Turizm Haftası |
06-21-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Turizm Haftasıİnsanların türlü amaçlarla yaptıkları gezilere turizm denir Turizm; başka yerleri görmek, tanımak, eğlenmek, dinlenmek ve alıveriş etmek için yapılan gezilerdir Bu gezilere katılanlara turist denir Turizm; iç ve dış turizm olarak ikiye ayrılır İnsanlar ülke içinde dinlenmek, eğlenmek, alışveriş etmek, gezip görmek için, sürekli yaşadık¬ları kentin dışına çıkarlar Başka yerlere giderler Buna iç turizm denir Dış turizm ise ülkeler arasında yapılan gezilerdir Yabancı turist, ülkemize hangi amaçla gelirse gelsin para harcayacak¬tır Turistin harcadığı paraya döviz denir Döviz, yabancı ülke parasıdır Ülkemizde üretilmeyen ilaç, makine; gereksinme duyduğumuz petrol ve benzeri mallar yabancı ülkelerden alınır Bunların satın alınabilmesi için dövize gereksinmemiz vardır Dövizi ürünlerimizin ve ürettiğimiz malların dış ülkelere satışından ya da turizmden sağlarız Görülüyor ki ülkemizin kalkınmasında turizmin çok önemli bir yeri vardır Turist, dinlenmek, eğlenmek, görmek istediği yere çabuk, kolay ve rahat gitmek ister Bunun için yollarımızın bakımlı, konaklama yerlerinin iyi olması gerekir Yurdumuz turistlerin ilgi duyduğu bir ülkedir Yurdumuz kuzey yarımkürede Asya ile Avrupa kıtaları arasında bir köprü durumunda¬dır Ülkemizin üç yanı denizlerle çevrilidir Ilıman iklim kuşağındadır Bitki örtüsü bakımından zengindir Yurdumuzda dört mevsimin özellikleri görü¬lür Türkiye'miz aynı zamanda tarihi anıtlar yönünden de çok zengindir Anadolu'muzda çeşitli uygarlıklar yaşanmıştır Bu uygarlıkların kalıntıları günümüze dek gelmiş ve korunmuştur Yurdumuz, turizm zenginlikleri bakımından dünyanın sayılı ülkelerinden biridir Bir ülkede turizmin gelişmesi için bazı koşulların gerçekleşmesi zorunludur Yolların güzel olması, ulaşım araçlarının gelişmiş olması, konaklama yerlerinin bol, rahat ve temiz olması gereklidir Turist yatacağı yerin temiz olmasını ister Ülkemize turist gelmesini istiyorsak, onlara karşı güler yüzlü, iyilikse¬ver, temiz, hoşgörülü olmalıyız Turistler konuklarımız sayılır Konuklarımızı rahat ettirmek için her çabayı göstermeliyiz Turizmi daha iyi anlayıp değerlendirebilmek için, turizmin tanımında geçen görmek, tanımak, eğlenmek, dinlenmek sözcüklerinin anlamı üstünde iyice düşünelim Görmek : İnsanlar, bulundukları yerden uzakta da olsa anıtları, kent¬leri, tarihsel kalıntıları, doğa güzelliklerini, sanat yapılarını yakından görmek ister İnsanların, bu özlemlerini düşünerek müzeler kurmalı, görülmeye, incelemeye değer kalıntıları ortaya çıkararak onları sergilemeli, bunları görmek için gelen turistlere yardımcı olmalıyız Tanımak : Turist, bir ülkeyi bir yöreyi tanımak ister Orada yaşayan¬ların törelerini, göreneklerini, yaşamlarını bilmek ister Bu istek insanlar arasında sevgi, arkadaşlık, dostluk bağlarının doğup gelişmesini sağlar Aslında turizm yalnız ekonomik yararlar sağladığı için değil, insanlar arasın¬da dostluk duygularının doğup gelişmesine yardımcı olduğu için de yararlı¬dır Eğlenmek : Dinlenmenin bir çeşididir Zamanı iyi güzel ve hoş geçir¬mektir Eğlence yerlerinin temiz, iyi, ucuz, güzel olması turistin o yerde uzun süre kalmasını sağlar Dinlenmek : Çalışmaya ara vererek, yorgunluğu gidermektir Çalışan¬ların belirli bir süre dinlenmek haklarıdır Bu hak yasalarla güvence altına alınmıştır Ülkemize dinlenmek için gelen turiste her kolaylığı göstermeli, onları rahat ettirmeliyiz Sonuç olarak ülkemizin doğal zenginliklerini, anıtlarını, tarihi kalıntı¬larını, müzelerini görmek güneşinden, denizinden, kaplıcalarından yararlan¬mak, dinlenmek, eğlenmek için gelen turistlere yardımcı olmalıyız Turistleri rahatsız etmeyelim Değişik giysilerini ve davranışlarım hoşgörü ile karşılayalım Turistlerin karşılaştıkları güçlükleri yenmek için yardımcı olalım Turistik eşya satımında eşyanın gerçek değerini isteyelim Bize yapılmasını istemediğimiz hareketlerin turistlere yapılmasını önleyelim SAĞLIK HAFTASI Sağlık, insanın en önemli sorunudur Yaşamak, öğrenmek, iş yapabilmek için sağlıklı olmak gerekir Sağlığı bozuk olan, hasta olan kişi görevlerini tam olarak yapamaz Bunun sonucu olarak da, kendine, ailesine, çevresine, topluma yararlı olamaz Sağlıklı kişi mutlu, canlı, hareketli olur insanların sağlık kurallarını öğrenmesi ve sağlıklı yaşama bilincine kavuşması için Birleşmiş Milletler Örgütü 7-13 Nisan tarihleri arasını Sağlık Haftası olarak kabul etti Her yıl Sağlık Haftası Birleşmiş Milletler'e üye ülkelerde aynı zamanda değerlendirilir Sağlık Haftası’nın amacı, sağlık bilgisinin ve yardımının geniş halk kitlelerine ulaşmasıdır Hafta boyunca insan sağlığı konusunda radyolarda konuşmalar yapılır Televizyonda sağlıkla ilgili programlar sunulur Gazete ve dergilerde insan sağlığı ile ilgili yazılar yayınlanır Bu hafta içinde okullarımızda beden sağlığı, beslenme konusunda bilgiler verilir Sağlığın önemi anlatılır Sağlıklı olmanın kuralları öğretilir Birleşmiş Milletler Örgütü, her yıl bir sağlık konusu seçer O yıl üye ülkelerde konu üzerinde durulur Seçilen konu bir hastalık ise bu hastalığın tanımı, belirtileri, iyileştirme yöntemleri anlatılır İnsanlar çok eski çağlardan beri sağlığın önemini kavramışlardır ilkçağlarda insan sağlığının bozulması, doğa dışı güçlerin etkisine bağlanıyordu Hastalığın iyileştirilmesi için büyücüye başvuruyorlardı Uygarlığın gelişmesi ile tıp bilimi ilerledi Hastalıkların nedenleri bulundu, iyileşme yöntemleri gelişti Bugün büyücülük ilkel toplumlarda kalmıştır Tıp bilimi her gün yeni buluşlarla insanlığa büyük yararlar sağlıyor Tıp bilimi yalnız hastalıklarla, hasta olan insanlarla ilgilenmez, însan sağlığının sürekliliği, insanların hasta olmadan yaşamlarını sürdürmeleri için araştırmalar yapar Yeni yöntemler geliştirir YEŞİLAY HAFTASI Yurdumuzda alkollü içki ve uyuşturucu madde kullanmaya karşı olanlar 5 Mart 1920 tarihinde Hilâli Ahdar Derneğini kurdular Hilâl – ay , ahdar – yeşil anlamındadır Hilâli Ahdar, daha sonra Yeşilay adını aldı Yeşilay Derneğinin kuruluş tarihini içine alan 1 – 7 Mart arası ülkemizde Yeşilay Haftası olarak kutlanır Yeşilay Haftasında alkollü içkilerin, uyuşturucuların topluma, aileye, bireye zararları anlatılır Uyuşturucu denilince esrar, afyon, kokain, LSD gibi uyuşturma özelliği olan maddeler akla gelir Alkollü içkiler ise içildiğinde insanı sarhoş eden her tür içkilerdir Alkollü içki veya uyuşturucu alanlar önce rahatlık, baş dönmesi duyar, sonra sarhoş olurlar Sarhoşlar doğru düşünüp doğru karar veremezler Kolay suç işlerler, içkili iken araç sürenler taşıt kazalarına neden olurlar Alkollü içkiler, uyuşturucular insanda zamanla alışkanlık yaratır Alkol almayı alışkanlık haline getirenlere alkolik denir Alkolikler kazançlarını içkiye verirler Çevrelerini rahatsız ederler Bu yüzden alkolikler toplum içinde sevilmezler, sayılmazlar İçki ve uyuşturucu kullanımı aile düzenini bozar Uyuşturucu ve alkollü içkiler sağlığa da zararlıdır Vücudumuzda önemli görevler yapan beyin, mide, kalp, akciğer gibi organlar içki ve uyuşturucudan etkilenir Ülser, siroz, felç gibi hastalıkların nedeni uyuşturucu ve alkollü içkilerdir Sigara: Toplumumuzda kullanımı yaygın olan bir keyif maddesidir Sigara iştahı keser, sindirimi güçleştirir, dişleri sarartır, ülsere sebep olur Akciğerde bronşları doldurur, öksürmeye yol açar Sigaranın kansere de neden olduğu ileri sürülüyor Ülkemizde uyuşturucu maddelerin yapımı, satışı, kullanılması, taşınması, bulundurulması yasaktır Bu yasağa uymayanlar suç işlemiş olur Suç işleyenlere ağır hapis cezaları uygulanır Uyuşturucu maddelerin bir bölümü ilaç yapımında kullanılır Bu amaçla bazı uyuşturucu maddelerin hükümet belirli koşullarla izin verir Topluma, aileye, bireye zararlı olan içki ve uyuşturucuların kullanımını eğitim yoluyla engellemek için kurulan Yeşilay Derneği'nin simgesi; beyaz üstünde yeşil bir aydır Yeşilay Derneği Genel Merkezi, Yeşilay adlı aylık bir dergi yayınlıyor Bu dergi düzenli olarak alkollü içkilerin, uyuşturucuların, sigaranın topluma ve sağlığa olan zararlarıyla ilgili yayın yapıyor Yeşilay Haftası boyunca öğrendiklerimizi yaşam boyu uygulayalım Kötülüklerin anası olan uyuşturucu ve alkollü içkilerden uzak duralım Orman Haftası - 21 - 26 Mart Orman; hayvanların barındığı, çeşitli bitkilerin bulunduğu sık ağaç topluluklarıdır Ormanda büyük ağaçlar, ağaççıklar, mantarlar, otlar, yüzlerce, binlerce bitki bir arada bulunur Çam, sedir, köknar, ladin, ardıç, meşe, dişbudak, kayın, gürgen belli başlı orman ağaçlarıdır Ağaçlar ya kendiliğinden yetişir, ya da insanların ormana diktiği fidanlardan oluşur Ormanın küçüğüne, ağaçların seyrek olduğu yerlere koru denir Eskiden yeryüzünün büyük bir bölümü ormanlarla kaplıydı insanların bilgisizlikleri nedeniyle yok edilen ormanların yerini bozkırlar, çoraklaşan topraklar, çöller aldı İnsanlar her zaman ağaca ve ağaçtan yapılan çeşitli araç ve gereçlere gereksinme duymuşlardır Ormanlar, ağaçlar, toprağın nemli kalmasını sağlar Toprak kaymasını (erozyonu) önler, selleri durdurur Ormanlar yörenin iklimim etkiler, yağmur yağmasını sağlar Çok sıcakları, şiddetli soğukları önler Ormanlar aynı zamanda av hayvanlarının barınağıdır Ormanlar bir ülkenin doğal güzellik ve zenginlik kaynağıdır Öte yandan kullandığımız araç ve gereçlerin çoğu ağaçlardan yapılır Evimiz, önümüzdeki masa, oturduğumuz sandalye, elimizdeki kalem, defterimiz, yaktığımız odun hep ağaç ürünleridir Ayrıca ağaçlar endüstrinin birçok kollarında, boya sanayiinde, ilaç yapımında kullanılır Bize bu kadar yarar sağlayan, ülke ekonomisinde önemli yeri olan ormanları korumalıyız Ağaç dikip, yeni ormanlar yetiştirilmesine yardımcı olmalıyız Ormanlara en büyük zarar insanlardan gelir, insanlar orman işletmelerinden izin almadan, çıra yapmak, reçine çıkarmak için ağaçları yaralarlar Tarla açmak, yerleşim yeri kurmak, hayvanlara otlak yeri açmak için ormanları yok ederler Ateşin söndürülmeden bırakılması sigaranın söndürülmeden atılması, koskoca bir orman alanının yanıp kül olmasına neden olur Yanan ormanın yerine yenisinin yetiştirilmesine bir insanın ömrü yetmez Zararlı böcekler, kemirici hayvanlar, özellikle keçiler, ağacın yeni süren dal ve yapraklarını yiyerek ormanlara zarar verirler Ormanlara zarar vermek, ceza yasalarımıza göre suçtur Orman suçları bağışlanmaz suçlardandır Ülkemizde ormanların korunması, ağaçlandırma işleri cumhuriyet yönetiminin ilanından sonra ele alındı Tarım ve Orman Bakanlığı kuruldu Her ilde valiler başkanlığında orman yetiştirilmesi için bir kurul vardır Bu kurul yörede ormanların korunması ve yeni ormanlar yetiştirilmesi için kararlar alır ve uygular Her yıl Mart ayı içinde bir haftayı Orman Haftası olarak duyurur Haftanın bir günü Ağaç Bayramı olarak kutlanır Uygun alanlar ağaçlandırılır Yeni ormanların yetiştirilmesi için çalışmalar yapılır Ormanların korunması, çevremizin ağaçlandırılması hem yurdumuzun, hem de dünyamızın önemli bir sorunudur Bu nedenle 27 Mart Dünya Orman Günü olarak her yıl kutlanmaktadır Bizler de çevremizdeki ağaçların dallarım kırmayanın, fidanları sarsmayalım Ağaçları zararlı hayvanlardan koruyalım Yeni fidanlar dikelim Bu etkinliklerimizi yaşam boyu sürdürelim DÜNYA TİYATRO GÜNÜ( 27 Mart ) Uluslararası Tiyatro Enstitüsü 1948 yılında kuruldu Bu enstitü 1961 yılında aldığı bir kararla 27 Mart gününü Dünya Tiyatrolar Günü olarak kabul etti Her yıl enstitüye üye ülkelerde 27 Mart günü Tiyatro Bayramı olarak kutlanır 27 Mart günü her ülkenin sanat ve tiyatro adamlarınca hazırlanan bir bildiri, sahnelerde okunur Tiyatrolar o gece halka parasız gösteriler düzen¬ler Tiyatroyu halka sevdirmeye çalışırlar Ülkemizde tiyatro ile ilgili ilk ulusal bildiriyi, yaşamını Türk tiyatrosuna içtenlikle adamış olan Muhsin Ertuğrul yazdı Dünyada ilk tiyatro olayının nerede, nasıl başladığı kesinlikle bilinmi¬yor, Araştırmacılar; tiyatronun ilkel insanların av dönüşü vurdukları avın çevresinde sevinç ve heyecan sesleri çıkararak dans etmelerinden doğduğunu anlatırlar Daha sonraları topluluk halinde yaşamaya başlayan insanlar yılın belirli günlerinde, belirli bir yerde toplanmaya başladılar Bu toplantıda içlerinden bir kişi yüksekçe bir yere çıkarak güldürücü öyküler anlatır, taklitler yapar, şarkılar söylerdi Bu tür oyunlar zamanla şenlikler geleneğini oluşturdu Bir süre sonra tiyatroda kişiler ikiye, üçe çıktı Daha canlı, daha ilgi çeki¬ci konular bulundu Böylece oyunlar, sanat niteliğine kavuştu Tiyatro da meslek haline geldi Tiyatro yaşamın bir parçasıdır Konusu bakımından harekete, konuşmaya, bazen de müziğe yer verilir Bu nedenle tiyatro güzel sanatların en ilgi çekici kollarından biridir 23 NİSAN MÎLLÎ EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI 23 Nisan 1920 Büyük Millet Meclisi'nin açılış günüdür Her 23 Nisan günü Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı birlikte kutlarız Egemenlik yönetme yetkisidir Ulusal egemenlik; yönetme yetkisinin ulusta olmasıdır Osmanlı imparatorluğu döneminde egemenlik padişah¬ta idi Padişah ülkeyi dilediği gibi yönetirdi imparatorluğun son yıllarında padişahlar rahatlarını düşündüler Yurt bakımsız kaldı Ülke sorunları yüzüs¬tü bırakıldı Bu sırada Birinci Dünya Savaşı başladı Savaş dört yıl sürdü Bizimle birlikte olanlar savaşta yenildi Savaş kurallarına göre biz de yenil¬miş sayıldık Yurdumuz İngilizler, Fransızlar, Yunanlılar, İtalyanlar tarafından paylaşıldı Padişah ve yandaşları ülkenin paylaştırılmasına ses çıkarmadılar Mustafa Kemal Paşa Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı başlatmak için İstanbul’dan Samsun'a 19 Mayıs 1919 günü geldi Samsun'dan Amasya'ya, oradan Erzurum'a ve Sivas’a gitti Sivas ve Erzurum'da kongreler topladı Mustafa Kemal Paşa egemenliğin ulusta olduğuna inanıyordu Bu inançla «Ulusu yine ulusun gücü kurtaracaktır Tek bir egemenlik vardır, o da ulusal egemenliktir» diyordu Yurdun dört bir yanından seçilip gelen temsilciler - milletvekilleri - Ankara'da 23 Nisan 1920 günü toplandılar İlk Büyük Millet Meclisi'nin toplandığı yapı Ankara'da Ulus Alan'ından istasyona giden caddenin başındadır Bugün Kurtuluş Savaşı Müzesi olan bu yapı tek katlıdır O yıllar ülkemiz yokluk yoksulluk içindeydi Milletvekillerinin oturduğu sıralar bir okuldan getirildi Meclis gaz lambası ile aydınlanıyor, soba ile ısınıyordu Top seslerinin Ankara'da duyul¬duğu zamanlarda bile meclis düzenli toplandı Ulusal Kurtuluş Savaşımızla ilgili bütün kararlar bu mecliste alındı Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde ulusumuz dünyaya Ulusal Kurtuluş Savaşı dersi verdi Ezilen uluslara kurtuluş yolunu açtı Bağımsızlık savaşının öncüsü olan kurtuluş savaşımız yeryüzünün öteki uluslarına örnek oldu 23 Nisan 1920 ilk Büyük Millet Meclisi'mizin toplandığı gündür 23 Nisan, ulusun yönetme yetkisini kullanmaya başladığı gündür Bu gün Milli Egemenlik Bayramı'mızdır 23 Nisan dünyada kutlanan ilk çocuk bayramıdır Atatürk'ün Türk çocuklarına armağan ettiği bu bayram şenliklerine son yıllarda yabancı ulus¬ların çocukları da katılmaya başlamıştır Atatürk çocuklara çok değer verir, gezilerinde okullara uğrar, ders dinler, sorular sorardı «Bugünün küçükleri yarının büyükleridir» diyen Atatürk, yönetimin bayram süresince öğrencilere bırakılması geleneğini başlattı 23 Nisan'da yönetim birimleri seçimle gelen kurullar bir süre çocuklara bırakılır Bu güzel gelenek her yıl yinelenir Her 23 Nisan'da yurdumuz bir bayram alanı olur Çocuklar törenlerde konuş¬malar yaparlar, şiirler okurlar Gece fener alayları düzenlenir 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı egemenliğin ulusta olduğu düşüncesinin kabul edildiği gündür Çocuk bayramımızdır Yarının büyükle¬ri olan siz çocukların bayramıdır KÜTÜPHANE HAFTASI Kitabın yararlarının anlaşılması ve sayılarının çoğalması sonucu kitaplıklar oluştu Kitaplıkların gelişmesi ile kütüphaneler meydana geldi Herkesin yararlanması okuması, başvurması için kurulan, içinde kitaplar bulunan binaya kütüphane denir Millî Eğitim Bakanlığı, Mart ayının son pazartesi günü başlayan hafta*nın Kütüphane Haftası olarak değerlendirilmesini kararlaştırmıştır Hafta süresince kütüphanenin önemi anlatılır Kütüphaneciliğin sorunları kamu oyuna duyurulur Halk, kütüphanelerin gelişmesi için bilinçlendirilir Okullarımızda kütüphanenin yararlarından söz edilir Kütüphanelerde uyulması gerekli kurallar öğretilir Kütüphaneler eski çağlardan beri insanlığın hizmetindedir Eldeki bilgilere göre ilk kütüphane, Asurlular zamanında kurulmuştur Osmanlı imparatorluğu döneminde de kitaba ve kütüphaneye önem verilirdi O dönemden zamanımıza kadar gelen büyük kütüphaneler vardır Yurdumuzun belli başlı büyük kütüphaneleri şunlardır : İstanbul’da Süleymaniye ve Beyazıt Devlet Kütüphaneleri Ankara'da Millî Kütüphane, Millet Meclisi Kütüphanesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kütüphaneleridir Bunlardan Millî Kütüphane, 15 Nisan 1946 tarihinde kuruldu Açılış tarihinde içinde iki kitap bulunan bu kütüphanemizde bugün 620 bin kitap vardır Kütüphanelerimizdeki kitap sayısı yaklaşık 6 milyon kadardır Kütüphanelerde, kitapların korunması, kitapların sınıflandırılması ve okuyucuya kitap verilmesi için uzman memurlar bulunur Bu memurlara kütüphaneci denir Kütüphanecilik özel bir eğitimi ve öğretimi gerektiren bir meslektir Bu amaçla üniversitelerimizde kütüphanecilik bölümleri açılmıştır Bu bölümlerde öğrenimlerini tamamlayanlar kütüphanelerde görev yaparlar Yaşadığımız yüzyıl bilgi, ilerleme dönemidir Kitaplar bilime giden yoldur Çağımızın buluşlarını kitap, dergi gazete gibi yayın organlarından izleriz Okuduğumuz kitaplar, dergiler, gazeteler bilgilerimizi artırır Bizi dünyadaki gelişmelerden, değişmelerden haberdar eder Kitaplar sevgili dostlarımızdır Kitaplıklar, kütüphaneler kitapların bir arada bulunduğu yerlerdir Bulunduğumuz yerdeki kütüphanelerden yararlanalım Kütüphanelerin zenginleşmesi için kitap armağan edelim Kitapların korunduğu, yerleştirildiği kitaplığı, kütüphaneyi temiz tutalım Okuma salonlarında kimseyi rahatsız etmeyelim MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI VAKFI KURULUŞ GÜNÜ 19 Şubat Milli Eğitim Bakanlığı Vakfı kuruluş günüdür Her yıl bu gün okullarımızda, vakfın kuruluş amaçları anlatılır Vakfın ülke, il, ilçe düzeyindeki çalışmaları sergilenir Bu çalışmalardan örnekler sunulur Milli Eğitim Bakanlığı, anaokulundan üniversiteye kadar öğrenci ve yurttaşların her tür eğitimi ile görevlidir Eğitim hizmetleri, diğer hizmetlere göre daha pahalı olduğundan bakanlık bütçesi bu konuda yetersiz kalmaktadır Halkın ve öteki kuruluşların yardımlarını sağlamak amacı ile 19 Şubat 1981 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı Vakfı kurulmuştur Vakfın kurucuları gerçek kişilerle, Öğretmenler Bankası, İş Bankası, TCZiraat Bankasıdır Vakıf, kuruluşunu izleyen kısa sürede, il ve ilçe düzeyinde şubeler açmıştır Eğitime katkıda bulunacak sosyal ve fiziki yapının geliştirilmesine yardımcı olur Milli Eğitim Bakanlığı Vakfı’nın amaçları şunlardır: Milli eğitimi geliştirici çalışmalar yapmak Okulların araç, gereç, kitap gibi ihtiyaçlarının karşılanmasına katkıda bulunmak Her çeşit eğitim kurumunun açılmasına, yapılanmasına, onarımına yardımcı olmak Öğretmenlerin eğitim ve öğretim alanındaki etkinliklerini arttırıcı çalışmalarını ödüllendirmek Eğitimin geliştirilmesi amacı ile öğrenci ve öğretmenler arasında yarışmalar düzenlemektir Vakıf, amacına ulaşabilmek için gerekli olan geliri aşağıda sayılan kaynaklardan sağlar Yurttaşların arsa, bina, bağ, bahçe gibi taşınmaz bağışları, Kamu ve özel kuruluşlar ile kişilerin yaptığı yardımlar, Basılı eğitim araçları ve ders kitaplarından elde edilen gelirler Eğitim kuruluşları ve okullarımızda yapılan bağışlar Milli Eğitim Vakfı kuruluşundan bu yana halkımız ve çeşitli kamu ve özel kuruluşlarından büyük ilgi ve yardım görmüştür Vakıf, sağladığı gelirleri Milli Eğitimin amaçları doğrultusunda düzenli olarak değerlendirmektedir Nato Günü - 4 Nisan Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü anlamına gelen North Athlantic Treaty Organization olarak yazılan İngilizce aslındaki sözcüklerin kısaltılmış şeklidir Uluslararasında sık kullanılan bu kısaltılmış biçim artık bir kısaltma olmaktan çıkmış, kendine özgün anlamı olan bir sözcük gibi kullanılmaya başlanmıştır Uluslararası bir kuruluştur Birleşmiş Milletler Örgütü'ne üye bazı uluslar 1949 yılında kendi aralarında yeni bir birleşme ve dayanışma örgütü kurdular Bu örgütü Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Fransa, İngiltere, İzlanda, Hollanda, Belçika, İtalya, Danimarka, Norveç ve Portekiz kurdu Daha sonra NATO'ya 1952 yılında Türkiye, 1954 yılında Yunanistan, 1982 yılında da Batı Almanya ve ispanya katıldı Bugün NATO'ya üye 16 ülke vardır Üye ülkeler tarafından savunma amacı ile kurulmuş olan bir örgüttür Üye devletlerin birinin saldırıya uğraması durumunda öbürleri saldırgan ülkeye karşı işbirliği içinde savaşmayı kabul etmişlerdir Üye devletler birbirlerini korur ve kollarlar Bu amaçla işbirliği yaparlar NATO'nun amacı; barış düzenini uluslararası güvenliği, sosyal gelişmeyi, üye ulusların özgürlüğünü korumak olarak özetlenebilir NATO amacına ulaşmak için çalışmalarını belli bir düzen içinde yürütür NATO'nun çalışma organları ve görevleri şunlardır: • NATO Konseyi: Üye ülkelerin sürekli temsilcilerinden ya da dışişleri bakanlarından oluşur NATO Genel Sekreterinin başkanlık ettiği bu toplantılarda ekonomik, askeri, siyasal, kültürel konular görüşülür • Sekreterya: Genel Sekreter ve yardımcılarından oluşur Görevi NATO'nun günlük işlerini yürütmektir • Askeri Komite: NATO'ya üye ülkelerin genel kurmay başkanlarından oluşur Askeri Komite NATO Konseyine bağlıdır Askeri bakımdan en yüksek kuruldur Bu kurulda savunma sorunları görüşülür Komite içinde Daimi Grup adı ile anılan üçlü bir grup vardır Bu grup yürütme organı işlevini görür Görevi NATO Komutanlarına gerektiğinde emir vermektir NATO'nun dört büyük komutanlığı vardır Bunlar: 1 Avrupa Yüksek Komutanlığı, 2 Atlantik Yüksek Komutanlığı, 3 Manş Komitesi Komutanlığı, 4 Amerika, Kanada Bölgesi Komutanlığıdır Her yıl 4 Nisan, NATO Günü olarak üye ülkelerde kutlanır NATO Gününde, NATO'nun kuruluşu, organları, amacı ve çalışmaları anlatılır |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|