|  | Gözler |  | 
|  06-15-2010 | #1 | 
| 
Şengül Şirin   |   GözlerGözler gözler çoğl  a  Dikkatle inceleyen, gözleyen kimseler; bakışlar: Meraklı  gözlerden kaçmak  Geçerken bütün gözler ona çevrildi  —ANSİKL  • insan anatomisi  i  Göz küresi  Göz karanlık bir odaya benzetilebilir  Çeperi, ön-arka  doğrultusunda bir eksene göre bakışımlı bir küre biçimindedir ve hemen  hemen tümü ipliksi yapıda beyaz ve ince bir kabuk halindeki skleradan  oluşur; bunun iç  yüzü bir pigmentle kararmış, ince bir zarla (koroit tabaka) kaplıdır  Ko-roit zar önde iki katmanla sonlanır: kornea boyunca uzanan kirpiksi  kas ve daha içte  kirpiksi taç ya da çember  Skleranın ön kısmında yuvarlak bir açıklık  bulunur; burayı skleradan biraz daha kabarık duran kornea liflerinin  devamı örter Yarı saydam, koroide hafifçe yapışık bir zar olan ve görme  sinirinin uç kısımlarından oluşan retina, gözün duyarlı alanıdır  Görme  siniri göz küresine "papilla" denen ve arka kutbun üzerinde ve biraz  aşağıda bulunan bir noktadan girer  Görme organı, skleranın kornea ile birleştiği yerde iris denen ışık geçirmez bir zarla perdelenir; irisin ortasında çapı değişebilen ve gözbebeği denen bir delik yer alır  Gözün bu kısmı önden arkaya doğru  bir dizi saydam ortamdan oluşur: 1  saydam kornea; 2  kornea ile iris  arasında bulunan ön odadaki sıvı suyuk; 3  ön yüzü irise dayalı ve iki  tarafı da dışbükey gözmerceği; 4  gözün geri kalan kısmını dolduran ve  hiyaloit bir zarla kaplı bulunan jelatinimsi bir madde, yani camsı  cisim  II  Gözün eklentileri  Arkadan lifsel bir oluşum olan Tenon  kapsülüyle tutulan göz küresi, önde gözkapaklarının içini de kaplayan  konjonktiva ile kaplıdır  Kendi çevresinde devinebilen göz küresi altı  kasla hareket ettirilir: hepsi 3  ,4  ve 6  kafa sinirleriyle harekete geçirilen üst doğru kas, iç doğru kas, alt doğru kas,  dış yan doğru kas, küçük eğik kas ve büyük eğik kas  Ayrıca gözçukurunda  göz küresinin üstünde, çıkardığı salgıyla (gözyaşı) kon-jonktivayı  kayganlaştıran gözyaşı bezleri bulunur  • Embriyoloji  Göz tümüyle ektoderm kökenlidir, ama insanda iki ayrı  süreçle oluşur: 1  dördüncü haftaya doğru, ön beyin keseciğinin  genişlemesiyle ilkel göz keseciği oluşur; gözün sklera, koroit, retina  ve eklentileri bundan doğar; 2  epidermin çökmesiyle gözmerceği  çukurcuğu oluşur, bundan da gözmerceği ve camsı cisim doğar  —Ağ  yet  Göz aşısı ilkbaharda yapılır ve tomurcuk yerine konduğu yıl  içinde gelişirse (gül ağacı, meyve ağaçları) süren göz aşısı adını alır;  hazirandan temmuza kadar yapılır ve tomurcuk ancak ertesi yıl gelişmeye  başlarsa (meyve ağaçları) uyur göz aşısı denir  —Eczc  Göz damlalarının çoğunda, gözyaşıyla izotoni sağlamak İçin çözücü  olarak sodyum klorür içeren damıtık su kullanılır  Eserin, baz prokain  gibi suda çözünmeyen maddeler sözkonusu olduğunda sıvağ olarak  zeytinyağı kullanılabilir  Göz damlalarının sterilize edilmesi ve  kontrolü şırınga edilen ilaçlarda olduğu gibi gerçekleştirilir  Sterilliğin devamını sağlamak için antiseptik maddeler eklenir ve  kirlenmeyi önleyen özel şişeler kullanılır  Bazı istisnalar dışında göz  damlaları 15 günden fazla kullanılmaz, içerdikleri etken maddelere göre,  göz damlaları, aneste-zikler (butateln), antiseptikler (gümüş ve çinko  gibi madenlerin tuzları ya da boyar-maddeler), antibiyotikler (tek  başlarına ya da başka ilaçlarla birlikte), antivirütikler  (gammaglobülinler), antienflamatuarlar (kortikoitler), midriatikler  (atropin), miyotik-ler, yara iyileştiriciler, iyot içerenler vb  olarak  sınıflandırılırlar  —Ed  Divan şiirinde sevgilinin güzelliği dile getirilirken gözlerinden  geniş biçimde söz edilir  Çeşm, dide, ayn diye de adlandırılan gözler  ahu, avare kumru, cadı, hi-lekâr, şehla, şuh, mahmur, harami, cellat,  katil, türk, afet, fitneci vb  diye nitelenir: "Dediler dü çeşm-i yâre  ne demek olur dedim/iki nergis, iki badem, iki sahir, iki âhu"  (Sevgilinin iki gözünü nasıl anlatmak uygun olur dediler; iki nergis,  iki badem, iki sihirbaz, iki âhu demeli diye karşılık verdim) [Bağdatlı  Ruhi], Gözlerin renginin ela, çoğunlukla da kara olduğu belirtilir;  sevda sözcüğünün iki anlamı (sevgi ve kara) arasında tevriye yapılır  Biçimi bakımından sat harfine (cc), bademe, mahmur bakışı nedeniyle  nergise benzetilir  • Göz için kafiye  Divan edebiyatında kafiye, arap abecesiyle yazıma  göre son harfin kafiyeli sözcüklerde ortak olması temeline dayanır  Buna  göre, sesleri benzediği halde yazılışları ayrı olan sessiz harflerle (3  tür h [ha, hı, he], 2 tür t [te, tı], 3 tür s [se, sin, sat], 4 tür z  [zı, zel, zat, zı]) biten sözcükler kafiyeli sayılmıyordu  Ede-biyat-ı"  cedide akımının doğmasına yol açan tartışma bu konuda ortaya çıkan bir  anlaşmazlıkla ilgiliydi  Ayrı harflerle (se, sin) yazılan abes ve  muktebes sözcüklerinin kafiyeli sayılamayacağı konusunda yapılan  saldırılar üzerine Recaizade Mahmut Ekrem "kafiyenin göz için değil,  kulak için olduğu" görüşünü savundu  (- —Karş  anat  Tüm omurgalılarda gözün yapısı ve embriyonsal kökeni  insanınki gibidir  Balıklarda ve amfibyum larvalarında küresel ve ışığı  kırma derecesi yüksek olan gözmerceği gözbebeğinin dışına doğru fazlaca  çıkıntı yapar; bunu örten korneanın odaklama gücü suda hemen hemen  sıfırdır  Gözmerceğlni retinaya bü-zülgen bir kas yaklaştırır ve uzağı  görmek için gerekli uyumu sağlar  Karada yaşayan amfibyumlarda ve  yılanlarda, gözmerceği yassı, ama serttir; yakını görmek için uyumu  gerici bir kas sağlar  Öteki sürüngenlerde, kuşlarda ve memelilerde  gözmerceği uzağa ve yakına uyumu sağlamak için Zinn zonulasının  etkisiyle biçim değiştirir  Kuşlarda camsı cismin içinde bulunan damarlı  bir organ, yani tarak da belki gözün iç basıncını artırarak uyuma  yardım eder  Omurgalılarda retina arabeynin uzantısıdır ve bu nedenle tersine denilen bir işleyiş düzenine sahiptir: ışık, koni ve çomak hücrelere erişmeden önce gangliyon nöronlarından geçer  Bu yüzden bazen gözün görme ekseni  üzerinde bir fovea bulunur; burada retina nöronları birbirinden  uzaklaşır ve her koninin kendi çiftku-tuplusu ve gangliyonu  bulunduğundan nöron sinyallerinin birleşmesi de olmaz  Bazı balıklarda,  bazı sürüngenlerde, gündüz kuşlarında ve insan gibi bazı primatlarda bir  fovea bulunur  Omurgasızlarda, çoğunlukla yalın* gözler bulunur  Bunların en İlkel  olanları yassı ya da kadeh biçimindedir; bunlar tam anlamıyla görme  organı değil, sadece ışığa duyarlı organlardır  Yumuşakçalarda, kadeh  göz kese biçimini alır ve bazen gözmerceğinin de bulunmasıyla, ahtapotta  olduğu gibi omurgalılarınkine oldukça benzeyen, ama o denli mükemmel  olmayan bir göz oluşur  Yalın gözlerin retinaları doğru ya da tersine  olabilir  Eklembacaklılarda hem yalın göz, hem birleşik göz bulunur  Bu  gözler yüzeycik denilen ışık algılayıcı hücre gruplarının yan yana  gelmesiyle oluşur  Yüzeycik sayısı otuz-kırk ile birkaç bin arasında değişir  Her birinde bir petek, merceğimsi bir koni ve 3 ila 12 retina  hücresinden oluşan ve ışık algılayıcı bir mikrotübül oluşturan bir bölge  bulunur; mikrotübüller birleşerek rabdomu oluşturur  Birleşik gözler,  gün ışığında, yüzeyciklerle sağlanan görüntülerin yan yana gelmesiyle  görme işlevini başarır  Rabdomun yapısı, böcek-lerdeki birleşik gözlerin  polarize ışıkta gösterdiği duyarlığın nedenini açıklamaya kuşkusuz  yeter  —Kim  müh  ve Teknol  Elenecek malzemenin inceliği, eleğin tabanında,  birim uzunlukta yer alan gözlerin sayısıyla belirlenir  Bu incelik  genellikle mesh olarak, yani bir parmakta (25,4 mm) bulunan göz  sayısıyla açıklanır  Dolayısıyla aşındırıcı tanelerin maksimum  büyüklüğü, bu tanelerin geçtiği bir eleğin bir parmağında bulunan  gözlerin maksimum sayısına göre belirtilir  —Krist  Koşutyüzlünün kurulmasını sağlayan üç â, 6, c vektörü kafesin  taban vektörlerini oluşturur Bu şekilde yinelenen ko-şutyüzlülerin  tepeleri kafesin düğümleridir  Kafesin düzlemdeş olmayan herhangi üç  ötelenmesi de bir toşutyüzlü, yani bir göz tanımlar  Uzamın üç  doğrultusunda bu göz dönemli olarak yinelendiğinde, tüm uzam örülerek,  kafesin bütün düğümleri oluşuyorsa, bu göze basit göz denir  Buna  karşılık, kafes düğümlerinin yalnız bir bölümü oluşuyorsa, buna n  basamağından çoğul göz denir  Üç vektör üzerine kurulmuş bir gözün basamağını tanımak için,determinantı ile temel göz denilen kafesi doğuracak başlangıç gözünün hacminin çarpımına eşit hacmi aramak yeterlidir Bu hacim kafesin üç (â, 6, c) temel vektörünün karma çarpımıdır  Kafes vektörlerinin  Ui,Vj,Wj koordinatlarının tamsayı olması zorunlu olduğundan, göz  basamağı da tamsayıdır Basit bir göz tek başına alındığında, kafesin  bütünü içinde aldığı bakışım öğelerini taşıyorsa, birincil göz adını  alır  —Patol  Göz flegmonuna "panoftalmi*"; göz İçi basıncın artışına  glokom* denir  Gözde konjonktivada, korneada, iriste, ko-roitte,  retinada, gözkapaklarında iltihaplar, hastalıklar ya da şekil  bozuklukları olabilir; optik sinir yollarındaki bozukluklar körlüğe yol  açabilir; göz merceğinin saydamlığını yitirmesi katarakta neden olur;  göz (görme) bozuklukları ise astigmatlık, miyopluk, hipermetropluk ve  presbitliktir  Göz yaraları ve hastalıkları göz küresinin erimesiyle ya  da körlükle sonuçlanabilir  Gözler arasında bir çeşit dayanışma vardır,  bir gözde olan hastalık ötekine de geçebilir  —Zool  Bir yaşındaki yavru geyiğin alnında iki kemiksi çubuk (ana  boynuz) oluşur; daha sonraki ilkbaharda bu çubuklar düşer, ama yerine  daha önceki dlvertikül ile birlikte yeni bir ana boynuz çıkar: erkekler  arasındaki kavgaların tehlikeli silahı göz sürgünü ya da mücadele  sürgünü  Buna her yıl bir göz sürgünü eklenir ve bu sayede hayvanın yaşı  belirlenebilir: sekiz çatallı göz sürgünü taşıyan geyik dört yaşında,  on çatallısı beş yaşındadır  Beş yaşından sonra ana boynuz yassılaşır ve  boynuzun üstü küçük uçlarla (orta sürgünler) dolar   
				__________________  Arkadaşlar, efendiler            ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,            müritler, meczuplar memleketi olamaz  En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet            tarikatıdır   | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |