|
|
Konu Araçları |
hindistanda, ittihat, kitap, tavsiyesi, terakkî |
Hindistanda İttihat Ve Terakki Kitap Tavsiyesi |
11-03-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Hindistanda İttihat Ve Terakki Kitap TavsiyesiHindistanda İttihat ve Terakki Arundhati Roy'un yeni kitabı Çekirgeleri Dinlemek, Hindistan'da demokrasinin hiç de sanıldığı gibi iç açıcı bir durumda olmadığını gözler önüne seriyor Kitap adını Roy'un Hrant Dink için yaptığı bir konuşmadan alıyor ÇEKİRGELERİ DİNLEMEK, ARUNDHATİ ROY, ÇEV: OSMAN AKINHAY, AGORA KİTAPLIĞI, 20,00 TL, 368 SAYFA Bundan yıllar önce bazı liberal demokrat köşe yazarlarının Hindistan'daki demokrasiden övgüyle söz eden, birçok farklı dini/etnik kimlikten ve kasttan oluşan bir toplumun demokratik temsilinin nasıl sağlandığını belirten ve bunun Türkiye'ye örnek teşkil edebilecek bir deneyim olduğuna dikkati çeken yazılar okuduğumu hatırlıyorum Hindistan bize kendini hep, üzeri mistik bir örtüyle kaplanmış bir sırlar dünyası, fakirliğin sanki bir yaşam tarzı olduğu, nükleer enerji, uzay teknolojisi ve yazılım endüstrisi gibi alanlarda çok ileri düzeyde bir ülke olarak sunar Oraya turistik ziyarete giden insanlarda da bir masal diyarından büyülenip geri gelmiş olmanın dayanılmaz hafifliğini izleriz çoğunlukla Bollywood filmlerinden, herkesin müzikal coşkuyla yaşadığı bir ülke izlenimi edindiğimiz gibi Hrant Dink için yapılan konuşma Hindistan'la ilgili benim birçok insanla paylaştığımı düşündüğüm çağrışımlar bundan ibaret Yani Hindistan gündemimizde pek öyle sorunlu bir ülke olarak yer almıyor Ancak Arundhati Roy'un yeni kitabı Çekirgeleri Dinlemek, bize durumun hiç de öyle olmadığını sarsıcı bir şekilde gösteriyor “Hindistan demokrasisi”nin neredeyse gerçekliğe hiç dokunmayan büyük bir yalandan ibaret olduğunu öğreniyoruz Demokrasinin sadece usülden ibaret olduğu bir ülkede toplumsal yaşamın nasıl şiddete maruz kalabileceğini, Türkiye'ye de örnek olabilecek birçok açıdan Arundhati Roy bize gösteriyor Roy, 2008 yılının Ocak ayında Hrant Dink'in katledilişinin birinci yıldönümü dolayısıyla bir konuşma yapmıştı Konuşmasının başlığı olan “Çekirgeleri Dinlemek”, yazar tarafından söz konusu kitabının da adı olarak seçilmiş ve bu konuşma kitapta yer alıyor Konuşmada Roy, 1915 Ermeni soykırımı iddialarını tartışırken, “soykırım” ile İttihat ve Terakki Cemiyeti arasındaki ilişki üzerinden “birlik” ve “ilerleme” kavramlarını sorunsallaştırmıştı Kitapta da, “birlik” (ittihat) ve “ilerleme” (terakki) arasındaki ilişkiden hareket ederek milliyetçilik ve kalkınma arasındaki yıkıcı ilişkinin izini sürüyor Bu çalışmasında Roy, bir antropolog titizliğiyle tuttuğu saha notlarında Hindistan'ın demokrasi söyleninin gizlemeye çalıştığı vahşeti ortaya koyuyor Bunu yaparken de bizi sadece yerel bir konunun dar sınırlarına hapsetmiyor, kapitalizm ve milliyetçilik kıskacına sıkışan bir demokrasi tanımının kuramsal tartışmalarına çağırıyor Demokrasi ile serbest piyasanın iç içe geçip kaynaşmasıyla doğanın tahribi, doğal kaynakların talanı ve toplumların sömürülmesinin nasıl yeni biçimler aldığını gösteriyor Milliyetçilik ile demokrasinin ittifakının toplumsal şiddet ve kıyımları nasıl meşru kıldığını irkilten örneklerle önümüze seriyor Ve bütün bu süreçte, demokrasinin nasıl dönüştüğünü, aşındığını, sığlaştığını, içinin boşaldığını, anlamının güdükleştiğini, kötü odakların elinde araçsallaştığını görüyoruz Okuduklarımızdan hareketle düşündüğümüzde, örneğin, Türkiye'de bir generalin Rusya, Çin, Hindistan, İran gibi ülkelerin yörüngesine doğru politik vizyonda bir eksen değişikliğini önermesinin anlamı daha bir açıklık kazanıyor Roy'un kitabındaki yazılar, oligarşik vesayet altındaki ve usüle indirgenmiş bir demokrasinin sonuçlarına ve bizi getirebileceği yere dair pek çok örnek içeriyor Hindistan siyasetindeki “ittihatçı” zihniyetin uygulamaları hep şiddet getirmiş 1989'da muhalefette bulunan sağcı Hindistan Halk Partisi (HHP), “ittihat” ve “terakki” arasındaki bağlantıyı göstermek istercesine, hükümetin Hindistan pazarını uluslararası finansa açmasıyla aynı anda, Hindu milliyetçiliğine dayalı düşmanca bir kampanyaya girişiyor 1990'da partinin lideri Advani, ülkeyi boydan boya dolaşıp Müslümanlara karşı nefreti körükleyerek, 16 yüzyıldan kalma bir cami olan Babri Mescidi'nin yıkılması ve onun yerine bir tapınak inşa edilmesi için bir kampanya başlatıyor 1992'de Advani'nin kışkırtmasıyla fanatik bir grup camiyi yıkıyor 1993 yılında başka bir grup Mumbai sokaklarında “kudurmuş gibi” dolaşıp Müslümanlara saldırıyor ve neredeyse bine yakın insanı öldürüyor Ölenlerin intikamı için şehrin değişik yerlerinde patlatılan bombalar sonucu 250 kadar insan daha hayatını kaybediyor Bu toplu çılgınlıktan beslenen parti 1998'de iktidara yükselmeyi başarıyor 1998'de HHP başa geçtiğinde, “özelleştirme” ve “liberalleştirme”den menkul ilerleme yani “terakki” projesi sekiz yılını doldurmuş durumdadır HHP, uygulanan projenin “liberalleşme yoluyla talan” sürecinden başka bir şey olmadığını savunan bir kampanya yürütmüş olsa da, iktidara gelir gelmez serbest piyasayı coşkulu bir biçimde benimser ve Enron gibi uluslararası şirketleri desteklemeye başlar Hindistan'da yürütülen seçim kampanyalarında harcanan para, ABD seçimlerinde bile harcanandan fazladır Bu muazzam miktardaki paranın nerelerden geldiği ile ilgili soruların cevabı bu tür sermaye-siyaset ilişkilerinde aranabilir Hindistan'daki Müslüman avı Hindistan'daki Müslüman topluluğun durumu ise kötüye doğru gitmektedir artık Aslında durum sadece Müslümanlar için değil, ülkedeki tüm farklı kesimler için kötüleşmektedir HHP yönetimindeki eyaletlerde Hıristiyanlar saldırıya uğramakta ve kiliseler yakılmaktadır Daha 2008'de Hindistan'ın bilişim endüstrisinin merkezi sayılan Bangalore ve Mangalore şehirlerinde HHP hükümetinin koruması altındaki çeteler blucin gibi Batı tarzı elbise giyen kadınlara saldırmışlardır 11 Eylül'den sonra Bush yönetiminin yaygınlaştırdığı İslam fobisinden de yararlanan HHP hükümeti, Müslümanlara karşı titizlikle planlanmış bir programı yönetmeye başlar Gucarat eyaletinde iki bini aşkın insan katledilmiş, kadınlara topluca tecavüz edilmiş ve birçoğu diri diri yakılmıştır 150 bin Müslüman evlerinden ve yurtlarından sürülmüştür Müslümanlar gettolaştırılmış, toplumsal ve ekonomik bakımdan fiili sürgünler haline getirilmişlerdir Gucarat'taki bu kıyım, dünyanın gözde demokrasisinin hükümetinden, Müslüman yurttaşlarını hedef alan açık bir uyarıdır Hâlâ Hindistan'da on binlerce insan tarlalarını ekmek ve ekinlerini kaldırmak için topraklarına dönmekten korkarak ya kamplarda yaşıyor ya da çevre ormanlarda saklanıyor Bu insanların, çokuluslu büyük şirketlerin gözlerini dikip de hükümetten boşaltılmasını istedikleri yeraltı kaynakları bakımından zengin arazilerde yaşayan insanlar olmaları tesadüf değil Dolayısıyla Hindistan'da “ittihat ve terakki”, çokuluslu şirketlerle işbirliği halinde ayrıcalıklı bir sınıfın ve devletin zenginliğinden başka bir şeye karşılık gelmeyen bir kalkınmanın ve oligarşik vesayetin sürdürülmesi için toplumsal çatışmayı besleyen bir milliyetçilik olarak tezahür ediyor |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|