![]() |
Kaşgarlı Mahmud ve Divanü Lugati’t-Türk |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Kaşgarlı Mahmud ve Divanü Lugati’t-TürkBAŞ YAPIT: DİVANÜ LÜGATİ’T - TÜRK ![]() Türk yazı dillerinin, lehçelerinin ve ağızlarının dil özelliklerini belirleyen, söz varlığını derleyerek bir araya getiren Kâşgarlı Mahmud kendisine sonsuz bir ün, bitmez tükenmez bir kaynak sağlaması dileğiyle elde ettiği bu bilgileri yazıya geçirerek ortaya koyduğu eserine Divanü Lugati’t-Türk adını vermiştir ![]() Döneminin yazı dilinin dil bilgisi kurallarını ve söz varlığını eserinde toplayan Kâşgarlı Mahmud, bu ölçünlü dil çerçevesinde diğer Türk topluluklarının ağız özelliklerini hem ses hem de söz varlığı bakımından ayrıntılı biçimde ele almıştır ![]() ![]() Kâşgarlı Mahmud, eseriyle tam olarak bağdaşan bir ad seçmiştir ![]() ![]() Kâşgarlı Mahmud Divanü Lugati’t-Türk’ü Ne Zaman Yazmıştır? Eserini Bağdat’a gelmeden önce mi yoksa Bağdat’a geldikten sonra mı yazdığı konusunda farklı görüşler bulunsa da Kâşgarlı Mahmud’un Divanü Lugati’t-Türk’ü 1072 yılında yazmaya başladığı, dört defa düzelttikten sonra 1074 yılında tamamladığı konusunda kayıt bulunmaktadır ![]() İstanbul Millet Kütüphanesinde bulunan elimizdeki tek nüshanın son sayfasında verilen bilgiden Kâşgarlı Mahmud’un Divanü Lugati’t-Türk’ü 25 Ocak 1072 günü yazmaya başladığı, 10 Şubat 1074 günü tamamladığı açıkça anlaşılmaktadır ![]() Kitabı el yazısıyla çoğaltan Muhammed bin ebî Bekr ibn ebi’l-Feth, Divanü Lugati’t-Türk’ün son sayfasındaki ketebe ‘yazılış’ bölümünde Kâşgarlı Mahmud’un kaleminden çıkan nüshaya bakarak yazdığı bilgisini vermektedir ![]() Kitap dört yüz altmış dört yılının Cümad-el-ula ayının ilk günü (25 Ocak 1072) yazılmaya başlanıp dört defa düzeltildikten sonra dört yüz altmış altı yılının Cümad-el-ahire ayının onuncu günü olan (10 Şubat 1074) Pazartesi bitirilmiştir ![]() ![]() ![]() Her ne kadar nag yılı ‘timsah yılı’ sözünün açıklandığı bölümde: Biz bu kitabı yazdığımız 469 yılı nag yılıdır on iki hayvanlı Türk takviminin anlatıldığı bars maddesinde de: Biz şu kitabı yazdığımızda dört yüz altmış altı yılının Muharrem ayı idi, yılan yılı girmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu konuda farklı görüşler bulunsa da yaygın görüş Kâşgarlı Mahmud’un eserini 25 Ocak 1072 günü yazmaya başladığı, 10 Şubat 1074 tarihinde tamamladığı yönündedir ![]() Divanü Lugati’t-Türk’ün Millet Kütüphanesindeki tek nüshası ise, Sava’dan gelerek Şam’a yerleşen Muhammed bin ebî Bekr ibn ebi’l-Feth tarafından Kâşgarlı’dan yaklaşık iki yüz yıl sonra, 1 Ağustos 1266’da el yazısıyla yazılmıştır ![]() Kâşgarlı Mahmud Divanü Lugati’t-Türk’ü Neden ve Nasıl Yazdı? Kâşgarlı Mahmud, anıtsal eseri Divanü Lugati’t-Türk’ü yazış nedenini ilk sayfadaki Tanrı’ya ve Hz ![]() ![]() Talih güneşinin Türk burcunda doğduğunu, Tanrı’nın Türk kağanlığını gökyüzünün katmanları arasına yerleştirdiğini, onlara Türk adını ve egemenliği verdiğini yazar ![]() ![]() Türklerin oklarından korunmak için akıl sahibi olanların, Türklere katılması gerektiğini yazan Kâşgarlı Mahmud, en doğrusunun Türklerin gönlünü almak olduğunu, derdini dinletebilmek için onların diliyle konuşmaktan başka çıkar yol bulunmadığını ifade eder ![]() Bu görüşlerini kanıtlamak amacıyla Buharalı ve Nişaburlu iki ayrı imamdan işittiği bir hadisi tanık gösterir ![]() ![]() ![]() Bu bir sahih hadis ise Türk dilini öğrenmenin Peygamber buyruğu ve dinî bir gereklilik olduğunu yazan Kâşgarlı Mahmud, hadisin sahih olmaması durumunda da aklın Türk dilini öğrenmeyi buyurduğunu söyler ![]() Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan’ ın Malazgirt zaferinden hemen sonra İslam dünyasında Türklerin, Türklüğün ve Türk dilinin öneminin daha da arttığı bir dönemde Araplara Türkçeyi öğretmek, Türkçenin Arapça kadar zengin dil olduğunu ortaya koymak amacıyla Divanü Lugati’t-Türk’ü yazmıştır Kâşgarlı Mahmud… Hazırladığı sözlük ile Türkçenin söz varlığının gücünün ortaya konulmasını sağlayan Kâşgarlı Mahmud, böylece Türkçenin Arapça kadar zengin bir dil olduğunu da göstermiştir ![]() ![]() Eserinin pek çok yerinde Türkleri ve Türklüğü öven Kâşgarlı Mahmud, sözü kendisine getirerek Türklerin en güzel ve en etkili dile sahip bir kişisi olarak en açık anlatan, en akıllı, en iyi eğitimli, en soylu olmakla övünür ![]() ![]() Yıllarca birçok güçlüğe göğüs gererek hazırladığını belirttiği Divanü Lugati’t-Türk’te sözleri arayanlar kolayca bulsun diye belirli bir düzene göre sıraladığını da belirten Kâşgarlı, atasözü, deyim ve şiir gibi edebî ürünlerle Türkçenin anlatım derinliğini ortaya çıkardığını söyler ![]() Türklerin görgülerini, bilgilerini göstermek için söyledikleri şiirlerden örnekleri kitaba serpiştirdim ![]() ![]() ![]() diyerek örnekli bir sözlük yazmasının gerekçelerini de açıklamaktadır ![]() ![]() ![]() Divanü Lugati’t-Türk’ün Yapısı Bir dil bilgisi, bir sözlük, bir ansiklopedi niteliğinde yapılandırılan Divanü Lugati’t-Türk, iki ana bölümden oluşmaktadır ![]() Kitap, elimizdeki biricik nüshanın 1266’da yazılışının ardından yaklaşık yüz kırk yıl sonra ön sayfasına yazılan bir açıklama ile başlamaktadır ![]() ![]() İlk sayfanın üstünde El-Muhammed bin Ahmed Hatib Darreyya imzasının ve Kahire 803 bilgisinin okunabildiği bu imzanın hemen altına iri harflerle Kitabu Divanü Lugati’t-Türk başlığı ve ikinci satırında da Telif Mahmud bin el-Hüseyn bin Muhammed el-Kâşgarî rahmetu’l-lah ibaresi yazılmıştır ![]() Burada bulunan, Hatipzade’nin yazısı eserin değerli olup olmadığı sorusuna verdiği yanıtla sona erer ![]() Bu kitap çok yüksek, çok değerli, çok önemlidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu yazı, bilgili kişilerin görür görmez Divanü Lugati’t-Türk’ün değerini anladığını, mükemmel bir kitap olduğunu göstermesi bakımından çok dikkat çekicidir ![]() ![]() Esere sonradan eklenen bu yazının ardından Muhammed bin ebî Bekr ibn ebi’l-Feth’in kaleminden çıkan Divanü Lugati’t-Türk besmele ile başlar ![]() Her yazma eserde olduğu gibi eserin dibacesinde, yani başlangıç bölümünde, Tanrı’ya ve Hz ![]() ![]() ![]() Eserinin sözlük bölümünü sekiz ayrı kitaptan oluşturduğunu, her kitabı da isim ve fiil olmak üzere iki bölüme ayırdığını belirten Kâşgarlı Mahmud kitapta bulunabilecek ve bulunamayacak sözcük türlerini de tablo hâlinde vermiştir ![]() ![]() Baştan yirmi yedi sayfa tutan ve Türklerle ilgili çok önemli bilgileri içeren bu bölümde, Türk topluluklarının yaşadığı bölgeleri gösteren ilk Türk haritası da yer almaktadır ![]() Divanü Lugati’t-Türk’ün yirmi sekizinci sayfasından itibaren sözlük bölümü başlamaktadır ![]() ![]() ![]() Türkçe madde başı sözcükler metin içerisinde yazıldığından bunları göstermek amacıyla sözcüklerin hemen üstü kırmızı renkli mürekkep ile çizilmiştir ![]() ![]() Sözlükte ad türünden sözler Türkçe olarak verildikten sonra yanına Arapça karşılığı yazılmış, açıklaması yine Arapça yapılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Sözlük bölümünde madde başı sözlerin bu düzen içerisinde verilmesi, Kâşgarlı Mahmud’un dil bilimciliğin yanı sıra dil öğretimi konusunda da bilgi sahibi olduğunu göstermektedir ![]() Türk sözlükçülüğünün temelini, hazırladığı bu mükemmel eserle atan Kâşgarlı Mahmud, Divanü Lugati’t-Türk’ü sekiz ayrı bölümden oluşturduğunu belirtir ![]() ![]() Kâşgarlı Mahmud sekizinci bölümün hem de Divanü Lugati’t-Türk’ün bittiğini şu sözlerle açıklar: Hamdolsun âlemlerin Rabbi Allah’a… Hüseyin oğlu Mahmud der ki: Bu kitabı yazmaya başlarken Türk dilinin sözlerini toplama, kurallarını ve usullerini bildirme, ölçülerini açıklama, bölümlerini sıralama sözünü vermiştik ![]() ![]() ![]() ![]() Divanü Lugati’t-Türk’ün sözlük bölümünü oluşturan bölümler XI ![]() ![]() ![]() Divanü Lugati’t-Türk’ün Söz Varlığı Kâşgarlı Mahmud’un Türkçeye en büyük hizmeti, yaklaşık bin yıl önceki Türk topluluklarının söz varlığını örnekleriyle ortaya koymasıdır ![]() Yapılan çeşitli sayımlar sonucunda Divanü Lugati’t-Türk’teki söz varlığı konusunda farklı verilere ulaşılmıştır ![]() ın yayımladığı Mitteltürkischer Wortshatz nach Mahmud al-Kaşgaris Divan Lugat at-Türk adlı eserde 7 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Söz varlığında genel Türk dilinde kullanılan sözler olduğu gibi Uygurların, Oğuzların, Türkmenlerin, Kırgızların, Çiğillerin, Yağmaların, Arguların ve diğer Türk topluluklarının kendilerine özgü sözleri de bulunmaktadır ![]() ![]() Kâşgarlı Mahmud’un özel adları da söz varlığına alarak ayrıntılı bilgiler vermesi esere ansiklopedik sözlük, hatta ansiklopedi niteliğini de kazandırmıştır ![]() ![]() Özellikle Türk topluluklarının adlarını açıkladığı maddelerde Kâşgarlı Mahmud’un verdiği ayrıntılı bilgiler dikkat çekicidir ![]() ![]() Divanü Lugati’t-Türk’ün söz varlığı aslında Türk kültürünün tarihsel boyutunu ve özelliklerini ortaya koymaktadır ![]() ![]() Kâşgarlı Mahmud’a Göre Türk Eserinin başlangıç bölümünde Tanrı’ya ve Hz ![]() Türk Tanrı’nın selamı üzerine olsun Nuh peygamberin oğlunun adıdır ![]() İnsanın üzerinden (henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı) uzun bir süre geçmedi mi?’ ayetinde Âdem peygamberin adı nasıl ‘insan’ sözüyle anılıyorsa Allah Nuh’un oğlu Türk’ün çocuklarına seslenirken bu adı kullanır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Biz de, ad olarak kullanılan Türk’ün Allah’ın verdiği bir ad olduğunu söylüyoruz ![]() ![]() ![]() İşte bu, Türkler için bütün insanlara karşı üstünlüktür ![]() ![]() ![]() Bu özellikler şu parçada anılmıştır: Kaçan görse, anı Türk Onun Türk olduğunu gördüklerinde Ayga anıg anıg aydaçı Derler ki şeref Muŋar tegir uluglug Ve haysiyet buna yaraşır Munda naru keslinür Ondan sonrası bundan mahrum kalır Türk ile ilgili bu bilgiyi veren Kâşgarlı Mahmud, bir de hem teklik hem de çokluk yapıda genel ad olarak kullanılan Türk sözünü de sözlüğüne almıştır: Türk Bu söz teklik olarak da çokluk olarak da Türk biçiminde kullanılır ![]() ![]() Kâşgarlı Mahmud’a Göre Türk Boyları Kâşgarlı Mahmud, yirmi boydan oluşan Türklerin kökünün Nuh Peygamber’in oğlu Yafes’e ve onun oğlu Türk’e dayandığını yazmaktadır ![]() ın oğlu Esav’a ve onun oğlu Rum ve Rum’dan gelenlerin soyunun adlandırılmasına benzediğine dikkat çekmektedir ![]() Türklerin her bir boyunun çeşitli kollara ayrıldığını belirten Kâşgarlı Mahmud bu kolların sayısını ancak Tanrı’nın bilebileceğini belirtir ve yalnızca büyük boyları ve ana kollarını eserinde anar ![]() ![]() ![]() ![]() Oğuzlara böylesine büyük önem veren Kâşgarlı Mahmud, her Türk boyunun yaşadığı bölgeleri en batıdan başlayarak doğuya doğru sıralamıştır: Rum (Bizans) ülkesine en yakın olandan başlayarak hem gayrimüslimleri hem de Müslümanları belirli bir düzen içerisinde doğuya doğru sıraladım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yirmi boyu, batıdan doğuya doğru sıralayan ve bunları Türk adı altında toplayan Kâşgarlı Mahmud günümüzde, çeşitli adlarla anılan soydaş toplulukların nasıl tanımlanması gerektiğine de bin yıl öncesinden ışık tutmaktadır ![]() Kâşgarlı Mahmud, Türk boylarının yaşadığı coğrafyayı anmakla kalmamış Bu boyların her biri şu haritada gösterilmiştir diyerek eserine eklediği harita üzerinde Türk soylu halkların yaşadığı bölgeleri göstermiştir ![]() Eserinin sözlük bölümünde Kençek, Kıfçak, Taŋut, Tatar, Yagma, Yemek gibi çeşitli Türk topluluklarının adlarını kısaca açıklayan Kâşgarlı Mahmud Türk adının yanı sıra Oğuz, Türkmen, Uygur, Çigil’i ele alırken bu Türk topluluklarıyla ilgili ayrıntılı bilgiler vermiştir ![]() ![]() Kâşgarlı Mahmud’un Haritası Divanü Lugati’t-Türk’ün pek çok önemli özelliği arasında eserin ilk sayfalarında yer alan bir de harita bulunmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Kâşgarlı Mahmud’un bu haritasının Türk eseri olduğunu ortaya koyan birtakım kanıtlar bulunmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() On birinci yüzyıl Türk dünyasını resmeden bu harita ile birlikte Kâşgarlı Mahmud, Rum ülkesinden Maçin’e dek Türk ellerinin hepsinin boyu beş bin, tamamı sekiz bin fersah eder dedikten sonra bunların hepsinin iyice bilinmesi için haritasını yeryüzünün şekli gibi dairede gösterdiğini belirtir ![]() ![]() Divanü Lugati’t-Türk’ün yirmi ikinci ve yirmi üçüncü sayfalarında yer alan renkli haritanın çevresinde doğu, batı, kuzey, güney yönleri belirtildikten sonra sayfaların kenarlarında renklerin açıklaması yapılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Haritada Türklerin yaşadığı şehirler ve bölgeler ayrıntılı bir biçimde gösterilmeye çalışılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Türklerin yaşadığı bölgeler Oğuz ülkesi, Kıpçak ve Oğuz yerleşimleri, Başkırt bozkırları, Ötüken, Horasan, Harezm, Azerbaycan adlarıyla da belirtilmektedir ![]() ![]() Haritada Türklerin yerleşim alanları ayrıntısıyla gösterildiği gibi aynı bölgede Türklerle ilişki içerisinde olan yabancı ülkeler ve topluluklar da belirtilmiştir ![]() ![]() Japonya’yı Dünya Haritasında Gösteren İlk Kişi Kâşgarlı Mahmud Kâşgarlı Mahmud, haritasında Çin Seddi’ni, akarsuların yutularak yok olduğu kumluk bölgeyi, kadınlar şehrini, vahşi hayvanların ve ilkel insanların yaşadığı diyarlarla kuzeybatıda aşırı soğuklar yüzünden yaşanılmayan bölgeleri göstermiştir ![]() ![]() Kâşgarlı Mahmud’un hem eserinde hem de çizdiği haritada Japonya’ya yer vermesi, haritanın önemini bir kat daha artırmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kâşgarlı’ya Göre Türk Yazısı Türk topluluklarının dili ile ilgili böylesine ayrıntılı ve Türk dili tarihi araştırmaları açısından son derece önemli bilgiler sunan Kâşgarlı Mahmud, Türklerin Arap kaynaklı yazıdan önce kullandığı ve Türklük bilgisinde Uygur alfabesi diye tanınan yazıyı Divanü Lugati’t-Türk’te özel bir bölümde tanıtmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Kâşgarlı Mahmud, eserinin beşinci sayfasında Türk Sözlerini Kuran Harfler Üzerine başlığıyla şu bilgileri vermektedir: Bütün Türk lehçelerinde kullanılan harfler on sekiz harften ibarettir ![]() ![]() Bu harfler Arapçadaki hece düzeninde ا ب ت ث harflerine karşılık gelmektedir ![]() ![]() ![]() Bu yazının nasıl yazılması gerektiğini de belirttikten sonra kullanıldığı alanları Eskiden beri Kâşgar’dan yukarı Çin’e dek, çepeçevre bütün Türk ülkelerinde hakanların ve sultanların yarlık (ferman) ve mektupları bu yazı ile yazılagelmiştir diye kaydeden Kâşgarlı Mahmud on birinci yüzyıl Türk dünyasında geniş ölçüde bu yazının kullanıldığını haber vermektedir ![]() On İki Hayvanlı Türk Takvimi ve Nevruz Divanü Lugati’t-Türk’ün sözlük bölümünde sıra bars ‘pars’ sözünü açıklamaya geldiğinde Kâşgarlı Mahmud önce bir hastalığı, ardından yırtıcı bir hayvan olan bars ‘pars’ sözünü açıklamış, sonra da "Türk takviminin on iki yılından biri" diyerek bars sözünün bir diğer anlamını vermiştir ![]() ![]() Türklerin on iki farklı hayvan adını yıllara vererek on iki yıllık bir takvim oluşturduğunu; çocuklarının yaşlarını, savaş tarihlerini ve diğer olayları bu şekilde tarihlendirdiğini belirten Kâşgarlı Mahmud, Divanü Lugati’t-Türk’te bu takvimin ortaya çıkışını şöyle anlatıyor ![]() Türk kağanlarından biri, kendi yönetiminden önce, eski dönemlerdeki bir savaş hakkında bilgi edinmek ister ![]() ![]() "Biz bu tarihte yanılıyorsak, bizden sonrakiler de yanılacaklar ![]() ![]() ![]() ![]() Kağanlarının bu düşüncesini halk da onaylar ![]() ![]() Kağan ava çıkar ve yaban hayvanlarını Ila vadisindeki büyük bir ırmağa doğru sürmelerini buyurur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() sıçgan yılı ‘sıçan yılı’ ud yılı ‘öküz yılı’ bars yılı ‘pars yılı’ tavışgan yılı ‘tavşan yılı’ nag yılı ‘timsah yılı’ yılan yılı ‘yılan yılı’ yund yılı ‘at yılı’ koy yılı ‘koyun yılı’ biçin yılı ‘maymun yılı’ takagu yılı ‘tavuk yılı’ ıt yılı ‘köpek yılı’ toŋuz yılı ‘domuz yılı’ ![]() Bu sıralamada domuz yılından sonra başa dönülerek yeniden sıçan yılına geçilir ve tarihlendirmeye devam edilir ![]() Kâşgarlı Mahmud takvimle ilgili bu bilgileri verdikten sonra Türklerin bu yılların her birinde bir hikmet olduğuna inanarak yıllarla ilgili kehanette bulunduklarını belirtir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() On iki hayvanlı Türk takviminde yıllar on iki aya bölünmüştü ![]() Hafta kavramı İslamlıktan sonra geliştiği için Türklerde haftanın yedi gününün adı yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yılın üç dönemini böyle anlatan Kâşgarlı Mahmud sıra dördüncü aya geldiğinde, az kullanıldığından bu ayın adını vermez ![]() Bu takvimin Türkler tarafından uzun süre kullanıldığını biliyoruz ![]() ![]() Bunça kazganıp kaŋım kağan ıt yıl onunç ay altı otuzka uça bardı lagzin yıl bişinç ay yiti otuzka yoğ ertürtüm ![]() ![]() ![]() ![]() Kâşgarlı Mahmud’un verdiği bilgiye göre Türklerin on iki hayvanlı takvimi bugün kullanmakta olduğumuz takvimdeki 21 Mart günü ile başlamaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kâşgarlı Mahmud’un Divanü Lugati’t-Türk’te nayruz diye yazdığı sözcük Nevruz’dan başka bir şey değildir ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Kaşgarlı Mahmud ve Divanü Lugati’t-Türk |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Kaşgarlı Mahmud ve Divanü Lugati’t-TürkSUNUŞ İlk sözlük bilimcimiz… İlk dil bilginimiz… İlk sözlüğümüz Divanü Lugati’t-Türk, ilk dil bilgisi kitabımız Kitabü Cevahiri’n-Nahv fi Lûgati’t-Türk’ün yazarı… Bütün Türk illerini dolaşıp, Türk toplulukları arasında yaşayarak onların söz varlığını, sözlü edebiyat ürünlerini yazıya geçirmekle bin yıl öncesinden binlerce yıl sonrasına ulaşmasını sağlayan ilk derlemecimiz… Hakaniye lehçesi ile Uygur, Oğuz, Kıpçak, Türkmen, Kırgız, Çiğil, Yağma, Argu ve diğer Türk soylu halkların lehçelerini Türk adı altında toplayarak eserine Divanü Lugati’t-Türk, yani Türk Lehçelerinin Sözlüğü adını veren ilk Türklük bilimcimiz (Türkoloğumuz)… On birinci yüzyıl Türk dünyasının yorulma nedir bilmeyen araştırıcısı… Türklerin yaşadığı ülkeleri, kentleri, kasabaları, köyleri tanıtan, bu yerleşim birimleri hakkında bilgiler veren ve çizdiği haritayla ilk Türk coğrafyacısı unvanını da kazanan bilgin… Türklüğü ile övünen, ana dilini hakkını vererek en güzel bir biçimde konuşan, en iyi eğitimi görmüş, soyca en köklü kişi… Doğu Karahanlı devletinin hakanı Muhammed Buğra Han’ın torunu, veliaht Hüseyin Çağrı Tigin’in oğlu… Karahanlı hanedanının şehzadesi… Kâşgarlı Mahmud… Ve… Yaklaşık yirmi yılda topladığı malzemeyi, iki yıl üzerinde çalışarak kaleme aldığı Divanü Lugati’t-Türk… Türk dilinin ilk sözlüğü… Türkçenin ilk dil bilgisi kitabı… Bin yıl öncesi Türkçesinin ilk veri tabanı, ilk derlemi… Türk yazı dillerinin, Türk lehçelerinin tarihsel köklerini ve yaşadığı gelişmeleri ortaya koyan bir kaynaktır Divanü Lugati’t-Türk ![]() On birinci yüzyıl Türkçesinin ses bilgisi ve biçim bilgisi özellikleriyle ilgili bilgileri, söz varlığının gücünü, inceliklerini yirmi birinci yüzyıla ulaştıran bir bilgi hazinesidir Divanü Lugati’t-Türk ![]() Kâşgarlı Mahmud’un 1072 yılında yazmaya başlayıp 1074 yılında tamamladığı Türk dilinin anıtsal eseri Divanü Lugati’t-Türk, yalnızca bir dil bilgisi kitabı, yalnızca bir sözlük değildir ![]() Yaklaşık bin yıl öncesinin Türkistan’ında, Kıpçak bozkırlarında, Karahanlı devletinde, Uygur kağanlığında, Oğuz obalarında kısacası on birinci yüzyılın Türk dünyasında yaşayan Türk topluluklarının dilleri, gelenekleri, inanışları, yaşayışları konusunda bilgiler veren… Sözcükleri tanımlarken Türk sözlü edebiyatının seçkin örnekleriyle anlatımını renklendiren, atasözlerimizin en eski biçimleriyle söz varlığımızın gücünü ortaya koyan eşsiz bir başvuru kaynağıdır Divanü Lugati’t-Türk ![]() Türkçenin hafızasıdır… Türklerin ulusal takviminin tarihçesinden türlü hastalıkların tedavisinde kullandıkları ilaçlara, Oğuz damgalarından Türk dokuma ve el sanatlarına, at yetiştiriciliğinden tarıma, Türk hukuk düzeninden devlet yönetimine kadar yüzlerce konuda bilgi içeren ilk Türk ansiklopedisidir Divanü Lugati’t-Türk ![]() Türklerin yaşadığı coğrafyaları tanıtan; şehirleriyle ve yerleşim birimleriyle, dağları, ovaları, gölleri ve ırmaklarıyla Türk coğrafyasını gözler önüne seren, bugünkü bilgilerimize göre bir Türkün çizdiği ilk dünya haritasını bizlere ulaştıran ilk Türk atlasıdır Divanü Lugati’t-Türk ![]() Türk ulusunun, Türk dilinin yüceliğini anlatan… Türkçenin Arapça kadar zengin bir dil olduğunu göstermek ve Araplara Türkçeyi öğretmek amacıyla kaleme alınan ilk Türkçe dil öğretim kitabıdır Divanü Lugati’t-Türk ![]() Pek çok özelliğiyle Türk kültüründe ilklerin kitabıdır Divanü Lugati’t-Türk… Türk’ün dilidir, edebiyatıdır, kültürüdür, tarihidir, coğrafyasıdır… Kısacası, Divanü Lugati’t-Türk, Türk’ün kendisidir… İşte bu büyük eseri Türk ulusuna ve Türk kültürüne kazandıran Kâşgarlı Mahmud, 2008 yılında bin yaşına ulaştı… Bininci doğum yıl dönümünü kutlarken bu büyük insanı ve eserini; her yaştan, her meslekten insana tanıtmak amacıyla bu ağ sayfasını oluşturduk ![]() ![]() ![]() Bininci doğum yılında Kâşgarlı Mahmud’u saygıyla anıyoruz… Ulusumuz, Kâşgarlı Mahmud ve anıtsal eseri Divanü Lugati’t-Türk’ü tanıdıkça, dilimizin ve kültürümüzün gücünü, zenginliğini bir kere daha kavrayacaktır ![]() Prof ![]() ![]() TÜRK DİL KURUMU BAŞKANI Kâşgarlı Mahmud Kimdir? Bulunuşuyla birlikte Türk dili tarihinin yeniden yazılmasını sağlayan ve Türkçenin karanlıktaki pek çok konusunu aydınlatan Divanü Lugati’t-Türk’ü bizlere kazandıran, Türklük biliminin (Türkoloji) kurucusu, Türk sözlükçülüğünün atası Kâşgarlı Mahmud’un hayatı hakkında ne yazık ki ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır ![]() Tarihsel kaynaklarda hakkında bilgiye rastlanmayan, eserinde de kendisi hakkında pek fazla bilgi vermeyen Kâşgarlı Mahmud’un soylu bir aileden geldiği ve çok iyi yetiştirilmiş bir şehzade olduğu Divanü Lugati’t-Türk’te âdeta bilgi kırıntısı niteliğindeki kayıtlardan anlaşılmaktadır ![]() ![]() Eserine alacağı söz varlığı konusunda tuttuğu yolu açıklarken verdiği bilgilerden Kâşgarlı Mahmud’un Türkçenin söz varlığı üzerine çok ayrıntılı bilgiye sahip olduğu anlaşılmaktadır ![]() ![]() Nerede ve ne zaman doğmuştur? Kâşgarlı Mahmud adıyla tanınsa da eserinde babasının Barsganlı olduğu bilgisini vermesinden yola çıkılarak kendisinin de doğum yerinin Barsgan olduğu düşünülmektedir ![]() ![]() Babasının yurdu Barsgan’ın adını açıklarken bu adın Afrasiyab’ın oğlunun adından geldiğini, kurduğu şehre kendi adını verdiğini yazan Kâşgarlı Mahmud, babasının da memleketinin Barsgan olduğunu belirtmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Bir başka rivayete göre ise Kâşgarlı Mahmud, Kâşgar şehrinin güneybatısındaki Opal köyünde dünyaya gelmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak, Divanü Lugati’t-Türk’te “Bizim ilde bir köy adı”, “Bizim ilde bir yer adı” diye tanımladığı Adıg ve Kası’nın Opal yakınlarındaki yerleşim birimlerinden olması, Kâşgarlı Mahmud’un bu bölgeyle olan ilgisini açık bir biçimde ortaya koymaktadır ![]() Farklı görüşler bulunmakla birlikte 1008 yılında doğduğu kabul edilmektedir ![]() Nerede öğrenim gördü? Kâşgarlı Mahmud, ilk öğrenimini gördüğü ve gençlik yıllarını geçirdiği Opal’da Hamidiyye ve Saciyye medreselerinde tanınmış hocalardan ders almıştır ![]() ![]() Eserinin ilk sayfalarında kendisinden söz ederken babasının adının Hüseyin, dedesinin adının ise Muhammed olduğunu belirten Kâşgarlı Mahmud, daha sonra Uygur adının açıklamasını yaparken sözü atalarına getirir ![]() ![]() Bu bilgilerden sonra Kâşgarlı Mahmud, atasının Türk illerini Sâmanoğullarından aldığını ve adına Hamîr Tegin dendiğini belirtir ![]() ![]() ![]() Daha sonra yapılan araştırmalar Kâşgarlı Mahmud’un soy kütüğü ile ilgili farklı bilgileri ve ailesinin yaşadığı feci bir olayı ortaya çıkarmıştır ![]() ![]() ![]() Kâşgarlı Mahmud’un soy kütüğü Soylu bir Türk ailesinden geldiğini belirten Kâşgarlı Mahmud’un verdiği bu bilginin doğru olduğu ve Kâşgarlı’nın Doğu Karahanlı hanedanı soyundan geldiği bilinmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Annesinin Karahanlı ülkesinin tanınmış uleması Hoca Seyfeddin Büzürgvar’ın kızı Bubi Rabia olduğuna dair bilgiler bulunmaktadır ![]() Kanlı bir darbe… Kâşgarlı Mahmud’un dedesi Karahanlı hükümdarı Muhammed Buğra Han bin Yusuf, 1047 – 1048 yılları arasında on beş ay hüküm sürdükten sonra tahtını büyük oğlu Hüseyin’e bırakma kararı almıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Babası hükümdarlığa, kendisi de şehzadeliğe hazırlanırken tahta çıkış töreninin bir kırıma dönüşmesi sonucunda Kâşgarlı Mahmud, ailesinin neredeyse tamamını kaybeder ![]() ![]() ![]() Türk topluluklarının dil özelliklerini bol örnekle ayrıntılı bir biçimde ortaya koyan bir eserin hazırlanması, geniş bir malzeme toplanmasını gerektirmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Kanlı bir darbeyle yönetime gelen üvey kardeş İbrahim’in saltanat dönemi bir yıl kadar sürmüştür ![]() ![]() ![]() Kâşgarlı Mahmud’un atalarına Amîr ‘Emir’ dendiğini belirtmesi, soylu bir aileden geldiğini, Karahanlı hanedanına mensup olduğunu göstermektedir ![]() ![]() Terken Katun kutıŋa tegür mendin koşug Aygıl siziŋ tapugçı ötnür yaŋı tapug Terken Hatun katına sun benden bir şiir De ‘Hizmetkârınız umar yeni hizmetler’ Tutçı yagar bulıtı altun tamar arıg Aksa anıng akını kandı mening kanıg Bulutu hep (ihsan) yağdırır saf altın damlar Aksa onun (ihsan) seli bana doğru, sevincim (sonsuz olur) ve muradıma ermiş (olurum) Urmış ajun busugın kılmış anı balıg Em sem angar tilenip sizde bulur yakıg Kurmuş dünya pususunu, kılmış onu yaralı İlaç çare arayıp sizde bulur yakıyı Kâşgar’dan Bağdat’a Halife’nin huzuruna… Bağdat’tan Opal köyüne… Kâşgarlı Mahmud’un babasını ve ailesini kaybetmesinden sonraki hayatı ile ilgili olarak birtakım söylencelerin oluştuğu görülür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Halife Muktedî Biemrillah’a armağan ettiği eserini Halife’nin kendisine sunduğunu belirten Kâşgarlı Mahmud, Divanü Lugati’t-Türk’ün daha ilk satırlarında bu durumu şu sözlerle anlatır: Bana sonsuz bir ün, bitmez tükenmez bir kaynak sağlaması dileğiyle bu kitabı yazdım ve Tanrı’ya sığınarak adını Divanü Lugati’t-Türk koydum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kâşgarlı Mahmud’un Divanü Lugati’t-Türk dışında bir de Türk dil bilgisi kitabı yazdığını bilmekteyiz ![]() ![]() ![]() Bu iki eseri dışında bir başka eseri olup olmadığını da bilemediğimiz Kâşgarlı Mahmud’un Divanü Lugati’t-Türk’ü Halife’ye sunmasından sonraki hayatıyla ilgili bilgiler de ne yazık ki birbiriyle çelişmektedir ![]() Bağdat’tan ülkesine dönüp dönmediği, döndüyse ne zaman döndüğü, daha sonra nerede yaşadığı konusunda tarihsel kaynaklarda bilgi bulunmamakla birlikte yöresel söylencelerden yararlanarak Kâşgarlı Mahmud’un 1080 yılında Bağdat’tan ülkesine döndüğü, Kâşgar yakınlarındaki Opal köyüne yerleştiği, burada kurduğu Mahmudiye Medresesinde on yıl müderrislik yaptıktan sonra 1090 yılında doksan yedi yaşındayken öldüğü ileri sürülmektedir ![]() Eserini yazıp Halife’ye sunduktan sonra Kâşgar’a dönen Kâşgarlı Mahmud’un Opal köyüne yerleşmesinin sebebi; çocukluğunu ve gençlik yıllarını geçirdiği, ilk öğrenimini gördüğü köyde son yıllarını yaşama ve burada toprağa verilme arzusuyla açıklanabilir ![]() ![]() ![]() Opal köyüne yerleşmesi ve buradaki son yılları ile ilgili bilgileri doğrulayan bir başka söylenceye göre Kâşgarlı Mahmud’un seksen dokuz yaşında Kâşgar’a geldikten sonra sekiz yıl medresede hocalık yaptığı, doksan yedi yaşında öldüğü ve Opal köyündeki medresesinin yakınındaki mezarlığa gömüldüğü anlatılmaktadır ![]() ![]() Nitekim yakın zamanda Kâşgarlı Mahmud’un mezarı olduğuna inanılan ve üstüne bir türbe yapılarak onarılan mezarın üzerine Mahmud Kaşkari kabrisi ‘Kâşgarlı Mahmud kabri’ yazılarak doğum yılının 1008 ölüm yılının ise 1105 olduğu belirtilmiştir ![]() Opal köyündeki mezarın Kâşgarlı Mahmud’a ait olduğu geç dönem kaynaklarında da dile getirilmektedir ![]() ![]() Yine Opal köyündeki türbeye vakfedilmiş olan yazma bir Mesnevî nüshasının son sayfalarında bulunan ve Kâşgar Şeriye Mahkemesi kadısı tarafından mühürlenen 14 Recep 1252 (21 Ekim 1836) tarihli vakıf senedinde, o bölgedeki halkın eskiden beri Hazret-i Mollam Şemseddin adıyla bir evliya olarak tanıdığı kişinin aslında Kâşgarlı Mahmud olduğu belirtilmektedir ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|