|  | Edatlar (İlgeçler) Konu Anlatımı |  | 
|  09-01-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Edatlar (İlgeçler) Konu AnlatımıEdatlar (İlgeçler) Tek başlarına anlamları olmayan, başka kelimelerle öbekleşerek değişik ve yeni anlam ilgileri kuran, birlikte kullanıldıkları kelimelere cümlede anlam ve görev kazandıran kelimelere edat denir   Bazı dil bilgisi kitapları bağlaçları, edatları ve ünlemleri bir araya getirerek edatlar başlığı altında şu şekilde sınıflandırır: -Bağlama edatları bağlaçlar -Son çekim edatları edatlar -Ünlem edatları ünlemler Özellikleri ve Örnekler 
 
  (amaç) Kurt gibi acıkmıştım  (benzerlik) 
  (zarf) Eve gittim, fakat onu bulamadım  (bağlaç) Konuşmak üzere ayağa kalktı  (edat) 
  ›edat çıkarılınca› Güneş başı göklere erdi  
  (sıfat öbeği) Sen de benin kadar çalışsan    (zarf öbeği) 
  ( sıfat) Derenin karşısına geçtik  (ad) Her söylenene karşı çıkıyor  (birleşik fiilde isim) Bana doğruyu söyle  (isim) Doğru söze ne denir? (sıfat) Lütfen doğru oturun  (zarf) Beride bir adam duruyor  ( isim) Beri taraf oldukça dikenli  (sıfat) Biraz beri gel  (zarf) Bir ömür boyu yalnız yaşadı  ( zarf) Biz bu dünyada hep yalnızız  (isim) Parkta oturan yalnız adam onun babasıydı  ( sıfat) Meyveler güzel, yalnız biraz renksiz  (bağlaç) 
 bu kadarını, senin gibisi 
 Her şey bıraktığım gibiydi  (ek-fiilin “di”li geçmiş zaman çekimi ile isim gibi kullanılmış, yüklem olmuş) 
  (zarf tümleci) Eve doğru yürüdüm  (edat tümleci) BAŞLICA EDATLAR “ile” 
  (araç) Bizi boş vaatlerle kandırdılar  (araç) Hasan yaşlı annesiyle oturuyordu  (beraberlik) Arabanın gürültüsüyle irkildi  (neden) Baharla birlikte leylekler de geldi  (zaman) 
 Araba ile›arabayla 
  (araç) Yar ile sohbet ne güzel  (birliktelik) Not: “ile” kelimesi “ve” gibi kullanılırsa bağlaç olur   Bir kola ile simit aldım  (kola ve simit) Soyut bir kelimeyle öbekleşirse edat değil “durum zarfı” olur  Öfkeyle kalkan zararla oturur  (nasıl, öfkeli ve zararlı) Sevinçle boynuma sarıldı  (nasıl, sevinçli bir hâlde, durum zarfı) “gibi” Benzetme edatlarındandır  Yalın hâldeki kelimelerle birlikte kullanılır  Benzetme, eşitlik anlamları katar  
  (sıfat, benzetme) Kurşunlar, yağmur gibi yağıyordu  (zarf, benzetme) Uyandığı gibi yataktan fırladı  (zarf, anında, zaman anlamı katmış) 
  (isim, yüklem) Onun gibisi nerede bulunur? (isim, özne) 
  (benim gibi) Kadınsı bir gülüşü vardır onun  (kadın gibi) “sanki” 
  
  Gibi, öyle zannedersin Biri kapıyı çalıyor sanki  gibi, öyle zannediliyor Sanki bütün kabahat benim  sözde, inanmama, öyle zannediliyor Aldın da ne kazandın sanki? uyarı, ne kazandığını sanıyorsun? Gelseydi ne olurdu sanki? ne olacağını sanıyordu ki? Sanki bu da mı güzel? Öyle mi sanıyorsun? Kısa öyküde daha başarılı sanki öyle gibi  Not: “sanki” edatıyla “gibi” edatı bir arada kullanılırsa anlatım bozukluğu ortaya çıkar: Sanki beni dövecek gibiydi  (yanlış) “Beni dövecek gibiydi  ” ya da “Sanki beni dövecekti  ” “kadar, -E kadar” Benzetme edatlarındandır   Yalın hâldeki veya –E yönelme eki almış kelimelerle kullanılır   “kadar” şeklinde kullanıldığında üzerine ek alabilir  
  (eşitlik, benzerlik, ölçüsünde) Gül kadar güzelsin  (benzerlik) Mektubu okuyunca köyünü görmüş kadar sevindi  (gibi) Bir ton kadar kömür almış (ölçü, aşağı yukarı) Yüz kadar asker evin önünden geçti  (ölçü, aşağı yukarı) 
  (isim) İçmiş kadar olduk  (zarf) Ne kadar güçlü bir adam    (zarf) Evin deniz kadar havuzu var  (sıfat) 
  (isim, ad tamlamasında tamlanan) 
  (edat tümleci) Akşama kadar çalıştık  (değin anlamında, zarf tümleci) “için” -“Amaç, neden, özgülük, görelik, karşılık” bildirir   -“Hakkında, nedeniyle, yüzünden, maksadıyla” anlamlarını ifade eder  -Yalın hâldeki ya da iyelik eki almış kelimelerle birlikte kullanılır   -İsim olarak kullanıldığında üzerine ek alabilir  
  (amacıyla, başvurunun amacı, sebebi) Sınavı kazanmak için çalışmak gerekir  (sınavı kazanmanın şartı) Sıkıldığı için dışarı çıktı  (neden, dışarıya çıkmanın sebebi) Bu ayakkabıyı babam için aldım (özgülük) Bu iş için kaç lira ödedin? (karşılık) Senin için sorun yok tabi  (görelik) Bizim için ne diyorlar? (hakkımızda) Sizin için üç kişilik yer ayrıldı  (aitlik) Tüm bu hazırlıklar bizim içindi  (isim, yüklem) Vatan için ölenler yüreğimizde yaşarlar  (amaç, özne) 
  Uyumak için odasına çekildi›uyumak üzere Senin için iyi bir gündü›sana göre Ne için söyledin sanki?›ne diye “üzere, üzre” 
  (amaç, için) Kitabı yarın vermek üzere alabilirsin  (şartıyla, koşul) On dakika konuşmak üzere kürsüye çıktı  (için, amaç) Acele edin, güneş batmak üzere  (zamanda yakınlık) Konuştuğumuz üzere yarın buluşacağım  (gibilik) 
  “-E göre” Yönelme hâl ekiyle birlikte kullanılır, yani bu eki almış kelimelerden sonra gelir  Kendi üzerine de ek alabilir  
  (açısından) Ayağını yorganına göre uzat  (bakarak, ölçüsünde, uygunluk, kadar) Allah dağına göre kış verir  (uygunluk) (forumsinsi  net) Anlatılanlara göre ikisi de suçluymuş  (bakılırsa, yönünden) Siz bana göre daha gençsiniz  (karşılaştırma) Kemal, Hasan’a göre daha uzundu  (karşılaştırma) Bana göre ayakkabınız var mı? (uygunluk) 
  (bana göre) “karşı” 
  (hakkında, yönelik) Denize karşı bir balkonu var  (yönelik) 
  (doğru) Sabaha karşı uyuyabildim  (zarf öbeği) Not: “karşı” kelimesi isim ve sıfat olarak kullanılabilir; birleşik fiil yapabilir  Karşı köyde akrabaları vardı  (sıfat) Derenin karşısına geçtik  (ad) Her söylenene karşı çıkıyor  (birleşik fiil) “diye” 
  (amaç) Yağmur yağıyor diye dışarı çıkmadı  (neden) “doğru” 
  Bana doğru bakıyor  
  (zarf öbeği) 
  (isim) Doğru söze ne denir? (sıfat) Lütfen doğru oturun  (zarf) “dolayı, ötürü” 
  Çalışmadığından ötürü canı sıkılıyor  
   “karşın, rağmen “ 
  Tanımamasına rağmen onu takdir ediyordu  “beri” 
  Okuldan beri hiç susmadı  Yıllardan beri bu köyde yaşamaktalar  Kar, sabahtan beri yağıyor  
  (isim) Beri taraf oldukça dikenli  (sıfat) Biraz beri gel  (zarf) “yalnız” İsim, sıfat, zarf ve bağlaç olarak kullanılabilen bu kelime “sadece, bir tek” anl***** gelmek şartıyla edat olarak da kullanılabilir  Bu yönüyle diğer kelime türlerinden ayırt edilebilir   Bir ömür boyu yalnız yaşadı  (tek başına, zarf) Biz bu dünyada hep yalnızız  (tek başına, isim) Parkta oturan yalnız adam onun babasıydı  (tek, sıfat) Meyveler güzel, yalnız biraz renksiz  (ama, bağlaç) Cebinde yalnız yol parası vardı  (sadece, edat) Beni yalnız sen anlarsın  (sadece, bir tek) “ancak” “yalnız, sadece, özgülük, sınırlandırma, olsa olsa” anlamları katar  Seni ancak ebediyyetler eder istiab (sadece) Onu ancak para ilgilendirir  (sadece, bir tek) Bu işten ancak Hasan Usta anlar  (sadece) Bu kömür ancak üç ay yeter  (en fazla, olsa olsa) Sabah çıktılarsa akşama ancak gelirler  (belki, ihtimal) “değil” İsim cümlelerinin yüklemini olumsuzlaştırır  Yolumu kesen bu değildi  Olumsuz eylem cümlelerini olumlu; olumluları da olumsuz yapar: Bu haberi duymamış değiliz  duymuşuz Bu haberi duymuş değiliz  duymamışız “mi” -Soru edatıdır   -Farklı anlam ilgileri kurar  -Ek alabilir  (forumsinsi  net) Babanız İstanbul’dan döndü mü? (soru) Onu gördüm mü sinirleniyorum  (zaman) Sıcak mı sıcak bir havaydı  (pekiştirme) Çalıştın mı her şeyi başarırsın  (koşul) EDAT İLE BAĞLACIN KARIŞTIRILMAMASI 1  Edatlar cümlenin bir öğesi olurken, bağlaçlar bir öğe özelliği göstermez  (Öğe içinde yer alabilirler)  Sabaha karşı eve gelmişlerdi  (Edat-Zarf Tümleci) / Kitapları ve defterleri çantasına koydu  (Nesne) (“Ve” bağlacı nesneleri birbirine bağlamıştır  ) 2  “İle, yalnız, ancak” gibi kelimeler hem edat hem bağlaç görevinde kullanılabilir  Cümle içindeki anlamı bu nedenle önemlidir  Ayrıca şu pratik yolla bu kelimelerin edat mı, bağlaç mı olduğunu anlayabiliriz: •“İle” yerine “ve” getirilebiliyorsa; “ile” bağlaçtır  Defter ile kalemi çantaya koydum  / Arkadaşları ile konuşmuyordu  (Birincisinde “ve” gelebildiği için bağlaç; ikincisinde “ve” kullanılamadığı için edattır  ) •“Yalnız, ancak” kelimeleri yerine “ama” bağlacı getirilebiliyorsa, bu kelimeler bağlaçtır  “Sadece” kelimesi getirilebilirse bu kelimeler edat olur  Almak isterim ancak param kalmadı  / Bu işi ancak sen yapabilirsin   3  Edatlar cümleden atılamaz  Cümle anlamsızlaşır  Bağlaçlar cümleden çıkartılınca cümlenin anlamı daralsa da cümle anlamsızlaşmaz   Senin gibisini görmedim  / Senin görmedim  (Cümle anlamsızlaştı  Bu nedenle “gibi” edattır  ) Koştum ama yetişemedim  / Koştum yetişemedim   (Cümle anlamını pek kaybetmedi  Bu nedenle “ama” bağlaçtır  ) DİKKAT! Bu özellik her zaman için geçerli olmayabilir     | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |