü Gözlerinin altındaki karartının doğuştan olduğunu sanırdım Evimizin arkasında bir işporta tezgahı dururdu Babam onunla işe çıkardı Tezgahın üstüne çıkıp oynadığım zamanlarda çok kızardı Ama beni hiç dövmezdi Yaramazlık yapmadığım sürece sorun yoktu Hiç kızmazdı İşporta tezgahından umudu kesince başka şeylerle uğraşıyordum Hiç oyuncağım olmadı Sokakta bulduğum birkaç parça sopayı birleştirip oyuncak yapardım Teneke kutu ve pet şişeler geleceğin Pele`sinin tekmelerinden sakınmalıydılar Daha yedi yaşında gözlerindeki alev yeni yeni canlanan bir çocuktum Hayatımın en mutlu, en meşakkatsiz günleriydi Sadece babam, dünyam ve ben vardık Büyüme hayallerim de vardı Büyüyünce insanların yeşerdiğini, arkadaşımın anlattığı masaldaki devler gibi irileştiğini sanırdım En çok büyük adam olmanın hayalini kurmayı severdim Çünkü bana çok eğlenceli gelirdi Babam gibi büyümek, büyük adam olmak isterdim Babam her gün insanın büyüdüğünü söylerdi Önceki güne göre bir gün daha büyük olurmuş Yine önceki güne göre büyüdüğüm bir gündü Çöp konteynırında satılmaya uygun gördüğüm ıvır zıvır ne varsa, kazağıma doldurup eve götürdüm Hepsini yatağın üzerine birer birer dizdim Kullanılmaz kasetler, eskilikten rengini kaybetmiş dergi ve gazeteler, boş sigara paketleri, kola şişeleri Daha neler neler vardı Mutfaktan yürüttüğüm büyük bir bez parçasını belime dolayıp yatağın üstüne çıktım Sonra kasetleri elime alıp, boş odanın duvarlarına bağırdım: - Gel abla gel Batan geminin türkücüsü bunlar Kimsede yok bizde var Adam su yutarken söylemiş, öyle boğuk çıkıyor ki sesi duysan inanma Bu kasedi dinleyen iki kişi kör, üçü de kötürüm oldu Birini de daha dün defnettik Allah rahmet eylesin Sonunda hayali müşterilerden birinin ilgisini çekmeyi başardım Ne de olsa o yaşlarda insanın ikna kabiliyeti yüksek oluyordu Hayali müşteri cebinden çıkardığı parayı bana uzattı Bende parayı çenemde sıvazladıktan sonra cebime koydum: - Hayrını görB ereket versin Gölge yapma tamam, aldın alacağını yaylan Biraz da asiydim galiba Kasetleri odanın bir köşesine fırlattıktan sonra gazeteleri elime aldım, çat pat okumayı biliyordum, babam öğretmişti 6 Mayıs 1972 tarihinin gazetesi olması lazım Bu tarihe ileride bir çok kenar mahalle duvarlarında rastlayacaktım Manşeti okumaya çalışıp tekrar duvarlara bağırdım: - Yazıyor Yazıyor İdam edildiler İdam edilenleri yazıyor Yurttan en son haberler Almaz mısınız hanfendi? Ya siz beyfendi? Sadece 10 kuruş İki hayali müşteri daha çıktı 10`ar kuruştan 20 kuruşu cebime indirip, gazeteleri yeni sahiplerine verdim Herşeyi sattıktan sonra pencerede yorgun tüccarlar gibi dışarıyı seyrediyordum Hayatımda hiç araba görmemiştim Olağanüstü birşeydi Tozu dumanı birbirine katarak hareket ediyordu Bastıramadığım heyecanımla dışarı çıkıp arabanın peşinden koşmaya başladım Diğer çocuklar da koşuyorlardı Araba köşeyi döndükten sonra durdu İçinden elbisesi fiyakalı bir adam indi Büyük adamdı Hem de ne büyük Onun gibi biri olmayı diledim Hayallere dalıp, dakikalarca arabanın başından ayrılmadım Güneş batmadan eve gitmem gerekiyordu Araban da ayrılmak istemiyordum Güneş sonunda ortadan kayboldu Ayaklarım beni eve götürüyordu Aklım hala arabadaydı Eve gittiğimde babam çoktan gelmişti Yatağa uzanmış yatıyordu Bende sessizce yanına kıvrılıp yattım Gece kötü rüyalar gördümKorkuyla babamı uyandırmaya çalıştım Ama uyanmıyordu Dokunmalar yumruklamaya sonunda da gözyaşları ve hıçkırıklarıma dönüştü Kirli yatak örtüsünün üzerinde cansız bir şekilde yatıyordu Ölmüştü En iyi arkadaşımı kaybetmiştim Yalnızdım Bir başıma Tüm suç bendeydi O arabayı gördüğüm anda değiştiğimi hissetmiştim Arabadan inen fiyakalı adam gibi büyük adam olmak istemiştim Babam gibi olmak istediğimi unutmuştum Babama ihanet etmiştim Benim yüzümden ölmüştü *** ( Yıllar sonra ) Ağaçlarla çevrili ıssız parkın sahipsiz bir bankında yatıyorum Hava soğuk ama anıların sıcaklığı kalbimi ısıtmaya yetiyor Babam geliyor aklıma Alnındaki kırışıklar hala gözlerimin önünde Yaşlılıktan değil de verdiği hayat mücadelesinden kaynaklandığını şimdi daha iyi anlıyorum Zaman; yırtılıp atılan takvim yaprağı gibidir Hayallerini, umutlarını, anılarını ve hatta yaşamını da yırtıp attığının farkına varmaz insan Yetiştirme yurduna verilmiştim Dayanamadım, nesneleşiyordu herşey gözümde Sonunda kaçtım Gecekonduyu yıkmışlardı İşporta tezgahına dokunmamış, parçalanmış tahta ve kiremit yığınlarının arasında bırakmışlardı Tek dayanağım, tek tesellim o oldu Yıllarca karnımı doyurdu ekmek teknem Birlikte nice sokaklar arşınladık Çocukluk oyununun hayattaki acı benzetmesiydi Ben satıcıydım ve müşteriler vardı Ama hayali değildiler, gerçektiler Babam öldükten sonra benim hiç ailem olmadı Arkadaşlarım vardı Benim gibi işporta tezgahıyla işe çıkan arkadaşlardı Ama hiçbiri bana babam kadar yakın değildiler Zaman; kum saatinde ince ince elekten geçen yalnız kum taneciği gibidir Yalnızlığının farkına varmaz insan Bankın yanında bizim yadigar duruyor İşporta tezgahım Babamın işporta tezgahı Babam gibi büyük adam olmak istiyordum Sonunda oldum Onun yaşlarındayım Ama ben yine eskisi gibi o büyük adamı görmek istiyorum Çocuk olmak istiyorum Babamı görmek istiyorum Zaman; aynı dairede dönmekten beyni sulanan akreple yelkovanın mide bulantısı gibidir Hayat bunalımında anlık bulantılardır Asla dur diyemeyeceğinin farkına varmaz insan Vücudumda ince bir sıcaklık hissediyorum Tüm bedenime yayılıyor Küçükken yorganın altında yorgunluktan uyuyakaldığımı hatırlıyorum Tebessümle: - Sonunda senin gibi olmayı başarabildim baba Sana asla ihanet etmedim Üzerime rehavet çöküyor Zaman;doğmak ve ölmektir Asla farkına varmaz insan Örsan Akgül |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|