Namık Kemal Hayatı Ve şiirleri

Eski 06-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Namık Kemal Hayatı Ve şiirleri



21 Aralık 1840'ta Tekirdağ'da doğan Namık Kemal, annesini pek küçük yaşta kaybettiği için, çocukluğunu anne tarafından dedesi ve valilerden Abdüllâtif Paşa'nın yanında geçirdi İlk öğrenimini İstanbul'da yaptıktan sonra, özel dersler almağa başladı Dedesi ile birlikte, Kars ve Sofya'da bulundu 1857'de, İstanbul'a döndü Özel olarak tamamıyle klasik bir edebiyat öğrenimi görmüş olan Kemal'in bu tarzda yazdığı şiirlerin sayısı da, bu sırada, oldukça kabarıktı Batı dünyası ile henüz hiçbir teması olmadığı için, eski edebiyatı devam ettirenlerin çevresine girdi ve Leskofçalı Galib Bey ile çok yakın dostluk kurdu 1861'de, aynı şairin şefliğinde kurulmuş olan Encümen-i şuarâ adlı özel bir şairler topluluğunda da yer aldı Fakat 1862 yılı başlarında Şinasi ile tanıştıktan sonra, eski edebiyat çevresi ile ilgisini keserek, Tasvîr-i Efkâr'da calışmaya başladı 1865'te Şinasi Paris'e gidince, gazeteyi tek başına çıkarmağa devam etti Bu sırada, hükümetin politikası aleyhine yazdığı yazılar gözden kaçmıyordu Aynı tarihte, Yeni Osmanlılar Cemiyeti'nin kurucuları arasına da girdi 1867 mayısında, cemiyetin hükümetçe haber alınması üzerine, Paris'e kaçtı ve Mustafa Fazıl Paşa'nın maddî yardımını gördü Kısa bir süre sonra Londra'ya geçerek, orada Ziya Paşa ile birlikte Hürriyet gazetesini çıkardı ve (1868) siyasî muhalefetine devam etti 1870'te, Sadrazam Âli Paşa ile barışıp İstanbul'a döndü Onun ölümünden sonra, İbret gazetesini çıkararak (1872), tekrar muhalefete başladı 1873'te, ilk piyesi Vatan yahut Silistre'nin oynanması üzerine, Kıbrıs'ta Mağosa kalesine hapsedildi Otuz sekiz ay süren bu kalebendlik hayatı, onun edebî çalışmalarının en verimli zamanıdır Diğer beş piyesi ile birlikte, ilk romanını İntibah ve bazı tenkid eserlerini de bu sırada yazdı 1876'da, V Murad'ın tahta çıkması üzerine, serbest bırakılarak İstanbul'a döndü II Abdülhamid'in ilk zamanlarında, Ziya Paşa ile birlikte, Kanun-ı Esasî Encümeni (ilk Türk Anayasa'sını hazırlayan komisyonu)’nde çalıştı Fakat, padişahın aleyhinde bulunduğu yolundaki bir ihbarla, tevkif ve muhakeme edildi (1877) Beraat etti ise de, İstanbul'da bırakılmayarak, aynı yıl, Midilli adasında önce ikamete memur ve sonra da oraya mutasarrıf tayin edildi Rum ahalinin şikâyetleri üzerine Rodos'a (1884), oradan da Sakız'a (1887) nakledildi ve 2 Aralık 1888'de orada öldü Mezarı Bolayır'dadır

Namık Kemal, şiirlerini sağlığında bir araya toplayıp yayımlamıştır Ölümünden çok sonra yapılmış olan baskıları arasında en iyisi şudur: Rızâ Nûr, Namık Kemal (Arab harfleri ile ve daha tam bir baskı), Türk Revübilik dergisi, İskenderiye 1936

Namık Kemal'in Şinasi ile tanışmasına kadar yazdığı şiirler edebiyat kültürünün tesiriyle, tamamıyle divan nazmı çerçevesindedir Gerek şekil ve gerekse şiir anlayışı ve muhteva bakımından divan nazmının bütün özelliklerine ve hatta o zamanlar divan nazmını sürdürenlerce büyük bir rağbet gören tasavvuf felsefesine de uygundur Ancak, kendinden çok daima çevresine yönelik ve kayıtlardan asla hoşlanmayan yaratılışı, onun ne divan şiirinin müsamahasız kaidelerini ve ne de bu felsefeyi samimiyetle ve uzun süre benimsemesine elverişli değildi Nitekim, Şinasi'nin tesirinde kalmağa başlayınca, divan nazmının özelliklerinden ve tasavvuftan sıyrılarak büyük bir hızla hayata, çevreye ve bu arada Batı dünyasına yöneldi Bövlece Namık Kemal'in sanat hayatında ikinci ve asıl mühim dönem baslar



Bu dönemde o, düşünüşçe tamamıyle Batılıdır Hisce kendi çevresinin ve İslâmiyet’in geleneklerine bağlı bulunmakla beraber, hislerine kapılmamasını bilmiştir Bunun içindir ki, Ziya Paşa gibi dönüşler yapmamış ve Türk edebiyatının Batılılaşması lüzumunu sonuna kadar savunmakla kalmayarak, bütün edebî türlerde başarılı örnekler de vermiştir Tanzimat hareketinin getirdiği sosyal prensiplere de uygun olarak, "cemiyet için sanat" formülüne bağlı bulunduğunu bildiğimiz Namık Kemal'in bu ikinci dönemdeki şiirleri birinci dönemdekilerden sayıca çok daha az ise de, genellikle, sosyal bir muhtevadadırlar İşlediği temalar "hürriyet, vatan, kanun, hak, adalet, ahlâk" kavramlarıdır Bu şiirlerinde, şekil bâzen yeni ve bazen de eskidir Fakat bu eski şekiller, Ziya Paşa'da olduğu gibi, Basık durumlarını korumayarak, değişikliklere uğrarlar Buna rağmen, şiirlerindeki hâkim vezin aruzdur Heceyi pek az kullanmıştır Yine Ziya Paşa'da olduğu gibi, onun da ününü sağlayanlar sosyal konulardaki bu sayılı şiirleridir Bunların bilhassa Vaveyla ve Hilâl-i Osmânî gibi yeni şekillerle yazılmış olanlarında, gerek dil ve gerekse üslûb bakımından, büyük bir değişiklik göze çarpar Dil, konuşma diline yaklaşmakla kalmamış söyleyiş de klasik üslûbdan tamamıyle ayrılmış ve, Şinasi'nin üslûbundaki kuruluk da giderilerek, canlı ve sevimli bir hale getirilmiştir Bir hitabet edası, samimi ve pervasız bir erkek sesi bu üslûbun en belli özellikleridir Düşüncelerine tam bir samimiyetle bağlandığı için, bu samimiyetten gelen bir sevimlilikle, fikrî muhtevadaki şiirlerini bile kuru bir didaktizmden kolaylıkla kurtarabilmiştir Gazellerinde ise, kelime sanatlarına sık sık başvurmakla beraber, oldukça kuvvetli bir lirizme erişmiş, Fransız şiirinden yeni hayaller, yeni duygular da getirmiştir Zamanını ve kendisini takip eden aydın nesilleri hürriyet ve vatan sevgisinin heyecanı ile dolduran Namık Kemal, Batılı Türk şiirinin kurulmasında en mühim rolü oynayan Recai-zâde Ekrem ve Abdülhak Hâmid'e de şiddetle tesir etmiştir


Kaynak: Akyüz, Kenan,Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri 1860-1923, İnkılâp Kitabevi, İstanbul 1995



Şiirleri



Kaside (Hürriyet Kasidesi)

Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâmetten

Çekildik izzet ü ikbâl ile bâb-ı hükümetten

Usanmaz kendini inşân bilenler halka hizmetten

Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez iânetten

Vücûdun kim hamîr-i mâyesi hâk-i vatandandır

Ne gam râh-i vatanda çâk olursa cevr ü mihnetten

Hakîr olduysa millet sânına noksan gelir sanma

Yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr ü kıymetten

Muîni zâlimin dünyâda erbâb-ı denâettir

Köpektir zevk alan sayyâd-ı bî-insâfa hizmetten

Hemen bir feyz-i bakî terk eder bir zevk-i fânîye

Hayâtın kadrini âlî bilenler hüsn-i şöhretten

Nedendir halkta tûl-i hayâta bunca rağbetler

Nedir insâna bilmem menfaat hıfz-ı emânetten

Cihanda kendini her ferdden alçak görür ol kim

Utanmaz kendi nefsinden de âr eyler melâmetten

Felekten intikam almak demektir ehl-i idrâke

Edip tezyîd-i gayret müstefîd olmak nedametten

Durur ahkâm-ı nusret ittihâd-î kalb-i millette

Çıkar âsâr-ı rahmet ihtilâf-i re'y-i ümmetten

Eder tedvîr-i âlem bir mekînin kuvve-yi azmi

Cihan titrer sebât-i pâ-yi erbâb-ı metanetten

Kaza her feyzini her lûtfunu bir vakt için saklar

Fütur etme sakın milletteki za'f ü betâetten

Değildir şîr-i der-zencîre töhmet acz-i akdâmı

Felekte baht utansın bî-nâsîb erbâb-ı himmetten

Ziya dûr ise evc-i rif'atinden ıztırârîdir

Hicâb etsin tabîat yerde kalmış kabiliyyetten

Biz ol nesl-i kerîm-i dûde-yi Osmâniyânız kim

Cihan-gîrâne bir Devlet çıkardık bir aşîretten

Biz ol ulvî-nihâdânız ki meydân-ı hamiyyette

Bize hâk-i mezar ehven gelir hâk-i mezelletten

Ne gam pür-âteş-i hevl olsa da gavga-yı hürriyyet

Kaçar mı merd olan bir cân için meydân-ı gayretten

Kemend-i can-güdâzı ejder-i kahr olsa cellâdın

Müreccahtır yine bin kerre zencîr-i esaretten

Felek her türlü esbâb-ı cefâsın toplasın gelsin

Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten

Anılsın mesleğimde çektiğim cevr ü meşakkatler

Ki ednâ zevki a'lâdır vezâretten sedâretten

Vatan bir bî-vefâ nâzende-yi tannâza dönmüş kim

Ayırmaz sâdıkan-îıaşkını âlâm-ı gurbetten

Müberrâyım recâ vü havften indimde âlîdir

Vazîfem menfaatten hakkım ağrâz-i hükûmetten

Civân-merdân-ı milletle hazer gavgadan ey bî-dâd

Erir şemşîr-i zulmün âteş-i hûn-ı hamiyyetten

Ne mümkün zulm ile bîdâd ile imhâ-yi hürriyyet

Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyyetten

Gönülde cevher-i elmasa benzer cevher-i gayret

Ezilmez şiddet-i tazyîkten te'sîr-i sıkletten

Ne efsun-kâr imişsin âh ey dîdâr-ı hürriyyet

Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten

Senindir şimdi cezb-i kalbe kudret setr-i hüsn etme

Cemâlin tâ ebed dûr olmasın enzâr-ı ümmetten

Ne yâr-i cân imişsin âh ey ümmîd-i istikbâl

Cihanı sensin âzâd eyleyen bin ye's ü mihnetten

Senindir devri devlet hükmünü dünyâya infaz et

Hüdâ ikbâlini hıfz eylesin her türlü âfetten

Kilâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahralar

Uyan ey yâreli şîr-i jiyân bu hâb-ı gafletten


Gazel

Sana senden gelir bir işde ancak dâd lazımsa

Ümîdin kes zaferden gayrdan imdâd lazımsa

Hayâtından neden hiç iştibâh etmezsin ey gafil

Acâyib gördüğün her hâli istib'âd lazımsa

Çocukluktan niçin dûr eylemiş inşânı isti'dâd

Eğer her matlabın tahsiline feryâd lazımsa

Tefevvuk-yâb-ı irfan eylemek ahfadı lâzımdır

Hamiyyet mesleğinde gayret-i ecdâd lazımsa

Umûmu müstefîd etmez hususun hakkım ibtâl

Sakın bir ferdi ezme gayret-i efrâd lazımsa

Senin İblîs’ten farkın nedir indimde ey gaddar

Hûda'nın ni'metinden herkesi ib'âd lazımsa

Ne cür'etle edersin haksız işde Hak'tan istimdâd

Yed-î Kudret mi olsun âleme cellâd lazımsa

Benî nev'in halâs et âteşîn kayd-i esaretten

Cihanda bir de firdevs eylemek îcâd lazımsa

Tevazu' ayn-i rif'at hizmet-i millet siyâdettir

Olunsun hulk-ı Peygamberle istişhâd lazımsa

Selâh ümmîdine düşme mevâîd-i ekaribten

Zevâl-i cehle bak maksûduna mîâd lazımsa

Zekâ bir şu'ledir kim sânı âlîdir tenezzülden

Bulursun ehl-i istiğnada isti'dâd lazımsa

Kapılma dehrin iğfâlâtına ahlâk bahsinde

Sana ol fende vicdanın yeter üstâd lazımsa

Denir tab'-ı beşerde ictimâ-i acz ü nahvettir

Cihanın tavrnı bir hikmete isnâd lazımsa

Emîn ol haşre sürmez hasret-i erbâb-ı isti'dâd

Biraz sabr eyle dehr-i dûndan almak dâd lazımsa

Ne rütbe bezi edersen artar ol nisbette mahsûlü

Maâriftir cihanda bî-mefâd îrâd lazımsa

Benim sabrımla seyr et ıztırâb-ı ehl-i ikbâli

Sana ger hüsn ü kubhu keşf için imdâd lazımsa

Bize vâcib Kemâl efzâyiş-i sabr ü metanettir

Felek de her cefâsın eylesin müzdâd lazımsa






Murabba

Sıdk ile terk edelim her emeli her hevesi

Kıralım hâil ise azmimize ten kafesi

İnledikce eleminden vatanın her nefesi

Gelin imdada diyor bak budur Allah sesi

Bize gayret yakışır merhamet Allah'ındır

Hükm-i âtî ne fakirin ne şehinşâhındır

Dinle feryadını kim terceme-yi ânındır

İnledikçe ne diyor bak vatanın her nefesi

Mahv eder kendini bülbül bile hürriyyet için

Çekilir mi bu belâ âlem-i pür-mihnet için

Dîn için Devlet için can çekişen millet için

Azme hâil mi olurmuş bu çürük ten kafesi

Memleket bitti yine bitmedi hâlâ sen ben

Bize bu hâl ile bizden büyük olmaz düşmen

Dest-i a'dadayız Allah için ey ehl-i vatan

Yetişir terk edelim gayri hevâ vü hevesi


Kıt'a

Kimse takdîr edemez âlemde

Kendi mâhiyyetini re'yi ile

Münferid vâsıta-yi ru'yet iken

Göremez kendisini dîde bile

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.