Cahit Sıtkı Tarancı -Şair |
01-27-2010 | #1 |
Şengül Şirin
|
Cahit Sıtkı Tarancı -ŞairCahit Sıtkı Tarancı -Şair (1910-1956) Kendine özgü, duygulu, biçime Önem veren yapıtlarıyla çağdaş Türk şiirinin öncüleri arasında yer alan Cahit Sıtkı Tarancı'nın yalnızlık ve ölüm konulannı işlediği şiirlerinde hem yaşam sevinci, hem de yoğun bir karamsarlık vardır Diyarbakır'da doğan Tarancı ilköğrenimini burada tamamlayarak ortaöğrenimine İstanbul'da Saint Joseph Lisesi'nde başladı Daha sonra geçtiği Galatasaray Lisesi'ni 1931'de bitirerek o sırada İstanbul'da bulunan Mülkiye Mektebi'ne (bugün Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi) yatılı olarak girdi Ama üç yıl okuduğu Mülkiye Mektebi'ndeki eğitimini tamamlamayarak İstanbul Yüksek Ticaret Okulu'na geçti Bir yandan da Sümerbank'ta memur olarak çalışmakta ve öyküler yazmaktaydı 1938'de gittiği Paris'te bir yanda siyasal bilgiler öğrenimini sürdürürken öte yanda Paris Radyosu'nda Türkçe yayınlar spikeri olarak çalışıyordu II Dünya Savaşı çıkıp Paris Almanlar'ca işgal edilince Türkiye'ye döndü Askerliğini 1943'te bitiren Cahit Sıtkı bir süre İstanbul'da ticaretle uğraşan babasınırı yanında çalıştı 1944'te Ankara'ya giderek Anadolu Ajansı'nda çevirmen olarak göreve başladı Daha sonra Toprak Mahsulleri Ofisi ve Çalışma Bakanlığı'nda çevirmenliği sürdürdü 1954'te ağır bir felç geçiren Cahit Sıtkı barana konuşma yetisini yitirdi Tedavi için götürüldüğü Viyana'da öldü Cahit Sıtkı Tarancı şiir yazmayalise öğrenciliği sırasında başladı İlk şiirleri Muhit ve Servetifünun-Uyanış dergilerinde yayımlandı Bu yapıtlarında özenli bir şiir diliyle birleştirdiği hece ölçüsünü yeni bir uyum sağlayarak kullanmaktaydı Ankara'da öğrenciyken şiirlerini gönderdiği Peyami Safa'nın 1932'de Cumhuriyet gazetesinde yazdığı onunla ilgili yazılar Cahit Sıtkı'nın tamnmasında etkili oldu 1933'te ilk şiir kitabı Ömrümde Sükûfu yayımladı 1946'da Cumhuriyet Halk Partisi Şiir Yanşması'nı "Otuz Beş Yaş" şiiriyle kazandı Cahit Sıtkı Tarancı'mn ödül kazanan bu şiiri kısa sürede ünlenmesine yol açtı Aynı yıl, 1933'ten sonra yazdığı şiirlerinden bir bölümünü Otuz Beş Yaş adını verdiği kitabında topladı Tarancı'mn bu kitabı büyük bir ilgi gördü 1952'de üçüncü şiir kitabı Düşten Gü-zeVi yayımladı Ölümünden sonra, kitaplarında bulunmayan şiirleri, Fransızca'dan yaptığı çeviriler ve ölümü üzerine yazılanlar Sonrası (1957) adlı kitapta toplandı Ayrıca şair Ziya Osman Saba'ya yazdığı mektuplar da bir araya getirilerek Ziya'ya Mektuplar adıyla 1957'de yayımlandı Ortaöğrenimi sırasında tanıştığı Fransız şiirinden, özellikle de Charles Baudelaire ve Paul Verlaine gibi şairlerden etkilenen Cahit Sıtkı Tarancı hiçbir akıma bağlanmadı; duygulu ve kendine özgü bir şiir geliştirdi Garip Akımı'nın etkili olduğu dönemde serbest şiir örnekleri de veren Tarancı hece ölçüsünden hiçbir zaman vazgeçmedi Bu ölçünün çok kullanılmayan 9-10-12 hecelik kalıplarından yararlanarak, gelenekselleşmiş duraklar yerine, hece ölçüsüne serbest şiir dokusu kazandıran serbest duraklı şiirler yazdı Döneminin en çok okunan ve sevilen şairlerinden olan Cahit Sıtkı Tarancı Türkçe'nin olanaklarını çok iyi değerlendirmiştir Akıcı ve yapmacıktan uzak bir söyleyişi vardır Yapıtlarında yalın konuşma dilini kullanmıştır Şiirlerinde ölüm, aşk, yalnızlık, uzak ülkelere, geçmiş zamana duyulan özlem gibi temaları işlemiştir Yaşantısını, duygusal dalgalanmalarını olduğu gibi şiirine aktaran Cahit Sıtkı Tarancı, Garip Akımı'nın gündeme getirdiği yeni şiirsellik anlayışına kapılmamıştır Birçok kez yeniden basılan ve yeni kuşaklar tarafından da sevilerek okunan Otuz Beş Yaş kitabının etkili olmasında, Tarancı'mn yarısı ttığı güçlü yaşama sevincinin de payı vardır
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Cahit Sıtkı Tarancı -Şair |
01-27-2010 | #2 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Cahit Sıtkı Tarancı -ŞairOTUZ BEŞ YAŞ Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder Dante gibi ortasındayız ömrün Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Zamanla nasıl değişiyor insan! Hangi resmime baksam ben değilim Nerde o günler, o şevk, o heyecan? Bu güler yüzlü adam ben değilim; Yalandır kaygısız olduğum yalan Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız; Hatırası bile yabancı gelir Hayata beraber başladığımız Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir; Gittikçe artıyor yalnızlığımız Gökyüzünün başka rengi de varmış! Geç farkettim taşın sert olduğunu Su insanı boğar, ateş yakarmış! Her doğan günün bir dert olduğunu, İnsan bu yaşa gelince anlarmış Ayva sarı nar kırmızı sonbahar! Her yıl biraz daha benimsediğim Ne dönüp duruyor havada kuşlar? Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim? Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar? N'eylersin ölüm herkesin başında Uyudun uyanamadın olacak Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında? Bir namazlık saltanatın olacak Taht misali o musalla taşında
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|