|  | Azeri-Azer |  | 
|  02-12-2012 | #1 | 
| 
Şengül Şirin   |   Azeri-AzerAzeri-Azer AZERİ sıf  ve a  (fars  âzer, ateş ve /'den azeri)  Kafkas ve iran Azerbaycanı'nda yaşayan türk soylu halktan olan  a (Tamlayan olarak) azeri halkına ilişkin, ona özgü olan şey için kullanılır: Azeri türküsü  Azeri türkçesi  Azeri edebiyatı  —ANSİKL Azeri edebiyatı  Azerbaycan'ın tarih koşulları altında oluşan  ve gelişen azeri edebiyatı, iki büyük döneme ayrılır: 1  islam uygarlığı  etkisindeki azeri edebiyatı, 2  Batı uygarlığı etkisindeki azeri  edebiyatı  I - islam uygarlığı etkisindeki azeri edebiyatı  XI  -XIII  yüzyıllarda  Azerbaycan bölgesinde yazı dili olarak arapça ve fars-ça kullanıldı  Şehirlerde ve saraylarda farsça şiirler yazılırken, köylerde ve göçebe  halk arasında sözlü bir azeri halk edebiyatı vardı  XIII  yy  'da moğol  istilası dolayısıyla Türkistan'dan Azerbaycan'a göç eden türk  aşiretlerinin etkisi ve katkısıyla yerli halk edebiyatı daha da  canlandı  islam uygarlığı etkisindeki yazılı azeri edebiyatı (azeri divan edebiyatı) XIV  yy  'dan XIX  yy  sonuna kadar 6 yüzyıl sürmüştür  XIV  yy  : islam uygarlığı etkisi altındaki azeri edebiyatının adını  bildiğimiz ilk şairi Hasanoğlu'dur (farsça şlirlerindeki mahlası Pûr-i  Hasan)  XIII  yy  sonlarıyla XIV  yy  başlarında yaşadığı sanılmaktadır  Azeri edebiyatının XIV  yy  'da yetişen en önemli sanatçıları, şiir  alanında Kadı Bur-hanettin (1344-1398) ile Nesimi (öl  1404 ?); şiir ve  nesir alanında Erzurumlu Darlr' dir (XIV  yy  ikinci yarısı)  XV  yy  : Türkmen sülalelerinden Kara-koyunlular ile Akkoyunlular'ın  egemenlik sürdüğü bu dönemde edebiyat, sanatsever hükümdarların  koruyuculuğu altında gelişti  Dönemin en önemli azeri şairi "melik  üş-şuara" diye anılan Habibi'dir (1470-1520)  XVI  yy  : Safeviler'in egemenliğine rastlayan bu dönemde halkın  konuştuğu türk dili orduda, sarayda, aristokrat çevrede de kullanılmış  ve devlet dili olarak kabul edilmiştir  Edebiyatın gelişmesi üzerinde  bunun büyük etkisi olmuştur  Azeri edebiyatının altın dönemi sayılan bu  yüzyılın en önemli şairleri, hem divan hem de halk edebiyatı yolunda  yazan Hatayi (Şah ismail) [1486-1524] ile Fuzuli'dir (öl  1556)  Azeri  edebiyatının olduğu kadar bütün türk edebiyatının da en büyük  şairlerinden olan Fuzuli'nin azeri ve osmanlı şairleri üzerindeki etkisi  yüzyıllarca sürmüştür  XVII  yy  : Azeri edebiyatı bu yüzyılda genellikle Fuzuli etkisi  altında kalmıştır  Dönemin başlıca şairleri Tebrizii Kavsi (? - ?),  mesnevi yazarı Mesihi (öl  1655) vb  'dir  Farsça şiirleriyle iran,  Hindistan, Türkiye şairleri üzerinde etkisi görülen ve zamanının "melik  üş-şuara"sı sayılan Sa-ib'in (öl  1670) de 17 türkçe şiiri ele  geçmiştir  Bu yüzyılda, safevi sarayının koruyuculuğu altında, halk edebiyatı da gelişme göstermiştir  Azeri halk şiirinin bir çeşit pîri Kurbani, adı  çevresinde Abbas ile Gülgez adlı bir halk hikâyesi oluşan Tufarganlı  Abbas, azeri halk şairlerinin en önemlileridir  Bu dönemde Kerem ile  Aslı, Âşık Garip gibi halk hikâyeleri de yaygınlık kazanmıştır  XVIII  yy  : Bu yüzyılda iran egemenliğine karşı ayaklanmalar  sonucunda, Kuzey Azerbaycan'da bağımsız birtakım hanlıklar (Karabağ,  Gence, Şeki, Kuba, Bakü, Nahçivan, Şirvan, Hoy vb  ) kurulmuştur  Şah  ismail zamanında başlayan sade türkçe akımı, bu dönemde daha da gelişme  göstermiş; arap ve fars dillerinin baskısına karşı, yerli azeri türkçesi  işlenerek, ulusal dil ve edebiyatın ilerlemesine ortam hazırlanmıştır  Modern azeri edebiyatının müjdecisi ve hazırlayıcısı olarak kabul edilen Molla Pe-nah Vâkıf (1717-1797), azeri edebiyatını fars etkisinden kurtarmak için büyük çaba göstermiş; divan şiirinin klasik nazım biçimlerine (gazel, muhammes, müstezat vb  ) bağlı kalmakla birlikte;  halk yaşayışına eğilen, yerli gelenek ve görenekleri yansıtan, sözcük  hazinesi ve söyleyiş bakımlarından halk diline dayalı yeni bir üslup  oluşturmuş; bu özellikleriyle, gerek kendi çağının, gerek daha sonraki  dönemin hem halk, hem de aydın zümre şairlerini etkilemiştir  Vâkıfın  yakın dostu Vi-dadi (1709-1809) de aynı yolda yürümüş, ayrıca halk  şairleri yolunda koşmalar da yazmıştır  Bu dönemde halk edebiyatı da gelişmesini sürdürmüş, birçok şair yetişmiştir  Halk şairlerinin usta saydıkları ve Dede Kasım diye  andıkları Kasım (Hasta Ga-sım) bunların en ünlüsüdür  Bu yüzyılda, Mirza Mehmet Mehdi Han' ın (? - ?) Senglâh adlı çağatayca-farsça sözlüğü ve bunun çağatay-azeri-osmanlı lehçelerinin karşılaştırmalı bir grameri olan Mebani'l-lûga adlı ilk bölümü çok önemlidir  XIX  yy  : Kuzey Azerbaycan bu yüzyılda rus istilasına uğramış, hanlıklar  ortadan kalkmıştır  Bunun toplum yaşayışında ye edebiyatta da derin  etkileri olmuştur  iran egemenliği altındaki Güney Azerbaycan'da islam  uygarlığı etkisindeki klasik edebiyat sürüp giderken, Kuzey  Azerbaycan'da batı yaşayış ve düşüncelerine açık yeni bir yaşayış biçimi  ve yeni bir edebiyşt akımı başlamıştır  II- Batı uygarlığı etkisindeki azeri edebiyatı: Kuzey Azerbaycan'ın rus istilasına uğramasından sonra aristokrat ve varlıklı ailelerin çocukları, Rusya'nın Moskova, Petersburg vb  gibi kültür merkezi  şehirlerinde, ya da Kafkasya'daki rus okullarında okuyarak batı  uygarlığını tanıma olanağını kazanmışlardır  Bu yeni aydınlar, Kuzey  Azerbaycan'da yeni bir düşünce ve edebiyat hareketi başlatmışlardır  O  bakımdan, XIX  yy  , Kuzey Azerbaycan İçin bir uyanış dönemi olmuştur  Bu dönemde ilk iş olarak eğitimin çağdaş hale getirilmesi, ulusallaştırması, halkın ayağına götürülmesi, böylece yeni bir düşünüş ve yaşayış biçiminin halka yayılması için yoğun çaba gösterilmiş, "usul-i cedit" ile eğitim yapan okullar açılmış; ayrıca, gazete ve dergiler kurulmuştur  Yeni düşüncelerin yaygınlığını sağlamak için, dil  ve anlatımın sadeleşmesi kaçınılmaz bir hal almış; bu sade dil, kurulan  yeni edebiyatın da belli başlı özelliklerinden biri olmuştur  Batı uygarlığı etkisindeki azeri edebiyatı, üç döneme ayrılır; 1- XIX  yy  ortalarından 1905'e kadar: Bu dönemde, şairleri bir araya  toplamak, şiir sanatını geliştirmek, genç şairleri yetiştirmek için  "Gülistan", "Divan-ı hikmet", "Mecma üş-şuarâ", "Meclis-i üns" vb  adlarıyla birtakım mahfiller (lokaller) kurulmuştur; bu mahfiller aynı  zamanda birer kültür ocağı niteliğinde idi  Yeni azeri edebiyatının  kurucuları: Şiir alanında: koşmaları, gülmece ve yergi yolundaki şiirleriyle ünlü Kasım Beg Zakir (1774-1857), Kutsi mahlasıyla şiirler yazan Abbaskuli Ağa Bakıhanlı (1794 -1846 ?), lirik ve sofiyane şiirleriyle tanınan Mirza Şefi Vazeh (öl  1852), lirik şiirleriyle ünlü Hankızı Natevan  Hurşit Banu  hanım (1837-1897); "usul-i cedit" okulunu kurarak  Azerbaycan'a yeni eğitim ve öğretim yöntemini soktuğu için "maarifçi  şair" diye anılan Seyyid Azim Şirvanî (1835-1888) vb  Hikâye ve roman alanında: ismail Beg Kutkasınlı (1806-1861), Sultan Mecit Ga-nizade (1866-1937 ?) vb  Tiyatro alanında: yazdığı altı komedya (Temâsil, 1859) ile azeri tiyatro edebiyatının kurucusu olan ve "Türk Moliöre'i" diye anılan, ayrıca, yazdığı bir uzun hikâyeyle azeri nesir dilinin de kurucusu sayılan; bunlardan başka, arap alfabesi yerine latin alfabesini ilk kez öneren Mirza Fethali Ahundzade (1812-1878) yeni azeri edebiyatının en önemli sanatçısı ve düşünce adamıdır  Kendi çağının ve daha sonraki dönemin  oyun yazarları üstünde sürekli etkisi olmuştur  Azerbaycan'da gazetecilik de bu dönemde başlamıştır, ilk azeri gazetesi, Hasan Beg Melikof Zerdabî (1837-1909) tarafından Bakü'de çıkarılan ve ayda iki kez yayımlanan Ekinci (1875-1877) gazetesidir  Aynı dönemde  Tiflis'te Ziya ve Ziya-i Kafkas (1879-1884), Keşkül (1883-1891), önce  Tiflis'te, sonra Bakü'de yayımlanan Şark-ı Rus (1903-1905) gazeteleri  çıkarılmıştır  2- 1905'ten 1920'ye kadar: Çarlık Rus-yası'nda 1905 ayaklanmasından sonra baskılı yönetimin hafiflemesinden Azerbaycan da yararlanmış; sansür kalkmış, okul açmak, hayır kurumları kurmak, gazete ve dergi çıkarmak gibi haklar tanınmıştır  Türkiye'deki 1908 Meşrutiyeti'nin,  Balkan savaşı'ndan sonra başlayan türkçülük (ulusçuluk) akımının ve  Türkiye edebiyatının büyük etkisi görülür  Bu dönemde Azerbaycan'da pek çok gazete ve dergi çıkmıştır  En  önemlileri, Ahmet Beg Agayef (Ahmet Ağaoğlu) [1862-1939]'in çıkardığı  Hayat (1907), ir-şad (1907), Terakki (1908); türkçülük akımının  sözcülüğünü etmek üzere Mehmet Emin Resülzade'nin çıkardığı Açık Söz  (1915-1918) vb  gazeteleri ile Ali Beg Hü-seyinzade'nin (Turan)  [1864-1940] çıkardığı Feyuzat (1906-1907) ve oyun yazarı Celil Mehmet  Gulizade'nin (1868-1932) çıkardığı Molla Nasrettin (1906-1920)  dergileridir  Feyuzat dergisinde, Türkler arasında dil birliğini  sağlamak düşüncesiyle bilim ve edebiyat dili olarak istanbul  türk-çesinin kullanılması düşüncesi savunulmuş; orada yazanlar, Tanzimat  edebiyatı ve Edebiyatı cedide sanatçıları (Namık Kemal, Recaizade  Mahmut Ekrem, Ab-dülhak Hâmit, Tevfik Fikret vb  ) yolunda yazmışlar;  buna karşılık, Molla Nasrettin adlı mizah dergisi, Mirza Fethali  Ahund-zâde'den beri sürüp gelen azeri lehçesiyle yazma akımını yürütmüş  ve kabul ettirmiştir  Bu dönemde özellikle şiir ve oyun türlerine ağırlık verilmiştir  Feyuzat  şairlerinin başlıcaları, Mehmet Hadi (1789-1919), bazı oyunlar da  yazmış olan Hüseyin Ca-vit (1882-1944), Ahmet Cevat Ahundzade  (1892-1937) vb  'dir  Toplumu mizah yoluyla uyarmak görevini üstlenen  Molla Nasrettin dergisinde gerici düşüncelere, boşinançlara, bağnaz din  adamlarına karşı giriştiği savaş yolunda "Hophop" takma adıyla mizah ve  yergi şiirleri yazan Mirza Ali Ekber Sabir (1862-1911), kendi çığırının  en büyük ve en etkili sanatçısı sayılmaktadır  Şiirleri, ölümünden sonra  Hophopname (1912) adıyla yayımlanmıştır  Azerbaycan tiyatrosunun kuruluş dönemi sayılan bu dönemde yetişen en önemli oyun yazarları, on altı kadar oyun yazmış ve ilk tragedya (Musibet-i Fahrettin) örneğini vermiş olan Necef Beg Vezirli (Vezirof) [1854-1926]; Molla Nasrettin dergisini kurmuş ve Mirza Fethali Ahundzade yolunda yedi oyun (Ölüler, Anamın kitabı vb  ) yazmış olan Celil Mehmet  Gu-lizade;yirmi beş kadar oyun yazmış bulunan Abdürrahim Hakverdili  (Hakver-diyef) [1870-1933], Mirza Fethali Ahundzade yolunda yazdığı bir  komedya (Ta-mahkâr) ile oyun yazarlığına başlayan Ahundzade Süleyman  Sani (1875-1939); Cafer Cabbarlı (1899-1934); Neriman Ne-rimanof  vb  'dir  Yine bu dönemde Azerbaycan'da musikin tiyatro da (opera, operet) çok gelişmiştir  Uzeyir Beg Hacıbeyli (1884 -1948)'nin hazırladığı Leyla ve  Mecnun, Aslı ve Kerem, Köroğlu operalarıyla Arşın mal alan ve O olmasın  bu olsun operetleri çok ünlüdür  3- 1920'den sonra: sovyet edebiyatını örnek alan bu dönem edebiyatında, oyun türünde Vakıf (1937) adlı manzum dra-mıyla ün alan Samet Vurgun (1906-1956), Hayyat adlı oyunun yazarı Mirza ibrahi-mof (doğm  1911) vb  ; şiir alanında yine Samet Vurgun, Süleyman Rüstem,  Mehmet Rahim, Resul Rıza, Osman Sarıvelli vb  ; hikâye ve roman alanında  Manaf Süleymanof, Bayram Bayramof, vb  gibi adlar ün kazanmıştır  ( - • Azeri müziği  Azerbaycan'ın geleneksel müziği, klasik türk  müziğindekilere çok yakın makamların ve usullerin kullanıldığı teksesli,  ezgiye dayalı bir müziktir  Ama makam sayısı sınırlı olduğu gibi,  klasik türk müziğindeki ritim çeşitliliğine de rastlanmaz  Başta rast ve  segâh olmak üzere, en çok nihavend, hicaz, uşşak, bayati ve hüseyni  makamları kullanılır  Yürüksemai-nin 6/16'lık biçimi, azeri müziğinin  tipik usulüdür  Bundan başka, nlm sofyan, curcuna gibi usuller de  yaygındır  Klasik repertuarda, çoğu anonim olan sözlü parçalar ağır  basar  Çalgı müziğinde doğaçlama, peşrev ve sazsemaisi gibi formlardan  daha önemlidir  Başlıca çalgılar tar ve kemençedir  Azeri kemençesi,  Anadolu'da kullanılan kabak kemaneye benzer, ama gövdesi daha büyüktür  Ayrıca tefi ve dümbeleği andıran çeşitli ritim çalgıları ve zurnayla  akraba üflemeli çalgılar da kullanılır  Geleneksel müzik, folklorun önemli bir öğesi olarak yaşamını sürdürürken, XX  yy  'ın başlarında modernist bir hareket başladı: makam  müziğinden fazla uzaklaşmaksızın, yalın bir çoksesli dil geliştiren  Üzeyr Hacıbekov* (1885-1948), 1910' larda bestelediği opera ve  operetleriyle, yeni müziği halka benimsetmeyi bildi  1927'de Bakü'de bir  konservatuvar kurulması, önemli sonuçlar doğurdu: burada yetişen  Amirov*, Karaev*, Melikov* ve Niyazi Tagîzade* gibi besteciler,  Ha-cıbekov'un çığırını izlemekle birlikte, Azerbaycan'a özgü  çoksesliliğin zenginleşmesini ve anlatım olanaklarının genişlemesini  sağladılar  Yapıtlarının, Moskova ve Leningrad'daki büyük orkestralarca  da ses-lendirilmesi, bu bestecilerin ününü yurt dışına taşırdı   
				__________________  Arkadaşlar, efendiler            ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,            müritler, meczuplar memleketi olamaz  En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet            tarikatıdır   | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |