|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
istihbaratçilik, mgk’si, osmanli’da, osmanli’nin |
![]() |
Osmanli’Da İstihbaratçilik -Osmanli’Nin Mgk’Si |
![]() |
![]() |
#16 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Osmanli’Da İstihbaratçilik -Osmanli’Nin Mgk’SiOSMANLI-RUS HARBİ VE HAMİDİYE ALAYLARI Osmanlı-Rus Harbi’nden önce Ermeni komitacıların bölgede başlattıkları terör, tedhiş ve katliam olayları, Hamidiye Süvari Alayları’nın sınanmasına sebep oldu ![]() ![]() “ Her sene son bahardan yöremizden, Bitlis’ten, Tatvan’dan Siirt’ten Ermeni gençler kafileler halinde sınırı geçerek Erivan’a gidiyorlardı ![]() ![]() ![]() Ermenilerin bu eylemleri öyle bir hale geldi ki artık Kürtlerin namuslarına ırzlarına tecavüze vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hamidiye Alayları’nın gayri nizami harp yöntemleri kısa sürede sonuç vermiş, Rusya, Kafkasya ve Erivan’da bulunan hafiyelerden gelen jurnaller üzerine sınırdışı operasyonlar bile yapacaklardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() SULTAN ABDÜLHAMİD HAN’IN HAMİDİYE ALAYLARIYLA İLGİLİ SUÇLAMALARA VERDİĞİ CEVAP Sultan Abdülhamid Han, Hamidiye Alayları ile ilgili eleştirilere, Dergâh Yayınları tarafından 1984 yılında yayımlanan “Siyasi Hatıratım” isimli kitabında şöyle cevap veriyor: “Kürt alaylarını teşkil ettiğim için Avrupa gazeteleri acı tenkidlerde bulunuyorlar ve bu teşkilat meydana geldiğinden beri Kürtlerin, Şark vilayelerindeki Ermenilere daha vahşice davrandıklarını iddia ediyorlar ve bizim tarafımızdan teşkilatlandırılan bu Kürtlerin istiklallerini ilan etmek için bize karşı isyan edeceklerinden endişe ettiklerini söylüyorlar ![]() Anlaşılan gazeteler mevzu arıyorlar, bu sebeple de yalan yanlış her şeyi yazıyorlar ![]() ![]() Kaynak:Türkiyede İstihbaratçılık ve Mit __________________ |
![]() |
![]() |
![]() |
Osmanli’Da İstihbaratçilik -Osmanli’Nin Mgk’Si |
![]() |
![]() |
#17 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Osmanli’Da İstihbaratçilik -Osmanli’Nin Mgk’SiİTTİHAT TERAKKİ DÖNEMİ VE HAMİDİYE ALAYLARI İttihat ve Terakki Fırkası’nın yönetimi devralmasından sonra oluşturulan totaliter rejim şarkta da kendisini hissettiriyordu ![]() ![]() ![]() ![]() İttihat Terakki yönetiminin bu tutuma sadece Ermenilere şirin gözükmek için yaptıklarını düşünmek eksik olur ![]() ![]() ![]() ![]() “Hükümet memurları ve mahkemeler nezdinde, beraat asıl olduğu halde, kendilerine verilen her konuda ilk önce Kürtlerin suçlu ve Ermenilerin de suçsuz oldukları yolunda zanlarını belli edecek biçimde konuştuklarından, nereye ve kime başvurulacak olursa olsun, haklarını korunamayacağına ve sağlanamayacağına Kürtlere ve özellikle başlarınca inanılmış görünüyor… Gezim süresinde hiçbir Kürt’te silah görmedim ![]() (…) Sonuç olarak, Kürtlerde son derece bir umutsuzluk ve korku, Ermenilerde avukatlıkla karışık bir şımarıklık ve taşkınlık hüküm sürmektedir ![]() ![]() Bu ve buna benzer olayların yanı sıra, gelişen ulusçuluk hareketi ve bu hareketlerin bölgede bulunan Rus, İngiliz, Fransız ve hatta Alman sefarethanelerindeki ajanlar tarafından ajite edilmesinin yanı sıra alaylarda baş gösteren başıbozukluk üzerine İstanbul’a her gün şikâyet dilekçe ve telgrafları gidiyordu ![]() HAMİDİYE ALAYLARI VE BAZI SAVAŞLAR Bütün bu olumsuzluklara rağmen Birinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde Hamidiye Alaylarının çok az bir fitre ile devletin yanında yer aldıklarını görüyoruz ![]() ![]() ![]() 1915 yılında “Mektepli bir kumandan” önderliğindeki bir avuç Hamidi, Mahabad’a ilerlediler ![]() ![]() ![]() Aynı yılda Zorlu deresinde Kazak süvarileri tarafından kıstırılan Cibranlı Halil Bey, kendisinden 10 kat büyüklükteki Kazak süvari birliğini yeniyor ve birliğin komutanını bizzat kendisi öldürüyordu ![]() ![]() Kazım Karabekir Paşa’nın yönlendirmeleri ile Hamidiye Alayları, Rus ordusunu Kafkaslara kadar kovalamışlardı ![]() Hamidiye Alayları Ankara’nın başlattığı Kuvayı Milliye Hareketi’ne katılacak ve “Kurtuluş Savaşı”nda bölgelerinde önemli fonksiyonlar icra edeceklerdi ![]() ALAYLARIN BAŞARILARINDAN İKİ ÖRNEK Yayımlanan kanunla birlikte görev, sorumluluk ve yetki alanı belirlenen alaylar, örnek alınan Kazak Süvarileri ile ilk karşılaşmalarında onlara ağır darbeler indirerek yeneceklerdi ![]() ![]() ![]() Bu alayların Hınıs, Karayazı, Göksu ve Tekman yöresinde Hasanan aşireti reisi Kolağası Kerem Bey, gayri nizami harp taktikleri ile Rus ordularının bölgede tutunmasına engel olacak ve Ermeni katliamlarını tamamen önleyecekti ![]() ![]() Bir diğer somut örnek ise Patnos’ta kurulan ve Kör Hüseyin Paşa’nın kumandasındaki alayın mensubu Abdülmecid Bey ile ilgilidir ![]() ![]() ![]() ADIM ADIM SONA DOĞRU İsveç, Rusya, Belçika, İngiltere’nin baskısı üzerine 1908’in sonunda toplanan Osmanlı Mebusan Meclisi, beklenilenin aksine Hamidiye Alaylarının dağıtılmasına karar vermedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1909’un başlarından alaylar yavaş yavaş silahsızlanmaya başladılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mela Selim’in diğer aşiret reisleriyle yaptığı gizli mektuplaşmalarda dikkati çeken en önemli husus, “Bunlar (İttihat ve Terakki yönetimi)memleketi ecnebilere satıyorlar” ibaresidir ![]() ![]() ![]() ![]() Ağrı isyanları ile birlikte tamamen fonksiyonsuzlaşan Hamidiye Alayları, büyük çoğunluğu silahsızlanmış, yalnız Alay kumandanları ve subaylara emeklilik maaşı veriliyordu ![]() Şeyh Said isyanın katılan akraba Hasenan ve Zirkan aşiretlerinin (en çok alayı bulunan aşiretler) İran’a sığınması ile birlikte fiili olarak Hamidiye Alayları dönemi bitti ![]() ![]() ![]() Ancak 1984’te PKK’nın bölgede başlattığı silahlı hareket üzerine, Hamidiye Alayları benzeri bir yapılanma gereksinimi duyuldu ![]() ![]() ![]() Devlet yetkilileri, 1985 Mayısında “eski Hamidilerle” temasa geçti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Daha sonra irtibata geçilen bazı aşiretler koruculuğu kabul ederken, bazıları da yüzyılın ilk çeyreğinde kapanan defteri bir daha açmadılar ![]() Abdülhamid’in 33 yıllık yönetimine, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Makedonya’da başlattığı hareket sonunda, 23 Temmuz 1908 tarihinde II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kaynak:Türkiyede İstihbaratçılık ve Mit Bundan sonraki konumuz tamamen Teşkilat-ı Mahsusa ile ilgilidir ve son konudur ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Osmanli’Da İstihbaratçilik -Osmanli’Nin Mgk’Si |
![]() |
![]() |
#18 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Osmanli’Da İstihbaratçilik -Osmanli’Nin Mgk’SiİTTİHAT TERAKKİ DÖNEMİNDE İSTİHBARATÇILIK Sultan II ![]() ![]() Yeni üyelerle yetinmeyen İttihat ve Terakkiciler, “kutsal devlet” geleneğini en şiddetli hale getirenler olarak tarihe geçmişlerdir ![]() ![]() ![]() İttihatçılar, bu mistik düşünceden hareketle kendilerine ilahi bir imtiyaz tanımakta bir beis görmemişlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() Türk siyaset ve devlet hayatında önemli bir yere sahip olan ve Cumhuriyet Türkiyesinin doğmasında büyük katkıları olan Teşkilat-ı Mahsusa hakkında bugüne kadar derli toplu bilgiler ortaya konmadı ![]() ![]() ![]() Modern istihbaratçılık faaliyetlerinden de öteye geçen Teşkilat-ı Mahsusa, bazen milis kuvvet olarak, bazen de düzenli ordu halinde karşımıza çıkar ![]() ![]() ![]() Örgütün yekvücut bir ideolojiye sahip olmaması ve birçok fraksiyonun bulunmasının yanı sıra, özellikle asker-sivil çatışmasına sahne olması, eko-politik net bir görüşünün olmayışından dolayı tarihin tozlu rafları arasında yerini almaya mahkûm olmuştur ![]() ![]() Rumeli’de çarpışan örgütün, aynı andan Hint yarımadasında, Buhara’da komitacılık faaliyetleri yürütmesi, Afganistan’da yeni cepheler oluşturması, Doğu Türkistan’da Türkçülük akımının tohumlarını atması bu örgütün gücünün delillerindendir ![]() Teşkilat-ı Mahsusa’nın bu kadar güçlü olmasın rağmen istediği sonuçları elde edememesinin diğer bir nedeni de hemen hemen bütün üyelerinin idealizmi bir türlü aşamaşıp akılcılığa yönelmemesidir ![]() ![]() ![]() Aşağıda okuyacağınız satırlar, yaklaşık 50 civarında örgüt mensubunun hatıratlarından ve örgüt hakkında yapılan araştırmalardan derlenmiştir ![]() ![]() Teşkilat-ı Mahsusa, fark edilmesi güç, göze çarpmayan gizli bir örgüttü ![]() ![]() ![]() ![]() Teşkilat-ı Mahsusa hakkında daha fazla şey öğrenmek amacıyla yapılan ilk girişimlerden biri, Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasından(30 Ekim 1918) kısa bir süre sonra gerçekleşti ![]() ![]() ![]() Özel soruşturma komisyonlarından birinin, Beşinci Komite’nin görevleri arasında Osmanlı Devleti’nin Almanya’nın müttefiki olarak savaşa nasıl girdiği üzerinde özellikle durarak İttihatçıların savaşı idare yöntemini incelemek de bulunuyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Beşinci Komite’nin başkanı tarafından her bir tanığa sorulan on sorudan biri Teşkilat- Mahsusa ile alakalıydı ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Osmanli’Da İstihbaratçilik -Osmanli’Nin Mgk’Si |
![]() |
![]() |
#19 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Osmanli’Da İstihbaratçilik -Osmanli’Nin Mgk’SiVARLIĞINI HERKES BİLİYOR AMA KİMSE BİLMİYOR Cavit Bey ( Maliye Bakanı) Teşkilatı Mahsusa hakkındaki soruya, bunun gizli bir askeri grup olup kabine kararıyla kurulmuş bir örgüt olmadığı cevabını vermiştir ![]() ![]() ![]() 1913-1917 yılları arasında sadrazamlık yapan Sait Halim Paşa ise, Teşkilat-ı Mahsusa’nın ordunun bir parçası olduğu ve kendi makamının sorumluluk alanı içinde bulunmadığı şeklinde ifade verdi ![]() Konu ile ilgilenen tarihçilerin iddialarına göre, Sait Halim Paşa’nın teşkilatın faaliyetleri üzerinde pek bir bilgisi yoktu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İsmail Canbolat, eski Dahiliye Nazırı(İçişleri Bakanı) olduğu için yer altı faaliyetleri hakkında bilgi sahibi olması teorik olarak gereken bir kişiydi, ancak Teşkilat-ı Mahsusa’nın iç güvenlikle değil, dış güvenlikle ilgili olduğunu iddia etti ![]() ![]() ![]() ![]() Oturum tutanaklarında Teşkilatı Mahsusa’ ya ilişkin kısa ve dağınık değinmelerden anlaşılıyor ki, soruşturma komitesinin üyeleri de, ifadesine başvurulan kimseler de örgüt hakkında pek fazla şey bilmiyordu ![]() ![]() ![]() Hem sorguyu yürütenlerin, hem de ifadelerine başvurulanların bilgisizliklerine rağmen, oturumlarda Teşkilatı Mahsusa hakkında toplanan bilginin bir kısmı esas olarak doğrudur ![]() ![]() Toplanan verilere göre teşkilat, 1)Çete savaşı, casusluk, karşı-casusluk ve propaganda faaliyetlerinde bulunan belirsiz büyüklükte, gizli, oldukça kötü şöhretli bir gruptu; 2)Harbiye Nezareti dışında hiçbir hükümet dairesiyle ilgisi yoktu; 3)Düzenli ordu bütçesinin dışında bol miktarda parasal kaynak elde ediyordu ![]() ![]() TEŞKİLATIN DOĞUŞU Teşkilatı Mahsusa’ nın doğuşu, Enver Paşa’nın Harbiye Nazırı ve Osmanlı Ordusu Başkumandan Vekili olmadan önce kurduğu resmi olmayan bir örgüte dayanmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak, yönetim mekanizmasında partisinin kontrolü göz önüne alınırsa, niye böyle çapraşık yollara başvurma gereği duyduğu hemen anlaşılmaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Avrupa devletleri savaş zamanında sık sık düzensiz yardımcı kuvvetler kullanmışlardır ![]() ![]() Enver Paşa, bu örgütü kullanırken, anlaşılan, politikasının başarısızlığa uğramasındaki sorumluluğunun bir kısmından kurtulacağını düşünmüştü ![]() ![]() ![]() ![]() Batılıların yazdığı kitaplarla Teşkilatı Mahsusa’dan bahsedilmez, bahsedilince verilen bilgilerde çoğunlukla doğru değildir ![]() ![]() ![]() ![]() Kaynaklardaki bu eksiklik, teşkilatın adını, faaliyetlerini ve personelini gizli tutmakla yükümlü Osmanlı görevlilerinin başarısının bir göstergesidir ![]() ![]() ![]() Çoğu 1908 ile 1918 arasında faal olan politikacı ve askerlerin yazdığı anılardan oluşan yerli kaynaklar, Teşkilatı Mahsusa’nın Balkanlan, Kafkasya veya Trablusgarp’taki faaliyetlerinden zaman zaman söz açarlar ![]() ![]() ![]() Bu teşkilat neydi nasıl oluştu, amaçları neydi, personeli kimdi ve para kaynakları nelerdi? Özellikle, teşkilatın cihat uğruna sarf ettiği gayret nelerdi, bu konuda neler yaptılar? Bütün bu sorulan cevaplarını arayalım şimdi ![]() TEŞKİLAT-I MAHSUSANIN KURULUŞU Teşkilatı Mahsusa’nın kuruluş tarihini tam olarak saptamak güçtür ![]() ![]() ![]() ![]() Ne olursa olsun, çoğu kaynak, şu konuda görüş birliği içindedir: Teşkilatı Mahsusa, Enver Paşa ile yakın arkadaşı Süleyman Askeri’nin idare ettiği ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Batı Trakya’ya ilişkin kararlarını uygulamakla görevli bir örgütün büyüyüp gelişmesiyle meydana gelmişti ![]() ![]() Eşref Kuşçubaşı’ya göre örgüt, 1911 ile 1913 arası bir tarihte gayrı resmi olarak Teşkilatı Mahsusa diye adlandırılmaya başlandı ![]() ![]() ![]() Aslında, Teşkilatı Mahsusa diye bilinen örgüt 1903 ile 1907 arasında oluşmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() TEŞKİLAT-I MAHSUSA’NIN FAALİYETLERİ Teşkilatı Mahsusa ismi, bu grup içinde muhtemelen, İttihatçıların Ocak 1913’teki hükümet darbesi sonrasına dek kullanılmıştı ![]() ![]() Teşkilat, 1913’te Edirne’nin Bulgarlara bırakılmasına karşı durulmasında aktif bir rol oynadı, oysa Osmanlı Hükümeti şehrin kaybına razı görünüyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Süleyman Askeri Bey, bölgenin Müslüman ahalisinin önde gelenlerini, toplumda sözü dinlenen ulemayı, Enver Paşa’nın çabalarıyla, Gümülcine’de bir genel kongreye davet eder ![]() ![]() ![]() Yunan ve Bulgar Krallığı, ilan edilen Cumhuriyet’i ve Hükümet’i tanımak zorunda kalırlar ![]() ![]() ![]() Batı Trakya Muhtar Türk Cumhuriyeti’nin devlet ve hükümet üyeleri şunlardır: Cumhurbaşkanı Hafız Salih Efendi, Hafız Galip, Hacı Saffet Bey, Hüseyin Paşa, Mehmet Paşa, Hacı İsa Efendi, Şükrü Bey, Süleyman Askeri, Hilmi Paşa ve Eşref Sencer Bey de hükümet üyeliğine getirilirler ![]() ![]() Batı Trakya Genelkurmay 2 ![]() ![]() Bölge ve yeni hükümet her yönüyle şartlar ne olursa olsun Teşkilatı Mahsusa’nın kontrolü altındadır ![]() ![]() ![]() Bu hükümet 25 Ekim 1913’e kadar yaşayacaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı Hükümeti Eylül 1913’te Bulgaristan’la gönülsüzce bir barış antlaşması imzaladıktan sonra bile Enver Paşa, Trakya’ya işadamı ve hoca kılığında ajanlar göndermeye devam etmiştir ![]() ![]() Trakya’daki ajanlar, Enver Bey’e göre düzenli ordunun moral bozukluğu ve muhalefetin gücü karşısında etkili olabilecek tek askeri kuvvet niteliğini taşıyordu ![]() ![]() Enver Paşa’nın planı, Makedonya ve Batı Trakya’daki Türklerin Doğu Trakya ve Anadolu’ya yerleştirilmesini de kapsıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Balkan Savaşı sırasındaki Rumeli’de yürüttüğü bu harekâtlarla başlayarak, Teşkilat-ı Mahsusa’nın faaliyetleri tedrici olarak Osmanlı İmparatorluğu’nun bütününe yayıldı ![]() ![]() Devam edecek ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Osmanli’Da İstihbaratçilik -Osmanli’Nin Mgk’Si |
![]() |
![]() |
#20 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Osmanli’Da İstihbaratçilik -Osmanli’Nin Mgk’SiTEŞKİLATIN İDEOLOJİSİ Teşkilat-ı Mahsusa’nın dayandığı ideolojik temel ve uygulaması gereken politikalar açık olarak tanımlanmamıştır ![]() ![]() İttihatçı karşıtı kişiler, bu üç politikanın uzlaştırılmasının imkânsız olduğuna sık sık işaret etmişlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() “Bu teşkilatın gayesi bir taraftan bütün İslamları bir bayrak altında toplamak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Burada hemen araya girmekte fayda var, Kazım Karabekir Paşa, İttihat ve Terakki’nin kuruluşunu anlattığı “İttihat ve Terakki Cemiyeti” isimli kitabında, Enver Paşa’nın kendisini partiye davet edişini ve cemiyet’in sembolü olan Hilal’i anlatırken, kendisinin ilk tepkisi “yoksa işin içinde İslamlık da mı var” diye sorduğunu, Enver Paşa’nın da “hayır” cevabını verdiğini anlatır ![]() Teşkilat-ı Mahsusa, Ertürk Paşa’nın belirttiği Panislamcılık ve Pantürkizm’i 1914’te yeniden örgütlenip genişlediği zaman çokça kullanacaktı ![]() ![]() ![]() Hemen belirtmekte fayda var, Enver Paşa’nın Almanya destekli Panislâmcılığı, İngilizleri oldukça uğraştıracak ve bazı emellerinin gerçekleşmesine engel olacaktı ![]() ![]() Birinci Dünya Savaşı’nda Teşkilat-ı Mahsusa’nın çeşitli faaliyetlerde bulundu ![]() 1 ![]() 2 ![]() ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() ![]() 4 ![]() ![]() Vardar, Teşkilat-ı Mahsusa’nın bu hedeflerinden dolayı İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin liderleri ve Enver Paşa, bütün İslam dünyasını hâkimiyeti altına almayı amaçlayan acımasız diktatörler, maceracılar ve hayalperestler olarak gösteriyor ![]() ![]() ![]() ÖLÜMÜNE SAVAŞ Şurası açıktır ki, Teşkilat-ı Mahsusa, Enver Paşa’nın kendilerine verdiği misyonlar uğruna hayatlarını tehlikeye atmaktan çekinmeyen birçok yetenekli kişiyi bünyesine almayı başarmış bir örgüttür ![]() ![]() Teşkilat-ı Mahsusa, genel olarak 1 ![]() ![]() Kürt, Çerkez, Bedevi mücahitler, Dürzü ve Laz aşiretlerinden oluşan gönüllü birliklerin yanı sıra Yemenliler ve Mevlevi Alayı bunların en bilinenleridir ![]() ![]() ![]() ![]() Teşkilat-ı Mahsusa ajanları genellikle adam toplayan, İslam Birliği ajitatörü ve eğitmen kadrolardan oluşuyordu ![]() Bu örgütü küçümsemek isteyen bazı Batılı (Özellikle İngilizler) yazarlar, Teşkilat’ın Almanlardan büyük destek aldığı iddia ederler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Teşkilat-ı Mahsusa’nın elde olan belge ve bilgilerine baktığımızda, örgütün yoğunlaştığı Kafkasya, Sina ve Irak’taki askeri faaliyetlerde Almanlara rastlanmamaktadır ![]() ![]() I ![]() Osmanlı İmparatorluğu, I ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Teşkilat-ı Mahsusa’nın düzenli ajanlarının çoğu Türk’tü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Teşkilat-ı Mahsusa personeli ağır kayıplara uğramadan önce, 1916 yılında en yüksek sayıya ulaşmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() EŞREF KUŞÇUBAŞI Geri kalanların birçoğu Osmanlı Devleti’nin yaptığı çok sayıdaki savaşta askeri tecrübe kazanmış sivillerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Orta Asya ve Kuzey Afrika’ya (Libya, Cezayir, Fas, Tunus) yayılmış olan ajanların çok azı Teşkilat-ı Mahsusa olarak biliniyordu ![]() ![]() ![]() ![]() TEŞKİLAT-I MAHSUSANIN BAZI ÜNLÜ ARAP AJANLARI Kuşçubaşı’nın gizlemesine rağmen, birçok Teşkilat mensubu, Arap aleminde devlet başkanlığı koltuğuna çıkmıştır ![]() Cezayir: Muhammed Abdülkerim el-Kattabi, Emir Ali (Emir Kadir el-Cezayiri’nin oğlu), Tunus: Şerif Burgiba (Fas’ın ünlü eli kanlı faşist diktatörü Habib Burgiba’nın babası), Fas: Hoca Abbas (Fas’taki Teşkilatı Mahsusa Ticari hücresinin Şefi), Trablusgarp (Libya): Ali Başamba, Şeyh Salih el-Tunusi, Şeyh Ahmed el-Şerif el-Sunusi Mısır: Abdülaziz Saviş, Ferit Bey, Doktor Fuad, Doktor Nasır, Doktor Tabit Mahcab (Ayrıca 600 civarında fedai) Suudi Arabistan: İbn-ür-Raşid TEŞKİLAT-I MAHSUSA’NIN PARA KAYNAKLARI Yapılan araştırmalar ve anılara göre, Teşkilat-ı Mahsusa’nın iki para kaynağı olduğu görülüyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Alman Askeri Misyonu’nun gönderdiği toplam altın miktarı 4 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu yüzden Eşref Kuşçubaşı, Arabistan Yarımadası’ndaki operasyonlar için daha önce taahhüt edilen para gönderilmediği için 1914-1917 yılları arasında iki defa Almanya’ya gidip para konusunu halletmek için epey çaba sarfedecekti ![]() ![]() ![]() ![]() Eşref Kuşçubaşı bu durumu şöyle açıklıyor: “Koordinasyon, mali kaynak ve ideoloji meseleleri bizi ilgilendirmiyordu ![]() ![]() Kuşçubaşı’nın bu sözleri de konunun başındaki iddialarımızı doğrular mahiyette ![]() ![]() ![]() TEŞKİLAT-I MAHSUSA VE CİHAT Kasım 1914’te “Cihad-ı Mukaddes”in ilanı ile birlikte, hem Osmanlı Mülkü’nde hem de batı sömürgelerindeki Müslüman milletlerin kendi güçleri nisbetinde buna katılmamasının arkasındaki itici güç ne idi? Resmi tarihe göre, halkın salt inançlarından hareketle veya maceraperest duygularıyla münferit ve mevzi “cihad kalkışmaları” içinde bulunmuştu ![]() ![]() ![]() Teşkilat-ı Mahsusa, I ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Teşkilat-ı Mahsusa’nın üst düzey görevlileri, Harbiye Nazırı ile yakın ilişkilerinden yararlanarak ordu birliklerine Enver Paşa adına emir verebiliyordu ![]() ![]() ![]() Cihad ilanından çok önce ilkeleri mümkün olan her yerde uygulamaya sokma emri verdi ![]() ![]() ![]() Teşkilatın geniş hücreler, ajanlar ve yarı askeri nitelikte çeteler ağından oluştuğu biliniyor ancak, cihat uğruna yürüttüğü faaliyetler o kadar çok bilinmiyordu ![]() ![]() ![]() İslam Birliği politikasının genel hedefi, yukarıda da belirttiğimiz gibi İngiliz, Fransız ve Rus işgali altındaki İslam milletlerini kışkırtmak ve isyanlar çıkartmaktı ![]() ![]() İmparatorluk sınırları dışında İslam Birliği düşüncesi pek başarı sağlamadıysa da 1914-15 yılları arasında Teşkilat-ı Mahsusa’nın propaganda çalışmaları arttı ![]() ![]() ![]() ![]() BROKEN HILL OLAYI Cihat çağrıları, istenilen boyutlarda yankı bulmamasının sebebi, hicaz yarımadasında bulunan, Hazreti Hüseyin’in soyundan gelen Haşimi ailesinin İngilizlerle işbirliği yapmasından kaynaklanıyordu ![]() ![]() Ama Haşimi hanedanının “ehli Salip” (Haçlılarla) işbirliği içerisinde olduğunu ve İslam’a ihanet ettiğini gören aile ve topluluklar da vardı ![]() ![]() ![]() ![]() Teşkilat’ın cihad çağrısı onbinlerce kilometre uzaklıkta olan Avustralya’da bile yankısını bulur ![]() ![]() 1915 yılbaşı tatilinde Avustralya’nın Silverton kasabasında yaşayan aileler piknik yapmak üzere trenle yola çıkarlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu arada aranan iki silahşör bir tahta kulübeye girmiş ve burada yaşayan bir adamı öldürdükten sonra tepeye doğru çekilip mevzilenirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Avustralya hükümeti ve istihbaratı yaptıkları araştırma ile kendilerini hayrete düşüren bir sonuca varırlar ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|