![]() |
Deyimlerin Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimlerin HikayeleriEŞEK SUDAN GELİNCEYE KADAR DÖVMEK (Adamakıllı dövmek anlamında kullanılan bir deyim ![]() Balkan Harbi sıralarında cephedeki bir askeri birlikte su ihtiyacını her bölüğün saka neferleri temin ederdi ![]() O zamanlar, mekkare katırlarından başka adına karanfil kolu denilen, merkepli nakliye kolları da vardı ![]() ![]() ![]() Bölüklerden birisinin saka neferi çok saf ve tembel imiş ![]() ![]() ![]() Uyandığı zaman akşam olmak üzere imiş ![]() ![]() ![]() ![]() Çok sert ve aksi bir adam olan yüzbaşı saka neferini sorguya çekmiş ![]() ![]() ![]() -Aman yüzbaşım, ölüyorum, bir daha uyumayacağım ![]() -Acele etme, daha eşek bulunamadı ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Deyimlerin Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimlerin HikayeleriATEŞ ALMAĞA MI GELDİN? (Ziyaretini çok kısa tutan ,gelir gelmez gitmeye kalkan kişiye söylenen, ‘çok çabuk gidiyorsun’ anlamında bir deyim ![]() Eskiden kibrit yokmuş ![]() ![]() Ateş almak için komşuya geçen kadınlar, kürekteki ateş sönmesin diye oturup çene çalamazlar ve acele ederlermiş ![]() Kapıdan içeri girmeyerek, kısa bir konuşmadan sonra gitmek isteyen ziyaretçilere: -Ateş almaya mı geldin? denmesi de işte bu devirlerden kalmadır |
![]() |
![]() |
![]() |
Deyimlerin Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimlerin HikayeleriELİNE SU DÖKEMEZ (İki kişiyi karşılaştırırken, daha önemsiz, değersiz, yeteneksiz, geri gördüğümüz kişi için, ‘ötekinin eline su bile dökemez deyimini kullanırız ![]() Eskiden, namaz abdesti alınırken, abdest alan kişi, bir usta ise, çırakları, kalfaları, Medrese hocası ise mollaları, öğretmen ise öğrencileri, eline ibrikle su dökerek abdest almasına yardımcı olurlardı ![]() Böyle önemli bir kişinin eline, yolu yordamınca, ibrikten su dökmek için, o kişiye biraz yakın olmak, onun yanında iyi kötü bir yer almış bulunmak gerekirdi ![]() ![]() İşte bu nedenle, iki değerli kişi ölçülürken, bilgisi, yeteneği, zekası daha az olan için, bu deyim kullanılır |
![]() |
![]() |
![]() |
Deyimlerin Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimlerin HikayeleriAVUCUNU YALA (‘Beklediğin olmadı; umduğunu bulamadın’ anlamında kullanılan bir deyim ![]() Bu deyim, kışın karlı ve soğuk havalarda inine kapanarak, tabanlarının altını yalamak suretiyle karın doyurmaya uğraşan ayıların hareketinden alınmadır ![]() Çünkü ayılar kışın arasa da yiyecek bulamaz hareket edecek olsa da, boşuna enerji tüketmiş olur ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Deyimlerin Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimlerin HikayeleriHALEP ORADAYSA ARŞIN BURADA! Palavracının biri başına topladığı üç beş cahile karşı övünüp duruyormuş : - İşte ben güçlü ve maharetli bir adamım ![]() ![]() ![]() ![]() - Yaa demiş demek sen altmış arşın atlarsın ![]() ![]() ![]() - Ama demiş ben Halep'te atladım ![]() - Canım demiş, Halep oradaysa arşın burada ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Deyimlerin Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimlerin HikayeleriDOLAP ÇEVİRMEK Eskiden Paşa,vezir,sadrazam,komutan gibi ileri gelen veya mal varlığı iyi olan kişilerin Konakları olurdu ![]() adı altında iki kısım bulunur ![]() Kadınlar kısmı iel erkek kısmı arasındaki duvarda tam bir ekseni etrafında dönen,silindir Biçiminde kapaksız bir dolap yerleştirilirdi ![]() Yarısı açık ,yarısı kaplalı bu dolabın içinde sıra sıra geniş ,dar raflar bulunurdu ![]() Kadınlar kısmında pişen yemekler,içecekler diğer ikramlar bu dolap ile erkekler kısmına servis edilirdi ![]() Kadınlar ikram edilecekleir dolabın kapalı kısmına yerleştirip ,erkekler kısmıan çevirir, Tabaklar ,fincanlar boşalınca erkekler tarafından kadınlar kısmına çevrilirdi ![]() Böylece kadın erkek biribirini görmeden servis yapılmış olurdu ![]() İşet bu servis dolaplarının zaman zaman gönül işlerinde kullanıldığı da olurmuş ![]() Örneğin delikanlının biri sevdalısına kimsenin haberi olmadan çaktırmadan mektup,çiçek vesaire ![]() ![]() Delikanlıya mendilmi gelecek yine bu dolap hizmet verirmiş |
![]() |
![]() |
![]() |
Deyimlerin Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimlerin Hikayeleriİki dirhem bir çekirdek Keçiboynuzunun ,Yunanca adı keration ,İngilizcede carob,Arapçada kırrıt tır ![]() Keçiboynuzunun tohumu yıllarca elmas ölçmek için kullanılmış ![]() Elmaslar,keçiboynuzu tohumları ile tartılıp satılırmış ![]() Bu nedenle keçiboynuzu ,kırat veya karat dediğimiz ölçü birimine isim babalığı yapmış ![]() Prof Dr ![]() Keçiboynuzu çekirdeği doğada ağırlığı değişemeyen bir tohumdur ![]() Tohumlu bitkilerden yalnız keçiboynuzu uzun süre suda bekletildikten sonra filiz verebilir ![]() çok az ve çok uzun süreye bağlı olduğu içindir ![]() Bu sebeple Araplar,Selçuklular,Osmanlılar dönemlerinde ağırlık ölçüsü olarak kullanılmıştır ![]() Dört tanesi bir dirhem eder ![]() Dirhem 3 gr ![]() ![]() Satıcı , iki dirhemlik bir şey satarken (sekiz çekirdek) deyip,buda benim ikramım olsun derse,müşterinin saygın ve itibarlı olduğunu gösterirmiş ![]() Çok şık ve gösterişli giyinen kişilere ‘’iki dirhem bir çekirdek ‘’ denmesinin kökü buymuş |
![]() |
![]() |
![]() |
Deyimlerin Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimlerin HikayeleriBu işin altında bir Çapanoğlu var Çapanoğlu Ahmet Paşa ,Yozgat şehrinin kurucularındandır ![]() 1764 Sivas valisi iken görevden alınır, bir süre sonrada öldürülür ![]() ![]() Süleyman bey Yozgatı imar ettikten sonra,Ankara,Amasya,Elazığ,Maraş,Niğde ve Tarsus gibi illeri idare etmeye başlar ![]() Çapanoğullarının bu ünü her yana yayılır ![]() ![]() Rivayete göre ,devlet adamlarından biri,halktan bazı insanların aleyhine verilecek kararı sonuçlandırmak için soruşturma yaparken ,Çapanoğullarından birinin adıda bu olaya karışır ![]() Çapanoğullarının nüfuzundan çekinen diğer bir memur, ‘’bu işi fazla kurcalamayalım bence,altından bir Çapanoğlu çıkar’’ der ![]() Soruşturma aynen kapatılır ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Deyimlerin Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimlerin HikayeleriPabucu Dama Atılmak Osmanlı döneminde esnaf ve sanatkarların bağlı bulunduğu teşkilat, ticaretin yanında sosyal hayatı da düzene sokuyordu ![]() Kusurlu malın, malzemeden çalmanın ve kalitesiz işin önüne geçmek için de ilginç bir önlem alınmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ayakkabılar da ibret-i alem olsun diye ayakkabıyı imal edenin çatısına atılıyordu ![]() ![]() Böylece pabuçları dama atılan ayakkabıcı maddi kazançtan da oluyor ve gerçekten pabucu dama atılmış oluyordu ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Deyimlerin Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#10 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimlerin HikayeleriSaman Altından Su Yürütmek Vaktiyle köyün birinde ahalinin tarlaları ve meyve sebze bahçelerini suladığı bir su kaynağı varmış ![]() ![]() ![]() Kimin ne vakit, ne kadar su kullanacağı belliymiş ve herkes kendi sırasını takip eder, komşularının hakkına da saygı gösterirmiş ![]() Ancak her köyde olduğu gibi bu köyde de açıkgöz bir adam varmış ![]() ![]() ![]() ![]() Yaz ortasında herkesin tarlası susuzluktan yanıp kavrulurken, onun ki fidanların boy üstüne boy attıkları, yemyeşil bir halde olurmuş ![]() ![]() Köylüler "Bu işin içinde bir iş var" diyerek araştırmışlar ve kısa bir süre sonra da bu uyanığın saman altından su yürüttüğünü farketmişler ![]() Bu deyim "gizlice iş görmek,kimselere farkettirmeden işler çevirmek"anlamında kullanılır ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Deyimlerin Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#11 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimlerin HikayeleriDokuz doğurmak Vakti zamanında ,Çengeloğlu Tahir Paşa ,o dönem için asayişi bozuk olan İzmir de geceleri belirli saatler arasında sokağa çıkma yasağı uygulamış ![]() Bir gece o saatlerde yasağa uymayan yada sokakta olan insanları Zaptiyeler toplayıp Karakol avlusuna getirmişler,bu sorguyuda bizzat Tahir paşa yapmış, Sırayla her birine teker teker çok ağır sorular sormuş ![]() Paşa baştan dokuzuncu sıradakine gelince tekrar sormuş ![]() ‘’Yahu sen? Tellakları duymadınmı?Ne diye sokaktasın bu vakitte? Adam bir telaşlı bir terli; ‘’Paşa hazretleri ,karım doğuruyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Tahir Paşa bir hata edildiğini anladıysada sakallarını sıvazlayıp, ‘’Seni bu kez affediyorum ![]() ![]() Adam kan ter koşa koşa eve gelip,komşu kadınların arasından karısının yattğı yatağa gelmiş ![]() Adam;’’Nasılsın?Nemiz oldu ‘’ demiş ![]() Karısıda ‘’ Sen ne biçim adamsın Ebe bulamaya diye gititin? Kim bilir nerelerde eğlendin? Sen benim nasıl doğurduğumu biliyormusun ? demiş ![]() Adam ise hararetle, ‘’Ah bre hatun sen neler diyosun?? Sen bir kere doğurdun ![]() Ben sıradaki sekiz kişiden sorgu nöbeti bana gelinceye kadar dokuz doğurdum ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Deyimlerin Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#12 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimlerin HikayeleriDenize düşen yılana sarılır Dönem II ![]() ![]() Kendine aşırı güvenen Kavalalı Mehmet Paşa nın amacı önce Suriye ,ardında Osmanlı yı ele geçirmektir ![]() Oğlu İbrahim Paşa ,Suriyeyi ele geçirmiş Osmanlının yolladığı gücüde yenmişti ![]() İstanbula doğru yola çıkmıştı ![]() II ![]() Ruslarda yardım isteme taraftarıdır ![]() ![]() Bir Osmanlı sultanın Ruslardan yardım istemesi yadırganır ![]() Bir takım vezirler ‘’bu nasıl işdür?’’ diye mırıldanınca, Sultan Mahmut Ne yapalım? Düştük denize sarılırız yılana der ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Deyimlerin Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#13 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimlerin HikayeleriDerdini anlat Marko Paşaya Marko Paşa ,Sultan Abdülaziz döneminde yaşayan Run hekimidir ![]() Üstad bir hekim olan Paşa çokça hastayı tedavi eder ve sağlığına kavuşturur ![]() Halk arasındada çok ünlü dür,her gün belki yüzlerce insan kapısını çalar,hastalıklarına çare arar ![]() Bunca insanın bırakın derdine çare olmayı ,dinlemek bile imkansız bir hal alır ![]() Bu duruma kendince bir çözüm bulur ![]() Kapısına gelen hastalarını dikkatle dinler, Onlara şöyle der; ‘’Anladım ,anladım ama ne??’’ Biçare hastada bu anlamsız soru karşısında ,herhalde iyi anlatamadım diye düşünür ve tekrar anlatır ![]() Ama yine Marko Paşa ; ‘’Anladım ama ne??’’der ![]() Bu böyle olunca ,hastalar çareyi oradan uzaklaşmakta bulurlar ![]() Zamanla Marko Paşanın ünü unutulur gider ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Deyimlerin Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#14 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimlerin HikayeleriEli Kulağında Gerçekleşmesi pek yakın olan işler hakkında “(Henüz olmadı ama) eli kulağında” deriz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eskiden birisi yakındakine, - Ezan okundu mu, dediğinde, eğer vakit çok yakın ise, - Okunmadı ama (müezzinin) eli kulağında; dermiş ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Deyimlerin Hikayeleri |
![]() |
![]() |
#15 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimlerin HikayeleriPÜF NOKTASI Vaktiyle testi ve çanak-çömlek imal edilen kasabalardan birinde, uzun yıllar bu meslekte çalışan bir çırak, kalfa olup artık kendi başına bir dükkan açmayı arzu eder olmuş ![]() - Sen, demiş, daha bu işin püf noktasını bilmiyorsun, biraz daha emek vermen gerekiyor ![]() Ustanın bu sonu gelmez nasihatlerinden sıkılan kalfa, artık dayanamaz ve gidip bir dükkan açar ![]() ![]() ![]() ![]() - Sana demedim mi evladım; sen bu işin püf noktasını henüz öğrenmedin ![]() ![]() Usta bunun üzerine tezgaha bir miktar çamur koyar ve, - Haydi, der, geç bakalım tezgahın başına da bir testi çıkar ![]() ![]() Eski çırak ayağıyla merdaneyi döndürüp çamura şekil vermeye başladığında usta önünde dönen çanağa arada sırada "püf!" diye üfleyerek zamanla testiyi çatlatacak olan bazı küçük hava kabarcıklarını patlatıp giderir ![]() ![]() Her sanatın incelik gereken nazik kısmına da o günden sonra püf noktası denilmeye başlanır ![]() |
![]() |
![]() |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|