|  | İzafiyet Teorisi |  | 
|  08-22-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   İzafiyet Teorisiİzafiyet Teorisi Alm  Relativitätstheorie (f), Fr  Théorie (f) de la Relativité, İng  Theory of Relativity  Esas olarak zaman ve uzayla meşgul olan ve onlara daha genel bir bakışla, fiziksel olayları açıklayan bir teori  Albert Einstein tarafından ortaya konan bu teori, Kuvantum teorisi gibi yirminci yüzyılda fizikte önemli bir değişiklik meydana getirmiştir   İzafiyet teorisi ile ilgili olarak İslam dünyasında ilk olarak araştırma yapan El-Kindidir (801-866)  Ona göre zaman, mekan ve hareket birbirinden bağımsız değildir  Hepsi birbirine bağlı izafi şeylerdir  El-Kindi şöyle der: "Zaman ancak hareketle, cisim hareketle, hareket cisimle vardır  O halde asla cisim, hareket ve zamandan biri diğerinden önce değildir  " Batıda ise ilk zamanlar kabul edilen, dünyanın sabit ve kainatın merkezi oluşu fikri daha sonra terk edildiğinde neyin sabit olduğu sorusu ile karşılaşılmıştı  Newton kendi ifade ettiği hareket kanunlarından, hareketsiz olmanın özel bir anlamı olmadığını ortaya koymuştur  İzafiyet prensibine göre, tam hareketsiz olma diye bir şeyin herhangi bir anlamı yoktur ve düzgün hareketler hep birbirlerine göre izafi (bağlı bulunduğu şey ile değişen) olarak belirirler  Uzayın derinliklerinde tasavvur edilen bir uzay aracındaki kimsenin herhangi bir hareket tesiri hissetmediğinden "hareketsiz" olduğunu iddia etmesi, onun yanından geçen motoru durdurulmuş ve düzgün bir hızla hareket eden uzay aracının sahibinin aynı iddiada bulunmasından farklı değildir  Her ikisinin de "hareketsiz" olma iddiası doğru değildir   Özel izafiyet teorisi: 1905 yılında Einstein şimdi "Özel İzafiyet Teorisi" diye isimlendirilen teoriyi ortaya koydu  Bu sanki birbirine zıt düşen iki kabule dayanmaktaydı: 1) İzafiyet prensibi olarak bilinen düzgün hareketin izafi olması; 2) Düzgün harekette ışığın hızı her doğrultuda aynı olması  Bu her iki postülat Michelson-Morley tarafından yapılan ve diğer deneylerle de gözlenmiştir  Buna göre ışık kaynağına yaklaşan veya ondan uzaklaşan için ışık hızları, her ne kadar kaynağa doğru koşan daha büyük bir ışık hızı beklerse de, aynıdır  Buna göre ışığa yetişmek için hareket eden bir kimseden, ışık kendi sabit hızı ile kaçacaktır  Sonuç olarak hiçbir cisim ışıktan hızlı hareket edemez   Bu kabullerden hareket eden Einstein, ilk önce iki olayın aynı zamanda meydana gelme kavramını ele almıştır  Bunu açıklamak için uzayın derinliklerindeki bir uzay gemisinde tam ortada durup her iki uca aynı zamanda ulaşacak bir ışık gönderelim  Uzay gemisi ile aynı yönde hareket eden bir başka uzay gemisinde bulunan kimse, bunun böyle olmadığını iddia edecektir  Çünkü ona göre uzay aracının ön kısmına ışık daha çabuk erişecektir  Bunun sonucunda farklı yerlerde aynı zamanda olma, mutlak değil tamamen gözlemciye göre izafidir  Buna bağlı olarak mesafenin de izafi (bağıl= rölatif) bir büyüklük olduğu sonucuna varılır   Zaman ve uzaya giren izafiyet kavramı, bunlardan türetilen hız ve ivmeyi de değiştirecektir  Buradan devamla kuvvet, enerji, iş ve kütle tariflerini de buna göre değiştirmek gerekir   İzafiyet teorisinin acaib görülen sonuçları vardır  Bunlardan biri, hareket eden cisimlerde sathın yavaşlamasıdır  Hareket eden cisimler, etmeyenlere daha ağır gelecektir  Burada Ünlü E= mc2 formülü elde edilir ki, bu, enerjinin kütle ile ışık hızının karesinin çarpımına eşit olduğunu bildirir   Düşük hızlarda (20  000 km/saat bir düşük hız sayılmaktadır  ) izafiyetin tesirleri fevkalade çok küçüktür  Ancak, ışık hızına (300  000 km/saniye) yakın hızlarda bu etkiler fevkalade büyüktür  Einsteina göre düzgün hareketin uzay-zaman ölçümü, daha önce bağımsız olarak Lorentz tarafından çıkarılan bir dönüşümle ilgilidir  Lorentz dönüşümünü, Einsteinın iki postülatından bağımsız olarak ortaya koymuştur  Lorentz dönüşümünde, uzay ve zaman birbirine bağlanmıştır  1907de Einsteinın matematik hocası H  Minkowski, Lorentz dönüşümünün matematik formuna sahib olduğunu göstermiştir  Bu ise, Einsteinın teorisinin dört boyutlu "uzay-zaman" cinsinden ifade edilebileceğini açığa çıkarmıştır  Gerçekte, zamanın dördüncü boyut olarak alınması oldukça eskidir  Çünkü bir hareketin belirtilmesinde uzay koordinatları yanında zamanın da verilmesi gerekir  Newtonun teorisine göre zaman bütün gözlemcilere göre mutlak bir büyüklüktür  Bunun sonucu dört boyutlu kavramı bir üç boyutlu uzay ve bir boyutlu zaman parçasına ayırmak mümkündür  Minkowskiye göre dört boyutlu uzay tamamen üç boyutlu uzayda olduğu gibidir, zaman bir farklılık meydana getirmez   Genel izafiyet teorisi: Düzgün hareket eden bir kimse, harekette olduğunu kendi aracında yapacağı deneylerle belirleyemez  Ancak, harekette ivme varsa, bu hareket eden tarafından hissedilir  Bu sonuçlar, 1907den itibaren Einsteinın dikkatini çekmişti: Neden sadece düzgün hareket relatif (izafi) ve ivme mutlaktı? Bunların yanında Newtonun kanunları yeni uzay ve zaman kavramıyla uyuşmamaktaydı  Bazı fizikçiler alışıla gelen yolu deneyerek bu uyuşumu sağlamaya çalıştılar  Einstein ise, kütle çekiminin ivme ile birleştirilmesi gerektiği kanaatindeydi   Galileo, Pisa kulesinde yaptığı deneyde, hafif ve ağır cisimlerin aynı ivme ile düştüğünü göstermiştir  Einstein bu deneyin önemini kavramış ve bunu genel izafiyet teorisinin temeli yapmıştır   Uzayın derinliklerinde iken sürücü, ağırlıksız olduğunu hisseder  Ancak araç ivme ile harekete başlarken, içindeki ağırlık hissini fark eder  Etraftaki bütün yüzey cisimler bu halde harekete ters yönde düşerler  Einstein, bu olayın uzay aracının üniform kütle çekiminde bulunurken de ortaya çıkabileceğini fark etmişti  Bunun sonucu olarak "eşdeğerlik" prensibini ortaya koymuştur  Buna göre düzgün ivme ile düzgün kütle çekimi hiçbir vasıta ile ayırt edilemez  İçinde bulunan bir kimse, uzay aracına yandan gelen ışığın, aracın arka tarafına doğru eğildiğini görecektir  Ayrıca zaman, ivme ve kütle çekimi ile değişecektir   Einstein, izafiyet prensibini düzgün hareketten tüm harekete genişletmiştir   Newton, Güneş etrafındaki gezegenlerin hareketini, koyduğu hareket kanunlarına dayanarak açıklamıştır  Burada Newton, kütle çekimi kuvvetine ihtiyaç duymuştu  Einstein ise gezegenlerin yörüngelerini, Güneşin kütle çekimi sonucu eğriliğe sahip olan dört boyutlu uzay-zaman koordinat takımında en kısa yol prensibinden hareketle elde etmiştir  Bu şekilde elde edilen yörüngeler Newtonunki ile hemen hemen aynı idi  Ancak Merkür gezegeninde Einstein eliptik yörüngenin büyük ekseninin yüzyılda 43 saniye döneceğini vermişti  Gerçekte de bu çok eskiden gözlenmiş, fakat açıklanamamıştı   Einsteina göre ışık, uzayın eğrilikli olmasından dolayı kütle çekimi tarafından saptırılmaktadır  Ayrıca Güneşteki atomlar, yeryüzündekine nazaran daha yavaş titreşmektedir ki, bu olay kızıla kayma olarak isimlendirilmiştir  Bütün bu sonuçlar gözlenmiştir   1917de Einstein, teorisini bütün evrene tatbik etti ve böylece çok değişik bir yaklaşım elde edilmiş oldu  1918 de Hermann Weyl, kütle çekimini, dört boyutlu uzayın bir esası olduğu fikrinden, elektromagnetik kuvvetlere bir geometrik yorum getirmeye çalıştı  Bu çalışma ile nükleer kütle çekimi ve magnetik kuvvetleri birleştirecek bir teori aranması araştırmaları başladı   Özel izafiyet teorisinin başarılarından biri de P  A  M  Diracın elektronun izafi Kuvantum teorisi ve Kuvantum elektrodinamiktir  Bu, fizikte önemli pratik sonuçların elde edilmesine sebeb olmuştur   Ancak, bütün bilimsel ve felsefi önemine rağmen, genel teori bilimsel ana çalışmaların dışında kaldı  Sebebi de, uzayın eğriliğinden dolayı ortaya çıkan tesirlerin çok küçük olmasıdır  Genel teorinin ana tatbikat alanı astronomi olmuştur  Çekirdek fiziği de teorinin uygulandığı alanlardan biridir   Kaynak: Rehber Ansiklopedisi | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |