Uluslararası İlıskıler Sözlügü D

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Uluslararası İlıskıler Sözlügü D



ULUSLARARASI ILISKILER SÖZLÜGÜ D

Danzig Sorunu
Nazi Almanyası'nın Versailles Antlaşması ile "serbest kent" ilan edilmiş olan Danzig (Gdansk)'i Almanya'ya katma çabaları ve buna karşı Polonya'nın gösterdiği tepki sonucu doğan uluslararası bunalım Serbest kent olan Danzig 1922 yılında Polonya'nın gümrük sınırları içine alınmıştı Doğuya doğru genişleme politikası izlemeyi amaçlayan Hitler, İngiltere ve Fransa'nın herhangi bir Alman saldırısına karşı Polanya'ya verdikleri askeri güvencenin boş olduğunu göstermek ve bu iki devletin niyetlerinin ciddi olup olmadığını denetlemek istiyordu Bunun sonucu 1 Eylül 1939 sabahı Alman birlikleri Polonya'yı işgale başladılar Almanya çekilmesi için verilen ultimatomu reddedince 3 Eylül günü önce İngiltere sonra da Fransa Almanya'ya savaş ilan ettiler ve böylece II Dünya Savaşı başlamış oldu

Dawes Planı, 1924
I Dünya Savaşından sonra Almanya'nın ödeyeceği savaş tazminatı sorununu çözen Amerikalı maliyeci Charles GDawes başkanlığındaki bir kurul tarafından hazırlanan rapor
Versailles Antlaşması ile Almanya'nın müttefik devletlere ödeyeceği savaş tazminatı -veya diğer deyişle tamirat borcu- 56 milyar dolar olarak hesaplanmıştı Daha sonra Almanya'nın itirazları üzerine bu miktar 33 milyar dolara indirildi Almanya'nın bu miktarı da ödemeyeceğini bildirmesi üzerine bir komisyon kuruldu ve bu komisyon tarafından Dawes Planı diye adlandırılan plan hazırlandı Bu plana göre Almanya'nın tazminat borcu taksitlere bölünüyor ve bu borç için belirli bir tavan da saptanmıyordu Rapor Ağustos 1924'te müttefik devletler ve Almanya tarafından kabul edildi Rapor Almanya'nın 250 milyon dolardan borçlanmak üzere giderek artan oranlarda yıllık ödemeler yapmasını öngörmüştü Ayrıca Almanya'ya 200 milyon dolarlık bir kredi açılacaktı
Planın olumlu sonuç vermesi üzerine 1929 yılında Almanya üzerindeki sıkı denetimin kaldırılmasına ve toplam tazminat borcu miktarının belirlenmesine karar verildi Bu da 1929 Young Planı ile gerçekleşti Dawes Planı tazminat borcu sorunu nedeniyle bozulan Alman-Fransız ilişkilerini düzelmesine yardımcı olmuş ve Lokarno Antlaşmaları'na giden yolu açmıştır

Dayanışma Hareketi
Polonya'da Eylül 1980'de Gdansk kentinde kurulan bağımsız Dayanışma Sendikası'nın önderliğinde başlayan komünist rejimin yumuşaması yönündeki hareket Aralık 1981'de ilan edilen sıkı yönetimle sendikanın faaliyetleri durduruldu ve Ekim 1982'de Polonya Ulusal Meclisi'nin kararıyla resmen kapatıldı Bu "kapatılmışlık" dönemi boyunca sendika başkanı Lech Walesa liderliğinde komünist yönetimen karşı pasif bir direnişte bulundu Bu mücadele sonucunda 80'lerin sonlarına doğru Jaruselwski hükümeti Dayanışma ile temaslara başladı Yönetim ile Sendika arasında yapılan "yuvarlak masa" toplantılarından sonra yasallaştı ve bir siyasi parti niteliğini de kazandı 4 Haziran 1989'da yapılan yarı serbest seçimlerle birlikte Dayanışma Hareketi parlamentonun seçimle belirlenen %35'inin tamamını kazanarak 460 üyeli Ulusal Meclis'te 151 sandalya kazandı Tamamı seçimle belirlenen Senato'da ise 100 üyeliğin 99'unu kazanarak büyük bir başarı elde etti Seçim sonrası Dayanışma Hareketi ile Komünist Parti geniş kapsamlı bir koalisyona gitti ve başbakanlığa Mazowiecki getirilirken Cumhurbaşkanı Jaruselwski görevine devam etti

Demir perde
II Dünya Savaşı sonrasında Sovyetler Birliği ve diğer Doğu Avrupa'daki sosyalist rejimlerin komünist olmayan ülkelerle ilişkilerindeki kapalılık ve gizlilik siyasetini belirten terim Demir perde terimi ilk kez Winston Churchill tarafından 5 Mart 1946 tarihli ünlü Fulton konuşması sırasında kullanılmıştır Terim Soğuk Savaş dönemi boyunca Batılı ülkelerce komünist ülkelerin kapalılık, gizlilik yönündeki tutumlarını eleştiri amacıyla sık bir şekilde kullanılmıştır

Deniz Egemenliği Teorisi
XX yüzyılın başlarında Amerikalı Amiral Alfred T Mahan tarafından ortaya atılan jeopolitik egemenlik teorisi Bu teoriye göre denizlere egemen olan devlet, bütün dünyanın egemenliğine sahip olacaktır Nitekim Avrupalı devletlerin denizaşırı sömürgeciliğinin en ileri noktaya ulaştığı dönemde yazdığı "Deniz Gücünün Tarih Üzerindeki Etkisi" adlı kitabında Mahan esas olarak dönemin en büyük deniz gücü ve "üzerinde güneşin batmadığı" bir sömürge imparatorluğuna sahip İngiliz imparatorluğunu incelemiştir

Denktaş-Kyprianu Anlaşması, 1979
Kıbrıs sorunun çözümü konusunda toplumlararası görüşmeleri yönlendirecek ana ilkeleri saptamak amacıyla 19 Mayıs 1979 da Kıbrıs Türk Federe Devleti Başkanı Rauf Denktaş ile Kıbrıs Rum Kesimi lideri Spiras Kayprianu arasında varılan anlaşmaOn maddeden oluşan bu anlaşmaya göre toplumlararası görüşmeler Birleşmiş Milletler gözetiminde 15 Haziran 1979'da başlayacak ve 1977 tarihli Denktaş-Makarios Anlaşması ile Birleşmiş Milletler'in Kıbrıs ile ilgili olarak almış olduğu kararlar çerçevesinde yürütülecekti Toprak ve anayasa sorunları temel olarak görüşülecek ama Maraş bölgesinin durumu öncelikle ele alınacaktı Maraş konusunda bir anlaşmaya varılır varılmaz bu anlaşma öncelikle yürürlüğe geçirilecekti Anlaşmaya rağmen taraflar ortak noktalarda uzlaşmaya varamadılar

Denktaş-Makarios Anlaşması, 1977
12 Şubat 1977'de Denktaş ile Makarios arasında imzalanan anlaşma Dört maddeden oluşan bu anlaşmaya göre taraflar "federal bir cumhuriyet" esasını kabul etmiş ve devlet yapısı ve anayasal sistemi bu esasa dayandırmayı kararlaştırmışlardır Buna ek olarak toprak düzenlemesi konusunun ekonomik yeterlik ve toprak mülkiyeti ilkelerine göre yapılması kararına da varılmıştır

Derebeylik: bkz feodalizm

Doğrudan Haberleşme Hattı Antlaşması, 1963

Kırmızı Telefon Antlaşması olarak da bilinir ABD ile Sovyetler Birliği arasında, herhangi bir yanlışlık çıkması veya kaza sonucu bir nükleer savaş çıkması tehlikesini önlemek amacıyla imzalanan antlaşma 1962 Ekim Füzeleri Bunalımı (Küba)'ndan sonra, iki ülke lideri arasında doğrudan devreye girecek ve diyaloğu kolaylaştıracak bir iletişim sisteminin kurulması gündeme gelmişti Bu amaçla iki ülke arasında 20 Haziran 1963'te Cenevre'de söz konusu antlaşma imzalandı

Doğu Politikası (Ostpolitik)
Doğu-Batı ilişkilerinde yeni bir bakışın sonucu olarak Federal Almanya'nın 1967 yılından itibaren izlemeye başladığı, Varşova Paktı ülkeleri ve Demokratik Almanya ile ilişkilerini normalleştirmeyi amaçladığı Doğu Avrupa politikası Bu politikanın üç ana unsuru vardı i-Moskova ile doğrudan diyaloğun açılması ii-Doğu Avrupa ülkeleri ile ilişkilerin tam olarak normalleştirilmesi için yolların aranması iii-Demokratik Almanya'yı ayrı bir birim olarak tanımaksızın bu devletle "geçici bir anlaşmaya" (modus vivendi) varılması
Diyaloğun ilk adımı, 12 Ağustos 1979'te Sovyetler Birliği ile Federal Almanya arasında yapılan andlaşmadır Bu andlaşmayla iki devlet yumuşamayı en önemli siyasal amaçları arasında tanımlamakta ve ilişkilerinde başlangıç noktası olarak Avrupa gerçeklerini kabul edeceklerini belirtmekteydiler Ayrıca iki devlet, ilişkilerinde kuvvet kullanmayı ve Avrupa'daki ülkelerin oluşmuş sınırlar içinde bütünlüklerine saygı göstereceklerini taahhüt etmekteydiler Andlaşmada ayrıca taraflar Oder-Neisse akarsularının Doğu Almanya-Polanya sınırını oluşturduğu kabul ettiklerini de açıklıyorlardı
Ostpolitik'in ikinci unsuru 7 Aralık 1970 Federal Almanya-Polonya Andlaşmasıdır Bu andlaşma ile iki ülke Potsdam Konferansı ile belirlenen Oder-Neisse sınırını tanımayı ve gelecekte de sınırların dokunulmazlığını kabul ve birbirlerine karşı kuvvet kullanmamayı taahhüt ettiler
Ostpolitik'in en önemli unsuru ise Federal Almanya ile Demokratik Almanya arasında Soğuk Savaş'ın temelini oluşturan ilişkileri idi İki Alman devleti arasındaki andlaşma 21 Aralık 1972'de imzalandı Böylece Federal Almanya'nın Doğu Politikasının en önemli ve anlamlı uygulaması gerçekleştirildi Bu andlaşmaya göre, taraflar birbirlerine karşı kuvvet tehdit kullanmayacaklar, birbirlerinin sınırlarının dokunulmazlığını ve toprak bütünlüğünü kabul edecekler, birbirlerini uluslararası alanda temsil etmeyecekler, öteki adına davranışta bulunmayacaklar ve aralarında daimi temsilcilikler kuracaklardı Federal Almanya, andlaşmanın imzalandığı gün Demokratik Alman hükümetine bir nota vererek, imzalanan andlaşmanın Almanya'nın birleşmesi amacıyla çelişmediği görüşünde olduğunu açıklamıştır
Federal Almanya'nın Doğu Politikasındaki son engel 11 Aralık 1973 tarihli Federal Almanya-Çekoslovakya Andlaşmasıyla ortadan kaldırıldı Bu andlaşma ile, 1938 Münih Düzenlemesinin geçersiz olduğu kabul edilmiş, iki ülke sınırlarının dokunulmazlığı yükümlülük altına alınmıştır Ayrıca iki devlet arasında diplomatik ilişki kurulmuştur
Böylece, Willy Brandt'in 1967 yılında ortaya attığı Doğu Politikası, bu politikanın özüne uygun olarak imzalanan andlaşmalarla yürürlüğe girmiş ve Federal Almanya'nın bu tutumu, Soğuk Savaş'tan yumuşama dönemine geçişte en önemli basamak taşı olmuştur

Doğu Sorunu (Eastern Question)
Osmanlı Devleti'nin dağılmaya başlamasından sonra büyük devletlerin Osmanlı üzerindeki rekabetlerini açıklayan terim (Eski dilde Şark Meselesi) İlk kez 1813 Viyana Kongresi'nde kullanılmıştır
1699 Karlofça Andlaşması ile Osmanlı ilk kez büyük toprak kayıplarına uğramıştı Kuzeyde Rusya'nın büyük bir güç olarak ortaya çıkması ile de XVIII yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı Devleti'nin hem Karadeniz'de hem de Balkanlar'da nüfuzu sarsılmaya başladı Bu arada Rusya I Petro zamanında itibaren Kafkasya'ya da inmeyi başlamış, bu da Osmanlı Devleti için başka bir sorun olmuştur XIX yüzyılda sömürgeci Avrupa devletleri de Osmanlı Devleti'nin Afrika ve Ortadoğu'daki topraklarına göz dikmeye ve buraları ele geçirmeye başladılar
Bu parçalama süreciyle beraber tek bir devletin Osmanlı Devleti üzerindeki etkisini artırılmasından korkan büyük devletler, mevcut dengeye korumak amacıyla Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğünü Batılı devletlere dayanarak koruması ve bunun karşılığında çeşitli ödünler verme yolunda bir politika izlediler Ama XIX yüzyılın sonunda Osmanlı'nın artık yaşamayacağına karar veren bu devletler, başta İngiltere olmak üzere, artık Osmanlı Devleti'ni paylaşma çabasına girdiler Bu durum Osmanlı Devleti'ni Almanya'ya yaklaştırdı 1912-1913 Balkan Savaşları'nda Avrupa'daki son topraklarını da kaybeden Osmanlı Devleti I Dünya Savaşının hemen öncesinde Almanya ile bir ittifak andlaşması imzalandı Savaş sırasında Sykes-Picot andlaşması ile Osmanlı'yı paylaşma konusunda anlaşan Batılı devletler, savaş sonrasında Rusya'da Bolşevik Devrimi'nin olması sonucu doğan yeni ortam doğrultusunda San Remo Konferansı'nda yeni bir paylaşıma gittiler Bunun sonucunda Ortadoğu'daki Osmanlı toprakları İngiltere ve Fransa arasında paylaşıldı Büyük devletlerin Boğazlar ve Anadolu için öngördükleri paylaşım ise Kurtuluş Savaşı ile başarısızlığa uğratıldı Sonuçta Batılı devletler 1923 Lozan Andlaşması ile Türkiye'yi tanımak zorunda kaldılar

Domuzlar Körfezi Olayı, 1961
1961 Nisan'ında Küba'daki Castro rejimini devirmek aacıyla ABD'nin desteklediği Kübalı mültecilerin ülkenin güneybatısındaki Domuzlar Körfezinde giriştikleri başarısız askeri hareket 1959 başında Küba'daki Amerikan yanlısı diktatör Batista'yı devirerek iktidara geçen Fidel Castro Sovyet yanlısı bir politika izliyordu ABD Castro'yu devirebilmek için çeşitli yollar aradı Amerikan Devletleri Örgütü (OAS)'ndaki diğer Latin Amerikan devletlerini Küba aleyhinde girişme zorladı ve bu ülkeye karşı bir şekel boykotu uygulamaya başladı Castro bu harekete, Küba'daki Amerikalıların mülklerini millileştirerek cevap verdi ve Havana'daki Amerikalı diplomatların ülkeyi terk etmesini istedi Bunun üzerine Başkan Eisenhower Küba ile diplomatik ilişkileri kesti Bundan sonraki Başkan Kennedy de CIA'nın hazırlanmış olduğu planı uygulamaya koyarak Domuzlar Körfezi Çıkartmasını gerçekleştirdi, ama plan başarısızlıkla sonuçlandı Kübalı yetkililerin harekata katılmış mültecileri yargılamaları sonucu harekattaki ABD rolü ortaya çıktı Bu olaydan sonra iki ülke arasındaki gerginlik Sovyetler Birliği'nin Küba'ya nükleer başlıklı Ekim Füzelerini yerleştirmeye başlaması ile daha da arttı

Dörtlü İttifak, 1815
Viyana Kongresi düzenlemeleri çerçevesinde, 20 Kasım 1815'te Avusturya, Rusya, Prusya ve İngiltere arasında imzalanan ittifak Rus Çarı Aleksander'in girişimleri sonucu imzalanan Kutsal İttifak'a rağmen Rusya'ya güvenmeyen Avusturya, daha geniş kapsamlı bir ittifak istemekteydi Yeni ittifak çağrısına daha sonra İngiltere de katıldı Bu ittifak, Fransa'ya karşı imzalanmış olmasına karşın Avrupa'da yeni oluşturulan statükoyu korumayı amaçlamaktaydı Her türlü liberalist eyleme karşı tarafların ortak faaliyeti öngörülmekteydi Aynı şekilde milliyetçilik akımlarına da cephe alınacaktı Bu ittifaka daha sonra 1818'de Fransa da katıldı 1848 devrimlerine kadar bir şekilde başarılı olduğu söylenebilecek ittifak, Viyana Düzeni'nin kurucularından Avusturya şansölyesi Metternich'in adıyla da anılır

Drago Doktrini
Ülkelerin dış borçlarının askeri müdahalelerle ödetilmesine karşı çıkan doktrin Bu doktrin 1902'de Arjantin'in Dışişleri Bakanı tarafından ortaya atılmıştır Louis M Drago, borçlu devletin borcunu ödeyemediği durumlarda zorlama tedbirleri uygulamanın veya borçlu devletin topraklarını işgal etme hakkının olmadığını ve bunun uluslararası hukuğa aykırı olduğunu ilan etmiştir
Drago doktrinine göre, bir yabancı devlete borç veren sermaye sahipleri, söz konusu ülkenin kaynaklarını, ödeme kabiliyetini durumunda karşılayabilecekleri olası zararları gayet iyi bilirler Bu yüzden de borcun şartlarını o derece ağır tutarlar Ayrıca sermaye sahipleri borç verdikleri devletin egemen bir birim olduğunun ve borcunu ödemeye zorlanamayacağının da bilincinde olmak durumundadırlar Buna karşılık borçlu devlet de mutlaka borcunu tanımak ve ödeme yollarını aramak zorundadır Ancak, varolan borcu zorla ödetmeye kalkmak zayıfların kuvvetlilerin etkisi altına girmesine yol açacaktır Drago'nun bu görüşleri 1907'de La Haye İkinci Barış Konferansı'nda yeniden ele alınmıştır ABD temsilcileri Genel Horace Portes'in bazı önerileriyle birlikte biraz değişikliğe uğrayarak kabul edilmiştir
Drago Doktrini 1902'de İngiltere, Almanya ve İtalya tarafından Venezuela borçlarını ödemeyince kurulan deniz ablukasıyla gündeme gelmiştir Drago doktrini Monroe doktrini çerçevesinde Avrupa'nın yarımküreye müdahale etmemesi prensibini desteklemek için ABD tarafından savunulmuştur Bununla beraber borçlu devlet yargısal ve idari çareler bulamazsa uluslararası hukuk standartlarında hakkın reddi davasına konu olabilir Böyle bir durumda bir dış devlet kendi vatandaşları adına diplomatik olarak müdahale edebilir

Dumbarton Oaks Konferansı, 21 Ağustos-7 Ekim 1944
Birleşmiş Milletler'in kuruluş ve faaliyetleri hakkındaki ön çalışmaların yapıldığı konferans İki ayrı safhadan oluşan konferansın ilk ve önemli olan safhasına ABD, İngiltere ve Sovyetler Birliği katılmış, ikinci safhada Çin de yer almıştır Konferansta Milletler Cemiyeti yerine kurulacak yeni uluslararası örgütle ilgili görüş alışverişinde bulunulup önerilerle ilgili taslak planlar hazırlanmıştır
Konferansta büyük güçlerin kurulmasını amaçladıkları dünya örgütünün yapısı konusunda büyük oranda anlaşmaya varılmış Anlaşılamayan konuların çözümü (veto hakkının kullanımı, üyelik, bunalımların çözüm şekli) Yalta Konferansı'na bırakılmıştır Dumbarton Oaks Konferansı'nda hazırlanan öneriler taslağı 1945 yılında düzenlenen San Fransisco Konferansı sonunda yayınlanan Birleşmiş Milletler Andlaşmasına birkaç değişiklik dışında temel olmuştur

Dunkirk Andlaşması, 4 Mart 1947
İngiltere ve Fransa arasında 50 yıllığına imzalan ve yeni bir Alman saldırganlığına karşı karşılıklı danışma ve ortak hareketi öngören andlaşma Tam adı Dunkirk İttifak ve Karşılıklı Yardımlaşma Andlaşması'dır Andlaşma askeri konularda olduğu kadar ekonomik konularda da karşılıklı danışmayı içeriyordu
Dunkirk Andlaşması, II Dünya Savaşı'nda yaşanan felaketten sonra Fransa'nın yeniden bir büyük güç olarak doğuşunu simgeler Andlaşma bir yıl sonra imzalanacak olan Brüksel Andlaşması'na öncülük etmiştir

Düyun-ı Umumiye
Osmanlı Devleti'nin 1854 Kırım Savaşı'ndan sonra almaya başladığı dış borçları ödemeyecek duruma gelmesi üzerine kurulan kurum
Osmanlı Devleti 1854'ten sonraki yirmi yıl içinde on beş defa dış borç aldı 5297676000 altın Franka ulaşan borcun yıllık faizi de 300 milyon Franka varıyordu Osmanlı Devleti bu borcun faizini bile ödemeyecek duruma gelince Ekim 1875'te Ramazan Kararnamesi yayınlandı Bu kararname ile vadesi gelen taksitlerin ancak yarısının ödeneceği açıklandı Ancak Mart 1876'da ödemeler tamamen durdu Bunu, Osmanlı hükümetinin Galata bankerlerinden aldığı ve toplam 8725000 Osmanlı lirası iç borcun ödenmesinin durdurulması izledi
1881 Eylül'ünde alacaklı temsilcileri İstanbul'da biraraya geldi Toplantı sonucunda, borçları, alacaklıların seçeceği üyelerden meydana gelen bir meclisin yönetmesine karar verildi 20 Aralık 1881'de yayınlanan Muharrem Kararnamesi ile de hükümetle anlaşmaya varıldı Kararname, 1858-1874 arasında alınan 55 milyon Franklık borcu içermekteydi Aynı yıl içinde, göreve borçlara ayrılan devlet gelirlerinin, alacaklıların çıkarlarına uygun biçimde yönetilmesi olan "Düyun-ı Umumiye-i Osmaniye Meclis-i İdaresi" kuruldu Düyun-ı Umumiye'nin yönetim kurulu, İngiltere ve Hollanda'yı temsilen bir, Almanya, Fransa, İtalya, Avusturya ve Osmanlı Devleti ile Osmanlı Bankası ve Galata bankerlerini temsilen yine birer olmak üzere sekiz üyeleden oluşuyordu Düyun-ı Umumiye'ye tuz, pul, ipek, tütün, balık avı ve alkolden alınan vergiler ile damga resmi gibi gelirler bırakılmıştı Avrupa sermaye çevrelerinin baskısı ile tütünden alınan vergiden elde edilen gelirin artırılması amacıyla bu ürünün üretimi denetim altına alındı ve 1884 yılında Tütün Rejisi adında bir şirket kuruldu
Osmanlı Devleti, Duyun-ı Umumiye'nin kurulmasından sonra da borç almaktan kurtulamadı I Dünya Savaşı sonrası İstanbul hükümetiyle itilaf devletleri arasında imzalanan Sevres Andlaşması ile Düyun-ı Umumiye'nin devamı öngörülüyordu, ama Lozan Andlaşması ile bu kurum tarihe karışmıştır Lozan Andlaşması ile Osmanlı borçları ondan bağımsızlığını kazanan devletler arasında paylaştırılmış ve Türkiye 1954'e kadar taksitler halinde kendisine düşen payı ödemiştir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.