Prof. Dr. Sinsi
|
Polonezköy
XVII yy sonunda Kral III Yan (Jan) Sobieski, (1629-1696) tahttan indirilmişti Ülkede karışıklık hüküm sürüyordu Kralın ölümünden sonra 1696 yılında Polonya'da Fransız prensi Konti ile Saski Prensi Frederik August arasında taht kavgası çıktı Ordusuyla Polonya sınırını ilk önce geçen Saski Prensi Frederik August, Krakovv'u alarak, III August adıyla taç giydi![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
XVIII yy 'da Polonya'da III August baştaydı Ülke tamamen güçsüz düşmüştü, anarşi hüküm sürmekteydi Bu sırada politika sahnesinde genç Stanislav August Poniatowski, (1732-1798) görünmeye, başladı Kral III August (1733-1763) tarafından Rus Çariçesi Elizabeth'e elçi olarak gönderilen Poniatowski, Çariçe Katerina'ya âşık oldu (sonraki adıyla, Çariçe II Katerina)![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
1756 yılında sevgilisiyle Ömür boyu beraber olmanın çârelerini düşünen genç aşığın aklına, Katerina ile evlenebilmesinin, ancak kendisi kral olursa mümkün olabileceği geldi Öyleyse Polonyalılar onu kral olarak seçmeliydiler Bir masal kahramanı gibi davranan Poniatovvski, sonunda sadece sevdiği kadına kavuşabilmek için, taç giyecekti II Katerina başa geçtikten sonra 1762 yılında Kont Kayzerling'i, Poniatowski'yi kral seçtirmek üzere büyükelçi olarak Polonya'ya yolladı Böylece 7 Eylül 1764 yılında Poniatowski kral seçildi Ponîatowski tipik bir demokrattı Hükümetin, halkın görüşleri ile yönetilmesi gerektiğine inanıyordu Ama Poniatowski'ye karşı olan asiller, kraldan nefret etmekte ve çeşitli politik oyunlarla onu düşürmeye çalışmaktaydılar Asillerin krala karşı olan bu tutumları ve sürekli olarak çevirdikleri entrikalar, ülkede iç karışıklıklara yol açıyordu Polonya tamamen güçsüz ve her türlü politik oyuna açık duruma gelmişti Poniatowski asilzade evinde büyümüş, iyi eğitim görmüş bir aristokrattı Avrupa'nın en zeki kişileri arasında yer almasına rağmen, iyi bir politikacı değildi Bu yüzden çok iyi hazırlanmış hükümet programını uygulama fırsatı bulamadı![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
1795 yılında Rus yönetiminin emriyle son Polonya kralı askerlerin gözetiminde Polonya'yı terk etmek zorunda kaldı 1798 yılında sürgün edildiği Petersburg'da öldü Saint Katerina kilisesinin mezarlığına gömüldü 1938 yılı Temmuzunda Sovyetler Birliği Yönetimi, Kralın lahdini Polonya'ya teslim etti Lahit Bug nehri kıyısındaki, Brzesc şehri yakınındaki Poniatowski ailesinin özel mülkü olan Wolçin'deki kilise içinde gömüldü Bu arazinin bulunduğu topraklar, II Dünya Savaşı'ndan sonra Sovyetler Birliği sınırları içinde kaldı Bu süre içinde Avrupa Devletleri de aralarında anlaşamıyorlardı Ama bütün bu anlaşmazlıklara rağmen Avusturya, Rusya ve Prusya, Polonya'yı aralarında paylaşma konusunda birleştiler![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
1772 yılında üç büyük devlet, Polonya'nın parçalanması anlaşmasını imzaladılar Bu anlaşmaya göre; Güney Bölgesi (Galiçya) Avusturya'ya; orta ve kuzeyi Prusya'ya, Niemen ve Bug nehrinin doğu kısmı ise, Rusya'ya geçti![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
XVIII yy başında Polonya, komşuları Rusya ve Prusya'dan daha zengin ve daha büyük bir savaş gücüne sahipti Yüzyılın ikinci yarısında Orta-Doğu Avrupa'da yeni bir kuvvet dengesi doğdu Buna göre Rusya ve Avusturya güç kazanıyor, Polonya ve Türkiye güç kaybına uğruyorlardı![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
XVIII yy ortalarında Osmanlı Devleti, parçalanmış olan Polonya'nın müttefiki durumundaydı Ama ne yazık ki geçmişin bu iki kuvvetli ülkesi, artık çöküşlerini durduracak güçte değildiler![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Bu gelişmeler sebebiyle, XVIII yy 'ın ikinci yarısında istanbul, Polonyalı siyasî göçmenlerin sığınak yeri halinde gelmişti Bu süre içinde Osmanlı Devleti, Kazimierz Pulavski (Savannah kahramanı) ve bir çok Polonyalıya kucak açtı![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
XVIII yy sonunda artık Polonya krallığı yoktu Ama Osmanlı İmparatorluğu, Polonya'nın parçalanmasını hiç bir zaman tanımadı Hatta bu konuda gelmesi beklenen Leh Elçisi için, Bâb-ı Âli'de verilen her ziyafette, devamlı boş bir iskemlenin bulundurulduğu söylentisi çıkmıştı Ayrıca İstanbul'da Leh Elçiliğinin kendi mülkü olan Elçilik binası, Lehistan'ın parçalanmasından sonra Bâb-ı Âli'nin korunmasına alınmıştı Bu da Leh egemenliğinin simgesi olan tek toprak parçasının Osmanlı hukukunca tanındığını gösteriyordu Osmanlı İmparatorluğu'nun, Lehistan'ın parçalanmasını tanımaması, iki ülke arasında eski anlaşmazlıkların da giderilmesini sağladı![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Leh sokağındaki Elçilik binasının bulunduğu alan, sonradan, Fransız Büyükelçiliği ile İtalyan Başkonsolosluğu arasında paylaşıldı Düşmanları tarafından güçsüz düşürülen ve sürekli tehdit edilen iki ülke, aralarında yakınlık arıyorlardı Ama doğrudan politik ve askeri işbirlikleri olmadı![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
XIX yy 'da, Avrupa'nın bir çok ülkesinde, diktatörlük, haksızlık ve gericilik hüküm sürmekteydi Türkiye ise, artık reform yolunda ilerlemeye başlamıştı Aynı zamanda çok sayıda Polonyalı göçmen de, hükümet kademelerinde görev almaya başlamıştı Polonyalı göçmenler, Türkiye'nin Avrupalılaşmasında ve liberalleşmesinde çaba sarf ediyorlardı Prens Adam Jerzy Çartoriski (Adam Jerzy Czartoryski) (1770-1861) ('Taç giymeyen Polonya Kralı") Avrupa ülkeleriyle ilişkileri sayesinde, o zamanlarda yeni gelişen Türk diplomasisine çok faydalı oldu Polonyalılar her zaman Türkiye'nin, bağımsızlığına kavuşmaları için yardımcı olacağı umudunu taşıdılar Tanzimat Devri'nde Polonyalı siyasî göçmenler arasında Türkiye'ye büyük ölçüde bir akış görüldü Osmanlı imparatorluğu ülaaai modernleştirmek için sadece teknik alanda değil, askerî alanda da kalifiye elemana ihtiyaç duyuyor; batıyı örnek olarak alıyordu Bu noktada Türkiye'nin gerekli eleman ihtiyacı ile Polonyalıların bağımsızlıklarını sağlama umutları, iki ülke arasındaki ilişkiyi canlı tutuyordu![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
1831 yılındaki Kasım ayaklanması trajedisi, sadece Polonya'nın bağımsızlık umudunu yıkmakla kalmadı, aynı zamanda bir çok kişinin ölümüne, bir çoğunun da ölüm korkusuyla ülaaai terk etmesine yol açtı Çok sayıda Polonyalı Fransa'ya kaçtı![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
1833 yılı Şubatında Paris'te Türk Elçisi bulunan Namık Paşa ile Prens Adam Çartoriski arasında, Türk topraklarında bir Polonya Kolonisi kurulması konusundaki ilk görüşme yapıldı Aynı yılın Nisan ayında Türk Elçisi konuyu bu kez General Dembinski ile görüştü Hatta bir kaç bin Polonyalının Osmanlı Ordusu'nu düzenlemek için Fransa'dan Türkiye'ye getirilmesi projesi gündeme getirildi Prens Adam Çartoriski Divan Heyetinde yer alacak, bir grup polonyalı ise tarım kolonisi kuracaktı Prens Adam Çartoriski bu projenin gerçekleşeceğine pek inanmıyordu, ama General Dembinskiden konuyu incelemesini istedi Sonuçta Türk teklifi sadece proje olarak kaldı Fransa'da bulunan göçmenler Türkiye'ye gelmedi Sadece General Vojceh Hişanovski (Wojciech Chrzanovvski 1793-1861) ordu danışmanı olarak İstanbul'a geldi (1836)
Rusya, 1831 yılında Polonya Savaşı'nı kazandıktan sonra Avrupa'da siyasî ağırlığı artmış Balkanlar ve Boğazlar hakkındaki eski emperyalist düşünceleri tekrar canlanmıştı![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
1849 yılında Avrupa'da yeni Polonya göçmen dalgasının çoğalmasıyla Prens Adanı Çartoriski Osmanlı Hükümeti'ne, Osmanlı topraklarında askerî karakterde bir Polonya tarım kolonisi kurulmasını teklif etti Osmanlı Hükümeti bu teklifi kabul etti ama, yerleşme alanı olarak Kıbrıs'ı gösterdi Aynı zamanda askerlere Malta'ya gitmeleri de teklif edildi Teklifi az sayıda asker kabul etti (Graboyski, General Vladislav Zamoys-ki, Bystonovski ) Osmanlı yönetimi Kıbrıs'ın yerleşme alanı olarak gösterilmesine gerekçe olarak, ada toprağının verimli olmasını ve nüfus azlığını gösterdi Türkiye koloni projesini kabul etmeye istekli gözüküyordu Ama karar almayı a-çıkça geciktiriyordu: Rusya'dan çekiniyor Fransa ve İngiltere'nin muhtemel desteğini bekliyordu Diğer taraftan Prens Çartoriski Polonyalı göçmenlerin Batı Avrupa'dan getirilmelerinde zorluklar görüyordu Yerleşme alanı olarak Kıbrıs'ın seçilmesi, onu memnun etmedi Kıbrıs'ın Avrupa'dan ve Polonya topraklarından çok uzakta olduğunu düşünüyordu Sonraki siyasî olaylarda Rusya ve Avusturya'nın Polonya'ya karşı kesin düşmanca davranışları, bu projenin gerçekleştirilmesini engelledi Ülkelerinde gerçekleşmeyen devrimden kaçan Macarlar ve Polonyalılar, Türkiye'ye Avrupa'nın Milliyetçilik anlayışını getirdiler Bir çoğu İslâm dinini kabul edip Türkiye'ye yerleşerek yeni fikirlerin gelişmesinde büyük rol oynadılar![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
1849 yılında Rusya ve Avusturya, Macaristan'dan, Osmanlı İmparatorluğu'ndan kaçan Macar ve Polonyalıların geri verilmesini istediler Osmanlı imparatorluğu bu ülkelerle savaş tehlikesini göze alamazdı Güçlü iki devlet, sürekli olarak, kaçanların iade edilmesini istiyordu Kaçakların iade edilmemesi için İslâm dini kabul etmeleri yolu, tek çare olarak kalıyordu, İslâm kurallarına göre İslâm dinini kabul edenler, asla iade edilemezdi![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Rusya'nın Osmanlı Devleti'nden geri verilmesini istediği Polonyalıların arasında General Dembinski, Jozef Bem, VVysocki gibi yüksek rütbeli subaylar ve başka Polonyalılar da bulunuyordu, İstanbul'daki Rus temsilcisi Vlodimiej Titov, adı geçen kişilerin hemen tevkif edilmelerini ve Rus hükümetine teslim edilmelerini, Osmanlı Devleti'nden resmen istedi Teslim edilmemeleri halinde savaş tehdidinde bulundu, İslâm kurallarına göre islâm dinini kabul edenlerin geri verilmesi söz konusu olmuyordu Böylece İslâm dinini kabul ederek Osmanlı ordusunda görev alan polon-yalılardan General Jozef Zacharias Bem (1794-1850), 1839 yılı Ekiminde İslâm dinini kabul ederek, Murat Paşa adını aldı![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Daha sonra çok sayıda subay ve er de, kumandanlarının etkisiyle Müslüman oldular Bunların arasında Osman Bey adını alan Albay Dionzi Zariski (Zionizy Zarzycki) de bulunuyordu Polonya'nın çöküşünün nedeni, topraklarının bir kısmının üç yabancı devlet tarafından paylaşıl maşıydı Rusya tarafından ele geçirilmiş topraklardaki Polonyalılara Çar*ın tebaası gibi davranılıyor ve askere alınıyordu, ülkelerinden uzaklara gönderilip, yakınlarından yıllarca ayrılıyorlardı![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
XIX yy başında, özellikle 1831 yılından sonra, Rus Devleti, topraklarını Kafkasya'ya kadar genişletmek istedi Çok sayıda Polonyalı bu savaşa katıldı ve sayısız şehit verdi Kafkasya'da Karadeniz kıyısında oturan isyancı Çerkez milletleri ile Rus Ordusu arasında devamlı savaş sürüyordu O zamanki Rus politikası, Kafkasya'yı silâh gücü ile egemenliği altına alma yolundaydı Yerli halka acımasızca zulüm uygulandı, askerî birlikler, zorla haraç kestiler, arazi ve evlere el koydular Kafkasya'da o zaman binlerce polonyalı vardı Bunların içinde, büyük ölçüde 1831 savaşından sonra Rus Ordusu'na alınan Polonyalı askerler bulunmakta idi Bundan başka her yıl Polonya-Litvanya'dan ayrıca kura ile yüzlerce mahkum, askere alınarak Kafkasya'ya geliyordu![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
1831-1857 yılları arasında Kafkasya'da Rus işgali altındaki topraklardan gelen 300 bin Polonyalı birikti Kafkasya'daki ordu hizmetinde bulunan bu Polonyalılara Ruslar, haydut veya anarşist muamelesi yaparak çok sert davranıyorlardı Rus üstleri, Polonyalı askerleri vahşîce dövüyor, aşağılıyor, intihar edecek veya cinnet getirecek noktaya getiriyorlardı Karşı gelen olursa, olay askerî mahkemede trajik bir şekilde sonuçlanıyordu![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Kafkasya'daki Polonyalılar için "ırkçı propaganda"nın etkisiyle diğer ülke askerleriyle birlikte yaşamak, çok zor ve tatsız bir hale gelmişti Ülke özleminden başka, ulusların bağımsızlığı idealini paylaştıkları ve kendilerine sempati duydukları dağ gerillalarına karşı savaşmak zorunda olmaları da hiç hoşlarına gitmiyordu Bu nedenle, Polonya Ordusu'ndan Rus Ordusu'na alınan bu askerlerin bir çoğu, dağlara, Türkiye'ye ve İran'a kaçtılar Asker kaçakları yakalanırlarsa, Rus Askerî Mahkemesi'nin insanlık dışı cezalarından biri olan, silâh arkadaşları önünde sopa ile dövülme cezasına çarptırılıyorlardı![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Cesur dağlı kabileler, bağımsızlık ve özgürlüklerini elde etmek için kazakların saldırılarına küçük birliklerle baskınlar düzenleyerek cevap veriyorlardı 1839-1840 kışında Çerkezler Mısır'ın ve İngiltere'nin yardımı ile gerçekleştirdikleri ayaklanma hareketi ile, bütün Karadeniz kıyısına hakim oldular Daha sonra kıyı gerisi hattını kuvvetlendirmek için genel bir saldırı hazırladılar Rus Ordusu, Çerkez ayaklanmasını ancak sonbahardan sonra bastırabildi![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Polonyalı askerlerin bir çoğu, kendileriyle benzer durumda gördükleri Çerkezlere karşı savaşmak istemediler Ayrıca savaş kargaşalığının kaçma şanslarını arttıracağını düşündüler Ama daha önce söylendiği gibi asker kaçakları için askerî mahkemece ölüm cezasıyla cezalandırılma tehlikesi vardı Ayrıca kaçamayıp kalanları ise daha iyi bir gelecek beklemiyordu Çerkezlerle dil anlaşmazlığı yüzünden trajik olaylar da meydana geliyordu Çerkezler, teslim olan askerlerin Polonyalı olduğunu bilmeden esir muamelesi yapıyorlar ve köle olarak Türk pazarlarında satıyorlardı![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Üç işgalci devlet hükümetleri, 1831 yılındaki Büyük Polonya Ayaklanmasının bastırılmasından sonra, Polonya aleyhindeki politik çalışmalarını arttırdılar Özellikle Polonyalıların bağımsızlık isteklerini köreltme yolunda ayaklanma üyelerinin yakalanması için düzenlenen operasyonlarda, ortak polis metotları ve işbirliği uygulandılar Yeni baskı ve yakalama yöntemleri geliştirdiler Gerçek dışı haberlerin yayılmasını sağlıyorlar, sonra bu haber doğrultusunda hareket edenleri yakalıyorlardı Bunlardan bir tanesi, Varşova basınından halka duyurulan, Galiçya üzerinden Fransa ve Amerika'ya göç etme imkânının bulunacağı haberiydi Bu habere inanıp Galiçya'ya gidenler, Rus yetkilileri tarafından siyasî suçlu olarak yakalanıyorlardı![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
XIX yüzyılda Avrupa haritasında Polonya Devleti yoktu Köle olarak satılan Polonyalılar, vatandaşlarını kölelikten kurtarabilecek bir büyükelçiliğin olmaması nedeniyle Osmanlı Devleti'nin dört bir köşesine dağılmışlardı![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
O zaman Fransa'da yerleşmiş olan Prens Adam Çartoriski, İstanbul'da kendi olanakları ile bir Polonya Temsilciliği kurdu Bunun ilk yöneticisi, Mihal Çaykovski idi (1804-1886) Temsilciliğin kurulmasından hemen sonra bir grup göçmen, İstanbul'a geldi Prens Çartoriski Çerkezlerin, İranlıların ve Türklerin elinde köle olan Polonyalı askerlerin satın alınmasıyla işe başladı Zorla Rus ordusuna alınıp ordudan kaçan ve yolunu şaşıran asker kaçağı Polonyalıları topladı![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Prens Çartoriski Osmanlı Devleti'ni kendine hareket noktası seçerken, politik amacının gizli tutulması gerektiğini, aksi halde temsilciliğin Rusya tarafından devamlı saldırıya uğrayacağını ve sonunda kapanmak zorunda kalacağını biliyordu Bu nedenle temsilciliğin sadece İstanbul'da bulunan Polonyalıları korumak amacıyla kurulduğu duyuruldu Çartoriski'nin asıl amacı ise, Polonya'nın eski sınırına yakın olan Osmanlı Devleti'nden, Polonya'ya ilerde mümkün olabilecek bir bağımsızlık hareketi için gerekli yardımın yapılabileceği düşüncesiydi![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Prens Çartoriski'nin çevresindeki Polonyalı göçmenlerle Türkler arasında arkadaşlık ilişkileri yaygın idi Polonyalılar arasında Türkiye hakkındaki olumlu havanın yayılmasında, söylentiler de geçerli oluyordu Bunlardan en tanınmış olanı, Ukraynalı bir köylü olan Vernihor'un kehaneti idi Buna göre "eğer bir Türk atına Vistül'den su içirirse, Polonya özgürlüğüne kavuşacaktı" Osmanlı Devleti'nin Polonya'nın paylaşılmasını resmen tanımaması, Polonya Elçisine ait olan yerin resmî toplantılarda boş bırakılması ve eski elçilik binasına ait Pera'daki alanın Sultan tarafından himaye edilmesi, Polonyalıların, Türklere yakınlık duymaları için yeterli sebepleri teşkil ediyordu![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
1872 yılında İstanbul'da bulunan Polonyalı ünlü ressam Yan Mateyko (Jan Matejko), daha sonra yayınladığı seyahat anılarında, İstanbul'da Pe-ra'da Leh Sokağı adlı bir sokağın varlığından bahseder Birkaç yıl sonra, 1886 yılının Ekim ortalarından Kasım'a kadar İstanbul'da bulunan Polonyalı yazar Henrik Sienkieviçte, yine anılarında, Pera'daki "Rue de Pologne" yani Leh Sokağı'ndan söz eder![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Polonya-Türk dostluğunun bir sembolü olan bu sokağa günümüzde eski adının verilmesi, kuşkusuz anlamlı ve yerinde bir jest olacaktır Kafkasya'da Stavropol'de büyük bir Polonyalı grubu vardı Bunlar Çarlık Rusya'sından beri Kafkas topraklarına zorla yerleştirilen Polonyalılardı Bunların arasında 1831 Polonya Ayaklamasından sonra Rus ordusuna katılmaya zorlanan binlerce askerden başka eski kuşak mahkûmlarda bulunuyordu Tiflis Fransız Konsolosu, 1840 yılında Kafkas Ordusu'ndaki 160 bin askerden 25-30 binin Polonyalı olduğunu kaydeder![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Kafkas 7 batalyanunun tamamı, gizli örgüt kurmaktan hükümlü Şimon Konarski ve Örgüt elemanları ile daha önce Kiev Üniversitesi ve Wilno Tıp Akademisi'nde çalışmış kişilerden meydana geliyordu Kafkas ordusunda ayrıca 1853-1856 Kırım Savaşı'nda zorla askere alınan Polonyalılar da bulunuyordu Bunlardan bir çoğu sonradan Osmanlı Devleti'ne kaçmış veya Çerkezler tarafından esir alınarak, köle olarak Osmanlıya satılmıştı![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
![](http://frmsinsi.net/images/forumsinsimages/100/03-09-2012T02-58-345a8955_forumsinsi.net_.jpg)
![](http://frmsinsi.net/images/forumsinsimages/100/03-09-2012T02-58-3439e0c9_forumsinsi.net_.jpg)
![](http://frmsinsi.net/images/forumsinsimages/100/03-09-2012T02-58-34c89ad2_forumsinsi.net_.jpg)
|