Diablo İii İlk Bakış |
10-25-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Diablo İii İlk BakışKadim bir tarihte, yorgun bir savaşçının Tristram adında bir şehre adım atmasıyla yeni bir efsane doğacaktı Sanctuary’nin en korkunç masallarına konu olan Diablo’nun ruhunun fısıltıları, Tristram’daki katedralin derinliklerinde yankılanıyordu Diablo, Archbishop Lazarus’un hain planına kurban giden Kral Leoric’in vücuduyla hayat bulmaya çalışmış, başaramamış ama sonunda Kral Leoric’in oğlu Albrecht’in vücudunu ele geçirmeyi başarmıştı Savaşçı, Diablo’yu yok etmek ve onun karanlık emellerini tarihe gömmek için katedralin derinliklerine doğru yola çıktı ve sonunda Diablo’nun sıcak yuvasına, yani cehenneme ulaştı Çetin bir mücadeleden sonra Diablo’yu yok eden savaşçı, onun ruhunu taşıyan kristali Albrecht’in alnından sökerek kendi alnına saplamıştı ve böylece Diablo’nun sonsuza kadar yok olacağına inanarak büyük bir hatanın pençesine düşmüştü Diablo, bu sefer daha güçlü bir bedende yavaş yavaş şekillenmeye başlayacak ve zaman kaybetmeden harekete geçecekti Savaşçı, gün geçtikçe kalbini daha sıkı saran kötülüğe yenik düştü ve sonunda Tristram’ı terk ederek doğuya doğru yol almaya başladı Amacı, Diablo’nun Horadrim tarafından hapsedilmiş olan iki kardeşini, Mephisto’yu ve Baal’ı serbest bırakmaktı Diablo amacına ulaştı, Mephisto ve Baal serbest kaldı ama her şeyin sonunda üç kardeşiyle birlikte yine yenilgiye uğrayacak, üç iblisin ruh kristalleri Hellforge’da yok edilecek ve Sanctuary tekrar eski huzuruna kavuşmuş olacaktı Sanctuary’de her şey yolunda gidiyor gibi görünse de Horadrim’in son varislerinden biri olan Deckard Cain’in içine yeni bir huzursuzluk çökmüştü Sanctuary’de gizemli olaylar baş göstermeye başlamıştı ve sanki kadim bir karanlık, tekrar yeryüzüne inmek için fırsat kolluyordu Huzursuzluğu Deckard Cain’i Tristram’daki katedrale sürükledi ve Cain, katedraldeki ipuçlarını aramaya koyuldu Tam bu esnada alevlere bürünmüş bir göktaşı, katedrali yerle bir etmek için gökyüzünden yeryüzüne doğru süzülmekteydi ve hedefini bulduğu zaman artık Deckard Cain için bilmecenin son parçası da yerine oturmuş olacaktı Diablo, cehennemini bir kez daha yeryüzüne taşımaya niyetliydi Diablo efsanesi yeniden can buluyor! Bir zaman geldi, şöyle bir söz peydah oldu: “Blizzard’dan babam çıksa yerim!” Bu söze hak vermemek elde değil; çünkü Diablo, Warcraft, World of Warcraft ve Starcraft gibi başyapıtlar söz konusu Bu oyunların -eskisiyle, yenisiyle- her birinin hala ciddi bir oyuncu kitlesine sahip olduğu gerçeğini sanırım hiçbirimiz yadsıyamayız Takvimlerin Haziran 2008’i gösterdiği bir Yaz gününe geldiğimizde, Blizzard’ın resmi internet sitesine gizemli bir bomba düşmüştü İnternet sitesinin önemli bir bölümünü buzla kaplı olan bir resim işgal ediyordu Günler geçtikçe bu buz kütlesi erimeye ve çatlamaya başlayacaktı Bir yandan heyecanlı bekleyiş sürerken, diğer yandan da tahminlerin ardı arkası kesilmiyordu Ne çıkacaktı o buz kalıbının arkasından? Yeni bir World of Warcraft eklenti paketi mi? Bekleyiş nihayetine erdi sonunda ve kırılan buz kalıbının arkasından bütün ihtişamıyla o, yani Diablo fırladı! Düğüm çözülmüştü artık; herkesin yıllar önce umudunu kestiği yeni bir Diablo oyununun, yani Diablo III’ün duyurusu yapılıyordu Bu olayın hemen arkasından Paris’te düzenlenen Blizzard Entertainment Worldwide Invitational’da bu haber netlik kazandı ve Diablo hayranları için başka bir bekleyiş süreci, bu sefer daha uzun bir bekleyiş süreci de böylece başlamış oldu Blizzard, muhteşem bir “teaser” ile Diablo III’ün perdesini açtı ve sonrasında oyunun ilk karakterini görücüye çıkardı Bu karakter, eski bir dostumuz olan Barbarian’dan başkası değildi Barbarian’ın sahne aldığı oyun içi videoda oyunun mekanikleri ve grafik kalitesi açıkça gözler önüne seriliyordu ama odak noktası elbette ki Barbarian’ın üzerindeydi Cleave, Ground Stomp ve Leap gibi klasik ve yeni barbar yetenekleriyle donatılmış olan Barbarian, Diablo II’de olduğu gibi Diablo III’te de favori karakterlerimizden biri olacak gibi görünüyordu Barbarian’ın hemen arkasından duyurusu yapılan Diablo III karakteri, ürkütücü görüntüsü ve mistik yetenekleri ile Witch Doctor oldu Tribe of the Five Hills isminde bir kabilenin üyesi olan Witch Doctor, görüntüsü ve yetenekleri çerçevesinde Necromancer’ı andırıyordu “Fire Bomb” yeteneğiyle ateş topları fırlatabiliyor, “Horrify” yeteneğiyle rakiplerini korkutabiliyor ve “Locust Swarm” yeteneği sayesinde zehirli büyülerini iblis ordularına enjekte edebiliyordu; hatta -tıpkı Necromancer gibi- ölüleri kendi avantajı için kullanabiliyordu Witch Doctor, büyücü sınıfına yerleşebilecek kadar ilginç bir karakter olsa da Diablo III’ün tam anlamıyla “büyücü” sıfatına sahip olan bir karaktere daha ihtiyacı vardı Diablo II’deki Sorceress’ın bayrağını telsim alan Wizard, alışık olduğumuz ateş, buz ve elektrik güçlerine sahip büyülerinin yanında “Teleport” ve “Slow Time” gibi enteresan büyüleriyle kendini Diablo hayranlarına tanıttı Fantastik içerikli oyunlardaki büyücü sınıflarının gördüğü itibar göz önüne alındığında, Wizard’ın bu itibarı yakalamak konusunda hiç zorlanmayacağını anlamak imkansız değil Blizzard, Diablo III için sabırsızlanan hayran kitlesinin açlığını bu üç karakterle uzun süre bastırmayı başarmıştı ama sırada dört gözle beklenen iki karakter daha vardı Sonunda olan oldu ve geçtiğimiz günlerde düzenlenen BlizzCon 2009’da Monk karakteri de Diablo III bünyesine dahil oldu Monk, Witch Doctor’dan sonra Diablo III’ün en marjinal karakteri olacak gibi görünüyor Ağırlıklı olarak kombine ataklar kullanan Monk’un “Exploding Palm”, “Seven-Sided Strike” ve “Way of the Hundred Fists” gibi enteresan yetenekleri oldukça dikkat çekici Gecelerin gündüzlere karışacağı zaman yaklaşıyor! Diablo III’ün bu zamana kadar duyurusu yapılan karakterlerini böylece tanımış olduk ve heyecanımız her karakterle birlikte, üstelik bu karakterlerin kadın ve erkek versiyonlarının olacağı haberiyle bir seviye daha yukarı fırladı Bu süreç içinde gördüklerimizden ve duyduklarımızdan anladığımız kadarıyla Diablo III, yepyeni bir oyun olacak ama oyunu oynarken hiçbir şekilde acemilik çekmeyeceğiz Karakterimizin temel hareketlerini basit bir şekilde mouse’un sol ve sağ tuşlarıyla yapacağız “Hot Bar” adındaki kutucuklar ise karakterimizin diğer yeteneklerini kullanmamız konusunda bize destek sağlayacak ve en favori seçeneklerimizi bu kutucuklara yerleştirebileceğiz Diablo II oynarken Health ve Mana Potion’ları kemerinize dizmekle geçirdiğiniz uzun ve sıkıcı zamanları hatırlarsınız, değil mi? Bu olay artık tarihe karışacak; çünkü Diablo III’de Potion’lar türlerine göre birer kutucuğu işgal edecek şekilde tasarlanmış durumda olacaklar Oyunu oynarken sürekli sağlık miktarımızı kontrol etmek zorunda da kalmayacağız artık Öldürdüğümüz bazı yaratıklardan sağlık baloncukları düşecek ve böylece oyunun atmosferinden bir an bile kopmayacağız Tabii ki daha acil durumlarda yine Health Potion’lar imdadımıza yetişecek Hatırlarsanız, Diablo II’de karakterimizin bir veya iki yeteneği üzerine abanarak oyunu bitirebiliyorduk Bu durumda da karakterlerin yetenek ağaçlarındaki farklı yeteneklere buğulu gözlerle bakmaktan başka çaremiz kalmıyordu Blizzard bu problemi de fark etmiş olsa gerek, Diablo III’te seçeceğimiz karakterin bütün yeteneklerini kullanabilme özgürlüğüne sahip olacağız Yani Whirlwind yeteneğini kullanamadan Barbarian ile oyunu bitirmek gibi tatsız sonuçlarla karşılaşmayacağız Diablo III, grafik ve ses kalitesini de şimdiden sergiliyor Bu zamana kadar yayınlanan oyun içi videolardan anladığım kadarıyla oyunun sanatsal tarafı ve atmosferi oldukça büyüleyici olacak Görünürde olan hemen her şey dinamik bir yapıya sahip olacak Yıkılan duvarlar ve köprüler, zindanların derin karanlıklarından geçen dev yaratıklar, kalabalık ordular halinde saldıran çeşit çeşit iblisler, Doğu’nun mistik havasını iliklere işleyen müzikler, üzerine yoğun uğraşlar verildiği belli olan ses efektleri Öyle görünüyor ki böylesi ayrıntılarla süslenmiş yoğun bir atmosferin içinde saatlerimizin, hatta günlerimizin nasıl geçtiğinin farkına varamayacağız Önemli bir artı olarak Diablo III’te fonksiyonel bir mekan etkileşiminin olacağının da altını çizeyim Bir bloğu ayakta tutan sütunları yerle bir ederek bir iblis grubunu bir çırpıda yok edebilecek, yaratıkların üzerine biriktiği bir köprüyü havaya uçurarak büyük bir zahmetten bir anda kurtulabileceğiz Bu yüzden çoğu oyun sever kızar Blizzard’a ama her şeyin sonunda öyle bir oyun çıkar ki piyasaya, hakaretlerden ve sızlanmalardan oluşan her şey bir anda yerini hayranlığa bırakır Diablo III için de bu durum değişecek gibi görünmüyor Oyunun 2010 yılı içinde piyasaya çıkmasını beklerken, Blizzard’ın CEO’su Michael Morhaime’ın Ağustos ayı başlarında sarf ettiği sözlere kulak misafiri oldum Michael Morhaime, 2010 yılı içinde iki büyük yapımın bizi bekliyor olacağına dair bir müjde veriyordu Bu yapımlardan birinin Starcraft II, diğerinin ise World of Warcraft: Cataclysm olduğunu artık bilmeyen kalmamıştır herhalde Eh, bu durumda da Diablo III’ün 2011 yılına sarkıtıldığını anlamak güç olmasa gerek Peki sonuç yine nereye çıkıyor? Sabır taşlarımızı daha kuvvetli bir sabırla yontmaya devam edeceğiz, bekleyeceğiz ve oyunun daha erken bir tarihte çıkması için dua edeceğiz Aklına başka bir çözüm gelen var mı? |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|