Atatürk'ün Çocuklugu

Eski 04-19-2007   #1
tatia27
Varsayılan

Atatürk'ün Çocuklugu



Bir akşam yemeği sonrasında çiftlikteki odada oturulmuş ve gündelik olaylar konuşuluyordu Hüseyin Ağa: “ Yarın erkenden elma bahçesini çapalayıp, yabani otları ayıklamaya gidecektim ama çapayı bulamadım Hanım, çapayı bir yere koymuş olmayasın? “
Hüseyin Ağa’nın karısı: “ Efendi, çapanın alet dolabında olması lazım İki gün önce temizlik yaparken oradaydı
Hüseyin Ağa: “ Öyle de bugün akşamüstü baktım dolapta yoktu Belki dedim sağa sola bırakmışlardır Aradım, bulamadım
Hüseyin Ağa’nın çocukları, Zübeyde Hanım, Mustafa ve Makbule çapayı almadıklarını söylediler Bunun üzerine Hüseyin Ağa: “ Hanım, son günlerde çiftliğe yabancı biri geldi mi? “ diye sordu
Karısı: “ Hayır efendi, kimse gelmedi Hep biz bizeyiz
Hüseyin Ağa: “ Desene çapa sır olup uçtu
Mustafa fikrini söylemek ihtiyacını hissetmişti: “ Dayıcığım, çiftliğe hırsız girmiş olamaz mı? “
Mustafa’nın sorusu odada bulunanların üzerinde soğuk duş etkisi yaptı Gözler Mustafa’dan yana döndü
Hüseyin Ağa: “ Ne hırsızı? “ diyebildi
Mustafa: “ Bir hırsız gelmiştir, çiftliğe girip çapayı çalmıştır
Hüseyin Ağa: “ İki gündür ben, yengen, annen ve çocuklar çiftliğin avlusundaydık Ayrıca köpekler var Onlar geceleri burada kuş uçurtmazlar Hani dediğin olmaz diyemem ama biraz zor Hem hırsız neden sadece çapayı alsın, öteki aletleri de alıp götürebilirdi Bırak çapayı, aletleri, çiftlikte daha değerli pek çok eşya var Bunlar dururken neden yalnızca çapayı aldı? “

“ Dayıcığım, hırsızın ya çapa çok işine yarıyor ya da çapayı satmak kolayına geliyor Sadece çapayı almasının nedeni vereceği zararın büyük olmasını istemediğinden, yani hırsız insaflı biri Gündüz gelse gören olurdu Kimse onu görmediğine göre gece geldi Köpekler hırsızı tanıdıkları için ses çıkarmadılar Bu da hırsızın köyden biri olduğunu gösteriyor

“ Pes be Mustafa, senin zekana diyecek yok doğrusu Aslında ben de zeki sayılırım ama sen benden çok ilerdesin Ortada fol yok, yumurta yok , alt tarafı bir çapa kayboldu Bana kalsa yarın çapayı arar dururum Sana inanıyorum Mustafa ve yarın çapayı aramayacağım Artık geceleri nöbet tutacağız İlk nöbet benim Eee, sen ne diyorsun Zübeyde, şu hırsız işine? “

“ Mustafa’nın dediklerine katılıyorum O, boşuna konuşmaz Söyledikleri hep doğru çıkar Daha on yaşında ama çok akıllı Bambaşka bir çocuk Darısı bütün çocukların başına

Hüseyin Ağa gece yarısına kadar çiftliğin avlusunda nöbet tuttu Daha sonra nöbeti Mustafa devraldı Mustafa avluyu en iyi görebileceği yer olan çiftlik evinin birinci kat merdiveninin orta sırasına oturdu Alet dolabının bulunduğu kulübe yan taraftaydı Eğer hırsız gelirse önünden geçecek ve onu rahatça görecekti Aradan bir saat geçmişti ki, Mustafa karşıdaki ağaçlıktan hızlı adımlarla yürüyerek gelen bir gölgenin alet dolabının bulunduğu kulübeye girdiğini gördü Gölge, o kadar rahat hareket ediyordu ki, hayret edersin Sanki babanın çiftliği, gel gir hiç korkmadan, dimdik yürü, kazma, kürek, çapa eline ne gelirse al git Mustafa köyden olan bu adamı ay ışığı altında tanımıştı Onun mert, dürüst biri olduğunu biliyordu Konuşmuşlukları, tanışmışlıkları vardı Bırak Hüseyin Ağa’yı, bırak çifti-çubuğu, benim küçük dostum, sen büyümüşsün küçülmüşsün ama yine büyüyorsun ve sonsuza dek büyüyeceksin diyen birinin yani bu adamın, kendisini hiçe saymasını, kendisinin de bulunduğu çiftlikten bir şeyler çalmasını onuruna yediremedi Mustafa kızgın bir şekilde yerinden kalktı, gitti kulübenin kapısının dört-beş metre gerisinde durdu, ellerini beline dayadı, bekledi Biraz sonra kulübeden çıkan adam kapıyı kapadı İki adım attı, Mustafa’yı gördü, elindeki kürek yere düştü Adamın gözleri yaşardı, belli ağlıyordu Adam elinin tersiyle gözyaşlarını sildikten sonra başını sağa-sola birkaç kere salladı ve küreği yerden alarak Mustafa’nın yanından yürüdü, gitti Mustafa o gece sabaha kadar nöbet tuttu Aslında Mustafa’dan sonra nöbet sırası amcasının oğluna geliyordu ama Mustafa amcasının oğlunun yerine de nöbet tutmuştu Çünkü O, yarın yapacağı girişimleri bir plan dahilinde belirlemek istiyordu Adam çapayı, küreği çalmıştı ama bunun bir nedeni olmalıydı Kimse durup dururken başkasının malını izinsiz almazdı Bu bir suçtu fakat suçluyu suç işlemeye iten nedenler vardı Nedenlerin sebepleri vardı

Mustafa ertesi gün öğle vakitleri adamın evine gitti Kapıyı dokuz yaşındaki Ahmet açtı
Mustafa: “ Vay Ahmet, canım kardeşim Nasılsın, iyi misin? Ben geldim
Ahmet: “ Hoş geldin, Mustafa abi Sağ ol, iyiyim
Mustafa: “ Ayşe nerede? Neden buraya gelmiyor? “
Ahmet: “ Mustafa abi, Ayşe annemin yanında Annem bir haftadır hasta Babam annem ölmesin diye dün kasabaya yürüyerek gitti Birisi çapa vermiş ödünç diye, onu rehin bırakıp ilaç almış İlacı anneme içirdik Bu sabah babam yine kasabaya gitti Elindeki küreği rehin bırakıp ilaç alacakmış Daha sonra babam çapayla küreği parasını ödeyip geri alacak ve sahibine teslim edecekmiş Babamın getireceği ilaç annemi iyileştirecekmiş Sence annem iyileşir mi Mustafa abi? “ İnsanın taş yürekli olması lazımdı bu durum karşısında ağlamaması için Mustafa gözyaşlarını tutamadı Birkaç dakika sonra Mustafa ile Ahmet içeri girdiler Ayşe yatakta yatan annesinin başucundaki sandalyede oturuyordu Mustafa’yı görünce ayağa kalktı Hasta kadın kollarını iki yana açarak Mustafa’nın sarılmasını bekledi Mustafa sandalyeye oturdu ama bu davranışının sebebini açıklaması gerekti

“ Yengeciğim iyileşince birbirimize sarılırız Yine eskisi gibi güzel günlerimiz olacak Bundan sonra daha fazla evinize geleceğim Yanlış bir hareketiniz hastalığınızın artmasına yol açabilir Bunun için size sarılmadım “ Hasta kadın zorlukla konuştu: “ Olur Mustafa Dediğin gibi olsun Ben de en kısa zamanda iyileşmeye bakarım “ Daha sonra çiftliğe dönen Mustafa olanlardan kimseye söz etmedi Yeni gelen ilaçları içen kadın on beş gün içinde iyileşti Adam başkasının tarlasında çalışarak kazandığı parayla çapayı ve küreği rehinden kurtardı Bir gece yarısı son defa çiftliğe girerek çapayla küreği yerine bıraktı Son sözü Mustafa söyledi:

“ Akıl ve mantık çizgisinden ayrılmayan insan olmanın bilincine varır İnsan iradesini kullanarak gerçekleri görür Yanlışta bile olsan doğru gözünün önündedir Gözünün önündekini görmek için göz kapaklarını aralarsın yani okuyup öğrenirsin

__________________


Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 04-19-2007   #2
tatia27
Varsayılan


Bazı günler Mustafa Makbule’yi bakla tarlasında yalnız bırakıp çevrede gezmeye çıkıyordu Bir gün Mustafa gezerken bir kaval sesi duydu Bu kavalı kimin çaldığını merak edip kaval sesinin geldiği tarafa doğru yürüdü Biraz gidince baktı ilerdeki bir ağacın altında on yaşlarında bir çoban kaval çalıyor, etrafında da koyunlar otluyordu Mustafa bu çocuğun kavalıyla yarattığı sihirli dünyasını bozmak istemedi “ Varsın çalsın garip “ diye düşündü “ Ben de o kaval çalmayı bırakıncaya kadar burada oturur, beklerim “ Aradan yarım saat geçti Çocuk, türküler, oyun havaları çaldıktan sonra kavalını ağaca yasladı ve azık torbasını açıp yanında getirdiği yiyecekleri yemeye başladı Mustafa oturduğu yerden kalktı, çocuğun yanına doğru yürümeye başladı Karşıdan birisinin gelmekte olduğunu otların hışırtısından duyan çocuk başını kaldırdı Geleni tanımıyordu “ Acaba kim ki? “ diye düşündü Mustafa çocuğun yanına gelince gülümseyerek:

“ Merhaba arkadaş, afiyet olsun “ dedi “ Benim adım Mustafa İzin verirsen yanına oturmak istiyorum

Çoban çocuk:

“ Tabii gel gel, buyur şöyle “ dedi “ Hem bak acıktıysan hiç çekinme ye bir şeyler karnını doyur Yemezsen, darılırım

Mustafa çocuğun yanına oturdu Sessizce ikisi birlikte yemeklerini yediler Daha sonra Mustafa: “ Arkadaş, çok güzel kaval çalıyorsun Kendi kendine mi öğrendin yoksa bir öğreten mi oldu? “ diye sordu

Çoban çocuk:

“ Köylük yerde böyle eften püften işleri öğreten olmaz “ dedi “ Benim dedem de çoban, babam da çoban, eh, ben de çoban Beş yaşına bastığımda babam, haydi bakalım Ali, al güt şu koyunları, deyip on tane koyun verdi bana O günden bu yana çoban olup çıktık işte Dedemi, babamı kaval çalarken dinledimdi Bir gün canım sıkıldı, bu kavalı yaptım Öyle böyle derken öğrendim çalmasını Güzel çaldığımı az önce sen dediydin Sağ olasın

“ Peki arkadaş, çoban olarak yaşamını sürdüreceğini söylüyorsun Tabiatla iç içesin, koyunlarını güdüyorsun, dilediğince kavalını çalıyorsun İşine pek karışan olmaz Özgürsün, belki mutlusun da Fakat, senden öncekilerden gördüğün, onların yaşadığı yaşam tarzının dışına çıkarak, dışarıya taşarak, daha aktif bir hayat yaşamayı arzulamaz mısın? Kendine bir hedef seçersin ve hedefine varmak için yeterli bilgiyi öğrenmeye okula gidersin Bu ön bilgiyi öğrendikçe, öğrendiklerinin ışığında fikirlerini geliştirirsin Eğer isterse kişi vatanına, milletine faydalı olabilecek pek çok iş başarır

“ Ne yalan söyleyeyim, söylediklerinin bazı yerlerini tam olarak anlayamadıysam da çoğunu anladım İyi güzel diyorsun da bizim köyde okul yok ki Şehirdeki okula gitmeye kalksam, hiç tanıdığımız yok orada, kalacak yerim yok Zaten babamlar bırakmazlar gideyim Belki onlar da isterler Ali amir-memur olsun ama şu gördüğün koyunların başına bir çoban lazım Zaten herkes amir-memur olsa, çobanlığı kim yapacak? Boş ver beni be, düşünme beni be, bırak ben çoban kalayım Sen asıl kendinden haber ver, buralarda kimlere misafir geldin ki? Hem senin geldiğin şehir büyük mü? Sizin okulda çok çocuk var mı okula giden? “

“ Bak arkadaş, hayatta insanın eline birtakım fırsatlar geçer Önemli olan ele geçen bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirebilmektir Bunun için de gayret gereklidir Eğer biz seçtiğimiz hedefe ulaşmak için yeterli gayreti göstermezsek, zaman içinde, hedefimize gittikçe yaklaştığımızı değil, bilakis hedefimizden giderek uzaklaştığımızı fark ederiz Kimsenin kimseye zorla meslek seçtirmesine taraftar değilim Severek yapılmayan bir iş, bir uğraş, kişiye hayatı anlamsız kılar Böyle biri de, eğer çıkış yolu bulamazsa yani hayatını anlamsızlıktan kurtaramazsa vatanına, milletine gerektiği şekilde faydalı olamaz Şimdi arkadaş, sen şehirdeki okula gitmeye kalksan orada yatılı bir okula girerdin ve kalacak yer diye bir sorunun olmazdı Az önceki sözlerinden bunun için birtakım engeller çıkabileceğinden çekindiğini anladım Ayrıca da, senin buradaki yaşantından pek şikayetçi olmadığını fark ettim Fakat, okuma-yazma isteği ile yanıp tutuştuğun belli Benim okuduğum okulda okuyan çocukları merak etmen bunu gösteriyor Ben, annem ve kız kardeşimle birlikte Selanik’ten dayım Hüseyin Ağa’nın yanına geldik Kız kardeşimle birlikte dayımın bakla tarlasında bekçilik yapıyoruz Fırsat buldukça çevrede gezintiye çıkıyorum İşte böyle bir gezinti anında seni gördüm, yanına geldim, oturduk, konuşuyoruz İki ay kadar dayımın çiftliğinde kalacağız Yani iki ay seninle bir arada olabiliriz demek istiyorum Arkadaş, eğer istersen sana okuma-yazma öğretmek istiyorum Biz buradan giderken sen okuma-yazma öğrenmiş olursun ve sana bırakacağım ders kitaplarını okuyup iyice öğrenirsin Bu arada boş durmayıp arkadaşlarına da okuma-yazma öğretmek için çaba sarf edersin Yakın bir gelecekte sizin köyün öğretmeni olursun Ne dersin arkadaş, ister misin okuma-yazma öğrenmek? “

“ Tabii ki, isterim istemesine de, becerebilir miyim dersin okuma-yazma öğrenmeyi? “

“ Becerirsin, becerirsin Sen istedikten, biraz da gayret gösterdikten sonra başarılı olmaman için hiçbir neden göremiyorum

Mustafa daha sonra konuşmasının bir bölümünde Selanik’te Şemsi Efendi’nin İlkokulunda okuduğunu fakat babası Ali Rıza Efendi’nin ölümü üzerine, annesi ve kız kardeşiyle dayısının yanına geldiklerini anlattı İlkokulu bitirdikten sonraki amacının Askeri Rüşdiye’nin imtihanlarını kazanarak oraya girmek, Rüşdiye’yi bitirdikten sonra yüksek öğrenimine devam ederek sonunda subay olmak olduğunu belirtti Mustafa ile Ali bir süre daha konuşmalarına devam ettiler ve yarın aynı yerde buluşmak üzere birbirlerinden ayrıldılar Mustafa fırsat buldukça Çoban Ali ile bir araya geldi; ona okuma-yazma öğretebilmek için çırpınıp durdu Mustafa’nın bu iyi niyetli çabaları boşa gitmedi Bir süre sonra Ali, okuma-yazma öğrenmeye muvaffak oldu Aradan birkaç hafta geçtikten sonra Mustafa:

“ Arkadaş, annem beni Selanik’e teyzemin yanına gönderiyor Yarın gidiyorum Selanik’te okumaya devam edeceğim İşte ders kitaplarımı getirdim İlk tanıştığımız günkü konuştuklarımızı unutmadın sanırım Bu kitapları iyice oku, öğren Fakat, öğrendiklerin sende kalmasın Öğrendiklerini arkadaşlarına da öğret, onlara da okuma-yazma öğret Bir ülkede cahiller ne kadar çoksa, o ülke, o kadar geri kalmış demektir Ülkemizin medeni milletler seviyesine erişebilmesi, her ferdin, üzerine düşen görevi yapmasıyla gerçekleşir Sadece ben okuma-yazma biliyorum, ben bilgiliyim demekle olmaz Başkalarına da okuma-yazma öğretmedikçe, eğitmedikçe, bilgilendirmedikçe görevin tamamlanmış sayılmaz, yarım kalır Bunu sakın aklından çıkarma En güzel günler senin olsun arkadaş, hoşça kal…” dedi ve elini uzattı Çoban Ali, kendisine uzatılan dost eli sevgiyle sıktıktan sonra:

“ Seni subay olmuş yürürken görür gibi oluyorum, Mustafa İnşallah vatana, millete yararlı olursun Mustafa adını hiç unutmayacağım, sen de, Çoban Ali adını unutma Subay olunca fırsat bulursan gel gör beni, ben hep buralardayım, olur mu Mustafa? “ derken, göz pınarlarından akan yaşları silmek gereğini duymuyordu

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 04-20-2007   #3
ışıl27
Varsayılan


mustafa kemal ıle ılgılı tum haberler cok hosuma gıdıyor bır eğiticı olarak sana elıne sağlık lafını kullanmayı kendıme farz kabul edıyorumpaylaşım ıçın teşekkurler:))
__________________
Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 04-21-2007   #4
RaHaTSiZ
Varsayılan


~~ GüzeLGüzeLeLine sağlık tatia ~~
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.