Türklerin Çöl Bedevilerine Karşı Şerefli Direnişi

Eski 11-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türklerin Çöl Bedevilerine Karşı Şerefli Direnişi



Şu ana kadar gördüğümüz ve bundan sonra çok daha belirgin olarak göreceğimiz gibi arap/islam yayılmasının bir yüzü işgal, talan ve her türden zulüm ise de, diğer yüzü, öncelikle Türkler açısından serefli bir direniş olmasıyla beraber daha belirgin olmak üzere, öztopraklarını ve inançlarını ölümüne savunma seklinde onurlu bir direniş olarak biçimlenmiştir Kuteybe b Müslim, Türk topraklarında 705'ten sonra belirginleşen katliam tablosunun sorumlusu olan çapulcudur İlk gününden itibaren tüm yeteneklerini Türk yurtlarının işgali için etkin bir ordu kurmaya, askeri bu savaşa kışkırtmaya yöneltir Merv'de askerlerini toplar ve onları, ''Allah kendi dininin aziz olması için size bu toprakları helal kıldı'' diye başlayan uzun bir hutbe ile motive etmeye çalışır Arap komutanın, son günlerde askerlerine yaptığı şu konuşma, onun Türk yurtlarındaki misyonunun özsel anlamını ortaya koyması açısından önemlidir ''Şol vakit ki ben bu yere geldim, örtüleriniz çul ve kilim, yemekleriniz yavan idi Ben size gökçek yemekler yedirdim ve nazık urbalar giydirdim Bilmediğiniz nesneyi öğrettim ve sizi acunda ulu kıldım'' direrek çapulcu askerlerini yönlendirmeye kalkmıştır Onun için yazılmış: ''Kuteybe,Türkleri kılıçtan geçirip durur/bize en çok ganimet toplayan odur'' gibi pek çok şiir bulunmaktadır Bu kadarla yetinilmedi girdikleri yerleri yakıp yıktılar, şehrin kolonizasyonu ve İslamlaştırılmasına gidildi Önceden Merv'e getirilmiş olan arap ailelerinden bir kısmı Baykent'e getirilip yerleştirildi Önemli bir askeri muhaviz gücü kuruldu Vali, kadı, vergi tahsildarı gibi tüm denetim organları Araplardan oluşturuldu Bu yolla Araplar, Türkleri terörize ederken hem de yeni ganimet olanağı elde ediyorlardı Örneğin eritilen sembollerden 50000 miskal altın ve mücevher elde edildiği söylenmektedir Şimdi artık bütün dikkatler Buhara'nın işgaline yönelmiştir O yılı büyük bir hazırlıkla Merv'de geçiren Kuteybe, 707'de tekrar Ceyhun'u geçer Baykent'in ele geçirilişinde uygulanan vahset, çevre illerde büyük bir etki yaratmıştır Bunun üzerine Vardana ile Buhara'nın yerel egemenleri arasındaki çatışma giderilir Kuteybe 707'de Buhara yakınlarındaki Numişket ve Ramitan'a saldırır, Baykent'teki yıkım ve vahsetin korkusuyla bu iki sehir fazla direnmez ve teslim olurlar Ama bağlantı yollarının direnişçilerle kesildiğini görür Demirkapı'dan hızlı bir yürüyüşle geri döner, ardçı savaşçılarıyla yok edilmekten kurtulur Vardan Buhara'ya doğru çekilirken Kuteybe de Merv'e geri döner Haccac başarısızlığa çok kızar, Kuteybe'ye: ''keş'i ez, Nasaf'ı yok et, Vardan'ı geri püskürt'' diye emirler yağdırır Kuteybe büyük bir hazırlık yaparak ertesi yıl tekrar Buhara'ya doğru yola çıkar Türk direnişini etkili kılan önceki ittifak dağılmıştır Kuteybe yollarda direniş ve pusularla karşılaşmadan Buhara'yı kuşatır Ancak çatışmalar çok şiddetli geçer Türkler var gücüyle şehri savunmaktadırlar ve Müslümanlara ağır zayiat verdirirler Öyleki Araplar geri dönmeyi bile düşünürler Kuteybe ''ey Müslümanlar nereye dönersiniz, görmezmisinizki düşman hezimet buldu, bir saat daha sabredin Her kim Türklerden baş gelirse 100 dirhem vereceğim'' gibi yollara başvurarak dağılmayı engeller Arapların yağmaya ve paraya karşı zaaflarını bilen Kuteybe, onlara bir taraftan parlak vaatlerde bulunurken diğer taraftanda Türklerin her birinin kafasını getirene yüz dirhem vereceğini vaat etti Para hırsı ile tekrar gayrete gelen Araplar Türklere karşı yaptıkları hücumlarda kısmen şehri ele geçirmişlerdir
Öncelikle direnişe katıldığından kuşgulanılan hemen hemen herkes kılıçtan geçirilir Kuteybe'nin bu merkezi önemdeki şehre ilişkin planı bu kadarla bitmez Etkili bir kolonizasyonun yerli halkın İslamlaştırılmasından geçtiğini düşündüğü için Kuteybe bütün vasıtaları kullanarak yerli halkı islama girmeye mecbur etmiştir Ancak gelin görün ki bütün çabalara rağmen Türklerin İslam dinine kendi arzuları ile ve samimi olarak girmeleri mümkün olmuyordu Bölgede yerleşik olarak yaşayan Türkleri denetim altına almak amacıyla herkese, evinin yarısını Araplarla paylaşma zorunluluğu getirilir Ev içi özgürlükleri bile yok edilen soydaşlarımızın, evlerine bu zoraki misafirler aracılığıyla bire bir kontrol altına alınırlar İslamı kurallarca yaşamadığı anlaşılanlar ağır cezalara uğratılırlar Her Türkün ve Türkçünün, Türk illerinde yaşanan vahşeti düşünmeye çalışması gerekiyor Güçlü bir edebiyatçının kaleminde bile gerçek boyutlarıyla yansıtabilmekten uzak olan bu vahşeti düşlemeye çalışmak gerekiyor Çünkü sözcüğün gerçek anlamında ahlaklı olabilmek açısından, sözcüğün gerçek anlamında insan olabilmek açısından böylesi deneyleri düşleyebilecek duyarlılıkta olmak şart Dolayısıyla Türklerin Müslümanlaştırılması adına yapılanların anlamını duyabilmek için herkes kendini Türk illerindeki Türklerin yerine koysun, kendini kuşatmada, katliamda, yağmada ve tecavüzde düşünsün Özgür iradesiyle inandığı değerlerin aşağılandığını, yakıldığını, eritilip servete dönüştürüldüğünü ve yasaklandığını, buna karşılık inanmadığı bir inancın gereklerinin zorla kendine yaptırıldığını düşünsün Kendini, tüm bu uygulamaları bakışlarla izlemiş çocuklardan biri olarak, eşleri, çocukları, babaları katledilirken, böyle bir vahşeti islemek zorunda kalmış, geri döndüğünde her şeyi yakılıp yağmalanmış, yakınları öldürülmüş veya esir alınmış bir insan olarak düşünsün Arap iskanı, diğer dinlerin yasaklanması gibi politikalara eşlik etmek üzere bir yandan yoğun bir camii inşaatı gerçekleştirilirken, Cuma namazı zorunlu kılınmıştır İslamiyet Türk kimliğinin asimile edilmesinin temel aracı olarak kullanılır ve toplum şeriatın ağır cenderesi altında ezilerek arap egemenliğine direnişin dayanak noktalarının azami etkisizleştirilmesi yoluna gidilir Bunca şeye rağmen bu olaylar Türkler için şanlı bir direniş pratiği olmuştur Türkler işgalcilere karşı geliştirdikleri tüm yöntemleri Araplara karşı kullanmaktan kaçınmamışlardır Türkler buldukları her fırsatta işgalcileri imha etmişlerdir Etkin bir yeraltı örgütlenmesi geliştirdiler, buna karşı Araplarda tüm işgal orduları gibi kendilerinden her öldürülene karşı misillemeler yaptılar, direnişçileri ''cani'' ilan ettiler, yerli halkın silah taşımasını ağır yaptırımlarla yasakladılar ve her seferinde yeni yeni baskı yöntemleri geliştirdiler Buna rağmen Araplar hep korku içinde oldular, tek ve silahsız dolaşamadılar Özetle Türk budununun bu iradeli dürüşü ve şerefli direnişini her Türkün ve Türkçünün örnek alması gerekir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.