Tarihimiz İle İlgili Bunları Biliyor Musunuz? |
08-23-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Tarihimiz İle İlgili Bunları Biliyor Musunuz?1754'de bile, Sultan III Osman Han'ın bir namesi Leh kralına ulaştırıldığında, kralın nameyi üç kere öperek başının üstüne koyduğunu ve kralın yanında bulunan devlet erkanının da derhal başlarını açarak saygı duruşuna geçtiklerini (Köseoğlu, Nevzat; Türk Medeniyet Üzerine Düşünceler, Ötüken Yay İst? 1990, s 261) Osmanlı Devleti'nin l521'de Belgrad'ı, l522'de Rodos'u fethetmeleri ve 1526'da da Mohaç'ta büyük bir zafer kazanmalarının ardından batı dünyasında büyük bir panik yaşandığınıÇeşitli kentlerde toplanan Alman Meclisleri' nin (Reich stag) , Türklere karşı ordu toplayıp sefer düzenleyebilmek için "Türk Vergisi" adı altında yeni bir vergi konulmasını kararlaştırdıklarını (Kula, Onur Bilge; Alman Kültüründe Türk İmgesi, Gündoğan Yay Ankara/1993, s 86 Osmanlı içtimai yapısı üzerine uzman olan Erlanyen Üniversitesi profesörlerinden Hutterrohta : ''Osmanlı Devleti, geniş topraklarını ve üzerindeki çeşitli kavimleri, Topkapı Sarayı'ndan mükemmel bir şekilde idare ediyordu O saray da batıdaki en mütevazi bir derebeyinin sarayı kadar bile büyük değildi Bu nasıl oluyordu?'' diye sorulduğunda, Profesör Hutterroht'un:''Sırrını çözebilmiş değilim 16 asırda Filistin'in sosyal yapısı üzerinde çalışırken öyle kayıtlar gördüm ki hayretler içinde kaldım Osmanlı, üç yıl sonra bir köyden geçecek askeri birliğin öyle yemeğinden sonra yiyeceği üzümün nereden geleceğini planlamıştı Herhalde Osmanlı, devlet olarak insanlığın en muhteşem harikasıdır'' diye cevap verdiğini (Niyazi, Mehmed;''Tarihe Saygı'', Zaman gazetesi, 14 Temmuz 1992) Arapları aldatarak Osmanlı Devleti aleyhine kışkırtıp isyana sevkeden İngiliz casusu Lavrence'in, yardımcıları Nuri Said, Faysal ve Şerif Hüseyin ile birlikte Şam'da Türkleri katlettikten sonra: '''Evet onları isyana ben kışkırtmıştım Ama böylesine vahşice kan dökeceklerini hiç tahmin etmemiştim Bazı mahalleleri gezerken silahsız Türk askerlerinin nasıl öldürüldüklerine bakamadım;tiksindim bu vahşetten'' diyerek itirafta bulunduğunu (Bardakçı, İlhan; İmparatorluğa Veda, Hülbe Yay, İst/1985, s 572) Protestan mezhebinin kurucusu Martin Luther'in, Osmanlı'nın Avrupa içlerine kadar ilerleyip, ortaya koyduğu adilane sistemle yerli halkın gönlünde taht kurması üzerine, halkını acımasızca sömüren yöneticileri:" Sizin gibi gözü doymaz prenslerin, toprak ağalarının ve burjuvaların idaresi altında yaşamaktansa, Türk idaresi fakirlere daha hayırlı gelebilir" diyerek Hristiyanları uyardığını,,Yine Luther'in Hristiyanları Türklerle savaşmaya teşvik etmek için çıkardığı bir emirnamede "Türklerin başlattığı bir savaşta o ara karşı savaşan bir kimsenin, Tanrının bir düşmanı ve İsa'ya hakaret eden biriyle hakikatte bizzat şeytanla savaşmakta olduğunu düşünmeli ve bundan dolayı, masum bir kimsenin kanını döktüğü veya bir Hrıstiyanı öldürdüğü zehabına kapılmamalıdır" diye yazdığını,, (-Niyazi, Mehmed; Medeniyet Ülkesini Arıyor, Tuğra Neşr, İst1991, s 51, Niyazi, Mehmed; Medeniyet Ülkesini Arıyor, Tuğra Neşr, İst1991, s 58) 9 asırda Buhara da yapılan Samanoğlu İsmail Bey'in türbesinin İslam dünyasının ilk türbelerinden olduğunuBu türbenin yapımında kullanılan tuğlaların deve sütü ile yumurta akı karıştırılarak bunların çeşitli derecelerde pişirilmesinden elde ve edildiğini günümüze kadar sapasağlam dimdik ayakta kaldığını (Bakiler Yavuz Bülent; Türkistan Türkistan Türk Edebiyatı Vakfı Yay İst / 1986, s274) 16 yüzyılın kudretli padişahı Yavuz Sultan Selimin huzuruna girerek yer öpüp itimatnamesini sunan Venedik elçisi Antonio Jüstiniani'ne ülkesine döndüğünde Padişahın nasıl biri olduğu hakkında bilgi istediğinde elçinin şaşkınlık içinde: 'Kılıcı öyle parlıyordu ki yüzünü göremedim" diye itirafta bulunduğunu Elçinin bu itirafının daha sonraları Yavuz Selim tarafından öğrenilmesi üzerine Haşmetli Hünkarım,Paşalarım Osmanlının kılıcı parladığı sürece düşmanların başı daima önde olur A m a Allah korusun bu kılıç kınına girer ve paslanmaya başlarsa o zaman bu kafalar yavaş yavaş dikilir ve birgün bize yukardan bakar dediğini (İlgi dergisi sayı:24Eylül/1976) Bütün Rönesans mimarlarının arayıp durdukları merkezi plan şemasını en mükemmel bir şekilde gerçekleştirmenin ancak Mimar Koca Sinan'a nasip olduğunu Koca Mimar'ın fütuhat, saltanat, ilim ve sanat bakımından en muhteşem devrinde büyük bir imar kudretinin başında, şöhretli bir insan olmasına rağmen, yazma nüshalarda mur-u natuvan''(güçsüz karınca) imzasında El-fakir Sinan Sermamaran-ı Hassa''; beyzi mührünün ortasında imzasında El-fakir ü'l-hakir Sinan''; kenarında ise: , Serm imaran-ı hassa müstemend Bende-i miskin kemine dermend'' (Fakir, aciz, hassa sermimaranı Dertli , değersiz, miskin bendeleri) diye kendisini tanıtarak yalnız mimarinin değil, tevazuun da üstadı olduğunu gösterdiğini (Göze, Ergün; Soruşturma, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yay ist? 1987s 197) Osmanlı Devleti'nin zirvelerde şahlandığı, akıncılarının Avrupa içlerinde at oynattığı bir dönemde kilisede bir papazın vaaz verirken''Dünya hakimiyetinin Türklere fakat Cennet'in de kendilerine ait olduğunu '' söylemesi üzerine bu taksime aklı yatmayan cemaatten bazılarının büyük bir ümitsizlik içinde: ''Dünyada bizi yurtlarımızdan çıkaran Türkler hiç Cennet'te yer bırakırlar mı?'' dediklerini (Köseoğlu, Nevzat; Türk Medeniyeti Üzerine Düşünceler, Ötüken Yay İst / 1990, 260) Hayatı İla-yı kelimetullah adına hep at sırtında geçmiş Kudüsün Haçlıların elinde olmasından dolayı gülmeyi kendisine haram kılmış olan büyük İslam mücahidi Selahaddin Eyyübi'nin, vefat ettiği zaman yanında bulunan komutanlarda Mahmut Han'ın elinde tuttuğu kılıcı havaya kaldırıp "Ey Cemaat-i Müslimin! İşte hükümdarınızın bütün serveti bu kılıçtan ibarettir" diye haykırdığını (Bozgeyik, Burhan; Meşhurların Son Anları, Türdav, İst?1993, s 205) II Bayezid'in padişahlığı döneminde İstanbul'a, Moskova kralının elçisi sıfatıyla Mihail Plachtneef isimli birinin geldiğini Bu adamın, insanı istifra ettirecek kadar pis kokmasından dolayı yıkanması için hamama ***ürüldüğünde, bu keferenin hayatında hiç hamam görmemiş olup yıkanmak ve çamaşır değiştirmek adetine aşina olmadığı ve kimse ile görüştürülmeden pisliğinden dolayı İstanbul'dan kovulduğunu (Murat, İlhan; ''Tarihten Bugüne'', 14 Ekim 1990, Zaman gazetesi) Osmanlı içtimai yapısı üzerine uzman olan Erlanyen Üniversitesi profesörlerinden Hutterrohta : ''Osmanlı Devleti, geniş topraklarını ve üzerindeki çeşitli kavimleri, Topkapı Sarayı'ndan mükemmel bir şekilde idare ediyordu O saray da batıdaki en mütevazi bir derebeyinin sarayı kadar bile büyük değildi Bu nasıl oluyordu?'' diye sorulduğunda, Profesör Hutterroht'un:''Sırrını çözebilmiş değilim 16 asırda Filistin'in sosyal yapısı üzerinde çalışırken öyle kayıtlar gördüm ki hayretler içinde kaldım Osmanlı, üç yıl sonra bir köyden geçecek askeri birliğin öyle yemeğinden sonra yiyeceği üzümün nereden geleceğini planlamıştı Herhalde Osmanlı, devlet olarak insanlığın en muhteşem harikasıdır'' diye cevap verdiğini (Niyazi, Mehmed;''Tarihe Saygı'', Zaman gazetesi, 14 Temmuz 1992) Merc-i Dabık Savaşı öncesi Büyük Hünkar Yavuz Sultan Selim'in ordusunun önünde askerleriyle beraber göğüs göğüse çarpışmak için atını ileri doğru mahmuzlaması üzerine, sadrazam Sinan Paşa'nın padişahın ellerine sarılıp: "Şevketlü hünkarım, olmaya ki heyecana gelir, kendinizi ateşe atarsınız, yüreğimiz dilhun olur" diye gitmemesi için yalvardığınıAlem-i İslam'ın birliğini sağlama adına hayatı at sırtında geçmiş olan bu büyük dava adamının bunun üzerine: "Biz cennetmekan Fatih Sultan Mehmet Han,ın torunuyuz, çadır içinden savaş idare etmeyüz" diye haykırdığını (Refik, İbrahim; Efsane Soluklar, T Ö V Yay, İzmir/1992, s 39) Osmanlı Devleti'nde adalet kavramının ; milliyet, cins, zümre yahut din farklarını aşan çok şümullü bir değer ifade ettiğini Bu adaletin sadece insanlara has değil, kurda, kuşa, toprağa ve suya şamil bulunduğunu ve bu yüzden Osmanlı kanunnamelerinde :'' ve ayağı yaramaz beygiri işletmeyeler' at, katır ve eşek ayağını gözedeler ve semerin göreler ve ağır yük urmayalar, zira dilsüz canavardurlar, her kangısında eksük bulunur ise sahibine tamam itdüre, eslemeyanı tamam gereği gibi hakkından geline ve hammallar ağır yük urmayalar, mütearef (örf) üzere ola'' diye hükümler konularak bu meselenin beygirin sakat ayağından eşeğin semerine kadar gözden uzak tutulmadığını (Köseoğlu, Nevzat; Türk Medeniyeti Üzerine Düşünceler, Ötüken Yay, Ist99O , s 265) Lozan görüşmeleri sırasında İngiliz Başvekili Lloyd George'nin: Türklerin, şimdi hak istedikleri Anadolu'da nesi var? Orada medeniyet vesikası olarak ne kalmışsa Yunan'ın, Roma'nın, Bizans'ındır Türklerin Anadolu 'daki evleri sazdan ve ker***ten harabelerden ibarettir Şimdi böyle bir alemi veya onun güzel parçalarını Türklere nasıl bırakırsınız?'' demesi üzerine henüz aklını ve vicdanını yitirmemiş bir batılı düşünür olan Eugene Pitard ın Cenevre'nin ünlü bir gazetesinde Lloyd George'a cevap olarak: Efendiler, Konya'daki İnce Minare'nin kapısı ile, İstanbul'daki muhteşem Süleymaniye'nin kubbelerini yapan millete karşı böyle söylenemez Haddinizi biliniz'' diye harika bir cevap verdiğini (Yakın Tarihimiz, 13 Eylül 1962, s 91, cilt 3, sayı: 29, Vatan Gazetecilik AŞİst) 9 asırda Buhara da yapılan Samanoğlu İsmail Bey'in türbesinin İslam dünyasının ilk türbelerinden olduğunuBu türbenin yapımında kullanılan tuğlaların deve sütü ile yumurta akı karıştırılarak bunların çeşitli derecelerde pişirilmesinden elde ve edildiğini günümüze kadar sapasağlam dimdik ayakta kaldığını (Bakiler Yavuz Bülent; Türkistan Türkistan Türk Edebiyatı Vakfı Yay İst / 1986, s274) __________ Alıntıdır Bir kaçtanede ben eklemek isterim ; *Osmanlı'nın Amerikayı vergiye bağladığını *Amerika'nın resmi dili haricinde ilk ve son defa Osmanlıca anlaşma imzaladığını *Özgürlük anıtının Osmanlı Mimarlarının ve Osmanlı parasının eseri olduğunu *İstanbul'da uçan hazerfan'ın Padişah Murat 'a 'yeni çerilerin sırtına tüp takıcas , içinde barutlar olucak ve barut patlayınca yeniçeriler uçarak surlardan içeri giricek' demesi üzerine Murat'ın hazerfan'ı ukraynaya sürgün ettiği , ve ukraynalıların hazerfan 'ın çalışmaları sayesinde ilk roketi buldukları *Futbol 'un İngiliz buluşu değil , 'Depik' adlı isim ile Orta Asya Türk Buluşu olduğunu ve bunun gibi yüzlercesi ! |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|