|  | Kanun (Müzik) |  | 
|  08-21-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Kanun (Müzik)Kökeni, milattan önceki Anadolu, Mezopotamya ve Mısır uygarlıklarına kadar uzanmaktadır  Daha sonraki çağlarda yine bu bölgelerde görülen “Kanun”, giderek dünyanın diğer bölgelerine yayılmıştır  Özellikle Çin, Hindistan ve Pakistan’da bu çalgının benzerlerine rastlanmıştır   Hemen hemen bütün organologlar, Arapça olan “kanun” kelimesinin, Yunanca “kanon” kelimesinden türediğini kabul eder  Yasa, yönetim, hüküm, kural gibi anlamları olan “kanon” terimi, hem tellerin uzunluklarıyla titreşimleri arasındaki ilişkiyi araştırmakta kullanılan tek telli bir deney âletinin; hem de telleri kısmen ses kutusu, kısmen de sap üzerinde kalan lavta cinsinden bir çalgının da adıdır   Uzun geçmişi boyunca birçok değişiklik geçiren “kanun”un temel yapısal özellikleri, günümüzde bütün ülkelerde aynıdır  Üzerine tellerin gerildiği, ses kutusu işlevi gören ve kalınlığı dar ahşap kasa, bir yanı dik açılı ve diğer yanı ise diyagonal biçimindedir  Göğüs tahtasında ise standart olamayan kafesler bulunur  Dik kenarlı tarafta deri gerilmiş bir bölüm vardır  Üstünden tellerin geçtiği uzun köprünün ayakları, bu deriye basar  Tellerin çoğu üçlü, pest (alt) taraftakilerin birkaçı ise ikilidir  Dik açılı bölümde bulunan tel tahtasından çıkan ve köprüyü aşan her tel, eğik kenar boyunca uzanan “mızgılık”taki özel yarığından geçerek bir akort burgusuna sarılır  Üç sıra oluşturan burgular, mızgılığa paralel olan burguluğa üstten girer  Üst uçları kesik piramit biçiminde olan burgular, özel metal akort anahtarıyla döndürülür  Bağırsak teller, günümüzde yerini naylon tellere bırakmıştır  Türk kanununda ikişer veya üçer telli 24, 25 veya 26 tel takımı bulunur (genellikle toplam 75 tel)  Teller, bemollü olarak akortlanır  “Mızgılık”tan hemen sonra tellerin altına yerleştirilen küçük mandalların indirilip kaldırılması sayesinde tellerin boyunun uzayıp kısalması sağlanır  Böylece çalgıdan, seslendirme sırasında yarım tondan daha küçük aralıklar elde edilebilir  Bu çalgının eğik kenarlı ya da yamuk dikdörtken şeklinde yapılmasındaki amaç, tel boylarının kısadan uzuna doğru takılması ile inceden kalına yönelen farklı seslere ayarlanabilmesidir   Ses alanı üç buçuk sekizli kadardır (tiz muhayyer'den kaba yegâh'a kadar)  Yorumcu, bir iskemleye oturarak dizlerine yatay durumda koyduğu kanunu, her iki elinin işaret parmaklarına taktığı yüksüklere tutturduğu fildişi mızraplarla çalar  Son dönemlerde bazı ustalar, daha yoğun ses elde edebilmek için bu çalgıyı sehpa üzerinde de çalmaktadırlar  | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |