Feyzullah Seçkin (Ozan Feyzi) |
06-23-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Feyzullah Seçkin (Ozan Feyzi)BALIMDIR GÜLÜM İstemem dilimde başka bir tadı, Arada tadılan balımdır gülüm Saklıdır içimde bilinmez adı; Bahtıma açılan falımdır gülüm Yaralı gönlümde derde dermanım, Karalı yazgımda gizli fermanım Ataşlı Dağı'ndan türlü elvanım; Çiçeği solmayan dalımdır gülüm Alıp bedestenden ettiğim kârım, Kalbimin sultanı eşsiz hünkârım Akşamdan sabaha gamım efkârım; Halimden bilmeyen zalımdır gülüm Feyzi gel bu sırrı faş etme sakın, Olmak ister isen canana yakın Alevin üstüne ederken akın; Bazen ölüm bazen kalımdır gülüm 1 Kasım 08 / Ank İÇİNDE Beden hasta düştü gönlüm ah eder; Sürerim devranı aman içinde! Yuvalandı başa gelip de keder; Yitirdim cananı zaman içinde! Ağaç parçasıdır tufanda salım, İki kaş arası ölümle kalım Kopmaya meyletti tuttuğum dalım, Yaşarım yalanı yaman içinde! Feyzi'yim düşmüşüm körlük ağına, Hiç yağmur düşmedi gönül dağına Yitik damga vurdu gençlik çağına, Ararım kalanı saman içinde! 22 Ekim 08 / Ank YAZ BAHAR AYLARI Yaz bahar ayları gelip geçince, Garip gönül yine figana düştü Narına yanıp da canan seçince, Can ateşi yine bu cana düştü Başlayınca ağıt doğduğum andan, Neylesem olmadım sonradan handan Katlimin fermanı gelince candan, Harımın çıngısı cihana düştü Yasaklı ağlarken ben yana yana, Boyandı her yanım al kızıl kana Bir sırrın feryadı düşse de bana, Derdimi diyemem nihana düştü Feyzi damla değil deryadan ayrı, Ben canan bilemem canandan gayrı Dilden yareliyim olamam sayrı, Dermanı ararken el yana düştü 10 Ekim 08 / Ank (Ozanın kendi sitesinden alınmıştır) |
Feyzullah Seçkin (Ozan Feyzi) |
06-23-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Feyzullah Seçkin (Ozan Feyzi)"Teknik Ressam olarak çalıştığım meslek hayatımda,ekvatorun etrafını en az iki defa dolaşacak uzunlukta çizgi çizdim de; haksızlığın, adaletsizliğin, yoksulluğun ve kötü kaderin üstünü çizemedim" diyen Feyzullah SEÇKİN: 1953 yılının Mart ayında Sivas - Şarkışla Ortaköy'de gökyüzünü tepe pencereden alacakaranlık gören, toprak bir damda doğdu Doğduğu ay gibi, gâhî fırtınalı, gâhî ılıman bir yaşam geçirdi Babasının dostları olması dolayısıyla çocukluğu Âşık Veysel, Âşık Ali İzzet, Sefil Selimi, Aziz Üstün ve dayısı olan Âşık Hasan (Mihmani) gibi ustaların sazlı, sözlü muhabbetlerini dinleyerek geçti Mahlasını bu ustaların, Feyzullah olan adını "Feyzi" diye kısaltarak çağırmalarından aldı Daha çok, Mustafa Abdal Tekkesi'nde Baba'nın seferberlikte askere alınması sonucu "Baba Vekili" olarak görevlendirilen, Âşık Veysel'e ilk sazını veren, okur-yazar olmadığı halde, bütün halk ozanlarının deyişlerini ezbere bilen, "Karaşıh" diye anılan dedesi Mustafa'dan etkilendi Bu etkilenmenin yanı sıra ilk Bektaşi öğretisini de dedesinden aldı Ortaokul ikinci sınıfa kadar Ortaköy'de okudu Daha sonra Sivas'a göç edildi Öğrenimine Sivas'ta devam eden Ozan, Kongre Lisesi'nin edebiyat bölümünde okudu Sivas'daki yaşamında, resmi ve özel sektörde çalıştığı sıralarda, aynı zamanda uzun yıllar siyasi parti yöneticilikleri, sendikacılık, belediye meclis üyeliği gibi toplumsal görevlerde bulundu Emekli olduktan sonra mesleki çalışmalarına, yurtiçinde çeşitli illerde ve yurtdışında (Rusya, Ukrayna, Türkmenistan) devam etti Halen Ankara'da yaşamını sürdüren Feyzullah SEÇKİN (Feyzi) evli, bir erkek çocuk babası ve iki erkek torun dedesidir Geleneksel Türk Halk Şiiri'ni yaşatmak amacıyla, kurallara bağlı kalarak şiirlerini türkü (koşma) formatında: 6+5, 4+4+3, 4+4, 5+3 ölçülerinde ve abab - aaab - aaba düzenindeki kalıplarla yazmaktadır Ayrıca, "halk şiiri"nin diğer şiir türlerinden ayrılması için, Aşık Veysel gibi ozanların da kullandığı "deyiş" ya da "deme" sözcüklerini kullanmayı tercih etmektedir Eserleri Ozanlar Birliği tarafından çıkarılan Antoloji I-II ciltlerinde ve çeşitli internet sitelerinde yayınlanmakla birlikte; ozanın bir de kendi sitesi bulunmaktadır feyzullahseckinsitemynetcom Eserlerinden bazıları şöyle: CANANI GÖRDÜM Alnımın yazısı kara bahtımda: Canımın içinde cananı gördüm Sevgiden kurduğum gönül tahtımda: Canımın içinde cananı gördüm Bülbülüm bir güle tutuldum erken, Güz yelleri değdi güleyim derken Dost bağında ahı figan ederken: Canımın içinde cananı gördüm Gönül sevdasından aldım yareyi, Sevgide aradım derde çareyi Bağlarken başıma türlü kareyi: Canımın içinde cananı gördüm Var mıdır sevdayı murattır sanan; Derdine düşmeden yârini anan? Çölün ortasında hasretle yanan; Canımın içinde cananı gördüm Feryat ile geçti gençlik çağları; Yol vermedi bize hüsran dağları Gezerken gönlümde viran bağları: Canımın içinde cananı gördüm Feyzi'yim cananım göynür özümde, Divane gönlümde dertli sözümde Türküler yaktığım harlı közümde: Canımın içinde cananı gördüm O YÂRE KÜSTÜM Gönlümün defteri karalanınca, Yıkıldı dağlarım o yâre küstüm Sevgiye yolumuz aralanınca, Ah edip ağlarım o yâre küstüm Dertlere tutuldum yüreğim hasta, Derman bulamadım güzelde hasta Yüzümde güllerim açmıyor yasta, Karalar bağlarım o yâre küstüm Karları yağdırdı gonca gülüme, Ölürsem gelmesin artık ölüme Gözyaşları doldu firkat gölüme, Selinde çağlarım o yâre küstüm Yeni bir yaşama bensiz başlasın, Nerede isterse orda kışlasın Bulduğu yâri de onu dışlasın, Eridi yağlarım o yâre küstüm Feyzi'yim sevmiştim zalim kadını, Tövbe olsun daha anmam adını Anılarda kaldı etmem yâdını, Kesildi bağlarım o yâre küstüm DERDİMİ YANAYIM Derdimi yanayım bilmem ki kime? Aklımı başımdan aldı bir güzel Merhemi bulamaz gitsem hekime, Beni dertten derde saldı bir güzel Resmine bakıp da bana yâr sandım, Yaktığım türküde adını andım Tatlı sözlerine diline kandım, Şu garip gönlümü çaldı bir güzel Kapıldım sevdanın coşkun seline, Ölürsem kınalar yaksın eline Siyah saçlarını dökmüş beline, Verdiği resimde kaldı bir güzel Feyzi'yim sönmüyor gönlümün harı, Köz olup yandığım sevdamın narı Ben petek misali canansa arı, Söyleyen dilimde baldı bir güzel GAM ÇEKER Ben sevda peşinde nara yandıkça; Közümde titreyen küller gam çeker Göğsümü döverek yâri andıkça; Sözümde inleyen diller gam çeker Göklere yükselir ahım figanım, Gayri boy vermiyor servi fidanım Selâmsız sabahsız geçer revanım; Düzümde inmeyen beller gam çeker Sırrı serdarımdı bildiğim ezel, Lâl olan dilimden düşmeyen güzel Ömrümün bağından uçtu bir gazel; Yüzümde gülmeyen güller gam çeker Feyzi'yim yâremiz gül yâresidir; Kadrimi bilmeyen can paresidir Bilmem ki yârenin ne çaresidir; Gözümde dinmeyen seller gam çeker ÖZÜ ÇÜRÜK Özü çürük sözü çürük bir yâre, Verirsen gönlünü ağlar gezersin Tabipler Tabibi bulamaz çare, Başına karayı bağlar gezersin Yoksunsa ikrarsız imandan dinden, Akıl başta kalmaz eder kendinden Gözünün yaşını yıkar bendinden, Kızılırmak gibi çağlar gezersin Divane gönüller anlamaz durdan, Geçmeye çalışır çekilen surdan Işık gelmeyince ay ile nurdan, Hüsran yüreğini dağlar gezersin Feyzi'yim sararıp soldukça yüzün, Dalın gazel olur gelmeden güzün Kaplar yüreğini derinden hüzün, Virane bahçeler bağlar gezersin |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|