çanakkale şehitlerine |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
çanakkale şehitlerineŞu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı' Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi! Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer, Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer Yedi iklimi cihânın duruyor karşında, Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk: Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ ![]() ![]() Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ! Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil, Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil, Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına; Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz ![]() ![]() Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb, Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı; Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı; Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam, Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer; O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer ![]() ![]() Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak, Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller, Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere, Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler ![]() ![]() Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler! Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman? Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm? Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler, Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer; Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi; 'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi Asım'ın nesli ![]() ![]() diyordum ya![]() ![]() nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar ![]() ![]() O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar, Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi ![]() ![]() Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın? 'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb ![]() ![]() Seni ancak ebediyyetler eder istiâb 'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına; Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle, Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan; Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına, Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana ![]() ![]() Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini, Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i, Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran ![]() ![]() Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran, O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın; Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın; Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın ![]() ![]() Heyhât, Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât ![]() ![]() Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber Mehmet akif ersoy |
|
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
| Görünüm Modları | |
|
|