“Hükm-i Karakuşî” Ne Demektir?

Eski 12-24-2010   #1
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

“Hükm-i Karakuşî” Ne Demektir?




Leyla Durkan/Bolu;
“Dedem, hoşuna gitmeyen kararları ‘hükm-i Karakuşî’ diye nitelendiriyor Biz gençler bundan hiçbir şey anlayamıyoruz Bir gün ne anlama geldiğini sorduğumda, ‘Yanlış hüküm’ anlamına geldiğini söyledi, ancak deyimin kaynağını dedem de bilmiyor Acaba ‘hükm-i Karakuşî’ sözünün tarihi bir dayanağı var mı?”
• Var elbette Leyla Hanım; ama Osmanlı tarihinde değil, Eyyûbî tarihinde var
Önce tarih konusunda birkaç söz etmeme izin verin
Tarih, bazılarının söylediği gibi, geçmiş, gitmiş; olmuş, bitmiş “masallar yığını” değildir
Tarih genlerimizde ve hücrelerimizde yaşayan formatların tümüdür
Şarkılarımızda kokusu, ağıtlarımızda acısı vardır: “Ora yemendir/ gülü çemendir/ giden gelmiyor/ acep nedendir” derken, yaşanmış bir acıdan değil, hâlâ yaşayan acıdan söz ederiz
Tarih boyunca oluşmuş fıkralarda kendi neşemizi buluruz
Atasözlerimizde, deyimlerimizde iç dünyamızı yansıtırız
Kısacası tarih, bir şekilde hayatiyetini sürdürür ve en olmadık zamanda kendini dışa vurur
Tarihi ıskalamak ise, bir anlamda hayatı ıskalamaktır
Şimdi artık sorunun cevabına geliyorum
“Hükm-i Karakuşi” deyiminin kaynağını teşkil eden kişinin adı Bahaüddin Karakuş’tur Kendisi, Mehmed Âkif’in ifadesiyle, “Şark’ın en sevgili sultanı” Selahaddin Eyyûbî’nin yöneticilerindendir
Son derece iyi niyetli, merhametli ve cesur olmakla birlikte, eğitimsizdi Bu yüzden, sık sık yanlış kararlar verirdi
Bir keresinde, oğlu bin gümüş dirhem (“dirhem” o dönemde kullanılan bir para birimidir) karşılığında bir katır satın almış, para istemek için de babası Bahaüddin Karakuş’a gelmişti:
“Ben o kadar pahalı katır istemem” diye çıkıştı babası, “çabuk katırı sahibine geri ver
Oğlan kös kös babasının yanından çıktı Kapının önüne çöktü Başını ellerinin arasına alarak düşüncelere daldı
Şimdi katırın sahibine ne diyecek, bu dertten nasıl kurtulacaktı:
Düşünüp dururken, yanına aile dostlarından biri geldi:
“Hayrola oğlum, niye üzgünsün böyle?” diye sordu
“Hiç sormayın bey amca, bin gümüş dirheme, neredeyse bedava sayılacak bir fiyata katır satın aldım, ama babam pahalı diye tutturdu Sahibi de para bekliyor, ne yapacağımı şaşırdım
Adam güldü:
“Merak etme, şimdi istediğin parayı babandan alırım
Dostu Bahaüddin Karakuş’un yanına gitti
“Yahu” dedi, “oğlun sana yanlış aksettirmiş, aslında katırı bin dirheme değil, dokuzyüz doksan dokuz dirheme almış
Bahaüddin Karakuş: “O zaman başka, ucuza almış sayılır” diyerek parayı dostunun avucuna saydı
O gün bugündür, uygun düşmeyen kararlara “hükm-i Karakuşî” demek âdet oldu
Yıldız İstihbarat Teşkilatı niçin kuruldu?
Ferit Kara/İstanbul;
“Sultan II Abdülhamid döneminde Yıldız İstihbarat Teşkilatı adıyla bir teşkilat neden kuruldu? Devletin istihbarat birimleri yok muydu? Ne tür faaliyetler gösterdi? Verilen istihbarat raporları şimdi nerede?”
Yıldız İstihbarat Teşkilatı 1880 yılında dönemin padişahı II Abdülhamid Han tarafından kurulmuş, Türk tarihinin ilk organize istihbarat teşkilatıdır
Elbette devletin istihbarat teşkilatı vardı, ama bunlar iktidardaki İttihad Terakki Partisi’ne istihbarat veriyor, Padişah pek çok konudan habersiz bırakılıyordu
İşte bu durum, Sultan II Abdülhamid’i, doğrudan kendisine bağlı bir istihbarat teşkilatı kurmaya mecbur etti Yıldız İstihbarat Teşkilatı bu ihtiyaçtan doğdu
Teşkilat, emsallerinden farklı olarak devlet yerine Abdülhamid Han’a bağlıydı
Özellikle Ermeni komitacılara ilişkin bilgi topluyor, komitacıların nefes alışlarını bile izliyordu
Bununla birlikte yurt dışında da oldukça iyi organize olmuştu Paris, Roma, Londra gibi Avrupa’nın önemli merkezlerinde organize olmuş, başta “Jön Türkler” olmak üzere, saray aleyhtarı kişi ve kurumları yakından takip etmiştir
Çok kısa sürede geniş bir coğrafyaya yayılan ajanlar (hafiyeler) sayesinde Padişah’a, ayda 3 binden fazla istihbarat (jurnal) geliyordu
Teşkilat, 1908 yılında Sultan II Abdülhamid’in tahttan indirilişine kadar faaliyetlerine devam etti
II Abdülhamid, hatıratında bu kurumun kuruluşuyla ilgili olarak şöyle diyor:
“Yabancı devletler kendi emellerine hizmet edecek kimseleri vezir ve sadrazam mertebesine kadar çıkarabilmişlerse, devlet emniyet içinde olamazdı Doğrudan doğruya şahsıma bağlı bir İstihbarat Teşkilâtı kurmaya, bu düşünce ile karar verdim İşte düşmanlarımın Jurnalcilik dedikleri teşkilât budur
Teşkilat kapatıldıktan sonra, yüzbinlerce istihbarat bilgisi saraydan alınarak yakılmıştır

Yavuz Bahadıroğlu

__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK





GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali
GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.