|  | Edebiyat Terimleri Sözlüğü - İ |  | 
|  06-24-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Edebiyat Terimleri Sözlüğü - İİBDA Yaşanılan dönemin sanat anlayışı içinde olağanüstü bir eser yaratma  Örneğin Fuzûlî’nin Leyla vü Mecnun’u, Şeyh Galib’in Hüsn-ü Aşk’ı birer ibda kabul edilir  İbda eser verebilenlere mübdi, ibdakâr, eserleri de bedia olarak adlandırılır  İBHAM Bir edebi eserde isteyerek ve bilinçli olarak yapılan kapalılıktır  Sanatçı, sözün anlamını hemen anlaşılmayacak şekilde kapalı tutarak, okuyucusunu düşündürmeyi amaçlar  Sanatçının istemeden, bilinçsiz olarak yaptığı kapalılığa ise “te’kid” adı verilir  Örnek: Nasıl istersen öyle dinle, bakın: Dalların zirvesindeyiz ancak Yarı yoldan ziyade yerden uzak Yarı yoldan ziyade mâha yakın Ahmed Haşim İCAZ Bir düşünceyi çok az sözcükle özlü bir şekilde anlatmadır  Kısaltmanın anlamı güçleştirmemesine dikkat edilir  Buna icaz-ı muhil denir  Az söz yüklü anlamla ifadeye makbul icaz denir  Atasözleri, vecizeler, hikmetli sözler bu gruba girer  Makbul icaz iki türdür: Hafz yoluyla icaz: Anlama zarar vermeyecek şekilde bazı sözcükler atılır  Bu cümle çıkarılarak da yapılabilir  Sözcük çıkarmaya icaz bi’l-harf denir  Örnek: Bir pâreye bini âferinin Pâpûşu atıldu Gevherî’nin Ziya Paşa Şair burada “papucu dama atıldı’yı “papucu atıldı” diye kısaltmış  İcaz, cümle çıkarılarak yapılırsa icaz bi’l cümel adını alır  Örnek: “Ahmet ders çalışsaydı…” Burada “başarılı olacaktı” cümlesi çıkarılmış  Tazammum yoluyla icaz: İfadeden sözcük ve cümle atılmadan yapılan icazdır  İki türü vardır  İcaz bi’t-takdîr: Amaç az sözcükle anlatılırken ihatalı anlam da çıkar  Örneğin “Ateş düştüğü yeri yakar”  İvaz bi’l-kasr: Hiçbir sözcük atılmadan anlamca zengindir  Örneğin “Akacak kan damarda durmaz” gibi  İDGAM Birbirine yakın iki harfi tek yazarak vurgulu okumak  Örneğin çakal yazıp çakkal okuma gibi  İDİL Eski Yunan şiirinde mitolojik, epik ve pastoral şiirlerin genel adı  Günümüzde sevgi ve mutluluk işleyen şiir türü  İDMAC Sözcük anlamı sıkıştırmak  Edebiyatta sözde ve yazıda övgü içinde övgü ya da aşagğılama içinde aşağılama yapmayı tanımlar  Övgü içinde övgü yapmaya istitbâ adı da verilir  Örnek: Sadrında seni eyleye Hak dâim ü bâki Hep âlemin etdikleri şimdi bu duâdır Nedim Şair sadrazama dua ediyor ama bu duanın herkes tarafından yapıldığını belirterek övgü içinde övgü yapıyor  İFRAT Bir sıfatı aşırı ölçüde şiddetlendirmektir  Mübalağa (abartma) sanatının bir türüdür  İGARE Bir şairin şirinin bir başka şair tarafından benimsenmesi anlamındaki sirkat’ın türü  Benimsenin şiirde bazı değişiklikler yapılır veya sadece bazı sözcükler alınırsa sirkat, igare (nesh olarak da adlandırılır) olur  Şiirin sözcükleri değil anlamı benimsenmişse ilmâd ya da selh adı verilir  Örnek: Rıza Tevfik’in 1925’te yazdığı Cüniye başlıklı şiirin ilk dörtlüğü: O gece ne kadar güzeldi kâinat Havvâda bir safâ cereyânı vardı Dağlardan taşlardan taşıyordu hayat Guyibâr-I aşkın fezeyânı vardı Nihal Atsız’ın 1933’te yazdığı Dün Gece başlıklı şiirin ilk dörtlüğü: Dün gece ne kadar güzeldi âlem Göklerin şanlı bir mehtâbı vardı Sevdânın topraktan taştığı bu dem Günâh-I aşkın da sevabı vardı İHAM Anlamla ilgili edebi sanat  İki ya da daha fazla anlamı olan sözcüğün en uzak anlamıyla kullanılması  Eğer sözcügün iki anlamının da konuyla ilisi olursa “ilham”, sözcüğün özellikle gerçekten çok mecaz anlamı kastedilirse “kinaye” yapılmış olur  Örnek: Sahn-ı çemende durma saalınsun sabâ ile Azâdedir nihâl bugün berg ü bârdan Bakî (”Fidan bugün yaprak ve bardan kurtulup serbet kaldı, artık bahçenin ortasında rüzgarla salınsın  ” Bâr sözcüğü hem meyve hem yük anlamındadır  Bâr’dan kurtulmakla ağaçlar hem meyveden hem de yükten kurtulurlar  Şair burada bâr’ın bu iki anlamını kastederek iham yapıyor  İHTİRA Daha önce hiçbir şairin kullanmadığı sözcük, deyim ve üslupları tanımlar  İHTİSAR Bir düşüncenin az sözle anlatılmasıdır  Geniş açıklamalara, tanımlamalara girilmeden konu yalın ve doğal bir şekilde anlatılır  Bu bakımdan icaz’a benzer  İKMAL Bir cümledeki anlamı, ardından gelen cümleyle tamamlamak  Her iki cümlenin öznesi de çoğunlukla ortaktır ve ilk cümlede yer alır  Örnek: Merd olan kizbe tenezzül etmez Zillet-i kizbe tahammül etmez Nabî İKSAR Kusur sayılan sanatlardandır  Bir düşünceyi gereksiz şekilde uzatılan ve tekrarlanan sözcüklerle anlatmaktır  Örneğin “Ali gitti mi?” sorusuna karşılık “evet” ya da “hayır” yerine “Ali gitti, gelmedi” yanıtı vermek gibi  İKTİBAS Anlamı güçlendirmek için söze ayet ve hadisler katılmasıyla yapılan sanat  Ayet ve hadisler aynen kullanılabilir ya da çevirisinin bir bölümü tercih edilebilir  Örnek: Zalimlere bir gün dedirtir kudret-i Mevlâ “Tallahi lekad âsereke’llahü aleyna” Ziya Paşa (Yusuf Suresi ayet 91: Tanrı hakkı için Allah seni bize üstün kıldı  ) İLMAM Bir şairin, başka bir şairin şiirini biraz değiştirerek sahiplenmesi  Örnek: Şâdî-i vuslat niçin tahammîl-i nâz eyler bana Rind-i şâdî-düşmenim ben gam niyâz eyler bana Nâil-î Kadîm Tiğ-ı istisnâ çekip gamzen ne nâr eyler bana Afet-i aşkın kazâ arz-ı niyâz eyler bana Namık Kemal İLTİFAT Sözü konuyla ilgili bir başka yöne çevirme şeklindeki edebi sanat  Bir yeri, olayı, duyguyu, düşünceyi anlatırken birden söz yine konuyla ilgili başka bir yere, olaya, düşünceye, duyguya çevrilir  İLTİZAM Şiirde kafiyeyi sağlayan ya da düzyazıda “seci” olarak kullanılan sözcükten önce gelen ve kafiye ile aynı sayıda harf içeren benzer sözcükler kullanarak yapılan sanattır  Örnek: Merasim-i tevkîr-i tevfirinde ihmal-ü taksîr olunmayup hıl-i fâhire ve in’âmât-ı zâhire ve ziyâfât-ı vâfire ile Zülkadiroğlu tâifesi muğtenem oldular  İNSİCAM Sözün düzgün, tutarlı ve birbirine bağlanak söylenmesi  Sözcükler titizlikle seçilir, art arda gelen cümlelerde anlamlı bir diziliş aranır  İNŞA Divan edebiyatında edebi sanatlarla yüklü, süslü düzyazılara verilen isim  İnşa yazanlara “münşi” denir  Günümüzdeki anlamı kompozisyon  İNTİHAL Başkasına ait eserlerden parçalar alıp kendisininmiş gibi gösterme  Aşırma veya ahz u sirkat tabirleri de aynı anlama gelir  İntihal şiirde olursa şirkat-ı şi’r bu işi yapan da düzd-i sühan (söz hırsızı) diye anılır  Sünbülzâde Vehbi, Sirkat-ı şi’r (şiir çalma) olayı için şu beyti söylemiştir: Sirkat-ı şi’r edene kat’i zeban lâzımdır Böyledir şer-i belâgatle fetâvâ-yı sühan  İRSAL-I MESEL Anlamla ilgili sanatlardandır  Söylenen fikri kuvvetlendirmek için araya atasözü veya atasözü değerinde örnekler katmaya denir  İleri sürülen düşünce, kendisiyle ortak nokta bulunmayan başka bir düşünceyle birlikte kullanılır  İrad-ı mesel de denir  Örnekler genellikle herkes tarafından bilinen, söylenen, kabul edilen atasözleri, vecizeler ve hikmetli sözlerden seçilir  Örnek: Tok olanlar bilemez çektiğini aç kalanın Sırtı pek kimseye ahvâl-i şita yaz görülür Samî İSTİDRAD Uygun bir yerde konu dışında bir şey anlatmak  Konuya açıklık getirmek, okuyucunun veya dinleyicinin istifadesini sağlamak için bu yola başvurulur  Bu tür ara girişler “İstidrad” başlığı ile yazılır, bitiş yeri ayrıca belirtilirdi  Sonra bu yöntem bırakıldı, başlık koymadan açıklama yapıp “Sadede gelelim” sözüyle asıl konuya dönülmeye başlandı  Zamanımızda istidradlar kısa olmak kaydıyla parantez veya iki çizgi arasında yapılır   İSTİDRÂK Anlamla ilgili sanatlardandır  Över gibi görünerek yerme ve yerer gibi görünerek övmek  1  Övme yoluyla yerme: Eskiler te’küdü’z-zemm bi-mâ yüşebbihü’l medh derlerdir  Kişi övmeye benzer sözlerle, kuvvetle yerilir  Ali Paşa’nın Girit’teki başarısızlığını dile getiren Ziya Paşa’nın Zafernâme’sinden alınan şu beyitler bu sanatın en güzel örneklerinden  Bârek-Allah zehî kevkebe-i âlel’al Levhaş-Allah, aceb nusret-i feyz ü ikbâl! Hak bu kim görmedi ağaz edeli devre elek Böyle bir tefh ü zafer böyle şükûh ü iclâl… Lerze saldı feleğe nâre-i “Hayyâk Allah” Râşe verdi küre’yi gulgule-i “Ya Müteâl” Kimseler olmadı bu feth-i mübîne mazhar Ne Skender ne Hülâgâ ne Sezar ü Anibal  Âferin himmetine âsaf-ı âli-kadrin, Oldu şâyeste-I tevfik-i Cenâb-I Müteâl Girid’I aldı geri himmet-i seyf ü kalemi Hakkına gelmiş iken dâiye-i istiklâl Devleti eyledi bir öyle belâdan âzâd Yoksa pek müşkil olurdu şu zamânda ahvâl… İhtiyar eyledi bu kışda şu müşkil seferi, Yoksa kim etmiş idi kendisini istiskâl! 2  Yerme yoluyla övme: Eskiler te’kîdü’l-medh bi-mâ yüşebbıhü’z-zemm derlerdi  Kişi yermeye benzer sözlerle kuvvetle övülür  Örnek: Dehrde anlamayup bilmediği varsa meğer Tama’u buğz u nifak u hased u gadr u sitem Nabî İSTİFHAM Anlamla ilgili sanatlardandır  Cevap alma gayesi gütmeksizin art arda sorulan sorularla yapılır  Sevgi, nefret, teessür, üzüntü, öfke, kin, kıskançlık, ümitsizlik, acz, şaşkınlık, hayret ve hayranlık gibi heyecan verici duygular bu yolla ifade edilir  Şair duyguya bağlı olarak kendi kendisine, herkese veya her şeye soru yöneltebilir  Düşünce ve kavram üzerine dikkati çekmek için bu sanata başvurulur  Aşırı heyecan ve gerilim istifham’ı alelâde soru cümlelerinden ayrılır  Örnek: Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Cahit Sıtkı Tarancı İSTİHDAM Anlamla ilgili sanatlardandır  İki anlamı olan bir kelimeyi, bu iki anlama gelecek şekilde kullanmak  Birinde gerçek, diğerinde mecazlı anlam kasdedilir  Örnek: Bahar erdi açıldı sevdiğim hem fasl-ı dey hem gül Bir sahn-i gülistandan biri fasl-ı gülistanda  Muallim Naci Bu beyitte açıldı fiili birinci mısrada fasl-ı dey (kış mevsimi)nin uzaklaşması, sona ermesi; ikinci mısrada ise, çiçeğin açılması anlamına geliyor  İSTİHLAF Türkçedeki sesli harfleri bazı durumlarda uzatmak  Örnek: Verseydi âh-ı mecnûn feryadumun sedâsın Kuş mı karâr iderdi bâşımdaki yuvâda Fuzûlî “başındaki” ve “yuvadaki” kelimelerinde “a”lar uzun okunur  İŞTİKRAR Sözle ilgili sanatlardandır  Aynı kökten türeyen veya aynı köke bağlı harflerin benzerliğinden dolayı aynı kökten türemiş gibi görünen seslerin birarada kullanılmasına denir  Örnek: Kılmagıl muhkem gönül dünyaya akd-i irtibât Sen bir avâre müsafirsen bu vîrân ribât Fuzûlî Ribât ve irtibât aynı kökten gelir  ÎTİLÂF Uygunluk  Kelimenin anlamla uygunluğu, kelimelerin vezinle uygunluğu, kelimelerin diğer kelimelerle uygunluğu, anlamının vezinle uygunluğu ve anlamın anlamla uygunluğu  İTNAB Sözü, gerektiğinden fazla kelime veya cümle ile uzatma  İcaz’ın karşıtı  İkiye ayrılır: 1  İtnab-ı makbul: Makbul sayılan söz katmadır  Bu çeşitte anlam pekiştirilir, anlatılacak şey abartılır, kastedilen husus fazla tasvir edilir ve üçü birden sağlanır  Örnek: “Yalıların en tabii ve en lüzumlu gezinti vasıtası sandallar! Sade yalıların mı? Boğaziçi’nde herkesin her an, en çok, onlar işine yarıyor  Mehtapla gezginci, sâzende köşkü onlar, saz dinleyicilerin mevkibi onlar, yerine göre madrabazların balık deposu onlar, sebze dükkanı, dondurmacı dükkanı, onlar; yörük manav sergisi onlar, tatlı su damacanalarının ambarı onlar, hasta sedyesi onlar…” Ruşen Eşref Ünaydın 2  İtnâb-ı mümel: Makbul sayılmayan söz katmadır  İtnab-ı mühil de denir  Haşv-ı kabih’ler ve tekrarlar makbul sayılmayan söz katmanlarıdır  Örnek: Duâ ile sözü hatmedelim, zîrâ hakikatte Sözün gevher olursa yeğdir itnâbından îcâze Nef’î | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |