Atmak |
05-29-2010 | #1 |
Şengül Şirin
|
AtmakAtmak ATMAK g f 11 Bir şeyi (bir yere) atmak, onu boşlukta bir yöne göndermek ya da bir yere ulaşması için savurmak, fırlatmak; Şapkayı havaya atmak Bütün eşyalarımı yere attı Denize çakıltaşı atmak Tarlalara tohum atmak —2 Bir şeyi bir şeye (içine) atmak, hızlı bir hareketle onu oraya koymak: Şu odunları sobaya atıver Ocağa kömür atmak Yemeğe tuz atmak —3 Bir şeyi bir şeye (üstüne), bir yere (önüne, arkasına vb) atmak, onu hızlı ve özensiz bir hareketle oraya bırakmak ya da yerleştirmek: Mantosunu koltuğun üstüne atıp mutlağa koştu Yere bir kilim atmak Kahvenin önüne bir sandalye attı, oturdu — 4 Bir şeyi (çöpe) atmak, işe yaramayan, kullanılmayan ya da artık kullanılmayan bir şeyden kurtulmak, onu ıskartaya çıkarmak ya da çöp tenekesine koymak: Yiyecek artıklarını atmak Bu mantoyu at artık modası çoktan geçti —5 Bir şeyi bir kimseye bir hayvana atmak, yakalaması için onu ona fırlatmak, vermek: Topu bir kimseye atmak Perde kapanırken seyirciler oyunculara çiçekler attılar Kuşlara yem, maymunlara fıstık atmak —6 Bir kimseyi (bir yerden, bir topluluktan) atmak, bir kimsenin bir yerle, bir toplulukla ilişkisini kesmek, onu oradan dışarıya çıkarmak, kovmak: Bir kimseyi işten, okuldan atmak Kiracıyı evden atmak Onu dernekten attılar —7 Bir şeyi (bir yere, bir hedefe) atmak, belli bir noktaya ulaşmasını amaçlayarak onu fırlatmak: Bir hava üssüne bomba atmak Oku hedefin tam ortasına atmak Tabağı kafasına attı Üç kurşun attı ama vuramadı —8 Bir kimseyi bir yere atmak, onu oraya (resmi bir yetkf, kaba güç ya da zora başvurarak) göndermek, koymak: Bir kimseyi ücra bir yere atmak Kızı arabasına atıp kaçırdı Bir kimseyi hapse atmak —9 Bir şeyi (soyut) [içinden, kafasından vb] atmak, ondan kurtulmak: Korkularını atmak Bir düşünceyi kafasından atmak —10 Bir şeyi bir yere atmak, işe yaramayan, kullanılmayan, bir yerden çıkan şeyleri oraya yığmak,' dökmek, boşaltmak: Çöpleri denize atmak Artıkları nehire atmakla suçlanan fabrika yöneticileri Kazılan toprakları hendeğin kıyısına atmak —11 Bedenin bir bölümünü bir yöne atmak, onu hızlı bir hareketle o yöne savurmak, durumunu değiştirmek: Başını yana atmak Saçlarını arkaya atmak Kolunu bir kimsenin omu-zunaatmak —12 Bir şeyi sonraki bir zamana atmak, saptanan bir zamanı, daha sonraya aktarmak, ertelemek: Bir randevuyu saat sekize atmak Sınavı üç gün sonraya atmak —13 Bir şeyi (bir yerden) atmak, onu oradan çıkarmak: Bu sözleri banttan atın Sondan üç paragrafı attım —14 Bir kimseyi, bir topluluğu bir şeye (soyut) atmak, onu hoş olmayan bir durumun içine sokmak: Kendini tehlikeye atmak Ülkeyi serüvene atan bir karar —15 Bir şeyi (bir şey aracılığıyla) [dışarı] atmak, onu hızlı bir hareketle dışına çıkarmak: Vücut zehiri ter yoluyla atar —16 Bir kimseyi, bir şeyi (bir yere) atmak, onları ivedi olarak oraya taşımak, götürmek: Hazır araba varken beni de eve atıver Eşyaları hafta sonu eve atarsak, hafta içinde de yerleşiriz —17 Suçu bir kimseye (üstüne) atmak, onun sorumluluğunu bir başkasına yüklemek —18 Giysisini (üstündekini) atmak, çıkarıp rahatlamak: Soba yanınca önce ceketini sonra da yeleğini attı —19 (Bir şeyden) belli bir miktar atmak, (ondan) o kadar eksiltmek, değerini düşürmek: Küsuratını at da elli binden anlaşalım —20 Yünü, pamuğu atmak, yay ve tokmakla onları ditmek, kabartmak —21 Arg Bir şeyi atmak, bir soruyu, bir bilgiyi kesin bilmeden, kestirerek yanıtlamak, söylemek: Üçüncü soruyu attım ama tutturamadım —22 Bir yeri (bir şeyle) atmak, patlayıcı bir madde ile orayı uçurmak: Yolu açmak için kayaları dinamitle attılar —23 Bir şeyi bir yere, bir kenara atmak, onu ayırmak, biriktirmek: Şu yünleri bir kenara at sonra gerekebilir Bir yere biraz para atmak —24 Bir kimseye belli bir notu atmak, ona bilgisini değerlendirmek üzere o notu vermek: -Bana kaç attığını gördün müY-Gördüm, altı attı —25 Atıp tutmak, bir şey ya da kimse için yerici sözler söylemek: Arkamdan atıp tutmuş; üstesinden gelemeyeceği büyük işler yapacağını söyleyerek abartılı biçimde konuşmak: Buraları fabrikalarla donatacağım diye atıp tutuyordu || Atma Recep din kardeşiyiz, at martini debreli Hasan, abartılı konuşan ya da yalan söyleyen kimseye söylenir || Attığı attık tuttuğu tuttuk, bir kimseye karşı gelinemeyeceğini belirtmek için söylenir || Attığı taş, ürküttüğü kurbağaya değmemek, bir iş ya da girişimden alınan sonuç, ona yatırılan parayı, emeği karşılayamamak || (Bir kimsenin) attığı tırnak bile olamamak, bir kimseden söz ederken, bir başkasından kat kat değersiz olmak: Haydi oradan, sen onun attığı tırnak bile olamazsın |] Attığını vurmak, her işte başarı kazanmak, olumlu sonuç almak II Kimi deyimsel fiillerin oluşumunda yer alır 1 Vurmak: Tokat, yumruk, tekme vb atmak —2 Yazmak, koymak: imza, tarih, başlık atmak —3 Söylemek: Yalan, palavra vb atmak —4 Patlatmak: Çığlık, kahkaha, nara atmak —5 Ateşlemek: Silah, tüfek atmak —6 içmek: iki kadeh atmak, iki tek atmak —7 Oynamak: Zar atmak, tavla atmak III, Yardımcı fiil Bir adla birlikte tek bir fiil değerinde deyimsel fiiller oluşturur: Dikiş atmak (dikmek), düğüm atmak (düğümlemek), ilmik atmak, boya atmak (boyamak), vernik atmak (verniklemek) —Denize Çifte demir atmak, doğa etkenlerine açık ya da dar ve ıskarça bir limanda geminin salma sahasını daraltmak ve güvenle yatmasını sağlamak için iki demirle demirlemek —Kıçtan kara edilecek bir gemiyi baştan iki demirle demirlemek || Demir atmak, demir yerine inen bir gemide demiri denize bırakmak (Eşanl DEMİRLEMEK) —Dy Bir vagon dizisini atmak, lokomotifin yardımıyla diziyi geri itmek || Yolu atmak, dışardan uygulanan bir işlemle, demiryolunu allnyimanının ya da güzergâhının dışına çıkarmak —Oy Yeni kart almak üzere elindeki kartlardan bir ya da birkaçını çıkarmak —Spor Kurallara uygun yerlerden bir nesneyi (gülle, disk, cir't, çekiç) olabildiğince uzağa fırlatmak (Her yarışmacı üç deneme yapar; en iyi dereceyi gerçekleştiren sekiz yarışmacının, ek olarak üç deneme hakkı daha vardır; bu atışlardan en iyisi göz önüne alınır) gçz f 1 Sözkonusu kalp ise, canlılığını sürdürür olmak; damar, nabız ise, kalp vuruşunu göstermek: Yaşıyor, kalbi henüz atıyor Nabzı çok hafif atıyor Şakakları atmak —2 Sözkonusu sert bir nesneyse, çatlamak, kalkmak; dikişse ayrılmak, açılmak: Masanın kaplamaları atmış Pantolonun dikişleri attı —3 Renk sözkonusuysa solmak: Perdenin rengi attı Mavisi atmış —4 Arg Bir kimse sözkonusuysa, yalan söylemek, abartmak: Gene atmaya başladın ı —Dokmc Kumaşın kenar iplikleri çözülüp saçaklanmak
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|