asidoz tedavisi asidoz tedavisi Hakkında Bilgi |
06-25-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
asidoz tedavisi asidoz tedavisi Hakkında BilgiAsidoz: Bir çözeltide varlığı ile bir asit veya bir alkalinin eklenmesinden oluşan pH değişmelerini azaltan kimyevi maddelere tampon adı verilir Vücudun kimyevi tamponları içinde 4 ana tampon sisteminden söz edilebilir: Eritrosit-Hemoglobin tampon sistemi, protein tampon sistemi, fosfat tampon sistemi ve bikarbonat-karbonik asit tampon sistemi İnsan bünyesinde, kanın pH'sı bir ömür boyu belirli bir denğede tutulmakta olup ortalama pH:7,4'dır İnsan ömrü boyunca, yaz ve kış, gece ve gündüz demeden kanın pH'sı sabit tutulmaya çalışılmaktadır pH'da çok az bir oynamanın (asit veya baz (alkali)% 2 oranında dahi kayma olunca hayati tehlike olur Yani pH'sı 7,35'in altı veya 7,45'in üstü olursa hayati tehlike olur pH'nın korunmasında vücudun tampon sistemleri ve bu arada akciğer ve böbreğin büyük rolü vardır Akciğer ve böbreklerde asit iyonların dışarı atılır Bikarbonat-karbonik asit tampon sistemi tampon sistemler içinde adından en fazla bahsedilen bir sistemdir Bikarbonat-karbonik asit sistemi, zayıf bir asit ve bunun kuvvetli bir bazla meydana getirdiği tuzun karışımından ibaret bir sistem olup, diğer bütün tampon sistemlerin tabi olduğu kanunlar uyarınca çalışır Vücudumuzda 100 trilyon hücredeki metabolik değişimler yani hücrede enerji oluşumu sırasında karbonikasit (H2CO3) çıkar ve ayrıca asitlenemye sebep olan besinlerde yiyince vücuttaki asitlenme aşırı yükselir Eritrosit-Hemoglobin tampon sistemi ve sodyumbikarbonat (NaHCO3) karbonikasidi tampon sistemi ile vücudun aist-baz denğesi korunur Karbonikasit ve laktikasit (sütasidi) su ve karbondiokside dönüşür ve buda böbrekler ve akciğer tarafından dışarı atılır Asitlerin bir kısmı asidik tuza dönüşürken, bir kısmıda asit olarak bağdokuları ve eklem aralarına yerleşir Dışarı atılamayan asitler mineraller tarafından asidik tuza (asidik tuzlar, bazik tuzlar veya halojenik tuzlar, yemek tuzu değil) dönüştürülür, sonra başta bağdokuları olamak üzere vücudun zayıf noktalarına CURUF şekline yerleşir (depolanır) ileride atılmak için Bu sürekli depolama hücre ve dokuların beslenmesini engeller HCO3 + X (metal, ametal helogen, örneğin sodyum, klor, flor, kalsiyum, magnesiyum vBulletin)------>HCO2X oluşur ve buna CURUFTUR denir ve bu curufa ileride bakteri virüs ve mantarlar yerlaşerek zehirli gazlar, zehirli alkoller ve hormona benzer biyojen aminler üretirler Vede sayısız hastalıkların merkezi oluşur Asit oranının çok artması Curufa dönüştürülememesi asit olarak depolanmasına neden olur, sürekli peynir, et ve mamüleri yendiğinde asitler hücreler arasında yoğunlaşır Asidin yükselmesi demek hücreler arasındaki suyun azalması demektir, yani vücutda kuruma görülür Çünkü proteoglykan kendine sıvıyı bağlayıcıdır, asitlenme olursa su dışlanır ve böylece kuruma görülür Buda bağdokusunun esnekliğini kaybetmesine eklemlerin oynaklının azalmasıne sebep olur Budurumun düzelmemesi vitaminoz (vitamin yetersizliği)i mineral yetersizliği ve aminoasit yetersizliği demektir Eklem ve bağdokularında asidin yoğunlaşması yumşakdoku romatizması (fibromiyalji) ve eklem iltihapalanmasına (artirit) sebep olur Kandaki karbonikasit ve sütasidi yoğunlaşması kalp kaslarına zarar verir ve kalp krizi ortaya çıkar Ayrıca beyin kanaması, kandolaşımı anormalikleri ve müzmin iyileşmeyen yaralar görülür Hemoglobin ve sodyumbikarbonat asidiin bir kısmını tampon sistemi ile baza çevirir ve asitlenmeyi önler Tabii vücutta yeterince mineral varsa, yoksa depoluyarak CURUF oluşturur Bu nedenle derin nesfes alınca daha çok karbondioksit dışarı atılır ve buda vücuttaki asidin azalması demektir Mide tarafından tuz ve karbonikasidin sodyumbikarbonat ve tuzasidine çevrilmesi ile ortaya çıkar ( NaCl + H2CO3 ----> NaCO3 + HCl ) Mide derisi bir kaç tabakadan oluşur iç tabakalar bu görevi görür Tuz asidi midenin içine verilirken sodyumbikarbonat Pankreasa gönderilir Bağırsakalrdaki zehirli gaz dışarı atılmazsa sindirim salğılarına karışır ve zehirlenmeye neden olur Kalp kaslarının pH'sı 6,9 yani çok hafif asitli ortamdadır, fakat 6,5'in altına düşerse kalp krizi olur Asitleri lenf bezi asidik tuz çevirirken şişer Asidoz nedeniyle mantarlar özeliklede bağırsak mantarları çoğalır Asidozla birlikte amoniak, aflotoksin ve aldehidler çoğalır ve bunlaer başta karaçiğer ve beyine zarar verirler Asidoz nedeniyle küçük kandolaşımı anormalikleri ortaya çıkar ve basur oluşur Tatlı besinler metabolik değişimler sonucu aside dönüşür Bu asidi atmaya çalışır aramazsa curufa dönüştürerek depolar Fazla yağlar (et ve peynir) asetikaside buda asetik tuzuna dönüşür Bu nedenle Et mamülerindeki protein ürük aside dönüşür, buda ürikasit tuzuna dönüşerek curuf şeklinde depolanır Asitler asidik tuza dönüşürken aşırı oranda sodyum, potasyum ve kalsiyum gibi mineraller harçanır Asitleri nötürleştirmekte veya hücre yapımında kulanılması gereken mineraller azalır Hücre asitlenmesi ve curuflanması nedeniyle hücreler sertleşir Örneğin Eritrozitler sertleşince oksijeni ve besleyici maddeleri hücrelere kadar taşıyamaz çünkü esnekliğini kaybeder Asidoz nedeniyle nefes darlığı ortaya çıkar çünkü eritrozitler oksijen taşımakta ve ve kılcal damarları çemkete zorlanır Asidozla birlikte kanda proteinde varsa kanın akışı yavaşlar çünkü koyulaşır Curuf için harçanan mineraller saç, kemik ve kemikten alındığından, kemiklerin yoğunluğu azalır, tırnaklar kırılır ve saçlar dökülür Curufun sertleşmesi deride şişli,klere yani selülite sebep olur Asidoz nedeniyle iğne şekilinde asit kristalleri oluşur ve bu kristaller kıkırtakları tahripeder ve neticede disklerde beslenemez ve disk fıtığı görülür ve eklemler deforme olur Asit kristalleri sinir hücrelerine batar ve sinirsel ağrılar görülür Asitlenme kolesterolada sebep olur Asit kandaki kalsiyumu kendine bağlar, kanda kalsiyum bulamazsa damarların iç duvarındaki kalsiyumu alır ve buradada bulamazsa kemiklerden kalsiyum alır Alınan kalsiyum yerine kolesterol görev alır Şayet sürekli azalan kalsiyum yerine kolesterol eklenirse damarlar sertleşir Bu sertleşen damarlar mesela tansiyonun yükselmesi ile birlikte damarın iç duvarında çentikler (küçük yırtılmalar) görülür Bu yırtıklarda kolesterolla yamanır ve sürekli damarlar sertleşir Kemiklerde bir miktar kalsiyumun eksilmesi büyük bir problem olmayabilir ama kanın çok hafif asitlenmesi ölüm demektir Kemo terapi gören ağır hastalarda aşırı hücre ölümü görülür, hücre ölümleri kandaki ürikasidi artırır Bu nedenle eksilen kalsiyumu açil olarak damardan takviyeetmek gerekir Fosforasitli içecekler (limonata) kandaki ve kemikteki kalsiyumu dışlar ve onun yerine geçer Böylece kemik erimesi görülür Romatizma bir asidoz hastalığıdır Et ve peynir yiyenlerde aşırı oranda ürikasit görülür Bunu asidik tuza çevirmek için aşırı oranda X-Elementleri (sodyum, potasyum, kalsiyum, flor, klor, magnesiyum vBulletin) gerekir Ürikasiti Ürikasit kristallerine dönüştürerek depolanır Böbrekler beli miktarda ürükasiti dışarı atar Şayet protein alımı devam ederse veya çürük diş varsa (buda sürekli protein parçalanmasına neden olur) böbrekler bu kristalleri dışarı atamazsa, ürikasit tuzuna çevirerek depolar ve bu kristallerde dokuya batarak ağrı verir Midenin zayıflaması veya iltihaplanması nedeniyle kaliteli veya yeterince sodyumbikarbonat üretemez Buda vücutta asitlenmeyi önleyen en önemli faktör olan sodyumbikarbon yetersizliğine vede neticede asidoza sebep olur Asidoz sonucu: Kalp ve kandolaşımı rahatsızlıkları, kabızlık, romatizma, gut hastalığı, şeker, yağ hazımsızlığı, kanser ve diğer iltihaplı bir çok hastalık ortaya çıkar Kanın pH-Değeri 7,4’dır, yani hafifi bazik olup bu değer 7,35-7,45 arasında hafif değişebilir Vücüdumuzdaki bir çok metabolizma hareketleri sonucu asit oranı yükselir ve bunun beli bir zaman sonra yeniden normal seviyeye gelmesi gerekir Bazik olan minereallerle (potasyum, sodyum gibi) kanın asit-baz denğesini sağlamada önemli rol oynar Bilindiği gibi tuzun yapısı sodyum ve klorid isimli iki elementten oluşur Şayet kişi aşırı et ve etmamülleri, tatalılar yer ve siyah çay, sigara ve alhol içerse kandaki pH-değerinin asitlesmesine sebep olur, çünkü bu besinler asitleşmeye neden olurlar Et-, peynir ve etmamüleri vücudumuzdaki H+ (hidrojen) ve C+ (karbon) iyonlarının yükselmesine neden olur Bunu nötüleştirmek için O2- (oksijen) iyonları gerekir ve O2- iyonlari ile birlikte H2CO3 (karbonikasit) ortaya çıkar Buda H2O (su) idraryoları ile CO2 (karbondioksit) nefesyolları ile dışarı atılır Aşırı et-, peynir ve etmamülleri ise H2CO3’nin aşırı yükselmesine sebep, buda kanın asitlenmesi demekdir ve bu büyük tehlikedir Asitlenmeyi durdurmak için küçük beyin akçiğere O2- alımını yavaşlatmayı emreder, O2-alımının yavaşlaması ile birlikte beslenemeyen hücreler nedeniyle kişi hemen yorulur Uyumakla yorğunluk geçmez, bu nedenle en fazla haftada iki gun et yenmelidir ve asla peynir yenmemelidir Bir diğer faktör ise bilindiği gibi mide asidi olup onu pankreasın salğıladığı sodyumhidrojenkarbonat’la nöturleştirir Şayet pankreas zafiyeti söz konusu ise o zamanda kandaki asit – baz dengesi bozulabilir Asit-baz denğesinin bozulmasi bir çok hastalığın ortaya çıkmasına sebeb olabilir Bu hastalıkların başında hertürlü allerji, hertü iltahaplı (enfeksiyon) rahatsızlıkları, kronik yorğunluk, belfıtığı, kas ve eklem rahatsızlıkları, mide-bağırsak rahatsızlıkları ve yüksek tansiyona sebeb olabilir Bu nedenle bazik ağırlıklı besinlerle beslenmek gerekir ve bunlarin basında sebze ve kepekli ekmek gelir Kanın pH-değerinin 7,4 civarinda olmasi gerkirken, bağirsaklarda bu pH 5-7 arası olması gerkir, yani hafif asidik bir ortam olması gerekir Bağısakflorasının en önemli faydalı bakterisi olan laktikasitbakterileri (sütasidibakterileri) ancak bu ortamda yaşayabilirler Bagirsakflorasini oluşturan bakteriler lifli besinleri parcaliyarak yagasitlerine dönüştürürler, bu insan sağliği için cok önemlidir Bağirsakforasi ayni zamanda B12 ve K2-Vitamini gibi önemli vitaminleride yaparlar Bu ne demek, bu kişi sayet lifli besinler (sebzeler, meyveler ve kepekli un mamüleri) yemezse avitaminoza (vitaminyetersizliği) ortaya cikar Yanlış beslenme sonucu bağırsaklarda pH-7 civarına (nötür) veya hafif üstüne çikarsa, buda besinmaddelerinin sindirimi sırasında ortaya çıkan amonyumu (NH4+) amonyaka (NH3) dönüşmesi demektir Amonyak nötür, yani positif veya negatif yüklü olmadığından kolaylıkla hücrelere sızar ve buradan kana karışır Kandaki amonyak biyojen aminler ve mikropların salğıladığı zehirli gazlar ve zehirli alkoller'de karaçiğer tarafından arıtılır Bu ise karaciğeri aşırı yorar vede asli görevini yapamaz, yanıi enzimler salğılıyamaz hale gelir Bu durumun uzun sürmesi bağırsakflorasının bozulmasına vede daha çok artık madde ortaya çıkması demektir ve bu şeytan üçğeni bozulmaz ise bir çok hastalığa neden olur Amonyak hücreler için tehlikeli bir zehirdir, amonyum ise bağırsakmukazasını temizleyici özeliklere sahiptir Bir diğer önemli faktör ise Mide aşırı katkı maddesi içeren besinler (konserveler, çikolata, keks vBulletin) ve soft içecekler (kola, fanta vBulletin) nedeniyle tahrip olur Böylece zamanla çok kolay gastrit (mideiltihaplanması, midemukazası iltihaplanması oluşur Bunedenle Mide yeterince intrinsic fakrorü (sialinasitli glukoprotein) salğılıyamaz Intrinsic faktorü B12-Vitamini, Folikasit, Methionin ve minerallerin bağırsaklar tarafından absorbe (emilme) edilmesini sağlar Yani nasılki diabet hastaları için insulin nekadar önemli ise besinlerin sindirilmesi içinde İntrinsic faktorüde o kadar önemlidir İntrinsic faktorünün yetersizliği vitamin ve mineralyetersizliğine sebep olur Neticede bir çok hastalık ortaya çıkar ve bunlardan bazıları: Allerji, derihastalıkları, sindirim organlarindaki rahatsızlıklar, vBulletin hastalıklar ortaya çıkar (Nhp 12031722) |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|