Türkiyenin Sismotektoniği Hakkında Detaylı Konu Anlatımı Ve İçerik

Eski 12-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türkiyenin Sismotektoniği Hakkında Detaylı Konu Anlatımı Ve İçerik



TÜRKİYE’NİN SİSMOTEKTONİĞİ

Ramazan DEMİRTAŞ-Rüçhan YILMAZ

Özet

Türkiye, bilinen tarihsel dönem deprem kayıtlarına göre MÖ 2000 yılından beri sürekli olarak hasar yapıcı ve yüzey faylanmasına neden olmuş büyük depremlere maruz kalmıştır 1990 ile 1998 yılları arasında oluşmuş magnitüdü, Ms ³ 55 hasar yapıcı depremler ile 1989 ile 1998 yılları arasında oluşmuş magnitüdü Ms ³ 40 depremlerin episantrları, özellikle diri fay segmentlerine karşılık gelen fay uçlarında yoğunlaşma eğilimi göstermişlerdir Bu bilgiler, Kuzey Anadolu Fayı, Doğu Anadolu Fayı, Ege Graben Sistemi, Doğu Anadolu Sıkışma Bölgesi ve Helenik-Kıbrıs Yayı gibi ana tektonik bölgelerde, ana faylar boyunca sismik segmentasyonların ayrılması ve sismik boşluklar olabilecek segmentler hakkında fikirler vermiştir Bu araştırmalar, Türkiye’de muhtemelen kırılmadan kalmış yaklaşık 15 sismik boşluk (yersel boşluk) olabileceğine işaret etmektedir Özellikle son on yıl içerisinde oluşmuş güncel mikro-depremlerin, bu sismik boşlukların başlangıç ve bitiş kısımlarında yoğunlaşmasına karşılık, esas kırılabilecek uzun fay segmenleri boyunca herhangi bir mikro-aktivite (bir çeşit zamansal boşluk) görülmemiştir Türkiye’de diri faylar boyunca segmentlerin ayırt edilmesi, gelecekte oluşması muhtemel depremlerin tehlike analizleri ve sismik zonlamaların yapılmasında esas teşkil edecek deprem kırık uzunluklarını denetleyen kırık başlanıç ve bitiş noktalarını belirtmesi açısından oldukça büyük önem teşkil etmektedir

Kısa süreli deprem tahminine esas teşkil edecek uzun süreli deprem tahmininde bulunabilmek için, Türkiye ve civarında son yüzyıl içerisinde oluşmuş Ms³ 55 depremlerin, 20’şer yıllık dönemler halinde yer ve zaman içerisindeki değişimleri incelenmiştir Kısaca özetlenecek olunursa; (1) 1900-1920 ilk dönem içerisinde Türkiye’nin en büyük depremi olan 1939 Erzincan Depreminden önce, KAF üzerindeki aktif bir dönem, (2) 1921-1940, KAF’ın doğu kesiminde yoğunlaşan aktif bir dönem ve 1939 Erzincan Depremi ile Helenik-Kıbrıs yayında artan bir aktivite (3) 1941-1960 KAF’ın batı kesiminde oldukça aktif bir dönem ve Helenik-Kıbrıs yay bölgesinden kuzeye Ege Graben Sistemi içerisine doğru aktivitenin kayması, (4) 1961-1980, KAF’ın orta kesiminde suskun bir dönem ve aktivitenin KAF’ın doğu ve batı uçlarında yoğunlaşması ile Helenik-Kıbrıs yayında azalmış bir akti vite ve (5) 1981-Günümüz, tüm Türkiye’yi kapsayan oldukça suskun bir dönem ve gelecek yüzyıl içerisinde Kuzey Anadolu Fayındaki 1939-1967 deprem serisine benzer bir deprem serisinin oluşma olasılığı oldukça fazla olan Doğu Anadolu Fayında küçük ve orta büyüklükteki deprem aktivitesinde bariz olarak dereceli bir artışın olduğu dönem

Giriş

Deprem zararlarının azaltılmasına esas teşkil eden deprem tehlike haritasının yapılabilmesi, birçok verinin biraraya getirilmesi ile mümkündür Bu verinin en önemlilerini, sismisite ve diri faylar ile ilgili bilgiler oluşturur

Sismisite verisi, aletsel (instrumental), tarihsel (historic) ve tarih-öncesi (prehistoric) dönemlere ait olmak üzere üç kısımdan meydana gelir Tarihsel depremler ile ilgili bilgiler, çeşitli kataloglardan elde edilebilir Bu katalogların kapsadığı periyodun uzunluğu, ne kadar uzun olursa, depremlerin oluşum zamanları ve yerleri ile ilgili bilgilerin güvenirliliği de o derecede azalmaktadır Diğer taraftan tarih-öncesi depremlere ait oldukça kesin ve güvenilir bilgiler, son yıllar içerisinde oldukça büyük gelişmeler gösteren paleosismolojik çalışmalar ile elde edilebilmektedir Tarihsel ve tarih-öncesi döneme ait depremlerin detaylı bir şekilde incelenmesi, bir bölgedeki depremlerin tekrarlanma aralıkları, diri fayların ortaya çıkarılması, diri faylar ile ilgili segmentlerin ayırt edilmesi ve her bir segment ile ilgili deprem modellerinin yapılabilmesine olanak sağlar Türkiye’de aletsel döneme ait veriler, 1900’lü yıllardan sonra deprem istasyonlarının kurulması ile başlamıştır Diğer yandan, Türkiye’de tarihsel depremler ile ilgili kayıtlar Milattan Önce 2000 yıllarına kadar uzanmaktadır Bu tarihsel deprem kayıtları ile ilgili, (Pınar vd 1952; Ergin vd 1967 ve 1971; Shebalin vd 1974; Alsan vd 1975; Erdik vd 1978; Soysal vd 1981) tarafından derlenmiş birçok kataloglar bulunmaktadır Tarih-öncesi depremlere ait bilgiler, (Okumura vd 1994-Gerede, Erzincan, Suşehri ve Havza; Demirtaş, 1994, 1995, ve 1996a- Mudurnu Vadisi ve Dinar-Çivril Fayı; Barka 1994-Erzincan; Ikeda 1988-İznik-Mekece; Ikeda vd, 1991-Mudurnu Vadisi segmenti, gibi) birkaç araştırıcı tarafından Türkiye’de 1990’lı yılların başlarında başlayan ve paleosismolojik çalışmaların temelini teşkil eden trench (hendek) çalışmaları ile elde edilmeye başlanılmıştır

Bilindiği gibi, bir bölgedeki deprem tehlikesinin belirlenebilmesi ve zararlarının en aza indirilmesi çalışmalarında ilk adım, diri fay haritasının hazırlanmasıdır Bu amaçla 1991 yılında Şaroğlu vd tarafından Türkiye’nin diri fay haritası yapılmıştır Bu harita, paleosismolojik çalışmaların temelini teşkil etmiş ve büyük katkılarda bulunmuştur Bununla birlikte, bir bölgedeki deprem tehlikesinin kesin olarak belirlenebilmesi ve zararlarının azaltılması için; diri fayların sismik segmentasyonlara ayrılması, bu segmentlerin sınırlarının tam olarak tanımlanması, bu segmentlerin her birinin kayma hızları ve her bir depremdeki kayma miktarlarının saptanması ve deprem modellerinin (karakteristik deprem, zaman-tahmin edilebilir deprem, kayma-tahmin edilebilir deprem gibi) ortaya konması ile mümkün olabilir Bu kriterler göz önüne alınarak, Türkiye Diri Fay Haritasının geliştirilmesi yerinde olacaktır Bu amaçla, Türkiye’de yapılmış tüm çalışmaların bir araya getirilmesi ve bu çalışmalarda yer alan tüm diri faylar, neotektonik ve paleotektonik döneme ait faylar ve tektonik yapıların harita üzerine işaretlenmesi ve paleosismolojik çalışmalara oldukça hız verilmesi gerekir Çeşitli araştırma kuruluşları ve üniversitelerde çalışan araştırıcıların birlikte çalışmaları ve ortak projelerin hayata geçirilmesi, binlerce insanların ölmesine ve trilyonlarca ekonomik kayıplara neden olan deprem zararlarının en aza indirilmesi çalışmalarına önemli katkılar sağlar

Bu çalışmada, son yüzyıl (1900-1995) içerisinde meydana gelmiş aletsel deprem verisi (Sonrisk verisi-DAD) kulanılmış ve tarihsel kayıtlar (MÖ 2000-1900) ve bazı tarih-öncesi (MÖ 2000 yılından öncesi) yüzey faylanması meydana getirmiş depremlerden faydalanılmıştır Böylelikle, yukarıda bahsedilmiş çalışmalara ışık tutacak öncelikle çalışılması gerekecek bölgelerin nereleri olması gerektiği ortaya konmaya çalışılmıştır Bu çalışma, genel olarak son yüzyıla ait sismisite verisini kullanarak kısa-süreli deprem tahminine esas teşkil edecek bir tür uzun süreli deprem tahmini çalışmasını oluşturmaktadır Bu çalışma sonucu, geçmiş yüzyıl içerisinde ve daha önceki yüzyıllarda üzerinde herhangi bir büyük depreme maruz kalmamış ve gelecek yüzyıl içerisinde yüksek deprem potansiyeli taşıyan sismik boşluklar belirlenmeye çalışılmıştır


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.