08-23-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Van Velde
Van Velde
Orta halli bir ailenin çocuğu olan Abraham (Bram denir) van Velde sanat alanında kendi kendini yetiştirdi 1922'de Bremen yakınlarındaki küçük bir Alman kenti olan Worpswede'de kaldı; bir sanatçılar topluluğunu barındıran bu kentte üslubu doğalcılıktan anlatımcılığa doğru bir evrim geçirdi Kendisini yalnızca sanatına vermek isteyen ve Matisse'in yapıtlarından büyük ölçüde etkilenen Bram van Velde, 1924te Paris'e yerleşti ve orada 1927'den 1935'e kadar bir Kadın Büstleri ve Natürmortlar dizisi gerçekleştirdi; sanatçının bu yapıtlarında, resmin geleneksel göz yanıltmacalarının (hacimlerin belirginleştirilmesi, perspektifler, vb ) biçimlerin düzleşmesi, yassılaşması yararına yok olduğu görülür 1939-1940 yıllarında gerçekleştirmiş olduğu yapıtlarda nesneye yönelik her türlü belirgin gönderge ortadan kalkmıştır Yoksulluk çeken sanatçı, işgal nedeniyle ruhsal ve mali durumu kötüye gittiğinden, savaş sırasında resim yapmaktan vazgeçti 1945'ten başlayarak yağlıboyaları, guvaşları ve taşbasmaları (ilk taşbasması 1923 tarihini taşır), akan ya da akıcı biçimlerden hareketle bir dil oluşturmaya yöneldi; sonunda, organik olarak birbiri içine geçen ve binişen bu biçimler, giderek tümüyle soyut bir uzamın sınırlarım belirleyen bir konturlar akısı haline geldi Van Velde'nin resmi, en iyi arkadaşı olan Samuel Beckett'e göre, bilinçli olarak anlamsız ve coşkusuz kılınmış bir şeydir Gerçekte Vn Velde’nin sanatı yaşam, ölüm gibi biyolojik korku üstüne, yalnızlık üstüne bir Beckett düşüncesinin resim alanındaki kopyasıdır Van Velde'nin sanatı, çok geç bir tarihte, modernliğin doruk noktalarından biri olarak kabul edilmiştir (1970,Modern Sanatlar Ulusal Müzesi'ndeki sergi; 1973 Saint-Paul-de-Vence'taki Fondation Maeght'ta ret-Fospekiif sergi) Ama sanatçı en güzel yapıtlarını, sürekli acı çektiği ileri yaşlarında gerçekleştirmiştir
|
|
|