Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
arif, asya, biyoğrafisi, eserleri, hayatı, kimdir, nihat

Arif Nihat Asya Kimdir, Arif Nihat Asya Hayatı, Arif Nihat Asya Biyoğrafisi, Eserleri

Eski 06-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Arif Nihat Asya Kimdir, Arif Nihat Asya Hayatı, Arif Nihat Asya Biyoğrafisi, Eserleri



7 Şubat 1904'te İstanbul Çatalca’da doğdu, 5 Ocak 1975'te Ankara’da yaşamını yitirdi İstanbul Üniversitesi Yüksek Öğretmen Okulu Edebiyat Bölümü’nü bitirdi Adana, Malatya, Edirne, Tarsus, Ankara ve Kıbrıs'taki liselerde edebiyat öğretmenliği yaptı 1950-1954 arasında Seyhan (Adana) milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bulundu Milletvekilliğinden sonra tekrar öğrtemenliğe döndü Ankara Gazi Lisesi edebiyat öğretmeni iken 1962'de emekliye ayrıldı İstanbul'a döndü Yeni İstanbul ve Babıli’de Sabah gazetelerinde yazılar yazdı Aruzla başladığı şiirde rubailer, gazeller yazdı Özellikle rubailere büyük önem verdi Rubailerden oluşan 5 ayrı kitap yayınladı Daha sonra hece veziyle ve serbest vezinli şiirler de yazdı Ulusçu şiirleriyle dikat çekti Yurdun güzelliklerini, doğasını anlatan, kimi zaman yergici ama Türklüğü yücelten şiirleriyle bilinir



ESERLERİ

ŞİİR:
Heykeltıraş (1924)
Yastığımın Rüyası (1930)
Ayetler (1936)
Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor (1946)
Kubbe-i Hadrâ (Mevlana üzerine, 1956)
Kökler ve Dallar (1964)
Emzikler (1964)
Dualar ve Aminler (1967)
Aynalarda Kalan (1969)
Bütün Eserleri (1975-1977)
Rubaiyyat-ı Ârif (rubailer, 1956)
Kıbrıs Rubaileri (rubailer, 1964, 1967)
Nisan (rubailer, 1964)
Kova Burcu (rubailer, 1967)
Avrupa’dan Rubailer (1969)
Şiirler (Ahmet Kabaklı derledi, 1971)
Bütün Eserleri (1975-1977, Ötüken Yayınları)

DÜZYAZI:
Kanatlar ve Gagalar (özdeyişler, 1946)
Enikli Kapı (makaleleri, 1964)




FETİH MARŞI

Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek

Yürü, hâlâ ne diye oyunda oynaştasın
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın

Sen ne geçebilirsin yardan, anadan, serden
Senin de destanını okuyalım ezberden
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden

Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın

Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini
Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini

Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın

Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleymandır
Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır
Haydi artık uyuyan destanını uyandır

Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın

Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin Millet yürüyecek arkandan
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın

Yürü, hâlâ ne diye kendinle savaştasın
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın




BAYRAK

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım

Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım
Seni selamlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder
Gölgende bana da, bana da yer ver
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
Gölgene sığındık

Ey şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim
Senin altında doğdum
Senin altında öleceğim

Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!





BİR BAYRAK RÜZGAR BEKLİYOR

Şehit tepesi boş değil
Biri var bekliyor
Ve bir göğüs nefes olmak için
Rüzgar bekliyor

Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye
Yattığı toprak belli
Tuttuğu bayrak belli
Kim demiş Meçhul Asker diye

Destanını yapmış kasideye kanmış
Bel el iki ahretten uzanmış
Edeple gelir birer birer
Öpsün diye faniler

Öpelim temizse dudaklarımız
Fakat basmasın toprağına
Temiz değilse ayaklarımız

Rüzgarını kesmesin gövdeler
Sesinden yüksek çıkmasın
Nutuklar, kasideler

Geri gitsin alkışlar geri
Geri gitsin ellerin
Yapma çiçekleri

Ona oğullardan analardan
Dilekler yeter
Yazın sarı, kışın beyaz
Çiçekler yeter

Söyledi söyleyenler demin
Gel, süngülü yiğit alkışlasınlar
Şimdi sen söyle, söz senin

Şehitler Tepesi boş değil
Toprağını kahramanlar bekliyor
Ve bir bayrak dalgalanmak için
Rüzgar bekliyor

Destanı öksüz, sükutu derin
Meçhul Askerin
Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye
Yattığı toprak belli
Tuttuğu bayrak belli
Kim demiş Meçhul Asker diye



SENİ

Sana vermiş veren sulardan ses
Sana vermiş veren şiirden dil
Yaratılmışsın ayrı topraktan
Hamurun, toprağın bizimki değil

Saçların var ki başka türlü sarı
Gözlerin var ki başka türlü yeşil

Yarı olmuş vücudun üstünde
Ne güzel şey çocuk yüzün, çil çil
Bu köpükler, bu dalgalar, bu güneş
Hepsi birden diyor: 'Geliş, serpil!'

Nefesin var ki başka türlü sıcak
Gözlerin var ki başka türlü yeşil

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.