07-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Beklerken Bencil Sevgiliyi
__Uzundur geceleri eğer yalnızsan beklerken sevgiliyi Uzak olsa da nefesini duyarsın anıların Beyninde bir tıkırtı olsun istersin Bomboş odaların içinde böcekler tırtıklamalı elbiseleri yeter ki ses versin biri ya da birilerinin benzerleri  
Kulakların boşuna bekler duymak istediğini nafile  Sessizlikte akarken zamansız düş selleri anlarsın ki saatler bile aldatırmış bekleyenleri Seni seviyorum diyerek haykıran bencil sevgili başka kollara kucak açmıştır da sen hala avutursun zavallı benliğini 
Vakit göçe durmuştur Unutulmuşsundur giden tarafından Zamana yenilir düşersin aklın istasyonundan , üstelik başkalarına göre delisindir Dönmez yine de aşkın akıllı geçinen sevgilisi  
Bir buse kalmıştır dudaklarında ayrılığın son dokunuşudur aslında  Islak ve bedensiz yaşlar sıyrılır yağmurlar bulutlardan boşalıyordur adeta  Her evin ışıkları akşama yelpaze olurken, senin ev zift karasına bürünür  Komşularının açılıp kapanan kapıları, çocukların anne   Baba! diyen nazlı ve şımarık sesleri senin kulaklarında hüzünlü bir şarkı olarak çalar durur Yemek vakti masaya senden önce keder oturur Afiyet olsun bile demez 
Sinsidir ve çaktırmadan açacaktır bir şişe şaraptan önce zehirli içeceği Sen ikram edemezsin bir kedere neşeyi Zaten etsen de istemez ki kendisi bile dertli  Dolar gözlerin kadeh niyetine boşaltırsın salya sümük bulaşığı gözyaşlarını  
Her zamanki gibi masa pembe çiçekli örtüyle kaplanmış , üzerinde sana eşlik eden ; beyaz poplinden peçete, bir çift mor mum  Uslu çocuklar gibi, konuşmadan seni izliyordur hepsi Çatal, bıçak ise yüreğinde akan kanı keser hafif bir gürültü duyunca   Belli belirsiz bakarsın korkarsın çünkü yalnızsındır Ya beni öldürürlerse di  Kalkıp ışığı yakmak istersin titrek ellerinle Mum süzülür gölgesiyle tavana uzaklaşırken büyürsün duvarda Nihayet uykulu zaman sallar beşiğini kirpiklerinin arasında bir çift göz bebeği kapanmaya başlar  
Giymek istemezsin dantelli geceliğini  Terliklerinden başlarsın çıkartmaya üzerindekileri Ayağındaki sıkmıştır Sanki yabancı evmiş gibi bütün gün çekinerek çıkartmamışsındır Aslında "bir gelen olur belki"diye umutlanmışsındır da kendine bile söylememişsindir içindekileri  Banyoya girdiğinde sarı havluyu alıp silkelersin, ne var sanki toz mu bulacaksın ki? Tek başına bir ev de titizliğin seni sever sen de onu Hep düzenlisindir Konuşurken içindeki ile hayat zaten bozuk ve kirli Yaşadığım yuva temiz kalsın bari dersin  Dişlerini fırçalarsın günde beş kere Kendini unuttuğunda bile fırçalarken bulursun otuz iki tane misafiri Her şey gibi bedenin de temiz olmalı   Belki   Belki ölüm gelir diye aniden  Sadece akşamları çıkarsın balkona az bir şey seyredersin geceyi ve onun üzerinde gezinen cicili bicili, gümüş elbiseli kraliçeleri  
Gökyüzü sınırsız ve yeryüzüyle kavuşumsuz ülkedir Seversin sevgilini sever gibi ve nihayet bir rüzgar gelir eser omuzlarına konmuş dost eli gibi Sararsın iki kolunla bedenini  Boynun eğilir, ruhun incelir iplik gibi  Kapatırsın kapısını balkonun yatağına uzanır içini çekersin derininden ta, uzağına  
Ve gözlerini yumar mırıldanırsın senle kalana
"Tanrım sen rahatlık ver tüm dünyaya  "
***
Nurcan TALAY
|
|
|