Erken Konuşanların Belleği Daha Güçlü! |
03-19-2013 | #1 |
Şengül Şirin
|
Erken Konuşanların Belleği Daha Güçlü!Erken konuşanların belleği daha güçlü! Çocuğun erken dönemde ya da beklendiğinden daha erken konuşması belleğinin güçlü olduğunu gösteriyor Evrimsel, gelişimsel, biyolojik, sosyal ve kültürel bir iletişim aracı olan dil, en zengin ve çeşitli haliyle canlı türleri arasında insanda anlam buluyor Sadece sese değil aynı zamanda grafik sembollere de dayanıyor Dilin gelişimsel olduğunu ifade eden Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof Dr Oğuz Tanrıdağ, doğumdan sonra ortaya çıkan dilin yaşam boyu gelişme gösterdiğini söyledi Dilin biyolojik bir temele sahip olduğunu belirten Nöroloji Uzmanı Tanrıdağ, dilin tek organının beyin olduğunu sözlerine ekledi Sosyal iletişimin en önemli aracı olan dilin bu özelliğiyle her türlü sosyal ilişkinin içine girmesine ve gerektiğinde savaşların bile yerini almasına yol açtığını vurgulayan Prof Dr Tanrıdağ, dilden edebiyat gibi yazılı ve sözlü bir iletişim aracı doğduğundan kültürel olduğunu da kaydetti Dil işlevlerinin beyinle olan ilişkisinin ortaya çıkarıldığı tarihi sürece dikkat çeken Tanrıdağ, ikili arasındaki bu özel ilişkinin 1860’lı yıllardan başlayarak çözüldüğünü söyledi Tanrıdağ tarihi sürece ve gelişmelere ilişkin şunları dile getirdi BEYİNDE ÖZEL BİR YAPILANMA GEREKLİ “Konuşma, anlama, isimlendirme, yazma ve okuma işlevlerine genel olarak dil işlevleri adını veriyoruz Dil işlevlerinin beyinle olan özel ilişkileri 1860’lardan başlayarak teker teker çözülmüş ve sonunda bu işlevlerin kendi aralarında da bağlı olmak üzere beyinde özel bir yapılanmayı gerektirdiği ortaya çıkmıştır Bu yapılanmaya beyindeki dil şebekesi diyoruz Bu tarihlerden itibaren otopsi çalışmalarının sağladığı verilerle önce konuşma sonra anlama ve sonrasında da okuma ve yazma işlevlerinin beyindeki alt yapıları ortaya konulmuştur” Tanrıdağ dil şebekesinin beyinde bulunduğu yerin insanlarda farklılık gösterdiğine dikkat çekti SİZİN ŞEBEKENİZ NEREDE? “İnsanlarda beyindeki dil şebekesinin en önemli özelliği; bu şebekenin insanların büyük bir bölümünde sol beyin yarısı içinde bulunmasıdır Konuşma, anlama, okuma ve yazmayla ilgili harekete geçirici merkezler birbirleriyle bağlı biçimde bu yarının içindedir Sonraki yıllar içinde yapılan araştırmalar beyinde var olan dil şebekesinin tarafıyla insanların baskın olarak hangi ellerini kullandıkları konusunun yakından ilişkili olduğu göstermiştir Şöyle ki sağ ellerini sol ellerine göre daha becerikli kullananların hemen hemen tamamında beyindeki dil şebekesi sol tarafta olmakta, sol ellerini sağ ellerine oranla daha becerikli kullananların ise yaklaşık üçte ikisinde bu durum sürerken geriye kalanlarda bu şebekenin beynin sağ tarafında yer aldığı anlaşılmıştır Bunun nedenleri tartışmalıdır” Dilin beyindeki gelişiminin nasıl olduğuna ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof Dr Oğuz Tanrıdağ, insanların dil için hazır bir beyin mekanizmasıyla doğduğunu söyledi 'HAZIR BEYİN MEKANİZMASIYLA DOĞUYORUZ' “İnsanlar doğuştan dil için hazır bir beyin mekanizmasıyla doğarlar Bu mekanizma daha bebek anne karnındayken 3-6 aylıkken ortaya çıkmaya başlar Doğumdan sonra çocuğun konuşmasına kadar geçen süre bu konuşma mekanizmasını harekete geçirmek için gerekli belleğin gelişimiyle ilgilidir Eğer başka bir nedenle bellek yeteri kadar dış dünyaya ait materyal toplayamazsa çocuk konuşmayı öğrenemez ERKEN KONUŞANLAR GÜÇLÜ BELLEĞE SAHİP Çocuğun erken dönemde ya da beklendiğinden daha erken konuşması belleğinin güçlü olduğunu gösterir Dolayısıyla konuşma zekâyla ilintilidir Çocukların birden fazla dil öğrenmelerinin etkileri tartışmalıdır Zekâ ve bellek kapasiteleri yüksek olan çocuklarda bu daha çabuk ve problemsiz olduğu halde çok dilliliğin bazı çocuklarda kekemeliğe yol açabildiği ileri sürülmüştür” Birden çok dil bilmenin beyin üzerindeki etkisine ilişkin de bilgi veren Tanrıdağ, farklı dillerin beyinde farklı alanlarla ilintili olmadığını kaydetti Bu güne kadar bu konuda yapılan araştırmaların öğrenilen farklı dillerin beyinde aynı dil şebekesi tarafından temsil edildiğini gösterdiğini vurgulayan Tanrıdağ, öğrenilen her yeni dil için farklı beyin alanı değil benzeri alan kullanıldığını söyledi HER DİL İÇİN BEYİNDE AYNI ALAN KULLANILIYOR “Öğrenilen her yeni dil için farklı bir beyin alanı değil benzeri bir alan kullanılmaktadır Farklı dillerin aynı beyin alanları içinde temsil edilmesi farklı zamanlarda arşivlenen dosyaların aynı kütüphanede saklanmasına benzetilmektedir İnsan belleğinin özelliğinden dolayı önce öğrenilen dil her zaman daha fazla hatırlanan dil olmaktadır Bu dilin kullanılmaya devam edilmesi dil belleğini daha da sağlamlaştırmaktadır Nitekim bu yüzden konuşma problemi yaşayan çok dilli insanlarda bu dil bozukluklarından düzelme birbirleriyle ilintili olmaktadır Bu konuda yaşanan gelişmeler Pitres Kanunları olarak bilinir Buna göre bir insanda çoklu dil bozukluğu oluştuğunda; düzelme önce ana dilden ve çok kullanılan dilden başlar Eğer ana dil aynı zamanda çok kullanılan dilse bu düzelme daha da belirgindir Bunun dışında, eğer bilinen diller aynı dil ailesine mensuplarsa örneğin bu diller Fransızca, İspanyolca ve İtalyanca ise bunların düzelmeleri birbirine yakın olur Ancak bilinen diller örneğin Türkçe, İngilizce ve Japoncaysa bunların düzelmelerinde ana dil ve kullanım özellikleri daha fazla devreye girer” posta
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|