Diabetes Mellitus Diabet Şeker Hastalığı

Eski 09-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Diabetes Mellitus Diabet Şeker Hastalığı




Şeker hastalığı (ya da tıptaki adıyla Diabetes Mellitus), vücudumuzda insülin hormonunun hiç üretilememesine, vücudun ihtiyacını karşılayacak kadar üretilememesi, ya da üretilen insülinin yeterince etki gösterememesine bağlı olarak ortaya çıkar Toplumumuzun yaklaşık %6sı şeker hastasıdır
İnsülin pankreas denilen midemizin arkasında yeralan bir organımızdan (şekil1) kan dolaşımına verilir Normalde vücuda yemeklerle aldığımız besinler parçalanarak, vücudun başlıca yakıtı olan şekere dönüştürülür ve kan dolaşımına geçerek kan şekerini yükseltir Kan şekeri yükselmesi de pankreastan insülinin kana geçmesini arttırır İnsülinde kanda dolaşan şekerin vücudumuzdaki hücrelere alınarak kullanılmasını ve vücudumuzun ihtiyacı olan enerjinin üretilmesini sağlar
Şeker hastalığında yediğimiz besinlerle aldığımız ana enerji kaynağı olan şekeri vücudumuz insülin eksikliği nedeniyle yeterince kullanamaz Şeker kan dolaşımında kalarak kan şekerini yükseltir Vücudumuz ise şeker denizi içinde yüzerken (insülin eksikliği nedeniyle kullanamadığı için) şekersizlikten, enerji üretmek için yağları ve kasları yakar Çünkü şekeri kullanması için gerekli anahtar olan insülin eksiktir
BELİRTİLERİ:
Tedavi edilmeyen şeker hastalarında aşağıdaki bekirtilerin hepsi veya sadece bir kısmı görülebilir
Ağız kuruluğu ve çok su içme (polidipsi)(Vücuttan idrarla çok su atıldığı için vücutta su azalır ve çok su içme ihtiyacı doğar)
Çok idrara çıkma (poliüri), gece çok idrara kalkmak(Noktüri) (Kandaki fazla şeker böbreklerden idrara geçer, fazla şekeri atmak için şekerle beraber vücuttan suda atılacağı için idrar miktarı fazlalaşır)
Açlık hissinin fazlalaşması ve çok yemek yeme (polifaji) (insülin yetersizliğinden dolayı hücrelerin ihtiyacı kadar şeker hücrelere giremez, bunun sonucunda hücrelerden beyine sürekli açlık sinyali gönderilir Yemek yenilsede şeker hücrelere alınamadığı için açlık hissi devam eder, vücut yenilen besinleri enerjiye dönüştüremez Bunun sonucunda halsizlik, kilo verme yakınmaları da ortaya çıkar)
Halsizlik
Zayıflama
Bulanık görme
(Kan şekerinin yükselmesi görmemizi sağlayan göz merceği ve göz sıvısının yoğunluğunun değişmesine yol açar ve bulanık görme ortaya çıkar Kan şekeriniz, şeker hastalığınızın tedavisi ile normal değerlere gelse de görmenizin düzelmesi bir kaç hafta alabilir)
Ciltteki yaraların veya kesiklerin yavaş iyileşmesi (Hücreler yeteri kadar beslenemedikleri için ve vücudun savunma sistemi bozuk olduğu için yara iyileşmesi geç olur)
(Kadınlarda) Vajinal kaşıntı ( Kan şekerinin yüksek olması hem vücudun direncini azaltarak hem de mayaların çoğalmasını sağlayacak uygun ortamı hazırlayarak vajinal kandidiasis-vajinal mantar oluşmasını sağlar Kan şekeri kontrolü ile bu durum kendiliğinden geçebilir, düzelmezse doktora başvurmanız gerekir)
TEŞHİS:
Aşağıdakilerden en az bir tanesi varsa şeker hastalığı(Diabetes Mellitus) teşhisi konulur
Açlık kan şekeri 126 mg/dl veya üzerinde ise,
Herhangi bir saatte bakılan kan şekeri 200 mg/dl veya daha fazla ve beraberinde çok su içme, çok idrara çıkma veya açıklanamayan kilo kaybı varsa,
75 gr glukoz içerek yapılan şeker yüklemesinden iki saat sonra kan şekeri 200 mg/dl veya daha fazla ise
Başlıca iki tip şeker hastalığı vardır
Tip 1 Diabetes Mellitus:
Pankreasta insülin üreten hücrelerin harap edilmesi ile ortaya çıkar Çoğunlukla vücudumuzun kendi savunma sistemi tarafından insülin üreten hücreler harap edilir Bunun neticesinde vücutta insülin üretilemez İnsülin olmadığı için şeker enerji üretiminde kullanılamaz İnsülin olmadığı sürece kan şekeri yüksek kalır Tip 1 diayabeti olan hastalarda pankreastan kana insülin verilmesini arttıran şeker düşürücü hapların hiç bir etkisi olmayacaktır Tip 1 diyabetin tedavisinde vücutta eksik olan insülin hormonunu dışarıdan yerine koymak gerekir İnsülin ağızdan alındığında mide-barsak sistemimizde sindirilip etkisiz hale getirileceğinden ağızdan verilemez Ancak cilt altına injeksiyonla verilirse insülin etki gösterebilir Günümüzde kalem, pompa ve çok ince iğnesi olan şırıngalarla insülin tedavisi çok rahatlıkla uygulanabilmektedir Tip 1 diyabet genellikle 35 yaş altında başlar
Tip 2 Diabetes Mellitus:
Pankreastan kana yeterince insülin salgılanamaması veya üretilen insülinin vücutta yeterince etki gösterememesi ile ortaya çıkar En sık görülen diyabet (şeker hastalığı) tipidir Genç insanlarda da görülebilmesine rağmen genellikle 35-40 yaşından sonra ortaya çıkar Tedavisi genellikle beslenme alışkanlıklarının düzeltilmesi, şişman hastalarda kilo verilmesinin sağlanması, düzenli egzersiz ve ağızdan alınan insülin salgılanması ve şekerin kullanımını düzenleyen ilaçlarla tedavi edilir Ancak ilerleyen zaman içinde bu hastalığın tedavisi için de insülin kullanılması gerekebilir
TEDAVİ:
Diyet ve egzersizle kan şekeri kontrolü sağlanamayan Tip 2 diyabetik hastalarda bunu sağlamak için ağızdan şeker düşürücü ilaçlar kullanılabilir Bu ilaçlar etkilerini farklı mekanizmalarla gösterirler
Sulfonilüreler: Pankreastan insülin salgısını arttırır
Örnek: gliclazide (diamicron), Glipizide (Glucotrol XL, Glutril)…Genellikle yemekten 30 dk önce önerilir Sabah ve akşam’a dozlar bölünebilir En önemli yan etkisi hipoglisemidir(şeker düşüklüğü)
Biguanidler: Gerçek bir hipoglisemik ajan değildir, sağlıklı bireylerde kan şekerini düşürmez Bir antihiperglisemik ajandır Pankreastan insülin salgısını uyarmaz Karaciğerden kana glukoz (basit şeker) verilmesini azaltır, vücudumuzda ki dokuların insüline hassasiyetini arttırır
Örnek: Metformin (Glucophage Retard)
Böbrek yetmezliği, karaciğer hastalığı, kalp yetmezliği, dolaşım bozukluğu ve bronşiti (Kronik obstruktif akciğer hastalığı) olanlarda kullanılamaz En sık görülen yan etkisi ishal (ilacın kullanımın devam edildiğinde kendiliğinden düzelir) ve en önemli yan etkiside kullanımı sakıncalı kişilerde kullanıldığında nadiren laktik asidoz komasına yol açabilir
Alfa Glukozidaz İnhibitörü: İnce barsakta yemeklerle alınan şekerlerin barsaklarda parçalanıp, emilmesini ve kana geçmesini engeller Yemeklerin ilk lokması ile birlikte alınmalıdır
Örnek: Acarbose (Glucobay) Bu ilacın en önemli yan etkisi gaz ve şişkinliktir, ilacın kullanımı ile genellikle 2-6 haftada düzelir Düzelme olmazsa veya yakınmalar çok şiddetli ise ilacın değiştirilmesi gerekebilir
Kan şekeri kontrolü diyet, egzersiz ve ağızdan alınan şeker düşürücü ilaçlarla sağlanamayan tip 2 diyabetik hastalarda;
İlaçların kullanılmasının diğer sağlık problemleri nedeniyle sakıncalı olduğu diyet ve egzersizle kan şekeri kontrolü sağlanamayan Tip 2 diyabetik hastalarda;
Tip 1 diyabetik hastalarda diyabet teşhisinden itibaren kan şekeri kontrolünün sağlanması için insülin kullanılması gereklidir
İnsülin Tedavisi:
Günümüzde diyabetik hastalar için hedefimiz kan şekeri değerlerini normal değerlere getirebilmektir İnsülin tedavisinin amacı vücutta eksik olan insülin’i yerine koyarak kan şekeri kontrolünü sağlamaktır İnsülin bağımlılık yapmaz Vücudumuzda insülin eksikliği olduğu müddetçe insülin kullanmamız gereklidir Genellikle vücudumuzda insülin ihtiyacı başladığında pankreasın insülin üreten dokusunun (* hücreleri) en az %80′i harap olmuştur ve harap olan pankreasın insülin üreten dokusu (* hücreleri) ne yazıkki kendini yenileyemez Bu nedenle vücudumuzda yeterince üretilemeyen bu hormonu insülin enjeksiyonları ile dışarıdan sürekli yerine koymamız gerekir
Yeni tanı Tip 1 diyabetiklere, hastanın uyumu da göz önüne alınarak günde 2-4 kez olmak üzere insülin enjeksiyonu önerilir Tip 2 diayabetik hastalarda kan şekeri kontrolüne ve diğer sağlık problemlerine göre günde 1 ile 4 defa insülin kullanımı gerekebilir Hastalar kendi enjeksiyonlarını kendileri yapar ve evde kan şekerlerini glukometre ile takip ederek insülin dozlarını ayarlarlayabilirler
Türkiye’de çeşitli insülin türleri mevcuttur (Şişeler) Flakonlar Mart 2000 tarihine kadar 40 IU/ml insülin içermekteydi ve buna uygun kırmızı kapaklı U-40 yazılı insülin enjektörleri ile birlikte kullanılmaktaydı Ancak Mart 2000′den sonra flakonların yoğunluğu 100 (ünite)IU/ml’e yükseltildi ve bu şişelerin kapakları turuncu renk olarak satışa sunuldu Turuncu kapaklı bu şişelerin içindeki insülin daha yoğun ve mutlaka turuncu kapaklı bu şişeler için hazırlanmış yine kapakları turuncu olan U-100 insülin enjektörleri ile yapılması gerekir (Şekil bununla ilgili tanıtıcı broşür) Turuncu kapaklı 100 IU/ml insülin içeren şişelerdeki insülini turuncu kapaklı enjektörlerinizle yaparken doz değişikliği yapmanıza gerek yoktur Daha önce 18 ünite (IU) yapıyorsanız, yine turuncu kapaklı enjektörle 18 üniteyi turuncu kapağını açtığınız 100 (ünite)IU/ml’lik şişeden çekeceksiniz Turuncu kapaklı 100 IU/ml insülin içeren şişelerdeki insülini eski kırmızı kapaklı enjektörlerinizle yaparsanız ikibuçuk kat daha fazla insülin yapmış olursunuz Bu da kan şekerinizin normal değerlerin altına düşmesine yol açabilir
Orta etkili insülinlere de (NPH) İnsulitard HM, Humulin N örnek verilebilir Bunun dışında iki insülin türünün değişik oranlarda karışımlarını içeren Mikstard HM veya Humulin M insülinler mevcuttur (70/30= %70 NPH, % 30 Kristalize insülin içerir) İnsülin kalemleri ile kullanılan insülinler 100 IU/ml’de insülin içerirler, kartuş formundadırlar ve sadece kalem ile uygulanabilirler İnsülin enjektörleri ile uygulanmaları kesinlikle önerilmez
İnsülin Nasıl Üretilir?
Üretilen ilk insülin preparatları hayvan pankreasından elde edilirken (sığır, domuz ya da sığır/domuz karışımı) son 10 yıl içinde yarı sentetik yolla insan insülini elde edilmiş (Hayvanlardan elde edilen insülin biyolojik ve kimyasal reaksiyonlarla insanın ürettiği insülinle aynı hale getirilmiş) ve daha sonra genetik mühendisliği ile bakteriler ve mayalara insan insülin geni aşılanarak insan insülini üretmeleri sağlanmıştır Günümüzde biyosentetik insan insülinleri rekombinant DNA teknolojisi ile üretilmekte ve şeker hastalarınca yaygın olarak kullanılmaktadır
İnsülinler en basit biçimde kısa, orta ve uzun etki süreli olmak üzere etki sürelerine göre sınıflandırılabilirse de unutulmaması gereken nokta enjekte edilen insülinin emilimi aynı kişide %25 oranında, kişiler arasında ise %50′ye varan oranda değişkenlik gösterebilir
Kısa Etki Süreli İnsülinler:
Bu tür insülinler diğerlerine göre biraz daha hızlı emilir Subkutan (Ciltaltına) enjeksiyondan yaklaşık 30 dk sonra etkisi başlar, maksimum etki süresi 1-3 saat, toplam etki süresi ise 8 saattir Su gibi berrak solüsyon şeklinde olan bu insülinler (regüler, kristalize) yemeklerle ve günde iki kere ya da daha fazla uygulanır Ülkemizde Actrapid HM 100 IU/ml flakon(şişe), Actrapid HM Penfill 100 IU/ml insülin kalemi insülini, Humulin R 100 IU/ml flakon(şişe), Humulin R Prefill 100 IU/ml insülin kalemi insülini bu tür insülinlere örnek olarak verilebilir
Orta Etki Süreli İnsülinler:
İnsülinin etki süresini uzatmak için fizyolojik pH’da çözünürlüğünün azaltılması yoluna gidilmiştir İzofan (NPH) insülinler bu gruba dahildir Bulanık süspansiyon şeklinde mevcut olan bu insülinlerin (sulandırılmış süt gibi veya üzerine su konmuş rakı gibi) etki başlangıcı 15 saat maksimum etki süresi 4-12 saat toplam etki süresi 24 saattirGünde bir yada iki kez uygulanırlar Ülkemizde bu insülini içeren insülin preparatları şunlardır Insulitard HM penfill, Insulitard HM flakon, Humulin N prefill, Humulin N flakon…
Uzun Etkili İnsülinler:
Bu tür insülinlerin etki başlangıcı 4 saat maksimum etki süresi 8-24 saat, toplam etki süresi 28 saattirGünde bir kez uygulanırÜlkemizde uzun etki süreli insülinler bulunmamaktadır
Hazır Karışım İnsülinler:
Başlangıç etkisi daha hızlı olan ve yemeklere bağlı glukoz yükselmesinin üstesinden gelebilecek bir preparat olarak geliştirilen preparatlardırEtki başlangıcı 05 saat,maksimum etki süresi 2-8 saat,toplam etki süresi 24 saat kadardırGünde bir ya da iki kez kullanılır Bu preparatlar nötral kısa etki süreli (regüler) insülinle NPH insülinin karışımıdır Bu insülinlere Mixtard HM Penfill 10,20,30,40,50; Mixtard HM flakon, Humulin M 70/30 prefill, Humulin M70/30 ve 20/80 flakon örnek olarak verilebilir
İnsülini Nasıl Saklamalıyız?
İnsülin preparatlarının raf ömrü 2-8 C’de(buzdolabında meyve, sebzelerin saklandığı kısımda), direkt güneş ışığına maruz kalmadan saklandığında yaklaşık 30 aydır Dondurulmamalıdır Uygun saklama koşullarında insülinlerin raf ömrü 30 ayı aşar
İnsülinler oda ısısında 1 ay bozulmadan saklanabilir(20-25 C) Şişelerin direk güneş ışığında kalması, şişelerin donması, şişelerin aşırı sıcakta bırakılması(yaz sıcağında araba içerisinde unutulması gibi) insülinin bozulmasına yol açar
KOMPLİKASYONLAR:
Şeker hastalığının seyrinde, özellikle kan şekeri kontrolü sağlanamayan diyabetiklerde aşağıdaki durumlar ortaya çıkabilir
Kalp krizi,
İnme(Felç)
Körlükle sonuçlanabilen göz problemleri (Diyabetik retinopati)
Şeker hastalığına bağlı böbrek hastalığı (Diyabetik nefropati)
Şeker hastalığına bağlı olarak sinirlerin harap olması (Diyabetik nöropati)
Periferik damar hastalığı (Bacağı besleyen damarlarda damar sertliğine bağlı daralma, bunun sonucunda dolaşım yetersizliği)
Diyabetik ayak problemleri ( Ayakta gelişen yaraların iyileşmemesi ve yayılması)
Cinsel sorunlar (İmpotans)
Bunlarla ilgili ayrıntılı bilgileri, tanı, tedavi ve korunma yollarını önümüzdeki günlerde sitemizde bulabilirsiniz
Unutmayın iyi kan şekeri kontrolü sağlıklı bir hayat sürmenizi sağlar
Dr Oğuzhan Deyneli
Diyabete Bağlı Gelişen Bazı Göz Problemleri:
Diyabet,hastalarda bazı göz bozukluklarına zemin hazırlar Örneğin göz tansiyonu (glokom) ve katarakt (göz merceğinin bulanıklaşması) şeker hastalarında normalden iki kat daha fazla görülmektedir Fakat en önemli göz bozukluğu diyabete bağlı `retinopati´dir (Gözün görmemizi sağlayan tabakasının diyabete bağlı hasar görmesidir)
Diyabete bağlı retinopati (diyabetik retinopati = kısaca DR ),tüm dünyada görme kaybı yapan nedenlerin başında gelmektedirHer yıl dünyada 25000 şeker hastasını kör bırakmaktadırKör olma riski şeker hastalarında şeker hastası olmayanlara göre 25 kat daha fazladır (Prevent Blindness America)Diyabetik retinopati,şeker hastalarının yaklaşık yarısında hafif ya da şiddetli düzeyde görülürBu nedenle birçok kliniğin birlikte yürüttüğü çok merkezli çalışmalarla hastalığın nasıl ilerlediği,risk faktörleri ve tedavi yöntemleri incelenmektedir
Diyabetik retinopati (DR) görülme sıklığı tip 1 diyabette 0-4 yaş arasında %0-7, 5-9 yaşlar arasında %25,10-16 yaşlar arasında %60-71, 17-50 yaşlar arasında %90 oranlarındadır Şeker hastalığındaki retina bozukluğu retina kan dolaşımındaki değişikliklere bağlıdır Nedeni tam olarak bilinmemekle beraber damar çeperinden sızıntı ya da kanlanma bozuklukları bu duruma yol açmaktadır İlkin gözün ağ-tabakasında (retina) noktasal ve daha büyük kanamalar,mikro-anevrizmalar (baloncuklar) ve damarlardan sızıntılar görülürDaha sonra bunlar kanama eğilimli yeni kılcal damarların gelişmesine yol açarlarBu damar gelişimleri yaklaşık 13-15 yıl sonra ortaya çıkmaya başlar 26-50 yaşlar arasında,hastaların %26’sında göz bulguları artık gelişmiştir15 yaşında sonra pubertenin (buluğ çağında) de hormonal etkileriyle,tip 1 diyabette retinopati sıklığı hızla artacaktır
Tip 2 diyabette is retinopati görülme sıklığı yine hastalığın süresiyle doğru orantılıdır ama bazen diyabetik retinopati hastalığın ilk belirtisi de olabilir Bunun nedeni diyabetin henüz klinik olarak anlaşılamadan yıllarca sürmüş olmasıdır Tekrar vurgulamak gerekirse diyabetik retinopati,, diyabet henüz fark edilmeden ortaya çıkmış olabilir
Bazı önemli noktaları şu satırbaşları ile özetleyebiliriz:
Hipertansiyonun kontrolu:
Bir klinik çalışmada,insüline bağımlı diyabetiklerde sistolik (büyük) tansiyonun yükselmesi DR olasılığına işaret etmekte,diastolik(küçük) tansiyonun yükselmesi ise DR nin ilerlemekte olduğunu göstermektedirKronik hipertansiyonlu hastalarda damarlar giderek daralacak,bu da retinanın kanlanmasını bozarak yeni damar oluşumlarına zemin hazırlayacaktırAyrıca diyabetiklerde felç,kalp ve böbrek hastalıkları da sık görüldüğü için tansiyonun kontrolü ayrıca önem taşımaktadır
Kan şekerinin kontrolü:
Bugün bu konuda kesin bir sonuca varılmamakla birlikte,şeker hastalığının başında kan şekerinin sıkı bir şekilde düzenlenmesi yararlı olabilirFakat geri dönüş noktası aşıldıktan sonra o kadar çok hormonal,biokimyasal ve hemodinamik etkiler görülmektedir ki,artık hiçbir sıkı şeker ayarlaması olayı geri çeviremez
Gebelik:
Gebelikte retinada yeni kılcal damarların oluşması hızlanır ve şekerin kontrolü zorlaşır Bu nedenle hamilelikte 2 ayda bir göz muayenesi tekrarlanmalıdırFluorescein anjiografinin bebek üzerince olumsuz etkisi olduğu ispatlanmamakla beraber mümkün olduğunca kaçınılmalıdır
Tedavi:
Şeker hastalığına bağlı retinopatide başlıca tedavi lazer uygulamasıdır Sızıntı yapan baloncuklar kapatılır ve gözün kansız kaldığı için beslenemeyen kısımları lazer ışınlarıyla yok edilirLazer tedavisi kaybolan görmeyi geri getirmemekle birlikte 2 yıl içindeki görme kaybını anlamlı derecede azaltmaktadır(%50 oranında)Lazer tedavisine gerek duyulup duyulmadığı muayenelerde doktorunuz tarafında söylenecek,gerekli olgularda lazer tedavisine rehber olmak üzere göz damarlarının filmi çekilecektir (Fluorescein anjiografi=FFA)Eğer göz içinde görüşü engelleyen yaygın kanamalar varsa ya da yeni damar oluşumları büzülerek retina tabakasını yerinden ayırdıysa,vitreoretinal cerrahi gerekebilirBütün bu girişimlerin amacı yalnızca oluşabilecek kalıcı görme retina kaybını en azına indirgemektir Her muayenede göz tansiyonu da bir bütün içinde değerlendirilmektedirÇeşitli ilaçlar ve ameliyatlarla göz tansiyonu kontrol altına alınmakta ve gerekli tavsiyelerde bulunulmaktadırKataraktlar şeker hastalarında şeker hastaları olmayanlara göre iki kat sık görülmektedirBazı kez gözün lazer tedavisinin yapılabilmesi için kataraktın alınması gerekmektedirAyrıca katarakt ameliyatından sonra DR ‘nin hızlanabileceğinden kontrollere çok önem verilmesi gerekmektedir
Ne yapmalı:
Hastalığın önlenebilmesi için kan şekerinin ve kan basıncının iyi kontrolü ve düzenli kontrol en önemli koruyucu tedavidir Üstelik anlaşılacağı gibi,şeker hastalığına bağlı görme bozuklukları oluşuna kadar beklemek de görme kayıplarının geri döndürülemeyecek düzeye kadar ilerlemesine yol açacaktır Şeker hastalığına bağlı kanama ve sızıntılar keskin görmeyi sağlayan makula (sarı leke) dediğimiz noktada olmadıkça hastanın bunu farkederek doktora gitmesi imkansızdırYapabilecek tek şey düzenli aralıklarla,hiçbir belirti olmasa da,en az 6 ayda bir göz muayenesi olmaktır Eğer göz dibinde bir bozukluk saptanırsa muayene aralıkları kısaltılacak ve gerekirse lazer tedavisi önerilecektir Diğer göz bozuklukları da muayenelerde ayrıca ele alınacaktır
Bölgelere göre değişmekle birlikte ülkemizde ortalama %7 oranında olan şeker hastalarının sayısı 4 milyon, dünyada 120 milyondur Tedavisi bilinmediği zamanlarda erken ölüme yol açan diyabet yeryüzündeki milyonlarca insanın yaşamına mal olduktan sonra bugün ilaçlarla ve uygun beslenme ile kolaylıkla denetim altında tutulabilmektedir
Vücudumuzun Normal Çalışma Düzeni Nedir?
Enerji ihtiyacı vücut büyüklüğü ve kompozisyonu, yaş, cinsiyet ve fizik aktivite ile ilgili olup yediklerimizle sağlanır Yiyecekler 3 ana besin öğesi içerir;
1Karbonhidratlar (Şekerler)
2Yağlar
3Proteinler
Karbonhidratların asıl görevi, vücuda enerji sağlamaktır Bu işlevi pankreas bezinin salgıladığı insulin adı verilen bir hormon sayesinde gerçekleştirir İnsülin enerji sağlanmasında bir anahtardır
Şema 1:Karbonhidrat :-):-):-):-)bolizması
Yenilen karbonhidratlı gıdalar sindirim sisteminde en küçük yapı taşları, şekere(glukoz) dönüştükten sonra emilerek kana geçerler Enerji vermek amacıyla hücrelere insülin sayesinde giriş yapabilirler
Şeker hastalığı nedir? Farklı tipleri var mıdır?
Şeker hastalığı, pankreas adı verilen organ içinde , adacıklar şeklinde kümelenen yapıtaşlarından , insulin hormonu salgılayan beta hücrelerinin herhangi bir nedenle sayısında ya da işlevlerinde azalması sonucu başlayan bir hastalıktır
Şeker hastalığının birbirinden farklı iki klinik şekli mevcuttur:
- Tip 1 diyabet
- Tip 2 diyabet
Tip 1 Diyabet
Vücudumuzun enerji ihtiyacı yiyeceklerimizdeki temel besin öğeleri karbonhidrat, protein ve yağlardan sağlanır Emilebilmek için en küçük parçalarına ayrılan bu besin öğelerinin en önemlisi “glukoz” adı verilen basit şekerdir Glukoz başta beyin olmak üzere vücudun tüm organlarının önemli bir enerji kaynağıdır Hücreler ihtiyacı olan glukozu, midenin arkasında bulunan pankreas bezinin salgıladığı bir hormon yardımıyla kullanır İnsülin olarak bilinen bu hormon vücutta yapılamaz ise alınan gıdalar enerji olarak kullanılamayacaktır İnsülin hormonunun mutlak eksikliğine bağlı olarak meydana gelen şeker hastalığına Tip 1 Diabetes Mellitus denir
Her yaşta görülebildiği gibi, sıklıkla çocukluk ve gençlik yaşlarında başlar, bu nedenle juvenil diyabet adı da verilir Ülkemizde 4 milyonun üzerinde olduğu sanılan şeker hastalarının %10′u, yani yaklaşık 400000 kişi bu tip şeker hastasıdır
Tip 1 Diyabet sebepleri nelerdir?
Normal kişilerde vücudu dışarıdan gelen yabancı etkenlere karşı korumakla görevli bir bağışıklık sistemi vardır Bu sistemin herhangi bir nedenle (virüs, ilaç, aşılanma, fizik veya pişik stres vb) normalden sapması sonucu kendi hücrelerini yabancı olarak algılaması, onlara saldırması ve tahrip etmesiyle meydana gelen hastalıklara “otoimmun hastalıklar” denir Tip 1 diyabet denilen şeker hastalığı da, bu otoimmun hastalıklar grubuna dahildir Bilinmeyen bir sebeple harekete geçen bağışıklık sistemi, insülin yapımını üstlenen pankreas beta hücrelerini tahrip etmektedir Bu tahribat %80′in üzerine ulaştığında hastalık belirtileri ortaya çıkmaya başlar
Tip 1 diyabet gelişimi açısından kimler daha yüksek risk taşır?
Yakın akrabalarında (anne, baba, kardeş, çocuk) Tip 1 diyabetli bulunan kişilerde, ailesinde 4′den fazla sayıda Tip 2 diyabetli olanlarda, gebelik sırasında diyabet ortaya çıkan kişilerde hayatlarının ileri dönemlerinde Tip 1 diyabet gelişme riski daha yüksektir
Tip 1 diyabetin belirtileri nelerdir?
Keton cisimciklerin üretilmesi sonucunda,
- Bulantı, kusma
- Yorgunluk
- Karın ağrısı
- Derin solunum, aseton kokusu
- Baygınlık hissi, dalgınlık
- Kilo kaybı
Şekerin yüksek olması sonucunda,
- İdrara çıkmada artış (özellikle geceleri)
- Sıvı kaybı
- Susama, ağız kuruması
- Çok idrar yapmak Vücutta insülin yapılamadığı zaman, insülinin, normalde sorumlu olduğu işlevler yapılmaz, yani glukoz hücreler tarafından enerji olarak kullanılamaz ve kanda birikir, belli bir düzeyden sonra da böbrekten atılmaya başlar Şeker beraberinde suyu da sürükleyeceğimden kişi çok idrara çıkmaya başlar
- Çok su içmek İdrarla aşırı su kaybedince aşırı su içilir
- Zayıflamak Öte yandan alınan gıdalardan yararlanamayan vücut hücreleri enerji kaynağı olarak depolardaki yağları yakıt olarak kullanmaya başlar ve kişi zayıflar
Bu belirtilerin ortaya çıkması için gereken süre, pankreas bezi beta hücrelerindeki yıkımın hızı ve süresine bağlıdır Tahribat haftalar, aylar hatta yıllar boyunca sürebilir Yıkımın hızlı ve kısa sürede tamamlandığı durumlarda vücut enerji ihtiyacı için kendi proteinlerini ve yağlarını kullanmak zorunda kalır Özellikle yağların aşırı yıkımıyla oluşan, son ürünlere keton cisimleri adı verilir; vücut için zararlı atıklardır, birikerek ketoasidoz denilen acil bir tabloyu meydana getirirler Ketoasidozun belirtileri karın ağrısı, hızlı solunum, aşırı halsizlik ve yorgunluktur ve bu tablo derhal hastaneye başvurmayı gerektirir
Tip 1 diyabette tedavi nasıl olmalıdır? (İnsülin olmazsa olmaz mı?)
Tedavinin diğer temel taşları ise düzenli , dengeli beslenme ; egzersiz ve eğitimdir İdeal şeker düzeyi sağlamak için gün boyu belirgin özen ve günlük bakım gerekir Kişinin kendini iyi hissetmesi ve sağlıklı yaşam sürdürmesi için gereken bakım hayat biçimi haline getirilmelidir
Tedavide başarı sağlamak için yardımcılarınız kimlerdir?
Vücutta damarın olduğu her organı etkileyen ve ömür boyu süren bir hastalık olduğu için Tip 1 diyabetiklerde iyi bir bakım sağlanmasının ön şartı bir ekip gerekliliğidir Günlük özen ve bakımı öğretmek için pekçok kişi hastanın yardımcısıdır
- Yardımcıların başında diyabette uzmanlaşmış doktor gelir Doktor hastaya özel tedavi programları yapar
- Diyetisyen tedavinin temel taşı olan diyetin düzenlenmesinde gereklidir
- Diyabet eğitimcisi hastalara şeker hastalığı konusunda eğitim veren kişidir
- Hemşire, diyetisyen ya da pratisyen hekim diyabet eğitimcisi
Pekçok ülkede bu eğitimi veren sertifikalı programlar uygulanmaktadır
Bu kişiler özel durumlarda, hastalık hallerinde ya da kan şekeri düştüğünde neler yapılması gerektiği konusunda da eğitim veren bazı gönüllü kuruluşlar, dernek ve vakıflar da diyabetiklere yol gösteren diğer yardımcılardır
Günlük insülin tedavisi nasıl yapılmalıdır?
İnsülin protein yapısında bir hormon olduğundan midede sindirilir Bu nedenle ağız yoluyla hap şeklinde kullanılamaz; sadece enjeksiyon tarzında kullanılabilir Günümüzde insan insülinine benzer yapıda, saflaştırılmış preparatlar kullanılmaktadır Günlük insülin ihtiyacı hastanın boy, ağırlık, yaş, gıda tüketimi ve aktivite düzeyine göre değişir Ayrıca araya giren başka bir hastalık, stres ya da kullanılan diğer ilaçlar insülin dozunu etkileyebilir
İnsülinin saklanma koşulları +4°/+8°C’dır Bu özellik aktivitesi fazla, yaşantısı yoğun hastalarda kullanım zorluğu yaratmaktadır Bu nedenle, yapılan araştırmalar ve teknolojik gelişmelerle insülinin klasik enjektörlerin yanısıra kalem enjektörler ile de kullanılması sağlanmıştır
Tip 1 diyabette acil sorunlar nelerdir?
Tip 1 diyabetli kişi düzenli beslenme , egzersiz ve uygun insülin tedavisinde sorunsuz bir yaşam sürdürür Ancak insülini uygun teknikle, yeterli dozda ve zamanında kullanmayan, diyet düzenine uymayan ya da egzersiz yapmayı aksatan hastalarda kan şekeri yükselebilir (hiperglisemi)
Bunun aksine insülini aşırı dozda kullanan ya da önerilen gıdaları zamanında ve yeterince yemeyen, alkol kullanan veya aşırı egzersiz yapan hastalarda kan şekeri aniden hızla düşebilir (hipoglisemi)
Kan şekeri düştüğünde neler yapılmalıdır?
Kan şekeri düşmesi de yükselmesi gibi acil müdahale gerektiren önemli bir durumdur Bu nedenle diyabetli kişi bir kolye, bilezik ya da saat kayışında diyabet kimliği taşımalıdır Diyabetlinin bir öğün ya da ara öğün geciktirmesi ya da her zamankinden fazla hareket yaparak fazla enerji harcaması sonucunda oluşan hipoglisemi durumunda hastada terleme, titreme, renk solukluğu, sinirlilik, huzursuzluk farkedilir Gerekli önlemler alınmazsa uyum güçlüğü, sonra da şuur kaybı oluşabilir
Hipoglisemide yapılması gerekenler diyabetikte izlenen belirtilere göre değişir
Belirtilerin hafif olduğu durumlarda 2-3 adet kesme şeker bir bardak ılık suda eritilip içirilir ya da 1 bardak şekerli meyva suyu verilebilir İyilişme belirtileri görülmezse 2 çay kaşığı dolusu şeker veya 5-6 adet kesme şeker az miktarda suda eritilip küçük aaaaaaar halinde içirilmelidir
Şuur kaybının olduğu hipoglisemide ise ağızdan şeker veya şekerli su verilemez Bu durumda kas içine glukagon injeksiyonu gereklidir ve bu iğnenin uygulanması hayati önem taşır
Kan şekeri yükseldiğinde neler yapılmalıdır?
Sık idrara çıkma, ağız kuruluğu, çok su içme, ciltte kuruma ve yaralarda geç iyileşme, halsizlik, yorgunluk ve zayıflama belirtileri olan diyabetlide kan şekeri yüksek demektir Bu durumda kullanılan insülinin :
- son kullanım tarihinin,
- dozunun,
- uygulama tekniğinin doğru olup olmadığı araştırılmalıdır
Bol su içildiği, önerilen insülin rejimine ve beslenme planına uyum tam olduğu halde hiperglisemi sürüyorsa hasta derhal doktoru ile iletişim kurmalıdır
Tip 1 diyabet tedavisinde yenilikler var mı?
Günümüzde Tip 1 diyabetin kesin tedavisi için yapılan çalışmalarda insülin yerine adacık dokusu ya da pankreas nakli gündeme gelmiştir Ancak bu nakillerde en önemli sorun doku reddidir Ve doku reddini önlemek için immunsüpresif adı verilen, önemli yan etkileri olan, pahalı ilaçlar kullanılmaktadır Bu nedenle adacık nakli tedavisine kesin çözüm olarak bakan araştırıcılar daha az zararlı immunsüpressif ilaç arayışı içindedirler
Tip 2 Diyabet
Genellikle 40 yaşın üzerindeki kişilerde görülen diyabet tipidir Başlangıç döneminde pankreas yeterli miktarda insülin salgıladığı halde salgılanan insülinin hücreler tarafından kullanılamaması söz konusudur Hastalığın ilerleyen dönemlerinde pakreastan insülin sağlanması da yetersiz hale gelir
Bu tip diyabetiklerde rahatsızlık uzun yıllar klinik belirti vermeyebilir Yaşamın ileriki yıllarında araya giren bir infeksiyon , stres, ameliyat, gebelik, zaten azalmış olan beta hücre sayısının daha da düşmesine neden olarak diyabeti klinik olarak ortaya çıkarabilir
Tip 2 diyabet riski kimlerde daha fazladır?
(Aşırı şeker yemek hastalığa yol açar mı?)
Hazırlayıcı etkenler, genetik zemin ve :-):-):-):-)bolik bozukluk olmadan aşırı şeker alımı ile şeker hastalığı arasında bir ilişki yoktur Sağlıklı insanların fazla miktarda şeker alması, şeker hastalığını ortaya çıkarıcı faktör değildir
Ailesinde diyabetli olanlar şişman kişiler, 4 kg’dan daha ağır bebek doğuran kadınlar, stres altında yaşayan kişilerde diyabetin görülme riski daha fazladır Ayrıca pankreasın kronik iltihabı, pankreas tümörleri ve ameliyatları ile hipertiroidi, akromegali gibi bazı hormon hastalıkları Tip 2 diyabete yol açabilir
Tip 2 diyabetin belirtileri nelerdir?
İlk göstergelerden birisi aşırı miktarda idrar çıkma gereksinimi ve bunun yanısıra görülen susuzluktur Diyabetli iştahlıdır, ama buna rağmen kilo kaybı ve güçsüzlük görülebilir Yaşlılar hastalığa yakalandığında sık sık halsizlikten, hiç nedeni yokken yorgunluktan ve çok kolay becerebildikleri bazı işleri yapamadıklarından yakınırlar Kaslarda zaman zaman ağrılar ve sızılar baş gösterir Kimi durumlarda görme bozuklukları ortaya çıkar, deri kurur ve çöker, cilt yaralarının geç iyileşmesi, kuru ve kaşıntılı bir cilt, sık sık infeksiyon gelişmesi, ellerde ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma Tip 2 diyabetin sık giden belirtilerindendir Bu belirtiler zaman içinde yavaş yavaş ortaya çıkar
Aşırı soluma, soluğun aseton kokması, dil kuruluğu da komanın ön belirtisi olarak ciddi belirtilerdir Derhal hastaneye başvurmayı gerektirir
Tip 2 diyabet tedavisinin esasları nelerdir?
Birinci basamak tedavi planında:
- Diyet yani beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi,
- Yaşam tarzının değiştirilmesi,
- Egzersiz programlarının uygulamaya konması yer almaktadır
Eğer, bu tedavi planı ile kan şekeri normal sınırlar içinde tutulamazsa ağızdan hap olarak alınan şeker düşürücü ilaçlar tedaviye eklenir Ancak bazı hastalarda kan şekeri düzeyini normal sınırlar içinde tutabilmek için insüline ihtiyaç duyulabilir Bu durumlarda uygun dozda insülin enjeksiyonları ile tedavi desteklenir
Diyette nelere dikkat edilmelidir?
Diyabette, beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesinin amacı diyabetli bireyin hayatı boyunca uygulayabileceği en ideal beslenme programını oluşturarak kan şekerini normal sınırlar içinde tutmak, hiperglisemi (kan şekeri yüksekliği) ve hipoglisemiyi (kan şekeri düşüklüğü) önlemek, ideal vücut ağırlığını sağlamak ve korumaktır Bunun için yeterli miktarda ve uygun zamanda yemek yenilmesi, besin çeşitliğinin sağlanması, diyetteki posa içeriğinin arttırılması, basit şekerlerin (toz ve kesmeşeker, bal, tatlı, meyve suyu vs) tüketilmemesi önerilir
Egzersizde dikkat edilecek hususlar nelerdir?
- Kişiye uygun aktivite tipi ve programı uygulanmalıdır
- Egzersize başlarken süre kısa tutulmalı (günde 5-10 dakikayla başlanmalı) ve giderek arttırılmalıdır
- Egzersiz her gün düzeni olarak yapılmalı, egzersiz sırasında pamuklu çoraplar tercih edilmelidir
- Egzersiz esnasında aktif olarak çalışacak kasların olduğu bölgelere insülin yapılmamalı, aç karnına egzersize başlanmamalıdır
- Egzersiz sırasında meydana gelebilecek kan şekeri düşmelerine karşı dikkatli olunmalı ve kan şekeri ölçülmelidir
- Egzersiz sırasında oluşabilecek hipoglisemi riskine karşın mutlaka basit şeker içeren besinler; (Kesmeşeker, şeker tableti veya meyve suyu vs) bulundurmaya dikkat edilmelidir
Şeker düşürücü (oral hipoglisemik) haplar nelerdir?
Ülkemizdeki mevcut ilaçlar etki mekanizmalarına göre 3 grupta incelenebilir:
- Sulfonilüreler: pankreastan insülin salınımı arttırır ve vücudu insüline daha duyarlı hale getirirler Betanorm, Diamicron, Diabinese, Glutril, Gliben, Glucotrol XL, Minidiab, Amaryl bu grup ilaçlardandır
- Biguanidler; insülin mevcudiyetinde hücrelere glukoz (şeker) girişini arttırarak kan şekerini düşürürler, ayrıca baırsaktan şeker emilimini azaltırlar Bu grup ilaçlar arasında Glucophage, Glukophage Retard, Glukofen, Glukofen Retard, Glukoformin, Glukoformin Retard sayılabilir
- Alfa- Glukosidaz inhibitörleri; Ülkemizde Glucobay adıyla bilinen bu grup ilaçlar, baırsakta karbonhidratların parçalanmasını yavaşlatarak yemek sonrası olan kan şekeri yükselmelerini azaltırlar
Tip 2 diyabette hangi durumlarda insülin tedavisi gerekmektedir?
Beslenme planı, egzersiz ve şeker düşürücü ilaçlara rağmen kan şekeri yüksek seyreden hastalarda, ameliyat olacak hastalarda, ameliyat döneminde, hamilelikte, ağır bir infeksiyon geçirirken, ayak yarası olanlarda, diyabete bağlı komplikasyonların gelişmeye başladığı hastalarda mutlaka geciktirilmeden insülin tedavisi uygulanmalıdır
Evde kan şekeri takibi nasıl yapılmalıdır?
İster ağızdan şeker düşürücü hap, ister insülin kullanıyor olun, haftanın belirli günlerinde kan şekerinizi ölçmeniz doktorunuza kan şekeri düzeninizin iyi gidip gitmediği hakkında fikir verir Bu nedenle insülin kullanan Tip 2 diyabetlilerin kahvaltı, öğlen ve akşam yemeği ile gece öğünden önce olmak üzere günde dört kez şeker ölçüm cihazı ( glukometre) ile kan şekeri ölçümü yapması gerekir Bu ölçümün haftada kaç kez yapılacağı doktorunuz tarafından belirlenir İnsülin kullanmayan Tip 2 diyabetlilerin ise genelde haftada iki gün günde iki kez kan şekerini ölçmesi yeterlidir Hastalığınıza ve yaşam şartlarınıza en uygun kan şekeri ölçüm programının hazırlanmasında doktorunuzdan veya diyabet eğitimcinizden yardım alabilirsiniz

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.