Yûnus Sûresi/Yunus Suresi

Eski 09-01-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yûnus Sûresi/Yunus Suresi



YÛNUS SÛRESİ/Yunus Suresi



40,94,95 ve 96 âyetler Medine döneminde, diğerleri Mekke döneminde inmiştir 109 âyettir Sûrede temel konu olarak Allah'ın rahmetinin gazabına üstün olduğu vurgulanmaktadır Sûrede, Yûnus, Nûh ve Mûsâ peygamberler ile bunların kavimlerinin kıssalarına yer verilmektedir Sûre, adını içindeki Yûnus kıssasından almıştır


Bismillahirrahmanirrahim


1 Elif, Lâm, Râ Bunlar hikmet dolu Kitab'ın âyetleridir


2 İçlerinden bir adama, insanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında kendileri için bir doğruluk makamı bulunduğunu müjdele diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki o kâfirler, "Bu elbette apaçık bir sihirbazdır" dediler?


3 Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan, sonra da Arş'a2 kurulup işleri yerli yerince düzene koyan Allah'tır O'nun izni olmaksızın, hiç kimse şefaatçı olamaz İşte o, Rabbiniz Allah'tır O halde O'na kulluk edin Hâlâ düşünmüyor musunuz?


4 Hepinizin dönüşü ancak onadır Allah bunu bir gerçek olarak vadetmiştir Şüphesiz o başlangıçta yaratmayı yapar sonra, iman edip salih ameller işleyenleri adaletle mükafatlandırmak için onu (yaratmayı) tekrar eder Kafirlere gelince, inkar etmekte olduklarından dolayı, onlar için kaynar sudan bir içki ve elem dolu bir azap vardır


5 O, güneşi bir ışık (kaynağı), ayı da (geceleyin) bir aydınlık (kaynağı) kılan, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona menziller takdir edendir Allah bunları (boş yere değil) ancak gerçek ile (hikmeti gereğince) yaratmıştır O, âyetlerini, bilen bir topluma ayrı ayrı açıklamaktadır


6 Şüphesiz gece ve gündüzün ardarda değişmesinde, Allah'ın göklerde ve yeryüzünde yarattığı şeylerde, Allah'a karşı gelmekten sakınan bir toplum için pek çok deliller vardır


7, 8 Şüphesiz bize kavuşacağını ummayan ve dünya hayatına razı olup onunla yetinerek tatmin olan kimseler ile âyetlerimizden gafil olanlar var ya işte onların kazanmakta oldukları günahlar yüzünden, varacakları yer ateştir


9 (Fakat) iman edip salih ameller işleyenlere gelince, Rableri onları imanları sebebiyle, hidayete erdirir Nimetlerle dolu cennetlerde altlarından ırmaklar akar


10 Bunların oradaki duaları, "Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah'ım!", aralarındaki esenlik dilekleri, "selâm"; dualarının sonu ise, "Hamd âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur" sözleridir


11 Eğer Allah insanlara, onların hemen hayra kavuşmayı istedikleri gibi, şerri de acele verseydi, elbette onların ecellerine hükmolunurdu İşte biz, bize kavuşmayı ummayanları, kendi azgınlıkları içinde bocalar halde bırakırız


12 İnsana bir sıkıntı dokundu mu, gerek yan üstü yatarken, gerek otururken, gerekse ayakta iken (her halinde bu sıkıntıdan kurtulmak için) bize dua eder Ama biz onun bu sıkıntısını ondan kaldırdık mı, sanki kendisine dokunan bir sıkıntı için bize hiç yalvarmamış gibi geçer gider İşte o haddi aşanlara, yapmakta oldukları şeyler, böylece süslenmiş (hoş gösterilmiş)tir


13 Andolsun, sizden önceki nice nesilleri peygamberleri, kendilerine apaçık deliller getirdikleri halde (yalanlayıp) zulmettikleri vakit helâk ettik Onlar zaten inanacak değillerdi İşte biz suçlu toplumu böyle cezalandırırız


14 Sonra, nasıl davranacağınızı görelim diye, onların ardından yeryüzünde sizi onların yerine getirdik


15 Âyetlerimiz kendilerine apaçık birer delil olarak okunduğunda, (öldükten sonra) bize kavuşmayı ummayanlar, "Ya (bize) bundan başka bir Kur'an getir veya onu değiştir" dediler De ki: "Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir Ben ancak bana vahyolunana uyarım Eğer Rabbime isyan edecek olursam, elbette büyük bir günün azabından korkarım"


16 De ki: "Eğer Allah dileseydi, ben size onu okumazdım, Allah da size onu bildirmezdi Ben sizin aranızda bundan (Kur'an'ın inişinden) önce (kırk yıllık) bir ömür yaşadım Hiç düşünmüyor musunuz?"


17 Artık, Allah'a karşı yalan uydurandan veya O'nun âyetlerini yalanlayandan daha zâlim kimdir? Şüphe yok ki (böyle) suçlular asla kurtuluşa ermezler


18 Allah'ı bırakıp, kendilerine ne zarar, ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve "İşte bunlar Allah katında bizim şefaatçılarımızdır" diyorlar De ki: "Siz, Allah'a göklerde ve yerde onun bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz!? O, onların ortak koştukları şeylerden uzaktır, yücedir"


19 İnsanlar (başlangıçta tevhit inancına bağlı) tek bir ümmet idiler; sonra ayrılığa düştüler Eğer (azabın ertelenmesiyle ilgili olarak ezelde) Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, ayrılığa düştükleri hususlarda aralarında derhal hüküm verilir (işleri bitirilir)di


20 "Ona (peygambere) Rabbinden bir mucize indirilse ya!" diyorlar De ki: "Gayb ancak Allah'ındır Bekleyin, şüphesiz ben de sizinle birlikte bekleyenlerdenim!"


21 Kendilerine dokunan bir sıkıntıdan sonra, insanlara bir rahmet (ferahlık ve mutluluk) tattırdığımız zaman, bir de bakarsın ki âyetlerimiz hakkında onların bir tuzakları (birtakım tertipleri ve asılsız iddiaları) vardır De ki: "Allah daha çabuk tuzak kurar" Şüphesiz elçilerimiz (melekler) kurmakta olduğunuz tuzakları yazıyorlar


22 O, sizi karada ve denizde gezdirip dolaştırandır Öyle ki gemilerle denize açıldığınız ve gemilerinizin içindekilerle birlikte uygun bir rüzgarla seyrettiği, yolcuların da bununla sevindikleri bir sırada ona şiddetli bir fırtına gelip çatar ve her taraftan dalgalar onlara hücum eder de çepeçevre kuşatıldıklarını (batıp boğulacaklarını) anlayınca dini Allah'a has kılarak "Andolsun, eğer bizi bundan kurtarırsan, mutlaka şükredenlerden olacağız" diye Allah'a yalvarırlar


23 Fakat onları kurtarınca, bir de bakarsın ki yeryüzünde haksız yere taşkınlık yapıyorlar Ey İnsanlar! Sizin taşkınlığınız, sırf kendi aleyhinizedir (Bununla) sadece dünya hayatının yararını elde edersiniz Sonunda dönüşünüz bizedir (Biz de) bütün yaptıklarınızı size haber vereceğiz


24 Dünya hayatının hâli, ancak gökten indirdiğimiz bir yağmurun hali gibidir ki, insanların ve hayvanların yedikleri yeryüzü bitkileri onunla yetişip birbirine karışmıştır Nihayet yeryüzü (o bitkilerle) bütün zinet ve güzelliklerini alıp süslendiği ve sahipleri de onun üzerine (her türlü tasarrufa) kadir olduklarını sandıkları bir sırada, geceleyin veya güpegündüz ansızın ona emrimiz (afetimiz) geliverir de, bunları, sanki dün yerinde hiç yokmuş gibi, kökünden yolunmuş bir hâle getiririz İşte düşünen bir toplum için, âyetleri böyle ayrı ayrı açıklıyoruz


25 Allah esenlik yurduna çağırır ve dilediğini doğru yola iletir


26 Güzel iş yapanlara (karşılık olarak) daha güzeli ve bir de fazlası vardır Onların yüzlerine ne bir kara bulaşır, ne de bir zillet İşte onlar cennetliklerdir ve orada ebedî kalacaklardır


27 Kötü işler yapmış olanlara gelince, bir kötülüğün cezası misliyledir ve onları bir zillet kaplayacaktır Onları Allah(ın azabın)dan koruyacak hiçbir kimse de yoktur Sanki yüzleri, karanlık geceden parçalarla örtülmüştür İşte onlar cehennemliklerdir Onlar orada ebedî kalacaklardır


28 Onların hepsini bir araya toplayacağımız, sonra da Allah'a ortak koşanlara, "Siz de, ortaklarınız da yerinizde bekleyin" diyeceğimiz günü düşün Artık onların (ortak koştuklarıyla) aralarını tamamen ayırırız ve ortak koştukları derler ki: "Siz bize ibadet etmiyordunuz"


29 "Şimdi ise sizin bize tapınmanızdan habersiz olduğumuza dair sizinle bizim aramızda şâhit olarak Allah yeter"


30 Orada herkes daha önce yaptığı şeyleri yoklayacak (ve kendi akıbetini öğrenecek), hepsi de gerçek sahipleri olan Allah'a döndürülecekler ve (ilah diye) uydurdukları şeyler (onları yüzüstü bırakıp) kendilerinden kaybolup gidecektir


31 De ki: "Sizi gökten ve yerden kim rızıklandırıyor? Ya da işitme ve görme yetisi üzerinde kim mutlak hakimdir? Ölüden diriyi, diriden ölüyü kim çıkarıyor? İşleri kim yürütüyor?" "Allah" diyecekler De ki: "O halde Allah'a karşı gelmekten sakınmayacak mısınız?"


32 İşte O, sizin gerçek Rabbiniz olan Allah'tır Hak'tan sonra sadece sapıklık vardır O halde nasıl oluyor da (Hak'tan) döndürülüyorsunuz?


33 Rabbinin yoldan çıkanlar hakkındaki, "Onlar artık imana gelmezler" sözü, işte böylece gerçekleşmiştir


34 De ki: "Allah'a koştuğunuz ortaklarınızdan, başlangıçta yaratmayı yapacak, sonra onu tekrarlayacak kimse var mı?" De ki: "Allah başlangıçta yaratmayı yapar, sonra onu tekrar eder O halde nasıl oluyor da (haktan) çevriliyorsunuz?"


35 De ki: "Allah'a koştuğunuz ortaklarınızdan hakka iletecek olan bir kimse var mı?" De ki: "Hakka Allah iletir" Öyle ise, hakka ileten mi uyulmaya daha layıktır, yoksa iletilmedikçe doğru yolu bulamayan kimse mi? Ne oluyor size? Nasıl hüküm veriyorsunuz?"


36 Onların çoğu ancak zannın ardından gider Oysa zan, hak namına hiçbir şeyin yerini tutmaz Şüphesiz Allah onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilendir


37 Bu Kur'an, Allah'tan (indirilmiş olup) başkası tarafından uydurulmamıştır Fakat o kendinden öncekileri doğrulayıcı ve Kitabı (Allah'ın levh-i mahfuzdaki yazısını) açıklayıcı olarak, indirilmiştir Bunda hiçbir şüphe yoktur (O) âlemlerin Rabbi tarafındandır


38 Yoksa onu (Muhammed kendisi) uydurdu mu diyorlar? De ki: "Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi siz de onun benzeri bir sûre getirin ve Allah'tan başka, çağırabileceğiniz kim varsa onları da yardıma çağırın


39 Hayır öyle değil Onlar, ilmini kavrayamadıkları ve kendilerine yorumu gelmemiş olan bir şeyi yalanladılar Kendilerinden öncekiler de (peygamberleri ve onlara indirilen kitapları) böyle yalanlamışlardı Bak, o zalimlerin sonu nasıl oldu


40 İçlerinden öylesi var ki ona (Kur'an'a) inanır; yine onlardan öylesi de var ki ona inanmaz Rabbin bozguncuları daha iyi bilendir


41 Eğer onlar seni yalanlarlarsa, de ki: "Benim işim bana aittir; sizin işiniz de size Siz benim yaptığımdan uzaksınız; ben de sizin yapmakta olduğunuz şeylerden uzağım (sorumlu değilim)"


42 Onlardan sana kulak verenler de vardır Fakat sağırlara, hele akılları da ermiyorsa, sen mi işittireceksin?


43 İçlerinden sana bakanlar da vardır Fakat körlere, hele gerçeği görmüyorlarsa, sen mi doğru yolu göstereceksin?


44 Şüphesiz Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez; fakat insanlar kendilerine zulmederler


45 Onları yeniden diriltip hepsini bir araya toplayacağı gün, sanki gündüzün bir saatinden başka kalmamışlar (yeni ayrılmışlar) gibi, aralarında tanışırlar Allah'a kavuşmayı yalan sayanlar ziyana uğramış ve doğru yolu bulamamışlardır


46 Onları tehdit ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana göstersek de, (göstermeden) seni vefat ettirsek de sonunda onların dönüşü bizedir Sonra, Allah onların yapmakta olduklarına da şahittir


47 Her ümmetin bir peygamberi vardır Onların peygamberi geldiği (tebliğini yaptığı) zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez


48 "Eğer doğru söyleyenler iseniz, (söyleyin) bu tehdit ne zaman (gerçekleşecek)?" diyorlar


49 De ki: "Allah dilemedikçe, ben kendime bile ne bir zarar, ne de fayda verme gücüne sahibim Her milletin bir eceli vardır Onların eceli geldi mi, ne bir an geri kalabilirler ne de öne geçebilirler"


50 De ki: "Söyleyin bakalım, onun azabı size geceleyin veya gündüzün (ansızın) gelecek olsa, suçlular bunun hangisini acele isterler?!" (Bunların hiçbiri istenecek bir şey değildir)


51 (Onlara) "Azap gerçekleştikten sonra mı ona iman ettiniz? Şimdi mi!? Oysa siz onu acele istiyordunuz" (denilecek)


52 Sonra da zulmedenlere, "Ebedî azabı tadın! Siz ancak vaktiyle kazanmakta olduğunuzun cezasına çarptırılıyorsunuz" denilecektir


53 "O (azap) gerçek midir?" diye senden haber soruyorlar De ki: "Evet, Rabbime andolsun ki o elbette gerçektir Siz (bu konuda Allah'ı) âciz kılacak değilsiniz"


54 (O gün) zulmetmiş olan herkes, eğer yeryüzündeki her şeye sahip olsa, kendini kurtarmak için onu fidye verir Azabı gördüklerinde, için için derin bir pişmanlık duyarlar Onlara zulmedilmeksizin aralarında adaletle hükmedilir


55 Bilesiniz ki, göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah'ındır Yine bilesiniz ki, Allah'ın va'di haktır Fakat onların çoğu bunu bilmez


56 O diriltir ve öldürür; ancak ona döndürüleceksiniz


57 Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifâ ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur'an) geldi


58 De ki: "Ancak Allah'ın lütuf ve rahmetiyle, yalnız bunlarla sevinsinler Bu, onların toplayıp durduklarından daha hayırlıdır"


59 De ki: "Allah'ın size indirdiği; sizin de, bir kısmını helâl, bir kısmını haram kıldığınız rızıklar hakkında ne dersiniz?" De ki: "Bunun için Allah mı size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz?"


60 Allah'a karşı yalan uyduranların, kıyamet günü hakkındaki zanları nedir? Şüphesiz Allah insanlara karşı çok lütufkârdır, fakat onların çoğu (O'nun nimetlerine) şükretmezler


61 (Ey Muhammed!) Sen hangi işte bulunursan bulun, ona dair Kur'an'dan ne okursan oku ve (ey insanlar, sizler de) hangi şeyi yaparsanız yapın, siz ona daldığınızda biz sizi mutlaka görürüz Ne yerde, ne de gökte, zerre ağırlığınca, (hatta) bu zerreden daha küçük veya daha büyük olsun, hiçbir şey Rabbinden uzak (ve gizli) olmaz; hepsi muhakkak apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da yazılı) dır


62 Bilesiniz ki, Allah'ın dostlarına hiçbir korku yoktur Onlar üzülmeyeceklerdir de


63 Onlar iman etmiş ve Allah'a karşı gelmekten sakınmış olanlardır


64 Dünya hayatında da, ahirette de onlar için müjde vardır Allah'ın sözlerinde hiçbir değişme yoktur İşte bu büyük başarıdır


65 Onların (inkarcıların) sözleri seni üzmesin Çünkü bütün güç Allah'ındır O hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir


66 Bilesiniz ki göklerde kim var, yerde kim varsa, hep Allah'ındır Allah'tan başkasına tapanlar (gerçekte) Allah'a koştukları ortaklara tâbi olmuyorlar Şüphesiz onlar ancak zanna uyuyorlar ve sadece yalan söylüyorlar


67 O, içinde dinlenesiniz diye geceyi sizin için (karanlık); gündüzü ise aydınlık kılandır Şüphesiz bunda işiten bir toplum için ibretler vardır


68 "Allah bir çocuk edindi" dediler O, bundan uzaktır O her bakımdan sınırsız zengindir Göklerdeki her şey, yerdeki her şey onundur Bu konuda elinizde hiçbir delil de yoktur Allah'a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?


69 De ki: "Allah hakkında yalan uyduranlar asla kurtuluşa eremezler"


70 Onlar için dünyada (geçici) bir yararlanma vardır Sonra dönüşleri bizedir Sonra da, inkâr etmekte olduklarına karşılık onlara şiddetli azabı tattıracağız


71 Nûh'un haberini onlara oku Hani o bir vakit kavmine şöyle demişti: "Ey kavmim! Eğer benim konumum ve Allah'ın âyetleriyle öğüt vermem size ağır geliyorsa, (biliniz ki) ben sadece Allah'a dayanıp güvenmişim Artık siz de (bana) ne yapacağınızı ortaklarınızla beraber kararlaştırın ki işiniz size dert olmasın! Bundan sonra bana hükmünüzü uygulayın; bana mühlet de vermeyin!


72 Eğer yüz çeviriyorsanız, sizden zaten hiçbir ücret istemedim Benim ücretim, ancak Allah'a aittir Bana müslümanlardan olmam emredildi"


73 Onu yine de yalanladılar Biz de onu ve onunla beraber gemide bulunanları kurtardık ve onları ötekilerin yerine geçirdik Âyetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk Bak, uyarılan (fakat söz anlamayan)ların sonu nasıl oldu!


74 Sonra, onun ardından birçok peygamberi kendi toplumlarına gönderdik Onlara apaçık mucizeler getirdiler Fakat onlar önceden yalanlamakta oldukları şeye inanacak değillerdi İşte biz haddi aşanların kalplerini böylece mühürleriz


75 Sonra bunların ardından Firavun ile ileri gelenlerine de Mûsâ ve Hârûn'u mucizelerimizle gönderdik Ama büyüklük tasladılar ve suçlu bir toplum oldular


76 Katımızdan kendilerine hak (mucize) gelince, "Şüphesiz bu, apaçık bir sihirdir" dediler


77 Mûsâ: "Size hak gelince, onun hakkında böyle mi diyorsunuz? Bu bir sihir midir? Oysa sihirbazlar, iflah olmazlar!" dedi


78 Dediler ki: "Bizi atalarımızı üzerinde bulduğumuz yoldan döndüresin de yeryüzünde hakimiyet (devlet) ikinizin eline geçsin diye mi bize geldin? Biz ikinize de inanmıyoruz"


79 Firavun, "Bütün usta sihirbazları bana getirin" dedi


80 Sihirbazlar gelince Mûsâ onlara, "Atacağınızı atın (hünerinizi ortaya koyun)" dedi


81 Sihirbazlar atacaklarını atınca Mûsâ dedi ki: "Sizin bu yaptığınız sihirdir Allah onu elbette boşa çıkaracaktır Çünkü Allah bozguncuların işini düzeltmez


82 Suçluların hoşuna gitmese de, Allah hakkı sözleriyle gerçekleştirecektir"


83 Firavun ve ileri gelenlerinin kötülük yapmaları korkusu ile kavminin küçük bir bölümünden başkası Mûsâ'ya iman etmedi Çünkü Firavun o yerde zorba bir kişi idi O gerçekten aşırı gidenlerdendi


84 Mûsâ, "Ey kavmim! Eğer siz gerçekten Allah'a iman etmişseniz, eğer O'na teslim olmuş kimseler iseniz, artık sadece O'na tevekkül edin" dedi


85 Onlar da şöyle dediler: "Biz yalnız Allah'a tevekkül ettik Ey Rabbimiz, bizi zalimler topluluğunun baskı ve şiddetine maruz bırakma!"


86 Bizi rahmetinle o kâfirler topluluğundan kurtar


87 Mûsâ'ya ve kardeşine, "Kavminiz için Mısır'da (sığınak olarak) evler hazırlayın ve evlerinizi namaz kılınacak yerler yapın Namazı dosdoğru kılın Mü'minleri müjdele" diye vahyettik


88 Mûsâ şöyle dedi: "Ey Rabbimiz! Gerçekten sen Firavun'a ve onun ileri gelenlerine dünya hayatında nice zinet ve mallar verdin Ey Rabbimiz, yolundan saptırsınlar diye mi? Ey Rabbimiz, sen onların mallarını silip süpür ve kalplerine darlık ver, çünkü onlar elem dolu azabı görünceye kadar iman etmezler"


89 Allah da, "Her ikinizin de duası kabul edildi Öyleyse dürüst olmakta devam edin ve sakın bilmeyenlerin yolunda gitmeyin" dedi


90 İsrailoğullarını denizden geçirdik Firavun da, askerleriyle birlikte zulmetmek ve saldırmak üzere, derhal onları takibe koyuldu Nihayet boğulmak üzere iken, "İsrailoğulları'nın iman ettiğinden başka hiçbir ilah olmadığına inandım Ben de müslümanlardanım" dedi


91 Şimdi mi?! Oysa daha önce isyan etmiş ve bozgunculardan olmuştun


92 Biz de bugün bedenini, arkandan geleceklere ibret olman için, kurtaracağız Çünkü insanlardan birçoğu âyetlerimizden gerçekten habersizdir


93 Andolsun, biz İsrailoğullarını çok güzel bir yurda yerleştirdik ve onlara temiz rızıklar verdik Kendilerine bilgi gelinceye kadar ayrılığa düşmediler Şüphesiz ki, ayrılığa düşmüş oldukları şeyler hakkında Rabbin kıyamet günü aralarında hükmünü verecektir


94 Eğer sana indirdiğimiz şeyden şüphe içinde isen, senden önce Kitab'ı (Tevrat'ı) okuyanlara sor Andolsun ki, sana Rabbinden hak gelmiştir O halde sakın şüphe edenlerden olma!


95 Sakın Allah'ın âyetlerini yalanlayanlardan da olma! Yoksa zarara uğrayanlardan olursun


96, 97 Şüphesiz, haklarında Rabbinin sözü (hükmü) gerçekleşmiş olanlar kendilerine bütün mucizeler gelse bile, elem dolu azabı görünceye kadar inanmazlar


98 Yûnus'un kavminden başka, keşke (azabı görmeden) iman edip, imanı kendisine fayda veren bir tek memleket halkı olsaydı! (Yûnus'un kavmi) iman edince, dünya hayatında (sürüklenebilecekleri) rezillik azabını onlardan uzaklaştırmış ve onları belli bir zamana kadar yararlandırmıştık


99 Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi elbette topyekün iman ederlerdi Böyle iken sen mi mü'min olsunlar diye, insanları zorlayacaksın?


100 Allah'ın izni olmadıkça, hiçbir kimse iman edemez Allah, azabı akıllarını (güzelce) kullanmayanlara verir


101 De ki: "Göklerde ve yerde neler var, bir baksanıza" Fakat âyetler ve uyarılar inanmayan bir topluma hiçbir fayda sağlamaz


102 Onlar sadece, kendilerinden önce gelip geçenlerin başlarına gelen (azap dolu) günlerin benzerini mi bekliyorlar? De ki: "Bekleyin bakalım, ben de sizinle birlikte bekleyenlerdenim"


103 Sonra resûllerimizi ve iman edenleri kurtarırız (Ey Muhammed!) Aynı şekilde üzerimize bir hak olarak, inananları da kurtaracağız


104 De ki: "Ey insanlar, eğer benim dinimden herhangi bir şüphede iseniz, bilin ki ben, Allah'ı bırakıp da sizin taptıklarınıza tapmam, fakat sizin canınızı alacak olan Allah'a kulluk ederim Bana mü'minlerden olmam emrolundu"


105, 106 Yine bana şöyle emredildi: "Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir Sakın Allah'a ortak koşanlardan olma Allah'ı bırakıp da sana ne fayda ve ne de zarar verebilecek olan şeylere yalvarma Eğer böyle yaparsan, şüphesiz ki sen zâlimlerden olursun"


107 Eğer Allah sana herhangi bir zarar verecek olursa, bil ki onu, O'ndan başka giderebilecek yoktur Eğer sana bir hayır dilerse, O'nun lütfunu engelleyebilecek de yoktur O bunu kullarından dilediğine eriştirir O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir


108 De ki: "Ey insanlar, size Rabbinizden gerçek (Kur'an) gelmiştir Artık kim doğru yola girerse ancak kendisi için girer Kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapar Ben sizden sorumlu değilim"


109 (Ey Muhammed!) Sana vahyolunana uy ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır










Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.