Eskiçağ Toplumlarında Meyve Kültürü

Eski 08-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Eskiçağ Toplumlarında Meyve Kültürü



İnsanlığın tarihi boyunca geliştirmiş olduğu kültür birikiminin en önemli kaynaklarından biri de içinde bulunduğumuz doğal çevre ve onun canlı cansız çevremizi kuşatan ve hayatımızın pek çok alanında karşılaştığımız unsurlarıdır Bu süreçte kültür, söz konusu unsurlarla insanın ilişkide bulunması suretiyle edinilen bilgilerin yaşamlarımıza uygulanması ile gelişir Bu unsurlardan biri olan meyveler de tarih öncesi toplumlardan günümüze kadar doğanın insanlığa sunduğu faydalı ve bunun yanında kullanım ve erişim kolaylığı taşıyan öğeler olmaları itibariyle medeni ve kültürel gelişim süreçlerinde dikkate değer bir araştırma konusu teşkil etmektedir

Günümüzün modern insanı için faydalı ve lezzetli olmasından öte pek fazla bir önem ve özellik atfedilmeyen meyveler, tarih öncesi toplumlar ve eskiçağ toplumları için bu tarz bir sıradanlığın aksine çok büyük bir önem taşımaktaydı Meyveler sadece bir besin kaynağı değil, sosyo-kültürel hayatın her alanında önemli bir rolü olan unsurlardı Bu noktada en göze çarpan olgulardan biri de eskiçağ toplumlarının pek çoğunun inanç sistemlerinde meyvelerin birer tapım aracına dönüşmesi, yani kültleşmesidir Bu noktada meyvelerin eskiçağ toplumlarının kültürlerindeki yerini bu toplumların inanç, ritüel ve mitolojilerindeki rolü itibariyle ele almak gerekmektedir

Henüz yerleşik bir medeniyet seviyesine ulaşamamış olan tarih öncesinin avcı ve toplayıcı toplumlarında meyveler, doğanın sunmuş olduğu hazır ve faydalı nimetler olmaları itibariyle birincil besin kaynağı teşkil etmenin yanı sıra bu toplumlarca çoğu zaman totemleştirilmiş ve ilkel tapınma kategorilerinden biri olan totemciliğin bir parçası olarak bu toplumların sosyo-kültürel yaşamlarında önemli bir yer edinmiştir Bu toplumların yaşadıkları bölgede en çok bulunan ve en çok faydalandıkları meyveleri henüz o dönemde tam olarak adlandıramadıkları ve ancak çevrelerini kuşatan doğanın unsurlarıyla sembolleştirebildikleri ilahi güçleri temsil eden totemler olarak algılamaları ve meyveleri taşıdıkları yaşamsal güç itibariyle tapınma aracı olarak kullanmaları, daha sonra gelen yerleşik ve medeni toplumlarda da kendini gösteren meyve kültünün temelini oluşturmuştur


Eskiçağ toplumlarında ise meyveler, bu toplumların ilkel topluluklara nazaran çok daha kapsamlı kozmolojiler, yani yaratılış felsefesine dayalı inanç sistemleri geliştirmeleri itibariyle totem özelliğini kaybedip, bu kozmolojik bütünler içinde simgesel ve daha çok ayrıntı olarak tanımlayabileceğimiz bir niteliğe bürünmüştür Hitit, Yunan, Sümer, Mısır gibi eskiçağ medeniyetleri, evrenin ve insanın yaratılışı konusunda daha bilinçli düşünerek kaos düzen karşıtlığı üzerine kurulu bir yaradılış kozmolojisi geliştirmiş ve meyveler düzenin sembollerinden biri olarak inanç sistemlerinde yer almıştır

Eskiçağ toplumlarının yaratılış felsefelerinde, tek tanrılı dinlerdekinin aksine, tanrılar evrenin yaratıcısı değildir Evren, bir hiçliğin içinde (ex-nihilo) yoktan var olmuş ve ilk başta kaotik bir formda gelişmiştir Bu kaos ortamında iyi-kötü, güzel, çirkin, doğru-yanlış gibi ikiliklere henüz yer yoktur İnsanın ve yaşamın doğasını şekillendiren ve niteleyen bu ikilikler ancak tanrıların ortaya çıkmasıyla bir anlam kazanmaya başlamış ve en sonunda tanrılar, kaosu temsil eden ve kendilerinden önce var olan ilahi güçleri yenilgiye uğratarak evrene düzeni getirmişlerdir Örneğin, Eski Yunan mitolojisindeki Titanlar, tanrılardan önce var olan kaotik güçleri simgelemektedir Titanlardan doğan tanrılar, Zeus’un önderliğinde Titanları ve onların hizmetkarı olan canavarları yenerek evrende kendi hükümdarlıklarını ilan etmiş ve kaosun içinde düzenin doğmasını sağlamışlardır Babil mitolojisinde ise düzenin hakim olması, kaosu simgeleyen Tiamat’ın ve onun canavarlar ve cinlerden oluşan ordusunun tanrı Marduk tarafından yenilgiye uğratılması temasıyla işlenmiştir

Sonunda kaosun güçleri yenilip tanrıların kurduğu hiyerarşiye dayalı düzen hüküm sürmeye başlayınca, insanın içiçe yaşadığı doğa güçleri, insanlar tarafından tanrıların varlığını ve gücünü sembolize eden ve hatta bazen tanrılaştırılan unsurlara dönüştürülmüştür Meyveler de bu doğal unsurlar arasında tanrıların insanlığa armağanı olan, tanrıları simgeleyen ve bu doğrultuda kült araçlarına dönüşen semboller olarak yerini almıştır Bu noktada tarih öncesi toplumlardan farklı olarak, meyveler tek başına ilahi güç olarak algılanan ve tapınılan totemler değil, ilahi güçleri temsil eden aracılara dönüşmüştür

Eskiçağ toplumlarında meyveleri tapım aracı olarak algılanmasında sembolik açıdan büyük bir çeşitlilik söz konusudur Meyvelerin kültleşmesi ve meyve kültünün gelişmesi sürecinde, elimizdeki kaynakları incelediğimizde meyve kültünün yedi ana tema altında geliştiğini görmekteyiz

Kaosun Sona Erişi ve Düzenin Hakim Oluşu Teması:

Tanrıların kaosu sona erdirip evrene düzeni getirmeleriyle beraber meyveler, bu düzenin ve yaşamın devamını sembolize eden unsurlara dönüşmüş ve inanç-tapım düzleminde tanrılara ulaşmada aracı rolü oynayan kült simgeleri haline gelmiştir Bu doğrultuda, inanç sistemlerinde meyve ve bereket tanrıları tasavvur edildiği gibi, bazı tanrıları sembolize eden ağaçlar ve bu ağaçların meyveleri de kutsal sayılmıştır Kaos-düzen çatışması üzerine kurulu bu temalarda meyveler avcı ve toplayıcı toplumdan yerleşik ve üreten topluma geçiş sürecini sembolize eden düzen simgeleri olarak görülmüştür

Bolluk-Bereket-Üretkenlik Sembolü Olarak Meyveler

Eskiçağın tarım toplumları için tarımsal üretim ürünleri olan meyve ve sebzelerin yaşamın devamını sağlayan hayati unsurlar olmaları, meyvelerle tanrılar arasında bağlantı kuran bir tapım sistemi ve tarım tanrıları kültleri geliştirmelerine yol açmıştır Bu tanrıların en göze çarpan örnekleri Eski Yunan’da başak ve bereket tanrıçası Demeter, üzüm ve şarap tanrısı Dionysos; Eski Roma’da hasat tanrıçası Ops ve ekincilerin ve tohumun koruyucusu olan kocası Saturnus, meyve bahçelerinin koruyucusu olan Pomona ve kocası Vertumnus; Fenikelilerde bereket tanrısı Baaldir Tanrıların bereket ve bolluk dağıtıcı özelliklerinin meyvelerde sembolleştiği eskiçağ inanç sistemlerinin temelinde yatan önemli bir unsur da tanrılar kozmolojisinden önce yer alan toprak ana, gök baba ikiliği yatmaktadır Tanrılardan önce var olan ve hatta tanrıları yaratan bu ikiliden toprak-ana, verdiği mahsuller itibariyle doğurganlığı çağrıştıran dişil bir öğe olarak tasavvur edilmiş ve pek çok ilkel toplumda toprağı simgeleyen ana-tanrıça kültü oluşmuştur Dolayısıyla, ana-tanrıça kültünden sonraki dönemlerde gelişen bolluk ve bereket tanrılarını ana-tanrıçanın türevleri olarak yorumlamak mümkündür

Bu bolluk tanrı ve tanrıçaların pek çok eskiçağ kozmolojilerindeki ortak özelliği, kışın ölmeleri ve baharda dirilmeleridir Eski Yunanda üzüm tanrısı Dionysos, kışın asmaların kurumasını sembolize ederek ölü kabul edilmiştir Benzer şekilde bereket ve hasat tanrıçası Demeter de kızı Persephone’nin yılın kış döneminde dört aylığına kocası olan ölüler dünyasının tanrısı Hades’in yanına gitmesine duyduğu üzüntüden dolayı bereketini bu aylarda insandan esirgeyen ve toprakta hiçbir şey yetiştirtmeyen bir tanrıça olarak tasavvur edilmiştir Sümerlerin Dumuzi, Babillilerin Tammuz adını verdiği bitki tanrısı da benzer şekilde kışın ölmekte, baharda dirilmektedir Kışın üretkenliğini yitiren toprağın baharda canlanması ve meyveler vermesi olgusunun tanrı ve tanrıçaların kışın ölüp baharda dirilmeleri ritüelleriyle kültleştirmeye pek çok eskiçağ medeniyetinde rastlanmaktadır

Tanrıların Armağanı Olarak Meyveler

Meyveler, tanrıların insanlığa armağanı olmaları itibariyle tanrıların inayetinin en belirgin sembolü olarak görülmüş ve tanrılar adına bu armağanları karşılığında hasat bayramları düzenlemek eskiçağ toplumlarının genelinde önemli bir dini ritüel öğesi haline gelmiştir Bu bayramlarda, hasadın ilk ürünleri tapınaklarda tanrılara ikram edilir ve bir sonraki hasat mevsimi için de tanrıların bolluk ve bereketlerini esirgememeleri için dua edilir, ziyafetler verilirdi Eski Yunan’da tanrıça Demeter için yapılan törenlerde arpa suyu içilmesi ve Hititlerin ezen-in-piy adını verdikleri meyve bayramı bu ritüellere örnek teşkil etmektedir


Yaşamsal Güç Taşıması İtibariyle Meyveler

Meyvelerin verdiği enerji ve canlılık itibariyle zaten tanrıların armağanı olarak kabul edilen bu doğa unsurlarının yaşamsal güç taşıdığı eskiçağ toplumlarının çoğunda yaygın olan ve dini ritüel ve metinlerde kendini sıklıkla gösteren bir inançtır Bundan yola çıkarak eskiçağ toplumları mitolojik kültürlerinde yaşam ve ölümsüzlük simgesi olan meyvelere dair kült öğeleri, veya diğer bir deyişle efsanevi meyve temaları geliştirmişlerdir Bu efsanevi meyvelere en iyi örneklerden biri, Eski Yunan’da sadece tanrıların yemesine izin verilen ambrosia meyvesidir Olympos tanrılarının ölümsüzlüklerini korumalarının tek yolu ambrosia yemek ve nektar adı verilen kutsal içecekten içmektir Ambrosia ve nektar ölümlülere yasaklanmıştır Ambrosia kültüyle insanların faniliği ve tanrıların ölümsüzlüğü olgularını açıklamanın amaçlanmış olması muhtemeldir Ambrosiaya benzer bir başka meyve, Eski Ahit’te değinilen ve yeryüzü cennetinde (Aden) bulunduğu belirtilen hayat ağacının meyvesidir Eskiçağ İbrani kültürünün önemli bir parçası olan Eski Ahit’in Tekvin bölümünde, Rabbın yeryüzü cenneti Aden’de, Adem ve Havva’nın kendilerine yasaklanmış olan iyi ve kötüyü bilme ağacının meyvesinden yemeleriyle ilk günahı işlemeleri ve ardından cennetten kovulmalarının nakledildiği kısımda, hayat ağacına dair bir ayrıntı da ambrosia örneğini anımsatan şekilde göze çarpmaktadır Ve Rab Allah dedi: İşte, adam iyiyi ve kötüyü bilmekte bizden biri gibi oldu ve şimdi elini uzatmasın ve hayat ağacından almasın ve yemesin ve ebediyen yaşamasın diye böylece Rab Allah onu Aden bahçesinden kendisinin içinden alındığı toprağı işlemek için çıkardır Ve adamı kovdu Nitekim, önceden kendisine yasak olmayan bu ağacın meyvesinden artık yiyemeyen Adem 930 yıl yaşamış ve kendi soyundan gelen insanların ömürleri kuşaklar boyunca azalarak normal insan ömrüne inmiştir Bu metinden, hayat ağacı meyvesinin ambrosia örneğinde olduğu gibi insanlığın faniliğine dair açıklayıcı bir orijin mitosu öğesi olduğu anlaşılmaktadır Hayat ağacının başka örneklerine eski Mezopotamya medeniyetlerinden kalma tabletlere işlenmiş resimlerdeki tasvirlerde de rastlamaktayız

Yaşamsal güç içeren meyvelerle ilgili bir başka örnek de Eski Yunan mitolojisinde adı geçen cornu copiae, yani bereket boynuzudur Buna göre, Tanrı Zeus u bebekken besleyen Amaltheia adlı keçinin boynuzunun içinde her zaman yiyecek ve meyveler bulunduğu ve böylece Zeus’un bebekken hiç aç kalmadığına inanılırdı Cornu copiae, meyvelerin tüketilmesinin ardından her mevsim yenilenmesini simgeleyen bir mitolojik öğe olarak karşımıza çıkmaktadır

Kötücül Güç İçeren Meyveler ve Tabu Meyveleri

Eskiçağ toplumlarının inançlarında bazı meyvelerin kötücül güçleri simgelediğine inanılmış ve bu meyvelerden uzak durulmuştur Bu meyvelerin Yeni Zelanda yerlilerinin oklarının ucuna sürdükleri zehirli manzanilla gibi insanı zehirleyen zararlı meyveler olduğu şüphesizdir Bundan yola çıkarak eskiçağ insanları aslında var olmayan kötücül veya büyülü meyveler de tasavvur etmişlerdir Bunlara en iyi örneklerden biri, Eski Yunan mitolojisindeki lotus meyvesidir Yunanlıların ünlü efsanesi Odysseia’ya göre İthaka kralı Odysseus, Truva Savaşından dönerken askerleriyle beraber lotus-yiyenler ülkesi adı verilen bir yere uğramış ve burada yiyenin her şeyi unutup müptela olduğu lotus adlı bir meyveden muzdarip bir halka rastlamıştır Odysseus’un birkaç adamı da bu meyveden yemek hatasına düşmüş ve diğerleri tarafından zor zaptedilerek yolculuğa devam edilmiştir

Meyvelerin kötücül yanına bir başka örnek de Eski Yunan’da üzüm ve şarap tanrısı Dionysos tapımında önümüze çıkmaktadır Dionysos’un iyi yanı üzümde sembolize edilirken, kötücül yanı üzümden üretilen ve insanları sarhoş şarapta ortaya çıkmaktadır Kızdığı zaman insanları çıldırtabilen Dionysos’un Mainadlar adı verilen şarapla kendinden geçmiş ve çevrelerindeki herşeye düşünmeden saldıran vahşi kadınlardan oluşan bir ordusu vardı Eski Yunan insanı, üzüm meyvesinin faydalı yanını iyi tanrı Dionysosla, özünden çıkarılan ve insanı sarhoş eden şarapla gelen kötücül yanını da kızgın Dionysos ve onun Mainadlarıyla sembolleştirmiştir

Kötücül veya büyülü meyvelerin yanısıra bazı meyveler de dokunulması ve kullanılması yasak olan tabu muamelesi görmüştür Tabu meyvelerine dair iyi bir kült örneğine Eski Ahit’te rastlanmaktadır Buna göre, Adem ve Havva’yı yaratan Rab, onları cennet bahçesine yerleştirmiş ve bu bahçedeki, iyi ve kötüyü bilme ağacının meyvelerini onlara yasaklamıştır Yılan görünümündeki şeytanın onları ayartmasıyla bu meyveden yiyen Adem ve Havva, iyilik, kötülük, utanç, nefret gibi duyguların bilincine vararak saflık ve masumiyetlerinden sıyrılmış ve insanlığın ilk günahını işlemeleri sonucu cennetten kovulmuşlardır Ve Rab Allah adama seslenip ona dedi: Neredesin? Ve o dedi: Senin sesini bahçede işittim ve korktum, çünkü ben çıplaktım ve gizlendim Ve dedi: Çıplak olduğunu sana kim bildirdi? Ondan yeme diye sana emrettiğim ağaçtan yedin mi? Bu anlatımla insanın evrensel değer yargılarının farkına vararak kaotik masumiyetini kaybetmesine iyi ve kötüyü bilme ağacının meyvesi vasıtasıyla bir açıklama getirilmektedir

Metamorfoz Meyveleri

Eskiçağ inançlarında doğada bulunan bazı meyveler, farklı, efsanevi ve hatta büyülü özellikler atfedilerek ritüel ve mitlerde yer almıştır Normal meyvelerin metamorfoza uğratılmış halleriyle kültleşmesine en iyi örneklerden birini Eski Yunan mitolojisinde bahsi geçen Hesperidlerin elmalardır Üç peri kızkardeş olan Hesperidler, tanrıça Hera’ya düğün armağanı olarak verilen altın elmaların bekçileridir Bu altın elmalar, çeşitli mitolojik öykülerde bahsi geçen ulaşılması zor ve çok değerli unsurlardır Hesperidlerin elmaları yüzünden Truva Savaşı çıkmış; antik Yunanın en güçlü insanı olarak bilinen efsanevi Herkül kendisine verilen on iki görevden birinde bu elmaları bulmakla görevlendirilmiştir Hesperidlere ait olmayan altın elmalara da kadın savaşçı Atalante efsanesinde rastlanır Buna göre, Meilanion adlı bir genç, kadın savaşçı Atalante’yi koşu yarışında geçip onun kocası olmaya hak kazanmak için aşk tanrıçası Afrodit’in kendisine verdiği altın elmaları onun önüne atmış ve elmalarla oyalanan Atalante’yi yarışta geçerek onunla evlenmiştir

Orijin Mitoslarında Meyveler

Eskiçağ toplumlarının inançlarına dair nesillerce aktarılan mitolojik metinlerde bazıları, bir göreneğin, bir adın, ya da bir nesnenin nasıl doğduğunun imgesel açıklamasını sunmayı amaçlayan ve etiolojik ( nedenbilimsel ) ya da mitosları olarak adlandırılan bir kategoriye girmektedir Bu metinler arasında meyvelerin kökeni üzerine bu tarz orijin mitosları da mevcuttur Bunlardan en bilineni Eski Yunan mitolojisindeki Pyramus ve Thisbe öyküsünde aktarılan ve karadut meyvesinin kökenini açıklamayı amaçlayan mitostur Antik çağın Romeo-Juliet’i sayılabilecek olan bu hikayeye göre, birbirlerine âşık olan ama ailelerinin ilişkilerini onaylamadığı Pyramus ve Thisbe adındaki iki genç âşık, bir gece kaçma planı yaparlar Buluşma yerleri olan dut ağacının altına önce Thisbe gelir Genç kız, yediği etlerden ağzı kanlanmış bir aslanın yaklaştığını görünce kaçar ve kaçarken düşürdüğü şalıyla oynayan aslan, ağzındaki kanlara şala bulaştırır Daha sonra buluşma yerine gelen Pyramus, sevgilisinin kanlı şalını görünce onun öldüğünü sanır ve üzüntüsünden kendisini bıçaklayarak öldürür Pyramus tan fışkıran kanlar dut ağacının meyvelerini kırmızıya boyar Thisbe de bunu öğrenince kendi canına kıyar Bir kez meyvelerinin rengi değişmiş olan ağaç, bu sevgililerin aşkının hatırına tanrılar tarafından karadut ağacına çevrilir
Kaynak: Melih ÇOBAN, Marmara Üni Sosyoloji Bölümü Araş Gör

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.