Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Beslenme, Diyet ve Sağlık

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
alfabetik, hastalıklar, sıralı, tedavi, teşhis, yöntemleri

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı

Eski 08-04-2012   #91
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı



LICHEN PLANUS


Lichen planus, nadir görülen, tekrarlayan kaşıntılı döküntüdür Karakteristik özelliği ciltte parlak kırmızımsı mor lekeler ve ağızda gri-beyaz lekelerdir En büyük çoğunlukla orta yaşta görülür Ilk atak haftalarca veya aylarca sürebilir ve ondan sonraki nüksetmeleri yıllarca devam edebilir Ağızda kuruluk, metalik bir tad veya yanmadan ibaret olan ağız şikayetleri ilk olarak çıkar ve hastalığın tek belirtileri olabilir

Bileklerde (kol) bacaklar, gövdede, genital organlarda ağızda ve dudaklarda kaşınan yerler bulunur

Leichen planusun nedeni bilinmiyor Nöbetler stresle bağlantılı görülmektedir Döküntü, tırnaklarda kabarıklar yapabilir ve ciltte koyu renk lekeler bırakabilir

Teşhis muayene veya biyopsiyle konur

Tedavi

Kortikosteroid merhemler kaşıntıyı rahatlatabilir Ağır vakalarda kortikosteroid tabletler verilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı

Eski 08-04-2012   #92
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı



LIKEN PLANUS


Hastalığın nedeni belli değidir, psikolojik etkenler üzerinde durulmaktadır Quinacrine adlı madde uzun süre alındığında bacaklarda liken planus gelişebilir

Liken planus, özellikle 20-50 yaşları arasında ve daha çok erkeklerde görülen bir cilt hastalığıdır Çocuklarda nadiren görülür Hastalıkta meydana gelen kabarıklıklar; 2-4 mm çapında, çok köşeli, üzeri düz ve basık, kırmızı veya livid renkli ve serttir Bazı kabarıklıklar genişler ve ortaları çöker Eski kabarıklıkların üzerleri genelde kuru, beyaz, zemine yapışık, ince bir kabuk ile kaplıdır Kabarıklıklar bir araya gelerek genelde 1-2 cm çapında, yuvarlak veya oval plaklar yaparlar Zaman içerisinde bu plakların ortası koyu lacivert bir renk kazanır

Liken planus, genelde bilek ve kolların iç yüzünde, genital bölge (peniste (liken niditus)) ve bacaklarda (liken corne) meydana gelir Daha nadiren de gövdede ve başta meydana gelir Hastaların %50 sinde ağız tutulumu vardır Ağız içerisinde meydana geldiğinde genelde son azı dişi hizasında, yanakların iç yüzünde beyaz porselen görünümündedir

Genellikle çok kaşıntılı olan hastalığın gelişimi yavaştır, bazen aylarca ve senelerce hastalık devam edebilir Ancak aniden başlayan olgular da bildirilmiştir Tedaviden sonra tekrarlayabilir

Tedavi

Herhangi bir şikayete yol açmayan durumlarda tedavi gerekmez Plaklara sürülmek üzere kortizonlu pomatlar kullanılır Kaşıntıyı gidermek için yatıştırıcılar ve antihistaminikler, düşük etkili kortizon ve vitaminler verilebilir Ağızda meydana gelen plaklar için yemeklerden önce lidokainli sıvı ile gargara faydalıdır Hastalık genelde sınırlı kalır (tüm vücudu kaplamaz) ancak yıllar sonra tekrarlayabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı

Eski 08-04-2012   #93
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı



LUPUS (SISTEMIK LUPUS ERITEMATOZUS)


En sık olarak genç kadınları etkileyen Sistemik lupus eritematozus (SLE), otoimmün hastalıklardan birisidir; yani insanın kendi bağışıklık sisteminin kendi vücuduna ait bir bileşeni yabancı gibi algılamasından kaynaklanır Hafif seyredebileceği gibi hayatı da tehdit edebilir Eklem iltihabına, deri değişikliklerine, sinirlerde hasara ve hipertansiyonla sonuçlanan böbrek rahatsızlıklarına neden olabilir Tedavi amacı ile kullanılan ilaçlar genelde bağışıklık sistemini baskılamaya yöneliktir Bu ilaçlar atakları önlemede son derce etkili olabilirler ancak kısa sürede hastanın durumunun iyileşmesi ve bu ilaçları daha az kullanmaya gereksinim duymalarının sağlanması gerekir Kadınlarda 4 kat fazla görülür

Aşağıda SLE li hastalar için bazı öneriler sıralanmıştır:

- Proteinli besinleri (et gibi) son derece az tüketin Nişastalı besinleri ve sebze-meyveyi bol miktarda yiyin Süt ve süt ürünlerinden uzak durun

- Doymamış yağlardan (poliansatüre) uzak durun Sadece saf zeytinyağı kullanın

- haftada 3 kez sardalya yiyin (kesinlikle tuzlama OLMASIN) veya keten tohumu yağı (uygun formda) alın

- günde iki kez 500 miligram siyah kuşüzümü yağı alın, bulamıyorsanız siyah kuşüzümü yiyin Çuhaçiçeği ve siyah kuşüzümü yağları; gammalinolenic acid adı verilen değişik bir yağ asidinin doğal kaynaklarıdırlar Normal yediklerimizle alınması son derece nadir olan bu yağ son derece etkili bir anti-inflamatuvar (iltihap giderici denilebilir) bir maddedir Bu madde aynı zamanda deri, saç ve tırnakların sağlıklı bir şekilde gelişmelerini (büyümelerini) sağlar Adet öncesi ağrıların giderilmesinde de son derce etkilidir Ancak ani etkiler beklememek gerekir, en az 6-8 hafta kullanılmalıdır

- omega-3-yağ asidi içeren besinler tüketin

- eklem iltihabı gelişmişse, migren için sıklıkla kullanılan gümüşdüğme (pire otu) (Tanacetum parthenium) bitkisini alın Bunların kapsülünü bulabilirseniz, günde bir kapsül yutun Eklem şikayetleriniz devam ettiği sürece kullanabilirsiniz

- çok su için (en az 3 litre)

- bol bol dinlenin

- düzenli olarak, aerobik egzersizler yapın eklem şikayetleriniz varsa yüzün

- hekiminiz dahil hiç kimsenin sizi ümitsizliğe sevketmesine izin vermeyin Daima bir doktor kontrolünde olun

- rahatlama ve stres atma egzersizleri deneyin

- hayatınızda sıkıntı ve bitkinlik hissi olmasın

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı

Eski 08-04-2012   #94
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı



MANTAR


Mantar hastaligina kuçuk bir mantar neden olur BaSlica Sekilleri, Ringworm denilen ve baS ve vucut derisinde görulen mantar hastaligi ile öAtlet ayagiö olarak bilinen mantar hastaligidir

BAs ve vuCUT MANTARI

BaS ve vucut derisinde meydana gelen mantar hastaligidir BulaSicidir Kafa derisinde (çocuklarda) ve vucudun baSka yerlerinde görulebilir Mantar hastaligi, kafa derisinde kuçuk, yuvarlak, pul pul ve kirmizi olarak da görulebilen bir leke halinde baSlar Leke giderek buyur, buradaki saçlar zayiflar ve kirilip dökulerek kel bir yer birakir Bu, bir veya birkaç yerde olabilir Vucudun baSka kisimlarinda ise, bu hastalik, genellikle kisa bir sure sonra pul pul ve kirmizi bir durum alan yuvarlak veya oval bir leke olarak baSlar Daha sonra lekenin ortasi, etrafinda yuzuk Seklinde bir yara birakarak iyileSir Hastalik, hastalikli bir kiSinin hastalikli yerine dokunmakla bulaSabilir Hasta birinin havlu ve saç firçasi gibi özel eSyalarini kullanmakla da geçebilir Mantar hastaligini, çok kez ayni evde oturanlar, birbirlerinden ya da kedi köpek, kobay gibi hayvanlardan kaparlar En sik ergenlik çagi öncesi çocuklarda görulur Mantar hastaligi tedavi edilmezse aylar veya yillarca devam edebilir|Tedavi:|Doktorunuz, hastalikli yerlere surmeniz için krem verebilir Bazen ayni zamanda tablet de almaniz gerekebilir Belirtilerin 2-6 haftada geçmesi gerekir Bununla beraber tedavi bazen aylarca surebilir|onlemler:|Hastaligin yayilmasinin engellenmesinde temizlik son derece önemlidir Hastaligi kapmiSsaniz, baSinizin derisini hirpalamadan, her gun, dayanabileceginiz kadar sicak su ile baSinizi yikayin Evdekilerden ayri bir havlu kullanin Tek baSiniza yatin ve baSka hiç kimsenin saç firçanizi, taraginizi ve havlunuzu kullanmasina izin vermeyin Yatak çarSaflarinizi, yastik kiliflarinizi ve havlularinizi haftada en az iki kez sicak su ile yikayip, guneSte kurutun Evdeki herkesin de kendi saç firçasi, tarak ve havlusu olmali ve onlar da sik sik baSlarini yikamalidirlar Kedi ve köpeklerin tuylerini duzenli olarak kontrol etmek iyi olur Eger mantar hastaligi belirtisi varsa veterinere muracaat edin Tuyleri guve yemiS gibi, yer yer dökulmuS bir kedi yavrusunda hemen hemen kesinlikle mantar vardir ve çocuklardan uzak tutulmalidir|Okuldan Alikoyma: Uygun tedavi baSlayana kadar çocuklar okuldan uzak tutulmalidir

AYAK MANTAR HASTALIĞI

Ayak mantar hastaligini hafif geçirenlerde, ayak parmak aralarinda, çogu kez çatlaklarin da oluStugu beyazimsi bir deri görulur siddetli geçirenlerde, ufak su toplamiS kabarciklar, derisi siyrilmiS kisimlar ve pul pul olmuS yerler görulebilir Mantar hastaliginin bu Sekli, genelde genç yetiSkinlerde ve ayaklari çok terleyenlerde görulur Ayak mantar hastaligi, hastalikli kiSiden baSkalarina, banyodaki halilardan ve islak döSemelerden veya yuzme havuzlarinin soyunma odalarindan geçer Sicak havalarda daha yaygindir

Tedavi:

Doktorunuz, hastalikli yerlere surmeniz için krem verebilir Bazen ayni zamanda tablet de almaniz gerekebilir|onlemler:|Ayak parmaklarinin aralarini özenle kurulayiniz ozellikle yuzme mevsiminde ayaklariniza mantara karSi ilaçli-pudra dökunuz Sandal ayakkabi giyerseniz, ayaklarinizin mantar hastaligina egilimi azalir

DİĞER BÖLGELER :
Mantar hastaligi, vucudun baSka yerlerinde de olabilir Genellikle erkeklerde kasik çevresi, kadinlarda ise meme altlari gibi devamli temas halindeki deri yuzeylerini etkiler Buralardaki mantar hastaligi, ciltte islakliga ve Siddetli kaSintiya neden olur Kirmizi, kabarmiS kisimlarla akintili islak yerler görulebilir Mantar hastaligi çok terleyen insanlarda olur Fazla yikanma ve giysilerin cilde surtunmesi, özellikle de fazla dar iç çamaSiri durumu kötuleStirebilir Kasiklardaki mantar hastaligi, dar blucin veya naylon iç çamaSirlari giymekle daha da kötuleSebilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı

Eski 08-04-2012   #95
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı



MANTAR HASTALIKLARINDAN KORUNMA


Mantarlar, tıpkı bakteriler gibi normal koşullarda da vücutta bulunabilen mikroorganizmalardır Havadan, topraktan, hayvanlardan ve diğer insanlardan bulaşabilir Sıcak, nemli ve hava almayan ortamlarda kolay çoğalırlar Ortak kullanılan yerler ve eşyalar mantarın yayılmasına sebep olabilir


Vücudunuzda küçük, kepekli, beyaz, açık sarımsı, kahverengi ve koyu renkli lekeler, halk arasında ‘samyeli’ de denilen bir mantar hastalığı olabilir


Tırnakta renk ve şekil değişikliği, kalınlaşma, tırnak mantarı belirtilerindendir Tırnak mantarı en sık ayak baş parmağında ve erişkinlerde görülür Genellikle ayak parmak aralarında kaşıntı, pullanma gibi belirtilerle seyreden ayak mantarlarını takiben gelişir


Mantar hastalıkları, havuz, hamam, spor salonları, duş gibi mekanlardan ve ortak kullanılan havlu, terlik gibi eşyalardan kolaylıkla bulaşabilir Farklı mantar tipleri farklı organ ve dokularda mantar enfeksiyonu oluşturabilir


Mantardan korunmak için ;


• Ayaklarınızı her gün yıkayın


• Özellikle ayak parmak araları olmak üzere, ayaklarınızı tamamen kurulayın


• Yazın dar ve kapalı ayakkabı giymekten kaçının


• Pamuklu çoraplar giyin ve hergün çoraplarınızı değiştirin Sentetik materyelllerden yapılmış çorapları giymeyin


• Mümkünse evde ayaklarınız açık olsun


• Başkasının havlu ve terliğini kullanmayın


• Tırnaklarınızı kısa tutun Tırnaklarınızı deterjan ve kimyasal maddelerden koruyun


Tedavi;


Mantar enfeksiyonunun yeri ve şiddetine göre değişir Doktor kontrolünde yapılmalıdır Ağızdan alınan veya hastalıklı bölgeye sürülen ilaçlar kullanılabilir


İlaç kullanım süresini doktorunuz belirleyecektir Eksik tedaviler mantarın kısa sürede tekrarlamasına yol açar Tedavi sonrasında da mutlaka korunma önlemlerine dikkat etmeniz gerekir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı

Eski 08-04-2012   #96
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı



MENENJIT


Bazı menenjit tipleri çok hızlı şekilde beyin hasarına ya da ölüme neden olabilir Öte yandan bazı virüslerin yol açtığı menenjit hafif seyreder Menenjit aşıları özellikle salgınlar sırasında uygulanır ve çocuklara rutin aşılama yapılmaz
Menenjit, meninksin (beyni ve omuriliği örten zarlar) iltihaplanmasıdır Çoğunlukla vücudun başka bir bölgesindeki enfeksiyondan tipik olarak kan dolaşımı yoluyla meninkse ulaşan mikroorganizmaların yol açtığı enfeksiyon sonucu oluşur Doktorunuz omurilik sıvısından aldığı örneği inceleyerek menenjit tanısı koyabillr Bebeklerde ve genç çocuklarda belirtileri saptamak zor olabilir

MENENJİT TİPLERİ :
Viral menenjit: Çoğunlukla görece hafif seyreder ve ABD de bakteriyel menenjitten daha yaygın olarak ve daha çok kış aylarında salgınlarla görülür Genellikle tedavi gerekmez ve çoğunlukla 2 hafta içinde iyileşir
Bakteriyel menenjit: Yaşamı tehdit edici olabilir ve hemen tedavi edilmesi gerekir Günümüzde, Streptococcus pneumoniae ve Neisseria meningitidis (meningococcus) tek tek vakalar ya da salgınlar şeklinde görülen bakteriyel menenjitin önde gelen nedenleridir Haemophilus influenzae tip b, ABD de 1990 lı yıllardan önce 6 yaşından küçük çocuklarda menenjitin önde gelen nedeniydi Ancak çocuklara rutin aşılamanın bir parçası olarak uygulanan aşılar, bu tip menenjit insidansını düşürmüştür Yeni doğanlarda, grup B streptococcus ve E coli gibi başka bakteriler menenjite yol açabilir

BELİRTİLER:
- Yenidoğan bir bebekte huzursuzluk ya da uyuşukluk olabilir ve beslenemez Hafifçe içe göçük olan başın yumuşak bölümü (bıngıldak = fontanel) gergin ya da dışarı çıkık duruma gelir Daha büyük bir çocukta şiddetli ve sürekli baş ağrısı ve/ya da ense sertliği, alışılmadık biçimde sessizlik, parlak ışığa karşı duyarlılık, bulantı ya da kusma hissi
- Bakteriyel menenjitte belirtiler hızla, bazen birkaç saat içinde gelişir Belirtilerin ortaya çıkmasından sonra uyuşukluk başlar ve bazen bilinç kaybı olur Vakaların yarısında koyu kırmızı ya da morumsu lekeler görülebilir
- Viral menenjitte belirtiler daha hafiftir ve gribe benzeyebilir
KORUNMA:
Bakteriyel menenjitin belirli suşları için aşılar mevcuttur ve bunlar salgınları kontrol altına almaya ya da belirli bölgelere seyahat edenlere yardımcı olabilir Enfekte kişiyle yakın temasta bulunanlar (aile üyeleri) enfeksiyondan korunmak için antibiyotik kullanabilir Enfekte kişinin ağız salgısından uzak durulması (öksürükten ve öpüşmekten kaçınmak) ve ellerin dikkatle ve sık yıkanması da alabileceğiniz diğer önlemlerdir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı

Eski 08-04-2012   #97
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı



MENIER SENDROMU


Menier sendromu belirtileri yüz yıl evvel Prosper Meniere adında bir Fransız tarafından açıklandı Tarif ettiği tipik belirtiler gelip giden işitme kaybı ile beraber baş dönmesi, kulak çınlaması ve etkilenmiş olan kulakta bir basınç hissi duyulmasıdır Menier sendromu ekseriyetle önce bir kulağı etkiler ve vakaların yüzde yirmibeş ila yüzde ellisinde ilerde ikinci kulak da etkilenir Bu hastalığın nedeni henüz bilinmiyor Labirent denilen iç kulakta sıvı artışı görülüyor Bu sıvı fazlası labirent zarında basınç yapar Bu zarı bozar ve bazen de yırtar Neticede denge ve işitme duyuları bozulur

Belirtiler

- Şiddetli baş dönmesi ve beraberinde bulantı ve kusma

- Kulak çınlaması

- Soğuk ve bozuk işitme

- işitme kaybı

Teşhis

Menier hastalığı, dönem dönem ataklarla ortaya çıkar Bu dönemler arasında herhangi bir belirti görülmez; hastalık dönemlerinin arası birkaç saat, birkaç ay ve hatta birkaç yıl olabilir Hastalığın ortaya çıktığı dönemler de birkaç saat, bir gün ya da daha uzun sürebilir

Hastalık belirtileri hafif ya da ciddi olabilir Genellikle değişen düzeylerde baş dönmesi (çoğu kez bulantı ve kusmaya neden olacak kadar şiddetlidir), kulak çınlaması ve özellikle düşük frekanslarda işitme azalması ya da kaybı görülebilir Hastalık dönemlerindeki şikayetler giderek daha ağırlaşır

Bu belirtilerin herhangi biri ortaya çıkarsa, gecikmeden doktorunuza başvurun Doktorunuz çeşitli ses frekanslarında ne kadar işittiğinizi ölçmek için bir test yapacaktır Bu test yetersiz kalırsa, teşhis koymak için başka testler de gerekebilir

Bu tür bir testte (elektronistagmografi) kulağa sıcak ve soğuk su verilir Bu işlem yapıldığında gözlerinizde çeşitli hareketlerin olduğunu fark edersiniz Gözlerdeki bu hareketler değerlendirilir Bu test farklı sıcaklıklardaki sularla tekrarlanır; her kulağın verdiği yanıt kaydedilir ve diğer kulakla ve normal yanıtlarla karşılaştırılarak iç kulağın denge işlevinin normal olup olmadığı belirlenir

Bazı kimselerde bu arada sırada gelen krizlerdir ve esasında sadece zorluk yaratan bir durumdur Fakat daha az sayıda da olsa bazılarında tamamen sağırlık, sık gelen ve güçsüz bırakan baş dönmesi ve bulantı yapar

İlaçla Tedavi

Doktorunuzun baş dönmesini ve arkasından gelen bulantı ve kusmayı durdurmak için ilaç vermesi olasıdır Diğer bir tedavi yolu da idrar sökücü ilaç alıp vücuttaki sıvı miktarını azaltmak olabilir Kafein, alkol ve nikotini kesmek de yararlı olabilir Şiddetli bir krizin sebep olabileceği gerginliği gidermek için sakinleştirici ilaçlar da verilebilir ilaç tedavisinin uzun süren tedavilerde ne zaman yararlı olduğunu söylemek zordur Çünkü Menier Sendromu hafifleyip kendi kendine ortadan kaybolabilir

Ameliyat

ilaç tedavisi krizlerin sıklığını ve şiddetini kontrol edemezse, ameliyat gerekebilir Ameliyatla iç kulaktaki ve zarlarındaki basınç ortadan kaldırılır Bazen dengeyi kontrol eden sinir kesilir Hasta kulakta çok veya tamamen işitme kaybı olduğunda ve baş dönmesi çok şiddetli ise tüm iç kulağın yok edildiği bir uygulama önerilebilir Bu durumlarda denge sağlama görevi diğer kulağa ve adaletin kendiliğinden verdiği işaretlere (impulse) ve görme duyusuna geçer Eğer her iki kulakta da Menier Sendromu varsa tedavi daha zordur Ameliyat güçsüzlükyaratan krizleni durdurabilmek için daha zayıf olan kulağa yapılır Kulağa toksin (zararlı, zehirli madde) etkisi yapan antibiyotik stneptomisin dikkatle kontrollü miktarlarda verilebilir Bu uygulamada iç kulağın denge sağlayan kısmı yok edilirken, işitme görevi yapan kısmı (bölümü) korunmak istenmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı

Eski 08-04-2012   #98
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı



MESANE VE IDRAR YOLU


Mesane kalça kemiği ile rahim arasında uzanır İdrarın, böbrekler tarafından üretildikten sonra depolandığı kesedir Mesanenin, idrar doldukça genişleyebilen esnek ve kaslı duvarları vardır

Bu duvarlar kasıldığı zaman idrar 3,5-4 cm uzunluğunda ince bir tüp olan uretraya (idrar yolu) sızar Uretra nın ağzı klitoris ile vajina arasındadır

Erkeklerde ve kadınlarda da mesane ve uretra (idrar yolu) vardır, ama bunların yapısı iki cinste birbirinden farklıdır Bu nedenle ortaya çıkabilecek sorunlar değişiktir ve bazı rahatsızlıklar daha çok kadınlarda görülür Örneğin, kadınlarda, üretra hem vajinaya hem de mikrop barındıran anüse daha yakın ve erkeklerdekine kıyasla daha kısa olduğu için; üretra ve mesane enfeksiyonları (sistit) daha fazla görülür

Ayrıca, bazı yaşlı kadınlarda idrarını tutamamak gibi sorunlar ortaya çıkabilir Bunun nedeni, alt karın kaslarının zayıflayarak mesane ve diğer iç organları taşıyamaz hale gelmesi sonucunda, organların aşağıya sarkmasıdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı

Eski 08-04-2012   #99
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı



MIGREN


Migren öncesinde hastalar genel bir kırklık ve nöbetin başlamasından 12-24 saat kadar önceye uzanabilen tanımlayamadıkları bir huzursuzluk yaşarlar; böylece nöbetin yaklaştığını anlarlar Bazen migren nöbeti ön belirti vermeden, beklenmedik bir anda, örneğin rahat bir uykudan sonra başlar Ama genellikle ruhsal gerginlik ya da adet döneminin yaklaşması gibi hızlandırıcı etkenler vardır

Migrenden hemen önce yaşanan ve baş ağrısının başlayacağını gösteren "aura" dönemi, belirtileri sara nöbeti öncesindekilere benzediği için bu adla anılır Hastaların çoğunda ayrıca kısa bir süre için bir gözde görme alanını sınırlayan canlı bir ışık çizgisi (parıltılı skotom) belirir; bu görme kusuru başın karşı tarafında ağrı başlayınca ortadan kalkar

Ağrı şiddetli, zonklayıcı ve ilerleyici özelliktedir Başlangıçta gözün üzerinde yoğunlaşır, sonra şakak bölgesine yayılır Migrenin tuttuğu baş yarısında deri duyarlığı artmıştır; deriye dokunmak ya da en küçük baş hareketleri ağrıyı başlatabilir Hasta ses ve ışığa karşı da aşın duyarlılaşır; bu nedenle sessiz ve karanlık bir ortam ister İştah kesilir Bulantı, kusma ve halsizlik sık görülen öbür belirtilerdir

Migren nöbetlerinin süresi çok değişkendir; kısa süreli nöbetler birkaç saatten 12-24 saate kadar, ağır migren nöbetleri ise birkaç gün sürebilir

Aşın idrar çıkartılan hızlı bir çözülme dönemiyle nöbet biter Migrenden hiçbir iz kalmayan hasta normal yaşamına döner

NEDENLERİ

Migrenin nedenleri ancak varsayımlarla açıklanmaktadır Bugüne değin yapılan gözlem ve deneyler, hastalığın klinik tablosuyla ilgili sınırlı bilgilere doyurucu bir yorum getirememiştir

Migren uzun zamandır damar ya da sinir sistemine bağlı bir hastalık olarak açıklanmaktadır Damar sistemiyle ilgili olduğu varsayımA önceleri daha çok benimsenmiştir Ama son zamanlarda sinir sistemine bağlı olduğu görüşü yaygınlaşmaktadır Damar sistemini temel alan görüş, migrenin kafa atar damarlarının ağrılı genişlemesinden kaynaklandığım savunur Gene bu kurama göre genişleme öncesinde de belirli bir odakta şiddetli bir damar büzülmesi görülür Büzülme nedeniyle beynin bazı bölgelerine gelen kan akımı yavaşlar; buna bağlı olarak da bazı oksijen yetersizliği ve belli noktalarda geçici sinir sistemi belirtileri (aura) ortaya çıkar

Hastalığı öncelikle sinir sistemine bağlayan yaklaşım, migren nöbetinden sorumlu birincil etkenin beyinde damar gerginliğini denetleyen bir merkez olduğunu savunur Bu merkezin dış ve iç uyaranlara verdiği yanıtlar, migrenle ilgili damar değişikliklerine neden olur Bu değişiklikler ve atardamar duvarlarındaki ödem sonucunda migren ortaya çıkar Sinir sistemi ya da damarlardaki yanıtın serotonin, histamin, prostaglandinler, pıhtılaşma etkenleri, endorfinler ve monoaminoksidazlar gibi bazı maddelerin serbestleşmesi sonucunda ortaya çıktığı da öne sürülmüştür

Migrenin oluşum sürecinde kişisel bir yat4ınlık ya da eğilim ve kalıtsal etkenlere bağlı ağrı eşiği düşüldüğü de önemlidir Bu nedenle birçok olguda migren nöbetini önceden tahmin etmek tümüyle olanaksızdır Çok çeşitli etkenler nöbeti başlatabilir Heyecan, bedensel ve/ya da zihinsel yorgunluk, güneşte kalma, kapalı ortam, sigara dumanı, ani hareket, iklim değişildiği, gürültü, alışkanlıklarda değişiklik ve bazı besinler etken olabilir

TEDAVİ

Migrende belirtilere yönelik ve koruyucu olmak üzere iki çeşit tedavi uygulanır Belirtilere yönelik tedavi aralıklı olarak baş ağrısı çeken, nöbet sayısı ayda ikiyi bulmayan, her gün ilaç kullanmak istemeyen ya da bazı nedenlerle ilaç kullanamayan hastalar için uygundur

Koruyucu tedavi ise nöbet sayısı ayda ikiyi aşan, nöbetlerin sıklığı ve şiddeti nedeniyle düzenli ilaç kullanmaya hazır olan hastalara önerilir Koruyucu migren tedavisinde kullanılan birçok ilaç vardır

Uygulamada ilaçlar yalnız etkililiğine değil, hastalık tablosuna ve hastanın biyolojik-davranışsal özelliklerine de bağlı olarak seçilir Örneğin flunarizin, siproheptadin gibi genellikle iştah açıcı, uyku verici ve şişmanlatıcı etkileri olan ilaçlar iştahsız, zayıf ve uykusuzluk çeken hastalara verilir; şişman ve uyanıklık gerektiren işlerde çalışan hastalarda ise kullanılmaz Propranol kalp atışları normalden yavaş olan hastalara verilmez, ama tansiyonu yüksek ve/ya da kalp atışları hızlı olan hastalarda öncelikle kullanılacak bir ilaçtır

Hastaların büyük bölümü daha önce bazı koruyucu ilaçları kullanmış olduğundan koruyucu migren tedavisinde uygun ilaçların seçilmesi zor olmaz Önceden kullanılmış ilaçların dikkatle sorgulanması, birkaç seçenek arasından ilaç seçiminin yapılmasını sağlayabilir

Kronik bir hastalığın tedavisinde bir ilaç uzun süre kullanılınca hastada bazı yan etkilere yol açabilir İlacın tedavi edici değeri yüksek olduğu halde, hasta yan etkileri nedeniyle tedaviye ara verebilir

Migrenin belirtilere yönelik tedavisinde kullanılan ilaçlar son 30-40 yılda fazla değişmemiştir Bunların başlıcaları ağrı kesiciler, çavdarmahmuzu türevleri, barbitürat-ağrı kesici karışımları ve ağrı kesici etkisi olan küçük ve büyük grup uyuşturuculardır (narkotik)

Migrene karşı etkileri iyi bilinen aspirin, steroid yapısında olmayan öbür iltihap giderici ilaçlar ve asetaminofen en çok kullanılan ağrı kesicilerdir Bunlar genellikle reçeteyle değil, hastaların kendi kendilerine aldıkları ilaçlardır Aspirin bazı hastaların ara sıra gelen baş ağrılarını gidermede de çok etkilidir

Çavdarmahmuzu türevlerinin migrene iyi geldiği geçen yüzyıldan beri bilinmektedir Bu konudaki araştırmaların büyük bir bölümü de bu yüzyılın başlarında yapılmıştır Ayda iki defadan fazla baş ağrısı nöbeti tutmayan hastalarda çavdarmahmuzu türevleri çok yararlı olabilir

Bu ilaçlarla tedavi edilen hastalar, ilaç kesildikten sonra "geri gelen" (rebound ) baş ağrıları ve kolayca oluşan ilaç bağımlılığı nedeniyle yakından izlenmelidir Baş ağrısı başladığında ağız ya da dilaltı yoluyla 1-2 mglık dozlar önerilir; bu miktar 30-60 dakika sonra yeniden verilebilir ve gerekirse bir saatlik aralarla yinelenir Hastaya verilecek en yüksek doz 6 günde mg ı, haftada ise 10-12 mg ı geçmemelidir

20 yüzyılın başında kullanıma giren barbitüratlar da migren tedavisinde yararlanılan ilaçlardır Ama özellikle kısa etkili barbitüratların alışkanlık yapma tehlikesi oldukça yüksektir Çavdarmahmuzu türevleri gibi bu ilaçların da aralıklı olarak kullanılması yeterlidir Bir ay içinde 20 den fazla kısa etkili barbitürat tableti alan bir hastada alışkanlık oluştuğunu düşünmek gerekir

Küçük uyuşturucular grubuna giren ilaçların başlıcaları kodein ve asetaminofendir Bunlar özellikle hafif ağrı kesici ya da barbitürat tedavisine yanıt vermeyen ve çavdarmahmuzu türevlerini alamayan hastalarda yararlıdırlar Bu ilaçlarda da alışkanlık tehlikesi vardır ve ayda 20 tabletten fazla alan hastalarda bağımlılık geliştiği düşünülmelidir

Ağrı kesici etkisi bulunan büyük uyuşturucular ise morfin ve türevleridir Bunlar da bazen migren ve öbür baş ağrılarının tedavisinde kullanılır

İlaç bağımlılığı tehlikesinin yukarıda sayılan bütün ilaçlar için geçerli olduğu unutulmamalıdır Alışkanlık gelişen bir hastada ilaç kesildikten sonra "geri gelen" baş ağrısı nöbetleri görülebilir Örneğin, barbitüratlarla tedavi edilen bir hasta, baş ağrısını hafifletmek için düzenli olarak günde birkaç kez ilaç alabilir Hasta dikkatle izlendiğinde barbitürat yoksunluğu belirtileri gösterdiği ve bu belirtilerden biri olan baş ağrısını gidermek için ilacın dozunu gittikçe artırdığı görülür Aynı süreç çavdarmahmuzu türevleri, çeşitli ağrı kesiciler ve her iki gruptan uyuşturucular için de geçerlidir Tedavinin önemli bir yönü de nöbetin ortaya çıktığı koşulların değerlendirilmesi ve olabildiğince düzeltilmesidir

Nöbeti başlatan ruhsal gerginlik, heyecan, hafta sonu ya da tatillerin ilk günlerindeki ani gevşemeler, peynir, çikolata, şarap gibi tiramin ya da feniletilamin içeren yiyecek ve içecekler, yaşam alışkanlıklarında önemli değişiklikler, açlık, iklim değişildiği ve hormonal etkenler dikkatle izlenmelidir

Hastanın daha önceki tedavilere verdiği yanıt çok önemlidir Hastalık öyküsü alınırken bu konu üzerinde özellikle durulmalıdır Baş ağrısını şiddetlendiren menopoz, yüksek tansiyon, boyun ve/ya da ağız-çene bölgelerinde çeşitli işlev bozukluklarıyla ruhsal ve duygusal bozukluklar da titizlikle değerlendirilmelidir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı

Eski 08-04-2012   #100
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı



MULTIPLE SKLEROZ (MS)


MS merkezi sinir sisteminde iltihabi değişikliklere neden olabilen bir hastalıktır Hastalık çoğunlukla ataklarla ve düzelmelerle seyreder, bazılarında ise sürekli ilerleyen (yavaş veya hızlı) bir durum gösterir

Hastalık beynin beyaz cevherinde ve merkezi sinir sisteminde hızlı iletimi sağlayan sinirsel yapıları kaplayan kılıflarda (myelin) hasar meydana getirir Hastalığın gelişiminde bağışıklık sisteminin myelin kılıfını yanlışlıkla yabancı gibi tanıyarak savunma mekanizmasını çalıştırmasının etkili olabileceği düşünülmektedir Bununla birlikte genetik olarak hastalığa yatkın kişilerde virüslerle bu hastalığın meydana gelebileceği üzerinde de durulmaktadır

Farklı zamanlarda ortaya çıkabilen bu iltihabi durum ve kılıf hasarı, beyin ve omuriliğin herhangi bir seviyesinde gelişebileceğinden, hastada ortaya çıkan belirtiler son derece değişken ve çeşitlidir

MS bulaşıcı veya kalıtsal (anne-babadan geçen) bir hastalık değildir


Belirtiler

MS sıklıkla 20-40 yaşları arasında, genellikle duyu kaybı, görme bozuklukları, kuvvet ve denge kayıpları, idrar tutma bozukluklarından bir veya birkaçı ile birlikte başlar Başlangıçta belirtiler çok hafif olabileceği gibi çok şiddetli bir şekilde de başlayabilir

Beyindeki ventriküller civarında yerleşen MS plakları sık olmakla birlikte genelde belirtilere neden olmazlar

Beyin sapı ve beyincikte yerleşim durumunda; çift görme, gözlede kayma (nistagmus), konuşma ve yutma bozukluğu, denge bozukluğu, yürüme zorluğu, kol ve bacak hareketlerinde zorlanma gibi belirtiler meydana gelir

Göz sinirlerinin tutulması MS de en sık rastlanılan başlangıç bulgularındandır Görme keskinliğinde azalma meydana gelir

Omuriliğin boyun bölgesinde meydana gelen tutulum mevcutsa; kol ve bacaklarda kuvvet kaybı ve hareket bozukluğu, duyu kaybı, idrar tutma bozukluğu, cinsel fonksiyon bozukluğu meydana gelir

İlk 5 yıl; hastaların %65 inde düzelme ve ataklarla seyreden bir durum vardır %15-20 hastada hem ataklar hem de ilerleme devam eder İlk 5 yılın sonunda ise hastaların %10-20 si normal hayatlarına devam ederken, %10-25 i yardımcı yürüme cihazlarına gereksinim duyarlar


Tanı

Doktorunuz MS tanısını muayene sonucunda koyar

Manyetik Rezonans, Beyin Omurilik Sıvısı analizi gibi laboratuvar yöntemleri muayene bulgularını destekleyen yöntemlerdir


Tedavi

1 Atak Tedavisi: İlk beş yıl ataklar kendiliğinden düzelebilr Ancak 5 yıldan sonra her atak bir sekel bırakarak hastalık ilerler Ataklar sırasında 5-7 gün süreyle damardan (infüzyon şeklinde) metilprednizolon verilir Sık atak geçirenlede bu tedavi ayda 1 gram olacak şekilde tekrarlanır

2 Şikayetlerin Tedavisi: Hastadaki kas sertliği hareket zorluğunun temel nedenidir Bunu gidermek için, baclofen ve tizanidin gibi ilaçlar kontrollü olarak kullanılabilir Hasta ayrıca fizik tedavi ve egzersiz programına alınmalıdır

Mesane kontrolünü sağlamak için; idrar tutamama gibi durumlarda oxybutinin, yapamama durumunda ise aralıklı mesae sondası uygulaması kullanılır

Erkeklerdeki iktidarsızlık sorunu şeker hastalarındaki gibi penise papaverin uygulanması ile geçici olarak çözülebilir

Aralıklı oalrak görülen yanma, batma, uyuşukluk ve ağrı gibi şikayetlerde amitriptilin, karbamazepin ve sodyum valproat gibi ilaçlar kullanılabilir

3 Bağışıklık Sistemini Etkileyen İlaçlar Kullanılabilir: Yaygın kullanım kazanmamıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı

Eski 08-04-2012   #101
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı



MULTIPLE SKLEROZ HASTALARI ICIN BESLENME ONERILERI


1 Günlük olarak tükettiğiniz protein miktarını azaltın; günlük kalori gereksiniminizin %10 unu proteinlerden temin edin Hayvansal proteinler yerine mümkün olduğunca bitkisel proteinler tüketin (mercimek, soya gibi)

2 Süt ve süt ürünlerini azaltın, bunların yerine diğer kalsiyum kaynaklarını kullanın

3 Mümkün olduğunca suni gübreler kullanılmadan ve mevsiminde üretilen (sera olmayan) meyveler yiyin Ekmek ve benzeri yiyeceklerin hammaddelerinin de bu şekilde üretilmiş olmasına özen gösterin

4 Poliunsature (çok zincirli doymamış) bitkisel yağları, margarinleri, tüm hidrojenize yağları, kısacası tüm yağları diyetinizden çıkarın SADECE SAF ZEYTİN YAĞI KULLANIN (mümkünse doğrudan bahçesinde zeytin üreten ve bundan yağ elde edenlerden alın)

5 Omega-3-yağ asitlerini düzenli olarak tüketin (balık, keten tohumu yağı, kenevir yağı)

6 Daha çok sebze ve meyve tüketin

7 Zencefil ve zerdeçal ı düzenli olarak yiyin

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı

Eski 08-04-2012   #102
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı



MULTIPLE SKLEROZ VE D-VITAMINI


ABD li bilim adamları, D vitamininin multiple sclerosis (MS) hastalarında pozitif etki yaptığını saptadı

Günde 1000 ünite D vitaminini 6 ay kullanan hastalarda, D vitamininin kandaki kimyasal etkiyi değiştirerek, hastalarda pozitif etki yarattığı gözlendi

Yapılan araştırmanın küçük boyutta olduğuna değinen araştırmacılar, 6 ay sonra hastaların kanlarında yapılan araştırmada, büyüme faktörü olan beta-1 in (TGF-Beta) değişiminin yükseldiğini belirledi Beta-1 in vücudun bağışıklık sisteminin eksilme ve sindirilmesinde önemli rolü olduğu biliniyor

Araştırmada, vitamin D kullanan hastalarda, interleuken-2 oranının da düştüğü gözlendi İnterleuken-2 nin hücrelerle ilişkili olarak, multiple skleroza neden olduğu biliniyor

Fareler üzerinde yapılan araştırmalarda ise, D vitamininin MS hastalığının oluşmasını önlediği belirlendi

D vitaminini vücudun cilt vasıtasıyla güneş ışınlarından aldığına değinen araştırmacılar, multiple skleroz hastalığının ekvator ülkelerinde sıfıra yakın oranda olduğunu açıkladı

Güneş ışınlarının yüksek bölgelerde cilde daha iyi etki yaptığına değinen bilim adamları, bu yüzden MS hastalığının rakımı düşük bölgelerde daha çok görüldüğüne işaret ediyor

D vitamininin, bağışıklık sisteminde olduğu gibi, kemik sağlığında da yararlı olduğu biliniyor

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı

Eski 08-04-2012   #103
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı



MUSKULER DISTROFI


Müsküler distrofi ilerleyici bir hastalıktır BU hastalıkta kas dokusu küçülür ve zayıflar Bu ender görülen hastalığın en yaygın tipine Duchenne müsküler distrofisi denir Bunun en duyulmuş eş anlamlısı alancı hipertrofik müsküler distrofıdir

Belirtiler

- Belirgin bir koordinasyon yokluğu ile karakterize adale zayıflığı, yürüme bozukluğu ve kolları başın yukarısına kaldıramamak, ilerleyen rahatsızlık, sonuçta hareket yeteneğinin kaybına varır

Henüz anlaşılmamış olan nedenlerden bu hastalığa tutulan kişilerde adale fonksiyonu için şart olan temel bir protein yoktur Bu proteinin yokluğunda adaleler gittikçe zayıflar yine de normalden büyük görülebilir çünkü kaybedilen adalenin yerini yağ dokusu alır

Bu ender görülen hastalığa yatkınlık kalıtımsaldır Genellikle erken yaşta (çoğu zaman 5 yaşından önce) başlar ve yalnız erkeklerde görülür

Teşhis

Küçük çocukta hareket güçlüğü -yürüme, tırmanma, merdiven çıkma, elleri başın üzerine kaldırma zorluğu- Duchenne musküler distrofisi bulunduğunu gösterebilir Doktor büyük ihtimalle adale dokusunun biyopsisini isteyecektir

Müsküler Distrofi ilerleyici bir hastalıktır Çoğu vakalarda kollar, bacaklar ve belkemiği gittikçe deforme olur Çoğu hastaların yirmi yaşına gelmeden tekerlekli sandalyeye ihtiyaçları olur Göğüs enfeksiyonuna yatkınlıkları nedeniyle birçok hastalar yetişkin çağa gelmeden ölür, bunun sebebi genellikle zatüre veya diğer bir göğüs enfeksiyonudur

Tedavi

Tedavisi yoktur Yapılacak en iyi tedavi fizik tedavi yoluyla şekil bozukluklarını en aza indirmeye çalışmaktır

Korunma

Tedavisi hakkında pek bir şey bilinmemekle birlikte, vakaların yarısından fazlasında hastalığın kalıtımsal olduğu açıktır Etkilenen genler bayanlar tarafından taşındığı için, ailesinde müsküler distrofi bulunan herhangi bir bayan hamileliği düşünmeden önce doktora danışmalıdır Taşıyıcının erkek çocuğunun bu hastalığa tutulma ihtimali % 50 dir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı

Eski 08-04-2012   #104
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı



MİDE YANMASI (EKŞİMESİ)

Mide yanması 20 ile 50 yaş arasında birçok insanda görülen çok yaygın bir rahatsızlık Midede yanma hissi yemekten önce, yemek sırasında ya da yemekten 2-3 saat sonra hissediliyor Besinler, sindirim işlevinin bir gereği olarak midede ilk değişikliklere uğrayarak bağırsaklara gönderilmek için hazırlanıyor Mide bu işlevi yerine getirirken iç yüzeyini kaplayan zarın altındaki salgı hücrelerini, besinlerin gerekli değişimini sağlamak üzere uyarıyor Bu sırada oluşan bir dengesizlik, aşırı asit ortamına ve midenin kendini koruyamamasına yol açarak yanma hissine neden oluyor

Büyüklerimiz midede yanma hissi duydukları zaman hemen bir lokma ekmek içi çiğnermiş Ekmek içinin değil ama ağıza birşey atmanın doğru bir yöntem olduğunu belirten günümüz doktorları da az ama sık yemeyi öneriyorlar Öğünleri küçülterek sık sık yemenin şikayetleri azaltacağını söylüyorlar

Yemeğe daha fazla zaman ayırın Ayaküstü değil, sofrada oturarak yiyin Acele yemek mide işlevine zarar veriyor Kendinize daha fazla zaman ayırıp yemek yemeyi bir zorunluluk değil de bir keyif anına dönüştürün

Ağzınıza küçük lokmalar almak midenin sindirim için gerekli salgıları daha kolay üretmesine yardımcı olur Lokmaları uzun uzun çiğneyin Bu, midenizde şişkinlik ve ağırlık hissetmemenizi sağlar

Sofradan tıkabasa doymadan kalkın Mide boş bir torba olduğu için yemek yerken çiğnediğimiz besinler buraya ulaştıkça mide sürekli genişler Eğer kemerinizi çok sıkmışsanız yanma hissi duymanız çok doğal İçi dolu bir plastik torbayı düşünün Tam ortasından bir ipi kemer gibi sıkıca bağlayın Torba sağa ya da sola çekecek ya da aşağıya doğru sarkacaktır Mide de aynı böyle Bu nedenle ölçülü miktarda yemek yiyin

Akşam öğününden hemen sonra damak kaçamakları yapmayın Aksi takdirde mide gece boyunca çalışıp yorulur Akşam yemeği ile uyku arası en az üç saat olmalı Yani yemek yedikten en az 3 saat sonra yatın Gece yatarken sağ yana dönerek yatmayın Besinin mideye girişi sağ taraftan gerçekleştiği için yedikleriniz yeterince hazmedilemeyip mide borusunda yanma hissi oluşabilir

Yemek yedikten sonra yere eğilmeniz gerekiyorsa dizlerinizi bükerek eğilin Aksi takdirde mide işlevini gerektiği gibi yapamaz

Yiyecek ve içeceklerin çok sıcak ya da soğuk olması mide sıvısına zarar verebilir Bu nedenle yiyecek ve içeceklerin ılık olmasına özen gösterin

Sigaradan uzak durun

Yemekten sonra uzanmayın Unutmayın, mide sıvısı yatay pozisyonu sevmez ve yanma hissi mide borusu yoluyla ağzınıza kadar gelebilir

Bunlardan Uzak Durun

Hazmı kolay olmayan kızartmaları ve yağlı yiyecekleri sofranızdan uzaklaştırın Ağır yağlı, fazla kremalı ya da soslu besinleri yemeyin Çikolata, içerdiği yüksek dozdaki yağ ve kafein nedeniyle hassas mideye zarar vererek yanma hissine yol açıyor Sütlü çikolata, daha az yağ içeren bitter çikolataya oranla daha tehlikeli olduğundan çikolata sevenler genelde sütsüz olanını tercih etmeli

Kafeinli içecekler mide için çok zararlı Kahve, çay ve kola gibi içecekler hassas mideyi yorar Eğer mide yanmasından şikayet ediyorsanız ve kahve içmeden duramıyorsanız kafeinsiz kahveyi tercih edin

Gazozlu içecekler ve asitli meyve sularını dikkatli için Domates veya portakal suyu asitli olduğu için mide yanmasını şiddetlendirebilir Bu nedenle sulandırarak ve balla tatlandırarak için

Et suyu ile hazırlanmış çorbalardan uzak durun Diğer çorbaları ise çok sıcak içmeyin Ilınmasını bekleyin

Alkol midedeki yanma hissini artırır Hele mide boşken alkol kesinlikle almayın

Çiğ soğan ve çiğ meyve de mide asidini artıran etkenlerdendir

Şeker yemeyi seviyorsanız naneli olanları seçmeyin

Mide ağrılarınıza son verecek sağlıklı ve dost besinlerle yemek yemenin keyfini çıkartabilirsiniz

Karnabahar : Haşlanmış karnabahar, mideyi asit saldırılarından koruyarak tüm sorunları giderebilir İçeriğinde bulunan gefarnato maddesi ülser ilacının hammadesi olarak kullanılıyor

Lahana : Lahanayı çiğ olarak yemeyi tercih edin İnce şeritler halinde doğrayıp salata yapın Meyve presinde lahananın suyunu sıkıp aynı miktarda elma suyu ile karıştırın ve için Lahana, ülser ve gastrit ilacı olarak biliniyor Dörtte bir lahanayı yıkayıp kalın şeritler halinde doğrayın 1 kerevizi soyup doğrayın 1 havucu temizleyip dilimleyin Lahana, kereviz ve havucu katı meyve presinde sıkıp sabah akşam suyunu için

Patates : Çiğ patates suyu mide yanmasının doğal ilacıdır Patatesi soyup katı meyve presinde suyunu sıkın Su,havuç suyu ya da kereviz suyu ile karıştırıp için

Elma sirkesi : Salatalarda ya da mezelerde elma sirkesi kullanın

Maden suyu : Mide asidinin büyük bir bölümünü etkisiz hale getiriyor

Ispanak : Ispanağı buharda pişirin ya da haşlayarak tüketin Taze yapraklarını salata olarak yiyin

Zeytinyağı : Çiğ olarak kullanıldığında besinlerin midede kalma süresini azaltıyor ve yağların sindirimi için safra salgısını artırıyor

Baklagil : Fasulye, bezelye ve mercimekte bulunan bioflavionid maddesi, midenin koruma faktörünü artırıyor


Muz : Mideyi seven meyvelerin başında geliyor Ara öğünlerde birer muz yemek, midedeki yanma hissini ortadan kaldırabilir Muz, mide enzimleri ve hücrelerinin üretimini de artırıyor


Kızarmış ekmek : Midenin salgıladığı aşırı asidi kurutarak yanma hissini gideriyor


Meyankökü : Güçlü bir mide koruyucusuYapılan son araştırmalara göre midedeki aşırı asitlenmeyi azaltıyor

Alıntı Yaparak Cevapla

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı

Eski 08-04-2012   #105
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hastalıklar - Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri -Alfabetik Sıralı



NASIR


Nasırlar cilt üzerine sürekli basınç veya tekrarlanan sürtünme sonucu oluşur Sıklıkla, ayaktaki nasırların nedeni iyi uymayan ayakkabılardır Ellerdeki nasırlar genellikle tekrarlanan işlerin yarattığı basınç ve sürtünmeden meydana gelir Eğer her gün kürek veya diğer bir el aleti kullanıyorsanız zaman geçtikçe ellerinizin nasır kaplandığını farkedersiniz

Belirtiler : Sıklıkla ayak parmakları arasında görülen kalınlaşmış deri tabakası

Nasır yaygın olarak görülür ve nadir olarak hafif bir rahatsızlık duygusu yaratmanın ötesi-ne geçer Bununla birlikte, şeker hastalarında enfeksiyon ve diğer komplikasyonlar gelişebilir, bu nedenle uygun bakımın yapılması gereklidir Nasır ağrılı olmaya ya da üzeri ülserleşmeye başlarsa doktorunuza başvurun

Tedavi

Çoğu kimselerde nasır tedavisi, nedeni ortadan kaldırmak meselesidir Eğer nasırın nedeni uygun olmayan ayakkabı giymekse, yumuşak deriden, uygun biçimde ayakkabılar giyiniz Birkaç haftada nasıl kaybolmalıdır Eğer problem devam ederse doktorunuz sizi, dokuyu cerrahi olarak çıkartabilecek olan bir podiatriste gönderebilir

Banyodan sonra nasırınız yumuşadıktan sonra, üzerindeki kalınlaşmış deriyi bir havluyla ovalayarak aşama aşama inceltebilirsiniz Suyla birlikte sabunun alkalen özelliği deriyi yumuşatacaktır, böylece üst tabakayı soyabilirsiniz

Banyo sırasında ya da sonrasında nasır dokusunun kalınlığını azaltmak için bir sünger taşı kullanın Bununla birlikte, şeker hastalığı ya da dolaşım bozukluğunun olduğu durumlarda bu yöntem önerilmemektedir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.