Kurt Tucholsky Yaşamı |
08-21-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kurt Tucholsky YaşamıYaşamı Gençlik, Okul Zamanları, Üniversite Tucholsky'nin doğduğu evin şilti Kurt Tucholsky'nin 9 Ocak 1890'da dünyaya geldiği ev Berlin - Berlin'de Lübecker Caddesi 13 numaradadır İlk çocukluk yıllarını, babasının işi nedeniyle tayin olduğu Stettin'de geçirdi Yahudi bir bankacı olan Alex Tucholsky 1887 yılında kuzeni Doris Tucholsky ile evlendi Üç çocukları oldu: Kurt (en büyük oğulları), Fritz ve Ellen 1899 yılında aile Berlin'e geri geldi Tucholsky, annesi ile olan ilişkisi yaşamı boyunca bozuk olmasına karşın, babasını çok sevdi ve ona karşı çok büyük bir saygı besledi Alex Tucholsky 1905 yılında frengi hastalığından vefat ettiğinde eşine ve çocuklarına hatırı sayılır bir servet bıraktı Bu servet sayesinde büyük oğlu para sıkıntısı çekmeden yüksek öğrenimine başladı Kurt Tucholsky 1899 yılında Berlin'deki Fransız Lisesi'ne kaydoldu 1903 yılında, özel bir öğretmenle bitirme sınavlarına hazırlanmak için 1907 yılında terk ettiği Königliche Wilhelms Lisesi'ne geçiş yaptı 1909 yılında dışarıdan bitirme sınavlarını verdikten sonra aynı yılın ekim ayında Berlin'de, 2 yarıyılda 1910 yılının ilkbaharında Genf Üniversitesi'nde devam ederek, hukuk eğitimine başladı Tucholsky öğrenimi esnasında edebiyata karşı da çok ilgiliydi Bu nedenle ressam arkadaşı Kurt Szafranski ile birlikte 1911 yılının Eylül ayında, çok değer verdiği, Kafka'nın da arkadaşı olan yazar Max Brod'u ziyaret etmek ve kendi yaptığı mini peyzajla ona sürpriz yapmak üzere Prag'a gittiler Franz Kafka ile görüşmelerinden sonra, Kafka 30 Eylül 1911 tarihinde günlüğüne Tucholsky ile ilgili şunları yazar: " "¦Bastonunu kontrollü ve güçlü sallaması nedeniyle omuzlarını genç olarak dik tutmaktan tutun da, tedbirli bir sevinç ve kendi edebi çalışmalarını hor görmeye kadar, tam anlamıyla tutarlı 21 yaşında bir insan Avukat olmak istiyor, ¦" " Ancak hukuk alanındaki kariyerini tamamlayamadı Tucholsky öğreniminin sonlarına doğru gazetecilikle çok fazla uğraştığından 1913 yılında birinci hukuki devlet imtihanına girmekten vazgeçti Bu aynı zamanda avukatlık mesleğinden de vazgeçme anlamına geliyordu Buna rağmen bir üniversite bitirme amacı ile 1913 yılının Ağustos ayında Jena Üniversitesi'ne doktora yapmak için başvurdu Yazarlığındaki ilk başarılar Ulk'daki ilk yazısı "Masal" Daha öğrenci olduğu yıllarda Tucholsky, ilk gazetecilik çalışmasını yayınlamıştır Satirik haftalık taşlama dergisi Ulk, 1907 yılında, henüz 17 yaşındaki Tucholsky'nin, İmparator Wilhelm II'nin sanat zevkini alaya aldığı kısa bir masal (Maerchen) ını yayınladı Üniversite yıllarında gazetecilik işlerine yoğunlaştı Diğer çalışmalarının yanı sıra, SPD yayın organı Vorwaerts (İleri)'de çalıştı Alman Sosyal Demokrat Parti'si (SPD) için 1911 yılı seçim çalışmalarına katıldı 1912 yılında, o zamanlara göre alışılmadık yeni, alaycı - ****** bir ton vurgulayan ve onun ilk defa büyük bir kitle tarafından tanınmasını sağlayan, "Rheinsberg - Sevenler için Resimli Kitap" yayınlandı Tucholsky kitabın satışını artırmak amacıyla, öyküleri resimleyen Szafranski ile birlikte Berlin Kurfürstendamm'da bir "Kitap Barı" açtı Burada kitap satın alan herkese bir içki (schnaps) ısmarlanıyordu Bu öğrenci muzipliği birkaç hafta sonra sona erdirildi Buna karşılık Tucholsky'nin 1913 yılı başlarında giriştiği bir çalışma çok daha uzun sürecekti 9 Ocak 1913'te sol - liberal tiyatro dergisi Die Schaubühne (Gösteri Sahnesi), ileride ismi Die Weltbühne (Dünya Sahnesi) olarak değişen, ölümüne kadar Tucholsky'nin danışmanı ve arkadaşı olarak kalacak olan yayıncı Siegfried Jacobsohn 'un haftalık dergisinde ilk makalesi yayınlandı Tucholsky ölümünden 2 yıl önce kaleme aldığı özgeçmişinde bu özel ilişki için şunları yazmıştır: " "1926 yılında vefat eden yayıncı Siegfried Jacobsohn'a, Tucholsky, kendisinin bugüne gelmesindeki tüm katkılarından dolayı teşekkür eder" " Schaubühne 'nin her sayısında Tucholsky'nin iki veya üç yazısı yayınlanıyordu Birinci dünya savaşında asker Doktora Diploması Gazetecilik kariyeri I Dünya Savaşı çıkınca kesintiye uğradı 1914 Ağustos'u ile 1916 Ekim'i arasında Tucholsky'nin sadece bir tek makalesi yayınlandı Savaşın başlaması için atılan yurtsever çığlıklarından, bir çok yazar ve şairin aksine etkilenmedi Önce Jena Üniversitesi'nde öğrenimini bitirdi 1915 yılı başlarında "İpotek Hukuku" çalışmasıyla hukuk doktorasını (Drjurcum laude) aldı Aynı yılın Nisan ayında askere alındı ve doğu cephesine gönderildiOrada önce mücadele yapmayı öğrendi ve cephane görevlisi olarak hizmet verdi Sonra da bölük yazıcısı oldu Kasım 1916 tarihinden itibaren savaş alanı gazetesi "Der Flieger"'i çıkardı(havacı) Alt-Autz - Kurland'daki topçu ve pilot okulu idare bölümünde, daha sonra evleneceği Bayan Mary Gerold'la tanıştı Tucholsky, bölük yazıcısı ve redaktör olarak çalışmasını, kendisini,cepheye avcı hendeğinde bir göreve gitmekten alakoyan bir fırsat olarak görüyordu Geriye bakıp şunları yazmıştı: " "Ben 3,5 yıl gücümün yettiğince savaştan kaçtım () Vurulmamak ve vurmamak için her yolu,her aracı denedim - kötü araçları bir kere bile kullanmadım Ama beni zorlasalardı, hiçbir istisna yapmaksızın, her yolu dener, her aracı kullanırdım: Rüşvete, suç teşkil edecek bir eyleme hayır demezdim Çok kişi böyle yapıyordu" " - Ignaz Wrobel: Savaşta neredeydiniz bay - ? "Die Weltbühne" 30 Mart 1926, Sayfa 490 Mary Gerold'a yazılan bir mektupdan da anlaşıldığı üzere bu araçlar, kısmen belli bir mizahı da ortadan kaldırmıyordu: " "Birgün yürüyüş için bir tane eski ağır bir tüfeği omzuma astım Bir tüfek? Ve savaşın içinde? Asla, diye düşünüyordum Ve onu bir barakaya dayadım Ve orayı terkettim Hatta bu olay o zamanki derneğimizin de dikkatini çekmişti Bu işten nasıl sıyrıldığımı bilmiyorum, ama bir şekilde başarıldı Ve tüfeksiz de oldu" " - Kurt Tucholsky: Yaşanmamış Hayatımız Mary'e Mektuplar Reinbek 1982, Sayfa 247 Hukukçu Erich Danehl ile tanışması sonucu 1918 yılında Başçavuş Yardımcısı ve Saha Komiseri olarak Romanya 'ya gönderildi (Tucholsky'nin arkadaşı Danehl daha sonra "Karlchen" adıyla Tucholsky'nin bir çok yazısında yer almıştır Örneğin "Das Wirtshaus im Spessart") Tucholsky, 1918 yazında Romanya'nın Drobeta Turnu Severin şehrinde yapılan bir vaftiz töreni ile protestan oldu Yahudi cemaatinden zaten 1 Temmuz 1914 yılında çıkmıştı 1918 yılı ağustos ayında 9 Savaş Bonoları için yapılan ödüllü yarışmaya katılmasına rağmen, Tucholsky 1918 sonbaharında savaştan inançlı bir antimilitarist ve pasifist olarak döndü Cumhuriyet için kavga 1918 yılının aralık ayında, yayıncı Rudolf Mosse'a ait sol liberal gazete Berliner Tageblatt'ın haftalık hiciv ilavesi Ulk'un yazı işleri müdürlüğünü, 1920 yılının nisan ayına kadar üstlendi Weltbühne için de yeniden düzenli olarak çalışmaya başlamıştı Sol demokrat olan bu haftalık gazeteyi Tucholsky ile çok fazla sıkmamak için,daha 1913 yılında,yazarlığının sonuna kadar kullandığı, üç takma ad kullanmaya başlamıştı: Ignaz Wrobel, Theobald Tiger ve Peter PanterTheobal Tiger zaman zaman Ulk'da da yazdığı için Weltbühne'de ilk defa 1918 yılının aralık ayında dördüncü bir takma adla, Kaspar Hauser adıyla bir şiir yayınlandı Ayrıca çok nadir olarak, toplamda sadece beş kere, Paulus Bünzly,Theobald Körner ve Old Shatterhand takma adlarıyla da yazılarını yayınladı Tucholsky, takma adlarının oluşturulması ile ilgili şunları anlatıyordu: " "Ses yinelemeli(aliterasyon) takma adlar Berlin'li bir hukukçunun bulduğu isimlerdir (¦) Onun, medeni kanunu,haciz kararlarını ve ceza davalarını anlattığı insanların isimleri A veya B değildi, miras ve miras bırakan da değildi Onların isimleri, Benno Büffel ve Theobald Tiger; Peter Panter ve Isidor Iltis ve Leopold Löwe ve bu şekilde alfabenin tüm harfleri ile devam eden ses yinelemeli adlardı (¦) Wrobel - bizim hesap defterinin adıydı; ve Ignaz ismi de bana hep çok çirkin geldiğinden, inatla ve büyük bir nefretle, kendini yok etme eylemine ve varoluşumun yeni durumunu vaftiz etmeye başladım Kasper Hauser'in ise tanıtılmaya gereksinimi yok" " - Start "Mit 5 PS" Sayfa 12 Berlin 1928 Takma adları kullanmak genelde gerekli hale gelmişti Politik başyazılardan ve yorum ve taşlamalar yaptığı mahkeme röportajlarından, şiirler ve kitap tartışmalarına kadar Tucholsky'nin katkıda bulunmadığı hiçbir konu yoktu Ayrıca kabarelere, (örneğin: Bühne Schall und Rauch - Ses ve Duman Sahnesi) Claire Waldoff ve Trude Hesterberg gibi şarkıcılara, metin ve şarkı sözleri yazıyordu 1919 ekiminde Tucholsky'nin şiir derlemeleri Fromme Gesaenge - Sofu Şarkılar - yayımlandı Savaştan hemen sonra Tucholsky daha sonra çok pişman olacağı bir işe girişti: Propaganda gazetesi Pieron'da Temmuz 1920 - Nisan 1921 tarihleri arasında iyi bir ücretle çalıştı Hükümet adına çalışan bu gazete, Oberschlesien'deki Almanya - Polonya sınırının belirlenmesi için yapılacak referandum öncesi, Polonya aleyhine kamu oyunu kışkırtıyordu Diğer gazetelerin, Pieron'un demagoji ve kışkırtmalarını sert bir şekilde eleştirmeleri sonucu, Tucholsky'nin artık USPD'nin (Almanya Bağımsız Sosyal Demokrat Partisi) yayın organında yazması yasaklandı Haziran 1922 de toplanan USPD parti karar komisyonu, Tucholsky'i partiye karşı çalışma suçlamalarından akladı Ama Tucholsky daha sonra bu davranışı için bir özeleştiri yaptı: " "O zamanlar her iki taraftanda,daha sonra Ruhr'da da olduğu gibi, zaten bozulmuş olan topluma fikirler pompalanıyordu Ben de bu işe elimi bulaştırdım Bunu yapmamam gerekirdi Yaptıklarım için pişmanım" " - Ein besserer Herr "Die Weltbühne" 25 Haziran 1929, Sayfa 960 Tucholsky, politik bir yazar olarak daha 1919 yılı ocak ayında Weltbühne dergisinde, antimilitarist yazı serisi Militaria'yı (Asker Ülkesi) başlattı Bu yazı serisi, subayların, Tucholsky'nin kendisinin de savaş sırasında gördüğü ve cumhuriyet zamanında da devam eden, kaba ve bayağı imparator Wilhelm ruhuna bir dokundurmaydı Fakat savaşta yaptığı askerliği dönemindeki kendi davranışları da, şiddetle eleştirdiği Alman ordusundan çok da farklı değildi Bu nedenle biograflar "Militaria" yazılarında Tucholsky'nin bir şekilde kendisiyle hesaplaştığını söylerler (Hepp) İlk yazıda şunları yazar: " "Biz, soysuz militarizmin başımıza açtığı bu suçu işlemek zorundaydık Bu utanç verici çağdan, tamamiyle geri dönersek ancak düzene gireriz Spartaküs değil Kendi halkını, amacına ulaşmak için,araç olarak gören subaylar da değil Sonuç? Dürüst Alman" " - Militaria Offizier und Mann "Die Weltbühne" 9 Ocak 1919, Sayfa 39 Aynı şekilde, ilk yıllarında Weimar Cumhuriyeti'ni sarsan pekçok politik ölümleri de sert bir şekilde eleştiriyordu Solcu, pasifist veya sadece liberal politikacılar, gazeteciler ve yazarlara suikastler yapılıyordu Örneğin Karl Liebknecht ve Rosa Luxemburg, Walther Rathenau, Matthias Erzberger ve Philipp Scheidemann veya Maximilian Harden Dava muhabiri olarak, aşırı sağcı gizli örgüt katillerinin duruşmalarında, sanıkların monarşist ve milliyetçi görüşlerini, hakimlerin genelde paylaştıklarını ve onlara sempati duyduklarını tespit etmişti 1922 yılında yazdığı ProzeÃ? Harden - Harden Davası makalesinde şunları yazar: " "Alman politik cinayetleri son dört yılda sistematik bir şekilde organize olmuştur () Her şey baştan belirlenmiş: Meçhul bir finansör tarafından kışkırtma, suç (sürekli arkadan), üstünkörü soruşturma, sudan bahaneler, birkaç boş laf, yalandan baskılar, hafif cezalar, cezaların ertelenmesi, ayrıcalıklar - "Devam edin!" () Bu kötü bir hukuk değil Bu eksik bir hukuk değil Bu aslında bir hukuk değil () Balkanlar ve Güney Amerika kendilerinin bu Almanya ile karşılaştırılmasına müsamaha göstermezler" " - ProzeÃ? Harden "Die Weltbühne" 21 Aralık 1922, Sayfa 638 Tucholsky eleştirilerini, karşıtlarına karşı hoşgörülü davrandığına inandığı demokrat politikacılara da yöneltmekten kaçınmadı 1922 yılında, dışişleri bakanı Rathenau'nun öldürülmesinden sonra, bir şiirle cumhuriyete uyarıda bulundu: " "Bir kez olsun, kaldır başını, ayağa kalk! Yumruğunu vur! Ondört gün sonra tekrar uyuma! Defolsun, monarşizmin yargıçları, subayları ve senden beslenip seni sabote eden, evlerinin duvarlarına gamalı haçlar çizen ayak takımı () Dört yıl süren cinayetler - Tanrı bilir ya yeter Şu anda son nefesini vermek üzeresin Göster ne olduğunu Kendini yargıla Öl ya da savaş Üçüncüsü yok anla" " - Rathenau "Die Weltbühne" 29 Haziran 1922, Sayfa 653 Tucholsky bu arada gazeteci yazarlığı da bırakmadığı gibi doğrudan politikayla da uğraşmaya başladı Diğer uğraşlarının yanı sıra 1919 ekiminde Friedensbundes der Kriegsteilnehmer - Savaşa katılanların Barış Birliği'nin kuruluşunda kurucu üye oldu ve 1920 yılında üyesi olduğu USPD - Bağımsız Sosyal Demokrat Parti'de aktif görev aldı Bir partiye üye olması, o partinin üyelerini eleştirmekten Tucholsky'i alakoyamazdı USPD gazetesi Freiheit - Özgürlük'ün yazı işleri müdürü Rudolf Hilferding'i şöyle yargılıyordu: " "Bay Dr Rudolf Hilferding, devlet tarafından sosyal demokrasi ile mücadele etmek için Freiheit'ın yazı işlerine getirildi İki yıl içinde,Freiheit'ı kritik tehlikeli bir gazete olmaktan öyle bir çıkardı ki,ortada ne gazete kaldı ne de tehlike" " -Dienstzeugnisse "Die Weltbühne" 3 Mart 1925, Sayfa 329 Önderlerinin Ekim Devrimi sırasında, taraftarlarına karşı başarısız olduklarını, hatta ihanet ettiklerini iddia eden Tucholsky SPD ile çok daha sert hesaplaşıyordu Friedrich Ebert hakkında 1922 yılında ProzeÃ? Harden makalesinde şunları yazar: " "Ve inandıklarını gerçekleştirme olanağı ortaya çıktığı zaman, inandıklarını unutan bu başkan, her şeyin üzerinde azametle oturuyor" " Yüksek enflasyon nedeni ile geçinmekte zorlanan Tucholsky, para kazanacağı bir iş nedeniyle,gazeteci yazarlığı geri plana itmek zorunda kaldı Sadece mali nedenlerden dolayı bu adımı atmış olamazdı 1922 sonbaharında ağır bir depresyon geçirmişti, yazdıklarından ve aklından kuşku duyuyordu ve hatta ilk defa intihara bile teşebbüs etmişti Sonunda 1 Mart 1923 yılında 1 şef Hugo Simon'ın özel sekreteri olarak Berlin'deki Bett, SimonveCo bankasında işe başladı Fakat 15 Şubat 1924 tarihinde Sigfried Jacobson ile yeni bir anlaşma imzaladı 1924 ilkbaharında, Die Weltbühne ve itibarlı bir gazete olan Vossischen Zeitung'un muhabiri olarak Paris'e gitti 1924 yılında Tucholsky'nin özel hayatında da büyük değişiklikler oldu 1920 yılında evlendiği Dr Else Weil'den 1924 Şubat ayında tekrar boşandı Aynı yılın 30 ağustosunda, Alt-Autz'dan beri mektuplaştığı Mary Gerold ile evlendi 1920 ilkbaharında Berlin'de tekrar görüştüklerinde, ikisi de birbirlerine karşı yabancılaştıkları sonucuna çok çabuk varmışlardı Paris'te de görüldü ki, bu ikisi uzun süre birbirlerine tahammül edemezlerdi Fransa ile Almanya arasında Tucholsky'nin Fransız Basın Kartı Kendisine örnek aldığı Heinrich Heine gibi Tucholsky de olümüne kadar zamanının çoğunu yurt dışında geçirdi ve sadece arada sırada Almanya'ya döndü Fakat bu uzaklık Almanya'yı ve Almanların içinde bulunduğu durumu daha iyi idrak etmesini sağlıyordu Die Weltbühne üzerinden ülkesindeki politik tartışmalara katılıyordu Ayrıca, 19 yüzyılda Heine'nin yaptığı gibi, Alman-Fransız yakınlaşması ve dostluğu için de çaba gösteriyordu Berlin'de, mason derneği Doğan Güneş'e bağlı Sabah Kızıllığı isimli mason locasına 24 Mart 1924 tarihinden beri kayıtlı olduğu için, Paris'teki mason localarını da ziyaret ediyordu ve 1925 yılının haziran ayında Paris'te bulunan L'Effort ve Les Zeles Philanthropes localarına da üye kabul edildi (Grand Orient de France) Weltbühne Kapak 2 Aralık 1930 Tucholsky, 1926 yılında Kurt Hiller'in kurduğu Devrimci Pasifistler - Revolutionaerer Pazifisten grubu yönetim kuruluna seçildi Kurt Tucholsky, Sigfried Jacobson 1926 yılında öldüğünde, Die Weltbühne'nin başına geçmek istedi Fakat bu yayıncılık işi hoşuna gitmediği ve bu nedenle sık sık Berlin'e gidip gelmesi gerektiği için, işi arkadaşı Carl von Ossietzky'ye devretti Yayıncılığı birlikte yürüttükleri için de devrimci pasifist Kurt Hiller'in yazılarının yayınlanmasını da sağladı 1927 ve 1928 yıllarında deneme formunda yazdığı gezi yazılarını içeren Pireneler kitabı, yazılarını derlediği Mit 5 PS - 5 PS ile (Burada kendi ismi ve diğer dört takma adı kastedilmekte) ve Mona Lisa'nın Gülüşü adlı kitabı yayınlandı Kahramanları Herrn Wendriner ve Lottchen kanalıyla zamanın Berlin'li karakterlerini anlatmıştır Aynı zamanda Almanya'nın durumunu da eleştirel gözlerle takip ediyordu Nisan 1927'de Die Weltbühne'de üç makaleden oluşan bir yazıyla, ona göre Weimar Cumhuriyeti'nin gerici yargısını temsil eden Alman yargıçlarını rezil etmişti Tucholsky'e göre, bu antidemokratik ilişkilerin kökten değiştirilmesi için, bu sefer başarılı olacak ikinci bir devrime gerek vardı Şöyle yazıyordu: " "Hiç muhalefet yok mu? Bir tane var Büyük, etkili, ciddi: Antidemokratik, alaycı gülüşlü, adalet fikri için bilinçli adil olmayan sınıf kavgası Bürokrasiyi temizlemek için sadece bir şey var Bir kelime ki, egemen sınıfın tüylerini ürperteceği için, burada yazmak istemiyorum Bu kelimenin anlamı: Kökten değişim Çekidüzen vermek Genel temizlik Havalandırma " - Deutsche Richter "Die Weltbühne" 12, 19, ve 26 Nisan 1927 Aynı şekilde 1928 yılında November - Umsturz - Kasım - Devrim adlı yazısında on yıllık cumhuriyetin bilançosunu çıkarıyordu: Alman devrimi daha olmadı Geçici bir süre için Tucholsky KPD - Alman Komünist Partisi 'ne yakın oldu ve partiye yakın AIZ - Resimli İşçi Dergisi 'nde işçi sınıfı kavgası ile ilgili propaganda şiirleri yayınladı Evsizler için Barınak isimli şiiri şu akılda kalan dizelerle bitiyordu: " "İyilikler, ey insanoğlu,boşa pompa Kendi hakkını sınıf kavgası ile kazan, sınıfından kopma" " - Arbeiter Illustrierte Zeitung, 1928, No: 37, Sayfa 10 Tucholsky, yurtdışında bulunduğu zamanlarda da, yazdıklarından rahatsız olan, kendilerine ******* edildiğini veya saldırıldığını düşünen politik hasımlarıyla mahkemelerde karşı karşıya geliyordu Hatta "İngiliz Koro Çocuklarının Şarkısı - Gesang der englischen Chorknaben" isimli şiirinde tanrıya küfrettiği iddiasıyla 1928 yılında bir dava açıldı Aynı yıl Kurt ve Mary Tucholsky, bir daha birleşmemek üzere ayrıldılar Tucholsky, daha 1927 yılında Lisa Matthias'la tanışmıştı 1929 yılında birlikte İsveç'te bir tatil yaptılar Bu tatil, 1931 yılında Rowohlt Yayınevi tarafından yayınlanan, yine Rheinsberg gençliğinin boşvermişliğinin ve sorumsuzluğunun anlatıldığı, Gripsholm Şatosu isimli kısa romanına esin kaynağı olmuştu 1929 yılında grafiker John Heartfield'le birlikte hazırladığı toplumu eleştiren eseri Almanya, Almanya her şeyin üstünde - Deutschland, Deutschland über allesin aldığı tepki, ancak bu kadar büyük olabilirdi Burada Tucholsky, Almanya'da kendi zamanında nefret ettiği her şeye en keskin saldırılarını yaparken, memleketini ne kadar sevdiğini de gösterme sanatını başarmıştı Kitabın son bölümünün adı Heimat - Memleketim: " Şimdi biz 225 sayfa boyunca "Hayır" dedik, merhamet ettiğimiz için hayır dedik, sevdiğimiz için hayır dedik, nefret ettiğimiz için hayır dedik, hırslandığımız için hayır dedik ve şimdi de bir kere "Evet" demek istiyoruz Evet -: Almanya toprağına ve ülkesine İçinde doğduğumuz ve dilini konuştuğumuz ülkeye evet ve şimdi size bir şeyler söylemek istiyorum: Kendilerini milliyetçi olarak tanımlayanların ve aslında militarist ve küçük burjuvadan başka bir şey olmayanların, bu ülkenin ve dilinin sahipleri olduğu doğru değil Ne frak giymiş hükümet temsilcisi, ne okul müdürü ne de çelik miğferin bayan ve bayları buranın sahipleri Biz de buradayız () Almanya bölünmüş bir ülke O'nun bir parçası da biziz Tüm aykırılıklara rağmen, bizim sessiz vatan sevgimiz sarsılmaz bir şekilde, bayraksız, duygusallıktan uzak ve kılıçlar çekilmeksizin, ayakta duruyor " -Heimat Deutschland, Deutschland über alles Berlin 1929 Suskunluk dönemi 1930'lu yılların başında, tüm uyarılarının duymazlıktan gelinmesi ve cumhuriyet, demokrasi ve insan hakları için yapmış olduğu girişimlerinin etkisiz olduğunu anlaması Tucholsky'i derinden etkilemişti Alman politikasının sıkı bir gözlemcisi olarak Hitler ile birlikte gelen tehlikeyi sezmişti Hitler'in başa geçmesinden yıllar önce şöyle yazmıştı: "III Reich'a ulaşmak için *****lanıyorlar" Tucholsky, Hitler'in başbakanlığının ülkeyi nereye götüreceğini hayal etmek bile istemiyordu Erich Kaestner "Küçük, şişko Berlinli" diye adlandırdığı Kurt Tucholsky için 1946 yılında "Daktilosu ile bir felaketi önlemek istedi" diye yazarak onun bu olacakları nasıl önceden öngördüğünü anlatmıştı Erich Kaestner: Kurt Tucholsky, Carl v Ossietzky, ?Weltbühne?, Die Weltbühne, 4 Haziran 1946, Sayfa 22 Tucholsky'nin Hindas/İsveç'deki villası 1930 1930 yılında İsveç Göteborg yakınlarındaki HindÃ¥s'a temelli olarak yerleşti Die Weltbühne Davası olarak adlandırılan dava, o zamanlar eleştirel yayınların ne kadar çok baskı altında olduğunu gösteriyordu Carl von Ossietzky ve gazeteci Walter Kreiser 1929 yılından bu yana vatan hainliği ve gizli askeri bilgileri ifşa etme yoluyla ihanet suçlamalarından yargılanıyorlardı Die Weltbühne 'de yayınlanan Alman havacılığındaki rüzgarlı olaylar başlıklı yazıda, Alman ordusunun, havacılıktaki yasak *****lanmalarını yazmışlardı 1931 yılı sonlarında Ossietzky casusluk suçundan 18 ay hapse mahkim oldu Ossietzky'ye ayrıca Tucholsky'nin ünlü sözü "Askerler katildir" nedeniyle de bir dava açıldı 1932 yılı Temmuz ayında bir mahkeme, bu sözün Alman ordusuna ******* içermediği yönünde bir karar verdi Tucholsky yurtdışında olduğu için, ona karşı bir dava açılmasından vazgeçildi Buna rağmen Tucholsky, Ossietzky, Alman havacılığı davasından dolayı hapiste olduğu sırada, dava için Almanya'ya gelmeyi düşündü Fakat Almanya'daki ortam Tucholsky'ye çok riskli geldi Nazilerin eline düşmekten korktu Orada olmamasının iyi bir izlenim bırakmadığını da biliyordu " "Dışarıya karşı, dünyanın kalıntılarını taşımak zor İnsanı terkedilmişlik duygusuna sevkediyor Yabancı bir ülkede, birini yarı yolda bırakmak, yoldaşım Oss hapiste" " diye yazıyordu, Nazilerin kendisi için bir tehlike oluşturduğu uyarısını yapan karısı Mary Gerold'e -Kurt Tucholsky Unser ungelebtes Leben Briefe an Mary(Yaşanmamış HayatımızMary'ye Mektuplar) Reinbek 1982, Sayfa:537 Ölümünden birkaç gün önce 1932 yazındaki kararından dolayı pişman olduğunu yazmıştı: " "Ama Oss olayında gelmedim bir kere Çuvalladım Bu tembellik, korkaklık, mide bulantısı, aşağılanma karışımı bir şey ve benim gelmem gerekirdi Hiçbir işe yaramayabilirdi, kesin ikimiz birden yargılanırdık, belki de bu hayvanların pençelerine düşerdimBunların hepsini biliyorum Ama geriye kalan tek iz suçluluk duygusu " " - Hedwig Müller'e 19 Aralık 1935 tarihli mektup , Kurt Tucholsky: Mektuplar Seçmeler 1913-1935 Berlin 1983, Sayfa 325 Daha 1931 yılından itibaren Tucholsky'nin gazeteciliği ve yazarlığı giderek suskunluğa dönüşüyordu Lisa Matthias'la olan ilişkisinin sona ermesi, çok yakın bir arkadaşının ölümü, kronik solunum yolları hastalığı ve beş kez ameliyat olduğu burnu nedeniyle üzerine çöken vazgeçmişlik duygusu artıyordu Tucholsky'nin son büyük katkısı 8 Kasım 1932 tarihli Weltbühne 'de yayınlandı Bunlar sadece, "Aforizmalarım" diye adlandırdığı kırıntılardı 17 Ocak 1933 tarihinde Weltbühne'de bir kez de Basel'den yazdığı küçük bir yazısı yayımlandı Büyük edebi eserler için gücü gözle görülür bir şekilde düşmüştü Gerçi Rowohlt yayınevine bir roman için bir taslak vermişti, ama Almanya'daki politik gelişmeler bunun gerçekleşmesini önledi 1933 yılında Naziler Weltbühne 'yi yasaklamışlar, Tucholsky'nin kitaplarını yakmışlar ve onu vatandaşlıktan çıkarmışlardı Tucholsky'nin son yılları ve Almanya'daki gelişmelerle ilgili düşünceleri hakkındaki bilgiler 1960 yılı başlarında yayınlanan mektuplarından öğrenildi Diğer kişilerin yanı sıra bu mektuplar, arkadaşı Walter Hasenclever veya "Nuuna" adını verdiği, son sevgilisi Zürih'li doktor Hedwig Müller'e yazılmıştı Nuuna'ya yazdığı mektuplara bir de günlük sayfaları ekliyordu Bugün bu günlükler "Q-Günlükleri" adıyla tanınmaktadırlar Bu günlüklerde ve mektuplarda Tucholsky kendisini "Tükenmiş Alman" ve "Tükenmiş Şair" olarak adlandırıyordu 11Nisan1933 yılında Hasenclever'e şöyle yazıyordu: " "Bizim Dünyamızın Almanya'da var olmasının son bulduğunu size söylememe herhalde gerek yok Bu nedenle ben ilk defa çenemi tutacağım Okyanusa karşı ıslık çalınmaz" " -Kurt Tucholsky Politische Briefe Politik Mektuplar Reinbek 1969, Sayfa:16 Sürgünde yaşayan birçoklarının düşündüğü gibi, Hitler diktatörlüğünün çok yakında yerle bir olacağı hayaline de kapılmıyordu Gerçek bir bakışla Almanların çoğunluğunun diktatörlükten şikayetçi olmadığını ve yabancıların da Hitler'in egemenliğini kabul ettiklerini tespit etmişti Birkaç yıl içerisinde bir savaşın patlak vereceğini düşünüyordu Tucholsky, mevcut olan sürgün edebiyatı ve gazeteciliğinde yer almayı kesinlikle reddediyordu Birinci neden, Almanya'yı daha 1924 yılında terkettiğinden, kendisini göçmen olarak görmüyordu ve İsveç vatandaşlığına başvurmayı düşünüyordu Almanya ile neden açıkça ilgilenmediğinin en önemli nedenini de Mary Gerold'a yazdığı, duygulu bir mektupda belirtiyordu: " "Ben bu olanlarla ilgili bir tek satır bile yayınlamadım Tüm ricalara rağmen yayınlamadım Bunlar artık beni ilgilendirmiyor Bu, o rezil sayfalara yazmak için gerekli olan korkaklıktan değil Fakat benim içinde bulunduğum durum: au-dessus de la mêlee (Kargaşanın üstünde) Beni artık hiçbir şey ilgilendirmiyor Benim bunlarla işim bitti" " -Kurt Tucholsky Unser ungelebtes Leben Briefe an Mary(Yaşanmamış HayatımızMary'ye Mektuplar) Reinbek 1982, Sayfa:545 Aslında bunların hepsi ile işi bitmemişti ve Almanya'daki ve Avrupa'daki gelişmelerin içinde yer alıyordu Tutuklu arkadaşı Ossietzky ile dayanışma içinde bulunmak için tekrar yazmayı düşünüyordu Ölümünden kısa bir zaman önce, önceleri çok saygı duyduğu Norveç 'li şair Knut Hamsun 'la hesaplaşmak için sert bir yazı yazmayı planlıyordu Hamsun, açıkca Hitler rejimini destekliyordu ve kendini savunamayacak durumda, Papenburg-Esterwegen toplama kampında bulunan Carl von Ossietzky'e saldırmıştı Tucholsky, 1935 Nobel Barış Ödülü'nün tutuklu arkadaşına verilmesi için yoğun bir çaba gösteriyordu Hakikaten de Ossietzky bir yıl sonra, geriye dönük olmak üzere 1935 yılı Nobel Barış Ödülü'nün aldı Ama çabalarının başarısını Tucholsky göremedi Filistin'e yerleşen yazar Arnold Zweig 'a 15 Aralık 1935 yılında yazdığı, kendisinin de son mektubu olan, mektupta, Alman yahudilerinin, nazi rejimine karşı, geciken ayaklanmasının eleştirisini yapmıştı Bu mektupta Almanya'da bulunduğu yıllarda ve dışarıda Almanya için gösterdiği kendi politik çabalarının bir bilançosunu çıkarmıştı: " "Farkına varmak çok acı 1929 yılından beri biliyorum Çünkü, konferans gezileri yaptım ve "bizim insanlar"la yüz yüze, podyumlarda yandaş olanlar ve karşı olanlarla görüştüm ve o zaman bunun farkına vardım ve o andan itibaren susmaya başladım Benim hayatım benim için, bir elma ağacının altında durup bana armut vermesini bekleyemeyecek kadar değerli Ben artık yokum Lisanını mümkün olduğu kadar az konuştuğum bu ülke ile işim yok artık İster batsın, ister Ruslar işgal etsin Benim bunlarla işim bitti" " -Kurt Tucholsky Politische Briefe(Politik Mektuplar) Reinbek 1984, Sayfa:121 Ölümü Mariefred'deki mezarı Mezar taşında Goethe'nin "Fani olan her şey sadece bir simgedir" sözü yazıyor(Faust Part II) Uzun süren hastalığının ardından zayıf düşmüştü 20 Aralık 1935 tarihinde HindÃ¥s'daki evinde çok sayıda uyku hapı aldı Bir gün sonra komaya girmiş halde bulundu ve Göteborg'daki Sahlgrensche Hastanesi'ne götürüldü 21 Aralık akşamı orada yaşamını yitirdi Yıllarca Tucholsky'nin intihar ettiği söylendi Son zamanlarda, Tucholsky biyografisini yazanlardan Michael Hepp bu tezle ilgili şüphelerinin olduğunu ve dikkatsizlik sonucu ölmüş olabileceğini ileri sürmektedir 1936 yazında Kurt Tucholsky'nin külleri, İsveç Marifred'deki, Gripsholm Şatosu'na yakın bir meşe ağacının altına gömüldü Üzerinde Johann Wolfgang von Goethe'nin Faust II eserinden alınma sözü "Fani olan her şey sadece bir simgedir" yazan mezartaşı II Dünya Savaşı 'ndan sonra mezar üzerine konuldu Tucholsky, 1923 yılında Requiem isimli taşlamasında, takma adı Ignaz Wrobel'in mezar taşı için aşağıdaki mezar yazısını önermişti: " "Burada altın bir kalp ve demir bir çene yatmaktadır İyi geceler- !" " Kaynak : Wikipedia |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|