|  | Fecri Ebcioğlu |  | 
|  08-22-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Fecri EbcioğluFecri Ebcioğlu'nun 1961 yılının bitmesine yakın "Bak Bir Varmış Bir Yokmuş"u yazıp İlham Gencer'e söyletmesi Türk Popu'nun kapılarını aralamıştı aralamasına ama Türkçe şarkı söylemek üzere herkesin sıraya gireceğini düşününler ne yazık ki yanılmıştı  Fecri Ebcioğlu'nun herkesin önünde açtığı o güne kadar rastlanmadık ölçüde yenilikçi olan bu yolun takipçisi olmaya kimse hevesli gözükmüyordu  Herkes, bir zaman daha, şarkılarını yine İngilizce, İspanyolca, İtalyanca söylemeye devam etti   Ama bir - iki yıl sonra katıldığımız Balkan Melodileri Festivali, Tülay German ve Erol Büyükburç'u birdenbire bir süperstar konumuna getirince ve bu festivalde söylenmiş "Burçak Tarlası"nın ünü bütün memleketi sarınca, herkes birden kendi dilinde şarkı söylemeye talip oldu ve bunu gerçekleştirebilecek imkanları aramaya başladı  Herkesin bildiği aynıydı  Ya yabancı şarkılara söz yazdırılacak, ya zengin folk geçmişimizden seçilecek parçalar aranje edilecek ya da beste peşine düşülecekti  Bu üç yol aynı anda denenmeye başladı  Alpay, Erol Büyükburç, Tülay German, Erdem Buri, Şanar Yurdatapan, Doruk Onatkut ve Fecri Ebcioğlu'nun cesur denemeleri ile bu üç imkan aynı anda serildi herkesin önüne  Şarkıcı ve gruplarımız, bu üç imkandan herhangi birini, bazen ikisini seçip başladılar denemelerine  Bir süre bu üç eğilimin kafa kafaya gideceği düşünülmekteydi  İsteyen (o zamanlar telif hakkı diye bir şey bahis konusu olmadığı için) canının çektiği bir yabancı şarkıyı seçecek, Fecri Ebcioğlu'nun izinden gitmek üzere piyasaya girmiş isimlerinden birine söz yazdıracak ve sahneye çıkıp ya da stüdyoya girip şarkısını söyleyecekti  Ya da, binlerce şarkı - türküden oluşan müzik geçmişimize el atacak, ordan beğendiğini seçecek, seçtiğini batılı bir hale getirebilmesi için müzisyenlerin eline teslim edecekti  Daha zor olsun diyen de oturup yepyeni bir şarkı yaratacak ya da bunun yapılmasını birilerinden isteyecekti  Öyle de yapan vardı, böyle de   Ama 1964 yılını bitirmek üzereyken devreye giren "Altın Mikrofon Armağanı Yarışması", bu dengeyi tamamen bozdu  Hürriyet'in önderliğinde düzenlenen bu yarışmada bizden olan önemseniyor, öne çıkarılmaya çalışılıyordu  Bizim ezgilerimiz ile yarışılabilecekti burada  Hiç kimse Hürriyet'in sunduğu imkanları görmezden gelemeyecek ve bu yarışmaya katılmak isteyenlerin sayısı ile ortalık kısa bir zamanda mahşer yerine dönecekti   Yarışmanın şartları ilan edilir edilmez tam 78 müsabık başvurmuş, gazete; aralarında M  Nurettin Selçuk, Nadir Nadi, Cüneyt Orhon, Selmi Andak, Refik Fersan ve Safiye Ayla gibi önemli isimlerin bulunduğu tam 119 (bu sayı, yarışma başladığında ****ene düştü) kişilik bir jüri  oluşturmuştu  İlk elemeler, 5 Ocak 1965 Salı günü, Beyoğlu İstiklal Caddesi'ndeki Yeni Tiyatro'da yapılacaktı  | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |