Osmanlı Devleti'nin Savaşa Giriş Sebepleri ve İttifak Arayışları

Eski 06-22-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Devleti'nin Savaşa Giriş Sebepleri ve İttifak Arayışları




Osmanlı Devleti'nin Savaşa Giriş Sebepleri ve İttifak Arayışları



Yirminci yüzyıl başlarında Osmanlı Devleti iki büyük felaketi arka arkaya yaşamıştı Bunlardan ilki, İtalyanlarla yapılan Trablusgarp Savaşı; ikincisi ise o güne kadar karşılaşılan en büyük felaket olarak görülen Balkan Savaşı idi Her iki savaşta da toprak kaybedilmiş, ama özellikle Balkan Savaşı’nda “Türkleşmiş toprakların” kaybedilmesi yüreklerde derin acılar ve izler bırakmıştır Devlet, malî ve ekonomik yönden büyük sıkıntılara girmişti Ayrıca ordunun her yönüyle modernleştirilmesi gerekiyordu Osmanlı Devleti’nin bu kötü gidişatı yöneticilerde, aydınlarda ve geniş halk kesimlerinde “Osmanlı Devleti yıkılacak mı? Ne olacak bu kötü gidişatın sonu?” şeklinde karamsarlıkların ve umutsuzlukların doğmasına yol açmıştı İşte, Osmanlı Devletinin I Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde genel durumu böyleydi
Osmanlı yöneticileri, 19 yy başlarından beri Avrupa büyük devletlerinin kendisi ve toprakları hakkındaki niyet ve düşüncelerinin farkındaydılar “Avrupa’nın Hasta Adamı” olarak nitelendirilen Osmanlı Devleti’nin parçalanmasının ve topraklarının paylaşılmasının büyük devletlerin dış politikalarındaki öncelikli amaç olduğu da biliniyordu Nitekim, İngiltere Mısır’ı ve Kıbrıs Adası’nı, Fransa Cezayir ve Tunus’u, İtalya Trablusgarb’ı ve On İki Adaları, Rusya ise Kafkasları ele geçirmişti Ayrıca, Meriç Nehri’nin batısındaki bütün Rumeli elimizden çıkmıştı Yine, Balkan Savaşı sonunda Ege Adaları’nın büyük bir kısmını kaybetmiştik
Osmanlı yöneticileri çıkacak bir genel savaşta Osmanlı Devleti’nin savaşa katılsa da katılmasa da topraklarının paylaşılmasının bu savaşın asıl nedenlerinden biri olacağını gayet iyi bilmekteydiler Bu nedenle Avrupa’da oluşmuş ittifaklardan birisine katılarak, toprak bütünlüğünü bu sayede korumak istiyorlardı
İtilâf devletleri arasında Osmanlı Devleti’nin dost ve düşman gözüyle baktığı devletler bulunuyordu Bu grupta yer alan İngiltere ve Fransa, zaman zaman dost devlet olarak bize siyasî, askerî ve ekonomik desteklerde bulunup, toprak bütünlüğümüzü korumamıza yardımcı olmuşlarsa da; çoğu zaman da bunun tersi bir politikayla Osmanlı Devleti’nden toprak elde etmişler ve onun düşmanlarına yardım ederek destek vermişlerdir Bilhassa Trablusgarp ve Balkan Savaşları’nda Osmanlı Devleti aleyhinde faaliyetlere girmişler ve politikalar takip etmişlerdi Ayrıca, bu grupta öteden beri İstanbul ve Boğazlar’da gözü olan, artık bizim için “millî düşman” olmuş ve Balkanlı devletlerin bağımsızlığa kavuşmasında ve Balkan Savaşı’nda uyguladığı “Panslavist” politikalarla doğrudan rol alan Rusya bulunuyordu İşte, bu grupta İngiltere ve Fransa gibi Osmanlıya karşı iki yüzlü politikalar uygulayan ve bizi her fırsatta parçalamayı bir dış politika ideali haline getirmiş olan Rusya’nın varlığı, Osmanlı yöneticilerini “Üçlü İtilâf” tan uzaklaştıran temel nedenlerdi
Üçlü İttifaka gelince, bu ittifakın en güçlü devleti Almanya idi Almanya İkinci Meşrutiyet’ten beri, özellikle İstanbul’daki elçisi Baron Marşal’ın zekası sayesinde Osmanlı yöneticilerini, bu devletin hakiki ve saf dostu olduklarına ve Osmanlı topraklarında Almanya’nın hiç gözü olmadığına inandırdı Bu nedenle Sultan II Abdülhamit zamanında başlayan Türk-Alman yakınlaşması, İttihat ve Terakki Partisi iktidarında daha da gelişti Bu grupta yer alan Avusturya ile ise, Balkan Savaşı’ndan sonra doğrudan bir sınırımız kalmamıştı Bütün bu sebeplerle Osmanlı yöneticilerinde Alman-Avusturya ittifakına karşı eğilim artmaya başladı Akdeniz’de güçleri az olan bu devletlerden Osmanlı Devleti’ne zarar gelmeyeceği inancı meydana geldi Dolayısıyla Almanya’ya dayanmak ve ona göre bir siyaset gütmek, Osmanlı Devleti’nce bazı bakımlardan en doğru yol olarak kabul edildi
Neticede Osmanlı yöneticilerinde iki temel fikir belirdi Birincisi, Almanya ile Osmanlı Devleti’ni her durumda korumayı sağlayacak kesin ve açık bir antlaşma yapmaktı İkincisi, yakın gelecekte Osmanlı Devleti’ne zarar verebilecek ve bilhassa bunlardan Akdeniz’e hakim olan devletlerle yakınlık kurmak, mümkünse anlaşmaktı İngiltere ve Rusya ile antlaşma teşebbüsleri de bu gibi düşüncelerden kaynaklandı Diğer taraftan, günlük giderlerini bile dış borçlardan sağlayan Osmanlı devleti, bu yönüyle de Fransa’ya muhtaçtı Bu devlete yapılan İttifak teklifinin temelinde borç para alma ve Osmanlı Devleti’ni Rusya’ya ve İngiltere’ye karşı koruyabileceği ümidi yatıyordu
Osmanlı yöneticileri ilk ittifak arayışlarını ve teklifini Almanya’ya değil; İngiltere, Fransa ve Rusya’ya yapmıştır
İngiltere ve Fransa’nın Osmanlı Devleti ile ittifak yapmamalarının temelinde, artık bu devletin toprak bütünlüğünü korumak yerine, Osmanlı Devleti’ni parçalamak ve topraklarını paylaşmak politikasının ön plâna çıkması yatmaktadır Ayrıca, Osmanlı Devleti’ni kendi ittifaklarına aldıkları takdirde bu devletin içinde bulunduğu malî ve ekonomik sıkıntıları ortadan kaldıracak desteği vermeleri gerekecekti Yine, Osmanlı ordusunun tepeden tırnağa modernleşmesi gerekiyordu Bu durum, oldukça büyük bir ekonomik yük getirebilirdi İşte bu nedenlerden dolayı, sırtlarında taşıyacakları bir kambur olarak düşündükleri Osmanlı Devleti’ni ittifaklarına almamışlardır
İtilâf devletleri nezdindeki ittifak teşebbüslerinden bir netice alamayan Osmanlı yöneticileri; bu kez Almanya ile ittifak arayışına girmişlerdir Yukarıda da değindiğimiz gibi; II Abdülhamit döneminde olumlu bir yapıda başlayan Türk-Alman ilişkileri, o günün şartlarında çok büyük bir yatırım projesi olan “Berlin-Bağdat Demiryolları Projesi”nin Almanya’ya verilmesiyle daha da artmıştı Almanya; bu demiryolunu inşa etmekle, ekonomik yönden Osmanlı Devleti’ne sıkı bir şekilde bağlanacak ve O’nu, Türkiye’ye siyasî buhranlar ile askerî hareketlerde yardım etmeye mecbur edecekti Ayrıca bu yollar, Osmanlı Ordusu’nun seferberliğini süratle tamamlamasına ve büyük kuvvetlerini kolaylıkla kaydırmasına imkân sağlayacaktı Daha sonraki yıllarda Osmanlı Ordusu’nun -özellikle Kara Ordusu- modernizasyonu Alman askerî ve teknik heyetlerine verilmişti Bu durum ordunun genç subaylarında Almanya’nın askerî gücüne olan bir hayranlığın uyanmasına neden olmuştu Başta Enver Paşa olmak üzere bir çok genç subayın ortak kanaati, Avrupa’da Alman Ordusu’nu yenecek bir başka gücün olmadığı yolundaydı
Avrupa’da savaş başladıktan ve ilk günlerdeki Alman saldırılarının doğuda Ruslar, batıda ise Fransızlar ve İngilizlerce desteklenen Belçikalılar tarafından durdurulması üzerine, Alman orduları bu cephelerde müşkül bir duruma düşmüşlerdi Bunun üzerine Alman Genelkurmayı ve Alman Hükümeti, İngilizleri, Fransızları ve özellikle Rusları oyalayabilecek bir devlet olarak gördükleri Osmanlı Devleti’yle bir ittifak yaparak, Osmanlı’yı Almanya’nın yanında savaşa girmeye zorlamak plânını devreye sokmak istediler


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.