Avcı-Toplayıcı |
05-29-2010 | #1 |
Şengül Şirin
|
Avcı-ToplayıcıAvcı-Toplayıcı AVCI-TOPLAYICI a Antropol Avcılık ya da toplayıcılıkla yaşayan bir toplumun üyesi —ANSİKL Yontmataş çağında avlanma, yiyecek sağlamanın temeliydi ve genel olarak evcilleştirme ve tarım aşamalarından önceki bir aşamaydı Ne var ki, birçok avcı toplumu da, besin kaynaklarını hayvancılık ya da tarım etkinlikleriyle tamamlıyordu Buna karşılık, tarım etkinliği gelişmiş toplumlar arasında avcılık ve balıkçılık yapanların sayısı da yüksekti Örneğin geçimlerini tahıl ekimiyle sağlayan (Bamba-ralar, Malinkeler, Senufular gibi) kimi Batı Afrika toplumlarının, önemli ayin işlevlerini yerine getiren "avcı dernekleri" vardı Yılın kurak mevsimi dışında tarımla uğraşan avcılar, kurak mevsimde (bu mevsimde, çalılık yangınları av hayvanını sıkıştırma olanağı sağlıyordu) etkinliğe geçiyor ve bu toplumların tükettiği hayvansal proteinlerin en büyük bölümünü sağlıyorlardı Günümüzde çok az avcı-toplayıcı toplum kaldı; çünkü bu toplumlar ya askerlik bakımından daha yüksek kültürler tarafından yok edildi (Güney Amerika'daki ispanyol fethi bunun bir örneğidir) ya da komşu toplumların ve/ya da Avrupa sömürgeleştirmesinin baskısı altında, daha yoksul ve daha barınılmaz topraklara çekilmek zorunda bırakıldı (bugün Kalahari çölünde yaşayan Boşimanlar'ın durumu) Yeryüzünde, avcı-toplayıcı toplumların tek başınalıklarını ve kendileriyle çevreleri arasında kurdukları dayanıksız dengeyi sürdürebilecekleri çok yer kalmadı artık Ama, olanağını bulunca da, avcı -toplayıcı toplumlar, bugün Amazon or-manındakı son topluluklarda da görüldüğü gibi, yaşama biçimlerinin değişmesine (özellikle yerleşikleştirilmeye) karşı koymaktan ve bağımsızlıklarını korumaktan hiçbir zaman geri kalmadılar Bu toplum biçimi, dünyanın her yerinde, her ikliminde kendini gösterdi: Kuzey kutbundaki Eskimolar, Avustralya'daki yerliler Kuzey Amerika Kızılderilileri, Amazon böigesi ya da Ateş Toprağı kabileleri, Afrika ekvator ormanındaki Mbuti Pigmeleri, vb Kimi zaman sınırlı olarak tarımsal ürünler de kullanan bu topluluklar, sözünü ettiğimiz toplum biçimi içinde yer alırlar Yaşama çerçeveleri çok çeşitli ve genellikle barınılma-sı çok güç yerlerdi Ayrıca bu çerçeveler, avcı-toplayıcı toplulukların toplumsal örgütlenmesi, dinsel tasarımlarının ve maddesel etkinlikleri bakımından büyük önem taşırlar Avcı-toplayıcı topluluklar, gerçekten de, çevreye bağlı olarak, örgütlenmenin basitliği, babayanlı soyzinciri ya da çekirdek ailenin üstünlüğü gibi bu topluluk; ların ortak özelliklerini ortaya koyan genelleştirmelerden daha önemli farklılıklar gösterirler Maddesel ve ekonomik etkinlikler bakımından, avcı-toplayıcı toplumlar beslenmelerinin temelini sağlayan av hayvanının ya da balığın yer değiştirmesine bağımlıdırlar Öyleyse bu toplulukların hepsi de, hayvanların göç hareketleriyle sınırlanmış çevre içerisinde, göreli olarak göçebedirler Bu göçebelik bölgesi, topluluğun "ülkesi"™ oluşturur Pierre Clastres gibi kimi etnologların, bu ülke kavramını, yerleşik tarımsal toplulukların temeli olan "tarımsal çevre" kavramına karşıt olarak kullandıkları da olmuştur Yer değiştirme zo-runluğu, maddesel kültür üzerinde açıkça etki gösterir ve nesnelerin rahatça taşınabilir, konaklama eşyasının kolayca kurulabilir, vb olmaları gerekir Çevreyle her zaman büyük bir uyum sağladıklarından, avcı-toplayıcıların teknolojileri, basitten (Afrika ormanlarındaki Pıgmeler) karmaşığa (Pasifik kıyısı Kızılderililer'i, Eskimolar) doğru değişiklik gösterir Basit topluluklar için yay ve ok yeterli olabilir; öteki topluluklarsa, André Leroi-Gourhan'ın ortaya koyduğu gibi, avlanma düzenleri büyük bir çeşitlilik gösterdiğinden, mızrak, bumerang, zıpkın ve ağız tüfeği kullanırlar Avlanma, genellikle bir erkek etkinliğidir, oysa toplamacılık daha çok kadınlarla çocukların işidir; yaşlılarsa, gerektiğinde ufak tefek elsanatı işleriyle ve çocukların gözetimiyle uğraşırlar Ama işbölümü biçimi ne olursa olsun, yiyecek içecek sağlanması, her iki cinsiyet arasındaki ve bunun da ötesinde, topluluğun bütün üyeleri arasındaki sıkı bir elbirliğine dayanır Bu elbirlikli çalışmalara uygun biçimde, av ve toplama ürünleri de, yerleşme biriminin her üyesine eşit olarak dağıtılır Bu top luluklarda, bireylerin gerçekten de derin bir karşılıklı bağımlılık duyguları vardır ve bireyler, kendilerinin de yardıma gereksinme duyabileceklerinin bilincindedirler Toplulukların boyut ve bileşimleri de büyük çeşitlilik gösterir Kimi etnologlar bu toplumların doğaları gereği babasoylu ve babayerli olma eğilimi gösterdiklerini ileri sürerler Ama bu toplumların örgütlenme ilkeleri, daha değişken gibi görünüyor Toplulukların boyutu, çevreye ve çevrenin sağlayabileceği besin maddeleri miktarı na bağlıdır Bundan ötürü, hem bir tek çekirdek aile çevresinde toplanmış gruplar (örneğin Afrika'da), hem de çok daha büyük topluluklar (gezici tarımla da uğraşan Brezilya kabileleri) vardır Durum ne olursa olsun, çevre daha az av hayvanı sağlamaya başlar başlamaz, topluluklar birbirinden ayrılır ve sürekli parçalanma ve kaynaşma süreçleri ortaya çıkar Avcı-toplayıcı toplumların ekonomik etkinliklerini elbirliğiyle çalışmanın düzenlemesi gibi, siyasal örgütlenmelerini de eşitlikçi bir ilke belirler Otoriter yapılarla ve gerçek kabile başkanlığı sistemleri pek az görülen durumlardır Bir önderlik olduğunda da, kimi etkinlikler (örneğin kimi avlanma biçimleri) çerçevesinde geçerli ve hiçbir zaman kabilenin tümünü kapsamayan, geçici ya da törensel bir önderliktir bu Böylece, Brezilya Yanomamileri, içlerinden hiçbirinin egemenliğini kabul etmeyen ve zamanlarının çoğunu kendi aralarında savaşmakla, kanlı baskınlar yapmakla geçiren birçok topluluğa bölünmüştür Eşitlikçilik, ekonomik elbirliğinin getirdiği bir zorunluluktur ve topluluk içinde bir otorite simgesi sivrilecek olursa, hemen yitip gider Pierre Clastres'ın Güney Amerika Yanomamileri ile Tupi-Guarani-leri konusunda gösterdiği gibi, ayrı bir otoritenin sivrilmesi, bu toplumlar tarafından kesinlikle reddedilir Şef, başlıca işi söz sanatını iyi bilmek olan, otoriteden yoksun bir bireydir Herhangi bir gücü haksız olarak kendine mal etmeye kalkışacak bir birey, topluluk dışına atılır; hatta öldürülür Bu tür toplumların incelenmesi, siyasal bir şef çıkarmaya yetenekli olmadıkları yolundaki klasik önyargıyı çürütme olanağını verdi Aslında bu toplumlar, siyasal bir şefe gereksinim duymalarını gereksiz kılan kurumlar oluşturmuşlardı Aynı şey, bu toplumların ekonomilerini geliştirip bir artık üretmeye ve tarıma geçmeye yeteneksiz olduklarını ileri süren önyargı için de geçerlidir Marshall Sahlins, bu toplulukların bir artık üretmek istemediklerini ve beslenme gereksinmeleri bir kez karşılandıktan sonra, kendilerini eğlence, şenlik, ayin gibi başka etkinliklere vermeyi yeğlediklerini ve dolayısıyla bu topluluklardan "bolluk toplumları" olarak söz edilebileceğini ortaya koydu Gerçekten de bu toplumlarda, çok zengin bir din duygusu ve kimi zaman da, dünyayı manevi güçlerle dolduran (şamanizmin) çok gelişmiş dinsel törenler ve kurallar (örneğin avustral-ya totemciliği) vardır
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|